YORGUN

Av seydauynk

44.9K 14.5K 43.1K

"Seni uyardım! "Dişlerini sıkarak konuştuğunda onu ilk gördüğüm anda ki öfkesiyle yüz yüze geldim "şimdi bura... Mer

1.BÖLÜM - ZAMANSIZ
2.BÖLÜM - ÇÖKÜŞ
3.BÖLÜM - GEÇMİŞ
4.BÖLÜM - İLK ADIM
5.BÖLÜM - MERAK
6.BÖLÜM - TECRÜBE
7.BÖLÜM - MEZAR
8.BÖLÜM - SINAV
9.BÖLÜM - DEĞERSİZVARİ
10.BÖLÜM - YARA
11.BÖLÜM - BEKLENMEDİK
12.BÖLÜM - KORKU
13.BÖLÜM - HASRET
14.BÖLÜM - LAVİNİA
15.BÖLÜM - FOTOĞRAF
16.BÖLÜM - KARAR
17.BÖLÜM - KADER
18.BÖLÜM - YANGIN
19.BÖLÜM - ESKEF
20.BÖLÜM - MEKTUP
21.BÖLÜM - UZAK
22.BÖLÜM - DİLHUN
24.BÖLÜM - UÇURUM
25.BÖLÜM - ENDİŞE
26.BÖLÜM - KURŞUN
27.BÖLÜM - UYANIŞ
28.BÖLÜM - YALNIZLIK
29.BÖLÜM - KAÇAK
30.BÖLÜM - ÇIRPINMAK
31.BÖLÜM - PİŞMANLIK
32.BÖLÜM - ÇARESİZ
33.BÖLÜM - MECRUH
34.BÖLÜM - MİSAFİR
35.BÖLÜM - ÖLÜM
36.BÖLÜM - OD
37.BÖLÜM
38.BÖLÜM
39.BÖLÜM
40.BÖLÜM
41.BÖLÜM
42.BÖLÜM
43.BÖLÜM
44.BÖLÜM
45.BÖLÜM
46.BÖLÜM
47.BÖLÜM
48.BÖLÜM
49.BÖLÜM
50.BÖLÜM

23.BÖLÜM - HİSTERİK

616 235 789
Av seydauynk


Herkese merhaba! Yirmi üçüncü bölümle karşınızdayım. 20K olduğumuza çok mutluyum ^^  YORGUN'un ve benim yanımda olduğunuz için teşekkür ederim. Umarım ailemiz giderek büyür. Yıldızları parlatmayı unutmayalım! Oy, yorum ve destekleriniz için teşekkür ederim. Seviliyorsunuz. Keyifli okumalar...


Bölüm Şarkısı: Dark Music- The Master Of Death | Immortality


Zaman kavramını çürüttüğüm bir olay olarak kaldı benliğimde. Bir şeyleri fark ettim. Ne yaparsam yapayım, ne yaparsak yapalım kimseye ve hiç bir şeye yaranamayacağız. Affedilecek bir şeyler olduğunda artık affetmeyeceğim. Beklemek çoğu kez insanın kandığı en büyük palavradır. Korkaklar debelensin beklemenin belirsiz pençesinde. Ben artık beklemeyeceğim. 


Beklemek insana ne kazandırır? Beklemek sadece ömrümüzden eksiltir. Yüzüne bakmayacağız canımızı yakanın. Amalara esir kalmayacağız. Biliriz ki ' ama ' kendinden önce gelen her cümleyi, her kelimeyi, her duyguyu öldürür.


Bir geceydi yine bir günahın sancısını çektiğim. Yaralı kanatlarımı koparıp aldıkları gün usulca sözlerimden intihar ettim. Yüreğim kan olup mürekkebimden damlamış, damlalar hüznüm olup kırılmış göz kapaklarıma batmıştı. Yere düşüp darmadağın oldu iyileşmeye yüz tutan her nazarım. Hangi hüzzamda acı çekeceğim şimdi? Hangi feryadımı ezeyim şakaklarımda? Mahrem bir vakitte öldüm öylece. 


Umudum göğsünden vuruldu bir daha dirilmemek üzere. Sevgim üşüdü kimsesiz hayallerin ellerinde. Kalbim yanıyor firak beni fethettikçe. Hangi acımı kaldırsam altından sen çıkıyorsun. Ne kadar azdım sende. Eksiklerimi görünce çoğalttın azlığımı.

Artık her yolun sonu neye çıkıyor biliyor musunuz? Acıya... Hayal ve hayat kırıklığına...


"Kötü anılar neden vardır biliyor musun? "Yumuşak sesini işittiğimde başımı göğsünden kaldırıp kuzguni gözlerine baktım "birinin seni incitmesinin ne kadar kolay olduğunu gösterir "dedi durgun bir sesle.


"Epeyce kötü anımız var "daha fazlasını ispatlamak istercesine sözümü kesti.


"Daha fazlası da var "sesli bir nefes verdi "yaralarımız var Lavinia. Hem de hiç geçmeyecek yaralar "dedi düşünceli bir şekilde. Sabah ki konuşmamızdan sonra birlikte evden çıkmış işimizin başına geçmiştik. Gün boyu Kamer için endişelendiğimden akşamı zor etmiş mesaim biter bitmez adeta ışık hızıyla eve gelmiştim. Eve geldiğimde bir süre Kamer'i beklemek zorunda kalmış yaklaşık kırk beş dakikanın sonunda eve gelmişti. 


Benimle konuşmadan odaya çıkmış bende ısrarla peşinden odaya gidip ondan bir açıklama istemiştim. Mektupları ve kimin gönderdiğini araştırmaya başladığı hakkında bilgi verdikten sonra biraz uyumak istediğini benim de ona eşlik etmemi istediğini söylemişti. Onu kırmayarak eşlik ettiğimde beni göğsüne yatırmış bir süre sonra daldığı düşüncelerini de benimle paylaşmaya başlamıştı.


"Her şeyin izi kalıyor değil mi? Acılarımızın, anılarımızın hatta çocukluğumuzun bile "parmaklarımı yavaşça yüzünde gezdirmeye başladım "onlarla yaşamaya alışmalıyız yoksa devam edemeyiz "diye fısıldadım baş parmağımla elmacık kemiğini okşarken.


"Gözlerinde bir şeyler var "çıplak belimde duran eliyle belimi sıkarak beni kendine çekti "adlandıramadığım bir yoğunluk, sadece bana baktığın zaman görebildiğim bir parıltı var "ona olan bakışlarımı fark etmesi kalbimin atışını hızlandırırken sertçe yutkundum. Belimden sıkıca tutup üzerime çıktığında şaşkınlıkla ona baktım "hoşuma gidiyor "diye fısıldadı burnunun ucunu burnumun ucuna sürterek.


"Ne demek istiyorsun? "Diye sordum merakla. Kısık sesime ve soruma karşın keyifli bir kahkaha attı.


"Sadece bana öyle bakman hoşuma gidiyor hatta hoşuma gitmekten fazlasını hissettiriyor "sözleriyle beraber kalbim neredeyse ağzımda atarken dudaklarını dudaklarıma bastırdığında bunu bekliyormuş gibi bir elimi sırtına koyup diğer elimi de yüzüne koydum. 


Onu öpmek yeniden yaşamaya başlamak gibiydi. Dudaklarından can suyunu içmek gibiydi. Öpüşü git gide sertleşirken kazağımın eteklerinden tutup üzerimden sıyırdı. Karşısında sutyenle kalmış olmamın utancını yaşamama fırsat tanımadan tekrar dudaklarıma kapandı. Dili dudaklarımın arasından sızıp içeriyi talan ederken eli sutyenimin kopçasına gitti. Parmaklarım gömleğinin düğmelerini hızla açmaya başladığında onu kendime çektim.


"Kamer neredesin? "Bülent Bey'in aksi sesini duymamla birlikte panikleyerek Kamer'i hızla ittim. Uyguladığım güç sadece dudaklarımızın ayrılmasına neden olurken Kamer rahat bir tavırla boynuma yöneldi.


"Kapı kilitli "boynuma bir öpücük kondurdu "gider birazdan "dedi boynumu öpmeye devam ederken. Gitsin... Şu an elimde olsa Bülent Bey'i dünyanın öbür ucuna gönderip kaldığımız yerden devam edebilirdim ama ne yazık ki elimde değildi.


"Kamer "kapıya sertçe vurduğunda gözlerimi Kamer'den çekip kapıya baktım "kapıyı niye kilitliyorsun oğlum? "Diye azarladı kapıyı inatla açmaya çalışırken. Umarım Kamer'e olan takıntısı yüzünden kapıyı kırmazdı zira kırarsa ve bizi bu halde görürse kalp krizi geçirebilir bizi de peşinden hastanelerde süründürebilirdi. Kamer Bülent Bey'in gitmeyeceğini anlamış olacak ki sesli bir nefes verip söylenirken amcasına üzerini değiştirdiğini birazdan geleceğini söylemişti.


"Yakışıyor "sutyenime bakarak konuşmaya devam etti "siyah sana çok yakışıyor "dedi işaret parmağını dantelli sutyenimin üzerinde gezdirerek. Damarlarımda akmakta olan bütün kan suratıma hücum ederken dudaklarıma sert bir öpücük kondurdu. Benden uzaklaşıp yataktan kalkarken onu daha fazlası için karşı koymakta epeyce zorlandığım yatağa çekme isteğimden delicesine korktuğumdan bende hızla yataktan kalktım.


"Bir yere mi gidecektiniz? "Diye sordum nefes nefese. Dolabın kapağını açıp bana kazaklarından birini uzattığında itiraz etmeden elinden aldım.


"Şirkete gideceğiz "kazağı başımdan geçirip saçlarımı kurtardım "uzun zamandır buralarda olmadığı için işlere göz atmak istiyor. Bende fırsat buldukça yardımcı oluyorum "derken neredeyse tamamını açmış olduğum gömleğini üzerinden çıkarıp dolabı açtı.


"Seni benden uzaklaştırmak istiyor "dedim sesimi ifadesiz tutmaya çalışarak. Üzerine yeni bir gömlek giyip dolabı kapattığında bana dönüp belimden tuttu.


"Amcamın geldiği durumu anlamaya çalışıyorum. Uzaklaşma gibi bir durum söz konusu bile değil "dedi boynuma bir öpücük kondurarak.


"Beni umutlandırıyorsun "sözlerimle beraber birkaç saniye duraksayıp geri çekildi "bana karşı ne hissediyorsun? Bir şey hissediyor musun? "Diye sordum beklenti dolu gözlerle ona bakarak.


"Nereden çıktı Lavinia? "Her ne kadar belli etmemeye çalışsa da sesinin tonundan bu sorudan hoşnut olmadığını anlamıştım "ne duymayı bekliyorsun benden? "Diye sordu durumdan rahatsız bir şekilde. Birlikte bu kadar ileri gidebiliyorsak bunun bir anlamı olmalıydı. İkimizin kalbinde yaşayan ve hep yaşayacak olan bir anlamı olmalıydı. Onu ve beni biz yapan bir anlamı olmalıydı.


"Aynı evde yaşıyoruz hatta aynı yatakta yatıyoruz. Sarılıyoruz, öpüşüyoruz az önce neredeyse sevişecektik "tedirginliğimi bastırmak isteyerek sertçe yutkundum "bunların bir anlamı yok mu sende? "Diye sordum beklenti dolu bir sesle. Bana bir cevap vermesi umuduyla gözlerine bakarken odanın kapısına sertçe vuruldu.


"Seni bekliyorum "diye seslendi varlığını bir süreliğine tamamen unuttuğum amcası kapının gerisinden. Kamer neredeyse rahatlamış bir ifadeyle benden uzaklaştığında kapının önünde durdum.


