UZAY'LI

By S-Mare

2.6M 258K 204K

☆YAKINDA KALDIRILACAK☆ Bir yıldız kaydığında hep tek dilek dilerdim... 'Uzaylı istilası istiyorum.' Ve bir uz... More

TANITIM
1 🔱 Sbrion
2🌟Uzaylı
3🌟Uzaylı Civciv
4🌟Büyük Yalancı
5🌟Tatlı ve Dilli
6🌟Kaniş Güvesi
7🌟Kara Kedi
8🌟Asel'in Şeytanları
9🌟Çiğnenen Yasaklar
10🌟İlk İş Günü
11🌟Öpücük
12🌟Tatlı Sensin
13 🔱 Sbrion
14🌟Arkadaş
15🌟İnari Tilkisi
16🌟Kimse
17🌟Çocuk
18🌟Atarlı Uzaylı
19🌟Misafirler
20🌟Yeni Aile
22🌟Asel'in Civcivi
23🌟Sözün Mührü
24 🔱 Dünya
25🌟Sevgili Civciv
26🌟Düşmek
27🌟Kayboluş
28 🐛 Travma Maratonu
29⭐Korku
30🐛Gerçekler
🌟Karakterler Çizim🌟
31⭐Anlaşma
32🌟Kadınlar ve Çiçekler
33🌟Aşk Kapanı
34⭐Paramparça
35⭐Oyuncu
36⭐Arkadaş
37🔱Beklenmeyen Yasaklar
FİNAL 1 ❄ Kimsesiz
Asel'in Mektupları ✉
Gönderilemeyen Mektuplar 1 ✉
Gönderilemeyen Mektuplar 2✉
Gönderilemeyen Mektuplar 3✉
Gönderilemeyen Mektuplar 4✉
Gönderilemeyen Mektuplar 5✉
Gönderilemeyen Son Mektup ✉
Final 2 ☆ Kimsem
☆☆☆
Uzay'lı Texting
T ✨ 1
T ✨ 2
✨Dünya'lı✨

21 🔱 Dünya

48.8K 5.7K 4.7K
By S-Mare

Multimedya: Wondra - I'm Not Afraid

Keyifli Okumalar...

🔱
"Geri dönmelisin Erian.
Halkımızın,
bizim sana ihtiyacımız var."
🔱

🔱

Varl evin duvarına yaslanmış önündeki kadının ileri geri gergince yürüyüşünü izliyordu. Tanıdığı o kadının şimdiye kadar kızıl kadını öldürmek için harekete geçmiş olması gerekiyordu ama Kaila görünüşte iyi idare etmişti. Dün ona saldırmasından bu yana başka bir harekette bulunmamış aksine sessizce olanları izlemişti. Bu Varl'ın o an daha tedirgin hissetmesine neden oldu. Kaila'nın sessiz kalışı daha tehlikeliydi zira. Gözlerini onun üzerinden bir an ayırmasa iyi ederdi.
Kızıl kadını sevmişti ve ona bir şey olmasını istemiyordu.

Aslında Kaila'yı buraya getirmeyi hiç istemese de hala tam olarak işin iç yüzünü öğrenebilmiş değildi. Kız, Sbrion'dan çıkış yaparken ona olan biten her şeyi anlatmıştı. Erian'ı babasına götürüşünün nedenlerini, sonra olanları ve onu nasıl kurtardığını ama hala kafasında yerli yerine oturmayan şeyler vardı ve Erian'ın şu an ki durumuna bakılırsa cevaplar maalesef yine bu kadındaydı.

Dış kapının sesi duyulduğunda Kaila yürümeyi kesti ve yine gerginliğini ele verir gibi parmaklarını açıp kapattı. Varl yaslandığı duvardan ayrılıp gözlerini ay ışığının kırdığı karanlıkta beliren siluete dikti. Erian yürüyüp tam önünde duracaktı ki Kaila heyecanla boynuna atıldı ve onu öptü. Varl buna göz devirecekti ki Erian onu şiddetle ittiğini gördü ve adam elinin tersiyle dudaklarını sildi. Öfkeye bulanan gözleri kadını buldu. O an sanki kadını öldürebilecek bir öfkeye sahipti. "Beni neden öptün?"

"Ne?" dedi Kaila şaşkınlıkla.

"Asel üzülecek senin yüzünden!" diye tısladı. "Biz birbirimizden başkasını öpmeyen arkadaşlarız."

