Vampir Dük'ün Karısı

By oreanosova

2.1M 118K 45.8K

Genç kadın, morluklarla dolu olan karnına baktı. Karnında taşıdığı varlık onu her gün biraz daha zorlasa da... More

1, Sıcak Ve Kırık Kalpler
2, Hüznün Ardındaki Mutluluk Ve Savaş
3, Özlem
4, Mezar Örtüsü
5, Hüzün Sarmalı
6, Kalp Kırıcı Sözler
7, Davet
8, Resim
9, Hain'in Kumpası
10, Dağ Evi
11, Nişan
12, Dışarıdaki Yamyamlar
13, Ölümünün Korkusu
14, Bir Vampir'in Zaferi
15, İçimizdeki Hisler
16, Çatık Kaşlar
17, Geçmişteki Kadın
18, Onun Çöküşü
19, Kırık Kalbin Feryadı
20, Diğer Tarafta Olmak Nasıl Bir Duygu
21, Sevmek İçin Seni Kaybettim
22, Fanus'daki Beden
23, Onun Katilleri
24, Güneş'in Doğuşu
25, Virüs
26, Acı Dolu Çığlıklar
28, Yeniden Doğuş
29, Aramıza Hoş Geldin
30, Yeniden Başlar Mıyız
31, Plan
32, Bedenin Ve Ruhun Birbiriyle Savaşı
33, Kraliçemiz Çok Yaşa (Final)

27, İntikam Ateşi

57.3K 3.1K 2.2K
By oreanosova

Vampir Dük'ün Karısı




"Hani derler ya intikam soğuk yenen bir yemektir diye işte anladım ki soğuk yenen bir yemek değilmiş. yenen bir yememiş. Hem de o kadar açsındır ki yesen de bir türlü doyamazsın"



UYARI! Bölüm sonlarında şiddet içerikli sahneler vardır!

27.BÖLÜM : İntikam Ateşi


''Ben yapabilir miyim?" dedi Jack, Bayan Mary Olivia'dan süt sağarken.

Bayan Mary oğluna gülümseyip doğruldu.

"Tabii." Elindeki makineyi Jack'e uzattığında Jack kornaya benzeyen küçük aleti alıp Olivia'nın göğsüne koydu ve ucundaki küçük pompayı sıktı.

O pompayı sıktıkça süt ince olan tüpten biberona boşalıyordu. İlk göğüsteki süt bitene kadar yaptığı şeye devam etti ardından diğerine de geçip onu da sağmaya başladığında Bayan Mary, Joey ile odaya girmişti. Küçük Joey huzursuzluk çıkarıp ağlamaya başladığında Bayan Mary torununu kucağında sallamaya başladı.

"Oğluşum çok mu acıkmış?" dedi Bayan Mary sesini cilveli bir şekilde çıkartırken.

Jack ise gülerek sağmayı bitirdiği göğüsten küçük makineyi çekip biberonu eline aldı. Ağzını kapatıp elini annesine uzattı.

Joey babasının kucağında rahat bir yer bulduğunda Jack gülerek biberonu oğlunun ağzına tuttu.

Kısa bir süre sonra Joey biberondaki sütü içmeye başladığında bir yandan eli ile biberonu tutarken diğer yandan ise ayaklarını sallıyordu. Jack kolunda yatan oğlunun poposuna hafifçe vurdu. O kadar tatlıydı ki her yaptığı şey de Jack oğlunu ısırmamak için kendisini zor tutuyordu. Baba olmanın bu kadar güzel bir duygu olduğunu hiç bilmezdi ama Joey öyle tatlı bir bebekti ki Jack sürekli onunla olmak istiyordu.

"Şuna bak, aynı babası. Yerinde duramıyor." Jack gülümseyerek oğlunu izlemeye devam etti. Gerçekten de yerinde duramıyordu. Şimdiden kime çektiği belliydi.

"Desene şimdiden kime çektiği belli."

Bayan Mary somurttu.

"Senin gibi sokaklardaki dükkanların camlarına yumurta ve domates atıp yaşlılarla dalga geçip saygısızlık yapmasın da, evi dağıtsa da olur." Jack kısa bir kahkaha atıp oğluna geri döndü.

