Maskeli Baloda Sevdim (Tamaml...

Von SevsenAtaker

2.3M 191K 113K

Bir genç kızın aşka ilk uyanış hikayesi... İlk aşklar için 'özel' derler, 'unutulmaz' derler. Peki yüzünü gör... Mehr

1. BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4. BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
10.BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM
14. BÖLÜM
15. BÖLÜM
16. BÖLÜM
17. BÖLÜM
18. BÖLÜM
19. BÖLÜM
20. BÖLÜM
21. BÖLÜM
22. BÖLÜM
23. BÖLÜM
24. BÖLÜM
25. BÖLÜM
26. BÖLÜM
27. BÖLÜM
28. BÖLÜM
29. BÖLÜM
30. BÖLÜM
31. BÖLÜM
32. BÖLÜM
33. BÖLÜM
34. BÖLÜM
35. BÖLÜM
36. BÖLÜM
37. BÖLÜM
38. BÖLÜM
39. BÖLÜM
40. BÖLÜM
41. BÖLÜM
42. BÖLÜM
43. BÖLÜM
44. BÖLÜM
45. BÖLÜM
46. BÖLÜM
47. BÖLÜM
48. BÖLÜM
49. BÖLÜM
50. BÖLÜM
51. BÖLÜM
52. BÖLÜM
53. BÖLÜM
54. BÖLÜM
55. BÖLÜM
56. BÖLÜM
57. BÖLÜM
58. BÖLÜM
59. BÖLÜM
60. BÖLÜM
61. BÖLÜM
62. BÖLÜM
63. BÖLÜM
64. BÖLÜM
65. BÖLÜM
66. BÖLÜM
67. BÖLÜM
68. BÖLÜM
69. BÖLÜM
70. BÖLÜM
71. BÖLÜM
72. BÖLÜM
73. BÖLÜM
74. BÖLÜM
75. BÖLÜM
76. BÖLÜM
77. BÖLÜM
78. BÖLÜM
79. BÖLÜM
80. BÖLÜM
81. BÖLÜM
82. BÖLÜM
83. BÖLÜM
84. BÖLÜM
85. BÖLÜM
86. BÖLÜM
87. BÖLÜM
88. BÖLÜM
89. BÖLÜM
90. BÖLÜM
91. BÖLÜM
92. BÖLÜM
93. BÖLÜM
94. BÖLÜM
95. BÖLÜM
96. BÖLÜM
97. BÖLÜM
99. BÖLÜM
100. BÖLÜM
FİNAL

98. BÖLÜM

11.1K 1K 1K
Von SevsenAtaker

Merhabalar, sehrialem profil adlı okuyucum kapak çalışması yapmış. Sizinle paylaşıp teşekkür etmek istedim.

Bölüm sonundaki soruma cevap verirseniz gerçekten çok mutlu edersiniz. Satır aralarına da bol bol yorum yazın lütfen arkadaşlar...❤️
~~≠~~≠~~≠~~

Arda arabayı park edip el frenini sertçe çekti. Yol boyunca süren sessizliğimizi nihayet bozarak, "Bunu yaşadığımıza inanamıyorum." diye söylendi. "Evren bize şaka yapıyor herhalde. Neden bu gece? O kadar ay bekle, nihayet ilk gecemizi yaşayacak ve seninle ilk kez çırılçıplak sevi..."

Daha fazla dayanamayarak atıldım ve ağzını kapattım. Gözümün önüne gelen görüntüden utanarak, "Arda sakın o cümleyi bitirme." diyebildim. "Evet, her şey istediğimiz gibi gitmemiş olabilir ama yine de bu geceyi ömrüm boyunca unutmayacağım." Dönüp tekrar arkamı yaslayarak parmağımdaki yüzüğe baktım. İçimi derince çektikten sonra yanımdaki adama döndüm. "Hadi eve girelim artık."

"Peki." diye isteksizce mırıldanan Arda, başka bir şey söylemeden kapısını açıp indi.

Eve girdiğimizde, elimizdeki giysi poşetlerini portmantoya asıp monoton hareketlerle merdivenleri tırmandık ve üst kata çıktık. İkimiz de suskun haldeydik. Birbirimize ne söyleyeceğimizi bilemiyor gibi odalarımızın önünde koridorda karşılıklı kalakalmıştık.

"Hemen uyuyacak mısın?" Arda'nın sesi beklenti doluydu.

"Neredeyse gece yarısı oldu. Sen uyumayacak mısın?"

Geceyi burada bitirmek istemediğini saklamayarak, "İstersen birlikte...benim odamda..." diye başlasa da, ileri gittiğini düşünmüş olacak ki tereddütle sustu.

Başımı olumsuzca sallayıp, "Bunun şu anda iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum." diyerek geriye doğru küçük bir adım attım. "Kendi odamda yatsam daha iyi olacak Arda."

Ağzını oynattığında içinden okkalı bir küfür savurduğunu anladım. "Gece böyle sonlandığı için çok üzgünüm. Bu hayatımızın en önemli gecelerinden biriydi ve o aptal alarm çalmasaydı..."

Hüzün dolu sesi ona doğru istemsizce adım atıp sarılmamı sağladı. "Lütfen böyle düşünmeyelim." diyerek başımı göğsüne dayadım. "Nasıl bitmiş olursa olsun, benim için hazırladığın bu gece mükemmeldi." Yanağına bir öpücük kondurup devam ettim. "Şu anda gecenin böyle sonlanmasından hayal kırıklığı duyuyor olsak da, göreceksin bak, bir süre sonra olanları çok komik bulup kahkahalar atıyor olacağız."

Sonunda Arda da omuzlarını gevşetip sarılmama karşılık verdi. Enseme kışkırtıcı bir öpücük atıp konuştu. "Yani aslında dediğin doğru." dediğinde sesindeki hüzün silinmişti. "Hayatında kaç çift, tam vuslata ermiş sevişecekken otelde yangın alarmı çalar, değil mi?"

Kıkırdayıp geri çekildim. "Arda, ben sana 'yanıyoruz galiba' dediğimde senin ciddi ciddi, 'evet sevgilim bu aşkımızın ateşi' dediğini hatırlıyorsun değil mi?"

Mahçupça önce gülümsedi sonra o da kıkırdadı. "O anda seninle sevişmeye ve canını acıtmamaya o kadar konsantre olmuştum ki ne dediğimin inan hiç farkında değilim." Elimi tutup öptü. "Biz yine çabuk toparlandık. En azından hızla giyinip odadan fırladık. Ya koridorun diğer ucundan çıkanlar?"

Arda kahkaha attığında, üstleri başları darmadağınık, bir taraftan giyinmeye çalışan, bir taraftan ayakları dolana dolana koşan kırklı yaşlardaki çiftin komik görüntülerini hatırlayıp ben de kahkahamı koyverdim.

"Ay hiç hatırlatma, alarm beş dakika geç çalsaydı biz ne halde olacaktık, kim bilir?"

Bir süre ikimiz de kahkahalarımızı durduramadan koridoru inlettik. Gülmelerimin arasında, "Aslında yangın gerçek çıksaydı trajedi olacaktı..." diyerek gülmekten ağrıyan ağız kaslarımı ovdum. "...ama şimdi bak gülüyoruz, az önce demiştim sana."

Arda duraksayıp başını salladı. "Evet gülüyoruz ama yine de bu şekilde kös kös eve döndüğümüz gerçeğini değiştirmiyor." Gözlerimin içine derin derin bakıp yanağımı okşadı. "Güzel sevgilim, eğer hala istiyorsan... Yani kararın değişmediyse..." diye geveleyip başıyla odasını gösterdi. "Başladığımız işi bitirmeye ne dersin?"

Üzgünce kafamı olumsuz anlamda salladım. "Arda ben... yani istiyorum tabii ki ama artık bu gece değil." Gözlerinden geçen bulut kendimi kötü hissettirdi. "İkimiz de yorgunuz ve..."

"Ve benimle sevişme isteği orada kaldı." Sesindeki kırgın tonu duymamak imkansızdı. "Odaya girdiğimizde kendini bana teslim etmiştin. Yatakta ben vücudunu sevip seni o ana hazırlarken zevk aldığını görebiliyordum. İkimiz de kendimizi neredeyse kaybetmiştik. Şu anda bundan pişman olduğunu mu söylüyorsun? Eve gelince o arzu yok mu oldu? Yani eğer biraz daha devam etseydik ve o ince engeli aşsaydık pişman mı olurdun?"

"Hayır öyle değil Arda. Pişman olmazdım." dediğimde üzerimde uzanmış çıplak bedenini ilk kez görüşümü ve hayranlıkla izlediğimi hatırlayan yanaklarım yandı. "Ben hala senin olmak istiyorum, bu değişmedi." Yüzü ışıldayınca hızla devam ettim. "Sadece bu geceyi böyle bitirelim, olur mu?" diyerek dudağından öptüm. "Neyi, ne zaman yaşayacağımızı bu geceki gibi doğal akışına bırakalım. Her şeyi planlayabiliriz ama birlikte olacağımız anı gerçekten hissetmek istiyorum. Ne demek istediğimi anlıyor musun?"

"Bunun gibi mi?"

Beni öpmeye başlayıp tutkulu öpücüğünü derinleştirmeye çalıştı ama ben elimi göğsüne koyup geri çekilmesini sağladım. "Arda, lütfen yapma."

Burnundan bıkkın bir nefes verip geri adım attı. "Peki, dediğin gibi olsun aşkım. Şu anda arzu ateşin söndü, bunu anlayabiliyorum. En azından fikrinin değişmediğini bilmek güzel." Sonra hınzırca gülümsedi. "Ben seni kıvama getirecek yeni ortamlar yaratırım nasılsa."

Bir kaşımı kaldırıp gülümsedim. "Demek beni kıvama getirecek ortamlar. Öyle mi beyefendi?"

Kolunu belime atıp sıkı sıkı kendine bastırdı. "Evet hanımefendi. Seni kıvama getirecek çok iyi kozlarım var. Bu gece biraz daha zamanımız olsaydı ne kadar hünerli olduğumu daha iyi anlayacaktın. Kadınlığa geçişin hayatının en mükemmel anı olacak. Sana bu konuda söz veriyorum müstakbel karıcığım."

"Hmmm..." diyerek kızardığımı saklamak için başımı yana çevirdim. Sonra ani bir atakla, başka bir şey söylemesine fırsat vermeden hızla arkamı dönüp odama kaçarken, "İyi geceler!" diye bağırıp kapıyı örttüm ve nefes nefese arkasına yaslandım.

Diğer taraftan Arda'nın kıkırdayıp, "Kaç bakalım Mia Luce." diye seslendiğini duydum. Odasına girip kapıyı kapatırken bir kez daha yüksek sesle, "Bakalım daha nereye kadar kaçacaksın?" diye bağırdı.

Bir süre daha kapıya yaslanmış kaldıktan sonra, mutlulukla gülümseyip yatağımın kenarına oturdum ve kendimi sırt üstü arkaya attım. Bir süre tavana bakıp boş boş gülümsedikten sonra sağ elimi kaldırıp parmağımdaki yüzüğün ışıltısını izledim.

Evlilik teklifi hayalimin çok ötesinde olmuştu. Fakültenin bahçesinde başlayan ve otel odasının önünde pik noktaya erişen korku dolu o kırk dakikalık süredeki adrenalin seviyesi daha hücrelerimde durulmadan, evlenme teklifini yaptığı salonun o koca karanlığında hiçbir şey görememek seviyeyi misliyle daha da arttırmıştı. Resmen lunaparktaki hız treni raydan çıkmış gibi hissetmiştim. Bu gece her türlü duyguyu; korkuyu, endişeyi, şaşkınlığı, aşkı ve tutkuyu mümkün olan en yüksek dozdan almış, adeta mutluluk sarhoşu olmuştum. 

Yatağımdan kalkıp soyunmaya başladım. Ayna karşısında Arda'nın fermuarımı indirişini, kışkırtıcı ve yakıcı dudaklarının ensemde ve boynumda gezinişini tekrar hissettim.

Yaşadığımız o dakikalar gözümün önünde belirdi. Arda'nın karşısında çıplak kaldığımda, yakıcı bakışlarının altında utanıp karanlık olsun, ne o ne de ben bir şey görmeyeyim istemiştim ama Arda izin vermemiş ve kendisi de üzerini çıkarmaya başlamıştı.

En son kumaş da yere düştüğünde onu ilk kez öyle görmenin verdiği heyecan dolu düğümlenme karnımın içinde başlayıp kasıklarımda nabız gibi atarken, Arda tavan ışığını söndürüp apliklerden birini yakmış ve beni kucağına alıp ağır ağır yatağa yatırmıştı.

Loş ışıkta bile birbirimizin her ayrıntısını, her mimiğimizi ve gözlerimizdeki aşkı görebiliyorduk. İlk önce alıştırmalardaki gibi başlayan tutku dolu yolculuk, ikinci aşamaya geçip artık duramayacağımız noktaya varmak üzereydi. Kulağıma fısıldadığı aşk dolu mırıldanmalarla ihtiraslı inlemeler odayı doldurmuştu ki otelin koridorunda yankılanan ses beni hızla o bulutlardan yere indirmişti.

İlk etapta algılayamamış olsam da, sonradan bunun bir yangın alarmı olduğunu fark etmiş ve Arda'yı uyarmak istemiştim. "Yanıyoruz galiba." diye endişeyle seslendiğimde başını göğüslerimden kaldırmadan verdiği cevabı hatırlayınca dudaklarım tekrar gülümsemeyle kıvrıldı.

Ondan sonraki iki dakikada Arda'yı üzerimden hızla silkeleyip neredeyse yataktan aşağı yuvarladığımı, nasıl toparlanıp hızla giyindiğimizi ve koridora çıktığımızı hatırlayınca gülümsemem iyice yayılıp kıkırdamaya dönüştü.

Asansörler devre dışı kaldığından on beş katı merdivenden aşağı inmek hiç kolay olmamıştı. Kapalı devreden yapılan 'Sakin olun ve yangın çıkışlarını kullanın' diye tekrarlanan anonslar da bizi iyice germişti. Büyük bir kargaşa içinde tüm müşteriler aşağıda lobide ve bahçede toplaşmıştı.

Gecenin henüz on biri olması nedeniyle bir çoğu giyinikti. Allah'tan biz de onlardan biriydik. Ama bir kısmı da üzerlerini ancak örtecek sabahlık ve ropdöşambırlar almış, ayaklarında terliklerle aşağı koşturmuştu. Birkaç kişinin yalın ayak olduğu da gözümden kaçmamıştı.

Aslında gerçekten çok komik bir sahneydi ama o anda herkeste endişe dolu bakışlar olduğundan, kimsenin kimseyi görecek ve gülecek hali yoktu. Durumun ciddiyeti ile ilgili bir açıklama yapılmasını beklemek o anda daha önemliydi.

Ben de, elimi bir saniye bile bırakmayan, ihtiyacım olduğunu düşünüp birbiri üstüne teskin edici sözler fısıldayan erkeğe odaklanmıştım. O durumda bile bana aşkını gösteren, kendisinden önce beni düşünen, gecemizi mahveden bu olay için, kendi suçuymuş gibi, defalarca özür dileyen Arda'ya iki kere, üç kere, beş kere daha aşık olmuştum.

