Yasak Aşk

By npysncnms

463K 11.5K 1.8K

"Seversin, kavuşamazsın aşk olur" demiş Aşık Veysel. More

Yasak Aşk
Erotik kitap mı? -
Kırmızı Şarap.. -
''Çok güzelsin Zeynep..''
Kerem Sayer'in dünyası...
Frezya...
Yeşil kazak...
Matiz
''Kendini affetirdin."
''Sen, benim, öğrencim DEĞİLSİN.''
''Seni düşünmek...''
''Susarak, konuşarak; seni sevmek.''
Aşk Tesadüfleri Sever...
''Seni sevmek...''
"ne günah işlediysek yarı yarıya..."
"Bizi bizden başka kimse..."
Son..
''Şimdi, burada, benimle!"
''Misk-i amber rahiyası''
''Sadece benimsin Zeynep..''
''Keremle ben..''
"Sevdik, sevdalandık, seviştik."
''şimdi ve burada! korkusuzca''
"bizim için savaşacağım...
..
KOKU -FİNALE 2 KALA!
Benim yüzümden! -FİNALE 1 KALA..
''benim kadınım..'' FİNAL
ŞAH & MAT
ŞAH VE MAT - TANITIM
Yeniden...
Benim tek işim seni sevmek Zeynep!

"erguvan saçlı, yayla gülü, 'fidan' kız..."

15.9K 459 94
By npysncnms

Merhabalar:)) Evet çok uzun süre oldu ve evet ben de sizi çok özledim. Ancak sizin için önem kazanıp,  mazaret sayılmasa da benim açımdan bölüm yazacak zamanlarda değildim. Bu zamanlarda yanımda olup destek veren arkadaşlarıma teşekkür ederim. Sabırla bölüm bekleyen okuyucularıma da... Ancak! Belirtmek istediğim bir şey var ki ben burada bu işi zevk için yapıyorum. Yazmaktan, hayal kurmaktan ve ZeyKerden hoşlandığım için. Belirli bir bölüm atma zamanım olmak zorunda değil. Tabii ki de bu istenirse okuyucularımın isteklerine önem verir ve bir gün belirler uymaya çalışırım. Amma ve lakin kimse bana "bölüm at!" tarzında yaklaşamaz. Bu bölümde hikayenin en başından beri yanında yorumlarıyla dostluğu ve arkadaşlığıyla beni yalnız bırakmayan Tutkuma gelsin.
Seni çok seviyorum İzmirli!

Bu arada bugün benim doğum günüm. Bölümü sırf o yüzden atmak istedim. Kendime de doğum günü hediyem oldu.
Asıl söylemek istediğim; sizleri ve bu hikayeyi seviyorum. İlk bölümden beri destek çıkan, en ihtiyacım olan zamanlarda fikir belirten, eleştiri yapan okuyucularıma teşekkür ederim. Ama tek bir yorum yapmayıp sadece "yeeni bölüm!" yazan okuyucularımın da görüş belirtmesini isterim.

Keyifli okumalar..

Keremin söylediği sözlerin etkisi altında kalmamak mümkün mü bilmiyorum. Ama itiraf etmem gerekiyor ki ben yine Keremin ve söylediği sözlerin etkisi altında kalıyorum. Söylediği her şeyi zihnime kazıyorum her zerresine kadar. Bakışları yine en derinime iniyor. Ellerimi saçlarının arasına daldırmak istiyorum, o öyle karşımda tam gözlerimin içine bakıp o güzel sözleri söylerken. O sözleriyle beni etkisi altında bırakırken ben de bakışlarımla yapayım istiyorum aynısını. Uzun uzun bakıyorum gözlerine "seni seviyorum" der gibi. Bir ara o kadar uzun bakıyorum ki gözlerim doluyor bakışlarının derinliğinden. Orada öylece oturup dakikalarca bakıyoruz birbirimize. Tam bir yaş gözümden süzülecekken Kerem elini uzatıyor ve o yaşın akmasına izin vermiyor. Yanağıma koyduğu elinin üzerine koyuyorum elimi ve o aşık olunası parmaklarını okşuyorum parmaklarımla.

