Barbar

By hera-ashanti

2.1M 95K 5.9K

"Kitap okuyorum sessiz olur musun?" "Benim yüzümde mi yazıyor cümleler?" "Hayır, kitap baştan aşağı sensin... More

-Bölüm 1-
-Bölüm 2-
- Bölüm 3-
Duyuru!
-Bölüm 4-
-Bölüm 5-
-Bölüm 6-
-Bölüm 7-
-Bölüm 8-
-Bölüm 9-
-Bölüm 10-
-Bölüm 11-
-Bölüm 12-
-Bölüm 13-
-Bölüm 14-
-Bölüm 15-
-Bölüm 16-
-Bölüm 17-
-Bölüm 18-
Şarkı listesi~
-Bölüm 19-
-Bölüm 20-
-Bölüm 21-
-Bölüm 22-
-Bölüm 23- hakkında
-Bölüm 23-
24. BÖLÜM KESİTİ
-Bölüm 24-
-Bölüm 25-
-Bölüm 26-
-Bölüm 27-
-Bölüm 28-
-Bölüm 29-
-Bölüm 30-
-Bölüm 31-
-Bölüm 32-
-Bölüm 33-
-Bölüm 34-
-Bölüm 35-
°^°
-Bölüm 35-
-Bölüm 36-
-Bölüm 37-
-Bölüm 38-
-Bölüm 39-
Bölüm Sonu
-Bölüm 40-
-Bölüm 41-
-Bölüm 42-
-Bölüm 43-
-Bölüm 44-
-Bölüm 45-
-Bölüm 46-
-Bölüm 47-
-Bölüm 48-
-Bölüm 49-
-Bölüm 50-
-Bölüm 51-
-Bölüm 52-
-Bölüm 53-
-Bölüm 54-
Bölüm Sonu
-Bölüm 55-
-Bölüm 56-
-Bölüm 57-
-Bölüm 58-
-Bölüm 60-
-Bölüm 61-
-Bölüm 62-
-Bölüm 63-
-Bölüm 64-
:)
Çok Önemli!
Barbar
Kesit
Düzenleme
-Bölüm 65-
-Bölüm 66- Son
:(
Ufak Bir Soru
Kitap
Kitap ismi
kitap kapağı
Duyuru!
Çekiliş
Çekiliş!!
Cevaplar

-Bölüm 59-

9.3K 552 46
By hera-ashanti

-Öldükten sonraki 7 saniyem-

Şiddetli bir kar fırtınası havaya hâkimken terasın bir köşesinde üzerimde Barbar'ımın kokusunu taşıyan bir montla yapayalnızdım. Kar taneleri ve bu teras bana çok şey hatırlatıyordu. Senenin ilk karını Barlas bana gösterdiğinde de bu terastaydık. İlk dansımızı ederken de... Ellerimi iki yana açıp yüzümü gökyüzüne çevirdim. Islak ve soğuk karı tenimde hissederken gözlerimi kapatıp beni ayakta tutan mutlu anılarımın göz kapaklarımda bir film gibi oynayışını izledim. Acaba Barlas da benim gibi karı hissediyor muydu şuan? Yoksa aynı gökyüzünün altında bile değil miydik artık? Benim onu özlediğim gibi özlüyor muydu beni? Yoksa hissetmiyor muydu artık? Ağlıyor muydu benim gibi, kirpikleri ıslak mıydı? Ya da hiç kurumuşlar mıydı?

Poyraz yine kaçmaya kalkıştığımı düşünmüş olacaktı ki beni kontrol etmeye gelmişti. Yaptığımı garipsemiş olacaktı ki "Ne yapıyorsun burada? İçeri geç hadi." Diyerek itiraz etmeye fırsat bile vermeden içeri soktu beni. Kolumu ondan kurtardığımda günlerdir devam eden inadımla "Barbar'a gideceğim ben." Dedim.

"Nerede olduğunu bile bilmiyorsun ki."

"Bulurum."

"Bulamazsın. En deneyimli adamlarım zaten günlerdir onu arıyorlar." En sinir bozucu kısım da buydu zaten. En deneyimli adamlarının onu arayıp da günlerdir bulamaması kötü ihtimallerin yüzdesini arttırıyordu. İyi düşünüp iyi olmasını istiyordum ama geçen her saatte umudum da tükeniyordu. Barbar'ım Melikesini bırakmadı biliyordum ama onun için ölecek kadar cesur olduğunu da biliyordum. O şeref yoksunu adi herifler onu yakaladılar diye ödüm kopuyordu. Aslında öyle olsa daha iyi mi olur diye de düşünmekten alamıyordum kendimi. Belki o zaman yapacak bir şeyim olurdu. Barlas'ın canına karşılık benim canım derdim. O zaman Barlas'ı bırakırlardı belki. Ama durum bundan daha berbattı ne yazık ki. Durum belirsizdi ve belirsizlik yavaş yavaş bedenimi ele geçiren bir zehir gibiydi.

