sunflowers & kisses | l.s.

By benkopegim

137K 11.7K 32.6K

Louis sürekli rüyasında gördüğü eşiyle tanışmak için can atıyor. alpha!harry | omega!louis More

one
two
three
four
five
six
seven
eight
nine
ten
eleven
twelve
thirteen
fourteen
sixteen
seventeen
eighteen
nineteen
twenty
twenty one
twenty two
twenty three
twenty four
twenty five
twenty six
twenty seven
twenty eight
twenty nine
thirty | final

fifteen

4.2K 411 1.2K
By benkopegim

"Alfa..."

Omeganın fısıltısı kendi kulaklarına bile zar zor ulaşırken olan bitenden habersizdi. Gözlerini kapattı ve yeniden eşinin dudaklarına uzandı. Ancak dudaklarının buluşmasından birkaç saniye sonra alfanın ona karşılık vermediğini fark edip geri çekildi.

Sorun ne bilmiyordu ama yeşillerin farklı bir şekilde baktığını görebiliyordu. İstemsizce kaşlarını çattı.

Alfa geri çekildi, hızla yerinden kalktı ve kurt formuna geçiş yapıp ayçiçeği tarlasında koşarak omegadan uzaklaşmaya başladı.

Omega hâlâ olanların şaşkınlığını yaşarken yerinden doğruldu ve oturur pozisyona geldi. Gözyaşları hiç beklemeden yanaklarından aşağıya doğru süzülmeye başladığında bile oturmak dışında hiçbir şey yapmadı.

Çok üzgündü, çok kırılmış hissediyordu. Eşi neden onu bırakıp gitmişti ki? Muhtemelen artık onu istemiyordu. Haklıydı da. Neden omegayı istesindi ki? Dünya üzerinde kendisinden çok daha iyilerini bulabileceğini biliyordu omega.

Fakat yine de istemiyordu. Eşinin onu bırakmasını istemiyordu. Her zaman onun güçlü kolları arasında olmak, güven veren kokusunu içine çekmek istiyordu. Ağlayacaksa ona sarılırken, gülecekse yine onun yanında gülmek istiyordu.

Aklına birden eşinin bir daha hiçbir zaman geri dönmeyecek olması ihtimali geldi ve hıçkırıkları çoğaldı. Kalbinin titrediğini hissederken mührü sızım sızım sızlamaya başladı.

Bekledi.

Oturduğu yerde hıçkıra hıçkıra ağlayarak bekledi. Güneş yerini hilal şeklindeki Ay'a bıraktı. Omeganın ağlaması yavaş yavaş dinerken hıçkırıklarını da kontrol etmeye çalıştı.

Karanlık olmuştu fakat eşi hâlâ görünürde yoktu. Omega onun geri gelmeyeceğini biliyordu. Fakat anlayamadığı bir şey vardı: Neden hâlâ uyanmamıştı?

Ayağa kalkar kalkmaz beli iki güçlü kol tarafından sarıldı. Sızlayan mühründe tanıdık bir dudağın yumuşak baskısını hissetti. Dizleri titremeye başlarken kendisine arkadan sarılan eşinin kokusunu mümkün olduğunca içine çekti. Ağlaması şiddetlendi. Alfanın kolları arasında duran cılız bedeni sarsılıp duruyor, ağzından sürekli olarak ağlama mırıltıları çıkıyordu.

"Şşş."

Alfanın sesi kulaklarına dolduğunda bile ağlamayı kesemedi. Ellerini arkaya, eşinin ensesine, attı ve parmak uçlarıyla saç diplerini hafif hafif okşamaya başladı. Ağlamaktan yorgun düşen bedenini alfanın sert göğsüne yasladı ve başını onun omzuna bıraktı. Biraz kendine gelmesi için dinlenmesi gerekiyordu.

Dakikalar boyunca o pozisyonda kaldılar. Alfanın dudakları sürekli olarak omeganın sağ şakağının üzerinde gezinip durdu, fakat omeganın ağlaması yalnızca bir miktar azalabildi.

Omega daha fazla dayanamadı ve gözlerini sımsıkı kapatarak arkasına döndü. Kollarını sımsıkı bir şekilde eşine sardı, başını kokusunun en yoğun olduğu yer olan boynuna gömdü.

Bunun üzerine alfanın kollarının tutuşu sıkılaştı, omegayı sımsıkı sarmaladı. Resmen bir beden olmuşlar gibiydi, ikisinin de kalp atışları birbirlerinin göğüslerinde atıyordu.

Omega güçlü kollar arasında titreyerek ağlamaya devam etti. Eşi onu bırakacak diye öyle çok korkmuştu ki hâlâ her an kaybolacakmış gibi hissediyordu.

Hıçkırıkları yerini kesik kesik iç çekişlere bırakırken derin bir nefes aldı ve başını kaldırdı.

Başını kaldırıp boynunu iyice açığa çıkarırken göz kapaklarını yavaşça araladı. Gördüğü ilk şey pürüzsüz bir ten olurken hâlâ neler olduğunu idrak etmeye çalışıyordu.

Durup pozisyonlarına baktı. Koltukta yukarı çıkmıştı ve Harry ile ikisi resmen birbirlerine yapışmışlardı. Louis'nin kolları alfaya sarılmıştı ve onun tişörtünü sımsıkı bir şekilde tutuyordu. Hatta o kadar sıkıydı ki parmaklarının acıdığını hissetti.

Alfanın bir eli onun sırtında, diğeri de saçlarını hafif hafif okşar vaziyetteydi.

Burnuna dolan tanıdık kokuyla ürperdiğini hissetti. Alfanın kolları arasında hafifçe kıpırdandığında Harry hızla geri çekildi ve mümkün olduğunca Louis'den uzaklaştı.

Louis, alfanın yüzüne baktığında gözlerinde birkaç duygunun aynı anda hayat bulduğunu gördü. Fakat ne yazık ki ne olduklarını anlayamadı.

Harry'nin büyük ellerini yanaklarını avuçladı, başparmaklarıyla gözlerinin altını nazikçe sildi. O geri çekildiğinde bile Louis'nin yanaklarına hücum eden sıcaklık hissi yerinde kaldı. Rüya görürken ağladığı gerçeği suratına tokat gibi çarparken bile onun düşünebildiği tek şey alfanın dokunuşunun yumuşaklığıydı.

Harry koltuktan kalktı ve üstünü başını düzeltmeye başladı. "Uykunda çok sık ağlar mısın?"

Onun sorduğu soru Louis'yi kendine getirirken yerinden doğruldu ve hâlâ dolu dolu olan gözlerini ovaladı. "Hayır, nadiren oluyor ama."

'Nadiren' lafından kastı 'iki kere'ydi. Bu rüyasından ağlayarak uyandığı ikinci seferdi ve biraz garipti. Yani, kim rüyasında gözyaşı dökerdi ki?

"Sanırım kötü bir rüya görüyordun. Bana çok sıkı tutunuyordun çünkü."

Harry saçlarına şekil vermeye çalışırken söylendiğinde Louis güçlükle yutkundu. Hem iyi, hem kötü bir rüyaydı. Tek üzüntüsü, başını kaldırır kaldırmaz uyanmış olmasıydı.

"Biraz kötü bir rüyaydı."

Yerinden kalkar kalkmaz alfanın bakışları onun vücudunda gezindi. Eşofmanının üzerine giydiği uzun kollu tişörtün eteği nasıl olduysa yukarı doğru kıvrılmış, omeganın pürüzsüz karnını açığa çıkarmıştı.

Louis onun izlediğini farkedince hızlıca üzerini düzeltti, Harry de boğazını temizleyerek bakışlarını onun suratına çıkardı. "Ormanda avlanmaya gitmeyi düşünüyorum. Ne eti yemek istersin kahvaltı için?"

"Kahvaltı için?" Louis güldü. "Et mi? Lazanya yemeyi tercih ederim."

Verdiği cevap üzerine bu sefer gülen Harry oldu. Hatta güçlü bir kahkaha patlattı. "Lazanya mı? Kahvaltı için mi?"

Louis omuz silkti. "Et çok mu normal?"

Harry yeniden güldü ama daha çok alaylı bir gülüştü bu. "Louis, hatırlatırım, biz kurduz."

Omega gözlerini devirirken mutfağa doğru yöneldi. Ne vardı yani kurtsa? Her kurt et yemeyi lazanyaya tercih edecek diye bir şey yoktu ya?

"İyi. Ama ancak pişirmek şartıyla yerim. Mecbur kalmadıkça çiğ et yemeyi sevmiyorum pek."

Suyla doldurduğu bardağı ağzına götürürken alfanın gülüşü yeniden kulaklarına doldu. Komik miydi bu şimdi?

"Kim eti pişirmekle uğraşır ki? Tanrı'm..."

Duydukları üzerine omega, elindeki bardağı biraz sert bir şekilde tezgaha bıraktı. Sabrının sınırlarına ulaştığını hissediyordu. "Ben uğraşırım."

Çattığı kaşları arasından alfaya bakarken alfa yüzünde kocaman bir gülümsemeyle ona yaklaştı ve yanaklarını parmakları arasına sıkıştırıp yüzünü iki yana sallamaya başladı. "Oy benim minik omegam sinirlenmiş mi? Et mi pişirecekmiş o alfasına, hm?"

Louis'nin kafasını sallamaya devam ederken dediklerinin onu nasıl etkilediğinin muhtemelen farkında bile değildi. Zira omeganın kalp atışları hızlanırken alfa hâlâ eğleniyor gibiydi.

Louis olayın saçmalığının farkına varınca sertçe alfanın koluna vurdu ve ellerini çekmesini sağladı. Bunun üzerine Harry şaşkın suratıyla beraber onu izlemeye başladı.

Louis fazla izlendiğini farkedince yutkunarak geri çekildi ve mutfakta ellerini kollarını savurarak hareket etmeye başladı.

