ZİFİRİ

Bởi dilanzclk

17M 282K 43.7K

"Bir cesede baktığının farkındasın değil mi?" Acı sesimden dökülürken elimdeki silah kolumun titremesiyle düş... Xem Thêm

Baş Belası 1: Zifiri
Zifiri 1| Kırık Geçmemiş
Zifiri 2: Zehirli Orman
Zifiri 3: Kırgın Gece
Zifiri 4| Nefes
Zifiri 5 | Polisin Kızı
Zifiri 6 | Kül
Zifiri 7 | Evim
Zifiri | Yeşil Ağ
Zifiri 9 | Ölüm Kadar
Zifiri 10 | Rüzgar Karahanlı
Zifiri 11|İz
Zifiri 12 | Hesaplaşma
Zifiri 13 | Tehdit
Zifiri 14 | Gök
Zifiri 15 | Kurşun
Zifiri 16 | Teslimiyet
Zifiri 17 | Yol
Zifiri 18 | İtiraf
Zifiri 19 | Bertaraf
Zifiri 20 | Karanlık Gece
ZİFİRİ 22 | GECE
ZİFİRİ 23 | Hasta
ZİFİRİ 24 | İçindeki Cennet
ZİFİRİ 25 | İki Metre
ZİFİRİ 26 | KAL
ZİFİRİ 27 | Tehlike

ZİFİRİ 21 | KATİL

209K 9K 957
Bởi dilanzclk

"Evimizi dikizleyen sen olamazsın değil mi?"

Gözlerimin içine uzak bir mesafeden bakmaya devam etti. İnkar etmiyordu. Yalan söyleme ihtiyacı da yoktu zaten. Nedense yalan söylemeyeceğini biliyordum. Çekindiği bir şeyi yoktu nasıl olsa. Sessizliğini evet olarak aldım ve "Neden?" diye mırıldandım hayretler içinde.

Önündeki araca makas atıp önüne geçtikten sonra "Seni öldürme planları yapıyordum." Dedi, soğukkanlılıkla. "Planların suya düştü sanırım." Dedim başımı iki yana sallayıp. "İnsan sadece bedenen ölmez polisin kızı." Dümdüz yola düşürdüm bakışlarımı Doğru söylüyordu. "Sadece bir kez değil, binlerce kez öldürebilirsin birini."

"Binlerce kez katil olacaksın."

"Hayır, binlerce kez intikam alacağım."

"Ya sen ölürsen." Diye fısıldadım. "Ya sen de öldürülürsen."

"Benden kurtulmuş olursun." Gülümsedim ama canım acımıştı. "Senin katilin ben olmayacağım."

"Ama seninki ben olacağım." Ceketini parmaklarımın arasına sıkıştırıp, ellerimi yumruk haline getirdim. Arabası bu kez duraksadığında bir gece kulübünün önündeydik. Saat sekize geliyordu, karanlık günün son perdesini çekerken Rüzgar benden önce arabadan indi. Yaptığımız konuşmadan dolayı darmadağındım. Biri kapımı açtığında içeri sızan soğukla irkildim. Kapımı açan oydu, yüzünde sahte bir tebessümle bana elini uzattı. "Sadece bu gecelik." Diye mırıldandı uzattığı eline attığım şaşkın bakışlarıma son vermek ister gibi. O kapımı açmıştı ve çıkmama yardım etmek için elini uzatıyordu. O bu kadar nazik biri değildi, kesinlikle numara yapıyordu. "Kuralları unutma Adacık." Çok konuşma! Sözümden çıkma ve asla ondan uzaklaşma! Evet, tehditleri yüzünden kurallarını unutmam imkansızdı.

