LAVİNİA (ölüm çiçeği)

بواسطة mihrininbahcesi

1.2M 75K 8.5K

Hayat hiç bir zaman adil olmamıştı. Bazı insanlar vardı, kendi yağında kavrulan elinde ki ile yetinebilen. Ba... المزيد

1/Giriş
2/Özkan Ailesi
3/ÖZKAN VS ŞADOĞLU
4/KADER
5/YOSUN
6/HATIRALAR
7/PANO
8/DÜĞÜN HAZIRLIKLARI
9/WHİTE GARDEN
10/VERASET İLAMI
11/EVLENMEK Mİ?
12/GERÇEKLER
13/YUSUF
14/Enişte Almaya
15/Kaza
!DUYURU!
16/HAYIRLI İŞ
17/MAHALLE İMAMI
18/Sevgili Karıcım
19/BİLMECE
20/ŞİFRE
21/DENİZ ÖZKAN
22/KIVIRCIK
23/DÜĞÜNÜMÜZ VAR!!
24/DUBAİ
İFRİT GÜZELI
26/AÇIĞA ÇIKAN SIR
27/GEÇMİŞ
28/İstanbul'u Yakıyoruz
29/İTİRAF
30/Kız İsteme
31/Yusuf'un Kalbi
32/Akif Hancı
33/Oyun Bitti!
34/Her Şey Bitti!
35/MAHKEME
36/YANGIN
Röportaj
37/Yeni Başlangıçlar
38/ŞİDDET!
39/Romantizm %100
40/Elveda!Final
Özel Bölüm/Hamileyim
Yeni Bir Hikaye
YOUTUBE!

25/KIZARAN YANAKLAR

25.1K 1.6K 238
بواسطة mihrininbahcesi

DÜZENLENDİ✔

"Bir arada olmak birlikte olmaya yetmiyordu!"

Multi; Sinan ve Yusuf😍😍😍

********
Sabah ezanı ile uykumdan kalktım ve günlük rutinlerimi yapıp aşağıya indim.Kahvaltı hazırlamak için mutfağa girdiğimde hazır ve dağınık kahvaltı masası ile karşılaştım. Anlaşılan Yusuf beni beklemeden kahvaltı yapmıştı.Galiba dünün intikamını böyle alıyordu.İçimde adlandıramadığım bir hisle sofraya oturup kahvaltı etmeye başladım.

Sözde bana erken kalkmamı söylemişti kalkmıştım ama o yoktu. Acaba odasındamıydı,belki de çoktan çıkmıştı.Kahvaltı sofrasını toplayıp içeriye geçtim ama ne gelen vardı ne giden anlaşılan çoktan çıkmıştı.

Evde sıkıldığım icin bahçeye çıktım hava almak iyi olurdu.Özellikle dışarıda muhteşem bir bahçe varsa evde oturmak işkence gibiydi.
Üzerimde ki kıyafetler dışarısı için uygun olduğundan kendimi hızla bahçeye attım.Mis kokulu çiçeklerin arasına geldiğimde içime derin bir soluk çektim.

Bütün derdim tasam resmen silinmişti.Hatta öyle ki Yusuf'un beni burada bırakıp gitmesi bile aklımdan çıkmıştı.Papatyalara doğru yaklaşıp onlara zarar vermeden aralarına oturdum.Cebimde ki telefonu alıp kamerasını açtım.Arkamda kalan efsane bahçenin bir fotoğrafını cekip instagramda paylaştım.Geri çıkacakken Yusuf'un hesabı aklıma geldi belki nerede olduğunu öğrenebilirdim.

Ama bu çabam boşa gitmişti çünkü hiç bir fotoğraf yoktu.Bir umut etiketlendiği fotoğraflara baktığım da nefesim boğazımda takıla kaldı bir kaç kere öksürdükten sonra nefes almaya başlamıştım.

Hızla büyüyen gözlerim yavaş yavaş eski haline gelirken içime resmen öküz oturmuştu.Fotoğrafın tarihihe baktığım da yarım saat öncesine ait olduğunu gördüm.Ne yani beni bilmediğim bir ülkede bilmediğim bir evde tek başıma bırakıp bu kadının yanına mı gitmişti.Tamam gerçekten evli değildik aramızda da bir bağda yoktu ama bana bunu yapmayada hakkı yoktu.