"Hşş güzelim, hayır. Bugün ağlamak yok. Bugün bizim en mutlu günümüz." diyor tüm samimiyetiyle.

Bende sıcak bir gülümseme gönderiyorum burun buruna olduğum adama. O sırada tüm yüz hatlarını incelemeyi ihmal etmiyorum. Gözlerini seviyorum en çok mesela. Bakışları beni sarıyor ve hiç bırakmayacakmış gibi hissediyorum. Dudakları takılıyor sonra göz hizama. Her aralandığında, her bir şey söylediğinde dikkatli bir şekilde saatlerce dinlemek istiyorum söylediklerini. Onun sesinden duyduğum her şey başka geliyor bana. Sonra sakalları. Şuan hafif çıkmış durumdalar. Avuç içlerimi gezdiriyorum üzerlerinde. Onu sevmekten hiç sıkılmayacağım diye söz veriyorum kendime. Bu kadar güzel bir adamı üzme diye de tembih ediyorum.

Sessizliğimden sıkılan Kerem dudaklarıma biraz öncekine nazaran masum bir öpücük konduruyor. Ayağa kalkıyor ve yine o çok bilindik olan kendini bilmiş gülümsemeyle konuşuyor.

"Tamam çok güzel bir yüzüm olabilir ama vaktimizi daha güzel değerlendirmeliyiz Zeynep Hanım." diyor.

Ona ayak uydurup ayağa kalkıyorum ve kollarımı koltuk altıma alarak konuşuyorum.

"Hadi ya? Ne yapmalıyız mesela?" diyorum gülerek.

"Meselaaa." diyor bana yaklaşarak ve belimden tutup tüm bedenini bedenime yaslarken.

"Mesela çok kötü şeyler yapabiliriz." diyor bakışlarını tüm bedenimde gezdirirken.

Söylediği şeyi anlayıp onunkine nazaran yanında küçücük kalan ellerimi omuzlarına getiriyorum ve ona ufacıkta olsa bir zarar veremeyecek yumuşaklıkta vuruyorum.

"Yaaaa, Kereeem" diyorum sahte bir kızgınlıkla yüzüm gülerken.

"Yaaaa, Zeyneep." diyor beni taklit ederek.

Yine uzun uzun bakışmaya başlıyoruz onun elleri belimde, benim ellerim omuzlarında bir şekilde. Kerem yine kısa ama etkili bir öpücük konduruyor dudaklarıma. Devamı gelecek sanıp hamle yapıyorum ama o ellerini belimden çekip kalçama hafif bir şaplak atıyor.

"Hadi bakalım mızmız, gel bir kahve yapalım kendimize." diyor ve mutfağa doğru ilerliyor.

Ben hala kalçama yediğim şaplağa şaşırmaya devam ederken Kerem koridora tutunup kafasını geri döndürüyor.

"Ee güzelim, seneye gelecek misin?" diyor yine en sevimli haliyle.

Yaptığı, yapacağı şeyleri düşünüp gülümsüyorum o an. Hadi bakalım Zeynep, daha çok işin var Kerem Sayerle. Hem sevgilin Kerem Sayer, hem profesörün Kerem Sayer.

Mutfağa geldiğimizde Kerem tabureye oturmayı tercih ediyor ve kahve yapmak bana düşüyor. Dolaptan sütü alıyorum ve ısıtmaya başlıyorum. Kerem içinde kettlea su koyuyorum. Beyefendi sütlü kahve sevmiyor da. Yani sevmiyordur sanırım. Hep sade sipariş ediyor.

Kupalara kahveleri koyup su ve sütü dökmek için yöneldiğimde belime sarılan Keremi hissediyorum.

"Dökücem şimdi, rahat dur." diyorum sahte bir kızgınlıkla.

"Çok güzelsin..." diyor kafasını boynuma gömerken.

Derin bir nefes alıp kafamı geriye doğru atıyorum. Kafam omzuna yaslandığında açıkta kalan boynuma daha da sokuluyor ve her sıcak nefesini hissettiğimde içimde bir şeyler hareket ediyor.

"Seni istiyorum Zeynep." diyor bir anda.

Ne diyeceğimi şaşırsam da şuanda ondan farksız bir durumda olmadığımı biliyorum. Cevap veremiyorum ama beden dilimle itirazda etmiyorum.

Ellerini bacaklarıma indirip daha da sardığında, beni kendine tamamen yaslıyor ve o an onu hisettmenin verdiği haz ile ağzımdan inlemeye benzer bir ses dökülüyor.

Hızlı bir hareketle beni döndürüp bacaklarımı beline doladıktan sonra mutfağın ortasındaki tezgaha oturmamı sağlıyor.

Boynuma yönelmek yerine bu sefer dudaklarıma kapanıyor. Hiçbir zaman öpmediği gibi öpüyor. Ve ben her zaman ki gibi ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Şaşkınlıktan çok fazla karşılık veremiyorum ama, onu en az onun beni istediği kadar istediğimi biliyorum .

"Zeyneep." diyor yine benden kaçıncıya cevap beklerken.

Dudaklarımızı ayırıp boynuma yöneldiğinde sadece "hıı" diye cevap verebiliyorum.

Dudakları boynumda olduğundan boğuk çıkan sesiyle konuşuyor.

"Benim olmak istiyor musun?" diyor son hamlesini de yapıp beni tezgahın üzerinden biraz kendine çekip yasladıktan sonra. Boynumun bir kısmını büyük ihtimalle morartacak ısırıkları bırakmayı da ihmal etmiyor.

Kafasını kaldırmasını sağladıktan sonra bu sefer ben kapanıyorum dudaklarına. Şu an cevap verecek gücü kendimde bulamasam da en iyi yanıtı bu şekilde verebilirim sanırım diye düşünüyorum.

İstediği cevabı alınca o da aynı istek ve arzuyla öpmeye başlıyor. O kadar hızlı ve sert öpüyor ki bir an karşılık veremiyorum. Nefes nefese kalıp geri çekildiğimizde aniden elleri üzerimdeki onun için giydiğim elbisenin eteklerine uzanıyor. Hızlıca kalçama doğru sıyırdığında nefesini boyun hizamda alıp verdiğinden bu hareketi tüylerimi diken diken ediyor.

Elini iç çamaşırıma getirip adeta parçalayarak çıkarıyor ve bu sefer boynumdan öpmeye başlıyor. Ben ise şuan üst üste yaşadığım şoklarla sadece karşılık verebiliyorum. Her öpüşünde beni daha da çok kendine çekip bedenlerimizi bir araya getiriyor.

Pantolonunun kemerini çözüp düğmelerini açtıktan sonra hızlı hareketlerle elbisemin üst kısmına geçip yine yırtmak ister gibi fermuarı açmaya çalışıyor. Aceleci halinden fazlasıyla rahatsız olup ellerimi kollarına getirip sıkıyorum ve sırtımdan çekmesini sağlıyorum.

Nefes nefese solurken konuşmaya çalışıyorum.

"Kerem, lütfen yavaş olabilir miyiz? Lütfen." diyorum üzerine basa basa.

O da nefes nefese tepkime karşılık veriyor ve gözleri şaşkınlıkla açılıyor.

"Ben...Ben çok özür dilerim. Sen öyle izin verir gibi dudaklarıma kapanınca.. Heyecan yaptım galiba. Cidden özür dilerim."

"Hayır özür dileme. Evet izin verdim. Ama biraz daha yavaş olmanı istiyorum."

"Tamam..Tamam. Özür dilerim bu sefer cidden yavaş olacak." diyor mahcup bir ifadeyle.

Bu olayı ilk defa yaşamayacağına bahse bile girerim ancak sanki ilk sevişmesiymiş gibi heyecanlanması beni de heyecanlandırıyor. Kollarımı ona uzatıp kendime doğru çekiyorum. Başını göğsüme yaslayıp belimi sımsıkı sarıyor. İkimizde hala soluk soluğayız ve nefeslerimizi beraber alıp veriyoruz. Bir süre öyle durduktan sonra Kerem beni ani bir hareketle kucağına alıyor ve ben de otomatikman bacaklarımı beline doluyorum. Beline aldıktan sonra döndürüyor ve benim de ağzımdan ufak bir kıkırtı yükseliyor. Daha fazla sarılıyorum boynuna. Ellerimle daha çok sarıyorum Keremi.

Yatak odama geldiğimizde biraz önceki eğlenceli halinden eser kalmıyor. Yine ve yine o tutkulu yeşillere bürünüyor o derin yeşil gözleri. Ben ise sadece bakmakla yetiniyorum.

Yatağa yavaş bir biçimde yatırdıktan sonra kollarını yatağa dayayıp bana bakmaya başlıyor. Uzun uzun bakıyor gözlerimde bir şey arar gibi. Aynı şekilde karşılık vermeye çalışıyorum.

Sonunda konuşmaya karar verip derin bir nefes çekiyor içine.

"O kadar güzelsin ki aklımı başımdan alıyorsun.."

Söyledikleriyle biraz önceki anların sebebiyle kızaran yüzüm daha fena bir hal alıyor.

"Mesela kokun başımı döndürüyor.." diyor burnunu saçlarıma getirerek.

"Sonrasında vücudun.." diyerek dudaklarını, burnunu ve hafif çıkmış sakallarını boynuma sürtüyor ve dekoltemin izin verdiği kadar göğüslerimle ilgileniyor.

"..nefesimi kesiyor." diyor bu sefer koklamanın yerini öpücüklere bırakırken.

"Sanki yeni yetme çocuklar gibi bir tavra bürünüyorum karşında. Beni deli ediyorsun.." diyor her kelimeden sonra öpücüklerini daha da derinlere indirirken.

Ellerini yine fermuarıma getiriyor ve yataktan hafif kalkmamı sağlayarak fermuarı yavaşça aşağı indiriyor. Sonra da omuzlarımı öpmeye başlarken elbiseyi yavaşça ellerini vücuduma sürterek çıkartıyor üzerimden.

Karşısında sadece sütyenimle kalıyorum. Biraz öncekine nazaran yavaş hareketlerle ellerini yine arkama getiriyor ve kopçasını tek bir el hareketiyle açıyor. O an anlıyorum bu işlerde fazlasıyla deneyiminin olduğunu. Bir erkek, biz kadınların bile tek seferde takıp çıkaramadığı sütyen kopçasını bir hamlede hızlıca açıyorsa; bu işlerde başarılıdır diye mırıldanıyorum içimden.

Sütyenin askılarını yavaşça aşağı indiriyor iki omzumdan da. Sonra gözlerime bakıyor bu kez izin ister gibi. Sıcak olduğunu düşündüğüm bir bakış gönderiyorum ve aramızdaki tek engeli de çekip çıkarmasına izin veriyorum.

Karşısında savunmasız olduğunu düşündüğüm bir biçimde kaldığımda refleks olarak ellerimi göğüslerime kapatmaya çalışıyorum. Ama Kerem ellerimi hava da bırakıyor. Bileklerimden tutup yatağın üzerine koyuyor.

"Benden utanma.." diyor omuzlarımdan öpmeye başlarken.

"Vücudunun utanılacak bir tarafı yok."

Konuşmaya devam ederken öpücüklerini kondurmayı da ihmal etmiyor. Masum öpücüklerinin yerini tutkulu öpücükler alıyor bir süre sonra. Nefes nefese öpmeye devam ediyor. Vücudum da ateş etkisi bırakan dudaklarını tamamen tenimde hissediyorum. Sanki dudaklarının değmediği yerlere haksızlık edecekmiş gibi her noktamı öpüyor. Her öpücüğünde bambaşka bir hal alıyorum ben de. Daha çok istiyorum, biraz önce yavaş olmamızı söylediğim için kendime kızıyorum..

