Merhabalar, yeni hikayemin ilk bölümünün tanıtımını burada da paylaşmak istedim. Hikayeyi okumak isterseniz profilimde Şah ve Mat isimi ile bulabilirsiniz.
Yasak Aşk'ın düzenlenmiş bölümleri zamanla yayınlanacak ve özel bölümler gelecek.
İyi günler dilerim!
Ben buradayım sevgili okurum sen neredesin?
Arkamda hissettiğim rüzgarla yapmış olduğum meditasyonu bırakarak geriye dönüyorum.Ama geriye dönmemle beraber bir çift elin gözlerimi kapatması bir oluyor.Önce korkuyorum ama sonra arkamda olan kişinin kim olduğunu tahmin edince derin bir nefes alıp ellerimi ellerinin üzerine yerleştiriyorum.
''Vedat? Hani bu gece gelmeyecektin sen?''
Söylediklerime tepki vermeyen Vedat'ın bana oyun oynadığını düşünüyorum ve bende oyununa katılmaya karar veriyorum.
Kulağıma yaklaşıp tüm nefesini vücuduma yayacak derecede kısa ama güçlü bir ses çıkarıyor ve ben o an o sese konsantre olarak susup kalıyorum.
''Hşşşh.''
Nefesi tenimi yakarken daha önce hiç böyle hissetmediğimin farkına varıyorum ve kulağımın arkasına değen dudakları içimde oluşan kıvılcımı körüklüyor.
Onun ellerinde olan ellerimi kollarına getiriyorum ve ona ne kadar uzun süredir dokunmadığımı fark ediyorum.Gücünün tamamını neredeyse dokunarak hissettiğim kollarının sıkılığı beni şaşırtıyor.
''Benden habersiz spora falan mı gidiyorsun sen?''
''Hı hı.'' demekle yetiniyor ve oyununa devam ediyor.
Boşta kalan elini vücuduma yerleştiriyor ve kolumdan tuttuğu eliyle beni üzerinde oturduğum mindere yatırıyor.Gözlerim kapalıyken dudaklarıma değen dudaklarıyla öpüşmeye başlıyoruz.
Dudaklarının yakıcılığını tüm ağzımda hissederken bu seferde dilini devreye sokarak beni hiç olmadığı kadar şaşırtıyor.Öpüşmekten çokta anlamayan Vedat'ın şuan neden böyle bir şey yaptığına anlam veremiyorum.Ancak hiçte itiraz etmeyerek onun beni daha önce hiç öpmediği gibi öpmesine müsaade ediyorum.Üzerime biraz daha eğildiğinde belindeki şey göğüs hizamın altında kaburgalarıma batıyor ve rahatsız oluyorum canım acıyınca.
Gözlerimi araladığımda yaşadığım şokla beraber neye uğradığımı şaşırıp ağzım açık bir şekilde susmakla yetiniyorum.Konuşmak için kafamda bir kaç cümle kurmaya çalışırken yeşil gözlerinin tüm vücudumu süzdüğünü hissettiğim ve tanımadığım adamla bakışmaya başlıyorum.
Daha fazla ne kadar şaşırabiliceğimi şuan hesaplayamayacağıma karar verirken bahçenin kapısına dikilmiş iki tane izbandut kılıklı adam görüyorum ve üzerimize doğru yürüyorlar.
''Biz birine bakmıştık.Adı Barlas Saygıner..Tanıyor musunuz?'' diyor direk, sorguya çeker gibi net bir şekilde.
''Birine bakmıştınız ha?'' diyorum dayanamayıp gülerken.
''Siz kimsiniz ve benim evimin bahçesine nasıl girersiniz?''
Karşımda ne yapacağını şaşırmış iki adam ve yanımda beni az önce delicesine öpen tanımadığım diğer adam bana şaşkınlıkla bakıyor.
''Hele sen!'' diye ona dönüyorum ve devam ediyorum.
''Sen ne hakla!'' derken biraz önce neredeyse vücudumun tamamına dokunan elleriyle havada olan bileğimi kavrayıp yere indiriyor ve beni döndürerek belime sarılıyor.Ellerinin vücudumda gezinişinden rahatsız olmama fırsat vermeden birbirine yapışan vücudumuz arasında kalan şeyi fark ediyorum. Tişörtümün altına sokarak tenime değdirdiği şeyin ne olduğunu anladığımda gözlerim benimle olan birleşimini bırakacak derecede yerinden oynuyor.
''Sevgilim, sakin ol lütfen.Onu daha sonra tartışırız.Beyefendileri yolcu edelim önce istersen.'' diyor tüm sakinliğiyle sanki belimde silah tutan o değilmiş gibi.
Aksanlı Türkçesiyle konuşmaya devam ediyor ben susup kalmışken.
''Beyefendi öncelikle sizi aynı sevgilim gibi kınıyorum evimizin bahçesine biz uygunsuz bir haldeyken girdiğiniz için.''
Dönüp yüzüne baktığımda gördüğüm alaycı tavrı tüm suratını kaplarken şaşkınlığım hala sürüyor.Konuşmak için ağzımı açıyorum ve ağzımda tekrar aynı dudakların yakıcılığını hissettiğimde hayatım boyunca yaşamadığım şoku 10 dakika içinde sayamadığım kez yaşıyorum.
''Aynen görselde gördüğünüz gibi öpüşürken bu muhteşem anı bizim için yarıda kesmeniz farkında olduğunuz gibi sevgilimi kızdırdı.Bahsettiğiniz kişiyi tanımıyor ve tanımamayı dileyerek bizi yalnız bırakmanızı rica ediyorum.'' diyor alaycı tavrını devam ettirirken.
Arkama getirdiği ellerimi tek eliyle sımsıkı tutarken son derece mahçup bir halde olan adamları göndermek için peşlerine takılıyor ve elini kapıya doğru uzatarak çıkmalarını bekliyor.Bende o sırada ellerim ellerinin arasında olduğundan bulunduğumuz yerden onunla beraber evin merdivenlerine kadar geliyorum.
Adamlar bahçeden çıkarken korkumdan ne idüğü belirsiz adamlara mı yoksa beni ilk andan öpüp şuan tehdit eden adamla mı kalmalıyım diye düşünüyorum. Aklım kapıdan çıkmadan o adamlara sığınmam gerektiğini söylüyor ve ses çıkarmaya çalışıyorum.O sırada hızla beni kolumdan çekerek eve sokuyor ve kapıyı kapattıktan sonra sert bir biçimde vücudumu duvara yaslıyor.
''O küçük dilin hareket eder ve inanılmaz şeyler yapabileceğine inandığım ağzından bir kelime duyarsam..'' diyor yeşillerinin ortasındaki siyah nokta gözleriyle aynı renge bürünürken.
''Hiç istemediğim şeyler yapmak zorunda kalacağım.'' diye de ekliyor.
Tehdit altında olmama rağmen sonunda birazda olsa açılan çakralarım olup biten her şeyi tek tek birleştiriyor ve olayın aslının farkına varıyorum.
Bu cüsseden ve gözlerden korkmam gerekirken dayanamıyorum ve aklımdan geçen ilk şeyi dile getiriyorum.
''Sendin!'' diyorum bacaklarımın arasına girmiş olan bacaklarını, kollarımı sımsıkı sarmış olan ellerini düşünmemeye çalışırken.
''Aradıkları adam..Barlas SAYGINER sensin!''