Sonunda otelin yönetim kadrosundan birileri gelmiş ve durumu açıklamıştı. Meğer, odada yalnız bırakılan altı yaşındaki bir erkek çocuğu iş güzarlık yapmış ve odalarındaki yangın alarmını çalıştırmıştı. Yani ortada gerçek bir yangın yokmuş.

Herkes rahatlayıp tekrar odalarına doğru hareketlenirken, "O veledi bir elime geçirirsem..." diye başlayan Arda'yı zorla sürükleyerek asansöre sokmakta hayli zorlanmıştım.

Odaya çıkana kadar, yarım saat önceki büyünün bozulmuş olduğunu görüp eşyalarımızı toplamış ve evimize dönmüştük.

Yol boyunca ikimiz de tek kelime etmemiş, konuşmamıştık. Arda kendi iç sesiyle tartışadursun, ben geceyi zihnimde tekrar tekrar yaşayıp o muhteşem evlenme teklifini yeniden hatırlamıştım.

"Bu geceyi asla unutmayacağım Arda Yarkın." diye mırıldanıp yüzüğümü öptüm. "Asla unutmayacağım."

Geceliğimi başımdan geçirip yatağıma girdim. Baş ucu lambamı söndürüp duvara doğru kıvrılırken fısıldadım. "İyi geceler müstakbel kocacığım."

Mutluluk dolu gülümsemem, ben dalıp uyuyana kadar dudaklarımda takılı kaldı.

***

Ertesi sabah uyandığımda bir süre evin sessizliğini dinledim. Erken uyanmaya alışık olduğumdan zihnim hemen toparlandı. Duş için banyoya giderken Arda'nın odasının hala kapalı olduğunu gördüm.

Saat yediye çeyrek vardı. İşimi bitirmem için yaklaşık on beş dakikam olduğunu görüp adımlarımı hızlandırdım. Hızlıca aldığım duş tüm hücrelerimi yenilemiş, başıma sardığım havluyla saçlarımı kurutuyordum ki banyo kapısının diğer yanından Arda'nın sesini duydum.

"Günaydın sevgilim."

"Günaydın sevgilim. Hemen çıkıyorum."

"Sen çıkma, ben geleyim istersen." Sesindeki eğlenen tını, notaları ayırt eden kulaklarımdan kaçmadı tabii.

"Hiç heveslenme beyefendi, giyindim bile." diyerek kapıyı açtım ve kollarımı boynuna dolayıp sabah öpücüğümü verdim.

Uyku mahmuru gözleri hemen kapandı ve başını boynuma eğdi. Özlem dolu bir iç çekişle sımsıcak dudaklarını şah damarımın olduğu noktaya bastırarak, "Bu muhteşem kokuyla sarhoş olmak istiyorum." diye mırıldandı.

"Tam tersine." diyerek güldüm ve geri çekildim. "Ayılmaya ihtiyacın var aşkım." Arkasına geçip onu banyodan içeri doğru iterken, "Sen ayıl, ben de aşağı inip kahvaltı hazırlayayım." dedim.

İtiraz edecekken eğilip kapı kolunu tuttum, dudağımı büzdüm ve ona doğru sesli bir öpücük yollayarak kapıyı aramıza kapattım.

Diğer taraftan yine, "Kaç bakalım kaç, seni sonunda yakalamak çok keyifli olacak." diye söylendiğini duydum.

Kahkaha atarak basamakları mutlulukla indim. Buzdolabından kahvaltılıkları çıkarırken keyifle ıslık çalmaya başladığımı sonradan fark ettim.

Mutluydum, hem de çok mutlu. Son aylarda tüm yaşadıklarımızdan sonra hala birlikte olmamız, beraberliğimizi ilerletip evlenmeye karar vermemiz mucize gibiydi. Bundan sonraki adımları ne zaman atacağımızı henüz konuşmamıştık ama önünde sonunda buna da bir orta yol bulacağımızı biliyordum. Nasılsa beni aceleye getirmemesi gerektiğini artık öğrenmişti.

Ben de çok şey öğrenmiş, çok değişmiştim. Üniversiteye ilk başlayan o kız değildim artık. Şimdi yere çok daha sağlam basabiliyordum. Genel kanının aksine aşk gözümü kör etmemişti. Aksine, aşk gözümü açmıştı, benliğimi bulmamı sağlamıştı. Her şeyden öte ben de, Arda da aşkımız için savaşmayı ve birbirimize tutunmayı öğrenmiştik.

Yaşadığımız kesinlikle gelip geçici değil aksine, kalıcı, sonsuz ve gerçek bir aşktı. Ve bu gerçek aşk, aramızdaki tüm engelleri, geçmişlerimizi, sıkıntılarımızı ve korkularımızı arkamızda bırakmamızı sağlamıştı.

İkimiz de mükemmel insanlar değildik belki ama; şu da bir gerçekti ki, biz birbirimiz için mükemmeldik.

"Benim güzel sevgilim dalmış neler düşünüyor acaba?"

Arkamdan dolanan kollar ve boynuma inen sıcacık dudaklara kendimi teslim edip ona yaslandım. "Ne düşüneceğim? Tabii ki bir an önce kahvaltı yapıp karnımı doyurmayı." diyerek oyuncu bir edayla kıkırdadım.

Arda edepsizce gülüp kollarının çemberini daha da daralttı. "Dün geceki teklifim hala geçerli. Başladığımız işi her an bitirmeye hazırım."

"Hiç vazgeçmeyeceksin değil mi?"

Kulağımın dibinde cık cıkladı. "Sen bana teslim olmayı ve beni deliler gibi istediğini, aşkından yanıp kavrulduğunu kabul etmişken mi?"

Kolunun üzerini çimdikledim. "Hiç de bile. Ben öyle bir şey söylemedim. Ben sadece seni istediğimi kabul ettim. Öyle deliler gibi yanıp kavrulduğumu şimdi sen ekliyorsun, abartma."

"Demek abartıyorum, öyle mi? Peki dün gece o lanet alarm çalmadan önceki inlemeler ve çığlıklara ne demeli? Bir de ben tam..."

Hızla kollarından kurtulup dönmeye çalıştım. Yüzündeki arsız gülümsemeyi gördüğümde kolunu bir kez daha çimdirdim. "Ayıp ayıp, o dün gecede kaldı. O...onlar işte...İşte yani o anda..." diyerek anlamsızca kekelediğimde edepsiz bir kahkaha atıp beni biraz daha utandırdı.

"Hadi kahvaltımızı edelim aşkım. Bana biraz daha bu al al yanaklarınla bakacak olursan seni kucaklar yukarı götürürüm. O çığlıkları bir de evde yankılatalım. Hatta..."

Bunu duyar duymaz ağzına koca bir dilim ekmeği sokuşturup susturdum. "Hatta şimdi susmazsan seni döverim Arda Yarkın." diyerek tehdit dolu bir bakış atmaya çalıştım. Ama karşımda boğulma taklidi yapan adamın sevimliliği yüzünden dudaklarımın gülümsemesini engelleyemedim.

Parmaklarımı ağzına götürüp ekmeği çektim ve yerine küçük bir öpücük verdim. "Hadi otur bakalım. Ben çayları koyarken sen de ifadeni ver."

Arda şaşkınca sandalyesine otururken, "Yine ne kabahat işledim?" diye sordu.

Kaşlarımı çatıp ciddi bir yüz ifadesi takındım. Arkamı dönüp çaydanlığı almak için ocağa yürürken, "Kabahatin çok büyük Arda Yarkın." dedim.

Arkamdaki homurdanma kulaklarıma ulaştığında kıs kıs gülmemeye çalışarak çaydanlığı alıp masaya doğru ilerledim.

