Bölüm 8 -Kaçamak & Şarap Gecesi-

1.3K 114 88
                                    

Yorumlarım neredee??:) 

Candy ile olan telefon konuşmamızdan sonra kendimi hızlı bir şekilde arabada, evine doğru giderken buldum. Evin yolunu karıştırmamak için -hala daha alışamamıştım- Candy'den konum atmasını rica eden bir mesaj yollamış o da hemen bana konumu geri olarak atmıştı.

Gergindim. Her ne kadar Candy insanı sakinleştiren bir yapıda olsa da kendimi tutamıyordum. Görüşümle birlikte kibardı, onun yanında rahat hissetmeniz için elinden geleni yapıyordu fakat o tanımlayamadığım garip hissiyat el parmak uçlarımdan ayak parmak uçlarıma kadar dönüp dolaşıyordu ve midemde bir kelebek durmadan hareket edip duruyordu.

Bir buçuk hafta önce kütüphanede tanıştığım kızın evine doğru ikinci kez gidiyordum, garip ve beklenmedikti fakat sanırım onu hayatımda biraz özel kılan da, onu diğer insanlardan ayıran özellikte buydu.

Yolda yavaşça ilerlerken Londra'yı uzun zamandır görmediğimi fark ettim. Eski büyüsünü taşısa da, sokaklarında özgürce gezdiğim zamanlara kıyasla daha çok kalabalıklaşmış, ne zaman yapıldığını bile bilmediğim çokça yeni binalar eklenmişti. Yaşadığım şehre bile inemeyen biri olarak bu 'uzun zamandır görmemek' hissiyatından nefret etmiştim. Gerçi vaktimin çoğunu Los Angeles'ta geçirmeyi bırakabilsem buraya daha rahat uyum sağlayabilirdim.

Yağmur damlaları yavaşça arabanın camına çiselemeye başlamıştı. Sokakta yavaşça koşturan insan sürüsünü fark ettim, Londra'nın sonbahar havasını bilip yanında şemsiye getiren insanlara nazaran daha fazlaydılar ve bu minik kaos bana Lorenza'ya gittiğim, Candy'i ile tanıştığım günü anımsattı ve ani bir tebessüm dudaklarımda belirdi.

Tanıdık yollardan geçerken karıştırmamak adına konumu izledim ve çok kısa bir süre sonra kendimi tanıdık apartmanın önünde buldum. Şemsiye almayı tabi ki de ihmal etmiştim bu yüzden hızlıca arabadan inip kendimi apartmanlarının içine attım. Çok hafif ıslanmıştım.

Kapıyı çaldığımda, ayaklarında kocaman kedili patikleriyle, siyah taytı ve bol beyaz kazağıyla Candy açmıştı. Saçları her zamanki gibi gür ve kıvırcık dalgalara sahipti. Kalbimin ufak bir tarafı bu görüntü karşısında oynaşırken gülümsememe engel olamadım. Yavru kedi Candy'nin ayaklarına dolanıyordu.

"Harry! Hoş geldin! Hadi içeri geç." kapıyı geçmem için araladı ve kenara çekildi.

"Merhaba, nasılsın?" dedim o ceketimi çıkartmama yardım ederken. "İyiyim, ya sen?" ben lafının arasından teşekkür ederken, ceketimi geçen sefer olduğu gibi o askıya taktı ve kocaman bir şekilde gülümseyerek önümde durdu.

"Süperim. Acaba bugün nasıl bir röportaj yapsam diye düşünüyordum." dedim ve kıkırtısını serbest bıraktı.

"Karnın aç mı? Yemek saati olduğu için çok güzel makarna yaptım."

"Sabahtan beri bir şey yemiyorum."

"Harika!" dedi ve hızlı adımlarla salonla birleşik küçük mutfağa doğru ilerledi.

"Zehirlenme ihtimalim var mı?" Tepkisini izlemek için yüzüne baktım mutfakta yanında dikilirken. Yüzünde "cidden mi?" ifadesiyle yan yan bana baktığında hafif tebessümü dudaklarındaydı. Bu anı zihnime kazımak istedim çünkü yüzünün aldığı ifade çok tatlıydı.

"Birazdan hayatında yiyebileceğin en güzel makarnayı yiyeceksin. Domates soslu, naneli..." makarnaları tabaklara koyarken, cevap vermeme fırsat vermeden, "Harry bunları sofraya koyabilir misin?" dedi.

"Hay hay," dedim hemen tezgahın yanında olan beyaz masaya tabakları yerleştirirken. Makarnadan gelen nane kokusu midemdeki aç canavarları harekete geçiriyordu.

Normal Contact (Harry Styles)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin