Yatılı Okul

By AZELYazarlar

280K 16.1K 3.8K

Hangi salak bir yatılı okula gitmeyi tercih eder ki ? İtiraf ediyorum: ben ve kankalarım... º•.○●º•.○●º•.○●º○... More

《1》Otobüs Vakası.
《2》Çok Sinirlendiğimde Yaparım.
《3》Sen N'aptın Kızım?
《4》Naber Turşu Kafalar?
《5》Hediye
《6》Pinkbornozqueen.
《7》Rüyanda Beni Gör.
《8》Başımız Büyük Dertte
《9》Kim Bu Şeyin Sorumlusu?!
《10》Hadi Eyvallah!
《11》Sırıtgaç Mı?
《12》Böcüklerin İstilasında.
《13》Cesaret Mi Duble Cesaret Mi?
《14》Sakızın Olayım Çiğne Beni
《15》Bık Bık Bık Bık¿
《16》Oha Senden Yakışıklıyım.
《17》BİÇIZ EJDERYA'LAR
《18》Ne Olmuş Bunlara?
《19》Değişiksiniz.
《20》Gökkuşağı Diyarına Gidiyorum.
《21》Ceket eskirse çöpe atılır yerine yeni bir ceket alınır
《22》Federallerin Canı Cehenneme!
《23》Prensip Meselesi.
《24》Dünya Ahiret Bacımdır.
《25》Kaliteli şeker çöpü
《26》Aşk Aşktı
《27》Sen Manyak Bir Kızsın!
《28》UZAYLILAAAAAR.
《29》Benim Gönlüm Sarışın
《30》Ramenini Ye Yağını Sorma
《 31 》Buz Prens
《32》Abi bu ne azgınlık
《33》Patatesime Ketçap Olur Musun?
《34》Asi(l) Tayfa
《35》Cezasını Çekeceksin
《36》Sanırım Gözlerini Seviyorum
《37》Yerim Seni Karı!
《38》Bu Ne Lan!?
《39》İşte Busun Sen
《40》Biz Mutluyduk
《42》Her Şeyi Anlatacağım
《43》S I Ç T I K ? ¿
《44》Pars Yıldızı
《45》Sırıttın
《46》FİNAL-1 Eftalya-Atakan
《47》FİNAL-2 Zümrüt-Polat
《48》FİNAL-3 Bediz-Pars
《49》FİNAL-4 Erva-Ender
《50》《FİNAL》-5 Ahenk-Utku
duyuru

《41》ÖZEL BÖLÜM // TATİLDEN KESİTLER

3.5K 269 179
By AZELYazarlar

Öncelikle şunu okumadan bölüme geçmenizi istemiyorum. Bu yüzden dikkate alın veya almayın. Sadece dikkatli düşünün. Kararı size bırakıyorum.

Kendi adıma konuşuyorum,
Şu oy ve yorum meselesini önceden pek takmıyordum. İlerleyince veya ileride daha büyük kitleye ulaşınca çoğalmaya başlar diyordum. (Oy ve yorumlardan bahsediyorum. )

Okuyup da oy vermemenin ne demek olduğunu algılamaya çalışıyorum ve inanın bunu düşünmek için bir gecemi harcadım.

Hani burada bir emek var ve emeğin karşılığını okuyarak veriyorsunuz . Ve bu okuyucu kitlesine sahip olmak bizim için inanın büyük bir şey.

Tamam bu kitabı eğlencesine ve zevk için yazıyor olabiliriz. Ama bu ne bu kitabın değersiz olduğunu ne de wattpad saçmalıklarının resmi olarak altında olduğunu gösterir.

İnanın bölümdeki okuyucu sayısının 4 k olduğunu görüp , oy sayısının 150 olması hiç iç açıcı bir görüntü değil. Bencilce olabilir ama siz bölümü okuyup eğlenirken bizim de oyların çoğalmasını ve yorumların artmasını görmek hakkımız.

Abartıyor olabilirm. Ama hiçbir şey bu düşüncemi değiştirmeyecek.

Bize destek olmak istiyorsanız parmağınızla o yıldıza basmak bence hiç sorun değil. Yani bunu yaparak bir şey kaybedeceğinizi düşünmüyorum. Özel durumunuz varsa karışmıyorum. Size kalmış.

Yorum yapan okuyucular inanın bizim için daha değerli. Çünkü onların kitap hakkındaki fikirlerini okumak bize ilham veriyor ve düşüncelerimizi geliştiriyoruz.

Size böyle konuşma yapacağım aklıma gelmezdi ama düşünün burada patladım artık. (Oy veren ve yorum yapan biçızlardan bahsetmiyorum. Heyo! Sizi o kadar çok seviyorum ki, çikolataya banıp ısırmak istiyorum. 🦄 )

Eğer kendinizi bizim aileden sayıyorsanız, ailemizi desteklemelisiniz. Ve ailemiz genişlerse daha iyi sonuçları alacağınızı umuyorum.

Umarım beni yanlış anlamamılsınız çünkü sizi üzmek veya kırmak haddime değil.

O zaman şöyle anlatayım, eminim karakterlerimizin veya karakterimizin farketmez, bir huyu sizinki ile denktir. Her karakterde ne zaman kendinizi görürseniz oy bırakın ve yorum yapın.

Daha fazla konuşmaya gerek yok. Bu bölümü bizi destekleyenlere ithaf ediyorum.

Neyse hadi, okuyun bölümü...

~badqueen

UTKU'DAN:

"Ufuk! Yatağımı toplamamışsın. Ne berbat ikizsin sen?"

Evet, Ufuk artık okula gelmiyordu. Sinirli ve sorunlu çocuk olduğu için ailem onu özel bir okula göndermişti. Zamanında bana yaptıkları gibi...

"Neden tüm beyin bana geçmiş? Sana bir şeyimi verme şansım olsaydı, şüphesiz beynimi seçerdim Utku!"

Sömestr böyleydi. Benim için. Evde müzik dinler, dışarı çıkar, dinlerir, film izler ve uyuklardım. Ah bir de Ufuk'nun ayarlarıyla oynardım.

Bugün Ahenk tatilinden dönüyordu. Ve ona sinirliydim. Bana hediye almamış. Ama vicdanlı bir herif olduğum için onu bugün evime çağırdım.

Ailemin Ahenk'ten haberi vardı. Ama ilgilenmiyorlardı. Benimle ilgilenmedikleri gibi yoğun işleri daha önemliydi.

Niye doğdum ulan ben!? (Mood)

Tek yaşama sebebim Ahenk şuanda. O da olmasa kafama sıkardım. Yok yok o kadar değil. Sadece Ufuk'yu sinirlendirip beni öldürmesini bekleyebilirdim.

&&&&

Kapı tıklandığında son kez aynama baktım. Siyah swatshirt im ve yırtık pantolonumla gayet şıktım bence.

Ufuk bana bakıp göz devirince dil çıkardım.

"Bu işlerden hiçbir bok anlamıyorsun."
"Ahenk de o işlerden bir bok anlamıyor. Biz böyleyiz."

Ve saçımı elimle sağa sola dağıtıp yatırıp kapıyı açtım.

Ahenk de benimle aynı sweatshirti giymiş. Buraya kadarmış aq. İki dakika ölüp geliyorum.

"Benim odama kamera mı yerleştirdin?"

Sorduğu soruya çarpık gülümsememden atarken cevapladım.

"Ben buna uyum diyorum. "

Elime paketleri tutuştururken içeri girdi.

"Ufuk ile sana bir şeyler aldım. "
"Ama hediye almadım demiştin?"
"Evet, çünkü bunlar hediye değil. Küçük saçma paketler."

Odama ilerlerken sanki bir yerden canavar fırlayacakmış gibi etrafına bakıyordu.

"Odam sağda."

Odaya girer girmez ağzını açtı .

"Biraz dağınık ama-"
"Şşşt! Bu hayatımda gördüğüm en ama en havalı oda! Duvar posterleri (evet duvar posterleri) , kocaman kitaplık, üçgen tavan , yatağın yanında sürgülü pencere, mavi duvarlar ve ranzanın altındaki koku bombaları (çorap), bunna bayıldım !"

Odam geniş ve ferahtı çünkü Ufuk ile kalıyordum. Mavi ve beyazdan oluşuyordu. Asla bu kadar düzenli olmayan odam Ufuk sayesinde böyleydi.