"Annemle babamı nasıl ikna ettiğin kabahati canım. İki gün sonra gelecekler ve biz daha ne yapacağımızı, burada bir aydan fazla, yani yaz sonuna kadar nasıl kalacağımı konuşamadık."

Yüzünde bariz bir rahatlamayla, "Ha, o mu?" diye başladıktan sonra, "Ben de daha önemli bir şey oldu sanmıştım." diye ekledi.

Fincanları doldurup ben de sandalyeme oturdum. "Ne yani? Daha önemli bir şey de mi var?"

"Yok, yok önemli bir şey yok elbette."

Dudağını büzüp bakışlarını kaçırmak için eğdiğinde elim yüreğime gitti. "Ay Arda sen beni öldürecek misin? Yine ne yaptın?"

Kaşlarını kaldırıp indirirken aldığı derin nefesi burnundan verdiğinde emin oldum. Kesin bir şey yapmıştı ve ağzından kaçırmamak için gözlerini saklıyordu. "Aşk olsun. Ne yapacağım? Yok bir şey."

"Var bir şey ve bunu bana şimdi anlatacaksın."

Cevap vermemek için bir dilim ekmek alıp tereyağı sürdü. Alıp onu yüzüne yapıştırma isteğimi zorla kontrol edip sakinleşmek için üçe kadar saydım. Üçe kadar diyorum çünkü ona kadar sayacak sabrım gerçekten yoktu.

"İnan bana şu anda yeni bir aksiyona hiç hazır değilim Arda. Seninle birlikte olmak, frenleri boşalmış kamyonla yokuş aşağı gitmek gibi. Normal bir günümüz olmayacak mı?"

Elini ensesine götürüp suçlu suçlu kaşırken, "Buna alış güzelim." dedi. "Seni mutlu etmeye çalışırken bazen anormal yollara sapıyor olabilirim." Nefesimi tuttuğumu görünce yaramazlık yapmış çocuklar gibi bu defa kafasının tepesini kaşıdı. "Yani her şey mutluluğumuz için." Ben tehditkar bakıp kaşımı kaldırdığımda, "Gerçekten mutluluğumuz için. Aslında sürpriz olacaktı ama..." dedikten sonra, doğalmış gibi, "Bak şimdi şöyle düşündüm..." deyip aceleyle sıcak çayından kocaman bir yudum aldı.

Ağzı yanıp üzerine su içerken ben başımıza yine neler geleceğini düşünüp kalakalmıştım. Duyacaklarımın hiç de hoşuma gitmeyeceği düşüncesi zihnimi sararken, gözlerimi kapatıp Arda'nın dudaklarından dökülecek sözlere kendimi hazırladım.

~~≠~~❤️~~≠~~
Hadi bakalım parmaklar çalışsın. Arda Bey yine ne yapmış olabilir?

Fikirlerinizi ve senaryolarınızı paylaşın lütfen...❤️

Weiterlesen

Das wird dir gefallen

33.6K 9.3K 41
Bir varmış, bir yokmuşla başlar her aşk masalı ama her masalın sonu aynı bitmez, onlar eremez muradına. Hüsrana uğrayan aşkların sonunda bir şarkı...
Kusurlu Von Gaye

Jugendliteratur

6M 351K 63
Beklenmedik, trajik bir kaza... Kazadan sonra ruhunu teslim etmiş genç bir kız... Yitirilmiş umutlar... Toprak altına gömülmüş hayaller... Ve ansızın...
1.4M 49K 75
Hayatın kimilerine göre daha acımasız davrandığı bir avuç insanın yaşamı er ya da geç kesişir. Yaşam piyesinde, bir amaç için paylaştırılan rolleri o...
1M 40.2K 33
"Kenan" diye inlememle hırsla öpmeye devam ederken bir yandanda adım adım odaya ilerletiyordu bedenlerimizi. "Yapma kız uyanacak şimdi" dememe rağmen...