"En azından denerim. Savaşta ölmek savaştan kaçmaktan iyidir."

"Saçmalama, olman gereken bir ameliyat var ona odaklan."

"Barlas gelmeden olmayacağım."

"Bak Barlas'ın tek amacı seni hayatta tutmaktı. Saçının teline bile zarar gelmeden normal bir yaşam sürmeni istedi hep. Şimdi tam da sona yaklaşmışken onun hayallerini yıkmana izin vermem. Böyle düşünmek istemiyorum ama eğer o öldüyse, buna değmeli. Sen yaşamalısın. En azından ruhu rahat eder. Beni daha fazla zor durumda bırakma. Kabul et işte." dediğinde gözlerim dolmuştu. Duruma bu açıdan baktığımızda Poyraz haklı olabilirdi ama Barlas olmadan asla normal bir hayat süremeyecektim. Hayatım boyunca birçok şeyle tek başıma savaşmıştım. Bazılarının duyduğunda bile korktuğu şeylere tek başıma karşı koymuştum ben. Ama onsuzluk hepsinden çok farklıydı. Bunu kaldırabileceğimi sanmıyordum. O kadar güçlü değildim. O gittiğinde benden geriye hiçbir şey bırakmayandı.

Ağlayacağımı anlayınca Barlas'ın odasına doğru ilerledim. Normalde kilitli olan bu odanın anahtarını Poyraz'ın odasında bulmuştum. Hepsinin bir yedeği varmış onda. Birkaç gündür ne zaman ağlamak istesem bu odaya geliyordum. Bu odada da birçok anımız vardı. Mesela ilk kez burada beni öpmeye kalkmıştı. Tabii karşılığını iki tokatla ödemişti. Kim bilir nasıl da canı yanmıştı. Birlikte burada kola içmiştik. Benim şişemi de o açmıştı. Konu neydi hatırlamıyordum ama o zaman da didişip duruyorduk.

Kapıyı kapatıp ilerledim ve onun koltuğuna oturdum. Normal bir çalışma masasında çerçeve falan olurdu ama onunkinde yoktu. Oldukça sade ve düzenliydi. Belki ona dair herhangi bir şey bulabilirim umuduyla çekmecesini açtığımda A4 büyüklüğünde bir ajandadan başka bir şey bulamadım. Ajanda muhtemelen işle ilgili aldığı notlarla doluydu ama yine de açıp bakmak istedim. Belki de bu defter ondan bana kalan son şeydi. Ben anlayamayacağım bir ton yazı beklerken daha ilk sayfada bulduğum şu not; "Öldükten sonraki 7 saniyem." Beni heyecan ve meraka sürükledi. Sabırsızlıkla bir sonraki sayfayı çevirdiğimde Barlas'ın imzasını taşıyan bir çizim gördüm. Biraz daha kurcaladığımda ajandanın her bir sayfasının resimle dolu olduğunu fark ettim. Üstelik benim resimlerim. Daha önce de görmüştüm benim hakkımdaki çizimlerini ama yine de heyecanlanmıştım. Birkaç yerde bana yazılmış şiirler de bulmuştum. Hepsi harikaydı. Aşk güzel şeydi de, böyle bir adamla yaşamak bambaşkaydı. Bir Barbar'dan başka kim bir kadını ömrü boyunca bıkmadan sever ve hatta öldükten sonra gözünde canlanan hayatının özeti niteliğinde olan o yedi saniyesinde bile o kadını isterdi ki?

Bir anda kapı açıldığında gelenin Barlas olduğunu düşündüm. "Barlas!"

Kapıdan içeri giren Yiğit'in gözlerine öyle bir hüzün çökmüştü ki. Sanki o da Barlas olmayışına lanet eder gibiydi. Aylar öncesinde etrafına neşe saçan çocuk "Üzgünüm." Dedi. Bir tek ben değildim Barlas'ın yokluğuyla başa çıkamayan. Onlar da en az benim kadar berbat bir haldeydiler. "Bu gün değil belki ama yarın kapıdan içeri giren Barlas olacak." Dediğinde heyecanla yerimden kalktım. "Bir haber mi aldınız?" diye sorarken sevinçten içim içime sığmıyordu. Barlas'ım bulunmuştu sonunda ona sarılabilirdim. Onun kollarında ölsem de umurumda olmazdı. Yeter ki bir kez dahi olsa kirpiklerine dokunabilseydim. Bana melikem derken sesiyle bile sahiplenebilen adamı duyabilseydim.

"Hayır, ama elbet gelecek." Dediğinde büyük bir hayal kırıklığı içerisinde yerime geri oturdum. Yiğit yanıma gelip kafamı göğsüne yaslamak istese de izin vermedim. Barlas'ınkinden başkasınınkinde rahat etmezdi bu baş. "Üzme kendini. Barlas o vazgeçer mi sandın. Görürsün bak yarın çıkıp gelecek hatta bu gün bile olabilir. Barbar bu sonuçta ne yapacağı belli olmaz. Ama ne yapmayacağını biliyorum. Seni asla bırakmaz. Ayrıca geldiğinde ilk yapacağı şey ne olacak biliyor musun?"

"Bana mı sarılacak."

"Hayır sanmıyorum. Önce kavga edersiniz. Barbarsınız siz sonuçta. Bence ben onca adamdan kaçıp sana geldim sen hala bir ameliyat olamamışsın deyip tüm suçu senin üzerine bırakacak."

"Yapar o barbar."

"O yüzden gel ol şu ameliyatı konuşturmayalım şu Barbar'ı. Geleceğine inanıyorsan ol şu ameliyatı. Geldiğinde tam da kaçacakken yolunuza çıkmasın bu saçma şey."

"Onu bulacağına söz verir misin?"

"Benim sözlerime güvenme Hera. Barlas'ınkilere güven." Dediğinde Barlas'ın sözleri geldi aklıma. "Nerede olursan ol bizi tamamlamak için gelip seni bulurum."

"Tamam, olacağım."

"Çok doğru bir karar." Dedikten sonra Poyraz'a haber vermek için olsa gerek odadan çıkıp gitti. Doğru mu yapıyordum yanlış mı bilmiyordum ama şundan kesinlikle emindim; Barlas burada olsa böyle olmasını isterdi. O geldiğinde özgür olabilmemiz için yapacaktım bunu. Eğer bir daha gözlerimi açamayacak olursam da eksik hissetmeyecektim. Hayatım boyunca Barbar dediğim birinin beni sevmesini istemiştim ve o çok güzel sevmişti beni. Bu sevgiyi tarif etmeye kelimeler bulamıyordum. Öylesine saf ve temizdi ki çocukça seviyorduk belki de.

Ertesi günü Poyraz ortalıklarda yoktu. Hiçbir şey söylemeden ortadan kaybolması Yiğit'e de kuşkulu gelmişti. Yine de üzerinde durmak yerine beni Poyraz'ın arkadaşının muayenehanesine getirmişti. Artık ameliyat için uygun olmayan yerlerde cerrahi operasyonlar geçirmekten bıkmış usanmıştım. Yine de öncekine göre daha iyi ve sağlıklı bir yerdi burası. Beni ameliyat edecek olan da gerçek bir doktordu.

Hemşire beni hazırlamak için içeri aldığında içimde çok kötü bir his vardı. Barlas'ın yokluğunda oluşan boşluk koca bir delik haline gelmiş ve beni içine çekiyordu sanki. Her şey daha kötü bir hal alacakmış gibi hissediyordum. Acaba Barlas'ın başına bir şey mi gelmişti? Neden böyle hissediyordum?

Sonunda hazır olduğumda ameliyat masasına yattım. Kadın koluma iğne yaptığında hala gözlerim kapıdaydı. Keşke Barlas yanımda olsaydı. Artık göz kapaklarım ağırlaşmaya başlamıştı. Neredeyse kapanacaktı ki odaya birileri daldı. Ne yazık ki kalkıp kaçmaya fırsatım olmamıştı. Narkoz verilmeden saniyeler önce gelmiş olsalar belki bir şansım olabilirdi ama artık çok geçti. Belki de içimdeki kötü his bunun habercisiydi. Kim bilebilirdi ki? İnsan kime güveneceğini bile bilmiyordu. Yiğit kapıda adamlarıyla beklerken o adamlar nasıl bu kadar kolay girmişti içeri? Poyraz neredeydi? Barlas yine beni kurtarabilecek miydi?

Merhaba sevgili Barbar'lar :)
Medyadaki görsel hoşunuza gittiyse daha fazlasını instagram/hera.ashanti hesabında bulabilirsiniz.

Continue Reading

You'll Also Like

8.7M 153K 24
#WATTYS2016 KAZANAN HİKAYELERİNDEN BİRİ.
14.6K 1K 13
Çaresizlik elle tutulur bir şey değildi ama şuan sanki bu çaresizlik kalbime batan bir hançer gibiydi ruhumu sıkan bir eldi ve ellerinden kurtulamıyo...
148K 9.1K 41
Geçmişinden kaçıp kendine Paris'te yeni bir hayat kuran cesur bir kadın ve geçmiş yaraları yüzünden hiç kimseye güvenemeyen bir silahşor... Hayat bu...
524K 34.3K 70
Adam, şafak sökerken yığmıştı ölü denizlerini göğsüne. Tebessümüne giydirdiği kefeni ustalıkla yüreğindeki mezarlığa kabul etmişti kadın. Sessizli...