Sağ elimi sol elinin avucuna bıraktığımda beni ona yakışmayan bir naziklikle dışarı doğru çekti. Topuklu ayakkabıların üzerinde zorda olsa dengemi sağladığım. Eteğimin uçlarından çekiştirip kendime son bir çeki düzen verdiğimde parmaklarının parmaklarıma dolanmasıyla bu geceyi ikinci şoku avuçlarımın içine bıraktı. O elimi tutuyordu. Parmakları parmaklarımın arasındaydı ve beni arkasından çekiştirirken fazlasıyla umursamazdı. Oysa benim birazdan kalbim kar gibi eriyip yere akacaktı. Arabasının anahtarlarını merdivenlerin başında bekleyen valeye attıktan sonra bana yürümem için başıyla işaret verdiğinde şaşkınlığımı kenara bıraktım. Sımsıkı tuttuğu ellerimden gözlerimi çektiğimde tek başıma asla giremeyeceğim gece kulübünün kapısından kolaylıkla geçtik. Güvenlikler onu selamlayarak geri çekilirken merakla etrafımı inceliyor, aynı zamanda beni arkasında sürüklemesine izin veriyordum. İçeri girer girmez bizi karşılayan görevli Rüzgar'ın daha önceden ayırttığını anladığım masasına doğru bizi yönlerdi. Mekanın ortasında dans eden bir topluluk vardı, topluluğu etrafına saran bir de ünlü bir dj. Tam ortaya konulmuş dj  sahnesi. Kalabalık karşısında tedirginlikle ona sokulduğumda kuş gibi tuttuğum ellerindeki tutuşumu sertleştirdim. Kalabalıktan sıyrılmaya çalışırken bir saniyeliğine gözleri omzunun üzerinden gözlerimi buldu. Onun her daim takıldığı Nokta Bardan tek farklı buradaki kişilerin daha zengin görünüyor olmasıydı. Herkes şıktı ve gözlerimi kapatma istediği uyandıracak görüntüler yoktu. Bana bu yüzden kıyafet almış olmalıydı. Mekana ve yanına yakışabilmem için. Neden bu kadar zahmete girdiğini bilmiyordum ama emin olduğum tek şey, kafasının içinde cirit atan tilkilerin bir kuyruğu da bana dolamıştı. Hiçbir açıklama yapmayacağından artık sormayı bıraktım. Yerimize oturduktan sonra elimi bıraktığında, avuçlarımda sıcaklığın geçmesi biraz zaman aldı.

Garson siparişlerimizi aldı. Daha doğrusu o garsonun kulağına bir şeyler söyledi, garson not aldı ve gülümseyerek uzaklaştı. Bende müzikten dolayı hiçbir şey duyamadım. Nezaketi buraya kadardı herhalde, ne istediğimi bile sormamıştı. Etrafı incelemeyi bırakıp kollarımı birbirine doladım. Arkama yaslanırken içten içe gecenin bir an önce bitmesi için dua ediyordum.

Biraz sonra garson geri geldiğinde Rüzgar'ın önüne bir viski bardağı benim önümü de şarap bardağında kırmızı bir sıvı bırakmıştı. Rüzgar önüne bırakılan bardağı eline aldığı an kafasına diktiğinde kendi bardağıma kötü bakışlar atmayı bırakıp ona kızgın bir bakışlar bağırdım. "İçki içmeyeceğim."

Bardağını masaya bırakıp elini kaldırdı ve hemen onu gören garsona aynısından der gibi bir işaret çaktı. Dikkatini sonunda bana verdiğinde  "İçeceksin." Demişti emir verir gibi. Kesin bir şekilde başımı hayır anlamında sallayıp bardağı ona doğru ittirdim. "İç dediysem, içeceksin."

Şarap bardağı yeniden bana doğru kaydı. O yeniden doldurulan bardağını aynı hızla başına dikerken çocuk gibi dudaklarımı büzdüm ve yeniden başımı iki yana salladım. "İçemem. Daha önce hiç içmedim ama emim ki sarhoş bir Ada dünyayı ikimize de dar eder."

"İçeceksin."

"Hayır."

"Diyorsun?" Tek kaşını tehditvari bir şekilde yukarı kaldırdı. Direnişim her zamanki gibi kısaydı. Sinirle bardağı masadan alıp başıma diktiğimde, dudaklarım geçen yakıcı hiçbir şey yoktu. Aksine tatlı ve güzeldi, kiraz tadında. "Meyve suyu mu?" dedim, inanamayarak. Boşu boşuna mı direnmiştim o kadar. "Sarhoş bir aptalla uğraşacak değildim herhalde." Akıllıca bir karar.