"Bir cevap istiyorum "dedim kendimden emin bir sesle.


"Şimdi değil Lavinia "bakışlarını benden kaçırıp odadan çıktığında bir süre arkasından hayal kırıklığıyla bakakaldım. Bugün ısrarla bir cevap istediğimden kararlılıkla odasından çıkıp aşağı indim. Bahçede Kamer'i göremeyince gitmiş olduğunu düşünerek Emre'den arabamı getirmesini istedim. Emre arabamı getirdiğinde vakit kaybetmeden sürücü koltuğuna geçerken Bülent Bey arabanın karşısında durdu. Gitmemişlerdi. Daha yeni oturduğum sürücü koltuğundan kalkıp tam karşısına geçtiğimde ellerini cebine koyup alaycı bir ifadeyle güldü.


"Buraya ve bütün bunlara çabuk alışmışsın bakıyorum "başıyla içinden az önce çıktığım arabamı gösterdi "alışmasan iyi edersin çünkü burada kalıcı değilsin "dedi hırsla. Bana meydan okuyordu dahası beni düşmanı olarak görüyordu. Geçmişin bedelini Soykan ailesi adına Taşkıran ailesinin içinde en ağır şekilde ben ödüyordum anlaşılan ödemeye de devam edecektim.


"Bakın Bülent Bey benden hiç ama hiç hoşlanmadığınızın farkındayım. Daha önce Kamer'e de söylediğim şeyi size de söylüyorum. Ben sima olarak Ahmet Soykan'a fazlasıyla benzeyebilirim ama ben Ahmet Soykan değil Karaca'yım. Siz de bunu kendinize hatırlatırsanız memnun olurum "dedim ifadesiz bir şekilde. Cevabını beklemeden içeri girmek için yanından geçerken kolumdan tuttu.


"Bana saygısızlık mı ediyorsun? "Diye sordu dişlerini sıkarak. Beni anlamak istemiyorsa yapacağım hiçbir şey yoktu. Önce kolumu tutan eline ardından benden nefret ettiğini bariz bir şekilde belli eden ela gözlerine baktım.


"Ben geldiğim yeri unutmadım her şeyin farkındayım. Siz de unutmasanız iyi edersiniz "dedim soğuk bir ifadeyle. Benden yaşça büyük olabilirdi ama kendimi ona ezdirmeye niyetim yoktu.


"Kamer benim canımdan ötedir. Ona zarar vermene izin vermeyeceğim "tehditkar sesi beni uyarır nitelikte yükseldiğinde sinirlerime hakim olamayarak kolumu kendime çektim.


"Sende mi bir yere gidecektin? "Diye sordu bana bakarak. Kamer kaybolduğu yerden çıkıp ne ara gelmişti?


"Vazgeçtim "dedim bakışlarımı ondan kaçırarak. Peşinden şirkete gitmeye kalktığımı itiraf edecek değildim.


"Ben arabadayım oğlum acele et "dedi Bülent Bey arabaya giderken hoşnutsuz bir şekilde. Bir zamanlar cehennem olarak tanımladığım baba evinin yanı sıra Bülent Bey'in huysuz tavırları eşliğinde Kamer'in evine gelmesiyle artık burayı da cehennem gibi görmeme ramak kalmıştı.


"Beni öldürmek istediğine eminim "dedim Bülent Bey'in arkasından bakarken.


"Abartıyorsun "dedi başını iki yana sallayarak. Abartan ben değildim amcasına toz konduramayan oydu.


"Benden nefret ediyor, bana tahammül edemiyor üstelik sürpriz yumurtadan çıkar gibi her yerden çıkıyor "sıkıntılı bir nefes verdim "aynı evde nasıl yaşayacağız? Ben başka bir eve yerleşe- "Ne diyeceğimi anlayarak sözümü yarıda kesti.


"Ben halledeceğim merak etme "dediğinde konuyu uzatmayarak onu başımla onayladım. Kamer ve amcası gittikten bir süre sonra neredeyse sevişecek olmamız gerçeğiyle bir kez daha yüzleşmiş bu yüzleşme yüzünden kabıma sığamayarak soluğu arabada almıştım. 


Ani bir kararla haber vermeden Başak'ın yanına gitmiş onları adeta akşam yemeği yerken basmıştım. Yemekte onlara katılacağım sırada Kamer Çağatay'ı şirkete gelmesi için aramış Çağatay ise hakiki dostluğunu konuşturarak benim onların evinde olduğumu söylemiş arttırarak onu ve amcasını yemeğe çağırmıştı. Kamer beni şaşırtarak ikiletmeden kabul ettiğinde Başak ve ben sofraya ufak tefek dokunuşlar yapmak adına mutfağa geçmiştik.


"Nasıl gidiyor? "Bana yandan bir bakış attı "Kamer ve Bülent Amca'yla aran nasıl? "Diye sordu ilgiyle. Kamer ve ben eskisi kadar bitirim ikiliyle bir şey paylaşmıyorduk. Onların evliliği bizimkinin aksine gerçek olduğundan ve bu durum daha çok bizi ilgilendirdiğinden içten içe ikimizde de onları koruma iç güdüsü vardı.


"Bir kişi daha Bülent Bey'den bahsederse artık intihar edeceğim "diye söylendim huysuz bir şekilde çorba kaselerini çıkartırken.


"Bülent amcanın huysuzluğuna bakma "içecekler için bardak arayışındayken tekrar konuştu "dünya iyisidir. Üstelik kafa adamdır "dedi keyifle. Bülent Bey ile olan macera serüvenlerini anlatacaksa bunu kaldıramayabilirdim.


"Sizi seviyor Başak "elimdeki çatal takımını gürültüyle mermer tezgaha bıraktım "ama benden nefret ediyor. Sürekli gelin kaynana gibi çekişiyoruz "diyerek söylendim. Başak sözlerime karşın koca bir kahkaha patlattığında ona ters bir bakış gönderdim.