Kaila isterik bir şekilde güldü. "Sen benimsin."

"Ben Asel'inim!" dedi Erian. "Sakın ona beni öptüğünü söyleme!"

"Onu öldürürüm!"

"Kaila!" diye tısladı Varl öfkeyle.

Erian ona doğru bir adım atmıştı ki durdu ve dişlerini sıktı. "Ben kadın döven Jack değilim, o yüzden şu an canına yakmıyorum ama eğer onun canını yakarsan..." dedi dişlerinin arasından. "Seni o an öldürürüm. Bir daha bunu söylersen... Seni yine öldürürüm."

Kaila dudaklarını öfkeyle aralamıştı ki Varl önüne geçip elini kaldırdı ve, "Yeter!" dedi. "Onu buraya senin saçma kıskançlığın için çağırmadım. O yüzden yaptıklarından sonra en azından o çeneni kapalı tut!"

Kadın ona öfkeyle baksa da en azından bu kez konuşmamayı başarabildi ve Varl Erian'a doğru döndü. Hersion'ın yaptığı makinenin onu ne hala getirdiğini görebiliyordu. Belleğindeki her şey silinmiş, daha kötüsü ise o makine onu bomboş bir bedene çevirmişti. Kaila onu klonundan kurtarıp bu gezegene gönderdiğinde belli ki içerideki kızla aralarında bir bağ oluşmuş ve öğrendiği çoğu şey de kız sayesinde olmuştu. Erian'ın kıza nasıl bağlandığı ortadaydı. Hal böyleyken onu geri götürmeye çalışmak da hayli zor olacaktı.

"Beni neden çağırdın?" dedi Erian ama öfkeli gözleri hala Kaila'nın üzerindeydi. "Seni hiç sevmiyorum Veli, o yüzden çabuk söyle de Asel'imin yanına gideyim."

"Kızıl kadın uyuyor değil mi?" dedi Varl kendi dillerinde, önce işini sağlama alması gerekiyordu. Kızı sevmişti belki ama uyanık olması iyi olmazdı. Onun önce Erian'la konuşması gerekiyordu ve Erian'ın da kızdan fazlasıyla etkilendiği belliydi. O yanındayken birazdan söyleyeceği şeyleri söyleyemez, dahası o da onu dinlemezdi.

Erian yüzünü buruşturdu. "Dilinizi çok anlamıyorum. Sadece belirli kelimeler tanıdık."

Varl bu kez sorusunu Türkçe yineledi ve durumun vehametinin çok daha kötü olduğunu fark etti. Kralı kendi dilini bile doğru düzgün anlamıyordu.

"Onun adı Asel," dedi Erian. "Kızıl kadın değil."

Varl gergince başını kaşıdı. Anlaşılan işi haddinden fazla zor olacaktı. "Pekala, Asel uyuyor mu?"

"Uyuyor, neden soruyorsun onu?"

"Bak!" dedi Varl ve kısa bir an konuşmaya nasıl başlaması gerektiğini düşündü. Halbuki onu beklerken bir çok kez bunun planını yapmıştı ama şu an fazlasıyla gergindi. "Sen bizim kralımızsın," diyerek bir başlangıç yaptı.

Erian'ın kısılan gözleri Kaila'yı buldu. "Ben kral falan değilim."

"Öylesin ama hatırlamıyorsun," dedi Varl. "Farkında olmasan da gerçek bu. İzin ver de sana göstereyim Erian!"

"Adım Uzay," dedi ters bir sesle. Kaila ise homurdandı.

"Uzay," dedi iç çekerek. Kızı dikkate bile almamıştı. "Tamam öyle olsun Uzay. Bana kolunu uzatır mısın?"

"Anlamadım," dedi Erian. "Kolumu ne yapacaksın?"

Varl, Kaila'ya yan bir bakış attı. Kadın ona inanmadığından olsa gerek sinirli bir nefes vermişti. Zaten ona körü körüne inanacağına nasıl akıl erdirmişti bilmiyordu Varl. "Bir şeye bakmam gerek. Eğer aradığım şeye sahipsen söylediklerimi kendi gözlerinle göreceksin."

"Bir kola mı?" dedi Erian yüzünü buruşturarak. "Bir kolum var. Hatta iki tane var. Görmüyor musun?"

Kaila inlercesine bir ses çıkardı bu sefer. Varl ise neredeyse buna gülecekti ama ciddi ifadesini sürdürdü ve "Sadece kolunu uzat," dedi.

Erian ona garip garip baksa da sağ kolunu uzattı. Varl kazağının kolunu dirseğinin üzerine kadar sıyırdı ve eliyle kolunu yoklayıp sıkıntılı bir nefes verdi. Kız doğruyu söylemişti. Erian'ın artık bir anı şeridi yoktu ve Varl'ın artık ona kendi anılarını gösterip ikna edebileceği şansı elinden uçup gitmişti.

Gerçekten Hersion onun anı şeridini sökmüştü. Tıpkı Kaila'da olduğu gibi... Kız, bunu babasının Erian'ı tıktığı makinenin yapabildiğini söylemişti, kendi anı şeridinin yaşamsal fonksiyonlarını etkilemeden bu şekilde söküldüğünü anlatmıştı ama Erian'ın aksine o sadece anı şeridinin sökülmesiyle kalmıştı. Erian'ın ise hem anı şeridi sökülmüş hem de aynı makineyle zihni sıfırlanmıştı belli ki.

"Sana söylemiştim," dedi Kaila kızgın bir sesle.

Varl onu o an boğmak istese de sadece duymazdan gelmeyi seçti ve Erian'ın kolunu bırakıp ona baktı. "Beni buraya kolum olup olmadığına bakmak için mi çağırdınız yani?" dedi Erian. "Bu çok saçma."

Varl o an başka çaresinin kalmadığını düşünerek direkt konuya girdi. "Hersion ismi sana tanıdık geliyor mu?"

Erian yerinde kıpırdandı. Kaila'nın da aynısını tekrarladığını göz ucuyla gördü ama Varl, Erian'ın gerginleşmesinin aksine onunkinin nedenini biliyordu. Şu an bulundukları bu boktan durum babası denen hainin ve onun suçuydu. Erian da Hersion'ı hatırladığını az önce zaten belli etmişti, demek ki düşündüğü gibi her şeyi unutmamıştı. Neden gerildiğini öğrenmek ise yine ona düşüyordu. "Hatırlıyorsun değil mi?"

Erian yine kadına baktı ve tekrar ona döndü. "İsmi tanıdık," dedi sadece.

Varl'ın umduğu cevap bu olmasa da başını salladı. "Sana bir tuzak kurdu. Klonunu üretmiş ve hastalıklı herif onu senin yerine geçirip seni halkının gözünün önünde öldürmeyi hesaplamış. Bunun için beynini sıfırlayan bir makine icat et..." Erian aniden geri bir adım atınca sustu ve onun bir anda değişen yüzüne baktı. "Ne oldu?"

"Benden ne istiyorsunuz?" dedi Erian dişlerinin arasından.

"Bizimle gelmeni," diye atıldı Kaila. Varl yine ona öfkeli bir bakış attı. Konuşma kısmını ona bırakacağı konusunda kızla anlaşsalar da elbette ki onun buna uymayacağını en başından tahmin ediyordu.

"Sizinle gelmeyeceğim," dedi Erian. "Beni rahat bırakın."

Tam arkasını dönüp gidiyordu ki, "Halkını da mı önemsemiyorsun?" diyen Varl'la durdu ve yine başını ona çevirdi. "Olanlardan ne kadarını hatırlıyorsun bilmiyorum Erian," diye devam etti Varl. "Ama senin sorumlu olduğun bir gezegen var ve şimdi klonun o gezegeni ele geçirmeye başladı. Senin DNA'nı taşıyor. Senin gücünü... Kendi gücünün farkında olduğunu biliyorum, seni güç kullanırken gördüm. Şimdi düşün! Onun böyle bir güçle neler yapabileceğini düşün!"

Duraksadı ve Erian'ın onu dikkatle dinlediğine ve söylediklerini düşündüğüne emin olarak tekrar konuşmaya başladı. "O kendini oluşturan insanı, Hersion'ı öldürerek işe başladı. Kaila seni kurtarıp bu gezegene yollamasaydı onun ardından seni yok ederdi şüphesiz. Sonra sıra bana geldi çünkü sen yolundan çekilmiştin ve önünde tek engel olarak ben kalmıştım. Beni de öldürmeye çalıştı, neredeyse başarıyordu da. Düşündüğümüzden çok daha zeki. Tehdit olarak gördüğü her bir kişiyi yok ediyor. Ben kurtuldum belki ama insanlarımız hala tehlikede. O yüzden buradayız."