İstemsizce gülümsediğimde başımı başka tarafa çevirdim. Garson üçüncü kez masamıza geldiğinde içki servisini yapmak yerine kulağına bir şey söylemişti. Rüzgar hemen ayağa kalktı ve bakışlarını ileri çevirdi. Bakışlarını takip ettiğimde içeri giren iki takım elbiseli adamı gördüm. Adamlar daha önce fark etmediğim bir kapıdan içeri girerek gözden kayboldu. "Ben gelene kadar hiçbir şey yapma." Dedi gitmeden önce. "Biri yanına yaklaşırsa benimle olduğunu söyle. Anladın mı?" Onunla birlikte olma düşüncesi akılımı bulandırırken başımı aşağı yukarı evet anlamında salladım. "Hemen döneceğim." Kalabalığın içine girip çıktığında, oda tıpkı takım elbiseli adamlar gibi güvenlik tarafından açılan kapıdan içeri girdi. O kapıdan çıkması yarım saatten uzun sürmüştü. O sırada yanıma hoş bir çocuk gelmek için hazırlanırken garsonlardan biri önüne geçip bana gerek kalmadan güzelim çocuğu kaçırmışlardı. Kapıdan önce Rüzgar çıkarken cebine bir flaş bellek attığını gördüm, takım elbiseli adamlar kapıda göründüğü an bakışları beni bulmuş ve birbirlerine bir şey söylemişlerdi. Sonrasını önüme dikilen Rüzgar Karahanlı yüzünden göremezken, beni ellerimden tutarak ayağa kaldırdı. "Ne oldu, o adamlarda kim?"

"Soru sormak yok." Tabi, gözlerimi devirdim. "Şimdi ne olacak?"

Ellerimizi birbirine kilitleyip beni kalabalığın arasına çekiştirdi. "Yarım kalmış bir dansımız vardı sanırım." Kafasına bir şey mi düşmüştü? Bir yaptığı diğer yaptığına uymuyordu. Yarım kalan bir dansımız yoktu ki. O benle zorla dans etmeye kalkışmış sonucunda da Emir'le kavga edip beni bir tarafa savurmuştu.

Mekanı inleten müzik biz piste adım atar atmaz yerini ağır bir müziğe bıraktığında en sevdiğim şarkılardan biri olan 'Ah Be Kadın'ın' sözleri de o, kollarını belime dolarken sızlayarak kulağıma dokundu. Soğuk parmakları bel boşluğumda buluştuğunda titreyen gözlerle derin bir nefes aldım. "İyi değilsin." Diye mırıldandım. Duysun diye kulağına yaklaşmak zorunda kaldığımda sıcak nefesi boynumda bizimle birlikte dans etmeye başladı.

"Hiçbir zaman iyi olmadım." Bende.

"Dengesizin önde gidenisin." Ayaklarım yavaşça hareket ettiğinde şarkıcının "Ah be kadın, Gecenin karanlığındasın." Dediği kısımda sertçe yutkundum.

"Öyleyim." Diye mırıldandı. Bedenlerimiz arasında ufak bir aralık ama kocaman bir uçurum vardı. Tıpkı şarkının sözlerindeki gibi, uçurumun kenarındaydım. Ona bir adım atmak üzere.

"Öfke kontrolünde yok."

"Hem de hiç."

"Sadist misin?"

"Birazcık."

"Psikopat?"

"Bakış açısına göre değişir."

"Kesinlikle öylesin." Hangi tarafından bakarsan bak, psikopatın önde gideniydi. "Biliyor musun?" diye fısıldadım, ona biraz daha yaklaşarak. "Bir kalbin olduğundan şüpheliyim."

Kısa bir gülüşün sesi kulağıma çalındı. "Olmadığına yemin edebilirim." Diye cevapladı bana kızmak yerine. Başımı geriye atarak kısık gözlerle yüzüne baktığımda gülüşünün izleri dudağının kenarında kalmıştı. İşte buna ağzım açık şaşırabilirdim. O az önce gülmüştü. O nu gördüğümden beri ilk defa. Dudaklarından dudaklarıma bulaşan gülümsemeyi gizlemek için başıma önüme eğerken, kalbimden yükselen binlerce rengarenk balon onun gülüşünde kayboldu.

Belinde duran elinin yaramaz bir çocuk gibi yukarı tırmandığını fark ettiğimde "Rüzgar." Diye mırıldandım. Sesimde korkudan çok acı vardı. Gözlerimiz bir birini bulduğunda yeşillerine dağılan karanlık ruhuma sıçramak için hazırdı. Rüzgar sessizce gözlerimin içine bakmaya devam etti. Kendi etrafımızda döndüğümüz son turun dönemecinde duraksadığımızda, adem elması hareket etti ve gözleri yavaşça dudaklarıma düştü. Düşüncelerinin aynası olsa görüntüsü gece olurdu. Kalp atışlarım süratle arttı, aldığım her nefeste göğüs kafesim eziliyordu. Sanki biri göğsüme dünyanın en büyük ağırlığını bırakmıştı. "Adacık." İsmim dudaklarından feragat ettiğinde hafifçe yüzüme doğru eğilmişti. Nefesinde alkol kokusunu aldım. Ne yapmaya çalıştığına anlam veremedim ama hiç iyi hissetmiyordum, üstelik o sarhoştu.

