YORGUN

Da seydauynk

45.1K 14.5K 43.4K

"Seni uyardım! "Dişlerini sıkarak konuştuğunda onu ilk gördüğüm anda ki öfkesiyle yüz yüze geldim "şimdi bura... Altro

1.BÖLÜM - ZAMANSIZ
2.BÖLÜM - ÇÖKÜŞ
3.BÖLÜM - GEÇMİŞ
4.BÖLÜM - İLK ADIM
5.BÖLÜM - MERAK
6.BÖLÜM - TECRÜBE
7.BÖLÜM - MEZAR
8.BÖLÜM - SINAV
9.BÖLÜM - DEĞERSİZVARİ
10.BÖLÜM - YARA
11.BÖLÜM - BEKLENMEDİK
12.BÖLÜM - KORKU
13.BÖLÜM - HASRET
14.BÖLÜM - LAVİNİA
15.BÖLÜM - FOTOĞRAF
16.BÖLÜM - KARAR
17.BÖLÜM - KADER
18.BÖLÜM - YANGIN
19.BÖLÜM - ESKEF
20.BÖLÜM - MEKTUP
21.BÖLÜM - UZAK
22.BÖLÜM - DİLHUN
23.BÖLÜM - HİSTERİK
24.BÖLÜM - UÇURUM
25.BÖLÜM - ENDİŞE
26.BÖLÜM - KURŞUN
27.BÖLÜM - UYANIŞ
29.BÖLÜM - KAÇAK
30.BÖLÜM - ÇIRPINMAK
31.BÖLÜM - PİŞMANLIK
32.BÖLÜM - ÇARESİZ
33.BÖLÜM - MECRUH
34.BÖLÜM - MİSAFİR
35.BÖLÜM - ÖLÜM
36.BÖLÜM - OD
37.BÖLÜM
38.BÖLÜM
39.BÖLÜM
40.BÖLÜM
41.BÖLÜM
42.BÖLÜM
43.BÖLÜM
44.BÖLÜM
45.BÖLÜM
46.BÖLÜM
47.BÖLÜM
48.BÖLÜM
49.BÖLÜM
50.BÖLÜM

28.BÖLÜM - YALNIZLIK

541 210 691
Da seydauynk


Herkese merhaba! Sizleri beklettiğim için çok üzgünüm. Bölümü bayram öncesi paylaşacağımı söylemiştim lakin yaklaşık bir aydır kendimi beklenmedik ani bir yoğunluğun içerisinde buldum. Öncelikle geciktirdiğim için sizlerden özür diliyorum. Bölümü tam anlamıyla düzenleyemedim maalesef ama sizleri bekletmemek adına atmak istiyorum. Diğer bölümde bu düzenleme durumunu telafi edeceğimi bilmenizi isterim.


Oy, yorum ve destekleriniz benim için çok değerli. Hepinize oy, yorum ve desteğiniz için çokça teşekkür ediyorum.


Yıldızları parlatmayı unutmayalım! Satır arası yorumlarda görüşmek üzere. Keyifli okumalar...


Bölüm Şarkısı: what have I become?


Mevsimler gibi düşün onu. Senin için güneş gibi doğduğunu, yazın yakıcılığıyla seni sarıp bunalttığını unut. Gönlüne ilkbahar çiçeğini açtırıp sonrasında dikenlerinden usandığını unut. Sonbaharda dökülmeye yüz tutan yapraklar gibi seni savurduğunu, sert rüzgârıyla esip seni gönlündeki kapıdan dışarı ittiğini unut. Yağan karın altında seni soğukluğuyla buluşturduğunu, kalbinin buz kesip onun avuçlarında paramparça kaldığını unut.

Mevsimler gibi düşün onu. Hayatından geçip gitsin öylece. Kalbini paramparça eden soğukluğunu, hoyrat yağmurlarını, sert rüzgârıyla seni gönlünden kovmasını, tehlikeli ateşiyle seni yaktığını unut. Yağmuruyla, karıyla, sıcağıyla, soğuğuyla sana dokunmadan geçip seni yalnızlığınla bıraksın.

Yalnızlık, bütün olacak gibi olup sonrasında olmayacağını fark ettiğin her durumdan çok daha iyidir. Bırak geçip gitsin ama seni sana bırakarak geçip gitsin. Bir tane olan kalbini kimsenin ellerine öylece veremezsin. Yağmurların sonunda bittiği gibi düşün. Yazın sonunda geçtiğini, çiçeklerin solduğunu, karın her şeyin üzerini örtecek kadar yağdığını hatırla.

Bize kalacak olan sadece yalnızlıktır. Yolun başında, ortasında yahut sonunda, yalnızlık orada hep görebileceğimiz yerdedir. Acıtsa da mevsimler gibi düşün onu. Acıtsa da hayatından geçip gitsin öylece.

                                                                                                                                                       Gidişinin ertesi...


"Zili sökeceksin zili "incelemekte olduğum dosyayı beyaz ama kullanılmaktan sarı rengine çalan sehpanın üzerine bırakıp ayaklandım. Zili bu şekilde çaldığına bin pişman edeceğim kişiye bakmak için kapıyı açtığımda konuşmama fırsat vermeden omzuma kasten çarparak elindeki market poşetleriyle gürültülü bir şekilde içeri girdi.

"Zili artık bu şekilde çalmayacağınız konusunda anlaştık sanıyordum "dedim huysuz bir şekilde. Buraya taşındığım zaman aramızda sadece dördümüzün bileceği, bir kısa, bir uzun, iki kısa ve son kez uzun şekilde zili çalacağımız konusunda anlaşmış bir süre sonra buna gerek olmadığına kanaat getirmiştik.

Lakin Eskef inatla her seferinde zili böyle çalarak beni sinir etmeyi hedeflemiş ve amacına ulaşmıştı. Eskef ve Peder beni dinlemediklerini belli edercesine Amerikan mutfağa doğru yürüyüp ellerindeki alışveriş poşetlerini ve nereden çıktığına dair bir bilgim olmayan büyük ahşap kutuyu tezgâha bırakmışlardı.

"Seni sinir etmek hoşuma gittiği için ısrarla böyle çalıyorum "Eskef davranışı yetmiyormuş gibi sözleriyle utanmadan beni çıldırtmaya devam ederken onu onaylamaz bir şekilde başımı salladım.

"Peder'i bari rezil etme "tezgâhın arka tarafına geçip getirdikleri poşetlerden birisini açtım "millet bizi deli sanacak "diye söylendim.

"Akıllı mıydın ki? "Espri adı altında söylediği saçma cümlesinin eşliğinde dirseğiyle koluma vururken poşetten çıkarttığım grissini paketiyle omzuna vurdum. Tekrar poşetleri boşaltma işlemine döndüğümde çıkan her abur cuburla birlikte gözlerimi abartılı bir şekilde devirdim. Bu kadar fazla ve gereksiz abur cuburu ne yapacaklardı?

"Kızım buzdolabına bir şeyler alalım dedim ama "Peder aklımdan geçenleri okuyormuş gibi konuştu "bu hayta senin yanında kaldığı zamanlarda ağzı boş dursun istemiyormuş. Bütün dolapların boşmuş "dedi onaylamaz bir ses tonuyla.

"Düşünmeniz yeterli Peder hiç önemli değil "Peder'i mahcup etmemek adına kurduğum cümlenin ardından Eskef'in aldığı abur cubur dağını mutfak dolaplarından birisine sığdırmaya çalışmış bu sırada Eskef'i bir araba dolusu azarlamıştım. Paketleri patlama riskine rağmen sonunda iki dolaba sığdırabildiğimde yalnız bırakmamak adına Peder'in yanına gittim.

"Sen evine yerleşeli epey zaman oldu ama hediyeni ancak şimdi getirebildim kızım "nereden çıktığı belli olmayan kutunun gizemi çözülürken mahcup bir ifadeyle Peder'e döndüm.

"Benim için çok şey yaptınız. Hiç gerek yoktu "elimi kutuya koyup Peder'e doğru hafifçe ittim "bunu kabul edemeyeceğim. Fazlasıyla mahcup oluyorum "dedim tebessüm ederek. İkisi de bu süre zarfında bana gereğinden fazla yardımcı olmuşlar yetmemiş şimdi de hediye alarak beni mahcup etmişlerdi.

"Kabul etmezsen bozuşuruz "Peder'in sahte kızgınlığı hoşuma gittiğinden dudaklarıma buruk bir tebessüm yayıldı. Babamın neredeyse çocukluğumda kalmış silik sureti zihnimde kudretli bir acıyla belirdiğinde gözlerimin buğulanmasına mani olamadım.

Peder'in ansızın babamı anımsatmış olması babamı özlediğim gerçeğini suratıma acımasızca çarparken onunla hiç Peder ile muhabbet ettiğim gibi muhabbet edemediğimi fark etmiştim. Buğulu gözlerimde beliren acıyı görmelerini istemediğimden tebessümümü olabildiğince genişleterek cilalı ahşap kutuyu önüme çektiğimde üzerine işlenmiş olan adıma baktım.

'Karaca'ya... 'Yalnızlığı iyice mesken tutmuş ruhuma yaraşır bir yazılıştı. Karaca'ydım. Yalnızca Karaca.

"Kutu birinci sınıf gürgen ağacından "Peder hediyesini tanıtırken merakla kutunun sürgü kapağını kaydırmış, nargile takımıyla karşılaşınca istemsizce dudaklarımdan bir kıkırtı kaçmıştı. "Döküm pirinçten yapılma. Rahat rahat kullanabilirsin, seni ömürlük götürür. Benim nargile takımını çok beğenmişsin. Eskef söyleyince senin için de bir tane yaptırdım "Peder'in o gün içtiği nargile takımının aynısı olan takıma bakarken dudaklarım şaşkınlıkla aralandı.

"Ben böyle bir şey söylemedim "kaşlarımı çatarak hızla Eskef'e döndüm "niye uyduruyorsun? "Sitemime karşılık alaycı bir tavırla dudak büktüğünde söze girdi.

"Gözlerin beğendiğini söyledi Esmer "aklımda Eskef'in telepati yöntemiyle zihnimi okumasından başka bir seçenek belirmezken Eskef'in gaipten çıkan olası mistik gücünü düşünmeyi başka bir zamana erteleyip Peder'e baktım.

"Zahmet etmişsiniz, çok güzel gerçekten teşekkür ederim "nargile takımını kapatıp dikkatli bir şekilde kucağıma aldığımda Peder ile konuşmaya devam ederken koltuğun karşısında duran küçük boy kitaplığın üzerine yavaşça koymuş tekrar onlara döndüğümde Eskef'i kahve fincanlarının olduğu tepsiyi taşırken görmüştüm.

"Konuşacağımız çok şey var "Eskef yavaş yavaş gelme amaçları hakkında konuşmaya hazırlanırken elindeki tepsiyi küçük orta sehpanın üzerine koyup kendini koltuğa attı. Koltuğun yanındaki küçük pufa oturduğumda gözlerim duvarın kenarında hafifçe sıyrılmış olan boyaya takıldı.

Elli yedi gün önce belirsiz geleceğim eşliğinde sadece iki kitap kolisi ve iki valizle bu eve gelmiştim. Eşyalı olarak kiraladığım küçük stüdyo dairenin bana yeteceğine kanaat getirmiş ve yanılmamıştım. Beyaz renginde köşe koltuk takımı aynı renkte küçük bir kitaplık, yerde kare antrasit renginde iki binli yılların başında kalmış desene sahip geniş bir halı, tavanda eski zamandan kalma olduğu belli olan cam demode bir avize vardı. Küçük mutfağımda ise kısa beyaz bir tezgâh, fırın, ocak, çamaşır makinesi, duvarda üç tane ve aşağısında üç tane olmak üzere altı adet mutfak dolabı, hemen yan tarafındaki kapının ardında ise tuvalet ve banyo vardı.

