Bediz'den...
Erva'nın sesi üzerine hepimiz gösterdiği yöne baktık. Koridorun ikiye ayrılan bölümünde sol köşede sırtını dayamış bir çocuk vardı. Kıvanç'a cidden çok benziyordu. Sadece boyu 1.5 değildi o kadar. İyi de Kıvanç'ın burada ne işi vardı ki? Onun bilgisayar başında inekçe projeleriyle falan uğraşması gerekmiyor muydu?
Erva bir anda çocuğun üstüne doğru sinirle koşmaya başladı. Tutamadık. Çocuğa ulaştığı gibi okkalı bir tokat savurdu. Ahenk kenarda kıs kıs gülerken kendimi tutmaya çalışıyordum.
" Ne işin var lan senin burada Kıvanç. Niye Kanada'da değilsin ? "
" AAAAA bir yanlışın var ayol . Benim adım Kıvanç değil küçük hanım. Ama madem tanışmak için bir bahane buldunuz söyleyeyim adım Bilal. Ojelerine bayıldım bu arada. Numarasını verir misin? Tokat için seni affediyorum. "
Erva şaşkınca çocuğa baktı ve etrafında 360 derece döndü. Bu birine şaşırdığımda yaptığı bir hareketti ve genelde yüz ifadesi çok komik oluyordu. Hey, gay mi bu? Arkadaş olmalıyız!
"Dur dur tavaf ettin beni. Tamam mükemmel olduğumu biliyorum ama bir insan bu kadar incelenmez ki. " Tamam şu sözden sonra biraz soğudum.
"Mükemmel olduğun için değil, ben nasıl bu ergenimsi varlık ile iletişime girdim diye kendini yokluyor. Ayrıca Tavaf etmesi için 7 kere dönmesi gerek."
Diye söyleyen Ahenk, çok bilmiş havası ile burnunu kaldırmıştı.
"Tek mükemmel benim!"
Diye bağırdım ve kendimi gösterdim.
"Laf çarpan erkekler çok iticidir."
Eftalya yüzünü buruşturarak söyleyince Zümrüt kafasını karıştırarak Erva'yı çekti. Aslında ona bu kadar kötü davranmamızın tek nedeni ciddi anlamda sümüklü Kıvanç'a benzemesiydi.
"Kusura bakma, Erva seni birine benzetti de." ve sonucunda seni baya iyi bir şekilde benzetti. O tokat neydi öyle ya.
Bilal kafasını sallayarak koridorlarda yürümeye başlayınca Erva arkasından bakakaldı.
Tıpkı, tıpkı tavuk gibiydi...
"Tavuk depresyonu!" diye bağırdı Ahenk endişeyle.
"Depresyonlarının en kötüsü!" diye ekledi
Pekala. Endişelenmeye başlamıştım.
İlk olarak Eftalya öne atılıp Erva'nın omzuna elini koyarak desteğini belli etti. Arkadan seslendim.
"İstersen test kitaplarını getirebilirim." Teselli konusunda kötü olduğumu söylemiş miydim?
Erva yutkunurken Ahenk de yanına gitti. Zümrüt benim gibi geride kalmayı tercih etmişti çünkü teselli konusunda benden daha kötüydü.
"Ben iyiyim. Gerçekten" gülümsemeye çalıştı ve yutkundu.
"Pekala bu, berbat bir yalandı." dedi Zümrüt.
"Ben- b-been" yutkundu. "Gitmeliyim!" Erva göz açıp kapayana kadar toz olurken olup biteni anlar anlamaz harekete geçtim ama pek uzun sürmedi. Zümrüt kolumu tutup beni durdurmuştu.
"Bırak biraz sakinleşsin. Buna ihtiyacı var belli." Ona katılmasam da kızların onaylar bakışlarını görünce durdum.
º•.○●º•.○●º•.○●º•.○●º•.○●º•.
Sonunda Erva tavuk depresyonundan çıkmış, yatağında kitap okuyordu. Bilim kurguydu galiba.
Zümrüt telefonu ile ilgileniyor, Eftalya tırnaklarını boyuyordu.
Ahenk duş alıyor, ben de Ronaldo posterime bakıp onun ile benim ne kadar mükemmel olduğunu düşünüyordum.
Ve bu huzurlu işlemlerimizi bölen kapı sesi oldu.
Kimse kalkmayınca sıkıntı ile Ronaldo posterimi dikkatlice yatağıma bıraktım ve kapıya baktım.
Kapıda tüm erkekler bana bakıyordu.
"Güle güle. Tekrar beklemeyiz-"
Kapıyı kapatırken Paris ayağı ile engelledi.
Utku yüzsüz bir şekilde kapıyı itti ve Polat içeri bakarak girdi.
Atakan gülümseyerek, Ender sırıtarak, Paris göz kırparak, Utku ise asker selamı yollayarak içeri girdi.
Ben ise omuz silkerek kapıyı kapattım.
Eftalya gözlerini büyüterek ayaklandı.
Zümrüt kafasını telefondan çekti, Erva da gözlerini kitaptan çekmeyerek oturdu. Hatta kitabı kafasını kapatacak şekilde tuttu.
"Ne vardı?"
Diye Zümrüt sorunca Polat cevapladı.
"Hep siz bizi rahatsız ediyordunuz. Bugün bir eksiklik hissettik ve sizin yanınıza geldik." Bu bahanenin iki grupta da kullanılmasını benim dışımda neden kimse sorgulamıyor?
"Ne zamandan beri sizin parçanız olduk? "
Diye söyleyince Paris bana bakarak cevapladı.
"Parçamız olmadınız. Sadece bugün biraz sıkıcı. "
"Yani?"
"Hiç sadece geldik. "
"Siz de bir ses duymuyor musunuz? "
Hepimiz Atakan'ın söylediği şey ile sessiz olduk.
"Bıcı bıcı yapparım Dalinle! Mis gibi kokkarım! İpek gibi saçlarım!"
"Ahenk, banyo yapıyor da."
Utku ayağa kalkarak öksürdü.
"Benim acil kendime bakmam lazım?."
Utku değişik bir şey söyleyince herkes ona şaşkınlıkla baktı.
"Ne?"
Yalan söylediği için omuz silktim.
Ve uzaklaştı.
"Ee yani?"
"Sizinle anlaşma yapmaya geldik."
"Ne anlaşması? "
Bu arada Utku hızlıca gelerek yanımıza oturdu.
Ve ardından çığlık sesi.
"Gözlerim! Ne istediniz benden?! Ne yaptım size!?"
Sanırım Utku banyonun ışığını kapatmış.
"Okulun ekonomisini önemsiyorum."
Utku'nun yaptığı yalan açıklamaya önemli olduğunu varsayarak kafamı ciddiyetle salladım.
Ahenk yanımıza üstündeki mavi bornozu ve köpüklü saçları ile geldi.
"Göremiyorum, bunlar kim?"
"Erkekler."
"Kim kapattı ışığı?"
Utku elini kaldırınca Ahenk sendeleyerek elini tuttuğu gibi tam tur çevirdi.
"AHH!"
"Ahenk Karaca'yı ne uyurken ne de duş alırken ne de yemek yerken rahatsız edin!"
Diyerek banyoya geri döndü. Utku dudağını ısırarak eline baktı.
º•○●º•○●º•○●º•○●º•○●º•○●
Bir süre sonra Ahenk yanımıza gelmiş, sohbet etmeye başlamıştı.
Sonra erkeklerin hepsi teker teker üzerimize baktılar ve birbirleri ile bakıştılar.
Biz de üzerimize baktık.
Eftalya tavşan, Zümrüt panda, Ahenk tek boynuzlu at desenli tulumlar giymişlerdi. Bunları takım olsunlar diye beraber almıştık.
"Sizin doğru düzgün gecelikleriniz yok mu?"
"Bunlar doğru düzgün bence. "
Erva cevap verirken. Ben üzerindeki fosforlu iskeletli pijamama bakıyordum. Zümrüt bir şey olmamış gibi oturuyor, Ahenk kafasındaki unicornun boynuzunu sallıyor, Eftalya tavşanının kulağıyla oynuyordu.
"Siz, bilirsiniz. "
º•.○●º•.○●º•.○●º•.○●º•.○●
Konu nasıl olduysa kızların çektiklerine gelmişti.