"Kamer ile nasılsınız? "Diye sordu ilgiyle. Mutfakta bize yardımcı olan iki çalışanına baktığımda ne demek istediğimi anlamıştı "kış bahçesine iki fincan çay getirir misiniz? "Dedi çalışanlarından birisine. Çalışanlardan birisi isteğini onayladığında kalan işleri bitirmelerini söyleyip birlikte kış bahçesine geçtik. Çayları getiren kadına benim ricam üzerine Çağatay da dahil yanımıza kimseyi almamasını söyledi. Bana baktı "bir şey olmuş gibi "dedi tahminde bulunarak.


"Ben Kamer'e aşığım "bir çırpıda söylediğim itiraf Başak'ı şoka sokmuş olacak ki yudumladığı çayını ona hiç yakışmayacak bir kabalıkta dışarı püskürttü "onu seviyorum "dedim masanın üzerindeki bir bardak suyu ona uzatırken.


"Çok özür dilerim "sesindeki pürüzü geçirmek için hafifçe öksürdü "sadece ani itirafını beklemiyordum "dedi şaşkınca. İnanmakta zorlanıyordu. Haklıydı. Benim de kendime itiraf etmem aylarımı almıştı.


"Fark edince ben daha kötü bir tepki vermiştim "keyifsiz bir şekilde güldüm "ona aşık olmamam gerekiyordu "dedim sıkıntıyla. Aşk bütün planı bozabilecek kadar karmaşık ve tekinsiz bir duyguydu.


"Kime aşık olacağını seçemezsin "manidar bir şekilde bana tebessüm ederken çaylarımızı getiren kadını çağırdı. Masayı toparlayıp gittikten bir süre sonra tekrar konuştu "Kamer biliyor mu? "Diye sordu merakla.


"Bilmiyor bilmeyecek de "dedim kararlı bir ifadeyle. Başak'a itiraf etmekteki amacım akıl almak değildi. Sadece beni anlayan bir insanın varlığına ihtiyacım vardı.


"Bilmesi her şeyi değiştirebilir Karaca "hayatım boyunca bende barınmayan bir umutla konuştu "evliliğiniz gerçek olabilir "dedi gözle görülebilir bir beklentiyle. Benim şartlarım göz önüne alındığında söyledikleri imkansızdı.


"Umduğun gibi olmaz canım "acıyla gülümsedim "aramızda kalacak. Çağatay da dahil kimse bilmeyecek. Bana söz ver "dedim beklentiyle bakarak. O seviliyordu, o önemseniyordu, o bir planın parçası değildi. Ama ben sadece bir planın parçasıydım. Kamer'in bana umut verip duygularımla oynamaktan başka bizim için yaptığı bir şey yoktu.


"İkinizde yetişkin inanlarsınız. Aranızdaki duruma karışmam uygun olmaz "sıkıntıyla nefes verdi "söz veriyorum. Kimseye bahsetmeyeceğim. Çağatay'a bile "dedi kararlı bir şekilde. Başak'ın kararlı ifadesi içimi rahatlatırken daha fazla konuşmamış hazırlıklara bakmak için içeri geçmiştik. İçeri geçmemizle beraber Kamer ve amcası da gelmiş hep birlikte yemek masasına geçmiştik. Çorbalarımızı içerken ortamdaki gergin hava çekilmez bir hal almış olacak ki Çağatay daha fazla dayanamayarak konuştu.


"Gelmenize çok sevindik Bülent amca "Çağatay neredeyse otuz iki dişini göstererek gülümsediğinde yüzümü buruşturmamak için zor durdum. Hemen hemen herkesle anlaşabilen bir insandım lakin Bülent Bey benim için bir istisnaydı.


"Çok mutlu olduk "Başak Çağatay'ı anlamış olacak ki isteğine ayak uydurarak samimi bir şekilde tebessüm edip konuştu "keşke daha önce gelseydiniz. "


"Ben hiç mutlu olmadım "gözlerini bana çevirdi "nahoş bir haber üzerine geldiğime hiç memnun değilim "dedi hoşnutsuzluğunu açıkça belli ederek.


"O zaman neden geldin amca? "Diye sordu Kamer ters bir ifadeyle. Amcası geldiğinden beri aralarında grip bir gerginlik vardı.


"Şimdi de bana hesap mı soruyorsun? "Diye çıkıştı amcası hiddetle. Amca yeğenin bu garip anlaşma çabası içimde bir yerde gülme isteğini açığa çıkarırken ciddiyetimi bozmadım.


"Neden buradasın amca? Yurt dışından neden döndün? Kardeşimin öldüğü yerde yaşayamam dememiş miydin? "Diye sordu Kamer bir çırpıda. Erteledikleri hesaplaşma anlaşılan bu akşam yemek masasında görülecekti.


"Artık buradayım Karaca "Kamer'in sorularını es geçerek belalı öğretmenlerin gözüne bir öğrenci kestirip sürekli kafayı ona takması gibi kafayı bana takan Bülent Bey'in ela gözleri koyu kahverengi gözlerimi buldu "gitmeye hiç niyetim yok. Sende buna alışsan iyi olur "dedi kendini beğenmiş bir şekilde. Geldiği günden beri anlayış göstermeye çalışıyordum ama belalı Bülent Bey çizmeyi aşmıştı.


"Geldiğiniz günden bu yana sizinle anlaşmaya çalışıyorum "masanın üzerinde duran peçeteyi alıp dudaklarımı sildim. Peçeteyi masaya koyarken ayağa kalktım "ama çabam tek taraflı olduğu için sonuçsuz kalacağa benziyor. Size ve masadaki herkese son kez bir açıklamada bulunacağım "herkes dikkatle bana baktı "ortada direkt babamı gösteren net bir delil olmadığı için babamı bir katil olarak görmüyorum. Babam için sadece şüpheli diyebilirim. Mustafa Bey'in huzur bulabilmesi için bende elimden gelen her şeyi yapacağım "Bülent Bey öfkeyle ayağa kalktığında oturduğu sandalyesi geriye düştü.