Beyaz duvarları süsleyen bir adet tablo ve kitaplığın üzerinde duvara sabitlenmiş küçük televizyon bulunuyordu. Daireyi geniş göstermek adına fazlaca tercih ettikleri beyaz renge alışmakta bir süre zorlanmış hatta kendimi hastanede kalıyormuş gibi hissetmeme engel olamamıştım ama zaman içinde mevcut şartlarım nedeniyle duruma adapte olabilmiştim. İnsan zamanla neye alışmazdı ki? O gideli altmış ben gideli elli yedi gün olmuştu. Yokluğuna alışmasam bile benden gittiğini yakıcı bir çaresizlikle kabullenmiştim.

Evi kiralarken beni kimsenin bulmaması adına Saldıray'dan yardım istemiş, Saldıray ise bütün işlemleri kendi adıyla hallederek bana yardımcı olmuştu. Karşılığında yine bir şey isteyeceği sırada Eskef durumu halledeceğini söylemiş ne yaptıysa Saldıray ilk kez karşılığında beni zor duruma sokacak bir şey istemediğinden neredeyse onun için büyük olan fedakârlığı nedeniyle gözlerim yaşaracak raddeye gelmişti.

"Rahatın yerinde mi kızım? "Peder'in sorusuyla gözümün takıldığı boyası sıyrılmış duvardan bakışlarımı çekip ona döndüm.

"Burası bana yetiyor "idare ettiğime dair yapacağım konuşma Eskef'in abartılı ve isyankâr tavrıyla baltalanmıştı.

"Yatağın bile yok Esmer "kendisini ve Peder'i göstererek "ikimiz bile aynı anda evinde kalamıyoruz çünkü yer yok! "Eskef'in isyanına içten içe hak verirken kısa bir an buraya taşındığım ilk haftaya gitmiştim. Eskef ve Peder yardımcı olmak adına bende kalmışlar, Peder için kanepeyi yatak yaparken Eskef'e hemen halının üzerinde yer yatağı yapmış bana yer kalmadığından dış kapının önüne yatak yapıp yatmak zorunda kalmıştım.

Sabah ise Eskef sırt ağrısıyla kalkıp söylenerek kahvaltı hazırlamak için dolabı açmış dolabı da boş görünce onun öfkeli haykırışını bir saat boyunca dinlemek zorunda kalmıştık. Sonunda Peder benim derbeder halime dayanamayarak bizi kahvaltıya götürmüş sonrasında benim inatla kabul etmeyen tavrıma karşın kavga kıyamet eve alışveriş yapmıştık.

"Sende kalmazsın Eskef "diye söylendi Peder.

"Sen kalabilirsin ama ben kalamam öyle mi? "Diye sordu Eskef sitemle. Bu aralar sıklıkla yaşadıkları tartışmalar yüzünden aralarının açılmaması için Seyit Onbaşı edasıyla bütün her şeyi sırtlanıp düzeltmek için canla başla mücadele vermiş lakin yıpranmaya başlayan ben olmuştum. Yeni bir tartışmayı daha göğüsleyemeyeceğime kanaat getirerek beklemeden araya girdim.

"Buraya sığabilecek bir yatak alırım o zaman hepimiz kalabiliriz "Eskef'in buraya yatak alma konusundaki hevesini bildiğimden fırsat vermeden ona döndüm "sakın yatak almaya kalkma bozuşuruz "diyerek uyardım. Taşındığım ilk iki hafta boyunca evime sürekli eşya almaya kalkmışlar bende artık kendimi yük gibi görmeye başladığımdan ikisini de sert bir dille uyarmış hiçbir şeyi kabul etmeyeceğimi söylemiştim. Bütün her şey bittiğinde yollarımızı ayırdığımızda kendi başıma da zorlanmadan ayakta durmak istiyordum.

"İki ay oldu "tepsideki kahve fincanının birisini Peder'e diğerini Eskef'e uzattım "Nevzat'ın evine girmemiz gereken vakit gelmedi mi? "Diye sordum kendi fincanımı alırken. Güvenliğimizi sağlamanın bu kadar uzun süreceğini hiç hesaba katmamıştım.

"Sen çoktan çalışmalara başlamışsın bile "tepsinin yanında duran Nevzat Bey'e ait dava dosyasını alarak "bunu nasıl aldın? "Diye sordu. Dün Nevzat Bey'in erken çıkmasından yararlanarak bir açığını yakalamak umuduyla dosyayı almış inceledikten sonra sessiz sedasız bir şekilde yerine koyma kararı almıştım. Durumu özet geçtiğimde beni onaylamışlar ama dikkatli olmamı tembihlemişlerdi.

"Yarın babamla konuşmayı düşünüyorum "tepkilerini ölçmek adına ikisine de bakarken kararıma şaşırmadıklarını görmek beni biraz şaşırtmıştı. Onlar da geçmişin kapısını aralayarak babamla konuşmak isteyeceğimi tahmin etmiş olmalılardı.

"Bunun erken olduğu kanaatindeyim "Peder konuştuğunda ona baktım "Nevzat'tan dosyaları aldığımızda konuşman daha iyi olur. Elle tutulur bir şeyler bulabilirsek baban cevap vermek zorunda kalacaktır "fikrini mantıklı bulduğumdan onu başımla onayladım. Babam benimle konuşmak istemeyebilir dahası her şeyi yalanlayabilirdi.

"Mustafa Taşkıran'ın davasıyla ilgilenen herkese ulaşmamız gerekiyor "konuşmaya devam edeceğim sırada çalan kapıyla birlikte sustum.

"Birini mi bekliyordun? "Eskef'in sorusuna başımı olumsuz anlamda sallarken ikisine de susması için işaret vermiş oturduğum yerden kalkarak kapıya doğru gitmiştim. Dürbünden bakarken gördüğüm tanıdık yüzle rahat bir nefes vererek yavaşça kapıyı açtım.

"Bir genç kızın evine gelirken önce haber vermen gerekmez mi? "Eskef market kuyruğunda ön sıraya geçmek için söylenen amcaların huysuz tavırlarına yakın bir performans sergilerken kıkırtımı güçlükle bastırdım.

"Siz çat kapı gelince sorun olmuyor ama ben gelince sorun oluyor öyle mi? "Saldıray Eskef ile tartışmaya devam ederken bu ana şahit olmak istemediğimden tezgâha ilerleyip kahve yapmış çoktan koltuğa yayılan Saldıray'a uzatmıştım. Mahalledeki teyzelerin didişmesine dönen tartışmalarına daha fazla tahammül edemeyerek araya girdim.

"Biz bir ekibiz "söylediğim cümleye karşın Eskef yüzünü buruşturmuş, Peder beni onaylamış, Saldıray ise kahkaha koyuvermişti "ciddiyim. Bizim kendi içimizde anlaşmamız gerekiyor yoksa zor ilerleriz "içimizde tek aklı başında kişi Peder olduğundan beni onaylamış Saldıray'a konuştuklarımızı kısa bir özet geçerek onun da konuya dâhil olmasını istemişti.

"Sinan pekte boş birisi değilmiş "elimdeki fincanı sehpaya bırakırken bana baktı "Gencer Çevik ile bağlantıları var "dedi Saldıray ciddi bir ifadeyle. Sinan'ın Gencer ile ne işi olabilirdi?

"Sen Gencer Çevik'i araştıracaktın ne oldu? "Diye sordum Eskef'e dönerek. Gencer hiç hesapta yokken nahoş bir sürprizle ortaya çıkmış plan akışımızın değişmesine neden olmuştu.

"Buraya onun için geldim zaten. Bir de "televizyonu işaret etti "televizyon izleyip tembellik yapabilmek için "dedi keyifle. Eskef'in artık neredeyse arşa ulaşacak serseri tavırları yüzünden ciddi konuları bir dakikadan uzun bir süre konuşamıyorduk.

"Sana da gün doğdu "diye söylendi Peder. Artık metrekareye düşen tartışmanın haddi hesabı olmadığından havlu atmama ramak kalmış ama çektiğim onca sıkıntı aklıma geldiğinden konuyu tekrar büyük bir ciddiyetle toparlamaya çalışmıştım.

"Sinan ve Gencer'in ne gibi bir bağlantısı var? "Sırayla gitmek istediğimden ilk Saldıray'ın söylediklerine odaklanmak istemiştim.

"Sinan Gencer'in ve şirketinin davalarına bakıyor. Ayrıca Doğukan'ın birkaç davasına da yardımcı olmuş "çenesini hafifçe kaşıyarak bana baktı "işin ilginç tarafı Sinan'ı araştırırken çocukluk dönemine dair hiçbir şey bulunamaması "dediğinde kaşlarım istemsizce çatıldı.

"Çocukluğunda ne olmuş olabilir ki? "Diye sordum düşünceli bir sesle.

"Siz birlikteyken sana hiç çocukluğundan bahsetmiş miydi? Ya da seni hiç ailesiyle tanıştırmış mıydı? "Saldıray'ın iki sorusuna da olumsuz cevap verirken bunca zaman sonra Sinan hakkında hiçbir şey bilmediğimi fark etmiştim. Ne çocukluğu ne de ailesi hakkında en ufak bir bilgiye sahip değildim.

"Sinan'ı uzun süredir tanıyorum. Geçmişimizden faydalanarak beni kullanmaya çalıştığına eminim. Yalnızca bunu neden yaptığını çözemiyorum "Sinan beni avlamaya çalışırken kendisinin avlanma ihtimalini düşünemeyecek kadar ego sahibi bir insandı.

"Kamer ile bir hesabı olduğundan şüpheleniyorum "Saldıray'ın sözlerine hak verirken onunla ne gibi bir hesabı olduğunu merak ediyordum.

"Gencer çok tekin bir tip değil "gömleğinin yakasını hafifçe düzeltti "Gencer'in babası Cihan Çevik yüzünden yeraltı dünyasına karıştığına dair söylentiler duydum "Eskef'in sözleri odanın içine derin bir sessizlik bırakırken sinirlerime hâkim olamayarak bacağıma vurdum.

"Harika! "Diye bağırdım "gerçekten harika! Bir mafyaya bulaşmadığımız kalmıştı. Ona da bulaştık tam oldu "diye söylendim. Geldiğimiz noktanın bizi artık bir bataklık gibi içine çektiğini, git gide tehlikeli bir hal aldığını inkâr edemezdik.

"Gencer her yerde umutsuzca Kamer'i arıyor "Neden onu arıyordu? Gencer'in ya da babasının Mustafa Taşkıran'ın öldürülmesiyle bir bağlantısı olabilir miydi?

"Şimdi bir de Cihan Çevik'i araştırmamız gerekiyor "diye söylendim sıkıntıyla. Bu listenin bir sonu yok muydu? Zamanla yeni isimlerin araştırılacaklar adlı listemize ekleneceğinden hiç şüphem yoktu. Nevzat Bey'in evinde bulunan dosyalar yolumuza büyük ölçüde ışık tutabilirdi. Sabırsızdım. Bir an önce yolu aydınlatmak hatta yeni bir yol inşa etmek istiyordum.

"Görünüşe göre benim de sahaya inme vaktim geldi "Peder'in sözleriyle beraber üçümüz de şaşkınlıkla ona döndük "ağır topları araştırmayı bana bırakın "dedi ciddi bir ifadeyle. Eskef ile anlaştığım ilk zamanda Peder'in bu işleri bıraktığını, yalnızca onunla çalışacağımı söylemişti. Peder durumun vahametini en az benim kadar kavramış olacak ki sahaya inmeye karar vermişti.

"Bunu aklından bile geçirme! "Eskef öfkeyle ayağa kalktığında endişeyle ona baktım "sen dışarıda kalacaksın! "Diye bağırdığında tepkisinin büyüklüğüne anlam vermekte epey zorlanıyordum.

"Karaca için artık bende varım oğlum "ciddi bir ifadeyle oturduğu koltuktan kalktı "ulaşamayacağınız isimlere ben ulaşacağım. Bazı isimler sizin boyunuzu aşar "Peder'in sözleri durumun ciddiyetini daha çok kavramama sebep olurken Eskef bana epey yabancı gelen öfkesiyle Peder'in üzerine yürüdü. Telaşla ayağa kalkıp Eskef'in kolundan tuttuğumda kolunu hırsla çekmiş beklemediğim gücü karşısında olduğum yerde yalpalamıştım.

"Kendine gel! "Saldıray Eskef'e bağırırken düşmemem için belimden tutup kendine çekti "Peder bir karar verdiyse seni ilgilendirmiyor "dedi uyarı veren bir ses tonuyla. Eskef'in aşırı tavrına anlam veremezken Saldıray nedenini biliyormuş gibi görünüyordu.

"Sen karışmayacaksın! "Eskef'in bariton sesi kulaklarıma dolduğunda Saldıray beni arkasına aldı "bir daha aynı şeyler yaşanmayacak! "Eskef'in haykırışı içime şüphe tohumlarını bir bir ekerken durumu anlama umuduyla Saldıray'a baktım. Peder Eskef'in bu kadar gözünün dönmesine sebebiyet verecek ne yaşamıştı?

"Ben kararımı verdim. Karışmayacak olan sensin "dedi işaret parmağını Eskef'in göğsüne vurarak.

"Seninle Karaca'nın mevzusuna karışmayacaksın diye anlaşarak kabul etmiştim bu işi "Peder'in göğsünde duran elini indirdi "madem anlaşmayı bozdun bende işi bırakıyorum "büyük bir hayal kırıklığıyla Eskef'e baktım "bundan sonra ben yokum "dedi ifadesiz bir şekilde. Koskoca iki ay harekete geçmeyi beklerken şimdi Eskef beni yalnız mı bırakıyordu?

"Karaca'yı yarı yolda bırakamazsın! "Diye bağırdı Saldıray öfkeyle.

"Bırakırım! "Eskef'in aniden verdiği keskin karar içimde bir yara açarken ifadesiz gözlerle bize baktı "Peder bir kez daha zarar görecekse ben yokum. Buna tekrar şahit olmak istemiyorum "sesindeki soğukluk aramıza giren mesafeyi suratıma çarparken içime düşen korkuyu yenmeye çalışıyordum. Ondan sonra Eskef de mi gidecekti?

"Sana böyle öğretmedim "Peder uyarı veren bir şekilde sesini yükseltti "öfkesine yenik düşen aklını kaybeder "Eskef Peder'in sözünü dinlemeden askıdaki ceketini alıp bana döndü.

"Kararına saygı duyuyorum "ona doğru yürüyüp hemen yanında kalan daire kapısını açtım "hoşça kal "ifadesiz bir şekilde konuşurken elimle dışarıyı gösterdim. Eskef bakışlarımdan bir anlam çıkarmak istercesine gözlerime bakarken başımı çevirdim. Dışarı çıkıp tuttuğum kapıyı ardından asılırken Peder de ceketini alarak özür dileyip Eskef'in peşinden gitti.

"Sıkma canını "Saldıray yanıma gelerek konuştuğunda açık kalan kapıyı kapattı "Eskef şu an çok öfkeli olduğu için böyle davranıyor "dedi beni kolumdan çekiştirip koltuğa oturturken.

"Ne olduğu hakkında bir bilgin var mı? "Diye sordum Saldıray'a dönerek.

"Peder anlatsa daha iyi olur "dediğinde onu başımla onayladım. Onların hayatını eşelemek gibi bir derdim yoktu lakin Peder için yapabileceğim bir şey varsa öğrenmek isterdim.

"Peder ve Eskef ile ilişkilerimi keseceğim "Saldıray ani kararıma epeyce şaşırmıştı "onlara haber edersen sevinirim. Ödemenin kalanını da bir şekilde halledeceğim "dedim düşünceli bir sesle. Olmayan paramla neyi nasıl ödeyeceğimi düşünerek kendimi depresyona ve finansal sıkıntıya sokmayı sonraya bırakacaktım.

"Onlar olmadan çok yavaş ilerlersin "elini omzuma koyup destek vermek istercesine hafifçe sıktı "emin misin? "Diye sordu ciddi bir ifadeyle.

"Sen bana yardımcı olacak mısın? "Elini omzumdan çekip ayağa kalktı "Nevzat'ın evine birlikte girmemiz karşılığında ne istiyorsun? "Diye sordum.

"Şimdi düşünme bunları. Yeterince hareketli bir gün oldu "gitmek için kapıyı açtığında ona baktım "her şey düzelecek "artık çocukların bile inanmadığı bu masalsı cümleye konuyu fazla uzatmak istemediğimden sahte bir kabullenişle başımı salladım. Düzelecek olan değil darmaduman olacak çok şey olacaktı.


***


"Nevzat Bey seni odasında bekliyor "Yüksel Hanım'ın sözleriyle beraber oturduğum yerden kalkıp Nevzat Bey'in odasına girdim.

"Bende seni bekliyordum "karşısına geçtiğimde konuşmaya devam etti "Cihan Çevik benim avukatlığını yaptığım bir şirketle yeni imza attıkları ortaklığı duyurmak amacıyla bir davet düzenliyor. Davete benimle birlikte katılım göstermeni istiyorum "dedi ifadesiz bir şekilde.

Nevzat Bey ile davetin detaylarını konuştuktan sonra yarın hazırlanmak için erken çıkmak adına izin almış tarafından kabul gördüğünde odasından çıkıp işimin başına geçmiş birkaç saat sonra mesai bitiminde büro yavaş yavaş boşalırken telefonumu cebime koyarak lavaboya gitmiştim. Kabinleri tek tek kontrol edip tamamen boş olduğuna emin olduktan sonra telefonumu çıkarıp numarayı tuşladım.

"Bir saate kadar kalan stajyer avukatlar gidiyor "dedim fısıltıyla.

"Sende onlarla beraber çıkacaksın. Gittiklerinden emin olduktan sonra ben kameraları halledip yanına geleceğim "endişemi bastırmak isteyerek sesli bir nefes verdim "merak etme bir sıkıntı çıkmayacak "dedi beni teskin etmeye çalışarak. Onu onayladığımda ne yapacağımız hakkında biraz daha konuşmuş sonrasında lavabodan çıkarak işimin başına geçmiştim.

Peder, Eskef ve Saldıray'ın benim evime gelip tartışma yaşanmasının üzerinden beş gün geçmiş bu süre zarfında Saldıray beni arayarak bana yardımcı olacağını ama bunun için her şeyi en başından bilmesi gerektiğini söylemişti. Tek şartının bu olmasına şaşırsam da bir şey istemediğini fırsata çevirmiş şaşkınlığımı fazla belli etmeyerek onu evime davet etmiştim. Eskef ve Peder'e nasıl anlattıysam her şeyi en baştan başlayarak olduğu gibi anlatmıştım.

Saldıray ise anlattıklarım karşısında bir süre çılgına dönmüş sonrasında kendi kendini sakinleştirerek durum tahlili yapmıştı. Cihan Çevik'in yakında olacak davetinden bahsetmiş Nevzat Bey ile gitmem gerektiğini söylemişti. Saldıray nasıl yaptığı hakkında hiçbir fikrim yokken Nevzat Bey'in bana teklif getirmesine sebep olmuş bende çalışanı olarak kabul etmiştim.

Bugün benim ısrarım üzerine son bir kez Nevzat Bey'in bürosunu Saldıray'ın ayarlamış olduğu tekin olmayan ama başka bir çıkış yolum olmadığı için güvenmek zorunda kaldığım ekibiyle aramak için geleceğini söylemişti. Yaklaşık bir saatin sonunda içeride kalan son stajyer ile birlikte çıkmış Eskef'in güvenlik şirketinin içinden bugünlük ayarlamış olduğu adamına selam vererek ağır adımlarla bürodan çıkmıştım.

Stajyer avukatları geçip durağa gittiğimde başka zaman olsa hemen gelmeyecek otobüs bir dakika içerisinde gelmiş içim kan ağlaya ağlaya binmeyip Saldıray'dan haber beklemiştim. Ben çoktan giden otobüsün arkasından neredeyse el sallayacak bir duygusallıkla bakarken Saldıray'dan mesaj gelmiş kendimi toparlayarak tekrar büroya gitmiştim.

"Çalışmıyor değil mi? "Güvenlik kameralarını gösterdim "bir sorun olursa ya- "Elini omzuma koyup güven verircesine sıktı.

"Bir sorun olmayacak merak etme "cebinden iki tane eldiven çıkardığında bir tanesini bana uzattı "hızlı davranacağız "uzattığı eldivenleri giyerek daha fazla konuşmadan Nevzat Bey'in odasına girdiğimizde etrafa bakmaya başladık.

"Bürosundan bir şey çıkar mı sence? "Diye sordum dosyaların olduğu dolabı incelerken.

"Çıkacağını pek sanmıyorum "bakışlarını Nevzat Bey'in bilgisayarından çekip bana baktı "bir avukat olarak herkesin kolayca girebileceği bir yere kritik evraklar saklamazdım "göz önünde olan görülmez ilkesini el birliğiyle çürüttüğümüz esnada gürültüyle açılan kapıya baktık.

"Her yerde seni arıyoruz! "Başak'ın yeri göğü inletecek çığlığı karşısında telaşla dolaptan uzaklaşıp elimle ağzını kapattım.

"Şu an hiç yeri değil Başak. Ay- "ikinci bir ses öfkeyle sözümü kesti.

"Ne zaman yeri peki Karaca? "Diye söylendi Çağatay. Neden gelmişlerdi?

"Sizin burada ne işiniz var? "Diye sordum öfkeyle. Yollarımızı ayırmıştık ama neden şimdi geldiklerini merak ediyordum. Gelmeleri de, görüşmemiz de bundan sonra yanlıştı. Başak ağzına kapattığım elimi itmeye çalışırken nefes almakta zorlandığını fark ederek elimi çektim. Bitirim ikiliyi sessiz olmaları konusunda uyarırken Saldıray yanıma geldi.

"Onların burada olması riskli Karaca "beni kendine doğru çekip bitirim ikiliden uzaklaştırdı. Kendimi zor bir durumun içine soktuğum yetmiyormuş gibi Saldıray'ı da yanımda sürüklemiştim.

"Gerçekten benim bir bilgim yok "endişeyle konuştuğum sırada Saldıray beni sakinleştirmek adına kolumu sıvazlayıp kulağıma doğru eğildi.

"Biliyorum, sen onlarla git. Kimseye bir şey demeyeceklerinden emin ol. Burayı da bize bırak "diye fısıldadı. Yardım etmek için itiraz edeceğim sırada Saldıray konuşmama fırsat vermeden söze girdi "onların bunu saklayacaklarından emin olman benim için yeterli "belimden hafifçe bitirim ikiliye doğru iterek "hadi "diye fısıldadı. Elimdeki eldivenleri çıkarıp ona uzattığımda teşekkür ederek bitirim ikiliyi alıp Nevzat Bey'in odasından çıkmış ardımdan büronun çıkışına kadar sürüklemiştim.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen? "Diye bağırdı Çağatay.

"Burada olmaz "etrafa bakıp tekrar ikisine döndüğümde Çağatay öfkesine hâkim olamayarak bağırdı.

"O serseri tipli adam kim Karaca? O haliniz neydi? "Durumumuz onları gram ilgilendirmezken açıklama yapma gereği duymadım. Muhtemelen vücudunda bulunan fazlaca dövmeleri, kaşındaki derin faça izi, sakalı ve her daim üzerinde bulunan puro kokusu yüzünden Saldıray'ı serseri olarak nitelendiriyorsa fazlaca yanılıyordu.

"Yollarımızı ayırdık Çağatay "ona döndüm "benim kimseye verecek bir hesabım yok "dedim sert bir şekilde. Bitirim ikili bana onunla olan anılarımı hatırlatıyor içimde yakıp kül etmeye ant içtiğim özlemimi ilk günkü gibi canlandırıyordu.

"Sen dostluğumuzu sadece anlaşmadan ibaret olarak mı gördün? "Diye sordu Başak alınmış bir ses tonuyla. Zaten tanışma amacımız bir anlaşmanın uğruna olmamış mıydı?

"Zaten beni yanınıza almanızın sebebi bu değil miydi? "İşaret parmağımla ikisini gösterdim "zamanında beni Doğukan ve Nevzat'ın önüne yem olarak atarken hiç dostunuz gibi görmemiştiniz hatta epey istekliydiniz. Söylediğiniz sözleri unutmadım "dedim kinayeyle.

"Karaca bunlar geçmişte kaldı. Bizi de an- "Çağatay'ın onlara hak vermemi isteyeceği konuşmasını kaba bir tavırla kestim.

"Sizin için geçmişte kaldı "kendimi gösterdim "ben bunu unutamıyorum. Beni kolayca gözden çıkaracak insanlara değil her zaman yanımda olacak insanlara ihtiyacım var "sözlerimin onları kırdığının farkındaydım ama geri atmaya hiç niyetim yoktu. Herkesin beni terk ettiği içi boş dünyada bu saatten sonra kimse için susmayacaktım.

"Ne olursa olsun yanındayız. Nereye kadar tek başına devam edeceksin? "Diye sordu fısıltıyla. Ben yıllarca hayat denen cehennemin içinde tek başıma mücadele vermiştim. Bundan sonra her ne kadar zor olursa olsun aynı mücadeleyi yine yeniden verebilirdim.

"O gitti "kelimelerin dilime bıraktığı yanık tadı geçirmek için sertçe yutkundum "bende gittim. Siz de kendi hayatlarınıza dönseniz iyi olacak "konuşmalarına fırsat vermeden onlara arkamı döndüğümde Çağatay konuştu.

"Bizi tebrik etmeyecek misin? "Neyden bahsettiği hakkında en ufak bir fikrim olmazken onlara baktım.

"Ben hamileyim "Başak'ın buruk tebessümü benim dudaklarımda da yerini aldığında üçüne bakarken hiçbir zaman ait olamayacağım bir hayata bakıyor olmamın ağırlığı altında eziliyordum.

"Tebrik ederim. Umarım kaderi ona da bana da benzemez "Başak'ın gözünden bir damla yaş süzüldüğünde bir anneyi ağlatıyor olmanın utancıyla bakışlarımı kaçırdım "aileniz büyüyor. Kendinizin ve doğacak bebeğinizin geleceği için ondan da benden de uzak durmanız en iyisi olacaktır. Her an öldü ölecek bir hayatın içinde debelenirken sizleri de riske atmak istemem "sözlerim aramıza ördüğüm duvarları biraz daha yükseltirken yalnızlığım eşliğinde sessiz sedasız oradan ayrıldım. Onların hayatlarına değil yalnızlığımla beraber yürüdüğüm yola aittim ben.


***


"Çok şık görünüyorsun Karaca "Nevzat Bey'e teşekkür ederek şirketten içeri girdiğimde geniş salonda gözlerimi gezdirdim. Gösterişli kalabalık beni bunaltmaya yeterken buraya gelme amacıma odaklanarak hoşnutsuzluğumu Nevzat Bey'e belli etmemeye çalıştım. Birlikte boş bir masaya geçtiğimizde Nevzat Bey ile biraz sohbet etmiş ardından birkaç meslektaşı ile görüşeceğini söyleyerek yanımdan ayrılmıştı.

Altın sarı renginin hakim olduğu konsept içerisinde baldırımın yarısına kadar uzanan yırtmaçlı mürdüm rengi simli kumaş elbisemle epey rüküş göründüğümü söyleyebilirdim. Sarı ve mor uyumunu hiçbir zaman sevmez ve kendime yakıştırmazdım.

"Yıldız gibi parlıyorsun "bakışlarımı duyduğum sesle birlikte sağ tarafıma çevirdiğimde simli bir elbise giydiğim için midir bilinmez yıldız benzetmesi yapan tanıdık adama baktım.

"Bu iltifatlar hala kaldı mı Gencer Bey? "Diye sordum küçümser bir tavırla. Eğer herkes tarafından bilinen iltifatlarla bir kadın ile flört etmeye çalışıyorsa baştan kaybettiğini söyleyebilirdim.

"Güzel bir kadın için her zaman yerini korur "dedi tebessüm ederek. Özenle yapılmış siyah saçları, keskin yeşil gözleri ve giymiş olduğu smokin ile şık göründüğünü söyleyebilirdim.

"Onu tanıyor musunuz? "Üç masa ilerimde kızıl saçlı bir kadının ağzının içine düşmek üzere olan Sinan'ı göstererek konuştum.

"Tanımam mı gerekiyor? "Gerçeği bilmesem sergilediği başarılı oyunculuğa hemen inanabilirdim.

