Bölüm 3 -Ufak bir yazar parçası-

1.4K 138 75
                                    


"Evet...?" Bana kendinden bahsedebileceğini dile getirdiğim sarışın kız kitapların arasına dalmıştı.

"Ah... Şey ben özür dilerim, dalmışım."
Gergince bana baktı. Ona geri baktığımda muhtaç bir tebessümün pembe dudaklarına yayıldığını fark ettim.

"Kitabı gerçekten istiyor olmalısın."

Güldü. "Hem de ne demezsin, yıllardır arıyorum. Hala daha bulamadım."

"Neden bu kadar çok istiyorsun ki?" Aniden sorduğum soruyla haddimi aşmış olabileceğim düşüncesine kapıldım fakat garip aksanlı konuşması kulaklarıma tekrardan doldurunca tuttuğum nefesimi vermem bir oldu. Sahi, Alman mıydı?

"Jane Eyre gerçekten büyüleyici bir kitap, yani anlarsın ya? İlk okuduğumda gerçekten nefesim kesilmişti ve haftalarca etkisinden çıkamadığımı hatırlıyorum. Gerçi neden bu kadar taktın dersen, hiçbir fikrim yok."

"Daha önce hiç okumadım."

"O zaman okumanı öneriyorum." Gülümsedim. Başıma bir dünya iş çıkartan bu yüce gönüllü kitabı tabiki de okuyacaktım. Bütün bu karmaşaya değecek bir kitap olup olmadığını deli gibi merak ediyordum.

Sıkıntıyla ofladı."Üst tarafta yok, alt tarafta var mı?" Son kitaplara da dikkatli bir şekilde göz gezdirdim. Jane Eyre Libreria'da bile kayıplara karışmıştı.

"Yok."

Bakışlarındaki hayal kırıklığını görünce biraz üzüldüğümü hissettim. Yıllardır aradığım kitabı sonunda bulabilme düşüncesiyle bir kitapçıya gelsem, kitabı bulabilmek için saatlerimi o kitapçıda geçirsem, sonra ünlü adamın biri gelse ve o kitaba konsa, ve kitabı tüm bu olanlara rağmen bulamazsam ben de üzülürdüm.

Kitap raflarına yaslanıp dinlemeye başladığımız dakikalar sessiz geçerken bir anda onu dikizlerken buldum. Tanımadığım bu kibar ve tuhaf kızla bir saate yakın aynı odadaydık ve yüzünü inceleme fırsatını daha şimdi yakalamıştım.

Saçları çok güzeldi, sarı renginin neredeyse tüm tonları vardı, koyusundan açığına kadar.  Kıvırcık dalgalara sahipti ve uzundu. Yanakları pembeydi, çok kilolu olmamasına rağmen tombullardı ve bu onu fazla tatlı gösteriyordu. 

Kafamı salladım. Ne yapıyordum ben böyle? 

Ailemle buluşmak için sadece 15 dakikam kalmıştı, ve benim elimde Jane Eyre'ın birinci baskısı yoktu. Harika. 

Bu huyumdan deli gibi nefret ediyordum işte. Unutkanlığımdan, bir şeyleri düşünmeden yapmaya kalkışmaktan. Tüm bu davranış şekillerinin bencillikle harmanlaşmasından deli gibi nefret ediyordum. Kendimi ve bu kötü yönümü düzeltmek için elimden geleni yaptım fakat her zaman aynı şekilde sonuçlanıyordu. Hayal kırıklıkları. 

"Harry! Candy! Kitabı buldunuz mu?"Lorenza'nın sesini duyduğumda irkildim. İkimizde derin düşüncelere dalmışız ki olduğumuz yerde sıçradık.  "Maalesef hayır!" diyerek geri seslendi Candy. Bana bakarak oraya gideceğini belirtti ve onu takip ettim. Bethany ve Lorenza'nın üzgün suratlarıyla karşılaştık. 

"Tüh, burada olur sanıyordum. Üzgünüm çocuklar, özellikle sana Candy. Mahcup oldum şimdi." üzülerek bakışlarını ellerine indirdi tatlı kadın. Candy'nin tepkisine baktım. Sakin bir şekilde gülümseyip Lorenza'nın yanına gitti ve yere çökerek ellerini tuttu. 

"Önemli değil Lorenza. Lütfen canını sıkma, seninle ve Libreria'yla tanışmak beni daha mutlu etti. Ayrıca bugün çok güzel bir anıya da sahip oldum." Lorenza gülümsemesine tekrardan kavuşurken Candy bana baktı. Bakışlarımız anında buluştu, birbirimize karşılıklı bir şekilde gülümsedik. 

Normal Contact (Harry Styles)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin