İyi okumalar;
Defne den;
Fırat daha çok yaklaşınca ellerim terliyordu. Kargocu adam beni itip hemen kaçıp gitti o sırada Fırat beni farkedince yanıma geldi.
"Neredesin sen iki dakika bekleyemiyor musun ne kadar korktum sana bişey oldu diye."
"Abartma canım neyse ben üşüdüm eve gitsek mi?"
Fırat 'in bu ani kararım ile bişey demeyip pamuk şekerini elime verdi. Yemek istemiyordum ama yicektim. Fırat ile yürürken arada bir arkama bakıyordum. Her an çıkabilir diye. Gözlerimi devirip elimde ki pamuk şekerinin sapını kırıp attım.
"Biliyor musun hala inanamıyorum evlendigimize neden dersen biz ne zaman evlenmeye kalksak hep bir sorun oluyordu inanır mısın sorunsuz bir vaziyette evlendik balayına geldik daha ne isterim ki Allah tan."
Sen mutlusun sevgilim ama bir ben mutlu değilim sorunsuz diyoruz ama bilmiyor ki sorun büyük. Oldugu yerde durup yüzünü bana çevirdi. Ellerimi ellerinin arasına alıp konuşmaya devam etti.
"Ne diyorum biliyor musun? Bi çocuğumuz olsa fena olmaz aslında sencede bi çocuk yapma zamanı gelmedi mi?"
"Farkındaysan yeni evliyiz hem zamanı gelince zaten çocuğumuz olucak o yüzden acele etmeye hiç gerek yok benim psikopat bi o kadar da sapık sevgilim."
"Hah yaşımız gelip geçiyor biz hala çocuk yapmıyoruz."
"Hadi canim hadi mizmizlanma zamanla o da olur şimdi kendimi hazır hissetmiyorum."
"Ben seni hazır ederim sen sadece kendini bana bırak yeter."
"Kendimi sana bıraksam işim zor benim."
Gözlerini devirip önüne döndü ikimizde el ele yürüyorduk. Ben hala düşünceliydim. Bizimle uğraşan kimdi? neden bizimle uğraşıyordu? Bu sorular beynimi allak bullak edince geldiğimizi bile farketmemistim.
"Yine nereye daldın."
"Denize daldım sevgilim."
"Espirini beğenmedim bidaha yapma lütfen."
Gözlerimi devirip evin anahtarını elinden alıp kapıyı açtım. Ben içeri girince Fırat da girip kolumdan tuttuğu gibi beni yatak odasına çıkardı.
Anlicaniz balayimiz yine devam ediyor.!
********
"Ya aşkım sen beni anlamıyor musun yoksa ben mi anlatamıyorum."
"Sen anlatamıyorsan suç bende mi?"
Sorun şu ki bugün kahvaltı için dışarı çıkmak istediğimi söylüyorum ama Fırat bey evde yapıp akşamın tadını çıkarmaya devam ediyor. Neymiş daha tadima iyi bakamamiş. Geceliklerimi çıkartıp üstümü giydim. Sonuçta kocam her dakika ayıptır söylemesi görüyor sorun olacağını zannetmiyorum.
"Bakıyorum da yanımda giyinmeye alışmışsın bencede alışmalisin."
"Sana daha önce sapık demiş miydim."
"Bi düşüneyim demiş olabilirsin."
Bu adamı deli gibi seviyorum?
Altıma şortumu ve tişörtümü giyip odadan çıktım. Fırat da arkamdan geliyordu.
"Bi kahveye ne dersin sevgilim."
"Ben seni yemek istiyorum bence işimize geri dönelim."
Onu umursamadan mutfağa girdim. Kahve makinesine kahveyi koyup hazır olmasını bekledim. O sırada bahçeye çıkan kapının açık olduğunu farkettim. Kapı kapalı değil miydi hangi ara açtık biz bu kapıyı. Korkumu belli etmeden kapıdan dışarı çıktım. Etraf yeşillik kokuyordu. Halatin içinde ki adamı farkedince korkum ikiye katlanmışti. Beni farkedince telaslanmıştim doğrusu sonuçta Fırat evdeydi halattan inip yanıma geldi. Bu kargocu adamdı.
"Senin burda ne işin var hem nasıl geldin buraya ya Fırat seni görseydi keşke görseymis en azından seni gebertirdi."