&&&&

Yemeğin ardından Ahenk'i odama götürdüm ve gözünü uyku bandımla kapattım. Ne! Kırmızı fantazi kurdalesi yok bende.

"Kaçır beni kocam!"
"Yok onu ileride yapacağız. Şimdi sus ve ilerle."

Omuzlarından tutarak onu sitenin koridoruna çıkardım.

"Vazgeçtim, amacın organlarımı çalmak ise kalbimi al, bir şeye yaramıyor."
"Kalbin bende zaten. "

Onu merdivenlerden çıkardım ve göz bandını elimle çıkardım.

Mumlar ile çevrili romantik güllü bir yatak bekliyorsanız yanılıyorsunuz çünkü ben ona led aydınlatmalı, pizza ve gazoz ikilisi ile minderleri olan bir de battaniyeli bir sinema köşesi yapmıştım.

Ahenk sarılma faslını geçip mindere zıplayarak oturdu.

"Sen harika bir kocasın. Ama Florian Macek, yani 1. Kocamdan harika olsmazsın."
"Ben s*kicem o kocanı bir gün de..."

Ağzımı geveleyerek yanına geçtiğimde masmavi gözlerine baktım. Yok yok, gözlerini size anlatamayacak kadar kıskancım. Kıskandığımı belli etmiyorum. Sadece şunu diyeceğim, içinde yüzülesi bir serinliğe ve yüzerken kaybolacağın bir derinliğe sahip.

"Diziyi açmadan önce, yurt dışında ne yaptın bakalım?"
"Utku, her gece beni görüntülü arayan sendin. Senin yüzünden turu kaçırdım ve bana ceza olarak tur otobüsünü temizlettiler."
"Hayır, onu demiyorum, beni özledin mi?"
"Hayır."

Kahretsin. Her gün aramamalıydım.

"Yemekte olanlar için üzgünüm ailem böyledir. Pek, umursamazlar. "
"Utku, seni ailen yüzünden yargılayacak veya hesap soracak değilim. Seni ailen veya maddi durumun veya sarışınlığın için sevmiyorum. Seni sen olduğun için seviyorum. "
"Ah!"
"Ne?"
"Kalbime hançeri sapladın Pakize."
"Çıkarmasını da bilirim Abdülrezzak."

İşte bu kızı bu yüzden seviyorum.

&&&&

Uzaklara bakarken şunu farkettim. Manzara gün batımı falan değildi. Veya deniz kenarı, ne bileyim. Sadece kocaman ay ve yıldızlar vardı. Ve asıl bu geceyi güzelleştiren ay ışığı değil de diziyi izlerken dizimde salyalarını akıtarak uyuklayan Ahenk'ti...

_·_·_·_·_·_·_·_·_·_·_·_·_·_·_·_·_·_·_·_·_·_·_·_·_·_·_·_·_·_·_·

YAĞAN'DAN

[Yatılı okul-Instagram 4.Bölüm ile ufak bir bağlantısı vardır. İsteyen gidip bölümü okuyabilir]

İnstagrama İnci ile çekindiğimiz fotolardan bir kısmını atarken bir yandan da bitmiş kampın ardından annemin yanına gelmiş olmanın gerginliğini yaşıyordum.

Nasıl bir ailem vardı sahi. İki ucu boklu değnek. Ablama bakarken bana gülümsedi. Onun bu rahat tavırları beni de gülümsetirken yavaşça sarıldım.

Kimse bilmese de annem ve babam ayrıydı. Velayetim babamın üzerine olsa da tail günlerinde annemle kalıyordum. Kısaca babamın aşağılamalarından ve annemin tavırlarından reşit olana kadar kurtulamayacaktım.

Babam kendi oğlundan utanıp müdürü olduğu okulda kimseye söylememem için beni tehdit etmişti. Ne güzel bir aile değil mi ?

Yine de herkese inat hayatla dalga geçercesine gülüyordum. Gülecektim de...

" Ablacım 3 yıl daha dayan sonrasında zaten eline parayı verip salarlar seni sokağa. "

İncim kendisine yapılan bu harekete hala sinirli olsa da benim bunu deli gibi istediğimi bilmiyordu.

