Bu bölümü poposundan gökkuşağı çıkarabilen bir unicorn yazmıştır. -queen
º•○●º•○●
Bediz'den:
Yaprakların bazılarını ses duymamak için kulağıma koydum. Hayır içine sokmadım.
Yatma düzenimiz şöyleydi.
Ahenk, Ben , Eftalya ve Zümrüt yan yana,
Karşımızda da Atakan, Polat ve Ender yatıyordu.
Yani ayaklarımız birbirlerine bakıyordu.
Utku ve Pars da kafamızın arkasında oturuyorlardı.
Daha doğrusu telefon ile uğraşıyorlardı.
"Çekmiyor. Tabi ne beklersin ki?"
Pars yakınırken Utku tepki vermiyordu.
"Utku? Ne yaptığını soruyorum. "
"Önemli değil. "
"Teşekkür etmedim."
Bir hareketlenme olunca Pars, Utku'nun telefonuna bakarak mırıldanıyordu.
"Oha! Mesaj kutun dolmuş. Hep kızlardan. Selam yakışıklı, naber yiğidim, evlenelim mi hıyar? "
"Pars abartma."
"Ciddiyim lan."
Bir anda Ahenk doğruldu ve Utku'nun telefonunu alarak kapattı.
"Uykumu kaçırdınız."
Telefonu Utku'nun kucağına atarak yürümeye başlayınca ben de doğruldum.
"Nereye?"
"Gökkuşağı diyarına gidiyorum "
"Tahmin edeyim. Tuvaletin geldi"
"Doğru tahmin."
"Neden acaba? Yatmadan önce 5 paket kakaolu süt içtin."
"Aynısını sen de yaptın. "
"Benimki Çilekli. "
Çilekli sütü pembe olduğu için sevmiyorum sadece çilekli olduğu için seviyorum.
Ahenk uzaklaşınca tekrar yattım.
"Biz nerede yatacağız?"
"Bilmem beni ilgilendirmez."
"Bediz haksızlık bu."
Utku telefonla uğraşırken Pars da beni ikna etmeye çalışıyordu.
"Ne yapmamız lazım? "
"Ancak Ronaldo'yu getirirseniz olabilir. "
"Anlaşıldı hadi Utku, yatağı yapmaya başlayalım. Hava kararmak üzere karanlıkta göremeyiz."
"Ben uyumayacağım."
"Sen bilirsin "
Pars ayağa kalkarak yanıma uzanınca sinirlenerek ittim.
"Herkes kendi yatağını yapsın. "
"Senin yatağın çift kişilik. Yaprakları tasarruflu kullanmalıyız. "
"Haklısın ama bu yanımda yatacağın anlamına gelmez."
"Niye?"
"Çünkü ben uyur gezerim."
Kaşlarını kaldırınca kafamı salladım.
Bazen uyur gezerlik yapıyordum. Bu doğruydu.
"Olsun. Üzerime çıkarsın sorun yok."
"Her şeyi yanlış anlamak zorunda mısın? "
"Senin yüzünden otobüsü kaçırdık."
"Benim yüzümden? "
"Evet. Ormana gidip bir kurtadam tarafından ısırılmayı bekleyen sendin. Biz otobüse binebilirdik."
"Binseydiniz."
Bir anda çığlık sesi duyuldu.
Pars şaşkınlıkla bana bakınca hızlıca doğruldum.
Bizimkiler çoktan uyumuştu.
Diğerlerinin de uyanacağı yoktu.
"Utku yok?"
Etrafıma bakınca ben de Utku'yu göremedim.
"Utku Ahenk'i korkutmuştur."
Diye tekrar yatan Pars'ı umursamadan ayağa kalktım.
"Bu hayati bir mesele. "
"Bu orman tehlikeli değil. Sadece ağaçlar var."
"Hayvan var demedim. Belki Ahenk bir yere düşmüştür. Ister gel ister gelme. Ben gidiyorum. Hem belki Derek aşkım beni bulur.'
Arkamı dönerek yürümeye başlayınca yanımda Pars belirdi.
"Yardım etmek için gelmiyorum. Sadece biraz yürüyüş yapacağım."
