Never Been Hurt || A New Life

By DemetriaHemsworth

366K 19.1K 3.1K

"Evet, O'ydu. Bütün kadınların aşık olduğu adam! Benimle çılgınlar gibi dans etmişti. Ben kendimi onun kollar... More

Never Been Hurt || A New Life
Episode 1. "You make me strong."
Episode 2. "Edwards wind."
Episode 3. "Welcome to my new life"
Episode 4. "Mr. & Mrs. Malik."
Episode 6. "Britney."
Episode 7. "Steal my girl."
Episode 8. "Don't force me."
Episode 9. "Cold."
Episode 10. "Shit!"
Episode 11. "Deja Vu."
Episode 12. "Where do broken hearts go?"
Episode 13. "Letter."
Episode 14. "Breathe."
Episode 15. "Home."
Episode 16. "Legendary lovers."
Episode 17. "Bed."
Episode 18. "Obligation."
Episode 19. "Strong."
Episode 20. "Afraid."
Episode 21. "Spark."
Never Been Hurt 1 yaşında!
Sad Serenade.
Episode 22. "Heart."
Episode 23. "Secret."
Episode 24. "It's over, princess."
Episode 25. "Mission completed."
Episode 26. "Suprise!"
Episode 27. "Bet."
Episode 28. "Black magic."
Episode 29. "The broken glasses."
Episode 30. "Crush."
Episode 31. "Scare."
Episode 32. "The three of us."
Episode 33. "Daddy's girl."
Note.

Episode 5. "Break."

12.5K 623 98
By DemetriaHemsworth

Bölümü beklemediğinizden emindim. Süpriz olsun dedim. Yine mobil uygulamadan yazıldı. Yanlışlar varsa affola. Elimden geldiğince uzun tutmaya çalıştım. Bir sonraki bölüm olaylar karışacak. Uygulamaya media'ya bir şeyler ekleme özelliği sonunda geldi. Bölüm şarkısı "The Vamps - Oh Cecelia. (Breaking My Heart)"

İyi okumalar! *-* <3

Bölüm 5. "Kırmak."

3 hafta sonra.

"Geç kaldım geç kaldım!"

Yatak sarsılarak sallandığında Zayn'in telaşlı sesiyle gözlerimi açtım. "Alarmı kurmayı nasıl unutursun?" diye söylenerek banyoya girdi. Alnımı ovuşturdum. Başım fena halde ağrıyordu. Sırtımı yumuşak yataktan kaldırırken gözüm saate takıldı. Epey geç olmuştu.

" 'Yarın sabah toplantım var. Alarmı kurmayı unutma.' sözünde nereyi anlamadın Arabell?" Hızlı adımlarla dolabına ilerledi ve üzerini giyinmeye başladı.

Ayaklarımı yataktan sallanırıp yukarıya çıkan pijama altını aşağı indirdim. O siyahlı kırmızılı gecelikler için kendimi hazır hissetmiyordum. "Özür dilerim, unutmuşum." dedim yavaşça. Görüşüm hafiften bulanıktı. "Boş versene." dedi hışımla ve odadan çıktı. Terliklerimi giyip peşinden ilerledim. "Kahvaltı hazırlamamı ister misin?" diye sordum yorgun bir sesle. Sanırım hasta oluyorum. "Hayır gerek yok." Sesi buz gibi çıkıyordu. "Akşama yemeğe bekleme." dedi ve üzerine siyah uzun paltosunu giyip araba anahtarını aldı.

Kapıya kadar eşlik etim. Siyah botlarını giydi, kapıyı açtı dışarı çıkıp kapıyı sertçe çekmeden önce laf sokuşturmayı unutmadı. "Erken kaldırdığın için sağ ol."

Kapının sert çekme sesiyle baştan ayağa titredim. Bu hastalık yüzünden mi yoksa gerçekten irkildiğim için mi oldu hiç bir fikrim yoktu. Karnıma giren ani sancıyla Zayn'in ve O'nun triplerini daha sonra değerlendirmek için gerilere fırlattım ve banyoya koştum. İç çamaşırımdaki leke karın ağrımı açıklamak ile birlikte hamile olmadığımı gösteriyordu. Zayn ile evlendikten sonra korunma gereği duymuyorduk.

Banyoya girecekken telefonumun mesaj sesini duydum. Hızla içeri girip mesajı açtığımda çoktan sırıtmaya başlamıştım.

Tahminimce daha doğrusu telefonumun takviminine göre bu günlerde hasta olman gerekiyor. Tedbirini al ve sıcak su torbanı unutma. Seni seviyorum. Kendini fazla yorma. -Zayn.

O her zaman kibardı. Kaba ve umursamaz görünürken bile. Ya da dışarıya 'siklemiyorum' havası verirken bile kibardı. Yavaş ve bir serseri gibi hafiften r harfini yutarak konuşurdu. Bebek demez, bebeğim diye hitap ederdi. Bazen kendini bir sandık kadar gizli tutarken bazen bir kitap kadar açıktı.

İsterse, duygularını yansıtmaz, yüzünden okunmasına izin vermez, put gibi kalırdı. Gözlerini kısarak ve dudaklarını hafiften büzerek bakardı. Etkileyiciydi ve bunu adı gibi biliyordu. Gülünce gözleri düz bir çizgi halini alır, dilini dişlerinin arasından göstererek tatlı bir ifade takınmaktan çekinmezdi.

Eğer mükemmel kelimesini anlatmak istiyorsunuz tek ve kısa, öz bir cevap bulmak epey kolaydı.

Zayn.

Çilekli şampuanı elime oradan da başıma götürdüm. Yontulmamış bir odun ama bir papatya kafar kibar bir kocam vardı.

Üzerime yeni pijamalarımı giyip saçlarımı kuruttum ve topuz yaptım. Ayağıma ayıcıklı terliklerimi geçirdim. Bana dışarıdan bakan biri liseli bir kız gibi görebilirdi. Bu garipti çünkü dolapta sürüsüyle gecelik varken ben pijama giyiyordum.

Akşama ne istersin? -Arabell.

Elimdeki telefon ile birlikte mutfağa girdim. Büyük ihtimalle tavuk isteyecekti.

Sana ne kolay geliyorsa onu yap. Ek bir hazırlığa gerek yok hayatım. -Zayn.

Gözlerimi devirdim.

Kısaca bir yemek adı söyleseydin benim için daha kolay olabilirdi. -_- -Arabell.

Cevap vermedi ve bende telefonu şarja bırakıp kendime hızlı bir kahvaltı hazırladım. Kahvemi içerken gazete manşetlerini inceledim. Kötü başlayan bir sabah çabucak yola girmişti.

**

"Ev epey büyükmüş." dedi Eleanor koltukta otururken kafasıyla etrafı tararken. Yanına oturdum ve ona doğru dönüp bağdaş kurdum. "Ah, kesinlikle. İki kişiyiz ve bu ev fazla büyük." Gülmeye başladı. Eleanor öğleden sonra beni ziyarete gelmişti.

Elini tuttum. "Ee nasıl gidiyor?" dedim gülümseyerek. "Gizemli." dediğinde kaşlarım çatıldı. "Anlamadım?" "Louis." dedi ve yutkundu. "Bir şeyler planlıyor gibi. Bana karşı son günlerde çok yakın. Garip bir yakınlık. Düşündüğüm şeyin olmasından korkuyorum." Elini okşadım. "Korktuğun şey nedir?" Derin ve sıkıntılı bir nefes aldı. "Bana evlenme teklifi etmesinden korkuyorum." Korktuğu şey gerçekten de bu muydu?

"Peki... Neden?" Önüne gelen saçı arkaya itti. "Bunun için kendimi hazır hissetmiyorum. Evet demek istemiyorum. Hayır demekte. Evet dersem biliyorum ki olayı sürekli bir ileri tarihe atacağım ve bu onu üzecek. Hayır dersem tümden sarsılacak. Ben.. Bilmiyorum." Sesi,  fazla telaşlı ve ne yapacağını bilmez yüz ifadesi ile birleşince görüntü garip bir hal alıyordu.

"Bak nasıl hissettiğini biliyorum. Henüz evliliğin çok erken olduğunu düşünüyorsun. Bu büyük ve ağır yükü omuzlarına almak çok zor geliyor. Seni anlıyorum çünkü Zayn bana benimle evlenir misin dediği ilk andan itibaren bu sorular beynime hücum etti." Gülümsedim ve devam ettim. "Ama emin ol evlilik ile sevgili olnak arasında kocaman bir fark var. Sevgiliyken nerede olduğunu, akşam nereye gittiğini, ne yediğini ne konuştuğunu merak ederken evliyken o tamamen senin oluyor. Senin yanında oluyor, senin yanında yiyor, senin yanında konuşuyor ve akşam döneceği yer yine sen oluyorsun." Rahatlayan yüz ifadesini görünce devam ettim. "Sadece şu parmaktaki yüzük omzuna bindirdiğin yük." Sol elimdeki yüzüğü gösterdim. "Gerisinin hepsi evliliğin tadı."