"Rüzgar..."

"Seni öpmek istiyorum." Diyerek susturdu beni. Yüzüme tokat yemişim gibi kaskatı kesildiğimde son sözleri defalarca beynimde yankılandı. Seni öpmek istiyorum... Ardı ardına.

Rüzgar Karahanlı bedenlerimiz arasındaki tüm sınırları paramparça ederken gözlerim neredeyse yerinden çıkacaktı. Yanlış mı duymuştum, Beni öpmek mi istiyordu? Beni paramparça etmek isteyen adam beni öpmek istiyordu! Kim bilir, belki de böyle paramparça edecekti ya da kafası kesinlikle yerinde değildi.

Külkedisine değneğini dokunduran peri bu gece sihrini erkenden bitirmişti. Ayakkabılarımın topukları kırılmıştı, bana ait olmadıkları için.

Yüzlerimiz arasındaki mesafeyi hızla yok ederken ona karşı çıkmak için söylemek istediğim tüm sözler etrafa dağıldı. Beni gerçekten de öpecekti. Düşüncelerim nefesini hissettiğim an buharlaşırken, yapabildiğim tek şey başımı başka tarafa çevirmek oldu. Sıcacık dudakları yanağımla buluştuğunda hırıltıya benzer bir ses çıkardı. "Adacık." Nefesimi tuttum. Dudaklarını kulağıma yakın bir mesafeye sürttü. Sırtımdaki ellerini o kadar çok bastırıyordu ki, tırnaklarını etimde hissediyordum. "Bırak beni, hemen."

"Seni öpmek istiyorum."

"Asla." Sesim kısık ama netti. Burnunun ucunu boynuma sürttü. "Bana karşı gelme."

"Bırak beni."

"Hayır." Artık tir tir titriyordum. "Sarhoşsun."

"Değilim." Diye itiraz etti. Anlını şakağıma bastırdı. Şarkı son notalarını basarken gözlerimi sımsıkı yumdum. "Öylesin." Sarhoş olmasa beni neden öpmek istesin ki, benden nefret ediyordu! "Ne dersem yapmak zorundasın." Bunu değil! Öfkeyle gözlerimi açtım ve onu kendimden uzaklaştırmak için tüm gücümle ittirdim. Bedenlerimiz arasına yarım metre girdi ve tam ondan kurtulmak üzereyken son anda kolumdan yakalayıp beni kendine çekmek istediğinde elim havaya kalktı ve yanağına sertçe indi. "Uzak dur benden!"

O sendeleyerek geriye düşerken hızla kalabalığın arasına karıştım ve çıkışa doğru koşmaya başladım. Önüme gelenleri ittirmek zorunda kalırken ardımdan edilen birkaç küfürü karşılık vermeden sindirmek zorunda kaldım. Dışarı çıktığım an temiz hava ve soğuk beni karşılarken köşede müşteri bekleyen taksiciye doğru yöneldim. Üzerimde ne para vardı nede telefon. Her şeyim onun arabasındaydı. Umarım taksici evden para almama izin verirdi. Gerçi eve nasıl girecektim ki? Allah kahretsin.

Taksinin kapısını açar açmaz kendimi içine atarken "Hemen gidebilir miyiz? Adresi yolda tarif edeceğim." dedim, avcısından kaçan av misali bir ifadeyle. Taksici telaşıma anlam veremezken önüne döndü ve arabayı çalıştırdı. Başımı mekanın kapısına çevirdiğimde onun kapıdan yeni çıktığını gördüm. Taksici hızla koyulurken yola, beni arayan bakışları etrafında dolandı. Beni arıyordu. Gözleri taksiyi ve içindeki beni bulduğunda önünden geçip gitmek üzereyken camı indirdim. Göz göze geldiğimizde tüm sokağa inleten bir şekilde bağırmıştı. "Hemen buraya gel!" Başımı iki yana sallayıp, ona dil çıkardım ve ardından el salladım.  Önüme döndüğümde hüngür hüngür ağlıyordum.

.....

Đọc tiếp

Bạn Cũng Sẽ Thích

25.3M 902K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
1.5M 50.5K 24
"Zorla evlendik farkındasın değil mi?" dedim dehşetle. Umursamadı ve gözlerimin en derine bakıp, belimde olan eli belimi okşamaya başladı. "Evet kar...
1.7M 101K 62
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.
640K 19.7K 54
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!