Barbar

By hera-ashanti

2.1M 95K 5.9K

"Kitap okuyorum sessiz olur musun?" "Benim yüzümde mi yazıyor cümleler?" "Hayır, kitap baştan aşağı sensin... More

-Bölüm 1-
-Bölüm 2-
- Bölüm 3-
Duyuru!
-Bölüm 4-
-Bölüm 5-
-Bölüm 6-
-Bölüm 7-
-Bölüm 8-
-Bölüm 9-
-Bölüm 10-
-Bölüm 11-
-Bölüm 12-
-Bölüm 13-
-Bölüm 14-
-Bölüm 15-
-Bölüm 16-
-Bölüm 17-
-Bölüm 18-
Şarkı listesi~
-Bölüm 19-
-Bölüm 20-
-Bölüm 21-
-Bölüm 22-
-Bölüm 23- hakkında
-Bölüm 23-
24. BÖLÜM KESİTİ
-Bölüm 24-
-Bölüm 25-
-Bölüm 26-
-Bölüm 27-
-Bölüm 28-
-Bölüm 29-
-Bölüm 30-
-Bölüm 31-
-Bölüm 32-
-Bölüm 33-
-Bölüm 34-
-Bölüm 35-
°^°
-Bölüm 35-
-Bölüm 36-
-Bölüm 37-
-Bölüm 38-
-Bölüm 39-
Bölüm Sonu
-Bölüm 40-
-Bölüm 41-
-Bölüm 42-
-Bölüm 43-
-Bölüm 44-
-Bölüm 45-
-Bölüm 46-
-Bölüm 47-
-Bölüm 48-
-Bölüm 49-
-Bölüm 50-
-Bölüm 51-
-Bölüm 52-
-Bölüm 53-
-Bölüm 54-
Bölüm Sonu
-Bölüm 55-
-Bölüm 56-
-Bölüm 57-
-Bölüm 58-
-Bölüm 59-
-Bölüm 60-
-Bölüm 62-
-Bölüm 63-
-Bölüm 64-
:)
Çok Önemli!
Barbar
Kesit
Düzenleme
-Bölüm 65-
-Bölüm 66- Son
:(
Ufak Bir Soru
Kitap
Kitap ismi
kitap kapağı
Duyuru!
Çekiliş
Çekiliş!!
Cevaplar

-Bölüm 61-

10K 580 17
By hera-ashanti

Ertesi günü Barlas'ı ikna edemediğimiz için mecburen onların mekâna geçmiştik. Onlar deri koltuklara oturmuş işe yaramayan planlar yaparken ben bir yandan onları dinliyor bir yandan da bilardo masasının üzerindeki toplarla oynuyordum. Poyraz ve Barlas bir tartışmaya tutulduğunda artık dinlemekten vazgeçtim. Yiğit bile sıkılıp kaçmıştı. Bilardo toplarıyla uğraşırken tam dibimde boynuma değen bir nefes hissettim. Burnuma gelen koku bu kez üzerimdeki monttan değil direk montun sahibinden geliyordu. "Yanlış topa vuruyorsun. Sadece beyaz olana vurabilirsin."

Arkamı döndüğümde bilardo masası ve onun arasında kalmıştım. Etrafa bakındığımda Poyraz'ın da gittiğini gördüm. Tekrar Barlas'a döndüğümde "Öğretmek ister misin?" diye sordum. Bu sırada yüzümde arsız bir sırıtış vardı.

Güldü. "Belki kolum iyileştiğinde."

"Poyraz'la en son neye karar verdiniz?"

"Önce buradan daha güvenli bir yere gideceğiz, bu sırada ameliyat olacaksın. Sonra yurtdışına kaçacağız."

"Yurtdışında nereye?"

"Nereye istersen."

"Sıcak bir yere gidelim. Okyanusa kıyısı olsun."

"Yüzmeyi sevmediğini sanıyordum. Biz gittiğimizde bizimle gelmezdin."

"Yüzmeyi bilmiyorum, öğretir misin?"

"Ben de çok iyi bilmiyorum. Belki bir hoca tutarız, birlikte öğreniriz yüzmeyi ne dersin?"

"Bana uyar."

"Bana da."

Poyraz elinde montuyla öfkeli adımlarla yanımızdan geçip giderken "Gidin bir an önce. Çanta senin odanda." Dedi. Barlas ona cevap bile vermedi sadece suratında istediğini almış olmanın verdiği mutluluğun simgesi olarak bir gülümseme yerleştirdi.

"Ne oldu?"