Bir süre konuşmadı ve bende sakinleşmesi için izin verdim. "Teşekkür edrrim." dedi en sonunda yavaşça. "Henüz edeceği belli değil ama ederse bu dediklerinin işime çok yarayacağını bil." Güldüm. "Asıl ben teşekkür ederim El."

**

Etin üstüne sosunu döküp karıştırdım ve kapağı kapattım. Mutfakta aspiratörün keskin sesi dışında başka hiç bir ses yoktu. Bahçe kapısı hafiften aralıktı.

Bir avuç marulu alıp suyun altına tuttum ve daha sonra doğrama tahtasında ince ince kesmeye başladım.

Belimde hissettiğim bir çift el ile ani bir şekilde elimdeki bıçağı kaldırıp arkama döndüm.

"Hey hey hey! Kocanı öldürmeye bu kadar meraklı olduğunu bilmiyordum."

Zayn'i görünce bıçağı tezgaha koydum. "Ödüm çıkıyordu Zayn. Ne ara geldin?" Güldü. "Marullar ile olan bağın çok derin olduğu için duymadın tabii." Elindeki anahtarı salladı. "Anahtarım vardı."

Sevimlice sırıtırken açık mutfak kapısını gördü. "Olmadı." dedi ve kapıya doğru ilerleyip kapattı. "Ne konuşmuştuk? Evin erkeği evde olmadığı süreler mutfak kapısı açık kalmayacak. Ne olur olmaz." Bana yaklaşıp belimden tuttu ve kendine çekti. "Sabah için özür dilerim." dedim. Gülümsedi. "Sorun yok bebeğim. Bende özür dilerim. Biraz kaba davranmış olabilirim." Alnını alnıma dayadı. "Hasta oldun mu?" Güldüm. "Evet." Elini ağrıması gereken yere koydu. "Çok acıdı mı peki?" Başımı iki yana salladım. "Ok değil. Hadi şimdi sen üzerini değiştir bende salataya devam edeyim." "Pekala." diyerek benden ayrıldı. Mutfaktan çıkarken arkasından seslendim.

"Ellerini yıkamadan gelme!"

**

"Yarın için yemek yapmana gerek yok." Koladan yudum alırken dediği şey beni engelledi. "Niçin?" Çatalını tabağının kenarına koydu. "Bayan Gibson. Yani Lily Gibson. Ortağımız. Onunla iş anlaşmalarını konuşacağımız bir yemek yiyecektik. Bana karınızıda orada görmek isterim dedi. Geleceğini düşündüm." Masanın üstündeki elini tuttum. "Tabii ki de hayatım. Her zaman. Hem bende yemek derdibden kurtulmuş olurum fena mı?" Kahkahası kulağımı tırmaladı.

"Buraları beraber toplamaya ne dersin?" diye sorduğunda kaşlarım çatıldı. "En son böyle bir teklifte bulunduğunda yemek takımımdan üç tabak hayatını kaybetmişti." Kıkırdadı. "Bu sefer dikkatli olacağım söz." Ayağa kalkıp iki bardak ve iki tabak alıp bunları üst üste koydu. "Sözünü tutacaksın ama?" Göz kırpıp "Emin olabilirsin." dedi ve mutfağa elindekiler ile ilerledi. Bardağımdan son yudumumu alırken keskin bir kırılma sesi kulağımı doldurdu.

"Hadi ama!" diye bağırdım ayağa kalkıp mutfağa girerken. Yerde iki tane bardak kırığı vardı. "Ciddi misin!" dedim inler gibi. Zayn ise sadece sırıtarak bana baktı.

Continue Reading

You'll Also Like

69.5K 5.3K 37
sadece erkeklerin olduğu bir üniversitede gay yönelimin odağı ve tüm dikkati üzerine çeken Jungkook, bu durumdan sıkılan ve onu bu rahatsızlıktan ko...
78.5K 9.9K 20
Kim Namjoon, kendisine verilen görevi yerine getirmek için sahte bir aile kurmaya karar verir fakat birbirlerinden deli gibi nefret eden Taehyung ve...
876K 70.3K 14
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...
42.8K 2.1K 33
Kızın sesini duyunca Alaz'ın omuzları gevşedi. "Öldüm, Asi." Gözlerini kızın yüzünde dolaştırdı. "Sensiz geçirdiğim her gün biraz daha öldüm." Asi al...