Derin bir nefes aldı. "Geri dönmelisin Erian. Halkımızın, bizim sana ihtiyacımız var."

"Bizimle gel," dedi Kaila öne çıkarak.

Erian sonunda tamamen yine onlara döndü ve gözleri yine Varl'dan Kaila'ya döndü. "Kafam karıştı. Beni kral olduğum için mi kurtardın yani?"

Kaila bir an tereddüt etti. Sonra bir kaç adım atıp ona yaklaştı ve ellerini göğsüne dayadı. "Sen benim nişanlımsın Erian. Hatırlamıyorsun belki ama biz... Biz seninle evlenecektik. Babam her şeyi mahvetti ve bu beni gerçekten haddinden fazla üzüyor. Onun yaptıkları için ne kadar özür dilesem az gelir, biliyorum ama emin ol, ben yaptıklarını hiç onaylamadım. Sana zarar verebilecek hiçbir şeyi onaylamam da. Ben hala seni seviyorum Erian. Lütfen bizimle gel!"

Varl'ın dişlerinin gıcırtısı kendi beyninde yankılandı. Elbette ki Kaila'dan yaptıklarını itiraf etmesini beklemiyordu ama böylesine masum rolü oynaması sinirlerini fazlasıyla bozmuyor değildi. Yine de bir şey söylemedi. Elbette ki her şeyi Erian'a açıklayacaktı ama bu sonranın konusuydu. Kaila'nın yaptıklarını şu an öğrenmesi demek onu geri döndürme çabalarına büyük bir darbe vururdu şüphesiz.

Erian, Kailaya uzun uzun bakarken Varl bir an acaba dedi. Acaba bir şeyler mi hatırlamıştı? Ama Erian yine onu şaşırttı. "Sen, " dedi Kaila'ya doğru eğilerek. "Yalancısın."

Kaila panikle, "Erian..." demişti ki, adam konuşmasına izin vermedi ve onun ellerini itti. "Beni kurtardın, evet ama söylediklerin yalan. Olanları hatırlıyorum ben ve senin doğruyu söylemediğini biliyorum. Sana ufacık bile güvenmiyorum."

"Ne hatırlıyorsun?" dedi Varl merakla. Kaila'nın tedirginlikle kıpırdandığını gördü. Kesinlikle bu kadın bir şeyler gizliyordu.

Erian ona baktı ve gözlerini kıstı. "Sana neden söyleyeyim ki? Sen de onunla arkadaşsın."

"Hayır!" diye atıldı Varl hemen. "Bak, yanlış anlıyor-"

"Yanlış falan anlamıyorum." diye sözünü kesti Erian. "Bana ne olduğunu bilmiyorum belki, çoğu şeyi de hala anlamıyorum ama bir o kadarını da anlayıp susuyorum, ben aptal değilim. Asel yanımızda kalmanızı istedi diye burada değilsiniz, ona sizi istemediğimi söyleseydim bizimle gelmenize izin vermezdi bile. Buradasınız çünkü ben bir şeyler öğrenmek istiyorum. Neler olduğunu öğrenmek istiyorum."

Kaila'ya baktı. "Söylediklerinizle benim hatırladıklarım arasında birbirine uymayan o kadar çok şey var ki. O yüzden beni kandırmaya çalışmayın. Kaniş Güvesi size iki hafta süre verdi ya hani, o zamana kadar ya bana gerçekleri anlatırsınız ya da buradan geldiğiniz gibi gidersiniz."

Varl bir an şaşkınlıkla kalakaldı. Erian bugüne kadar tanıdığı en zeki adamdı belki ama zihni sıfırlandıktan sonra bir çocuktan farksız olduğunu düşünmüştü. Belli ki adam çoğu şeyi gizliyordu. Belki de kızıl kadını korkutmak istemiyordu.

"Aynı süreyi sana da verdi," diye atıldı Kaila, kadının tek takıldığı yerin bu olması bir an Varl'ı şoka uğrattı. Bunca söylediği şeyden sadece bunu alması şaşılmayacak gibi değildi.