"Hıhı "
Adımlarımı hızlandırırken bir yandan da etrafa bakıyordum.
"Baksana, "
"Ne var?"
"Sen neden böylesin?"
"DNA'm böyle. "
"Fiziksel açıdan değil. Yani, pek bir şey. ."
"Anlamıyorum "
"Deli işte. Hiç var olmayan şeylere inanıyorsun."
"Ahenk de unicornlara inanıyor "
"O ayrı bir deli."
"İnanmak hoşuma gidiyor. Bu kadar. "
"İyi mi bari."
"Evet. Hayat güzel. Peki sen neden böylesin? Yani şey. Suskun?"
"Çok konuşmak tarzım değil. Her şeye de atlamam. Sadece adım geçerse konuşurum. "
"Her cümlemin sonuna Pars koymak zorunda değilim. "
Gülümseyerek önüne dönünce göz devirdim.
"AHENK!!! YAKIN BİR YERDE TUVALETİNİ YAPSAN NE OLURDU SANKİ?!!!"
Pars bana 'ciddi misin' bakışı atınca ben de 'cok ciddiyim sus' bakışı attım.
İlerden sesler gelince bağırdım.
"DEREK AŞKIM! BEN BURADAYIM! GEL BENİ ISIR. BU YANIMDAKİNİ DE ÖLDÜREBİLİR-"
Pars'ın ağzımı kapatması ile seslenişim yarıda kalmıştı.
"Bak şuna. "
Pars'ın işaret ettiği yere baktım. Ahenk ve Utku bir ağacın dalında oturmuş konuşuyorlardı.
Ağacın arkasından çıkacakken Pars kolundan tuttu.
"Bekle."
Ağacın arkasına tekrar geçtim.
Konuşmaları gayet net duyuluyordu.
"Sen hayvan gibi üzerime atlamasaydın ayı sesimizi duymazdı."
"Ayılar ağaca tırmanabilirmiş."
"Ölü taklidi yaparım. "
"Ayı bile kanmaz sana."
"Hiç de bile Oscar'lık oyuncuyum ben. Bak?"
Ahenk gözlerini kapatarak ağzının kenarından dilini çıkardı ve Utku ona yaklaştı.
"Ayı seni yemez zaten. Ölü taklidi yapmana gerek yok. "
"Nedenmiş?"
"Etin çok tatsız da ondan. "
"Yoo."
Ahenk kolunu hafifçe yalayınca Utku kahkaha attı.
"Çocuk gibisin."
"Sen de içine pamuk doldurulmuş geyik kellesine benziyorsun."
"Ben ciddiyim. "
Ahenk bir anda sustu.
"Sana bir şey söylemem lazım. "
Utku şaşkınlıkla kaşlarını çatınca Ahenk surat ifadesini bozmayarak devam etti.
"Ben birinden hoşlanıyorum. "
Utku'nun yutkunduğunu buradan görebiliyordum.
"Beni ilgilendirmez."
"Gayet de ilgilendirir. Çünkü o kişi..."
Utku birden ona bakınca Ahenk kahkaha patlattı.
"Hiç kimse!"
"Neydi bu şimdi?"
"Sana çocuk olmadığını ispatladım."
"Düşüncemi değiştirmez. Çocuksun."
"Sen de kızlarla takılan bir fuckboy."
"Ne? Kızlarla ilgilenmiyorum."
"Yani sen; "
"Hayır, eşcinsel de değilim. Sadece kızlar benimle ilgileniyor. "
Ahenk kaşlarını kaldırınca Utku esnedi.
"Sen hariç. "
"Peki neden kızlarla ilgilenmiyorsun?"
"Avcı olmak tercihim. O kızların hepsi beni av olarak görüyor."
"Ben kız değil miyim? Benle niye ilgileniyorsun?"
"Sen ayrı bir kategorisin."
"Hadi ya?"
Utku Ahenk'in boynunu tutunca Ahenk kafasını sağa attı. Çünkü o boynundan huylanırdı. Utku da bunu fırsat bilmiş, elini Ahenk'in boynunda gezdiriyordu.