"Eğer benim planımı uygularsak bize yardım etmeyeceğini söylemişti ama edecek." Deyip koridora doğru ilerledi. Ben kendimi deli sanırdım fakat Barlas benden deliydi. Çok fazla risk alıyordu.

Ben de peşinden gittiğimde masanın üzerinde duran ajandaya bakıyordu. Benim geldiğimi fark edince kafasını kaldırıp bana baktı. "Bunu sen mi kurcaladın?"

"Benim resimlerimin çizilmiş olduğu bir defteri kurcalamış sayılmam."

"Bunlar sadece defter değil, günlük!"

"Hiçbir şey anlatmıyorsun ki sadece çizimler ve şiirler var."

"Çünkü yazım kötü, ben de çizimlerle ifade ediyorum. Günlükler kelimelerle tutulur diye bir kural yok."

"Tıpkı aşk gibi." Diye fısıldadım. Barlas hayal ürünü bile olamayacak kadar mükemmel bir adamdı. Günlüğünde her gününü çizimleriyle anlatmıştı ve çizdiği tek şey bendim. Bana hiçbir zaman hayatım dememişti. Deseydi içi boş bir sevgi sözcüğü olarak da görürdüm muhtemelen ama şu defter konuşmasına gerek bırakmıyordu. Sadece şu deftere bakarak onun hayatı olduğumu görebiliyordum. Barbar âşık falan değildi. Barbar zaten kendisi aşktı. Aşk her zaman kelimelerle ifade edilmezdi. Bazen sadece yaşamak gerekirdi.

Barlas çantasını da aldıktan sonra arabaya geçtik. Kolunu kullanamadığı için şoför koltuğuna ben geçtim. O da yanımdaki yerini aldığında yola çıktık. Bana yolu tarif ediyor bir yandan da tedirginlikle etrafa bakıp duruyordu. Belli ki tek istediği kimsenin peşimizde olmadığından emin olmaktı.

"Barlas neden hemen ameliyat olmuyorum, böylelikle hemen kaçarız. Hem doktor da var."

"Olmaz şu an kendimi bile koruyamaz haldeyken senin de savunmasız kalmana izin veremem. Yerimizi bulmaları an meselesi. Sen ameliyattayken gelebilirler. Bu yüzden önce benim iyileşmem lazım."

"Peki, ya sen iyileşmeden bizi bulurlarsa?"

"O zaman arkana bakmadan kaçacaksın tamam mı? Bana söz ver, ne olursa olsun durup arkana bakmayacaksın."

"Sen olsan yapar mıydın?"

"Yapardım."

"Yalancı!"

Otele gelmeden önceki son sözlerimiz oldu bunlar. Çok lüks değildi ama fazla küçük de sayılmazdı. Binaların arasında varlığı unutulmuş sıradan bir oteldi. Hemen çaprazındaki giysi dükkânı burada giysi sorunu yaşamayacağımı söylüyordu. İçeri girdiğimizde kabul yerine yaklaşıp çift kişilik bir oda istedim. Soyadlarımızı aynı görünce kuşkulanmadılar bile. Hemen odamızın anahtarını verdiler. Odamızı bulmamız için bize yardımcı olacak birini daha çağıracaktı fakat gerek olmadığını söyleyip Barlas'ın elini tuttum ve bize verdiği odaya çıktık. Odaya girdiğimizde Barlas çantanın içini açtı. İçinde sadece para, ilk yardım malzemeleri ve iki silah vardı. Çantayı Barlas'tan alıp bir kenara koydum ve uyuması gerektiğini söyledim. "Aşağıda bir giysi dükkânı gördüm. Oradan bize birkaç giysi alıp geleceğim."

"Tek gidemezsin."

"Hemen şurası, kıskanç eşler gibi davranma."

"Biz böyle sohbetler yapacak insanlar değiliz, yürü hadi." Deyip elimi tuttu ve birlikte aşağıya indik tekrar. Anahtarı az önceki adama teslim edip dükkâna gittik. Barlas içeri girer girmez gözüne kestirdiği birkaç parça giysiyi deneme ihtiyacı bile duymadan alıp kasaya ilerleyince sinirlerim bozulmuştu. O alışverişini bitirmişti bile ama ben daha ne var ne yok bakmamıştım bile. Kendime bir pantolon ve bir kazak seçtikten sonra iç çamaşırı almak için onların bulunduğu reyona doğru yola koyuldum. Ben reyona varamadan Barlas elinde kadın iç çamaşırlarıyla çıkageldi. Ben ağzımı açmaya fırsat bulamadan "Ben aldım. Gidelim hadi." Dedi ve aceleyle onları da ödeyip oteldeki odamıza geri döndük. Dükkândan aldığı eşofmanlarını alıp banyoya girdiğinde ben de onun için yatağı hazırladım. Yaklaşık bir dakika sonra Barlas içeriden seslendi. "Hera!"

"Ne var?"

"Gelir misin?" Aptallık bendeydi. Çocuğun kolu sargılıydı nasıl giyinecekti ki? Benim teklif etmem gerekirdi. Banyodan içeri girdiğimde altını giyinmişti bile. "Af edersin benim sormam gerekirdi."

"Ne önemi var."

Dibine kadar girip üzerindeki kazağın eteklerini kaldırdım. Önce sağlam olan kolunu sonra kafasını en son da yaralı olan kolundan çıkardım kazağı. Atletini de aynı şekilde çıkardığımda eşofmanın takımı olan kazağın kolunu yaralı olan kolundan dikkatle geçirdim. Sonra kafası ve diğer kolunu da geçirdiğimde kazağın eteklerini düzelttim.

"Sağ ol."

"Biz böyle sohbetler yapacak insanlar değiliz."

Gülüp gitti. Ben de elimi yüzümü yıkayıp odaya geri döndüm. Pijamalarımı giymek için poşetleri karıştırdım ama o an fark ettim. Ben bir pijama almamıştım. Barlas beyin acelesinden unutmuştum. Söylenmek için ağzımı açmıştım ki yatağa yatmış olduğunu görünce sesimi çıkarmadım. Onun yerine onun uzun kazaklarından birini geçirdim üzerime. Ardından geçip koltuğa oturdum. Barlas bir süre yatakta huzursuzca dönüp durduktan sonra kalkıp bana baktı. "Hera, sen kıskanç eşler gibisin dediğinde ben sana bunları konuşacak insanlar değiliz dedim ya."

"Evet," dedim sadece ne olmuştu ki? O gündeme getirene kadar üzerinde düşünmemiştim bile. "Sen muhtemelen yanlış anlayıp bana kırıldın ama öyle demek istemedim. Bence ben seni sıkacak bir eş olmam. Tek gidemezsin diyerek önüne engel koymam. Ben de geliyorum deyip önündeki engelleri kendim kaldırırım."

"Bunun için mi yatakta dönüp duruyordun." Derken gülümsememe engel olamamıştım. Oturduğum sandalyeden kalkıp yatağa yaklaştım ve dizlerimin üzerinde yatağa çıkıp emekleyerek ona yaklaştım. "Bana kendini anlatma, çünkü ben Barbar'ımın sözlerini dinleyen uslu bir kediyim." Deyip burnumu burnuna sürttüm. "Mezarlıkta bana seni düşmanım olarak görmem yerine seni anlamaya çalışmamı söylemiştin. Ben de öyle yapıyorum."

Sağlam koluyla belimi kavrarken "Aferin, iyi yapıyorsun." Dedi.

Ben de yanına uzandığımda kafamı onun göğsüne koymak yerine kolumu onun kafasının altına koydum. O zaten yaralıydı bir de ben ağırlık yapmak istememiştim. Bir süre de o benim kolumda uyuyabilirdi.

"Nasıl rahat mı?"

"Hissetmiyorum ki çok ince." Bu kez kafasını göğsüme koyduğumda "Peki, şimdi?" diye sordum. Sadece "İnce değil." Dedi. Barbar da olsa erkekti neticede.

Hikayeyi arkadaşlarınıza önermeyi unutmayın :)

Continue Reading

You'll Also Like

210K 12.9K 26
17 yıl sonra doğumda karıştığını öğrenen Peri... Abilerine ve üçüzlerine alışabilecek mi ? Babam gülümseyip "Aksine iyi bir şey oldu. Peri doğumda k...
19.9K 3.5K 19
Sâra ile Yarkın'ın sarı gül motifli, tahta kapaklı bir günlükle başlamıştı aşkı. Birbirlerini hiç tanımayan iki kuzenin aşk hikayesi... Yarkın; "Nefr...
1.6M 132K 89
Sen... Sen ve sen değil... Hele sen hiç değil... Sen kumral olan, seni de bekliyorum. Biraz sonra bu sayfaya gireceğinizi biliyorum. Orada sizi bekli...
7.2M 417K 84
Sevdiği çocuk yerine yanlışlıkla okulun serserisine yazan Ece, başına çok büyük bir bela aldığını fark ettiği an onu engeller. Fakat her şey için ço...