"Ağabeyimin adını ağzına alma! "Diye bağırdı.


"Amca sesinin tonuna dikkat et "dedi Kamer ayağa kalkarken uyarı verir bir şekilde.


"Gizli kalan ne varsa ortaya çıkarmak için uğraşacağım. Fiziksel olarak babama benziyor olabilirim ama ben Karaca'yım. En ufak bir dahilim olmayan geçmiş yüzünden beni suçlayıp üzerime gelmeniz sadece sizin öfkenizi arttırır beni de yıpratır. Şunu unutmayın "Kamer'e döndüm "beyaz yakalı beni buluncaya kadar geçmiş hakkında en ufak bir bilgi sahibi değildim. Ondan öğrendim. Sizden anlayış göstermenizi rica ediyorum "dedim ifadesiz bir şekilde. Saygı çerçevesi içerisinde kendimi gayet iyi açıkladığımı düşünüyordum.


"Baban sahte dostluğuyla ağabeyimi kandırdı ama sana izin vermeyeceğim! "Üzerime doğru yürüdüğünde Kamer önüme geçip amcasının karşısında durdu "babanın yaptığını sen yapamayacaksın! "Çatık kaşlarıyla Kamer'e baktı "onun için karşımda mı duruyorsun? "Diye sordu inanmak istemeyerek.


"Amca Karaca'yı tanısan gerçekten çok iyi birisi olduğunu anlarsın "Çağatay arayı yumuşatmayı umarak elini Bülent Bey'in omzuna koyup devam etti "emin ol o da bizim gibi gerçeklerin peşinde "dedi sakin bir şekilde.


"Oturalım sakince konuşalım "Başak masadaki boş tabakları alması için yardımcısını çağırdı "hadi ana yemeğe geçelim "dedim yumuşak bir şekilde eliyle masayı göstererek.


"Hepiniz bu kızı nasıl içinize alabiliyorsunuz? "Diye sordu yüzünü buruşturarak. Kamer'in tanıdığım ilk haline benziyordu hatta daha aksi versiyonu olduğunu açıkça söyleyebilirdim.


"O benimle amca "kendimi savunmak adına arkasından çıkmak için hareketlendiğimde bana izin vermedi "lütfen ona saygı duy. Bu zamana kadar yanlış bir davranışı olmadı. Amacı bizimle aynı "dedi ciddi bir ifadeyle. Kamer bu sözleri bana inandığı için mi söylüyordu yoksa durumu kontrol altına almak için miydi anlayamamıştım "evde de huzur içerisinde yaşayalım "yaptığı uyarı Bülent Bey'i daha çok sinirlendirmişe benziyordu.


"Gözüm üzerinde Karaca "sert bir şekilde konuştuğunda odadan çıkmış Çağatay ise peşinden koşmuştu ama Bülent Bey her şeye rağmen bitirim ikilinin evini terk etmişti.


"Özür dilerim ikinizden de "Çağatay oturma odasına girip konuştuğunda hepimiz ona döndük "ben Bülent Amca'nın haberi var sanıyordum "dedi mahcup bir ifadeyle. Ona da kızamıyordum. Bu kadar olacağını tahmin etmemiş olabilirdi.


"Sana hala kızgınım Çağatay "Kamer sert bir ifadeyle konuşurken öfkesine hakim olamayarak elini sertçe masaya vurdu "kafanıza göre iş yapıyorsunuz! "Diyerek yüksek sesle söylendi.


"Sakin olmalıyız "nihayet Kamer'in arkasından çıkmayı akıl ederek konuştum "sonuçta İngiltere'de bir ailesi var öyle değil mi? Gidinceye kadar durumu idare etmeye çalışırız "dedim bir umutla çıkış yolu bulmaya çalışarak. İçimdeki ses Bülent Bey'in memleketine temelli döndüğünü haykırıyordu.


"Hevesini kırmak istemem ama o kadar kolay değil "dedi Çağatay sıkıntıyla. İçimdeki sesin haykırışını birazdan sesli dile getireceğe benziyordu.


"Bülent amca biraz "Başak bir süre susup doğru kelimeyi bulmaya çalıştı "fazla kontrolcüdür. Kolay kolay gideceğini sanmıyorum "dedi bakışlarını kaçırarak.


"Ne demek istiyorsunuz? "Diye sordum önce Başak'a ardından Çağatay'a bakarak. Anlamamış değildim anlamak istemiyordum.


"Bugün bana şirketteyken tekrar ailesiyle birlikte Mustafa Amca'nın evine yerleşmekten bahsetti "Kamer şaşkınlıkla Çağatay'a baktığında onun da bu durumdan haberi olmadığını anlamıştım "şu an düşünce aşamasında. Bir şeyler yapmanız gerekebilir "dedi Çağatay aceleyle.


"Amcanın bu kadar kontrolcü olması normal değil "dedim Kamer'e dönerek.


"Babamın vefatından sonra amcam çok değişti "derin bir nefes aldı "amcam babamı ayrı seviyordu. Onu ağabeyden çok ikinci bir baba gibi görüyordu. Biz de çok yakındık. Amcamın ailesiyle biz aynı evde yaşıyorduk ama babamın vefatından sonra amcam evimizi geçtim bu şehirde bile zar zor nefes alacak duruma gelmişti. Bende tabi bu süre zarfında sürekli eğitimlere katılıyorum şirketin başına geçebilmek için "bir süre sustu. 


O zamanlar gözünün önüne gelmiş gibiydi "babamın üstüne benim yokluğum tuz biber oldu amcam için. Başka bir kaybı kaldıramayacağını düşündüğü için sürekli beni kontrol etmeye başladı. Başta normal karşıladım ama zaman içerisinde durum anormal bir hal aldı. Hatta öyle bir boyuta gelmişti ki kendi ailesiyle bile ilgilenmiyordu "dedi durgun bir şekilde.


"Kendini nasıl toparladı? "Diye sordum merakla.