Şuan da çöldeydi bir devenin üzerinde!En büyük ayrıntı ise onunla aynı deveye binen ve ekrana gülümseyen kadındı.İçimi yakan kıskançlık duygusuyla oturduğum yerden hızla kalkıp eve girdim.Koşar adımlarla odama girdiğimde kapıyı hırsla çarptım.

Madem o tek başına tatil yapıyordu bende tek başıma tatil yapabilirdim.
Dolaptan sıcak havaya uygun beyaz bir etek ve beyaz bir tshirt alıp giydim üzerine ise yine aynı renk yanları diz altına kadar yırtmaca sahip bir kap giyindim.Mavi şalımı da taktıktan sonra beyaz spor ayakkabıları elime alıp dışarı çıktım.Yanımda sadece türk parası olduğu için bir döviz bürosuna uğramayı aklıma not edip kendimi Dubai sokaklarına attım.

(Ayakkabı spor yanlız.)

Korkacak bir şey yoktu,dillerini biliyordum ayrıca evin adresinide ezberlemiştim her şey tamamdı yani,caddeye çıkıp bir taksi çevirip bindim.Nereye gitmek istediğimi soran şoföre bir kaç saniye bakıp aklıma ilk gelen yeri söyledim.

"Dubai Mall."

Ne de olsa bu şehrin en meşhur ve uğrak yerlerinden biriydi.Taksi harekete geçtiğinde şoföre turist olduğumu ve bir döviz bürosunun orada durmasını istediğimi söyledim. O da bu isteğimi yere getirdikten sonra artık cebimde amerikan doları vardı ve tatil başlasındı.Araba Dubai Mall'da durduğunda arabadan inip şahane yapıttan içeriye girdim.

**********

"Umrumda değil sadece 1 hafta dahası yok!Bir hafta sonra bu iş bitmiş olacak."

Yusuf tarih konusunda diretmeye kararlıydı.Çünkü inatçı karısı bir hafta sonra geri dönmekte ısrarcıydı.Eğer bu iş bir ay sürecek olursa Korel asla ama asla beklemezdi.Aslında bugün ona Dubai'yi gezdireceki ama sabah erkenden gelen telefon ile çıkmak zorunda kalmıştı.

Bir de yetmezmiş gibi yatırımcılarla çölde safariye çıkmak zorunda kalmıştı.Yanında ki asistanı istediklerini not alırken o da yanında duran yılışık kadından kurtulmaya çalışıyordu.Durmadan fotoğraf çeken bu kadının yanında olmak yerine Korel'in yanında olmayı tercih ederdi.Acaba o şu anda ne yapıyordu!

Yatırımcılarla yapılan toplantı çok iyi geçmişti ve sonunda şehre dönebilmişlerdi.Yusuf şirket yerine direk eve geçti.Gün boyunca aklında olan tek şey evine gitmek ve inatçı karısıyla atışmaktı.Korel'e özel bir ilgi duyduğunu sanmıyordu sadece onunla vakit geçirmek ve karşılıklı laf dalaşına girmek hoşuna gidiyordu hepsi bu.Kapıyı açıp içeri girdiğinde evdeki sessizlik bir an icin Yusuf'u korkuttu.

"Korel!"

Bir kaç kere seslenmesine rağmen geri dönüş alamayınca koşar adımlarla Korel'e ait olan odaya girdi. Odanın düzenli ve boş olması Yusuf'un canını daha fazla sıkarken bu inatçı kadının nasıl olurda bilmediği bir şehirde tek başına dışarı çıktığına anlam vermeye çalışıyordu.

Telefonunu çıkardığı gibi ezbere bildiği numarayı tuşlayıp karşı tarafın cevap vermesini bekledi ama sonuç tabi ki de hüsrandı.Korel telefonunu açmıyordu.Yusuf sinirle aşağıya inerken Dubai'de eli kolu olan adamı Hamid'i aradı.Saat neredeyse akşam sekize geliyordu karşı tarafın cevap vermesini beklerken kapının açılma sesiyle telefonu bir köşeye fırlatıp hızla salona geçti.Eli kolu poşetlerle dolu karısını ayakkabısını çıkarmaya çalışırken ki girdiği komik halleri görünce bir an sinirini unutsa da hemen kızgın haline büründü.

Korel Dubai Mall'de ne kadar mağaza varsa hepsine girmiş ve tanıdığı herkese ufak tefek hediyeler almıştı. Bu arada kendini de unutmamış,bu şehrin sıcak havasına uygun tiril tiril elbiseler almıştı.Sonunda taksi evin önünde durunca kendini hızla araçtan atmıştı.Havanın sıcaklığı ve nemi her geçen saniye artarken Korel'in resmen beyni erimişti. Elindeki poşetlerden dolayı kapıyı zar zor açan genç kız kendini evin içine atınca rahat bir nefes aldı.

Evin içine ayakkabı ile girmeyi sevmediğimden poşetleri bırakmadan ayakkabımı çıkarmaya çalıştım.Uzun uğraşlar sonucu beyaz sporlarımı ayağımdan attıktan sonra gülerek başımı yerden kaldırdım.

Karşımda kırmızı görmüş boğa gibi duran Yusuf'u ise son anda fark ettim.Her ne kadar keyfi yerinde görünmese de benim keyfim gayet yerindeydi.Bende her kadın gibi alışveriş yapmaktan zevk alıyorum hele ki eve geldiğimde aldıklarımı birilerine göstermek ise ikinci hobim gibi bir seydi.Kapı önünde kızgın bakışlarını bana gönderen Yusuf'u es geçip salona doğru yürüdüm.Elimde ki poşetleri koltuğun kenarına bırakırken kendimi de koltuğa attım.

"Çok yoruldum."

Kendi kendime mırıldanırken Yusuf'un beni duyduğunu cevap vermesiyle anlamış bulundum.

"Demek çok yoruldun.Umarım iyi gezmişsindir çünkü bu Dubai'de ki son dışarı çıkışın olacak."

"Bunu kim olarak söylüyorsun?"

Yusuf'un alnında ki damar yerini alınca sinirlendiğinin farkındaydım ama buna hakkı yoktu.O istediği yere gidebiliyorsa bende pek tabi istediğim yere giderdim.Ayağa kalkıp yerde duran poşetleri tekrar elime aldım ve odama giden merdivenlere yöneldim. İç gümüş olarak  arkama dönüp sinirden patlamak üzere sözde kocama baktım.

"Ayrıca unuttuğun bir şey var, biz seninle hiç bir şeyiz.Birbirimize hesap sormaya hakkımız yok,sen nasıl istediğin yere gidebiliyorsan bende istediğimi yapmakta özgürüm."

Cevap vermesini beklemeden hızla merdivenleri çıkıp odama girdim elimdeki poşetleri sinirle yatağa fırlatırken içindeki eşyaların düşmesini önemsemedim.Aynı sinirle şalımı çıkartıp atacaktım ki odamın kapısı hızla açıldı ve duvarla buluştu.

Yusuf'un gözleri gözlerimde üzerime doğru gelirken hareketsiz bir şekilde odanın ortasında durmaya devam ettim.Az önceki öfkesinin çoktan uçup gittiğini yüzündeki haylaz gülümsemeden anlamıştım.

"Aksam yemeği yedin mi?"

"Hı."

"Akşam yemeği diyorum yedin mi?"

"Hı."

Yusuf'un gözleri kısılırken bir adım daha yaklaşıp tam dibimde durdu."Hı'dan başka bir şey bilmezmisin be kadın!"Bağırmasıyla  girdiğim transtan çıkıp kaşlarımı çattım.Bu adam yine neye bağırıyordu acaba.

"Ne bağırıyorsun be adam.Sağır mı var karşında."

"Konuşmayı öğrendiğinde bağırmayacağım.Söz!Şimdi son kez soruyorum aksam yemeği yedin mi?"

"Hı."

"KOREL!"

Kahkahalarım evi inletirken Yusuf'un da gülmemek icin kendini zor tuttuğunu fark ettim.

"Hayır yemedim."

"10 dakikaya aşağıda ol!"

Direktifini verdikten sonra beni beklemeden odadan çıktı.Yüzümde ki şapşal gülümsemetle arkama dönerken aynada ki yansamamdan gözlerim gülüşüme takıldı.
Gülüyordum hemde bunun sebebi Yusuf'du.Aşağıda beni beklediği aklıma gelince şöyle bir üzerimi kontrol ettim.Gayet iyi durduğu için dokunmadım.

Başımı bozup tekrardan yaptıktan sonra odadan çıkıp aşağıya indim.Yusuf'u salonda göremeyince mutfağa girdim ama burada da yoktu.Ayrıca yemek bile yoktu eve geç geldiğimden bir sey yapmadım.Yusuf sipariş vermiştir diye düşünmüştüm ama o da yoktu.

"Korel!"

Yusuf'un sesini duymamla salona geçtim.Kapının orada Yusuf ile göz göze gelince şöyle bir süzdüm.Az önce ki kıyafetlerini çıkarmış yine spor giyinmişti.Beyaz bir tshirt ve toprak renginde bacaklarını saran bir pantolon.

"Nereye?"

"Yemeğe."

"Dışarı da mı yiyeceğiz."

"Ne çok soru soruyorsun sen."

Cevap dahi vermeme izin vermeden büyük beyaz kapıdan dışarıya çıktı bende peşinden kendimi bahçeye attığımda kara hödük çoktan arabaya binmişti.Yanında ki yerimi aldığımda emniyet kemerimi bağlayıp ellerimi göğsümde birleştirdim.

"Bugün nereleri gezdin."

"Sadece Dubai Mall."

Başka bir şey söylemeden gaza yüklendi.Kısa süren yolculuğumuzun ardından Al Sarab Rooftop Lounge gelmiştik.Bu restorantı bir gezi dergisinde görmüştüm.Ayrıca buranın oldukça pahalı olduğunu da biliyordum.Biz daha arabadan inmeden yaklaşan vale ile Yusuf benden önce indi.

Bende peşin sıra indikten sonra vale arabayı alıp uzaklaştı.Yusuf elimi avuçlarının arasına alarak yürümeye başladığında ayaklarım birbirine dolanmış yürümeyi unutmuştum. Yusuf bendeki aksaklığı fark edip durduğunda kocaman gözlerle ona baktım.

"Ne oldu?"

Bir an konuşma yetimi kaybetmediğimi sandım.
Aslında bende haklıydım bir eli benim ellerime sarılı bir diğer eli ise çenemdeydi.Ben elimi tutmasının şokutla yürüyemezken o başka bir şey olduğunu sanıp endişeyle yanıma gelmişti.Benim için hemde,sesimi bulduğumda kafamı yana çevirip çenemde ki elin düşmesini sağladım ama sağ elim hala avuçlarındaydı.

"İyiyim,sorun yok."

Gözleri sanki bir şeyler ararcasına gözlerimde dolandıktan sonra tekrar arkasını dönüp kendiyle beraber beni de yönlendirdi.Yusuf ile el ele restoranta girdiğimizde gözlerim kocaman açıldı burası restoran değil saraydı mübarek.Ben muhteşem yapıyı seyre dalarken Yusuf bir çalışanla konuşup bizim icin rezerve edilen masaya yönelmişti bile.

İki kişilik masaya karşılıklı oturduğumuzda önümüzde ki tabaklar servise hazırlanmıştı bile. İçeride herkes neredeyse çifti sadece bir kaç kişi vardı onlarda takım elbiseli iş adamları gibi görünüyordu. Dikkatimi çeken ikinci şey ise buradaki kadınların çoğunun tesettürlü oluşuydu ama hepsi o kadar şık ve alımlıydı ki bir an kendi kıyafetlerimi sorguladım.Ayağımdaki spor ayakkabılar bana haince sırıtırken karşımda rahatça oturan adama sinirle döndüm.

"Buraya geleceğimizi daha önceden söyleyebilirdin."

"Yine ne oldu yosun."

"Ne mi oldu,hayır yani buraya ayağımda spor ayakkabılar ile geldim insan bir uyarır dimi!"

Gözlerinde oluşan haylaz parıltılar gülümseyişini gizlediğinin kanıtıydı ama ben görmüşdün işte bu halime gülüyordu.Önümüze konulan yemekler ile muhabbetimiz kesilirken garsonun gitmesitle devam etti ama faklı bir yerden.

"İngilizcen oldukça iyi olmalı,akşama kadar dışarı da olduğuna göre."

"Arapça."

"Ne?"

"İngilizcem değil arapçam iyi."

"Sen arapça biliyormusun?"

Şaşırmıştı ama şimdi söyleyeceğim şeyle daha da şaşıracaktı.

"Hamid arabaya yavaş kullan,eşim dışarıyı izlemek istiyor."

