Yatılı Okul

By AZELYazarlar

280K 16.1K 3.8K

Hangi salak bir yatılı okula gitmeyi tercih eder ki ? İtiraf ediyorum: ben ve kankalarım... º•.○●º•.○●º•.○●º○... More

《1》Otobüs Vakası.
《2》Çok Sinirlendiğimde Yaparım.
《3》Sen N'aptın Kızım?
《4》Naber Turşu Kafalar?
《5》Hediye
《6》Pinkbornozqueen.
《7》Rüyanda Beni Gör.
《8》Başımız Büyük Dertte
《9》Kim Bu Şeyin Sorumlusu?!
《10》Hadi Eyvallah!
《11》Sırıtgaç Mı?
《12》Böcüklerin İstilasında.
《13》Cesaret Mi Duble Cesaret Mi?
《14》Sakızın Olayım Çiğne Beni
《15》Bık Bık Bık Bık¿
《16》Oha Senden Yakışıklıyım.
《17》BİÇIZ EJDERYA'LAR
《18》Ne Olmuş Bunlara?
《19》Değişiksiniz.
《20》Gökkuşağı Diyarına Gidiyorum.
《21》Ceket eskirse çöpe atılır yerine yeni bir ceket alınır
《22》Federallerin Canı Cehenneme!
《23》Prensip Meselesi.
《24》Dünya Ahiret Bacımdır.
《25》Kaliteli şeker çöpü
《26》Aşk Aşktı
《27》Sen Manyak Bir Kızsın!
《28》UZAYLILAAAAAR.
《29》Benim Gönlüm Sarışın
《30》Ramenini Ye Yağını Sorma
《 31 》Buz Prens
《32》Abi bu ne azgınlık
《34》Asi(l) Tayfa
《35》Cezasını Çekeceksin
《36》Sanırım Gözlerini Seviyorum
《37》Yerim Seni Karı!
《38》Bu Ne Lan!?
《39》İşte Busun Sen
《40》Biz Mutluyduk
《41》ÖZEL BÖLÜM // TATİLDEN KESİTLER
《42》Her Şeyi Anlatacağım
《43》S I Ç T I K ? ¿
《44》Pars Yıldızı
《45》Sırıttın
《46》FİNAL-1 Eftalya-Atakan
《47》FİNAL-2 Zümrüt-Polat
《48》FİNAL-3 Bediz-Pars
《49》FİNAL-4 Erva-Ender
《50》《FİNAL》-5 Ahenk-Utku
duyuru

《33》Patatesime Ketçap Olur Musun?

3.7K 261 82
By AZELYazarlar

Bediz'den:

++++++++++

"8612 numaralı mahkum delirdi!" Ahsen'in tiz sesiyle başımı beyaz hapishane kıyafetiyle ölü taklidi yapan Selim'e çevirdim.

Okulumuzun tiyatro kulübü bu sene Stanford hapishane deneyini canlandıracaktı. Aslına bakarsanız bunu tek bir öğretmen bile onaylamamıştı ama drama öğrencileri olarak bu yıl alışılmadık bir şey yapmak istemiştik. Ben her ne kadar terminatörü canlandıralım desem de kabul edilmemişti. Kimse terminatörü canlandıramazmış. Oysa ben terminatöre benziyordum. En azından ikimizin de gözleri vardı.

"Benden habersiz nefes alamazsınız!" Ahenk elindeki kırbacı sallayarak çılgınca bağırıyordu.

Mahkum kıyafetleri içindeki okul arkadaşlarımsa ortaçağ köleleri gibi istekleri yerine getiriyor seri katil bakışlarıyla bizleri izliyorlardı. Özellikle 8612 numaralı kaçık üniversiteliyi canlandıran Selim, her an zincirlerinden kurtulup katliam yapacakmış gibi bakıyordu.

"Abartma be!" diye çirkefleşen Eftalya üzgündü. Çünkü gardiyan kıyafetlerinin ona yakışmadığını düşünüyordu ve haklıydı. Çünkü cidden kostüm onda çok komik duruyordu.

"Bugünlük bu kadar yeter çocuklar!" Karizmatik sesli edebiyat öğretmenimiz, yeşil renkli kravatını gevşetmiş bir şekilde bize seslendi. Adam 40 yaşında olmasına rağmen Brad Pitt'den daha karizmatik görünüyordu. Keşke Mehtap Hoca yerine derslerimize girseydi. Eftalya hocaya eriyerek bakarken dürtükleyip kendine getirdim. Tiyatroyla zerre alakası olmamasına rağmen sırf bu sebeple katılmıştı.

Üzerimizdeki kostümleri çıkarmadan, salondan Ahenk ile birlikte çıktık. Ahenk kırbacıma duygusal bir bağ ile bağlandığından kırbaç Jack de bizimle geliyordu.

♧♧

"E, sonra ne oldu?" dedi Eftalya. Dün başımızdan geçen serüvenleri onlara anlatıyorduk.

Ahenk itiraftan sonra, elindeki pamuğu Tutku'nun yüzüne atıp "Sarışınlarıma ihanet edemem" demişti ve şimdi ben hariç tüm gruptan hakaret içerikli sözler alıyordu. Zümrüt'ten bile! Grubumuzun saygıdeğer üyeleri olayı duyduktan sonra bakışlarıyla etrafı tarasalar da Tutku'yu bulamamışlardı. Ve Tutku olmadığı için Ahenk oldukça rahattı.

"Şimdi bir tek biz kaldık. İnanamıyorum."

Yüzümü Erva'ya çevirip ondan cevap bekledim. Sanırım Kerimcan'a benzetmeye çalıştığım sesimi sevmemişti zira buruşturduğu yüzüyle yaşlı moruklara benziyordu.

"Ben hala seninle evliyim bebeğim." Ahenk her ne kadar umursamıyormuş gibi görünse de sesindeki pürüz ve bakışlarındaki durgunluk düşündüğü belli ediyordu. Ona 'sen beni aldattın lanet olası biçız' bakışımı atıp kafamı yemeğime çevirdim. Utku'yu gerçekten sevmiyordum ve onunla birlikte olması fikri beni sinir ediyordu. Yine de Ahenk'in kararlarına sonsuz bir saygım vardı.

Yemeğimdeki mantarları ayıklayıp kalanını yerken Ahenk iştahla mantarlarını yiyordu.

"Ahenk sen mantar sevmezsin." diye mırıldanan Erva ile Ahenk yüzünü buruşturdu.

"Ben yemeklerimi ayırmam!"

Herkes inanmadığını belirten mırıltılar çıkartırken Erva doğruca Ahenk'e bakıyordu.

"Sen gelsene bir benimle!"

Ahenk ve Erva masadan ayrılınca üçümüz arasında romantik bakışmalar gerçekleşti.
Ben Zümrüt ve Eftalya'ya çişi gelmişte tutamıyormuş gibi bakarken onlar çocuğunu kartala kaptırmış Fatma ana gibi bakıyorlardı. Birazdan ellerini dizlerine vurup 'Gittiğğ gittiğğ' diye çığlık çığlığa ağlayacak gibiydiler.

Evet, müthiş betimliyorum adeta bir Junior Steinbeck!

Saniyeler süren bakışmalarımız dakikayı bulunca masadan kalktım.

"Ben gidiyorum."

Bir süre masanın önünde beklediğim için tuhafça bana baktılar.

"Gitsene artık."
"Aman be!"

Yemekhaneyi terk edip bahçeye doğru seke seke yürürken bir yandan elimdeki hayali ışın kılıcımı sallıyordum.

"İmparatorluğa ölüm, yaşasın isyancılar!"