"Babamın vefatının ikinci yılında psikologdan uzun bir müddet yardım aldı. Sonra radikal bir kararla ailesini de alıp İngiltere'ye yerleşti. Bana baskısını oradan sürdürmeye başlayınca aramız bozuldu. Beş yıldır aramız bozuktu "dedi sıkıntılı bir şekilde. Bu beş yılın üzerine sahte evliliğimiz aralarını daha da bozacağa benziyordu.


"Amcan benden nefret ediyor beyaz yakalı "yüzümü buruşturdum "beni sevmesini beklemiyorum ama biraz uzlaşmacı olmasını isterdim "dedim ifadesiz bir şekilde.


"Bana daha fazla beyaz yakalı demeye devam edersen- "Hayret ederek hızla sözünü kestim.


"Şu an tek sorunumuz sana taktığım lakap mı? Sen ciddi misin? "Diye sordum ona inanamayarak. Konumuz amcası ve aşırı tavırları iken ne ara ona taktığım lakaba gelmişti?


"Evet bu. Senin benim ismimle sorunun ne? "Diye sordu sitem ederek. Bakışlarımı yüzünde gezdirirken birden dudaklarına baktığımda birkaç saat önce yaşadığımız an zihnimde belirdi. O zaman hissetmeye fırsat bulamadığım utanç duygusu şimdi beni çepeçevre sararken iki kolumdan tutup beni kendine çekti "neden gözlerime bakmıyorsun? "Diye sordu kaşlarını çatarak. O mahrem anıdan sıyrılmak için başımı hızla iki yana salladım.


"Başka bir eve geçmem daha iyi olacak "dedim fısıltıyla. Bu gidişle amcasıyla aynı çatı altında daha fazla yaşayamayacaktık. Ya amcası beni öldürecek ya da tavırları yüzünden ben kafayı yiyip tımarhanelik olacaktım.


"Ben halledeceğim "omuzlarımdan tutup beni sandalyeye oturttu "siz yemeğinize devam edin. Ben amcamın yanına gidiyorum "dedi başıma bir öpücük kondurarak. Cevap vermeme fırsat tanımadan evden çıktığında başımı iki yana salladım. Bir amcamız eksikti o da gelmiş tam olmuştu.


***


Pastaneden çıkıp arabaya bindiğimde elimde tuttuğum kutuyu yanımdaki koltuğa koyarak vakit kaybetmeden arabayı çalıştırıp yola çıktım. Dün Kamer gittikten sonra bende çıkan tatsızlık için bir nebze de olsa kendimi sorumlu tuttuğumdan bitirim ikiliden özür dilemiş çok geçmeden eve gitmiştim. 


Odamız özel anımızı sürekli suratıma çarptığından duramamış kütüphanede uyumayı tercih etmiştim. Sabah uyandığımda Kamer ve amcasının çoktan şirkete gittiğini öğrenmiş bende ardından büroya gitmiştim. Şimdi ise mesai bitiminde soluğu pastanede almıştım. Ömrümde yapmayacağım bir nezaketi sırf Kamer için yapmaya karar verdiğimden pastaneden bir kutu çikolata almış Kamer'in şirketine hem Kamer'e hem de amcasına aramızdaki buzları eritmek adına bir adım atıp sürpriz bir ziyaret gerçekleştirecektim. 


Kamer'i bilemem ama amcası için bu ziyaretin bir kabusa dönüşeceği kesindi ama aradaki buzları eritmeye kararlıydım. Çalan telefonumun sesi arabayı doldurduğunda beklemeden açtım.


"Bakıyorum keyifler yerinde "küçük bir kahkaha atıp konuştu "Bülent Bey'i gördükten sonra beni ziyaret etmez oldun Esmer "dedi yapay bir alınganlıkla. Bülent Bey ve benim birbirimize meydan okumamız Eskef'i epey eğlendiriyor beni ise delirtiyordu.


"Dalga geçmek için mi aradın Eskef? "Diye sordum ters bir tavırla.


"Evet "gözleri yaşartacak türden olan dürüstlüğü bu sefer gözlerimi devirmeme sebep oldu "yeni bir gelişme var mı? "Diye sordu merakla. Gelişme adına dün Bülent Bey ve olanlardan bahsetmiş Eskef'in benim dikkatli olmam konusunda uyarıları eşliğinde telefonu kapatmıştık. Yaklaşık yarım saatin sonunda şirketin önüne geldiğimde Kamer'i arabasına binerken gördüm. 


Bu saatte nereye gidiyordu? Eve nadir anlar dışında hep benden sonra gelirdi. Daha fazla yaklaşmayarak bir müddet onu izledim. İki araba peş peşe yola çıktığında içime düşen endişeyle arabamı çalıştırdım. Kamer'i takip edecek ve ne olduğuna bakacaktım. Yola çıktıktan bir süre sonra yardıma ihtiyacım olabileceğini düşündüğümden Eskef'i aradım.


"Ziyaretime gelmeye karar verdin sanırım "dedi keyifle. Bu seferlik o geleceğe benziyordu.


"Şu an Kamer'in aracını takip ediyorum "dikiz aynalarını kontrol edip tekrar konuştum "şirketten iki araçla yola çıktı "dedim ifadesiz bir şekilde.


"Belki eve gidiyordur "dedi tahminde bulunarak.


"Bu saatte eve pek gelmez. Muhtemelen başka bir yere gidiyor. Nereye gidiyor bilmiyorum ama tedirginim "sertçe yutkundum "onun için "dedim endişemi bastırmaya çalışarak.


"Emin misin? "Diye sordu şakacı tavrından sıyrılıp ciddi bir sesle. İlerlediğimiz yol yüzünden hafifçe savruldum.


"Eminim. Bozuk bir yolda ilerliyoruz "fazla yaklaştığımı düşünerek araçlarımız arasındaki mesafeyi arttırdım "polisi aramalı mıyım? "Diye sordum endişeyle.