"Malasef kimse beni görmedi ve kocan da beni göremicek neyse bugün mesaj aticam adrese gel seni orda bekliyor olacağım eğer gelmezsen sonuçlarını sen düşün."
"Ben nasıl geleyim hem Fırat beni asla bırakmaz gelemem."
"Orasını sen düşün güzelim."
Yanağımdan makas alınca eline vurdum. Yanımdan gidince Fırat in 'Defne' diye bağırması duyunca yüzümü silip hemen Fırat 'in yanına ilerledim.
"Neredesin sen."
"Aaa şey bahçe kapısı açıktı bende biraz bahçeye çıktım kediyle oynamaya dalınca unuttum dün akşam kapıyı açık bırakmışım."
"Öyle olsun bakalım."
Telefonumu sesize alıp içeri girdim. Kahveleri kupaya koyup elimde ki kupayı Fırat 'a uzattım.
"Afiyet olsun adamın."
"Sana da hatunum."
Dudağıma öpücük kondurunca elinde ki kahveyi yudumlamaya başladı. Kahvenin tadını bile alamiyordum. Sadece aklımdaki sorulara bir cevap arıyor ama o cevabı bulamıyordum.
Fırat 'ı nasıl evden yollayabilirdim. Alışverişe gitmek istiyorum desem bende geleyim birlikte gidelim der. Newyork 'u keşfetmek istiyorum desem birlikte edelim der. Of allahım sen bana yardım et.
O sırada Fırat 'in telefonu çalıyordu. Fırat elinde ki kahveyi tezgaha koyup cebinden telefonu çıkardı.
"Noldu.... tamam.. gelince konuşuruz..."
Ona sorar gözlerle bakınca telefonu cebine koyup.
"Bi sorun var seni evde tek bırakmak istemem ama acil gitmen gerek sevgilim."
"Ah önemli değil bitanem sen git işini hallet bende evde oturur seni beklerim hem zaten bugün hiçbir yere çıkasım yok evde oturup televizyon izlerim."
"Tamam o zaman ben üstümü değiştireyim."
Fırat üstünü değiştirmek için üst kata çıkarken bende elime telefonu aldım. Mesaj var mı diye kontrol ettim ama mesajın olmadığını görünce rahat bir nefes verdim. Fırat 'in arkasından iş çeviriyor gibiyim ama dediklerini yapmazsam sevdiklerimi öldürecekler ve ben buna mecburum.
Elimde ki bardağı tezgaha bırakıp bende mutfaktan çıktım. O sırada Fırat aşağıya iniyordu. Benim dudağıma öpücük bırakıp evden çıktı. Bende kendimi koltukların üzerine atıp düşünmeye başladım. Acaba bu konudan Meriç 'e bahsetsem mi? Onu arayıp aramamakta tereddüt etsem de sonra dan aramaya karar verdim. Tam aricakken telefonuma mesaj geldi. Mesajı açıp gelen mesaja baktım.
Gizli numara;
Adres: ***************
Saat: 12:30
Tam bu saatte seni bekliyor olacağım çabuk gel özletme kendini.
Şerefsiz herif?
Telefonumdan saate bakıp acele etmem gerektiğini anladım saat 11:55 ti. Yatak odasına çıkıp üstündekileri bir çırpıda çıkardım onun yanına şortla gidemezdim. Üstüme uzun yazlık elbisemi giyip ayakkabımı da giyip aşağı indim. Yanıma bir miktar para ,telefonumu ve ev anahtarlarını alıp evden çıktım. Buraları pek bilmediğim için anayola koştum. Acele etmem lazımdı. Yoksa ne yapacağı belli olmaz. Yoldan şansıma geçen taxi yazısını görünce arabayı durdurup hemen bindim.
Adama telefonum da ki adresi gösterip oraya sürmesini söyledim. İngilizcem iyi olmasa bile az çok derdimi anlatabilmiştim. Adam beni Cafe gibi bir yere getirince ücreti ödeyip arabadan indim.
Gitmek ile gitmemek arasında kalsam da gitmeyi tercih ettim. İçeri girip gözlerimle kargocu adamı aradım. Ama yoktu telefonumdan saate baktım. 12:27 tam vaktinde gelmiştim bunun için sevinecek değilim. Rastgele bir masaya oturup ses kaydı almak ve kendi aleyhime kullanmak için ses kaydını açtım. Siz kendiniz zeki sanabilir suçunuzu benim üzerime atabilirler bu yüzden elimde gerekli şeylerin olması şart. Bütün attıkları mesajların ekran görüntüsünü alıp gizli dosyalarda saklıyordum. Çünkü mesajları silmem gerekiyordu. Her an Fırat 'a yakalanma ihtimalim vardı ve ona yapılacak bir açıklamam ve bende eğer ona yakalanirsam bunları kullanacaktım. Yanıma birisinin oturması ile elimde ki telefonu bıraktım tam saatinde o da gelmişti.