"Gitsene sen!"

Harry'nin çatık kaşları mümkünmüş gibi biraz daha çatıldığında Louis yine yanlış bir şey yaptığını düşündü ve hafifçe dilini ısırdı. Şu çenesini tutsa ne olurdu sanki?

"Senin dilin fazla uzadı omega. Dikkat et, koparmayayım."

Louis gözlerini devirdi. Harry'nin boş tehditlerini dikkate alacak değildi. Onun dilini tabii ki de kopartmazdı. Yani, kopartmazdı, değil mi?

"Özür dilerim, alfa."

'Alfa' lafını ve özürü bir arada duyup tav olmayacak bir alfa daha tanımıyordu Louis. Ve haklıydı da.

Harry'nin bakışları yumuşarken yüzünde kendinden emin bir gülüş hayat buldu. Louis onun bu hâline kahkahalarla gülmek istiyordu ama kendini tuttu.

"Tamam tamam, affediyorum bu seferlik seni. Hadi gideceğim, ne istiyorsun söyle."

Louis elini çenesine koyup düşünüyormuş gibi "Hmm." sesi çıkardı. Ardından "Tavşan!" diye bağırdı son heceyi hafifçe uzatarak.

Alfanın kaşları yeniden çatıldı. "Tavşan mı? Emin misin, geyik falan avlamam zor olmaz bak."

Louis oldukça emin bir şekilde başını aşağı yukarı salladı. "Eminim. Tavşan istiyorum."

Alfa başını sallamak dışında bir şey yapmayıp evden çıktı ve Louis de beraber uyudukları koltuğa geri yatıp televizyonu açtı.

**

Yaklaşık iki saat sonra Harry geri döndüğünde Louis resmen açlıktan ölmek üzereydi. Tavşanlar gelir gelmez onları bir güzel kızarttı, ardından hızlı hızlı yedi. Harry de onun bu hâllerini sırıtarak izledi. Daha önce hiç bu kadar çok yiyen bir omega görmemişti.

"Sen şişko olacaksın böyle, çok mu yedin sanki?"

Louis yanakları yemekle doluyken ona baktı, kaşlarını sonuna kadar çattı. Onun bu suratı alfayı daha çok eğlendirmişti, dişlerini göstererek sırıtmaya başladı.

"Sen de bu kadar yavaş avlanmasaydın o zaman. Eşin olacak kurda acıyorum, aç bırakırsın onu."

"Alvin senin kadar çok yemiyor neyse ki, çok zorlamayız onunla."

Harry sanki bir şeyler arıyormuş gibi omeganın suratına dikkatle bakmaya başladığında morali bozulan Louis onun inadına daha da hızlı yemeye başladı. Ağzı sonuna kadar dolduğunda bile biraz daha yemeye çalıştı ve hızlıca yutayım derken yemek boğazına kaçtı.

Öksürmeye başladığında Harry yerinden kalkıp yanına gitti ve sırtına hafif hafif vurmaya başladı. Bu sırada "Ben sana dedim bu kadar çok yeme diye!" diye söylenmeyi de ihmal etmiyordu.

Masanın üzerinde duran su bardağını omeganın ağzına götürdü, diğer elini de onun çene kemiğine koyup suratını hafifçe yukarı kaldırdı. Omega da yeni yeni boşalan ağzını suyla doldurmaya başladı.

Bardaktaki su bitince Harry bardağı geri çekip masanın üzerine geri bıraktı, fakat diğer eli hâlâ aynı yerde duruyordu.

Başparmağıyla Louis'nin elmacık kemiğini hafif hafif okşamaya başlayınca Louis başını istemsizce onun eline doğru yatırdı, bu hareket alfanın büyük elinin onun yanağını iyice avuçlamasına neden oldu.

Louis'nin gözleri yavaşça kapandı. Harry'nin parmağının dokunuşu o kadar yumuşaktı ki Louis deli gibi mayıştığını hissetti. Öyle ki, uykusu bile gelmişti.

"Omega?"

Harry'nin sorar gibi çıkan sesine "Hm?" diye cevap verdi, fakat gözleri hâlâ kapalıydı.

"Uykunda 'Alfa.' diye sayıkladın."

• • •

9'da gelecekti biraz gecikti, üzgünüm 😔

babasının katilini bulma ayağına çocukla beraber uyuyan alfa oğlu alfa harry krallığı der susarım

bu arafa harry'e bu kadar sövmeyin ve sakince 20. bölümü bekleyin tamam mı...

evet 20...

görüşürüz :*

Continue Reading

You'll Also Like

5.9K 615 14
"Hyung, seni yeniden öpmek istiyorum... ama yapamam... evliyim... biliyorsun."
11.7K 600 2
Beni yak ... Kendini yak ... Her şeyi yak...
128K 14.2K 105
Yeni bir Krallık ve bambaşka bir hikaye...
67K 3.8K 23
"Boşanmak istiyorum." [Divorce]