Önümde duran sudan bir yudum alıp Yusuf'un hareketlerini izlemeye başladım.O az önce utanmışmıydı!Aman Allah'ım Yusuf Şadoğlu kızarıyordu o esmer yanakları gitgide kırmızı oluyordu.İçtiğim su genzime takılırken tabiri yerinde hayvan gibi öksürdüm ne etrafımızdakiler ne de Yusuf umrumda değildi.

Ben şuan tarihi bir olay yaşıyordum.Nefesim düzene girinci gözlerim kocaman olmuş bir şekilde Yusuf'a bakıyordum.Sağ elim benden bağımsız havaya kalkarken parmağım la onun işaret ettim.

"S-Sen az önce kızardın mı?"

Gülmemek için yanaklarımı ısırırken Yusuf ateş saçan gözleritle masadan kalkıp gitti.Bu tavrıyla artık kendimi tutamayıp kahkahamı serbest bıraktım.

Her ne kadar kısık sesle olsada Yusuf kahkahamı duymuş gibi arkasına dönüp gözlerini gözlerime kitledi. Elim ile ağzımı kapatmaya çalışırken önüne dönüp devam etti.Lavaboların olduğu koridora girip gözden kayboldu.

Yüzümde ki aptal gülümsemeyle yemeğime odaklanmaya çalışırken bir erkeğe utanmanın nasıl bu kadar yakıştığını düşünüyordum.Bu haksızlıktı aslında Yusuf Şadoğlu boylu boyunca haksızlıktı.

Beş dakika kadar kısa bir sürede tekrar masaya dönen Yusuf sakin ve sessizdi.Bende bu konuyu daha fazla uzatmamak adına beynimin en ücra köşesine kaydettim.Sorunsuz geçen yemeğin ardından biraz yürüyüp hatta bir ara ısrarlarım sonucu bir kaç fotoğraf çekip eve geri döndük.

Saat gece yarısını bulurken kendimi yatağa attım.Bugün cok yorulmuştum önce alışveriş sonra yemek beni perte çıkartmıştı.Aklıma yanakları al al olan Yusuf gelince bir kez daha kahkaha attım sesim Yusuf'a gitmesin diyede başımı hızla yastığa gömdüm.

Kahkahalarım son bulurken duyduğum sesle yataktan kalktım. Telefonum çalıyordu.Elimle yatağı yokladığımda son model telefonumu bulup bu saate arayana baktım annemdi.Hayır gece yarısı neden görüntülü arıyordu ki,Dubai ile Türkiye arasında pek saat farkı yoktu yani şuan orada da saat gece yarısıydı.

"Valide sultan hayırdır bu saate."

"Hayırsız kızım aramayınca ben arıyayım da yüzünü göreyim dedim."

"Ay ay ay tripte atarmış."

Tam yarım saat boyunca annemle konuşmuş içimi dökmüştüm tam kapatmaya hazırlanıyordum ki annem can alıcı o soruyu sordu.

"Yusuf oğlum nerede onunla da konuşayım."

Bir an oğlun kim Yusuf kim sen niye onunla konuşacak git uyu demek istesemde bu düşüncelerime gem vurup yüzüme yerleştirdiğim tatlı gülümsememle konuştum.

"Şeyde annem,ıım şeyde."

"Nerde Korel!"

"Aşağıda annem nerede olacak başka."

"O zaman o yataktan kalkta kocana götür telefonu bende böylece kaldığınız evi görürüm."

"Tamam annecim."

Hızla uzandığım yataktan kalkıp odadan çıktım.Tam koridora gelmiştim ki köşeli jetonum beynimdeki her köşeye çarparak yerine oturdu.Altımda tayt pijamam,üstümde mor tshirtüm ve belime kadar salınan açık saçlarım.Aman Allah'ım ben tesettürlü değildim!

Yusuf saçlarımı görmüştü ama o farklı bir durumdu yani isteyerek olmamıştı şimdi bile isteye karşısına böyle çıkacaktım.Üzerimi giyinip aşağıya insem annem kesin anlardı.Şimdi ne yapacaktım.

"Kuzum bir şey mi oldu?"

"Y-yok annem olmadı."

"O zaman neden dikiliyorsun orada."

"Anne belki Yusuf uyuyordur ya yarın mı konuşsan."

"Yavrum sen iyi misin?Az önce odadan çıkan sen değilmiydin nerde yatıyor bu çocuk."