Erian'ın tehditkâr hali silindi ya da bjr yerlere gizlenip tekrar ortaya çıkacağı anı beklemeye başladı ve o gülümsedi. "Ben Asel beni ne zaman istemezse o zaman giderim. Sizinle ben aynı değiliz. Ben onun kimsesiyim, siz ise hiçkimsesi."

Varl o an bir şeyleri daha iyi anladı çünkü dostunu, kralını herkesten iyi o tanırdı. Kızla aralarındaki bağ tahmin ettiğinden daha ileri bir boyuttaydı. Öyle ki Erian'ın ondan bahsederken bile sesi de yüzü de bambaşka bir hal alıyordu ve kesinlikle ondaki bu ifadeyi ilk kez görüyordu. Kaila'ya bakarken bile böylesine bir ateş yoktu gözlerinde.

"Ona abayı yakmışsın sen," dedi gülümseyerek.

Gelecek neyi gösterirdi, bilemiyordu ama onun için sevinmişti. Kaila gibi hastalıklı duygulara sahip bir kadına olan aşkı artık yoktu ama aynı zamanda onun için üzülmüştü de. Elbet bir gün her şeyi hatırlayacak ya da kabullenecek ve gezegenine geri dönmek zorunda kalacaktı, kralını tanıyordu. Dostunu biliyordu. Şu an değilse bile bir gün gerçeklerin, olduğu şeyin farkına varacaktı ve o halkını böyle bir durumda bırakmazdı. İşte o zaman kızı bırakmak zorunda kalacaktı ve çok daha fazla üzülecekti.

Düşündü, belki de ayrı kalmalarına gerek kalmazdı. Kızı kendileriyle gelmeye ikna etmeleri yeterliydi. Hem kıza da fazlasıyla ısınmıştı. Kaila'nın aksine Asel'in kalbinde kötülük yoktu.

Kaila onun sözleriyle başını ona çevirdi ve ona ateş saçan gözlerle baktı. Erian ise yine yüzünü buruşturdu. "Bir şey yakmadım ben. Kaniş güvesi gibi saçma saçma konuşuyorsun sen de."

Onun deyimleri bilmemesine neredeyse gülecekti. "Abayı yakmak bir deyim yani..."

"Kes şunu!" dedi Kaila dişlerinin arasından. "O kızı sevmiyor, sadece kafası karışık."

"Acaba kimin yüzünden?" diye tısladı Varl.

"Seviyorum," diye araya girdi Erian. "Hem de çok seviyorum. Onun canı yandığında benim de canım yanıyor. O yüzden burada kaldığınız süre içinde onun canını yakmayın. Ona az önce bana anlattığınız hiçbir şeyi anlatmayın ve sakın ona beni geri götürmek için geldiğinizi falan söylemeyin, bu onu üzer ve o üzülürse çok kötü olur."

"Ne demek istiyorsun?" dedi Kaila buz gibi bir sesle.

"Bizi öldürür Kaila," dedi Varl sırıtarak. "O üzülürse bizi öldürür, bunu demek istiyor."

"Önce seni öldürürüm," dedi Erian.

Varl'ın sırıtışı silindi ve yine kalakaldı. Gerçekten bu herif ona kafayı takmıştı. "Niye ben ama?"

"Çünkü ona bayıldın, bayılmak çok beğenmek gibi bir şeymiş. Sen ona bayılamazsın. Ben bayılırım. Ben de çok bayılıyorum zaten."

"Bu halin gerçekten çok iyi," dedi Varl sonunda gülerken. "Kaila'yı kıskanmazdın bile sen. Şimdi ise içerideki kıza edilen en ufak bir iltifatta köpürüyorsun."

Kaila güldü ama bu daha çok öfkedendi. "Beni kıskanmazdı çünkü gözümün ondan başkasını görmeyeceğini bilirdi. Peki ya o kız? Seni ilk kez görmesine rağmen ve başka bir gezegenden olduğunu bilmesine rağmen ne korktu ne de en ufak bir çekince gösterdi. Aksine sana fazlasıyla yakın bile davrandı. Seni evine çağırdı Varl. Bunu aklın alabiliyor mu? Korkmak bir yana seni evine çağırdı. Sence nedeni ne olabilir?"

Kadının imalı göndermelerini Varl dişlerini sıkarak dinledi. Kızıl kadının farklı biri olduğu belliydi ama ona evini açarken en ufak bir art niyeti olmadığına emindi ama şimdi Kaila'nın çirkin imalarının odak noktasındaydı. Varl ona haddini bildirecekti elbette ama Erian ondan önce davrandı.

"Çünkü Asel'in kalbi çok güzel ve temiz," dedi. Sesi Varl'ın düşündüğünün aksine öfkeli değil aksine oldukça sakindi. "Sen anlamazsın çünkü sen çamaşır suyu içsen bile kalbin onun gibi temiz olamaz."

Kaila bu laflarla neye uğradığını şaşırırken Varl gülmesini bastıramadı. "Çamaşır suyu mu?"

Erian ona küçümseyici bir bakış attı. "Evet, çamaşırları bembeyaz yapıyor ama kalp temizlemez. O yüzden bu kadının kalbi hep kirli kalacak."

Kaila'nın öfkeden kıpkırmızı kesildiği gecenin karanlığında bile belli oluyordu. İşaret parmağını Erian'ın göğsüne bastırırken adamın bakışları da ona döndü. "Bu söylediklerine pişman olacaksın, çok pişman olacaksın."

O öfkeyle eve yönelirken Erian omuz silkti. "Pişmaniye olmaktan iyidir."

"Ne?" dedi Varl yine gülerken.

"Espri yaptım," dedi Erian umursamazca. "Pişmaniyenin ne olduğunu biliyor musun?"

Varl sırıtmasına engel olamayarak, "Neymiş?" diye sordu.

"Bir tatlı," dedi Erian. "Yapılışı çok zor olduğundan ve yapanı pişman ettiğinden öyle denilmiş."

"Ee, bunun konumuzla ne alakası var ki?" dedi Varl ama kahkaha atmamak için kendini zor tutuyordu.

"Alakası yok, espri yaptım işte. Niye her şeyi sorguluyorsun? Espri bu. Gülersin biter."

Varl sonunda dayanamayarak elleni ağzına kapatıp kahkaha attı. Bir süre Erian'ın sert bakışları altından güldü ama sonunda kendini toparlayıp ciddileşti. "Kızmazsan bir şey soracağım."

"Sormadan kızıp kızmayacağımı nereden bileyim?" dedi ters ters.

"Doğru. Şey... Kızıl kadın... Yani Asel iyi mi? Ağlıyordu." Kızın ağlaması onun bile içini sızlatmıştı. Aslında insanlara kolay kolay güvenmez ve hep şüpheci yaklaşırdı. Aynı zamanda onları da iyi analiz ederdi. Kız Erian'ı onlardan kaçırınca ilk onun bir işler karıştırdığından şüphelenmişti ama öyle olmadığını onunla geçirdiği bir kaç saat içinde anlamıştı, Erian'ın bu kadar kısa sürede ona böylesine bağlanmasını da böylelikle çözmüştü. Kızın oldukça farklı ve iç ısıtan bir aurası vardı.

Erian iç çekti ve başını kaldırıp hemen üzerlerindeki gece lambasının aydınlattığı odaya baktı. "Herkes onu üzüyor ama ben üzmeyeceğim. Artık kimsenin üzmesine izin de vermeyeceğim." Başını indirip ona tehditkârca baktı. "Ona bir şey..."

"Söylemeyeceğim," diye tamamladı Varl hemen. Söylemeyecekti de. Erian'ın güvenini tekrar kazandığında onu geri dönmeye de ikna etmiş olacaktı. İşte o zaman kıza bunu anlatma kısmını dostuna bırakacaktı. Kendisiyle gelmesini hala isterse ona yardım da ederdi.

"Ama şunu bil," dedi Varl ekleyerek. "Kaila ile benim bir alakam yok. Benimle geldi, evet ama buna mecburdum. Bana her şeyi anlatan oydu ama anlattıklarında yerine oturmayan şeyler var. Yani bir şeyler karıştırdığının ben de farkındayım. Zaten o yüzden hala yanımda. Neler sakladığını çözmeye uğraşıyorum. Sen olanları anlatırsan belki bir şeyleri daha net-"

"Hayır," dedi Erian sözünü keserek. "Sana güvenmiyorum. Kızı hatırlıyorum belki ama seni hatırlamıyorum bile. Ona güvenmiyorsam sana hiç güvenmem. O yüzden anlatmayacağım. Eğer söylediğin gibiyse neler çalkaladığını sen bul."

Varl ciddi giden konuşmanın yine bir yerinde kopmuştu. "Tamam," dedi gülerek. "Neler çalkaladığı kendim bulacağım. O zaman sen de bana hatırladıklarını anlatırsın."