İnsanların bakışlarına aldırmadan her zaman oturduğumuz çardakta tek başına oturan Ahenk'in yanına oturdum. Gözlerini tek noktaya sabitlemiş bipolar bozukluğu hastaları gibi garip hareketler yapıyordu. Halüsinasyon görmediğinden emin olmak için bambu çubuğundan yapılmış ışın kılıcımla kolunu dürttüm. Yüzünü bana çevirip psikopatça sırıttı.

"Savaş mı istiyorsun? Gardını al!"

Çubuğu ortadan bölüp yarısını ona verdiğimde çubukları birbirine sürtüp kılıç savaşı yapmaya başladık.

♧♧

"Bebeğim olduğun için kazanmana izin vereceğimi düşünme bile." dedim ciddiyetle.

"Senin kazanman için çalışsam bile beni yenemezsin."

Yüzümü Ahenk'ten öteye çevirip boşluğa baktım. Bakışlarım ruhumdan bir şeylerin kaybolduğunu bilip hiçbir şey yapamıyormuşçasına hüzünlüydü.

"Sen senseilere ihanet ettin, faniliğini bizzat ben getireceğim ölümlü!"

Kılıcımı karnına vurup zaferle sırıttım.

"Ben kazandım."
"Yoo, bu sopa bozuk."
"Kesinlikle değil."
"Hakeme soralım."

Yanından geçen ilk kişiyi kolundan tutup bize çevirdi.

"Söyle bakalım hakem kim kazandı?"

Çocuk bön bön suratımıza bakarken Ahenk elindeki çubuğu salladı. Jeton yeni düşmüş olacak ki çocuk gözlerini devirdi.

"Umurumda olmadığını anlaman için işaret diliyle mi konuşmalıyım?" Yenilgiye sinirlenen Ahenk, umursamazca konuşan çocuğa daha çok sinirlenip patladı.
"Sen kendini ne sanıyorsun?"

Çocuk iki adım daha yaklaşıp Bediz suratını Ahenk'in gözüne soktu.

"Nefesini kesmem için tanıdık biri olmama gerek yok, istersen göstereyim." Farklı bir üslupla söylese fesatlaşabilirdim ama tavırları alaycı ve soğukluk doluydu.

Ahenk donup kaldığında neden bu tersiyer kılıklı faremsi şeye bu kadar uzun süre baktığını anlamadım.

Ancak iki saniye sonra alaycı suratlı pembe götlü şempanze kılıklı çocuk  yere çakılınca baktığı kişinin Tutku olduğunu anladım.

"Sen kimin nefesini kesiyorsun lan!"

Hayvansı bir sesle alaycı suratlı pembe götlü şempanze kılıklı çocuğun üzerine uçan Tutku oldukça korkutucu gözüküyordu. Ancak ne ben ne de Ahenk Herkül kılıklı Tutku'yu umursamıyorduk. Tabii kavga izlenilmeye değerdi.

"Onun nefesini yalnızca ben keserim!"

Ahenk öksürmeye başladığında sırtına elimle vurdum. Ancak fazla sert olmuş olacak ki daha çok öksürmeye başladı.

"Böbrek taşım bile düştü Allah'ın cezası!"
"Senin böbrek taşın yok Ahenk."

Omuz silkerek yüzünü Tutku'ya döndürdü.

"Olsaydı düşerdi."

Etraf kalabalıklaşmaya başlayınca Tutku kavgayı bırakıp yüzünü Ahenk'e çevirdi. Dün oluşan yaralar daha çok açılmış, yenileri eklenmişti. Gömleğinin iki düğmesi koptuğu için kravatı garip duruyordu ve saçları dağılmıştı. Bu tipiyle ona eriyecek 9'lardan birçok kız tanıyordum ve bu komikti çünkü şu an gördüğüm tek şey elektrik çarpmışa dönmüş aptal bir oğlandı. 

"Ahenk..." diye konuştu sesi yorgun geliyordu. Bir an sırtına vurup  'Acı yok Rocky' diyesim gelse de kendimi frenledim. Biraz sonra oluşacak acıklı sahneyi izlemem gerekiyordu.

Ahenk konuşmak için ağzını açtığında Tutku eliyle susmasını işaret etti.

"Beni bölersen söyleyemem ayrıca sakın espri falan da yapma buraya gelmeden önce bir litre kola içtim burnumdan bile fışkırabilir." Gülmemi tutamayıp ağzımdan bir kıkırtı çıkınca Tutku'nun sert bakışlarıyla karşılaştım. Bu sırada nerden geldiğini bilmediğim bir el omzumdan yükseldi. Bu Erva'ydı. Utku'nun bana olan kötü bakışlarına sertçe karşılık verip Utku geri çekilince keyifle patlamış mısır paketini açtı. Hiçbir olayı da kaçırma zaten.

Bahçedeki kimse konuşmazken Tutku boğazını temizleyerek konuşmaya devam etti.

"Bak sana afilli sözler söyleyemem sen de sevmezsin zaten ama bana inanmanı nasıl sağlayacağımı bilmiyorum. Sarışın mı olmam gerek? Sen iste saçlarımı platin sarısına bile boyarım." Sonra ne söylediğinin farkına yeni varıyormuş gibi yüzünü buruşturdu. "Hayır, bekle, bunu yapmam ama gerçekten yapmayı isterdim."

Ahenk tek kaşını kaldırdığında yenilgiyle nefes verdi. "Tamam, istemezdim. Ama sonuç olarak senden aşırı hoşlanıyorum. Gerçekten çok." Eliyle bizi ve etrafta toplanmış küçük kalabalığı gösterdi. "Kendimi böyle küçük düşürecek kadar çok hem de."

"Dostum seni rahatlatacaksa senden daha küçük düşmüş durumdayım." dedi hala istifini bile bozmadan yerde uzanan çocuk. Utku birkaç saniye ona öfkeyle baksa da başını yere eğdi.

Erva'nın kulağımın dibinde ağzından çıkan iğrenç seslerle patlamış mısır yemesine dayanamayıp yerimi değiştirdim.

"Ailenle olan sorunları da bunlara hiçbir şekilde engel olmayacağımı da biliyorum. Ama çıkmazda hissettiğinde bana gel istiyorum. İçine atıp mutlu görüneceksen de en azından bana dürüst ol istiyorum."

"Sen prenses değilsin kötü bir şeyden kurtulmak için oturup prens beklemezsin, ben de zaten beyaz atlı prens değilim ama varsın olmayalım. Sen süpürgeli cadı ol ben emrindeki avcı. Mutlu sonla falan bitmeyelim." Bir an gaza gelmiş olacak ki yükseldi. "Hatta bitmeyelim lan!"

Erva tezahürat yaparken üçümüz de ona kötü bakışlar attık. Bakışlarımızı görünce keyifsizce yerine sindi.

"Evet zamanında seninle anlaşamadık falan filan ama olsun be! Ben senin beni öpmen yerine bana yumruk atmanı tercih ede- yok ya etmem yumrukların cidden sert." Tam ciddiyet bozulacak gibi oldu ki geri toparladı.

"Aramızdaki bu şey ne kadar sürecek bilmiyorum ama sürsün istiyorum. Seni asla üzmeyeceğim demiyorum ama üzersem şöyle yüzüme sağlam bir yumruk atarsın onu da biliyorum."

"Sana şiir falan okumayacağım ama boş versene beraber izlediğin dizilerdeki karakterlerin dedikodusunu falan yapabiliriz." Şahsen biri bana bu teklifle gelse reddederken kibar olabilirdim.

"Batırdığımı biliyorum ama lütfen inan bana."

"Ayrıca bu itirafı tek birinizin ağzından duyarsam okulu size zindan ederim!"

Bahçedeki insanlar söylemeyeceklerini belirten sesler çıkardığında Tutku tekrar Ahenk'e döndü. Adım gibi eminim ki çoktan yayılmıştı bile.

"Ne diyorsun, patatesime ketçap olur musun?"

Şimdi ben dahil yirmi çift bakış Ahenk'e dönmüştü.

"Afedersiniz bölüyorum." dedi nihayet oturur pozisyona gelen çocuk. "Ama bu hayatımda duyduğum en kötü çıkma teklifiydi." Kendini beğenmiş bir sırıtışla ekledi. "Ve bilirsiniz epey alıyorum."

Hep bir ağızdan 'kes sesini' dediğimizde ağzına eliyle fermuar çekip izlemeye devam etti. Göz ucuyla Erva'dan mısır istediğini de görebiliyordum.

"Haklı." dedi arkadan bir ses. Utku az sonra sinirden ağlayacakmış gibi görünse de sakince sese döndü. "Oğlum o kadar prova ettik. Ne dedim ben sana?" Atakan hızlı adımlarla yaklaşıp elindeki birkaç kez üstü karalanmış metni gözümüze soktu.

"Doğaçlama yok." dedi Utku Ahenk'in tarafına bakmayarak. Muhtemelen yeterince rezil olduğunu düşünüyordu.

"Sen ne yaptın?"
"Doğaçlama."

"Olmaz böyle." dedi onaylamayarak. "Gidelim biz sen sonra tekrar edersin." Etraftan küçük çaplı yuhalama sesi gelince gözlerini kıstı. "Kaç saat harcadım ben bu herif platonik aşkına doğru düzgün açılsın diye haberiniz var mı?"

Öfkeyle yükseldiğinde nereden çıktığını bilmediğim Polat onu kollarından tuttu. "Atakan, sakin ol aslanım."

"Lan hepiniz izliyor muydunuz?" dedi Utku şok, utanç ve birkaç duyguyu barındıran sesiyle. Ahenk'e doğru kaçamak bir bakış attığı da gözümden kaçmadı.

"Evet." dedi Ender. Az ilerideki ağaçlığın arkasından kapüşonundan zorla sürüklediği Pars'la çıkarken. "Ahenk'in seni yumruklayacağına bahse bile girdik." Utku'yla konuşuyor olmasına rağmen özellikle Erva'ya bakıyordu.

"Yumruklamadı." dedi Pars büyük bir keyifle. "Ben kazandım."

"Lan bi' durun kız cevap versin." dedi Polat konuşmaması için ağzını kapattığı Atakan'la beraber kenara çekilmeden hemen önce.

"Haklı." dedi Ender ciddiyetle. "Yeni bahis; Ahenk Utku'ya ne cevap vere-" Pars kafasına vurduğunda sustu.

Nihayet herkes sustuğunda Utku özür diler bakışlarını -ki bu onun gibi pirimitif bir canlı için milat sayılırdı-  gülmemek için dudağını ısıran Ahenk'e çevirdi. "E, inanıyor musun bana?"

Continue Reading

You'll Also Like

1.5M 46.8K 155
20 yaşında iç mimarlık 2.sınıf öğrencisi ,dış çevre ile çok bağıntısı olmayan genç bir kız. 26 yaşında acımasız, zalim adını bile duyunca korkmaya...
465K 24K 25
Not: Kitapta +18 unsurlar mevcuttur.. Kına yakmak kendini adamaktır ; Bir gelinlerle damatlara yakarlar ; kendilerini birbirlerine adasınlar diye. B...
4.4M 329K 58
"Bu kitap babası tarafından sevilmeyen ve hiç bir zaman sevilmeyeceğini düşünen kızlara ithafen yazılmıştır..." (Haziran-Temmuz ayları arasında kitap...
471K 22.2K 19
Yasmîn, annesiyle birlikte Zemheroğlu konağında çalışmaktadır. Zemheroğlu Mardin'in en köklü aşiretidir. Yasmîn'in babası bir gece ansızın annesini...