Kapıyı annemin sevgilisi açtı. Bana ve ablama kötü bakışlar atarken samimiyetsiz bir gülümsemeyle yolu açtı. Bense ona karşı en samimi gülüşlerimi atarak kendimce dalga geçtim.

İçeri girer girmez İnci'mle birlikte hemen yukarıya çıkıp misafir odasına geçtim. Buraya geldiğimde günlerim bu odanın dışına yemek yemek için bile çıkmayarak geçiyordu.

İnci'me bakıp gülümserken bana acıdığını gösteren bir bakış attı. Gülümsemelerimin nedenini anlatmamın bir faydası olmazdı çünkü ne o ne de başka biri benim gibi düşünebilirdi.

Telefonumu açıp geçen gün bulduğum resmi Erva'ya attım.


Mesajı atar atmaz görüldü oldu ve bir dakika içinde cevap geldi.

-"Sen o gülümsemeyi NAH görürsün. Git İmci'ne at fotoğrafı"
-"İnci*"

Sırıtmam kahkahalara dönerken ablam İnci'ye baktım. Bir bana bir de telefona bakıp sırıttı. KİMİN ABLASI BEE.

Erva resmen ablamı kıskanmıştı.

+"Oyy. Yakin ol yavru ceylan istersen senle de atarım fotoğraf."
-" Ne zamandan beri karaktersizlik adı altında bir şeyler yapıyorsun? "

Kahretsin! Mesajı yanlış anlamıştı. Yüzümdeki sırıtış solarken başka bir mesaj geldi.

-" Bana gerçek yüzünü gösterdiğin için teşekkürler Yağan "

Hızla bir mesaj yazdım.

+" İnci benim ablam."

Profil fotoğrafı kalkarken mesajım iletilmedi.

Telefona boş boş bakarken ablam yanıma gelip telefony elimden aldı.

" Vaaay Ender. Aşık mı oldun yoksa ?"

Mesajları okumaya başlayınca kaşları çatıldı.

" Ulan eşek sıpası. Hazır kıskanmış böyle mi yazılır. Azcık ablandan öğrensene şu işleri. "

Inci telefondaki eski mesajlara giderken yavaş yavaş gülmeye başladı. Çünkü mesajların yarısından fazlası sırıt ve somurt kavramları üzerine kuruluydu.

" Sen şu kızın İnstagramını versene bir. "

Ablama garip bakışlar atarken instagramını verdim. Bir süre kendi telefonundan profilinde gezindikten sonra " güzel kızmış" diyip DM attı.

"Selam Erva. Sanırım bir yanlış anlaşılma var müsaitsen çözebilir miyiz ?"

Cevap gelmezken ablama baktım.

" Matematik çalışıyordur inek o."

" Ara o zaman salak. Böyle hemen pes mi edeceksin Allah'ın ergeni"

Doğru lan. Ben bunu neden düşünemedim. Hızla rahberimden ismini bulduktan sonra Erva'yı aradım.

Telefonu açtı.

+Alo Erva
×Erva ders çalışıyor. Sakın bir daha arama telefon hakkını tamamladı.

Telefonu elimden düşürürken ne yapacağımı şaşırdım. İnci'me sarılırken telefonu eline aldı.

" Hala telefonu kapanmamış. "

Hopörler açıktı ve arkadan bağırış sesleri geliyordu. İyice meraklanırken ablamla telefonun başına üşüştük.

Bu Erva'nın sesiydi.

"ANLAMIYORSUNUZ DEĞİL Mİ? BIKTIM ARTIK BIKTIM. BU HAYAT BENİM YA BENİM. BAŞARI BENİM BAŞARISIZLIK BENİM."

" SAKIN ERVA KENDİN İLE BAŞARISIZLIĞI YAN YANA GETİRME."

"BEN ROBOT DEĞİLİM BABA. BAK ŞURAYA..."

Arkadan gelen histerik bir kahkaha beni gerçekten korkutmuştu. Erva'nın bu yüzünü hiç duymamıştım. Sesi ve kahkahası akıl hastalarından farksız değildi.

"TÜM KİTAPLIK TEST KİTAPLARIYLA DOLU... HAHHAHAHAHAH SIZ NEREDEN ANLAYACAKSINIZ Kİ SANKİ. DELİRTTTİNİZ BENİ YAA SAYENİZDE DELİRDİM. HAHAHAHAHA"

Daha fazla dayanamayıp telefonu kapattım. Bugün bir şey fark etmiştim. Ne ben Erva'yı ne de Erva beni tanıyordu ve kesinlikle bizden bir halt olmazdı. En azından birbirimizin kilitlerine anahtar olmadan...

_·_·__·_·_·__·_·_·__·_·_·__·_·_·__·_·__·_·_·

PARS'TAN

Elimdeki çerez tabağını kendimden uzaklaştırırken, aynı zamanda babannemin en sevdiği pembe dizinin on beşinci sezonunu izliyordum. Sarp koltuğun kenarındaki yastığı dizlerine koyarak babanneme görünmeden telefonuyla uğraşmaya başladı. Gözlerimi kısarak ona baktığımda sırıtıp koltukta yayıldı bu onun dilinde "iyi şanslar" anlamına geliyordu. Telefonumu getirmeyi unutmak büyük hataydı ve maalesef dizi başladıktan sonra koltuktan kalkmak yasaktı -çok sevgili babannem bunun bölünmemesi gereken bir nine/torun aktivitesi olduğuna inanıyordu- Sıkıntıyla nefes vererek gözlerimi televizyona çevirdim. Sıkıntıdan saniyeleri saydığım sıralarda nihayet dizinin bitiş jeneriği kulağıma dolduğunda coşkuyla ayaklandım. Kendimi alelacele dışarı atarken babannenin 'geç kalma' bağırışlarına karışan Sarp'ın market isteklerini duyabiliyordum. Üşengeç herif iki yüz metre yürüyemiyordu.

Ezbere bildiğim yolda ilerlerken duyduğum konuşma sesiyle adımlarımı durdurdum.

"Demek başkalaşımdan önceki anılarını hatırlamıyorsun?
"Üzülme be çok önemli bir şey olsa hatırlardın."
"O öyle işlemiyor mu?"
"Canım, benim kurbağaları prense dönüştürme özelliğim yok."
"Arkadaşım sana niye yalan söyleyeyim?"

Bediz'in kurbağayla konuşmasını umursamadan arkamı döndüm. Uzaklaşmak ve hiç görmemiş gibi davranmak iyi olurdu. Tabii iki adım attıktan sonra kuru bir dala basmasaydım.

"Paris seni prense çevirmeye geldi!"

Kurbağa hala donuk donuk bakarken Bediz abartılı bir neşeyle hayvanı korkutup kaçmasına neden oldu.

"Hayvanın ödü koptu onu öpeceksin diye."

"Sana mesaj attım." dedi sessizliğime karşın.

"Neden?" dedim yanına otururken. Omuz silkip çıplak ayağını göle daldırdı.
"Çok sıkılıyorum."

"Telefonum yanımda değildi."

Sırıttı. "Yine de beni buldun."

Cevap vermediğimde yan dönüp sırtını omzuma yasladı. "Ne yapıyorsun" bakışlarıma göz devirip başını arkaya atarak, bu kez de kafasını koluma yasladı.

"İki saattir kambur durmaktan sırtım ağırdı, az işe yara."

Belki susar umuduyla, omuzlarımı düşürerek kafasını koymasına izin verdim ancak yine susmadı.

"Sana çok önemli bir şey soracağım."
"Hayır."
"Sorabilir miyim demedim zaten. İsminin hikayesi ne? Aslında bazı tahminlerim var ama merak ettim."
"Ne tahmini?"
"Seni parsların büyüttüğünü düşünüyorum, şu çizgi filmdeki kötü bilim insanı gibi."

Dalga geçip geçmediğinden emin olmak için suratına baktım oldukça ciddi görünüyordu.

"Ağabeyimin adı Sarp, uyumlu olsun diye koymuşlar."
"Parsların büyütmesi daha güzel bir seçenek, en azından avlanma yeteneğin falan olurdu."

"Niye avlanma yeteneğim olsun ki?"diye sormadım. Onun yerine kafamı göle çevirdim. Eğer sorsaydım ıssız bir adaya düşersen avlanman gerekir gibi saçma bir sebep söyleyeceğinden emindim çünkü.

