24

18.2K 1.3K 848
                                    

Bölüm sözlüğü:

Chucky: Katil oyuncak bebek.

"Bin arabaya!" Dumandan çıktığımız gibi gördüğü ilk şey kafasına doğrulttuğum namlu oldu.

"Doruk." Dedi yarı bıkkın yarı uyarır şekilde. Sürgüyü çekerek yanıt verdim ona. Eskisi gibi boyun eğmiyordum uyarılarına. Onu bulmak iki haftamı almıştı ve kafasına sıkmayı da sorun etmezdim. 

Sonunda ciddi olduğumu anlayarak sözümü dinledi ve arabaya bindi. Tek bileğine taktığım kelepçeyi kendi kemerime bağlayarak peşimden sürüklediğim için oturduğunda ben de öne doğru eğildim.

Kelepçeyi kemerimden ayırarak diğer bileğine taktığımda bana karşı koymaya çalışmadı bile. Çocuğunu dövmek için sakinleşmesini bekleyen anneler gibiydi ve hala içinde beni eğitmeye çalışıyordu. Oysaki birazdan delik deşik edecektim onu. Uslanmasını beklediği sevgili çocuğu Chucky'di.*

Şoför koltuğuna oturarak arabayı çalıştırdığımda derin bir nefes aldı.

"Sakinleştiysen güzelce konuşalım mı?" Hala her şey kontrolü altındaymış gibi davranıyordu ama değildi. Beni orada bıraktığı anda bütün dengeyi bozmuştu, ne boyun eğecektim ne de kanacaktım ona.

Torpidoyu açarak içerisinden bez çıkardığımda; "Hayır!" Dedi. Sesini duymayı özlediğim o güzel emredici tonda tutuyordu ama o kadar sikimde değildi ki.

"Başka seçeneğin olduğunu sanıyorsun ama seni şu an öldürmeme nedenim cesesini arabadan taşımakla uğraşmak istememem. Biraz daha konuşursan onu da umursamam."

"Doruk sen..." Cümleyi tamamlayamadan bezi ağzına tıktım.

"Sorulara ben isteyince cevap vereceksin." Dedim yola dönerek.

Gideceğimiz yere varana kadar neredeyse yarım saat ses çıkarmadan öylece oturdu yanımda. Bu halde olmasından şeytani bir zevk alıyordum. Zamanım olsa bana yaptığı gibi bağlar ve tamamen kıpırdayamamasını sağlardım.

Buraya en yakın, tenha bölge bir uçurumun yanıydı. Bölgeyi tararken orayı gördüğümde kahkaha atmıştım. Yüz kiloluk cüssesini taşımak zorunda kalmayacaktım. Orada kafasına sıkıp aşağı yuvarlayabilirdim.

Araba durduğunda silahımı yine ona doğrulttum. Konuşmama gerek kalmadan yapacağı şeyi anlayarak indi. Ben de peşinden indim. Vazgeçeceğimi sandığı için pek usluydu bugün. Silahın ucuyla dürtükleyerek uçurumun ucuna kadar ilerlettim.

"Dizlerinin üzerine çök." Dediğimde tek kaşı sorgularcasına kalktı. Önümde eğilmeyi yakıştıramıyordu kendisine. Hala oyun sanıyordu yaptığımı. İki saniye sonra bezi çekip dudaklarına yapışmayacağımı kavraması gerekiyordu.

Dizinin arkasına sertçe vurarak dengesini bozdum. Tek dizinin üzerine düştü ama tam olarak yıkılmadı.

"Çök!" Dedim bağırarak. "Oyun oynamıyorum Arslan. Beni o çukurda yalnız bıraktığında kafama çevriliydi bu namlu, sana da acımam." Tetiğe bastığım anda kurşun hemen yanından geçerek toprağa saplandı.

"Bir sonraki hedefi olmak istemiyorsan, sorularıma yanıt vereceksin." Önüne geçerek bezi ağzından çektim.

Kendini sakinleştirmek ister gibi derin bir nefes aldı. Yeşil gözleri, gözlerimden ayrılmıyordu. Benimkine eş bir öfke vardı ama nefret yoktu.

"Neden?" İki hafta boyunca sadece bu soru dönmüştü aklımda, ilk olarak bunun dudaklarımdan dökülmesi de şaşırdığım bir şey olmadı. Neden gittin? Neden beni arkada bıraktın?

Rehine - BxBWhere stories live. Discover now