Normal Contact (Harry Styles)

Od creamcakesharry

23.4K 1.9K 1.2K

Normal temaslar aslında dışı bakır içi altın olan ufak hazineler gibidir. Sadece normal bir temastan ibaret o... Viac

"Normal Contact"
Bölüm 1 -Gerçek olamayacak kadar güzel-
Bölüm 2 -Jane Eyre kızı-
Bölüm 4 -Beklenmedik olaylar-
Bölüm 5 - Ani misafir-
Bölüm 6 -Neyin nesiydi bu böyle?!-
Bölüm 7 -Yanılgılar & Sıkıntılar-
Bölüm 8 -Kaçamak & Şarap Gecesi-
Bölüm 9 -Sadece Normal Bir Temas-
Bölüm 10 -Yaklaşan fırtına-
Bölüm 11 -Duyguların Açığa Çıkması & Candy'nin Geçmişi-
Bölüm 12 -Yenilgi, en azından, şimdilik-
Bölüm 13 -Büyük hata & Kimberly Evans-
Bölüm 14 -Kaybolmuş yollar ve ilk hayal kırıklığı-
Bölüm 15 -Aynı yerde, farklı kişilerle-

Bölüm 3 -Ufak bir yazar parçası-

1.4K 138 75
Od creamcakesharry


"Evet...?" Bana kendinden bahsedebileceğini dile getirdiğim sarışın kız kitapların arasına dalmıştı.

"Ah... Şey ben özür dilerim, dalmışım."
Gergince bana baktı. Ona geri baktığımda muhtaç bir tebessümün pembe dudaklarına yayıldığını fark ettim.

"Kitabı gerçekten istiyor olmalısın."

Güldü. "Hem de ne demezsin, yıllardır arıyorum. Hala daha bulamadım."

"Neden bu kadar çok istiyorsun ki?" Aniden sorduğum soruyla haddimi aşmış olabileceğim düşüncesine kapıldım fakat garip aksanlı konuşması kulaklarıma tekrardan doldurunca tuttuğum nefesimi vermem bir oldu. Sahi, Alman mıydı?

"Jane Eyre gerçekten büyüleyici bir kitap, yani anlarsın ya? İlk okuduğumda gerçekten nefesim kesilmişti ve haftalarca etkisinden çıkamadığımı hatırlıyorum. Gerçi neden bu kadar taktın dersen, hiçbir fikrim yok."

"Daha önce hiç okumadım."

"O zaman okumanı öneriyorum." Gülümsedim. Başıma bir dünya iş çıkartan bu yüce gönüllü kitabı tabiki de okuyacaktım. Bütün bu karmaşaya değecek bir kitap olup olmadığını deli gibi merak ediyordum.

Sıkıntıyla ofladı."Üst tarafta yok, alt tarafta var mı?" Son kitaplara da dikkatli bir şekilde göz gezdirdim. Jane Eyre Libreria'da bile kayıplara karışmıştı.

"Yok."

Bakışlarındaki hayal kırıklığını görünce biraz üzüldüğümü hissettim. Yıllardır aradığım kitabı sonunda bulabilme düşüncesiyle bir kitapçıya gelsem, kitabı bulabilmek için saatlerimi o kitapçıda geçirsem, sonra ünlü adamın biri gelse ve o kitaba konsa, ve kitabı tüm bu olanlara rağmen bulamazsam ben de üzülürdüm.

Kitap raflarına yaslanıp dinlemeye başladığımız dakikalar sessiz geçerken bir anda onu dikizlerken buldum. Tanımadığım bu kibar ve tuhaf kızla bir saate yakın aynı odadaydık ve yüzünü inceleme fırsatını daha şimdi yakalamıştım.

Saçları çok güzeldi, sarı renginin neredeyse tüm tonları vardı, koyusundan açığına kadar.  Kıvırcık dalgalara sahipti ve uzundu. Yanakları pembeydi, çok kilolu olmamasına rağmen tombullardı ve bu onu fazla tatlı gösteriyordu. 

Kafamı salladım. Ne yapıyordum ben böyle? 