"Ne var kızlarda ya, süslen çık dışarı işte. "
"Öyle mi Ender! Sen hiç kız oldun mu da konuşuyorsun? Nereden bilebilirsin ki zorluğunu!."
Erva ile Ender tartışırken. Zümrüt ve Polat onları dinliyor, Efta ile Atakan iğrenç bir şekilde bakışıyor, Utku ve Ahenk birbirlerine dil çıkarıyor, ben de robot hareketleri yapıyordum.
Erva bağrınca Ahenk ayağa kalktı.
"Bizim odamızda bize böyle davranamazsınız!"
Diye bağıran Eftalya'yı susturup konuştu Ahenk.
"Efta kadar süslenip o iğrenç şeyleri sürmesem bile, kankalarıma destek olarak sizi bir gün boyunca kız işkencelerine katlanmanıza karar veriyorum!"
"Peki biz size ne yapacağız?"
Diyen Atakan doğru bir konuya baş vurmuştu.
"Siz de yarın bize erkek işkenceleri çektireceksiniz."
Hepimiz Ahenk'e öldürücü X ışınları yollasak da demişti bile.
"Herkes en sinir olduğu kişiyi seçsin. Mesela Utku. Sen."
Utku masum bakışlarını yollasa da Ahenk kolundan tutup kaldırmaya çalışıyordu.
"Ender, seni seçtim pikaçu!"
Erva Ender'i işaret etmişti. Erva'nın hırslı bakışlarına bakılırsa Ender boku yemişti. Sabah olanlar yüzünden zaten sinirliydi ve Ender onu daha da çok kızdırmıştı.
Eftalya ve Atakan çoktan birleşmişlerdi.
Zümrüt ve Polat da bakışınca çaresizce Paris'e baktım.
Yanına yaklaşarak konuştum.
"Bugün seni ellemeyeceğim. Sen de beni yarın ellemeyeceksin."
"Nazik teklifin reddedilmiştir."
"O zaman ağdanın tadını çıkar!"
º•○●º•○●º•○●º•○●º•○●
"Ağdalar! 1. 2. 3!!!!"
"Aaah!
"Ohaa!"
"Abi!
"Of! "
" Madem kızların işi kolay sesinizi kesin. Ayrıca o kılların sökülüşünün verdiği acı kadar güzel bir şey olamaz. " Erva psikopatça gülümseyip Ender'in bacağının arka kısmında kalan ağdayı da çekti.
Erkeklerin hepsi bacaklarını tutuyordu. Erva'nın ağdayla tüy almaya karşı değişik bir bağımlılığı olduğunu söylemiş miydim ? İğrenç.
º•○●º•○●º•○●º•○●º•○●
Sonunda bitmişti.
Erkeklerin hepsi tüysüz ve inanılmaz bir haldeydi. Tabi bu bize göre.
Eftalya Atakan'a oje bile sürmüştü.
Zümrüt sırf zevkine Polat'a elbise giydirmişti. Polat'ın sert serseri yüzü ve elbise o kadar uyumlu olmuştu ki kendimi gülmemek için zor tutuyordum. Tıpkı şey gibiydi: Hello Kitty'li takım elbise giymiş Memati.
Ender'in cildi bebek poposu gibiydi çünkü Erva bayağı bir bakım yapmıştı. İçinde ne olduğu bilinmeyen alametli ve vıcıkımsı kremler , tıbbi kokulu maskeler.... Yine de hırsını alamadığı için saçlarına hayatım boyunca göremeyeceğim incelikte örgüler örüyordu. Saç köklerini çektire çektire.
Ahenk ise ruju Utku'nun dudağına sürmek yerine içine sokmuştu.
Ben de Paris zehirlensin diye 10 tane parfüm şişesini karıştırarak sıkmıştım.
Şuan hepsi kırmızı görmüş boğa gibi sinirliydiler.
"Yarın kokuşmuş çorapları görürsünüz siz!"
" ****** "
Vote ve yorumlarınızı destek etmeyiniz. Seviliyorsunuz en azından kuzu sizi seviyor. ♡♡♡♡ Bu arada son bir kaç bölüm herkes karışık yazıyor.