"Konum at bana "bir kapı açılıp kapanma sesi duydum "hemen geliyorum "telefonu kapatacağım sırada tekrar konuştu "kafana göre bir şey yapmaya kalkma Esmer beni bekle "diyerek tembihlediğinde onu onaylayıp telefonu kapattım. Yaklaşık bir saatin sonunda bozuk yol bittiğinde harabe bir depoya geldik. Büyük deponun dışı oldukça kirli ve çatısında yer yer delikler vardı. Aracımı deponun yakınında bulunan seranın arkasına park ettiğimde sessiz olmaya çalışarak araçtan çıktım. 


Kamer yanında dört adamıyla beraber depodan içeri girdiğinde etrafımı kontrol ederek depoya gittim. Deponun tuğla duvarına yaslanıp Eskef'e konum attıktan sonra bir süre beklemiş ardından deponun paslanmış demir kapısına doğru ilerlemiştim. Ağzı yüzü kanlar içinde kalmış epeyce dayak yediği her halinden belli olan orta yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim bir adam sandalyede bağlı şekilde oturuyordu. Bir şeyler vardı. Endişem boşuna değildi. Bu adam kimdi? Kamer'in burada ne işi vardı?


"Dünden beri senin gelmeni bekliyorum "açık olan bir gözüyle Kamer'e baktı "biricik karından mı ayrılamadın yoksa psikopat amcandan mı? "Diye sordu alaycı bir ifadeyle. Bu adam her kimse bizi tanıyordu üstelik Kamer'in evli olduğunu bile biliyordu.


"Sana meraklı değilim Levent "üzerindeki ceketi çıkarıp Kızıl'a uzattı "şimdi sen her şeyi anlatıyorsun bende seni öldürmüyorum "dedi soğuk bir sesle Kızıl ceketini alırken. Kamer kimseyi öldürmez... Öldürmezdi değil mi? Öldürmezdi. Bir katil olmadığını bana kendisi söylemişti.


"Nevin dönüştüğün kişiyi görse ne derdi merak ediyorum doğrusu "dedi keyifle gülerek. Bir hayret nidası sergilememek için elimle ağzımı kapattım. Levent denen adam Nevin Hanım'ı nereden tanıyordu?


"Beni ne o ne de sen ilgilendirmiyorsun "tam karşısında durdu "beni karşına alacak cesareti nereden buldun? "Diye sordu sert bir tavırla. Bu adam Kamer'e ne yapmıştı?


"Mustafa Taşkıran'ın canından çok sevdiği oğlu Kamer Taşkıran "abartılı bir şekilde konuştu "baban Karaca'yla evlendiğini görebilseydi tepkisi ne olurdu çok merak ediyorum "kahkaha atarken Kamer daha fazla dayanamayarak sağ yumruğunu sertçe adamın suratına indirdi. Levent denen adam yere düştüğünde yan profillerinden tanıdığım Kızıl ve Emre adamı yerden kaldırdılar.


"Seni döve döve öldürürüm şerefsiz "belinden çıkardığı silahı adama doğrulttuğunda gözlerim korkuyla irileşti "kim için çalışıyorsun ya da kiminle iş birliği yapıyorsun hepsini tek tek anlatacaksın! "Diye bağırdı. Onu böyle görmeye alışık değildim alışık olmakta istemiyordum.


"Nevin'i hiç merak etmiyor musun? "Diye sordu merakla. Bu adam Nevin Hanım ile görüşüyor muydu?


"Sadece benim sorduğum sorulara cevap ver! "Elindeki silahla adamın omzunu hafifçe itti "sen her şeyi anlatıncaya kadar buradan gitmeyeceğim! "Dedi öfkeyle. Her şeyden kastı neydi? Dahası her şeyi öğrenmek için bir adamı öldürecek kadar ileri gidebilir miydi?


"Biliyordum "duyduğum sesle elimi ağzımdan çekip panikle arkama baktım "senin bir hain olduğunu biliyordum "dedi üstün bir ifadeyle bana bakarken.


"Sandığınız gibi değil "dedim panikle.


"Tam da sandığım gibi küçük hanım "kolumdan tutup beni sertçe kendisine çekti "önce baban ihanet etti şimdi sen ihanet ediyorsun. Benim buna göz yumacağımı düşünmüş olamazsın "dedi dişlerini sıkarak. Deponun içine doğru beni sürüklemeye başladığında tüm gücümle ona direndim.


"Bülent Bey ben Kamer'e ihanet etmem. Başına bir iş açmaması için ge- "Konuşmasıyla beraber cümlem yarıda kaldı.


"Bir hain daha var aramızda! "Diye bağırdı. Kendince haklı çıkmıştı ve haklı çıkmanın gururunu dibine kadar yaşayacaktı. Bağırmasıyla Kamer ve korumalar bize döndü. Kamer ile beraber Kızıl ve Emre de şaşkınlıkla bize baktığında şaşkınlığını üzerinden ilk atan kişi Kamer oldu.


"Sizin ne işiniz var burada? "Diye sordu Kamer öfkeyle. O kadar sinirliydi ki anlındaki ve boynundaki damarlar gözle görülür şekilde ortaya çıkmıştı.


"Benim geleceğimi Kızıl biliyordu ama bu "beni kolumdan sertçe ittiğinde dizlerimin üzerine düştüm "belli ki seni takip etmiş "dedi benden iğrendiğini belli eden bir ses tonuyla. Kamer yanıma yürüyüp karşımda durduğunda sadece kan lekesi olmuş ayakkabılarını gördüm. "Senin arkandan iş çevirmiş "dedi Bülent Bey haklı çıkmış olmanın verdiği keyifle.


"Benim arkamdan iş mi çevirdin? "Soğuk ses tonu beni ağlatacak kıvama getirirken dizlerinin üzerine çöküp karşımda durdu "bana ihanet mi ettin? "Diye sordu kaşlarını çatarak. Beni görmüştü. Beni tanıyordu. Beni biliyordu. Daha bir hafta önce çıkıp gelen ve hiçbir şey bilmeyen amcasının sözüne inanacak değildi değil mi? Korkuyla başımı hızla iki yana salladım.