Kerem yavaş hareketlerinden vazgeçmiyor ve bu seferde bel kemiğimde oyalanmayı tercih ediyor. Sağ tarafımı öptükten sonra dayanamayıp sol tarafımdaki bel kemiğimin üzerine dişlerini geçiyor. Ben de iç çekerken daha önce çıkarmadığım sesler çıkarmakla yetiniyorum.

"Ahh Kereem.."

"Hşş sakin ol güzelim. Sadece bekle.."

Beklemeye devam ediyorum ama uzun sürmeyeceğini biliyorum. Biraz daha öpmek için yanıp tutuştuğum dudaklarını vücudumda gezdirirse kendimi bırakacağımı hissediyorum.

Öpücüklerini bacaklarıma getirdiğinde ben de ellerimle saçlarını, ensesini seviyorum. Ama hiç bir tutku ve hırçınlık olmadan. Sadece seviyorum. Şuan ellerimin arasında olduğu için şükrediyorum.

Elini kalçamın altına getiriyor ve sonra kafasını kaldırarak yüzlerimizi aynı hizaya getiriyor. Dudaklarıma dokunuyor aşık olduğum parmaklarıyla. Dayanamayıp baş parmağını ağzımın içine alıp emiyorum. Belki onu hızlandırabilirim diye düşünüyorum. Tahrik edici olduğunu düşündüğüm bakışlarımla parmağını emerken Kereme bakıyorum. Yüzünde memnun olduğunu belli eden bir gülümsemeyle bana bakıyor.

"Beni daha fazla baştan çıkarmanıza gerek yok Zeynep Hanım. Zaten sizi gördüğüm an tüm dengem kayboluyor."

Çarpık gülümsemesinin altında mırıldandığı sözlerle ben de onun gibi gülümsemeye başlıyorum. Beni etkisi altına alıp başımı döndürüyor yine yaptığı her hareketle, söylediği her sözle.

Yine yumuşak bir öpücükle dudaklarımızı birleştiriyor. Sakin bir şekilde tamamen birbirimize karışıyoruz. Oda da sadece ufak öpücüklerimizin bıraktığı sesler duyuluyor. Dudaklarımda her ıslaklığını hissettiğimde gülümsemekten alıkoyamıyorum kendimi. Nereden nereye diye düşünmeden edemiyorum. Ama biliyorum ki Kerem hayatımda ilk olmasa da son olacak...

Dudaklarımdan biraz daha aşağıya inip boynumu hedef alıyor bu sefer. Dudaklarının ıslaklığını ve dilini boynumda gezdirmeye başlıyor. Ben altında kıvranıyorum. Her temasında daha başka bir hal alıyorum.

Sonrasında masum ve yavaş olan öpücükleri hızlanıyor, yerini daha hırçın öpücüklere bırakıyor. Bu sefer öpmek yerine dudaklarının ve dişlerinin arasına alıyor boynumu. Öperek aşağı iniyor ve göğüslerime ulaşıyor. Birini eline avucunun içine alırken diğeriyle ağzı meşgul oluyor. Ben yine nasıl olduğunu anlamadan ellerimi onun ensesinin hizasında ve saçlarında buluyorum. Kendime bastırmayı da ihmal etmiyorum. Her öpücüğünde daha da yakınlaştırıyorum kendime sanki daha fazlası mümkünmüş gibi.

Yine öpücüklerinin yerini emerek devam ettiriyor. Zaten yaşadığım anlardan dolayı sivrileşmiş olan göğüs uçlarımdan birini ağzına alıyor ve içine çekebildiği kadar çekiyor. Bedenimi yukarıya doğru kaldırmaya çalışarak tepki veriyorum ben de.Ama pek bir işe yaramıyor çünkü Kerem bir diğer göğsümü de fazlasıyla sıkı bir şekilde kavrayarak avucunun içine almış bir şekilde yatağa sabitliyor beni. Ben de halimden rahatsız değilim ancak artık tamamen istiyorum onu, o yüzden biraz sabırsız davranıyorum.

Keremi boynundan tutup yukarı çekiyorum ve dudaklarına sımsıkı bir öpücük bırakıyorum. Şaşkın ve açılmış olan yeşilin en güzel tonuna bürünmüş gözleriyle bana bakıyor. Ben de gözlerimi ona dikiyorum ve fazlasıyla emin bir ses ile konuşuyorum.

"Artık hazırım Kerem, seni istiyorum." diyorum.

Yüzünde yine o çarpık gülümsemeyle bana bakıyor ve gözleriyle bana o güveni tekrar verdikten sonra belimden tutarak öpücüklerine devam ediyor.

Göbeğimi, bel kemiklerimi tekrar tekrar öperken bu sefer tam da en hassas noktama odaklanıyor. Aslında başından beri odaklanmasını istediğim noktaya.

Parmaklarını dolaştırmaya başlıyor önce, en yavaş şekilde hareket ediyor. Sonra etrafımda dönmeye devam ediyor. Parmaklarını sabit bir noktaya getirip yüzlerimizi yakınlaştıyor. Kafamı yana doğru çevirmemi sağlayarak tam gözlerimin içine bakıyor.

Ben parmaklarıyla yaptığı şeyden pek fazla söylediklerine ve yaptıklarına odaklanamazken Kerem kulağıma bir şeyler fısıldıyor.

Etrafımda parmaklarını hareket ettirdikçe sanki dünyayla bağlantım kesilmiş gibi hissediyorum. Nefesim kesiliyor, gözlerim kapanıyor. Çok başka hissediyorum. Hele bunu Keremin yaptığını bilmek, Keremin o aşık olunası parmaklarının... Daha başka hissettiriyor.

"Zeyneeep.." diyor kulak mememi ağzının içine alıp emerken.

Ben yaptığı şey ile şaşırsam da artık eskisi gibi şok olmuyorum. Bundan sonrasında hayatımızda fazlasıyla erotiklik olacağını hissediyorum çünkü, alışmaya çalışıyorum.

"Kereem.." diyorum ben de ona onu taklit ederek.

"İstiyorsun dimi?" diyor nefes nefese.

Sanki birinin ellerinin altında ki ben değilmişim gibi onun nefes nefese olması hoşuma gidiyor. Beni bu hale getirenin o olduğu gibi, onu bu hale getirenin de ben olması hoşuma gidiyor.

"İstiyoruum." diyorum kesin bir dille.Evet, istiyorum!

"Ne kadar?" diye soruyor tane tane.

Şuan bulunduğum durum yüzünden pek fazla düşünme kabiliyetimi kullanamadığım için ne demek istediğini anlamıyorum.

"Ne, neyi?" diye sorma gereği hissediyorum.

Ben soruyu sorar sormaz parmaklarından birini içime ittiriyor ve etrafında döndürmeye başlıyor.

"Bunuu" diyor fazlasıyla seksi ses tonuyla.

"E-evet" diyorum tıkanmış olan nefesimle.

"Evet Kerem, lütfen.."

Parmağını yavaşça içimden çekiyor ve ayağa kalkıp pantolonundan ve baksırından kurtuluyor. Sonra tişörtünü atıyor bir kenara. Geri geldiğinde yatakta üzerime eğiliyor. Yatağa kollarıyla yaslanıyor ve beni altına alıyor. Ben onu izlerken kurmuş olduğumuz göz teması kayboluyor ve bu Keremin hoşuna gitmiyor olmalı ki kafamı kendine çeviriyor gözgöze gelmemiz için.

"Gözler Zeynep. Gözlerin bende kalsın. Her zaman." diyor net bir sesle.

Sadece başımı sallamakla yetiniyorum ve kendimi bir kez daha ellerine bırakıyorum.