"Odadan çıktım dimi ben,sen bana bakma anne ya Dubai'nin sıcak havası çarptı beni, ben en iyisi aşağıya ineyim."

El mecbur böyle inecektim aşağıya yapacak hiç bir şeyim yoktu.Hem Yusuf benim bugüne bugün nikahlı kocamdı,haram sayılmazdı yani tamam belki utancımdan yerin dibine girecektim ama hayatımız buna bağlıydı.

Düşüncelerim arasında salona vardığımda Yusuf'tan en ufak bir iz yoktu.Mutfaktan gelen tıkırtılarla oraya yöneldim ve günler boyu kendimi yastıkla boğmaya çalışacağım o ilk ana adımımı attım.

"Hayatım."

Ses yok!

"Hayatım."

Yine ses yok!

"Yusuf,hayatım bir bakarmısın?"

Elinde kahve kupası,ağzında tutmaya çalıştığı kurabiyesi ve çıplak omzunda asılı duran ufak mutfak havlusu.

Salonun ortasında biscolata erkeği var!!

Tövbe yarabbim ben ne diyorum böyle.Boğazıma baskı yapan tükürüğümü zar zor yutarken Yusuf'un da beni baştan aşağıya süzdüğünü fark ettim.Kocaman olmuş gözleri en son yeşil harelerimde durunca bir kez daha sertçe yutkunup söze girdim.

"Annem telefonda seninle konuşmak istiyor."

Zar zor bulduğum sesim ile durumu izah ettiğimde Yusuf elindekileri ve ağzında ki kurabiyeyi orta masaya koyup koltuğa fırlattığı tshirtünü tek seferde giydi ve tam yanıma gelip kameranın görüş açısına girdi.

Tabi bu arada tek eli belimi çoktan esir almıştı.Sanki annemin öz çocuğu Yusuf'muş da ben annemin geliniymişim gibi bir sohbet oluşmuştu ve ben dışlamıştım. Annemi memnun bir şekilde telefonu kapatmaya ikna ettikten sonra oturduğumuz koltukta birbirimizden uzaklaştık daha doğrusu ben uzaklaştım.

Konuşmamız uzun sürünce ayakta durmayıp salonda ki koltuğa yan yana oturmuş ve resmen iç içe yaklaşık yarım saat boyunca sohbet etmiştik.Oturduğum koltuk hatta koca salon bana dar gelmişti.Hızla koltuktan kalktığımda Yusuf bakışlarını üzerime dikti.

"Ş-şey, şey, ımm şey."

"Ney Korel!"

Eğleniyordu,pis kara hödük bu her halinden belliydi.Akşamın intikamını böyle alıyordu anlaşılan.

"B-ben şapaam yani şey."

Yusuf oturduğu koltuktan kalkıp tam dibimde durdu ama tam dibimde.

"Ne yapcan."

"Geç oldu yatayım ben.Hatta sen de yat."

Tam geri dönmüş bu ortamdan kurtulacakken bileğimi saran eliyle geri dönüp Yusuf'un göğsüne yapıştım.İkimizde sessizce bu pozisyondan beklerken fısıltı halinde konuştu.

"Bundan sonra benim yanımdayken saçlarını gizlemeni istemiyorum Yosun!"


Veee son😂😂😂Artık bir sonraki bölümde görüşürüz.

واصل القراءة

ستعجبك أيضاً

6.7M 341K 66
Herkesin hayatta en az bir amacı vardır. Benim amacım iyi bir hemşire olabilmek... ve yöntemim gülümsemek... Herkesin aksine gülümsemekten bir an...
393K 25.4K 56
Asel; Aslııı Asel;Aslııı Asel;Aslı kız ne dedikodular öğrendim bilemezsin!. Asel; Ömer abiyle karısı boşanıyorlarmış, zaten karısınıda hiç sevmezdim...
2.2M 139K 59
Bir kar yağar ince ince Komandonun hali nice Bir operasyon var bu gece Vur vur dağcı komando Vur paraşütçü komando (Komando Marşı) **** ATEŞOĞLU aşir...
558K 34.2K 37
Başına buyruk insandım, kabul! Fakat son yaptığım tahmin edilemez bir olayın kapısını aralamıştı. Ben bir inşaatta çıkan yangının, sevdiğim adamın b...