Uyanıyorum evden çıkıyorum ve İstanbul'a ayak bastığım anda geldiğim ilk yer olan mekanın kapısını aralıyorum. İlk aralayanlardan olmalıyım ki arkası dönük oturan adamdan başka kimseye erişmiyor gözüm. Pencere kenarındaki ilk günden beri çok sevdiğim yerime oturuyorum ve siparişimi vermeme fırsat kalmadan bir iki dakika içinde kahvemi getiriyor sevimli garson.Evden çıkarken elime aldığım kızarmış ekmeği kemirmeye devam ederken kahvemden bir yudum alıyorum. Tam kıvamında olan kahve için elimdeki bardağı havaya kaldırarak arkama dönüyorum ve garson kıza minnet duyarcasına bakıyorum. Sabahın kör saatine rağmen sımsıcak bir gülüş gönderiyor bana.
Kahvemi yudumlarken vakit geçsin diye çantamdan en yakın arkadaşımın zorla elime tutuşturarak ''Oku!'' diye tembih ettiği kitabı çıkarıyorum. Üzerindeki kapağa bakıyorum, ismini okuyorum ve bunun o popüler kitaplardan olduğunu tahmin etmek çokta zor olmuyor. Ama içimden anlamsızca okumak geliyor ve açıyorum ilk sayfayı.
Sıkıla sıkıla okuyorum önce, hani olur ya bir kitaba başlarsınız sevmezsiniz ve sonra ilerlediğinizde ilk başta sevmediğiniz için kendinize kızarsınız. Kitaptaki erkek karakter olaya dahil olana dek zar zor okuduğum sayfaları geçip hızla okurken buluyorum kendimi.Saatlerce kitaba odaklanıyorum değişik tepkiler vermeye devam ederken.Ve beklediğim sahne geliyor. Adam ve kadın yakınlaşıyorlar. Kadın adamın göz bebeklerine bakıyor onu öpmesi için.Hadi ama diyorum içimden adama; ''Bu bakışlara karşılık vereceksin değil mi?''
Okumaya devam ederken "öp" diye bağırıyorum oturduğum yerde farkına varmadan.Kafamı kaldırdığımda tam karşımda beni izleyen bir çift, yeşil ve gri tonlarını barındıran gözlerle karşılaşıyorum. Hiç gözünü kıpırdatmadan bana bakmaya devam ediyor.Bende şaşkınlığım yüzünden dakikalardır yüz hatlarını inceliyorum.Bundan hiç rahatsız olmuşa benzemiyor.Hatta yüzüne -itiraf etmeliyim çok seksi- mükemmel bir gülüş yerleştiriyor. Ayaklanarak elindeki karton kahve bardağıyla karşıma oturuyor.
"Öpmüyor " diyor bıyık altından gülmeye devam ederken.Neyden bahsettiğini anlayana kadar yüzüne boş boş bakıyorum. Kendime gelip gözlerine bakmayı kestiğimde cevap veriyorum.
"Büyük bir hata yaptı o zaman."
Ufak bir kahkaha atıp tekrar konuşuyor.
"İlerleyen sayfalarda kimin hata yaptığını görürsün."
"Hayır,lütfen spoiler verme büyük bir zevkle kitabı okumaya devam etmek istiyorum." Diyorum sanki karşımdaki adam kırk yıllık tanıdığım biriymiş gibi.
Yine bir kahkaha patlatıyor. Komik olan ne diye sormadan edemiyorum kendime.Tamam mükemmel bir gülüşe sahip olabilirsin ama her cümleme gülmek zorunda mısın? Diye de ekliyorum iç sesimle konuşmaya devam ederken.
"Emin ol büyük zevk alacaksın." Diyor ben kendimle konuşurken.
Kaşlarımı kaldırıp anlamadığımı belirtiyorum ama anlamamış olacak ki "anlamadım?" demek zorunda kalıyorum.
"Kitap diyorum. Büyük zevk alacaksın muhtemelen okurken." diyor eli kitaba giderken.Kitabın arkasını döndürüp en alt kısmındaki "erotik kitap" kelimesini gösteriyor aşık olunası ince uzun parmaklarıyla.
İç sesim devreye giriyor tekrar ve konuşmaya başlıyoruz kendi aramızda.
Yok yok! Erotik kitap değil dimi bu? Lanet olsun.Neden konusunu öğrenmeden alırsın ki bir kitabı eline? Hayır arkasına önüne bakmakta hiç aklıma gelmemişti. Bizim deli elime tutuşturunca ne kadar kötü olabilir ki diye sorgulamamıştım bile.O kendine bir şeyler bulduysa bende bulurum diye atmıştım çantanın içine. Atmaz olaydım!