Pars'a bakarak 'daha ne kadar bekleyeceğiz' bakışı attım. Kankamı kaybetmeden harekete geçmeliydim.
"Birazdan..."
Fısıldayarak bunu söyleyince ofladım.
Utku gerinirken dengesi bozuldu ve arkaya doğru giderken Ahenk onu tuttu.
"Benim seni kurtarmam gerekmiyor mu?"
"Utku, sessiz ol."
"Ne?"
"Kes sesini."
Ahenk etrafa bakmaya başladı çünkü yanımda olan Pars'ı itiyordum. Çok yakınımda durup beni sinirlendirmişti.
"Ayı buraya yaklaşıyor. "
Ahenk'in dediği şey ile aklıma bir fikir geldi.
Garip garip sesler çıkarınca Pars gülmemek için ağzını tuttu.
"Bak yaklaşıyor "
"Ahenk, ayı olduğuna emin misin?'
"Hayır, bu daha çok kutup ayısı sesine benziyor. "
"Ahenk-"
"Ben daha ölmek için çok bekarım! Sarışın kocam bile yok!"
Sonunda bağırarak ağacın arkasından çıkınca Ahenk tepki vermeyerek bana baktı.
"Bediz gerçekten ısırılmış."
Arkamdan Pars da gelince Utku aşağı atladı. Ve Ahenk de Utku'nun üstüne... İkisi birden yığılınca ben de dayanamadım ve atladım. Benim üzerime de Pars anlayınca Utku inledi.
"Hay sizin-"
Ahenk Utku'nun ağzını kapatınca Utku da yaladı. Ve sonuç Ahenk'in üzerinde zıplaması oldu.
"Napıyorsunuz siz burda? Hadi toplanın. Otobüs geldi.
º•○●º•○●º•○●
Eftalya sevinç çığlıkları ile koltuklaki yerini alınca fırsatçı Atakan yanına yerleşti.
Zümrüt en arka koltuğa geçerek uzanmıştı. Polat ise onun bir önündeki tekli koltuğa geçmişti.
Ben ve Ahenk şoförcü amcanın yanına geçmiştik, arkamıza da Pars ve Utku geçmişti.
Ender ise ikili koltuğa tek başına camış gibi yayılıp uyumaya başladı.
Şoför amca biraz garipti sanki.
Eski amerikan filmlerindeki insanlar gibi giyinmişti. Elinde bir tane kırbaç vardı ve kemeri pembe renkteydi.
Ahenkle adama el işareti ile like yaptık.
"Ahbap, bizi buraya lanet olası biçız federaller getirdi. Kaç gündür aç, susuz ve sarışınsız kaldık. Bu çocuk -Utku'yu işaret etti- yüzüne mekanik robot arılar saldırdı. Ve benim iksirimi içmediği için yüzü patlayabilir. Dostum, senin kahramanlığın sayesinde biz bu lanet olasıca cehennemden kurtulacağız!"
Ahenk'in anlattığı şeyi adam gayet ciddi bir şekilde dinledi.
"Abi ben sana kısaca anlatayım-"
Polat'ın sözünü çılgın adam kesti.
"Yeeeehuuuu! Yürü atım! "
Adam elindeki kırbaç ile direksiyona vururken bir yandan külüstür arabayı çalıştırdı. Bu oldukça havalıydı.
Öndeki koltuğa kollarını koyarak adama döndüm.
"Dostum lanet olasıca bir havan var. Kırbaçını bana hediye eder misin? "
"Tabii ederim küçük dostum. Ama önce atım sizi evinize görürsün. "
Memnun olmuş bir ifadeyle yerime oturup sırıttım.
Eftalya adamdan korktuğu için Atakan'a sarıldı. Fırsatçı!
Zümrüt başının döndüğünü söyleyerek arkada sesini çıkarmıyordu. Polat da onunla ilgileniyordu.
Şoförle derin bir muhabbet kurup federallere sövmeye başladık.
Utku telefonunundan gelen durmak bilmeyen mesajlara bakıyordu Pars ise gözlerini kapatarak dinleniyordu. İkisi aradan çekilip meydanı bize bıraktığına göre oldukça eğlenecektik.