"Bakarız," dedi Erian ve arkasını dönüp eve yöneldi. Son anda arkasını dönüp Varl'ı ilk kez görüyor gibi süzdü. "Kim bilir kaç kız götürmüşsündür zibidi bu tiple? Ama Asel'i götüremezsin. Kimse götüremez. O benim Asel'im."

O gidince Varl irileşmiş gözlerini ancak kırpıştırabildi. Kolundaki panele zibidinin anlamını sordu. Öğrendiğinde ise kendini yere attı ve, "Bana zibidi dedi," diyerek karnını tuta tuta gülmeye başladı. Sesi çıkmasın diye kolunu ağzına kapatsa da bu kahkahalarını daha garip bir sese dönüştürdü. Hayatında ilk kez bu kadar çok gülmüştü şüphesiz. Neredeyse gülmekten yere yığılacaktı ki yukarıdaki pencerenin açıldığını duydu ve ardından kafasına bir şey güm diye indi. İnleyip başını tutarken yukarı baktı.

Asel gözlerini ovalayarak, "Hoşt!" diye bağırdı.

"Hoşt mu?" dedi başını ovalayarak ama zonklayan başına rağmen kızın uykulu haliyle ne kadar sempatik göründüğünü inkar edecek değildi. İşte auradan kast ettiği buydu.

"Hoşt tabii, beğenemedin mi?" dedi kız. Sonra öylece kalakaldı ve açılmamaya direnen gözlerinin irileştiğini gördü Varl.

"Köpek konuştu. Uzay!" diye bağırıp içeri koştu ama sesi hala dışarı geliyordu. "Uzay! Sedef! Tuna! Köpek konuştu. Aaa! Köpek konuştu!"

Varl bu kez kendini yere atıp katıla katıla gülmekten kendini alıkoyamadı. O an kesin bir karar vermişti işte. Kızıl kadını ne olursa olsun onların gezegenine gitmeye ikna edecekti.

👽👽👽

Varl'ın son sözlerine sizin tepkiniz böyle mi oldu yoksa 😂

Şurası klasik özlem emoji yerimiz 👽

Asel'imizi özleyenler 😍

Uzay'ımızın bu bölümdeki performansı hakkında bir şey diyecek olanlar 😏

Varl kısmı şurası 🙄

Kaila kısmı da şurası 😳

Bölüm nasıldı diye sorduğum kısım da haburası 😈

Acaba gelecek bölümler bizi neler bekliyordu 😈

Bundan sonra her bölümde bir etkinlik yapalım madem. (Karantina günlerinde sıkılmacalar) 😂

1. Etkinlik ➡️ "Benim Uzaylım" etkinliğimizin adı. Buraya uzaylınızı etiketleyin ve ona, "Benim uzaylım sensin!" deyin 👽

İlk ben yapayım madem "Benim uzaylım sensin Esra-shi"

Sevgi kısmına geçiyorum şimdi:

Sadece yeni bölüm sormak için yorum atanlara sevgimi anlattığım kısım şurası 🤗

Yıldızlamaktan bile erinen ama ufacık bir şeyde canıma ilk okuyanlara sevgimi anlattığım kısım da burası 🤗

Yazar notlarını okumayıp, duyurulara bakmayıp, doğal ollarak da burayı da göremeyecek kısma sevgimi anlattığım kısımda burası 🤗

Ve sizler, yorum ve oylarınızı eksik etmeyen okuyucularım. Sizleri hiç sevmiyorum 😍

Der ve Sibelashi kaçar 💃

Instagram: e.s.mare
Twitter: e_smare

Continue Reading

You'll Also Like

9K 6.3K 64
GÜLCE seven yürek Gülce ölen şair
10.6K 1.1K 10
Telefonunuz sıfırlandıysa ve ezberinizden emin değilseniz sakın arkadaşınızı aramayın.Belki son rakamı karıştırıp okulunuzun sahibinin oğlunu aramış...
2.2K 98 13
Bu adam iyi. Dünyanın zirvesindeki ben bile bunu diyorsam bu iş normalden çıkmıştır. Cesetler sağdan soldan patlak veriyor. Cinayetler çok ustaca diz...
442 62 26
"Sahip olduğum tek şey kalbim. Onu da elimden sen aldın"