Ailemle buluşmak için sadece 15 dakikam kalmıştı, ve benim elimde Jane Eyre'ın birinci baskısı yoktu. Harika. 

Bu huyumdan deli gibi nefret ediyordum işte. Unutkanlığımdan, bir şeyleri düşünmeden yapmaya kalkışmaktan. Tüm bu davranış şekillerinin bencillikle harmanlaşmasından deli gibi nefret ediyordum. Kendimi ve bu kötü yönümü düzeltmek için elimden geleni yaptım fakat her zaman aynı şekilde sonuçlanıyordu. Hayal kırıklıkları. 

"Harry! Candy! Kitabı buldunuz mu?"Lorenza'nın sesini duyduğumda irkildim. İkimizde derin düşüncelere dalmışız ki olduğumuz yerde sıçradık.  "Maalesef hayır!" diyerek geri seslendi Candy. Bana bakarak oraya gideceğini belirtti ve onu takip ettim. Bethany ve Lorenza'nın üzgün suratlarıyla karşılaştık. 

"Tüh, burada olur sanıyordum. Üzgünüm çocuklar, özellikle sana Candy. Mahcup oldum şimdi." üzülerek bakışlarını ellerine indirdi tatlı kadın. Candy'nin tepkisine baktım. Sakin bir şekilde gülümseyip Lorenza'nın yanına gitti ve yere çökerek ellerini tuttu. 

"Önemli değil Lorenza. Lütfen canını sıkma, seninle ve Libreria'yla tanışmak beni daha mutlu etti. Ayrıca bugün çok güzel bir anıya da sahip oldum." Lorenza gülümsemesine tekrardan kavuşurken Candy bana baktı. Bakışlarımız anında buluştu, birbirimize karşılıklı bir şekilde gülümsedik. 

Bir garip hissettim o an. Yutkunup bakışlarımı kaçırdım. Buraya geldiğimde böyle bir olay yaşayacağımı asla tahmin etmezdim fakat sanırım olaydan çok bu insanların bana karşı olan tepkileri şaşırtmıştı beni. Sanki ünlü değilmişim gibi, yoldan geçen normal bir insanmışım gibi davranan bu insanların arasında ne kadar rahat hissettiğimi fark ettim. Yüzümü açtıkları her magazin programında görmüyorlarmış gibi, ilk defa gördükleri bir insanmışım gibi davranmaları, sohbet etmeleri. Fotoğraf yok, temas yok. Yargılamak veya soru sormak yok. Mesela tam şu anda karşımda duran ve kibarca Lorenza'yı gülümsetmeye çalışan Jane Eyre kızı, bana yıllardır aradığı baskıyı eğer burada bulabilirsek alabileceğimi söyleyecek kadar kibar, fakat kendini tanıtmasını istediğim anda muhabbetten kaçacak kadar gizemliydi. Normalde insanlara kendilerinden bahsetmesini söylediğim zaman -alışkanlık oldu artık- her şeylerini anlatırlardı. 

"Şimdi ne yapacaksın Harry?" esmer kız soru yönelttiğinde ağzımdan bir oflama çıktı. Ensemi ovaladım. "Hiçbir fikrim yok." 

"Aslında başka bir şey alarak telafi edebilir ve kitabı bulamadığını dürüstçe dile getirerek özür dileyebilirsin. Bulduğun zaman ona alacağını söylersin." Candy'ye baktığımda Lorenza'nın moralini çoktan düzeltmiş, kollarını önünde kavuşturmuş bir şekilde masaya yaslandığını fark ettim. Söylediği gayet mantıklıydı, suratıma bir gülümseme yayıldı. 

"Bence güzel fikir. Gemma nelerden hoşlanır Harry? Güzel bir kitap fena olmaz sanki." dedi Lorenza. Hmm, Gemma nelerden hoşlanır, kitaplar, kediler, makyaj malzemeleri...