Bir kez daha dudaklarıma kapanan Kerem tek eliyle yatağa yaslanmaya devam ederken diğer eliyle yine beni yangınlara sürüklüyor. İçimde tam olarak Keremi hissedemesem de Keremden bir şeyler hissetmek farklı hissettiriyor.

Ellerini çekip dudaklarımızı ayırdığında tekrar gözlerime bakıyor. Ben de zar zor sona bir yaklaşıp bir uzaklaşmaktan yarı kapalı olan gözlerimi açıyorum ve ona bakıyorum.

"Şu saatten sonra tamamen benimsin. Biliyorsun değil mi?" diye soruyor.

"Hıhı" diyebiliyorum sadece bu ani sorunun karşısında.

"Hıhı değil Zeynep cevap istiyorum."

"Biliyorum Kerem, biliyorum.Ben seninim, sen benimsin. Sen de biliyorsun değil mi?"

"Biliyorum güzelim, biliyorum.." diyor kendini benim için hazırlamadan hemen önce.

Aşağılara inmeyip en üst kısımda kendini sürtmeye başlıyor ve bu sefer geri dönüşü olmayan bir yola giriyorum kendimce.

"Kereem, hadii" diyorum yüksek bir sesle.

Cümlemi tamamlar tamamlamaz kendini derinliklerime ittiriyor ve ikimiz de aynı anda bir nefes koyuveriyoruz.

Keremin hızlanan nefesinden onunda en az benim kadar zorlandığını hissediyorum ama şuan kendi iç dünyamdan onunkini düşünecek durumda değilim.

İçimde yırtılan bir şeyler varmış gibi hissediyorum ve canım acıyor. Ağzımdan bir "ah" çıkıyor ve sırada Keremin ellerini saçlarımın arasında hissediyorum.

"Hşşş güzelim sakin ol, sakin ol lütfen. Geçecek şimdi bekle sadece." diyor saçlarımı severken dizginleyici bir sesle.

Onun dokunuşlarıyla ve oda da yankılanan nefesiyle sakinleşiyorum ve Keremin gel gitleriyle acımı unutuyorum. Biraz önce çokta hissedemediğim Keremi bu sefer tam da içimde hissediyorum ve bu hoşuma gidiyor. Acı hissinin yerini zevk alınca bambaşka alemlere sürükleniyorum. Ellerimi Keremin omuzlarına yerleştirip daha rahat hareket etmesini sağlıyorum.

Kerem bir eli belimde, bir eli saçlarımda yavaşça hareket ediyor. Yüzüne baktığımda kendini kastığını hissediyorum. Sanki hareket etmekte zorlanır gibi..

"Kerem" diyorum omuzlarında ki ellerimi yüzüne getirerek.

"Sevgilim?" diye soruyor başını kaldırıp.

Söylediği şeye sırıtmayı bir kenara bırakıp Kereme odaklanıyorum.

"İyi misin?" diye soruyorum avuç içlerimle yüzünü severken.

"Ben iyiyim sen iyi misin?" diyor endişeli bakışlarıyla.

"İyiyim canım, gayet iyiyim. İstediğin şekilde rahat hareket edebilirsin biliyorsun değil mi?" diyorum dudağının kenarına bir öpücük kondururken.

"Tamam. Tamam güzelim. Rahat ol sen.." diyor yüzünde memnun bir gülümsemeyle.

Kafamı iyice geriye atıp ellerimi yine Keremin omuzlarına alıyorum. Kerem biraz önce ki yaptığı kendini kasma işini bir kenara bırakıp rahat hareket etmeye başlıyor. Ben de bunu tüm iliklerime kadar hissediyorum.

En derinime inmeye çalışır gibi içime ittiriyor kendini ve bir ritim tutturana kadar devam ediyor. Sonunda istediğimiz pozisyonu ve rahatlığı aldığımızda bizim için zaman duruyor.

Keremi her içimde hissettiğim de kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyor, parmak uçlarım buz gibi oluyor ve onu daha çok istiyorum. Her şeyiyle...

