Episode 6. "Britney."

11.8K 569 55
                                    

Merhaba Hemsvatos! 

• Aslında bölüm sabahtan gelecekti ama yazamadım. Sonra yayınlamamayı düşünündüm ama Zaynep'in bayram hediyesi vermemesi ve kutlamaması olmazdı. 

• Kısa bir bölüm oldu. Hikayeyi karıştıracak, ve belki de Arabell ve Zayn'in evliliğini bitirecek iki önemli karakter hikayeye giriş yaptı. Bu hikayenin sonu mutlu bitecek demedim. Her şey için hazırlıklı olun çünkü sürpriz yapmaya bayılırım. :)

• Hepinizin Kurban Bayramı mübarek olsun. Kendiniz kadar güzel bir bayram geçirmeniz dileğiyle. Bütün Hemsvatolar ve Zaynepoliclere Zaynep'ten öpücüklerle! :* ♥

• Bölüm şarkısı "Sertap Erener - Söz." Multimedia'da küçük bir süpriz var! ♥

İyi okumalar. ♥ 

Bölüm 6. "Britney."

"Arabell."

Yanağıma değen sıcak dudaklar ve kulağıma çalınan ses ile uykunun kollarından çıktım. "Yine alarmı kurmayı mı unutmuşum? Onun için mi kızacaksın?" "Ah, lütfen." dedi boğuk sesiyle. "O sabah ek olarak sinirli ve erken kalkınca huzursuz olduğumu biliyordun." O'na döndüm. "Ek olarak sinirli mi?" Dönüşümle birlikte beni yakınına çekti ve pikenin altındaki ayaklarını ayaklarıma doladı. Tek beden olmuş gibiydik. "Ek olarak sinirli derken?" kaşlarım çatılmıştı. Bu halime eğlenir gibi baktı. "Yani her sabah sinirli, ama o sabah daha fazla sinirli." Gözlerimi kıstım. "Uyuz." Sırtımı O'a dönecekken, kollarımdan tutup beni engelledi. "Dur prenses." dedi gülerek. "İşin yok mu senin? Gitsene." dedim sinirle. Dudağını zorla yanağıma bastırdı. "Bu sabah çok mu asiyiz?" "Uykumdan uyandırdın beni. Aynı şeyi ben yapsaydım sana, evde terör estirmiştin." Büyük bir kahkaha attı. "Bak nasıl da tanıyor kocasını."

Kollarımı iki yana açtım ve hafiften Zayn'i rahatsız ederek gerindim. "İşe gitmiyor musun?" "Hayır." dedi. "Bu gün sadece bizim ve akşam da yemeğe gideceğiz." Sırıtarak O'na doğru döndüm. "Senden bir şey istesem?" Kaşları çatıldı. "Tabii, nedir?" İki elimi yanaklarına koyup sıkmaya başladım. "Alış verişe gidelim mi?" Kafasını arkaya atıp inledi. Takınabildiğim en sevimli ifademi takındım. "Lütfen?" Son heceyi uzatarak konuştuğumda ofladı. "Arabell seninle alış verişe gitmek demek, bütün günü öldürmek demek." "Ah, lütfen Zayn." dedim mızmızlanarak. "Akşamki yemekte giyeceğim bir şey yok." "Ne?" dedi gözlerini kapatırken. "Bir dolap dolusu elbisesi olan ben miyim?" Küçüldüm. "Tamam yani biraz fazla elbisem olabilir." Durumu kendi tarafıma çevirmek için koluna vurdum. "Ne olur sanki karını mutlu etmek için alış verişe çıksak?." Sırtımı O'na döndüm. Yatakta bir boşluk oldu ve sonra sesini duydum. "Hep kazanmandan nefret ediyorum."

**

"Buyrun leydim." 

Zayn arabanın kapısının kibarca açıp binmemi beklerken gülümsedim. Üzerine giydiği lacivert takım elbisesi, ve takımın içine giydiği dar beyaz gömlek ile fazla yakışıklı görünüyordu. Üstümdeki kısa kabarık beyaz elbisenin ütüsüne dikkat ederek arabaya bindim.

Geldiğimiz restorant fazla kibar ve mütevaziydi. Zayn, arabadan inerken bana yardım etti ve koluma girip içeriye kadar bana eşlik etti. Kapıdaki görevliye adını söyledi ve bizim için hazırlanan masyaa geçtik. Garson yanımıza gelip "İçecek bir şeyler alır mısınız?" diye sorduğunda bana baktı. Başımı iki yana salladım. "Gerek yok." dedi ve garsonun uzaklaşmasını izledik. 

Hemen yanımda oturuyordu ve karşımızdaki iki sandalye boştu. "Bir kızı var." diyerek sessizliği bozdu. "Amerika'dan buraya bu sene gelmiş. Bayan Gibson dul." Gülümsedim. "Anlatmak zorunda değildin." Elimi tuttu. "En azından bir ön bilgi olsun istedim. Yaşlı biri. Annem yaşında." Başımı sallayıp anladığımı beli ettim. 

"Bay Malik?"

Bir süre sonra geriden gelen sesle Zayn ve ben arkamıza döndük. Yaşlı ama çok güzel bir kadın, yanında Zayn yaşlarında yine çok güzel bir kızla bize bakıyordu. Ayağa kalktık. Zayn kadına elini uzattı. "Hoş geldiniz." dedi. Ben öper diye bekledim ama Zayn sadece el sıkmak ile yetindi. "Bekletmedik değil mi?" diye sordu kendi sandalyesine yönelirken. Sadece dışarıdan ona bakarak bile nasıl asi olduğu kolaylıkla anlaşılabilirdi. "Oh, hayır." dedi Zayn bir kaç saniyeliğine bana bakıp. "Bizde yeni gelmiştik." 

Bayan Gibson, elini bana uzattı ve gülümseyerek bana baktı. "Lily Gibson. Ve bu güzel bayanda yanılmıyorsam karınız olması?" Bakışları Zayn'e döndü. Elini tuttum. "Arabell." dedim sevimli bir şekilde. "Memnun oldum." dedi ve elimizi ayırıp yanındaki kızı gösterdi. "Britney. Kızım." dedi. Britney sırası ile Zayn ve benim elimi sıktı. Gözlerinin Zayn'in üstünde gezinmesi beni fazlaca rahatsız etti ama şimdilik göz ardı ettim. 

Yemekler söylendi. Zayn ve Bayan Gibson işle ilgili derin konulara derinden dalarken, Britney'e bakmaya başladım. Fazla güzel bir kızdı. Şekilli pembe dudakları, dalgalı saçları ve düzgün kıvrımlı vücudu ile.

"Britney Amerika'dan yeni geldi." dedi Lily. Sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım. "Ve ne yazık ki Londra'yı hiç bilmiyor." Zayn'e baktı. "Siz doğma büyüme Londra'dasınız değil mi?" Zayn lokmasını yuttu ve konuşmaya başladı. "Yorkshire-Bradford'da büyüdüm aslında. Ama Londra'yı biliyor sayılırım." Lily kibarca ağzını peçeteye sildi. "Britney Londra'yı çok gezmek istiyor ve bende iş yoğunluğu yüzünden ona pek eşlik edemiyorum." "Anne." diye uyardı Birtney. Annesi hafiften gülümsedi. "Rica etsem, hafta sonları ya da boş olduğunuz zamanlar Britney'e eşlik eder misiniz?" Zayn'e bakıyordu ve bunu Zayn'den istediği çok açıktı.

Zayn kafasını bana çevirip baktı. Kaşlarımı belli belirsiz havaya kaldırdım. "Eğer sizin için de uygunsa?" Aramızdaki sessiz iletişimi fark eden Lily, ekledi. "Olur tabii." dedi Zayn. "Bu hafta sonuna ne dersin Birtney?" Geldiğinden beri yüzü asık olan Britney, birden gülümsedi. "Tabii ki olur." dedi. 

"Wow." dedim sadece kendimin duyabileceği şekilde. Lily bana baktı. "Kaç yaşındasın Arabell?" dedi. "21." dedim yapmacık bir şekilde gülümserken. Bu aileden hoşlanmamıştım. "Ailen burada mı yaşıyor? Yani Londra da mı?" "Sizi ilgilendirir mi?" dedim aynı yapmacıklıkla gülümserken. Zayn masanın altından ayağıma vurdu. "Tabii, doğru." dedi Lily bozulmanın verdiği gülümsemeyi takınırken. 

"Lavabayo gitmeliyim. İzninizle." dedim ve sandalyemi geriye çekip küçük çantamı elime aldım. Yanından geçerken Zayn'in sandalyesine çarpmayı ihmal etmemiştim. 

Lavaboda yüzümü yıkadım ve maşa yaptığım saçlarımı düzeltip gülümseye çalıştım.

Altıncı hissim kuvvetlidir ve hislerim, Britney ve ailesinin bize hayır değil, şer getireceğini bağırıyordu.

Never Been Hurt || A New Lifeजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें