Salgın: Savaş

By IvanaTamburrino

166K 10K 905

Onlar etrafını sardığında tek bir seçim yapma hakkın olur. İnsanlığından vazgeçip kurtulmak mı, yoksa kim old... More

Bölüm 1: Uyanış
Bölüm 2: Savaş
Bölüm 3: Vurulma
Bölüm 4: Özgür
Bölüm 5: Fabrika
Bölüm 6: Dönüşüm
Bölüm 7: Kaçış
Bölüm 8: Yol
Bölüm 9: Lamalar
Bölüm 10: Çiftlik
Bölüm 11: İçerdeki
Bölüm 12: Çete
Bölüm 13: Boğuşma
Bölüm 14: Kurtarış
Bölüm 15: Araba
Bölüm 16: Kaçırılma
Bölüm 17: Mektup
Bölüm 18: Silahsız
Bölüm 19: Depo
Bölüm 20: Tutsak
Bölüm 21: Takas
Bölüm 22: İnatçı
Bölüm 23: Teklif
Bölüm 24: Arkadaş
Bölüm 25: Caner
Bölüm 26: Fare Kapanı
Bölüm 27: Yumruk
Bölüm 29: Yeniden Lamalar
Bölüm 30: Küçüğüm
Bölüm 31: Küçüğüm 2. Kısım
Bölüm 32: Ağlamak
Bölüm 33: Eski Dostlar
Bölüm 34: Takım
Bölüm 35: İyilik Meleği
Bölüm 36: Ölüm Makinesi
Bölüm 37: Karanlık Oda
Bölüm 38: İp
Bölüm 39: İsyan
Aslında bu bir bölümdü.
Bölüm 40: Seçimler
Bölüm 41: Isırık
Bölüm 42: Hem Barış, Hem Savaş
Bölüm 43: İzin
Bölüm 44: Sır
Bölüm 45: Alıştırma
Bölüm 46: Acımak
Bölüm 47: Affedememek
Bölüm 48: İnsan Alarmı
Bölüm 49: Sonun Başlangıcı
Bölüm 50: Final
Yaşıyorum

Bölüm 28: Çıkış

2.7K 174 20
By IvanaTamburrino

    Yazarın notu: Medyaya nihayet Kemal'i koydum.

----------
    "Ne-nereye gideceğiz?" diye sordum. Kemal aşağıdaki aylaklara bakarak derin bir nefes aldı. Planı yoktu. Nereye gideceğimizi o da bilmiyordu. Birkaç saniyelik sessizlikten sonra Caner bizi umutsuzluğumuzdan kurtarmak için aklına gelen ilk fikri söyledi:

    "Depoya gidelim."

    "Olmaz." dedim. Özgür'ü kaçıran ve yiyeceklerimizi elimizden alan insanların yanına sığınmayacaktık. Daha iyi bir şey bulabilirdik.

    "Bekle Savaş. İyi bir fikir olabilir." dedi Kemal. Özgür de gözlerini kısmış bu fikrin ne kadar mantıklı olduğunu tartıyordu.

     "Anlamadım, o canilerin yanına gitmektense ölsek daha iyi."

    "Bak, Alp'i zaten yeterince tehlikeye attık. Burada bu kadar oyalandığımız yeter. Şu an gidebileceğimiz tek yer Caner'lerin deposu, itiraz etmen bir şeyi değiştirmeyecek, bu insanları uzaklaştırmam lazım."

    "Hiç kimsenin size zarar vermeyeceğinin garantisini veriyorum." dedi Caner. Evet evet, gerçekten de çok rahatlamıştım (!)

    Eşyalarımızı 15 dakika içinde toplamıştık. Caner ve Kemal önden giderek içeri girmeyi başarıp kapının yanına toplanmış aylaklar sürüsüne ateş ediyorlar ve yolumuzu açmaya çalışıyorlardı. Ben de en arkadan yürüyüp güvende olduğumuza emin oluyordum. Özgür, korkudan ölmek üzere olan Alp'i kucağına almış başını okşuyor, sakinleştirmeye çalışıyordu. Alp'in vücudunun her titreyişinde sanki içimden bir şeyler kopuyordu. Küçük bir çocuğun görmesi gerekenden çok daha fazla şey görmüştü. Hızlı adımlarla ahırı geçip kapıya ulaştık. Geçmemiz kesinlikle imkansızdı. Kapıyı açtığımız an dışardaki ölüler anında üzerimize doğru geleceklerdi.

    "Hassiktir." dedi Kemal. Yumruğuyla kapıya vurdu.

    Çıkış yolumuz kalmamıştı. Buraya kadardı.

    "Hayır hayır... Şimdi değil, şimdi olamaz." diye mırıldandığını duydum Özgür'ün. Alp'i yavaşça yere bıraktı ve kapının yanında yere çöktü. Gözlerini sırf gözyaşları düşmesin diye kocaman açık tutuyordu. Fakat bir işe yaramadı. İki gözünün kenarından da yaşlar süzüldü. Caner ve Kemal'in tamamen umutlarını kaybedip şok olmalarını izledikten sonra birkaç adım atıp Özgür'ün yanına oturdum. Derin derin nefes alıyordu. Öleceğimizi anlamıştı. Genç hayatının tam da burda sona erdiğini anlamıştı.

    Uzanıp başparmaklarımın ucuyla göz yaşlarını sildim. Ve onu rahatlatacağını düşündüğüm tek şeyi söyledim:

    "Özür dilerim."

    "Neden özür diliyorsun ki?"

    "Çünkü ağlıyorsun."

    "Ağlamıyorum."

    "O zaman parmaklarım neden ıslak ve güzel gözlerin neden kıpkırmızı?"

    "Biraz duygulandım sadece. Hem, sebebi sen değilsin. Asla gereksiz yere özür dileme."

    "Keşke seni gülümsetebilseydim." Bu dediğimi duyunca sessizleşti. Kafası karışmış bir şekilde yüzüme baktı.

    "Seni anlayamadan öleceğim." dedi.

  "Ölmeyeceksin...diyemediğim...için...özür... dilerim..." Ağzımdan bu kelimeler zar zor çıktı. Ona sarılmak, saçlarını koklamak, avutmak istiyordum fakat durumu kabullenmiştim. Beni duymamış gibi cevap verdi:

    "Ama zaten seni asla anlayamayacaktım, değil mi?"

    Elimi dizinin üstünde birleştirdiği ellerine koydum. Yüzü gerildi. Bana hala bakmıyordu. Dümdüz ileriyi seyrediyordu. Ama elini çekmedi. Diğer elimle de çenesinden tuttum, gözlerime bakmasını istiyordum. Kendime çevirdim. Gözyaşları gittikçe daha çok birikiyordu. Bir şeyler söylemesi gerektiğini biliyordu.

    "Savaş, ben-"

     "Şşşt... Lütfen ağlama. Çünkü sen her ağladığında kuşlar şarkı söylemeyi kesiyor."

    "Ama biz-"

    "Özgür, senden son bir şey isteyebilir miyim?"

    İyice ağlıyordu artık. Ağlarken bile güzeldi. Her ne kadar onu izlemek istesem de ağlamasını istemiyordum.

    Evet anlamında kafasını salladı.

    Ona yaklaştım. Ve fısıldadım:

    "Bana sarılabilir misin?"

    Durdu. Birkaç saniye hiçbir şey söylemeden, gözlerini bile kırpmadan bana baktı. Acaba beyninden neler geçiyordu? O an aklını okuyabilmeyi o kadar çok istedim ki.

    Dizlerinin şeklini bozup bana doğru biraz daha kaydı. Kollarını açtı ve beni kucakladı. Dünyadaki en güzel hissi yaşatmıştı bana yine. Yumuşak, sanki annem gibi. Kırılgan, Masal gibi. Sanki... Sanki benim gibiydi. Kafamı saçlarına gömdüm ve o tarifsiz kokusunu içime çektim. Bu an asla bitmesin istedim.

    Bir saniye.

    Aklıma bir şey gelmişti.

    Özgür'ün kollarından apar topar kurtulup ayağa fırladım. Ah, neden daha önce düşünememiştim ki? Koşup Kemal ve Caner'in durduğu yere gittim. Özgür arkamdan ne olduğunu soruyordu. Kemal'in omzunu sarstım.

    "Bitmedi. Bitmiyor. Bir fikrim var."

    "Ne?" diye sordu Caner. Elena ve Alp de yanımıza gelmişti. Ölmeyi kabullenmiş insanlara ölmeyecek olma ihtimallerini söylediğinizde, gerçekten de suratınıza çok farklı bakıyorlar.

    "Beni takip edin." dedim ve çiftlikten içeri doğru büyük adımlar atmaya başladım.

    Yazarın diğer notu: Sizce Savaş'ın aklına ne gelmiş olabilir? O kadar kişiyi çiftlikten nasıl çıkaracak?

   

Continue Reading

You'll Also Like

950 108 16
Selam çok yazma deneyimim yok ama iki tane kitap yazdım ama geri sildim umarım fark edersiniz ve beğinirsiniz iyi okumalar burda okuduğum kitaplar be...
14.7K 284 2
Lalisa Manoban akla gelmeyecek kadar iyi bir muhabirdi, Kim Taehyung ise inanılmayacak kadar mükemmel bir idoldü. Tilkiler gereğinden fazla kurnaz ol...
852K 19.7K 56
"Madem çok ısrar ettiniz, o zaman artık bey diyebilirim." deyip gülümsedim, bandı yapıştırdıktan sonra yutkundu. "Boşver beyi." deyip dudaklarıma yap...
3.2K 287 9
"all these people think love's for show, but i would die for you in secret." T.S. ♡ J.A.