"Çok beklettim mi?"
"Hayır bende yeni gelmiştim."
"İyi bişeyler içmek ister misin."
"Beni buraya neden çağırdın seninle burda lak lak etmeye gelmedim. Beni rahat bırakın ailemden ve çevremdeki herkesten uzak durun."
"Benim ismim Furkan benim derdim ailen değil benim derdim sen ve Meriç bide o çok değerli arkadaşın Duru."
Dediği şeylere çok şaşırmıştım.
"Biz size naptik."
"Orasını size zamanı gelince birisi en güzelinden anlatacak."
"Demek tek değilsin."
"Onu bunu boşver de sana vereceğim adrese gidip istediğim şeyi almanı istiyorum."
"Dediğin hiçbir şeyi yapmicam."
"Öyle mi?" Tek kaşını kaldırmış bana alayla bakıyordu.
"Sizden nefret ediyorum."
"İyi izle o zaman."
Telefonun dan bir video açıp önüme koydu.
Video da Duru vardı. Bir cafede tek başına oturmuş pasta yiyordu. Ve onu gözetleyen biri.
"Hayır o hamile lütfen ona ellemeyin ne yapacaksaniz bana yapın ona değil."
"Fedakarlık yapanlardan hoşlanmam ama senden hoşlandım doğrusu. Sonuçta güzelsin çekicisin ve bi o kadar da seksi."
"Senin anandır sexsi olan şerefsiz."
"Bana bak beni burda sinir etme yoksa arkadaşına yapmicam şey kalmaz."
Gözlerim dolmuştu.
"Aferin kalk ve düş önüme."
Dediğini yapminca kolumdan tutup zorla kaldırdı. Beni arabanın önüne getirince kolumu bırakıp beni zorla arabanın içine itti.
"Nereye götürüyorsun beni."
"Soru sorma gidince görürsün."
**********
Bir villanın önünde durunca arabadan inmemi söyledi. Arabadan inip geldiğimiz yere bakındim. Kolumdan tuttuğu gibi beni kapının önüne getirdi.
"Burda yaşlı bir kadın var o kadının da boynunda bir zincir var. Eğer o zinciri bana getirsen bir süre seni rahat bırakırım eğer o zincir gelmezse sonuçlarını sen düşün."
"B-ben ben bunu yapamam."
"O zaman emri veriyorum."
"Tamam yapicam."
Bahçe kapısına gelince kapıyı açıp içeri girdim. Herşey sevdiklerim içindi. Gözlerimi silip mutfaktan çıktım. Yaşlı bir kadını uyuduğunu görünce yanına yavaşça ilerledim. Yapamam bu masum kadına yapamam resmen hırsızlık yapıyordum. Yanına gelince bana verdiği uyku spreyini etrafa sıktım. Bu ona zarar verirse ya ölürse ben vicdan azabından naparim. Özür dilerim çok özür dilerim kolyesini boynundan çıkartıp elime aldım. Kolye çok garipti bunu acaba neden istemişti. Telefonumun titremesi ile herşeyi bir kenara bırakıp mutfağa geri döndüm. Burda neden güvenlik yoktu. Belki de vardır ama biz göremiyorda olabiliriz. Telefonum hala çalınca arayan kişiye baktım. Tam zamanı miydi şimdi. Arayan Fırat di.
Aramayı yanitlamadan dışarı çıktım. Furkan beni görünce yanıma gelip elimde ki zincir kolyeyi alıp içini açtı. İçinden küçük bir kağıt çıkartıp cebine koydu. Zincir kolyeyi yere atıp kolumdan tuttuğu gibi beni de peşinde sürükledi.
"Aferin iyi iş çıkardın."
"Dediğini yaptım şimdi beni rahat bırak."
"Bu hiçte kolay değil ama bir süre seninle olmicam malum biraz beni özle."
Arabaya binince eve sürdü. Beni evime bırakıp kendisi ortalıktan kayboldu. Fırat 'in arkamdan seslenmesi ile olduğum yerde dona kaldım.
"Defne"