BEDİZ'DEN :
Ertesi gün:
Güzel arkadaşlarımın çirkin kahkahaları ile uyanmak alışkın olmadığım bir şeydi. Genelde ilk Erva ve ben uyanırdık. Son bir kaç gündür ise Erva sürekli garip garip rüyalar gördüğünü söylerdi fakat rüyalarını bir türlü hatırlayamazdı ki artık bu bile normal geliyordu. Ama bu kahkahalar normal değildi.
En son Ahenk'in de çirkin kahkahasını duyunca bacaklarım ileride sırtım havada 90° lik bir pozisyona gelmiştim. Sonuçta Ahenk bile benden daha önce kalktıysa bu işte bir iş vardır. Gözlerimi açınca Hepsinin başıma toplanmış bana güldüklerini gördüm.
" Bu işin içinde başka bir şey yok dimi kızlar " dedim garip bir surat ifadesiyle. Olduğunu anlamıştım ama anlamamış olmayı diliyordum.
" Ben söyliyim mi ?"
"Söyle Efta"
Erva bile 32 diş sırıtıyorsa bu işte bir bit yeniği olmama ihtimali sıfır. Korkmalı mıydım?
"Bacakların bebbek poposu gibi olcak kanka"
Eftalya'nın söylediğini anlamamışça ona baktım. B'yi bastırmıştı.
Hızla bacaklarıma baktım.
"Allah belanızı versin. Kerimcan Durmaz babanız çıksın. Bahar Candan'ın en yakın kankası olun size dondurma yalatsın. N'aptınız lan bana "
"Ağda " diye cevapladılar hep bir ağızdan.
°●○•°●○•°●○•°●○•°●○•°●○•°●○•°
"AAAAAAĞAĞAAAAAAĞAAAAAAAAAAAAAA. "
" Bediz dur daha dokunmadık bile. Palmiyeleri falan düşün. Böyle rüzgar esince tüy gibi hafif olacaksın. "
"Zaten tüy gibi hafif Erva. Kız 36 kilo. "
" Oha ben 32 sanıyordum. "
Bir anda hissettiğim acıyla yüzümü buruşturdum. Her birine isim koymuştum ben onların. .
" Dur dur biraz hazır hissedeyim öyle çek bari. " dedim Erva'ya yalvaran bakışlar atmayarak. Erva da yine umursamadan çimlerimi kökünden koparttı. Hayallerim vardı benim. Onları da maviye boyatacaktım.
" 123"dedi hızlıca Erva ve yine yoldu. Acıya biraz daha alıştığım için sesimi çıkarmadım. Şimdilik.
°●○•°●○•°●○•°●○•°●○•°●○•°●○•°
Bacaklarıma baktığımda gereğinden fazla kel gibiydi. Bu berbat bir his. Yani öyle olması gerektiğini düşünüyorum.
Sen görürsün Erva.
Bugün klüpler seçilecekti. Okul sonrası faaliyetler için. Tabii ki de futbolu seçecektim. Belki de basketbol. Ama futbol daha iyidir.
Derse girdiğimizde yakışıklılar yakışıklısı bir şey çizdim. Adını da Erva koydum. Oldukça tüysüz (!) , benim kadar olmasa da mükemmeldi. Siyaha yakın tüylü dişleri, üflediği havayı yeşil dumanlarla gösterebilme yeteneği ve Hakan'ın 3 tel saçından bulunuyordu.
Zil çalınca Eftalya ile sınıftan çıkıp A sınıfına girdik. Bütün yüzler bize dönmüştü. Ahenk ve Zümrüt buradaydı daaa Erva yoktu.
" Erva nerde lan ? "
Ahenk hazırlanıp her şeyi anlatmaya başladı.
" Erva bizi dışkılayıp test çözüyordu tamam mı ? Sonra sınıfta şu sırıtıkla şişman çocuk arasında bir kavga çıktı. Erva kitap okuyordu sinirlendi ve kütüphaneye gittiğini söyleyerek sınıfa söve söve çıktı gitti. "
Dediklerinin yarısını anlamamıştık. Çünkü Eminem ile yarışacak bir hızda söylemişti.
" Yani Erva nerede şimdi ? "
" Kütüphanede. Yağan da revirde. Çocuk çok pis dayak yedi var ya o kavgayı patlamış mısır yiyerek izlemek vardı. " dedi Zümrüt.
" Ne yani Atakan' a bir şey mi olmuş" dedi Eftalya hiç bir şey anlamadığını ortaya sunarak.
"Bana bir şey olmadı ufaklık ne oldu bana bir şey mi söyleyeceksin? " diyerek beliren bir Atakan ve Yağan dışındaki kalan grup üyeleri... Al işte. Elimi ağzıma sokup kusar gibi yaptım.
" Arkadaşınızın yanınıza gitsenize siz. "
" O öyle arada revire kaçmak için birilerini sinirlendirip dayak yer. Biz alıştık. Asıl siz arkadaşınıza bakın bence. Bir kavgada gürültü çıktı diye kütüphaneye inmek pek normal değil. Akli dengesi yerinde mi ?"
Tutku alayla sorduğu şey yüzünden beni sinirlendirmişti. Tabi diğerlerini de.
" Bana bak Tutku... "
" Adım Utku. "
" Her neysen. Bana bak Tutkuuu ... " çocuk gözlerini devirdi fakat lafımı başka biri böldü. "Senin o nokta kadar olan beynini burnundan çıkartır kalın bağırsağından sokup tıkarım hayatının sonuna kadar üretrandan sıçarsın. "
Bunu söyleyen elinde test kitabı kulağında kalemle bir adet Erva'ydı.
Topluca oha'ladık. Utku öksürmeye başladı. Ahenk sırtına birkaç kez geçirdi.
Utku "Kabaydı." dedi sesi öksürmekten dolayı kulağa pürüzlü gelirken.
Erva ona bakma zahmetinde bile bulunmadı.
"Şşş," dedi Polat elini Utku'nun kafasına uzatıp yapılı saçlarını bozarken. "Babacık ona kızacak."
Utku dönüp ona küfredince dudaklarını büzdü. "Kabaydı."
Daha sonra Polat onu ağzına acı biber sürmekle tehtit etti, birkaç yumruklaşmanın ardından saçları başları dağılmış birbirlerinin yaralarına pamuk tutuyorlardı.
Evet, birbirlerine ağız burun dalmak aralarında şakalaşmaymış.
Atakan o ikisi için açtığı küçük çaplı bahisten kazandığı paralarla Efta'ya tost ısmarlamaya karar verdi ve ikisi kol kola oradan ayrıldı. Bahsimi Polat'a yatırmıştım ama o berabere kaldıklarını iddia ederek hepimizi dolandırıp tüm paraya çökmüştü.
"Umarım boğazında kalır." diye bağırdım arkalarından. Ama sesim öğrencilerin gürültüsü arasında kayboldu.
º○º○º○º○º○º○º○º○º○º○º○º
Okul bahçesinde sıkıntıdan patlamak üzereyken Ahenk omzuma elini attı.
"Kanka bana şu sarışın çocuğu ayarlasana."
Şaka yaptığını bildiğim için hiç bozuntuya vermeden kafamı çevirdim.
"Hangisi bebek?"
Eliyle bir tane sarışın çocuğu gösterdi.
"Buldun yine yakışıklı bir çocuk. "
O da gülerek kafa salladı.
Zümrüt, Erva ile sohbet ederken Eftalya da tırnaklarını törpü denen şeyle kazıyordu. Çıkan ses Eftalya'nın kendi sesinden bile kötüydü.
Omuz silkerek ayağa kalktım.
Ve Ahenk ile beraber sarışın çocuğun yanına gittik.
Ahenk ile omuz omuza çocuğa baktık.
Önce çocuk benim saçlarıma bakarak güldü ve Ahenk'e bakınca daha da güldü.
Hayır alayla değil. Sevecen bir şekilde.
"Selam."
Çocuk ilk bunu demişti. Hmm belki 'merhaba ben insan eğer nefes alıyorsan seninle evlenebilirim' diyebilirdi
Ahenk direk bodoslama dalarak söyledi.
"Benimle evlenir misin?"
Çocuk ilk önce şaşırdı. Sonra gülerek cevap verdi.
"Önce çıkma teklifi edilmiyor muydu?"
"Boşver nişan falan masrafa gerek yok. Ayrıca kocası yıl dönümünü hatırlamayınca bozulan gösteriş meraklısı kadınlardan da değilim. Ama başlık parası alırım. "
Çocuk daha da gülerek bir adım attı.
Ahenk birileri ile dalga geçmeyi severdi ve bugünkü kurbanı bu sarışın çocuk olmuştu.
Çocuk yaklaşınca Ahenk geri çekildi.
"Evlenmeden olmaz. Aile yaşıyor burada. "
Ben de ciddileşmiştim. Herhalde çocuk Ahenk'in ilginç bir yürüme taktiği kullandığını düşünmüştü.
"Evlenelim."
Ahenk gülerek arkasını döndü ve normal olarak ben de dönmüş oldum.
"Ahenk kuralları 1:
Asla kolay yem olma. Bu da benden kıyak olsun."
Diye son sözünü söyleyince ben de ekledim.
"Hadi eyvallah! "
Sonra birden çocuk Ahenk'in kolundan tuttu.
"Senin gibi kıza kolay yem seve seve olurum. "
"Hoşt! Sen kim köpek? !"
Ahenk bunları söyleyince ben de dayanamadım ve direk ayırmaya gelen dayılar gibi ortaya çıkıp yanlışlıkla(!) kavga çıkardım. Ah bu hissi çok seviyordum.
Ahenk'te beni ayırmak yerine oğlana vurmaya çalıştı.
"Cidden," dedi cılız bir şey olmasına rağmen kendini başarıyla savunarak. "Şu Allah'ın cezası yerde bir tane mi normal insan olmaz?"
Retorik soruydu cevap vermedik. Yine de Ahenk son bir tekme atarak tökezlemesine sebep oldu. Bunun üzerine de oğlan beni itekleyip yere kapaklanmama neden oldu. Bu da Ahenk'i daha da öfkelendirdi ve tırnaklarını onun yüzüne batırdı.
Nihayetinde ben çamurlu kıyafetlerim ve soyulmuş avuçlarımla Ahenk dağılmış saçlarıyla oğlan ise tırmalanmış yüzüyle kavgayı sonlandırdık. Bize biraz beddua etmiş olsa da başını teğet geçen taşla çenesini kapatıp gitti. Biz de birbirimizin rezil haline sırıtıp geri dönmeye karar verdik.
"Nerdeydiniz siz!?"
Diyen Zümrüt'e. Omuz silktim.
"Bahçede gezdik biraz."
Verdiğim cevaba hepsi kuşku ile baktı.
Ahenk bile!
"Öyle mi yaptık, "
"Evet Ahenk. "
Dişlerimin arasından söylediğim şeye Ahenk hiçbir tepki vermedi.
"Öyle yapmışız."
"Siz bir şeyler karıştırıyorsunuz amaaa?"
Eftalya bize sorduğu soruya tam cevap verecektim ki masaya koşarak Pars geldi. Dosdoğru Eftalya'ya bakıyordu.
"Naber Paris? "
Dediğime aldırmadan nefes nefese konuştu.
"Acil gelmeniz gerek."
"Nedenmiş o?"
"Atakan kriz geçiriyor."
"NEEEE!?"
Eftalya böyle bağırınca kulaklarımı kapattım.
"Evet. Hadisenize!"
"İyi de bundan bizene?'
"Atakan 'Eftalya diye sayıklamasaydı sizi çağırmazdık herhalde."
Böyle deyince ilk olarak Eftalya sonra da biz ayaklandık.
Hızlıca onların yatakhanesine girdik.
Atakan berbat bir haldeydi. Suratı kıpkırmızı olmuş, alnından terler akarak öksürüyordu.
Utku, Atakan'ın sırtından tutarak destek veriyordu.
Başını kaldırıp bize doğru baktı. Gözleri Eftalya'yı bulduğunda ise bir şey bile söyleyemeden bayıldı.
Eftalya gergince ona doğru koştu ve Atakan'ın elinden tuttu.
"Bizi çağırmak yerine hemşireyi çağırsaydınız ya." dedi Zümrüt.
Çok mantıklı konuştuğu için cevap vermedik.
Atakan bir şeyler mırıldanıyor Eftalya da onun ellerinden tutup ağlamaktan başka bir şey yapamıyordu. Tahammülsüzce odadan çıktım. Arkamdan kapı tekrar açıldı. Pars'ı görmemle sıkıntıyla nefes verdim. Özellikle ondan ve o çokbilmiş bakışlarından haz etmiyordum.
"Arkadaşına yardım etsene."
"Başında kalabalık yapmayarak yardımcı oluyorum."
Erva söylene söylene kapıdan çıktığında biz de koridorda boş boş oturuyorduk.
"Ee," dedi. "Mavi saçla mı kendin olacaksın?"
"Oğlan sen her şeye niye o burnunu sokuyorsun?"
"Hobi."
"Gerçekten konuşmadığın zamanlar daha katlanılırmışsın. Lütfen daha sık yap."
Ve yaptı.