"Kitap olur aslında." Kitapçıya tekrardan bir göz attım. Okuduğum nadir tür kitap vardı, ve okuduklarımı genellikle Gemma'dan alıyordum. Bu yüzden kitaplar hakkında geniş bir bilgiye sahip değildim. Gıcık bir gülümsemeyle Candy'e baktım. Kaşlarımı aşağı yukarı oynatıp imada bulundum. Bana şaşırarak baktığında elimle içeriyi gösterdim ve dişlerimi açarak güldüm. Yüzüme birkaç saniye donuk bir şekilde baktı ve en sonunda dudaklarını kocaman bir gülümseme kapladı ve kıkırtısı dudaklarından serbest kalarak kitap raflarının arasına doğru gitti. Olduğum yerde çivi gibi çakıldım çünkü donup kalma sırası bendeydi. 

Çok güzel gülüyordu. 

"Harry?" ismimi seslendiğinde boğazımı temizledim ve yanına gittim. İsmimi telaffuz edişi bile farklıydı. 

Yanına gittiğimde elinde bir kitap tutuyordu. "Bu kitap 18. yüzyıl Fransa'sında geçiyor. İnsani duyguları ve duyuları hissetmeyen fakat salt duyulara karşı olan duyarlılığını ve istediği kokuları elde edebilmek için cinayet işlemekten çekinmeyen bir adamı anlatıyor. Yazar cidden kitapta kokuları kelimelerle tanımlayabileceğimizi çok güzel göstermiş. Kokunun insanlığının benliği olduğunu da çok güzel anlatmış. Yani..." kitabı elinden alıp biraz inceledikten sonra ona baktım. 

"Uhm... Ben şey- ıhm, teşekkür ederim. Alman bir edebiyatçı mısın?" yüzüme şaşırarak baktı. Cümleleri asla benim konuşurken kuramayacağım bir şekilde tane tane seçilmiş kelimelerden oluşuyordu. Aksanı da bir değişikti zaten. Merakıma yenik düşmüştüm. 

Güldü. "Türküm, edebiyatçı değilim ama ufak bir yazar parçası olabilirim. Alman edebiyatçı da iyiymiş gerçi." gülmesine bende katıldım. Ufak bir yazar parçası.  Konuşmama izin vermeden, "O zaman bu kitabı alıyorsun? harika bir seçim." gülüp göz kırptıktan sonra yanımdan sıyrıldı ve kitabı Lorenza'ya hediye paketi yapması için uzattı. Arkasından bakakaldım. 

3 saattir tanıdığım bir kızdan etkilenecek değildim. Sadece merak ediyordum. Sadece, merak. Normal bir merak. 

Sadece bir kez tanıştığın bir kıza şarkı yazmış bir insansın sen Harry. Mantıklı ol Tanrı aşkına.

Evet. Her neyse.

Yanlarına gittiğimde Lorenza kitabı kedili hediye paketiyle süsleyip bana uzattığında gülümseyip teşekkür ettim. Saate baktığımda ise süremin neredeyse dolduğunu gördüm. Bu kadardı sanırım. 

"Evet dışarıda katil bir fırtına var." Bethany camdan dışarıya bakarak derin bir iç çekti. Paltomu yavaşça giyerken şiddetli yağan yağmura baktım. Trafik berbat haldeydi büyük ihtimal, neyse ki Gemma'nın evi yakındı. 

"Nasıl gideceğiz?" diye fısıldadığını duydum Candy'nin. "Bilmiyorum, taksi mi çağırsak? Metro uzakta kaldı baya. Durağa kadar yürümeye kalkışsak ölürüz herhalde." Candy Bethany'nin fikrini onaylayınca içimde bir dürtü oluştu. 

"Sizi ben bırakabilirim." hızlıca bana döndüklerinde ikisininde suratlarındaki şok olmuş ifadeye gülümsedim. 

"Harika olur." "Gerek yok." aynı anda konuştuklarında kahkaha attım. Birbirlerine bakıp kızdılar. 

"Bethany!" "Candy, saçmalık çıkarma boş yere!" 

"Hadi gidelim, görüşürüz Lorenza." 

Ve kendimizi kısa süre içinde arabada, yolda, onların bana yolu tarif ederken yaşadıkları çatışmalara şahit olmamla, yanlış gidilen yolların en sonunda tatlı apartmanlarının önünde bulduk. James ile yaptığım Carpool karaoke'lerin dışında sanırım hayatımda yaptığım en komik araba sürüşlerinden biriydi. Bethany ve Candy her saniyede ufak tartışmalara giriyor ve komik diyaloglarda bulunuyorlardı. Candy ikide bir Bethany'nin bir yerlerini sıkarak onu çılgına çeviriyordu ki Bethany'nin dediğine göre poposuna cimcik falan atıyormuş. Bethany bunu bana söylediğinde Candy çileğe dönerek Bethany'den uzak, arka koltuğun en ucra köşesine oturdu. En çok güldüğüm bu oldu sanırım, ayrıca beni en çok kuşkuda bırakan da. Kitapçıda bana mesafeli davranan ve sohbetten kaçan bu kibar kızdan bekleyeceğim bir şey değildi fakat her saniye daha fazla şaşırıyordum. 

Evlerinin önüne geldiğimizde, "Çok teşekkür ederiz Harry. Umarım kardeşin kitabı beğenir." dedi Bethany, ben ona rica etmeden hemen önce. Arabadan indi. 

Sadece Candy kaldığında gergince gülümseyerek ona baktım. "Uhm-" "Acaba," aynı anda konuştuğumuzda kahkaha attık. Ona ilk konuşması için müsaade ettim. Bulaşıcı gülümsemesi tekrardan dudaklarına yayıldı. 

"Tanıştığımıza memnun oldum ve bıraktığın için teşekkürler." gülümsedim. İkide bir gülümseyip duruyordum.

"Rica ederim, bende tanıştığımıza memnun oldum Jane Eyre kızı, tekrardan." gülümsemesi büyüdü, bilinmeyen bir bakış gözlerinde oynadı, sanki bir şey söyleyecek gibi oldu fakat sonra o düşünceden aniden vazgeçmiş gibi kıpırdandı yerinde. "Uhm, gidiyim ben. Hoşçakal." 

"Görüşürüz." arkasından eve girene kadar, bir süre baktım, düşünceler zihnimi terk edene, arabadaki sessizlik can sıkıcı bir hale bürünene kadar.Kedili hediye paketine baktım, sonra evlerine, arka koltuğa ve arabaya sinmiş hoş kokunun yarattığı ortama.

 Fakat aniden karşıdan yanıp sönen ışıklar gelmeye başladı, ellerinde kameralarla bana doğru koşan insan sürüsüyle karşılaştı bakışlarım ve ünlü olduğum gerçeği tekrardan girdi zihnime, bir tokat gibi aydınlattı düşüncelerimi. 

Paparazzilerden kaçarken tek düşündüğüm bu 1-2 saatin ne kadar huzur dolu olduğuydu. Magazincilerin Ellie ve Candy'i görüntülemiş olmaları aklımdaki son ihtimal bile değildi. 

Buraya kadardı sanırım. 

Pekala, pekala. Bu cümleleri söylerken her şeyin bundan sonra başlayacağını ben de bilmiyordum. 

Pokračovať v čítaní

You'll Also Like

65.4K 2.9K 26
Yabani evrenindeki çiftimiz Asi ve Alaz'ın hayatları farklı bir şekilde kesişeydi, mesela Asi, Soysalan Üniversitesi'ne bomba gibi düşseydi, nasıl ol...
92.8K 7.8K 28
Üniversitesinin serseri çocuğu jungkook, kız arkadaşını rahatlatmak için kayda aldığı inlemelerini yanlışlıkla yeni atanan rektörü Kim Taehyung'a ata...
272K 21.9K 15
Tek başına bebeğiyle Seule taşınan omega jeon jungkook ve komşusu safkan alfa kim taehyung . Omegaverse! SafkanAlfatae! Omegakook! Text&Düzyazı!
326K 21K 33
Karanlığın travmasını yaşayan Jungkook ve onu karanlık bir odaya kilitleyerek cezalandıran Bay Kim. Seme~Taehyung Uke~Jungkook •Mpreg•