"Ben endişelendim "kekeleyerek konuşurken amcası tekrar söze karıştı.


"Yalan söylemeyi bırak artık "dedi sert bir şekilde. Açığımı yakalamanın verdiği üstünlüğü sonuna kadar kullanıyordu.


"Bir an olsun arkamı dönemeyecek miyim? "Diye sordu soğuk bir sesle. Başımı tekrar hızla iki yana salladım. Korkuyordum ama ne bir adama vurmasına ne de elinde tuttuğu silaha değildi korkum. Korkum ona ihanet ettiğime inanacak olmasıydı. Bir yalana inanacak olma ihtimali bile beni deli gibi korkutuyordu.


"Beni dinle "sözümün aksine ayağa kalkıp benden uzaklaştı. Dinlemeyeceğini davranışlarıyla gösteriyordu.


"Eve götürün "dedi Kızıl'a bakarak. Böyle gidemezdim. O bana inanasıya kadar buradan bu şekilde gidemezdim. Kızıl yanıma gelip beni yerden kaldırırken elinden kurtulup Kamer'in koluna yapıştım.


"Senin için endişelendim! "Panikle konuşup kolundan asıldığımda dönüp bana baktı "ben sana ihanet etmedim! "Diye bağırdım. Siren sesleri yankılanmaya başladığında telaşla etrafa bakmaya çalıştım.


"Sen ne işler çeviriyorsun? "Diye sordu öfkeyle kolunu sertçe çekerken. Koluna tekrar uzanmaya çalıştığımda beni kolumdan canımı acıtacak şekilde sertçe tuttu.


"Ben bir şey yapmadım! "Tekrar bağırdığımda başımı hızla iki yana salladım "bana inanmıyor musun? "Diye sordum endişeyle. Cevap vermedi. Bana inanmıyordu. Benim ona ihanet ettiğime inanıyor ama sözlerime inanmıyordu.


"Kamer Bey polisler geliyor "dedi adını bilmediğim korumalarından birisi telaşla. Polis nereden çıkmıştı? Levent denen adam koca bir kahkaha patlattı.


"Bu karmaşada senden kurtulmak en iyisi "Bülent Bey belindeki silahı çıkarıp bana doğrulttuğunda şaşkınlıkla ona baktım.


"Burası giderek ilginçleşiyor "Levent Bülent Bey'e baktı "gerçekten onu öldürecek misin? "Diye sordu kaşlarını kaldırarak. Kamer Emre'ye işaret verdiğinde Emre Levent'in yanına gitti. Tekrar Bülent Bey'e baktım. Elindeki silahını bana doğrultmuş kendinden emin bir şekilde tutuyordu.


"Bülent Bey şu an buradan gitmemiz gerekiyor "dedi Kızıl ortamı yatıştırmayı umarak. Umutla Kamer'e baktığımda gözlerinde gördüğüm şüphe beni parçalara ayırmıştı. Siren sesleri iyice yaklaşırken Kamer benden uzaklaşıp Kızıl'a işaret verdi. Kızıl aldığı işaretle beni kolumdan tutup depodan çıkarmaya çalışırken kolları arasında debelendim.


"Ben sana ihanet etmedim! "Diye bağırdım. Kamer Bülent Bey'in yanına gidip konuştuğunda Bülent Bey söylenerek elindeki silahı tekrar beline yerleştirdi "yemin ederim! "Dedim telaşla.


"Karaca Hanım "dedi Kızıl beni sürüklemeye çalışırken. Bülent Bey'in beni sürükleyerek soktuğu depodan yine sürüklenerek yaka paça çıkarılıyordum.


"Ben senin için endişelendim! "Bağırırken Kızıl'ı itmeye çalıştım "seni düşündüğüm için geldim! "Dedim aceleci bir sesle. Bana şüpheyle bakmasına dayanamazdım.


"Çıkar artık onu buradan! "Diye bağırdı Kamer Kızıl'a. Onun için şu an ne Lavinia'ydım ne Karaca. Sadece O'ydum. Bir anlam ifade etmeyen O.


"Kamer Bey çı- "Kamer öfkeyle Kızıl'ın sözünü kesti.


"Gerekirse sürükle gerekirse zor kullan ama götür onu! "Diye bağırdı öfkeyle. Benim polis çağırdığımı ona ihanet ettiğimi düşünüyordu. Benden şüpheleniyordu ama ben sadece onun için gelmiştim. Onu düşündüğüm için buradaydım.


"Ben sana ihanet etmedim! "Diye bağırdım bütün gücümle. Sesim depoyu doldurduğunda hiçbir duygu barındırmayan bakışlarıyla bana döndü. Kızıl beni sürükleyerek depodan çıkarırken gözlerim sadece Kamer'deydi. Onun kuzguni gözlerine bakarak tek bir cümleyi haykırıyordum. 'Ben sana ihanet etmedim! '

Fortsett å les

You'll Also Like

1.4M 55.5K 26
(18+ cinsellik ve şiddet içerir.) Başımızın üstünde ki elçilik binasının içinde bir ses yankılandı. "Şuandan itibaren; Onun tek bir saç teline zarar...
18.4M 632K 88
Hikayeyi okurken ve okuduktan sonra hiçbir erkeği ve ilişkiyi beğenmemeniz, bu durum sonucunda da ebediyen yalnız kalmanız durumundan yazar kesinlikl...
620K 23.2K 43
Sevmek biraz da vazgeçmektir aslında. Biraz kendinden vazgeçersin... Biraz da hayallerinden...Bazen ise sevdiğin için hayatını altüst edersin hiç düş...
ASAYRA Av absürdhayal

Ungdomsfiksjon

8.9K 243 13
Asayra babasının ölümünden sonra kendi içine kapanır. Sevdiklerinden ve kendinden uzaklaşan Asayra'yı yeni tanıştığı bir adam bilmediği gerçeklere ma...