♧♧

Evden çıkarken bile kararmaya başlamış güneş tamamen battığında göl yüzeyine yıldızlar yansıyordu. Bediz bir süre dikkatle ışıldayan suyu izledi sonra da tıpkı benim gibi yere uzanıp gözlerini gökyüzüne çevirdi. "Hadi bir yıldız seç!"

Sonra birkaç saniye sessiz kaldı. "Seçtin mi?"

"Evet"
"Hangisi?"

İşaret parmağımı oldukça küçük görünen bir yıldıza doğrulttuğumda yüzünü buruşturdu.

"Ha sen gerçekten sorunlusun."
"Neden, en büyük ve parlak olanını seçmedim diye mi? 
"Öyle." onayladı. "Yıldızların olayı bu. Parlamak falan."

"Benim yıldızımın parlamasına gerek yok, olduğu gibi güzel zaten."
"Olduğu gibi güzel." diye mırıldanarak yüzünü tekrar göğe çevirdi.
"Olduğu gibi güzel" diyerek tekrar ettim onu.

"Olduğu gibi."

·_·_·_·_·_·_·_·_·_·_·_·_·_·_·_·_·_·_·_·_·_·_·_·_·_

ATAKAN'DAN

Bitirdiğim 3748339. filmden sonra ekrana boş boş baktım. Bu kadar sıkılacağımı hiç düşünmemiştim.

Tatilde hepsi yatacağını söylemişti fakat nedense bunu uygulayan sadece bendim. Hatta sırf Eftalya sevdiği için Doctor Who  dizisine başlamış 7. sezona anca gelebilmiştim. İki gün boyunca Eftalya ile karakterleri tartışmıştık ve şimdi de en iyi yol arkadaşı Amy dediğim için trip yiyordum. 

Eftalyaşk❤
Rose ve on numara nokta.

Nefesimi havaya üfleyerek cevap verdim, en azından mesaj atıyordu.

Alya iki gündür saçma sapan bir şey yüzünden konuşmuyoruz, yetmedi mi artık?

Eftalyaşk❤
Saçma sapan bir şey?

Tamam, en iyisi Rose ve onuncu doctor.

Bana bir sürü kalpli emoji yolladığında sırıttım. Eftalya ile tartışmamanın sırrı söylediği her şeyi onaylamaktı. Yorucuydu ama yine de onsuz da olmuyordu.

Buluşalım mı özledim?

Eftalyaşk
Ben de💕

Nerdesin?

Eftalyaşk
Sahilde.

Konum at geliyorum.

Eftalyaşk
*konum*

Siyah kot pantolonumun üzerine mavi sweatimi giyip kulaklıklarımı taktım. Eftalya'nın sevdiği ikinci renk maviydi ve ben onu mutlu etmek istiyordum.

...

Sahilin ortalarındaki banka yaklaştığımda kulaklıklarımı çıkardım ve öksürdüm. Beni gördüğünde ayağa kalkıp kollarını boynuma doladı. Gülümseyerek sarılışına karşılık verdim.

Ayrıldığımızda gülümseyerek elini tuttum ve sahil boyunca yürümeye başladık. İlerdeki pamuk şeker satıcısını gördüğümde yüzümü ona çevirdim.

"Sana pamuk şeker alayım mı?"

Heyecanla kafasını salladığında elimdeki pamuk şekeri ona uzattım. Şekeri burnuna falan bulaştırmasını bekledim ancak gayet elit bir şekilde şekeri yedikten çubuğunu çöp kutusuna attı ve sinsi bir gülümsemeyle hayal kırıklığının dolup taştığı gözlerime baktı.

Yıkılmadım italik duruyorum!

"Pamuk şekerin yüzüme bulaşıp fondötenimi bozmasına izin veremezdim."

Aramıza makyajdan duvar örmüş 'bu günleri de mi görecektim' bakışlarımı görmezden gelmişti, zalim sevgilim.

"Sorun değil." diye mırıldandım sesim çatlayarak. Sırıttı. Topuklu ayakkabısının 'tak' sesini telefon zil sesi yaptığım, sebebi neydi ki? Tabii ki onu öpmek için yer aramıyordum saçmalamayın.
"Atakan!"

Alya'mın tatlı sesi kulağıma dolduğunu gözlerimi ona çevirdim.

"Ha, ne?"
"Daldın diyorum."
"Ha tamam."
"Atakan... Sevgilim iyi misin?"

Sevgilim dedi, sevdiğim kız bana sevgilim dedi!

"Bir daha söyle."
" Ne?"

Gözlerimin önündeki Eftalya kafalı civcivleri kovalayıp bana endişeli bir şekilde bakan Eftalya'ya baktım. Tüm yaşadığım sarhoşluk ve yeşilçam klasiğinin Eftalya'nın tek sözüne bağlı olması ürkütürken gülümsetti de.

"İyiyim sevgilim."

Başını sallayıp geri çekildi.
"Bugün garip davranıyorsun."
"Havadandır o, nem var biliyorsun."
"Atakan, ciddiyim iyi misin?"

İyiyim sevgilim, sadece seni biraz fazla özlemişim, o yüzden bu 'çöl vardı da biz mi düşmedik Mecnun' tripleri.

"Ya ben seni çok özledim."

Gözlerinde küçük kalpler belirdiğinde kıkırdayarak kollarını belime sardı.

"Ben de seni özledim Atakan."

Sahilin dibindeki kayalıklara oturduk. Onu omuzlarından tutup kendime çektim. Başını göğsüme yasladı, kollarımı ona sardım. Birlikte denizi izledik, dakikalarca. Başımı öne eğip dudaklarımı saçlarına bastırdım. Ve güneş battı.

Eftalya önümüzdeki nefis manzarayı izlerken ben dikkatle yüzünün aldığı ifadeleri izliyordum. Çok sevdiğim deniz önümde uzanıyordu ama ben bakışlarımı onun yüzünden bir saniyeliğine bile ayıramıyordum. Hissetmiş olacak ki yüzünü bana döndürdü. Ona baktığımı gördüğünde gülümsedi ve kollarını bana sardı. Kalbimin atışını kulaklarımda duyarken başını göğsümden kaldırdı. "En iyisi Amy."

Ve ben yapabilirmiş gibi onu daha sıkı sardım.
_·_·__·_·_·__·_·_·__·_·_·__·_·_·__·_·__·_·_·_·_·

POLAT'TAN

Otelin masalarından birine oturmuş garson kıyafetiyle koşuşturan Zümrüt'ü izliyordum, annem ve babamı ikna edip tatil için onların otellerine gelmiştim. Henüz burada olduğumdan haberi yoktu.

Elinde tepsiyle bu tarafa doğru gelen Zümrüt'ü gördüğümde sırıtarak sandalyaye yaslandım, yanımdan geçecekken beni görüp duraksadı.

"Polat, senin burada ne işin var?"
" Tatil yapmaya geldim, neden şaşırdın?"
"Tek başına?"
"Ailemle geldim."
"Neden burası?"
"Çok soru soruyorsun, annemi geliniyle tanıştırmak istedim. Sen gelemeyeceğine göre?"
" İyi." diye mırıldanarak bana sırtını döndü. Üzerindeki gömlek ve ETEKLE yürümeye başladı, etrafıma baktım. Kırk yaş üstü insanların yirmi yaş altı çocuklarına tehtid içeren bakışlarımı atarak Zümrüt'e eteğini gösterdim. Gözlerini devirerek yürümeye devam etti.

Tabii ki kıskanmıyordum! Sakin ol Polat. Sen kıskanç bir insan değilsin.

Gözlerimi Zümrüt'ten ayırmazken yanına uzun genç bir erkek geldi.

Simsiyah saçları vardı ve Zümrüt'ün erkek hali gibiydi. Sanırım abisi.

Boş tepsiyi Zümrüt'ün eline tutuştururken omzuna yumruk atıp asker selamı verdi.

Ben onun omzuna dokunan parmaklarının...

Sakin ol lan?Sen kıskanç bir insan mısın? Hadi kısknçsın diyelim; abisinden kıskanacak kadar mı?

Zümrüt kıvırta kıvırta tepsiyi götürürken kaşlarımı çattım. Bir grup genç benim SEVGİLİMİ süzmekle kalmamış kendi aralarında konuşmaya başlamışlardı.

"Kıza bakın lan. Galiba aşık oldum"
"Ben dee (2X)"

Şimdi ben sizi öldürmeyim de napayım?

Bacaklarım benden onaysız hareket ederken hızla 3 lü gençlerin yanına gittim.

" Merhaba beyler ben az önce kestiğiniz kızın sevgilisiyim ve gözlerinizi oymaya geldim."

Üçlü bana garip garip bakarken birisi ensemden tuttu.

" Ne dedin ne dedin? Bir daha söyle bakalım "

Kafamı çevirdiğimde karşımda kırmızı görmüş boğa bakışları atan bir abi beklemiyordum. İşte şimdi sanatsalca sıçtım.

" S-Sevgilim dedim abi. "
" İyi şu çocukların gözünü oy da yanıma gel bir kazma kapıp gel. Mezarını kazıcaksın daha çok işin var hadi koçum hadi."

Sertçe yutkunurken abisine baktım. Gayet ciddi bir şekilde bana bakıyordu.

" Noluyor abi? "

Zümrüt'ün arkadan seslenmesiyle ikimiz de ona döndük. Üçlüden yine beğeni dolu sesler gelince birinin gözüne yumruk attım. Abisi de ikisinin kafasını birbirine tokuşturmuştu.

Abisiyle birbirimize bakıp tekrar Zümrüt'e döndük.

"Kim bu yavşak?"
"Ayıp oluyor a-"
"Sen kes sesini. Şimdi söyle canım kardeşim kim bu yavşak."

Zümrüt tedirgince bana ve abisine bakıp konuştu.

"Okuldan bir arkadaşım."
"Arkadaşın? Peki bu neden sevgilin olduğunu söylüyor."
"NE?"

Zümrüt derin bir nefes aldı. Sonra ise oldukça gerçekçi bir kahkaha attı.

"Öyle mi demiş?" Tekrar kahkaya atıp benim de duyabileceğim şekilde fısıldadı. "Abi o gay"

Şaşkınlıkla Zümrüt'e bakarken Zümrüt gözleriyle bozmamam gerektiğini söyledi.

Ben de çapkın bir şekilde abisine baktım.

"Abin yakışıklıymış."

Abisi bana manyakmışım gibi bakıp hızla uzaklaştı.

"Arkadaşım? Gay?"

Zümrüt dudağını ısırarak gülerken ben de ona baktım. Seviyordum bu kızı beee.

Öncelikle size 17 Ağustos 1999 Marmara depreminin ana merkezi olan Gölcük'ten sesleniyor ve bu üzücü tarihin 19 yılını için enkaz altında kalan herkese bir fatiha okumanızı istiyorum.

Evet biz o zamanı yaşamadık çünkü yoktuk ama ailelerimiz yaşadı ve tanıdıkları birçok insanı kaybettiler. Merkezdeki anma törenlerinin sesini şimdiden duyabiliyorum.

Bölüm geç geldiği için gerçekten üzgünüm. Bu diğer kızlardansa biraz benim yüzümden çünkü ne kendi bireysel kitabını ne de bu kitaptaki sorumlu olduğum kısmı yazmak içimden gelmedi. Bunun için hepinizden özür dilerim.

Elif...


İyi okumalar...

Continue Reading

You'll Also Like

66.9K 6.3K 39
1971 & 1972 Ruby Bell'in ölümü günümüzde de gizemini koruyor. Kimse nasıl öldüğünü bilmiyor - intihar mı, yoksa cinayet mi? Ölümünden geriye kalan te...
A0023 By ruhperver

Science Fiction

839K 70.7K 58
On altı yaşındaki Reena zamanda donduruldu. Yıllar sonra gözlerini yeni bir dünyaya açtı. Ait olduğu medeniyet yok olmuş ve geriye yalnızca bir ülke...
3.8M 109K 73
Lamia: Ayrılık ay dönümümüz kutlu olsun. Mirza: Lamia şaka mısın? Mirza: Sen terkettin beni.
MODEL-1 By reredrumm

Mystery / Thriller

485K 23.9K 67
Gizem/Gerilim #1 Bazen bir bütünü görebilmek için parçaları birleştirmek gerekir. Ve şimdi ben; elime aldığım her parça beni derinden kessede, bütüne...