"İnsan avukatını tanımalı öyle değil mi? "Onu köşeye sıkıştırmama başta epey şaşırmış sonrasında gülümsemişti.

"Zeki kadınları her zaman severim "kulağıma doğru eğildi "Kamer ile vakit kaybetmeni istemezdim "dedi göz kırparak.

"Sen Sinan'ı kullanıyorsun Sinan ise kendince beni kullandığını sanıyor "bende hafifçe ona doğru eğildim "Sinan'ı başımdan alarak bana istediğini söylemeye ne dersin? "İçten bir sabırsızlıkla soruma cevap beklerken yanımıza gelen garsonun tuttuğu tepsiden iki bardak alıp bana döndü. Bardaklardan birini bana uzattığında elime alırken kolunu hafifçe kaldırıp bana baktı. Yavaşça koluna girdiğimde birlikte ağır adımlarla yürümeye başladık.

"Kamer'e ulaşmam gerekiyor "kaşlarımı çatarak ona döndüm "sandığın gibi Kamer ile düşman değiliz. Onunla eskiye dayanan bir hukukumuz var "ileride gülmekte olan Nevzat Bey'i gösterdi "aslında seninle konuşmak için Nevzat Bey'in davete çağırılmasını ben sağladım "detaylardan daha çok ne konuşacağını merak ediyordum.

"Babanın işleri yüzünden mi ulaşmak istiyorsun? "Beklenmedik sorum karşısında kısa bir an duraksamış ardından bana dönmüştü.

"Anlaşılan seni ilgilendirmeyecek derecede fazla şey biliyorsun "bakışlarındaki huzursuzluk beni keyiflendirirken konuştu "Nevzat Bey seni harcayacak "duyduğum cümleyle birlikte hissettiğim saliselik keyif hiç var olmamış gibi silinirken olduğum yerde durdum.

"Ne demek istiyorsun? "Sözleri her geçen saniye aklımı karıştırırken ne demek istediğini anlamaya çalışıyordum.

"Nevzat senin Kamer'in yanında olduğunu bilse yaşatır mı sanıyorsun? "Sorusu artık gün yüzüne çıkmaya hazır olan yeni bir tehlikeyi gözler önüne sererken Gencer'in gereğinden fazla şey bildiği hissine kapılıyordum.

"Seni arıyordum "Yüksek perdeden gelen sese hazırlıksız yakalandığım için yerimde hafifçe sıçrarken sesin sahibine döndüm. Elli yaşlarının sonuna geldiğini epeyce belli eden kır saçlı, hafifçe kilolu bir adam yanımıza geldi.

"Sizi tanıştırayım "Gencer bir eliyle adamı gösterdi "babam Cihan Çevik "şaşkınlığımı acemice bastırarak elimi uzattığımda kendimi tanıtmış Nevzat Bey'in yanında çalıştığımı öğrendikten sonra neredeyse elle tutulacak olan soğuk davranışını çok net hissedebilmiştim.

"Nevzat'ı hiç sevmez. Tavrını lütfen şahsi algılama "sözlerini başımla onaylarken salonda yankılanan silah sesiyle büyük bir çığlık attım. Sesin hangi yönden geldiğini anlamaya çalışırken telaşla etrafa bakınmış insanların çığlıkları ve oradan oraya koşturması nedeniyle hiçbir şey anlamamıştım. Gencer beni kolumdan asıldı.

"Neler oluyor? "Sesimi duyurmak adına bağırdığımda Gencer beni kolumdan asılarak kendine doğru çekti.

"Bir fikrim yok! "Beni peşinden sürüklemeye çalışırken yanımıza gelen korumasına babasının nerede olduğunu sorup bana döndü "sol tarafta bulunan koridora gir. Yangın merdivenleri kapısından otoparka in. Otoparkta bekleyen korumalara haber edeceğim. Seni arabama bindirecekler. Ailemin güvenliğini sağladıktan sonra yanına geleceğim "seçim şansım olmadığından dediklerini onaylarken ikinci bir silah sesiyle gitmem için bağırmış beni kapı tarafına doğru kabaca itmişti.

Kendime gelmeye çalışırken titreyen bacaklarımı görmezden gelerek söylediği koridora girmiş hızla yangın merdivenlerine ulaşarak aşağı kata inmiştim. Otoparka açılan kapıdan çıktığımda güçlü bir el tarafından kapının yanında bulunan kolonun arkasına çekildim. Bir elini karnıma sarıp bir eliyle ağzımı kapatırken beni kendine çekti.

"Seni beklediğim kadar hiç kimseyi beklemedim "fısıltısı içimdeki ateşi harlamış, ağlama isteğimi ayyuka çıkarmıştı. Yalnızlığım dışında hayatım boyunca beni bekleyen ne bir his ne de bir insan vardı. Ağzımda duran elini ellerimle tuttuğumda sıcaklığı beni artık hayatıma ait olamayacak kadar derin duygulara sürüklüyordu. 

Continua a leggere

Ti piacerà anche

889K 51.1K 34
Kuru öksürükleri durmadı bir süre. Boğazının acısını ben hissetmiş gibi yüzümü buruşturdum. Hastalığı benden kaptığı için kendimi iki kat kötü hissed...
2.2M 139K 60
pabucumun bayboyu Ayşen: Ama senin gibi tiplerden hoşlanmam. Ayşen: Senin gibi tipler dediğim. Ayşen: Kötü çocuk gibi takılan. Ayşen: Zeki ve çalışk...
1.8M 52K 49
-"Ah Tanrım! Beni korkuttun." Kelimelerin döküldüğü dudaklarının kıpırtısıyla dudaklarımı yaladım. Ona eşlik eden sesi kulaklarımı okşadı. Erkekliğ...
1.4M 56K 26
(18+ cinsellik ve şiddet içerir.) Başımızın üstünde ki elçilik binasının içinde bir ses yankılandı. "Şuandan itibaren; Onun tek bir saç teline zarar...