"Benim oğlum da benim gibi olacak. Her istediğini yapacak ve kimse ona kızamayacak."

Bayan Mary kaşlarını çattı.

"Hele bir yapsın bacaklarını çimdiklerim onun." Jack yüzünü buruşturdu.

"Sen nasıl bir babaannesin? Babaanneler genelde torunları yaramazlık yapınca onları korur sen ise bacaklarını çimdiklerim diyorsun."

"Tabii ki de yapamaz. Ne çektim ben senden. Ayrıca ne malum senin gibi olacağı. Belki Olivia gibi olacak."

Jack sütün yarısı bitmiş biberonu oğlu daha rahat içebilsin diye yukarı kaldırdı.

"Belki Olivia da yaramazdı. Nereden biliyorsun?"

Bayan Mary kollarını bağladı.

"O melek gibi bir kız Jack. Eminim ki çocukken de çok hanım hanımcıkdır." Jack bakışlarını arkasına çevirip Oliviaya baktı.

Göğsü yavaşça inip kalkıyordu.

"O ne zaman uyanacak."dedi.

Bayan Mary oğlunun yanına yatağa oturdu. Eli ile Olivia'nın elini tuttu.

"Bilmiyorum ama bir an önce uyanmasını istiyorum. Joey'nin annesine bizim de ona ihtiyacınız var ve Olivia, eğer sesimi duyuyorsan lütfen bir an önce uyan. Hepimizin sana ihtiyacı var. Daha hiçbir şey bitmedi. Kurtlar haberi almadan uyanmalısın. Bu bizim son şansımız, lütfen."

Jack önüne döndüğünde gözlerini yumdu. Derin bir nefes verdi. Karısının artık bir an önce uyanmasını istiyordu çünkü sabrı kalmamıştı artık. Her şey o kadar üst işte gelmişti ki bu yükün altında ezilmemek için kendini zorluyordu. Ona bu dönemde onu tek mutlu eden şey oğluydu. Resmen bunu bilerek bu zor zamanlarında gelmiş gibiydi.

Bayan Mary elini Jack'in uzun kumral saçlarına daldırıp yumuşak tutamlarını okşadı.

''Jack şu kısacık sürede o kadar değiştin ki. Seninle gurur duyuyorum oğlum. Gerek Joey'ye yapmaya çalıştığın babalık, gerekse Olivia ile ilgilenmen. Hele annesi olmayan bir kız çocuğunu üstüne alman gerçekten de beni çok mutlu etti. Sen büyüdün Jack. Seni Olivia büyüttü. O da seninle büyüyecek. O daha çok genç, siz birbirinizi büyüteceksiniz."

Jack dudaklarını büzdü. Sütünü çoktan bitirmiş olan oğlunun ağzından biberini çekti ve yatağın yanındaki komodinin üzerine bıraktı.

"Beni affeder mi anne? Ben sadece daha iyi biri olmak istiyorum. Ona kötü davrandığım için çok pişmanım." Derin bir nefes verdi.

"Bir gece uyandı ve ne dedi biliyor musun?" Bayan Mary kafasını iki yana sallayıp oğlunun devam etmesini beklerken Jack işaret parmağını yavaşça ağzını açmış oğlunun dudağına vurdu.

" 'Beni sevmiyorsun biliyorum ama oğlunu neden sevmiyorsun' onu o kadar inandırmışım ki onu sevmediğime oğlumu bile sevmediğimi onu istemediğimi düşünüyordu." Omuzu düştüğünde Bayan Mary elini oğlunun sırtına indirip sıvazladı.

"Elinden geleni yapıyorsun. Bence Olivia uyanınca seninle gurur duyacak."

"Bana kızmaz değil mi?" Bayan Mary kaşlarını çattı.

"Ne için?"

"Ava'yı evlatlık aldığım için. Bu konu hakkında hiç düşünmedim. Birden aklıma geldi ve söyleyi verdim. Ama bunun sonuçlarını hiç düşünmedim. Belki de yanlış yaptım. Belki de Ava'yı hiç almamalıydım bel-"

"Saçmalama Jack."diye kızdı Bayan Mary.

"Olivia'nın kalbini biliyorsun. O bu yaptığına inan ki çok mutlu olmuştur ayrıca bu konuyu bir daha açmanı istemiyorum. Artık Ava da seni kızın. Joey'yi nasıl seviyorsan Joey ile nasıl ilgileniyorsan Ava ile de artık öyle ilgilenmelisin. Bu dediklerini asla Ava duymasın Jack yoksa çok üzülür. Kendini bu evde fazlalık gibi hisseder içine kapanır. Tamam mı?"

Jack kafasını salladı. Kesinlikle öyle yapacaktı. Ava'yı geri veremezdi bu sadece onu daha çok üzerdi. Kendine de güveniyordu. Çocuklarına iyi bir babalık yapacağına emindi.

***

Ava soslu makarnasına çatalı batırıp ağzına attı. İkinci bir çatalı daha ağzına atarken Katara'nın ağzından beğendiğine dair bir ses çıktı.

"Mmm makarna gerçekten de çok lezzetli olmuş. Değil mi Ava?"

"Hmm hmm" Ava kafasını sallayıp makarnasına yemeğe devam etti. Yetimhanede müdirenin odasında Jack'i bulamayınca kendisini orada bıraktı sanıp korkmuştu ama sonradan Justin'in gelip onu alması ile korkusu bir nebze olsun azalmıştı. Fakat o eve giderken Jack'in de yanında olmasını isterdi. Ama hiç de beklediği gibi olmamıştı. Gece Jack ile birlikte yatma hayalleri kurarken o kendi odasında yatmıştı gece Ava'nın yanına hiç uğramamış ve ona bir iyi geceler öpücüğü vermemişti. Üstüne sabah da yanına gelmemiş, oğlu ile ilgilenmişti. Bu yaptığı Ava'yı biraz üzmüştü ama Katara onunla gerçekten de güzel bir şekilde ilgilenmişti. Şimdi ise birlikte mutfaktaki küçük masada oturup domates soslu makarna yiyorlardı.

"Ava sana birkaç şey sorabilir miyim? Dünden beri aklımdalar ve ben gerçekten de merak ediyorum."

"Hmm hmm." Ava hemen yan sandalyesinde duran Moly'yi kucağına aldı. Eindeki çatalı masaya bırakıp Moly'nin saçlarını düzeltmeye başladı.

"Eğer senin velayetin Sarah da ise velayetini Jack nasıl alıyor?"

"Benim velayetin Sarah da değil ki."

Katara şaşkınlıkla kaşlarını çattı. Böyle bir şey nasıl olabilirdi. O zaman Sarah bu kızı nasıl almıştı oradan.

"Nasıl yani? O zaman seni oradan nasıl aldı?"

"Babam izin vermiş."

"Nasıl izin veriyor. Nasıl oldu bu işler anlatsana. Gerçekten de merak ediyorum."

Ava çatalını eline alıp tabaktaki makarnayı ağzına atıp çiğnemeye başladı. Bardakta duran meyve suyunu da içtikten sonra Katara'nın sorusuna cevap verdi.

"Beni yetimhaneden almak için babamdan izin kağıdı almış. Babamın imzasının olduğu bir kağıt. Bizim yurdun müdürü de kağıdı görünce beni birkaç haftalığına Sarah'ya verdi."

"Bu nasıl olabilir çok saçma."

"Saçma değil. Bizim yurdu bir görseydin böyle demezdin."

"Ne var ki sizin yurtta?"dedikten sonra oda Ava gibi meyve suyunu içti.

"Bir keresinde akşam yemeğimizde makarna vardı. Ben makarnayı yiyordum sonra içinden kurt çıktı. Bir kereden bir şey olmaz dedim o kurdu masaya koydum ve makarnayı yemeye devam ettim ama sonra birkaç tane daha çıkınca yiyemedim." Katara şaşkınlıkla gözlerini açtı. Bu nasıl bir yurttu böyle?

"Ee devam et. Başka neler oldu?"

"Bizim kaldığımız odanın hemen yanında ablalar var ve o odadan bazı geceler çok tuhaf sesler geliyor. Bizi sabaha kadar uyutmuyorlar."

"Ne."dedi Katara şaşkınlıkla.

"Çocukların olduğu bir yurtta bu tarz şeyler yapmak da ne demek." Sonra elleri ile ağzını kapadı.

"O da ne demek?"diye sordu Ava.

"Hiç... hiçbir şey. Sen devam et." Ava omuz silkti ve devam etti.

"Bazı abla ve abiler koridorlarda birbirlerini öpüyor ve müdire hiçbir şey demiyor. Hatta o yurtta bir keresinde cinayet bile işlendi. Orası gerçekten de çok korkunç bir yer." deyip yüzünü buruşturdu Ava.

"Ama bu nasıl olur. Benim bildiğim kadarıyla sırf bu tarz şeyler yaşanmasın diye kız ve erkek yurtları ayrı. Ayrıca böyle şeylere asla izin de verilmez. Bunlar yasa dışı. O yurdun kapatılması lazım. Jack seni almaya gittiğine nasıl görmedi bu olanları. Bu çocuk cidden kör olmalı. Ayrıca nasıl bizim böyle bir yurttan haberimiz olmaz." Katara daha da devam edecekti ki Ava onu susturdu.

"Katara hala. Jack babam nerede? Dün beni yalnız bırakıp gitti bugün de hiç yanıma gelmedi."

Katara, Ava'yı cevaplamak için ağzını açmıştı ki Jack gülümseyerek mutfağa girdi.

"Biri beni mi arıyor?" Ava'nın yanına bir sandalye çekti sonra uzun sarı açlarını okşadı.

"Üzgünüm güzelim ama dün gerçekten önemli işlerim vardı yoksa seni orada yalnız bırakmazdım." Bakışları Ava'nın yanındaki sandalyede duran oyuncak bebeği buldu.

"Moly bu olmalı sanırım."

"Evet." dedi gülerek Ava bir yandan da kafasını sallamıştı.

"Seni yedirmemi ister misin?" Jack sorduğunda Ava mutlulukla ellerini birbirine çırpıp kafasını salladı. Jack de Ava gibi gülümseyip çatalı aldı. Tabaktaki az kalmış makarnaya batırıp Ava'nın ağzına uzattı. Ava ağzını kocaman açıp çataldaki makarnayı yediğinde Jack başını okşadı.

"Aferin benim kızıma." Ava duydukları karşısında ağzındakileri hızlıca çiğnedi.

"Kızın mıyım gerçekten?"diye sordu.

"Evet. Bundan sonra artık öylesin. Hem az önce bana Jack baba dediğini duydum." Ava kollarını Jack'e doladığında Jack bu ani çıkıştan dolayı önce afalladı ama ardından o da kolunu Ava'ya doladı ve sırtını okşadı.

"Jack. Ava'nın o yurt için de dediklerini duydun mu? Bu çok korkunç. O yurdu kapattırmalıyız. Müdür de ceza almalı."

Jack kaşlarını çattı.

"Duydum. Oraya gittiğimizde zaten etraf çok sessizdi. Oraya geleceğimizi öğrendikten sonra etrafı toparlamış olmalılar."

"Peki Sarah."diye sordu Katara çekingen bir tavırla. Kardeşinin o korkunç ve kızgın halini aklına getirdi. Sarah en kötüsünü hak ediyordu. İyi olmuştu ona sadece Jack'in Sarah'ya işkence ettiği dakikaları göremediği için üzülmüştü ama Felix'inkisini kesinlikle kaçırmayacaktı.

"O artık yok. Ona öyle şeyler ettim öyle acılar çektirdim ki diğer tarafta bile rahat olmayacak. Üzerinde hep benim korkumu taşıyacak.''

"Peki Felix. Bak bu sefer yanında ben de olacağım bunu da kaçıramam." Jack, Ava'yı kendinden uzaklaştırdı.

"Hadi sen Joey'nin odasına çıkıp oyuncaklarla oyna tamam mı?''

Ava kafasını sallayıp Moly'yi de alıp sandalyeden aşağı atladı ve mutfaktan çıktı.

"Bu sefer hemen öldürmeyeceğim önce konuşturacağım sonra işkence edeceğim."

"Tamam işte ben de yanında olacağım. Ne dersen de Jack ama beni oradan uzak tutamazsın. Zaten Sarah'yı kaçırdım Felix'i de kaçıramam." Jack omuz silkip ayağa kalktı. Felix için özel olarak birkaç hazırlık yapmalıydı.

Birkaç gün sonra bulunan Felix kendisini Jack'in onun için hazırlattığı özel depoda buldu.

Jack'in eli her geçen saniye o pislik herife işkence edemediği için kaşınırken kendisini tutması gerektiğini çok iyi biliyordu. Ama kendisini tutamayacağını da biliyordu.

Felix üstü çıplak bir şekilde elleri ve ayaklarıyla yatağa bağlanmış öylece duruyordu. Jack ise ellerini arkasından birleştirip öylece Felix'e bakıyordu. O kadar acizdi ki.

Katara bu olayı kaçırmamak için Jack'le birlikte gelmişti fakat Felix'in üstünün çırılçıplak olacağını tahmin etmemişti. Bunun üzerine Jack'e kızmış ve nihayetinde sadece özel bölgesini kapatacak bir bez koydurtmuştu. Aynı şekilde Alex de yanlarındaydı. Her ikisi de Jack'e karışmayacak sadece olan bitenleri izleyeceklerdi. Fakat Katara'nınkisi daha farklıydı. Kardeşinden çekinmese yanına patlamış mısır bile alırdı.

Jack hazırladığı aletlerde gözlerini gezdirirken konuştu.

"Ee Felix nasılsın? Kaçma planların suya düştü bakıyorum da." Eline yeni bilediği bıçağı alırken devam etti.

"Beni özledin mi eski dostum?" Sırıttığında Felix çırpındı.

"Bırak beni Jack. Ben hiçbir şey yapmadım. Beni burada tutamazsın. Bu yaptığına pişman olacaksın."

Jack keskin yüzeyde parmağını gezdirdi.

"Öyle mi? Oysa ki kayıtlarda senin de yüzün gözüküyordu. Yoksa bilmediğimiz bir ikizin mi var hm?" dedi ve aniden bıçağı omzuna sapladı. Felix sinirle Jack'e bakarken terlemeye başlamıştı. Jack bıçağı döndürürken Felix dişlerini sıktı.

"Ne istediniz lan karımdan? Ne diye öldürmeye çalıştınız onu. Anlat!" Felix sıktığı dişlerinin arasından konuşmaya çalıştı.

"Sana hiçbir şey anlatmayacağım. İstersen öldür beni."

"Yok. Seni hemen öldürmeyeceğim. Seni öldürmek sana sadece iyilik olur. Ben daha fazlasını istiyorum. Acı içinde ölmeni mesela." Eline bir çekiç alıp Felix'in parmaklarının önünde durdu.

"Bu emri kimden aldınız ya da bunu neden yaptınız? Söylemek için iki saniyen var. Bir..." çekiçi kaldırırken Felix ise çırpındı.

"Söylemeye-"

"İki"

"Ah-"

"Evet cevabı alayım."

"Defol git- Ah."

"Peki o zaman. Daha çok vaktimiz var. Ama dikkat et senin yaşamak için çok vaktin olmayabilir." ve Felix'in sol elindeki bütün parmakları çekiçle kırdı. Felix acı içinde kıvranırken eli ezilmiş ve morarmıştı. Ama Jack bunu yaptığında daha da sinirlendi. Bu sefer yukarıdan makaraya asılan kancayı alıp Felix'in yüzünün önünde durdu.

"Benim olmayan sabrımı zorlama. Söyle!" Kancayı sinirle bırakıp Felix'in boğazına yapıştı.

"Söyle lan ne istediniz karımdan?" Ardından suratına birkaç tane yumruk geçirdi.

"Jack sakin ol. Bu gidişle konuşturamadan öldüreceksin."

"Hayır Jack devam et. O bunları hak etti."

"Katara sen de yangına körükle gitme." Katara omuz silktiğinde Jack sinirle bağırdı.

"Olamam!" Kanca'yı tutup Felix'in göz kapağına geçirdi ve yukarı çekti.

"Söyle lan söyle! Ne istediniz benim karımdan? Niye öldürmeye çalıştınız onu? Söyle." Felix'in göz kapağı parçalanırken bağırdı.

"Hiçbir şey söylemeyeceğim."

"Peki." Jack eline bir bıçak aldı ve Felix'in erkekliğinin üzerindeki bezi yere attı ardından hiç düşünmeden erkekliğini kestiğinde Katara yüzünü buruşturdu.

"Iyy iğrenç. Alex al şu iğrenç şeyi gözümün önünden.'' Katara eli ile gözünü kapatırken Alex göz devirdi. Duvarda asılı duran maşa ile yerdekini alıp çöpe attı.

Felix'in bağırışı bodrumda yankı yaparken Jack elindeki bıçakla yüzüne doğru ilerledi.

"Hala daha mı söylemeyeceksin. Peki." Tam elindeki bıçakla gözünü çıkaracaktı ki Felix konuştu.

"Tamam lan tamam söyleyeceğim." Jack gülümsedi.

"Hah şöyle, şimdi anlat. Ne istediniz benim karımdan?"

Felix acıyla kıvrandı. Sıktığı dişlerinin arasından konuşmaya çalıştı.

"Bizi kurtlar tuttu. O ikisi. Hepsi Olivia'nın ölmesini istiyordu. Eğer onu öldürürsek bizi bu ülkenin başına geçireceklerdi. Hepiniz ölecektiniz."

"Bu mu yani? Bu kadar basit bir şey için miydi her şey?" diye histerik bir kahkaha attı Jack.

"Bunun olacağını düşünüyor muydun gerçekten? Böyle bir şey olabilir mi sence?" Felix' in kafasına vurdu. 


"Jack tamam. Öğrendin işte. Şimdi diğer sorulara geçelim. Sarah bunca yıl neredeydi Felix. Bu planları ne kadardır yapıyorsunuz."

"Yeter. İstediğinizi söyledim. Bırakın beni."

"Bırakalım mı? Söyle lan Sarah neredeydi?"

"Hayır." Jack bu seferde bıçağı Felix in gözüne sapladığında çığlık attı.

"Jack. Yeter. Bu kadar meraklıysan işkenceye biz gidince devam edersin. Şu anda amacından sapma. Sen de ne söylemeyeceğim deyip duruyorsun lan. Söyle işte. Ne meraklı çıktın işkence çekmeye, çok seviyorsun herhalde."

"Size ne Sarah'nın nerede olduğundan. Sanırım hala aşıksın ona. Bu kadar merak ettiğine göre." Jack'in gözleri sinirle koyulaştı ve boynundaki damarlar yerlerini belirginleştirdi.

"Ne diyorsun lan sen!" Aniden arkasındaki testereyi aldığında Alex hızlıca kız kardeşinin yanına koştu ve Katara'yı bodrumdan çıkardı.

"Ya Alex ne yapıyorsun ne güzel izliyordum." Alex şaşkınlıkla kız kardeşine baktı.

"Sen delirdin mi? Ne tür bir manyaksın sen. Bu onun hassas olduğu bir konu ve Felix bunu yüzüne söyledi. Sen o testereyle Felix'i öldüreceğini mi sanıyordun. Onu öldürmeyecek ya bacağını - kolunu kesecek ya da derisini yüzecek. O adam başına gelecekleri bilmiyor. Ona gerçekten acıyorum." Başını iki yana salladı ve kardeşini kolunun altına alıp evlerine doğru yürümeye başladılar. Jack bunun üzerine birkaç gün eve de gelmezdi. O kurtları öldürmeden bu işin bitmeyeceğini biliyordu.

*

Yalnız Oli'nin hiç özeli kalmadı ya.

Continue Reading

You'll Also Like

25.2K 9.1K 26
2023- 16 Mart Güven -3 🏅 2022- 20 Mart Aksiyon -1🏅 2022- 21 Mart Dostluk - 1🏅 2022- 21 Mart Dost -1🏅 Hayatının baharında, kader omzuna yüklemişti...
1K 121 21
Başka bir hayatın ihtimalini bir resimde görebilirdin. Ama o ihtimali gerçek kılmak bir mucizedir.
26.2K 1.1K 55
Bilinmeyen Numara: Gözlerinde gördüğüm şey masmavi bir deniz Bilinmeyen Numara: Ama gözlerine kimse dalıp gitmesin, Bilinmeyen Numara: Benim sende gö...
1.7K 256 106
benim hayranlığımı arzuluyorsun. group chat