Kerem hızını arttırıp üzerime iyice eğiliyor ve kafasını boynuma yaslıyor. Derin derin nefesler alarak beni en yükseklere çıkarırken yanım da kendi de benimle beraber geliyor. Son bir kaç hareketinde en zirveye beraber çıkıyoruz ve artık doruk noktasına ulaşmamız Keremin elinde oluyor.

Kerem son hamlelerini yaparken kafasını kaldırıyor ve gözlerimin içine bakıyor.

"Hazır mısın güzelim?" diye soruyor.

Ben anın ilkini yaşadığım için pek söylenenleri duymasam da kafamı sallıyorum son hareketi yapması ve bizi doruğa ulaştırması için.

"Duyamadım?" diye soruyor Kerem nefes nefese.

Benden cevap almadan sonunu getirmeyeceğini adım gibi biliyorum. O yüzden konusmaya karar veriyorum.

"Evveeet Kerreem!" diyorum çığlık atar gibi. Tüm sesim oda da yankılanıyor.

Cevabımı verdiğim an içimde yükseliyor ve son darbesini de yaptıktan sonra tamamen içimi kaplıyor.

Çığlık ve boğuk bir ses karışımıyla ben de Kereme karışıyorum. Kerem de tamamen bana karıştıktan sonra tüm vücudumu öpmeye başlıyor ve ağzından tek bir kelime dökülüyor.

"Seni seviyorum, seni seviyorum Zeynep!"

Ben sabit bir şekilde ne bacaklarımı, ne kalçalarımı kendimde hissetmeyerek yatıyorum yatakta.

Yüzüne bakmaya utanacak kadar çok şey yaşadığım adam karşımda duruyor ama dayanamayıp arkamı dönüyorum Kereme.

Kerem hemen belime sarılıyor ve sırtımı göğsüne yaslayıp hala soluk soluğa olan nefesini düzene sokmaya çalışıyor.

Ben de aynı durumda sadece yaşadıklarımın şokunu atlatmaya çalışıyorum.

Kerem nefesini düzenledikten sonra benim bir şey demediğimi anlayacak oluyor ki yataktan hafif yükselip yüzüme bakmaya çalışıyor.

Uyumadığıma emin olduktan sonra ani bir hareketle beni kendine döndürüyor ve yüzlerimizi aynı hizaya getiriyor.

Ben ellerimle yüzümü kapatmaya çalışıyorum ve Kerem parmaklarını parmaklarımın arasına sokup gözlerimi açmaya çalışıyor.

Uzun süre sadece göz teması kuruyoruz ve anlamlı olduğunu düşündüğüm bakışlarımla Kereme bakıyorum. Bir nevi teşekkür. En azından benim teşekkürüm.

Kerem bir süre daha sadece bakmakla yetiniyor ve ellerini saçlarımın arasına getirip yine bir çocuk sever gibi okşamaya başlıyor.

"Kara kalemle çizilmişçesine, ince ölçülü sünbül yüzlü, erguvan saçlı, yayla gülü, 'fidan' kız...
Küçücük hanım: Niçin susuyorsun?
Azıcık konuş, canım...
Hayır!
Sen, yalınız.
Eğer 'bakmak' bu ise, duru, solgun geceler içinden üzerime doğmuş bir çift siyah ay gibi bakıyorsun...."

Okuduğu şiirle daha bir başka bakıyorum bu sefer Kereme. Ses tonunu seviyorum, o çapkın gülüşünü seviyorum, ezberinde olan hatta okuduğu tüm şiirleri seviyorum. Biliyorum artık ve itiraf ediyorum; ben Keremi seviyorum...

Continue Reading

You'll Also Like

26.1K 3.1K 18
"MİNHO EZ BENİ"
297K 27.8K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
263K 18.6K 13
Tek başına bebeğiyle Seule taşınan omega jeon jungkook ve komşusu safkan alfa kim taehyung . Omegaverse! SafkanAlfatae! Omegakook! Text&Düzyazı!
316K 40.8K 40
bir ipe bağlanmayı öğretmek fwb texting / düzyazı