Aşk Ayazı (Revan)

By goncabeyza

530K 30.7K 4.6K

-Ara verildi - ' Çok değil aramızdaki mesafe; bir karış ya var ya yok. Ondan duymadım ancak yakınlarından öğr... More

RA1 Sessiz Ağıt
RA2~ Sus!ma...
RA3~ Bacım!!
RA4~ Beklenmeyen Teklif
RA5~Gidemem
RA6 Dayanamıyorum!!
RA7 Kalbimin Katiliyim...
RA8 Acıma! Acımadım...
RA9 Canın Yansın İstedim
RA 10 Sahipsiz Yürek
RA11 Git(me...)
RA12 Güzelsin...
RA13 Sen Yanımdasın
RA 14 'Benimle Gelsen...' (Gitmesen...)
RA16 Uzaklaşmak İstedikçe Yakınlaşmak...!
RA17 Yıkılan Duvarlarım
RA 18 Revan'ın Dengesizi
RA19 Zorlu Gece
RA20 Ayaz'ın Çirkini
RA 21 Senle Olmak...
RA 22 Dengesiz İki Kalp
RA 23 Korkuya Yenilmek
RA 24 Davetsiz Misafir !
RA 25 Evlilik Sebebi!
RA 26 Dengesizin Nefesi
RA 27 Bu Damla Benim...
RA 28 Bana Ait Ol
RA 29 Çok Güzelsin...
RA 30 Babam Gibisin!
RA 31 Kalbim İyi Ki Senin...
RA 32 Tehdit!
RA 33 Her Şeyim
RA 34 Ahlaksız?!
RA 35 Özgürsün!
RA 36 Vazgeçilecek Gibi Değil
RA 37 Gülümse Çirkin
RA 38 Benzer Yaralar
RA 39 Hep Benimle Ol
RA 40 Acımasın Kalbin
RA 41 Burada Kalbimin En Güzel İyikisi
RA 42 Hayalkırıklığım...
RA 43 Her Zerren Huzur...
RA 44 Mahkum & Tutkun
RA 45 Göz Bebeğim
RA 46 Tek Bir Kelime Yetiyor
RA 47 Mutlu musun?
RA 48 Gözlerini Açsana
RA 49 Ona Söyle

RA15 Kalbime Dokundun...

11.5K 799 56
By goncabeyza

/15/KALBİME DOKUNDUN/

Kaç gün daha böylesi üzgün ve acı geçecek? Kaç gün daha kalbim her çarpışın da onun olmayışıyla ezilip, tükenecek? Boran hep gözümün önünde olup habersizce beni bitirirken, Ayaz'ın olmayışını kabullenmek kaç günü mü alacak? Dayanabilir miyim bilmiyorum ama her gün göz yaşı döküp keşke yanımda olsa diyeceğime eminim...

Düşündüğümün tam tersi yaşanıyordu aramızda. Korktuğum gibi olmamış, bana eziyet etmemişti. Aramız iyi olmaz sürekli kavga ederiz diye düşünen ben şimdi onunla yeni günü karşılıyorum. Kavga etmedik mi? Ettik ama sonrasında hep gönlümü aldı gıcık dengesiz. Zaten ona göre iyiliğimi istediği içindi bu kavgalar ve benim ona göre olan uyuz tarafım bunu geç kabulleniyordu.

"Günaydın"

Neşeli sesi kulaklarıma dolan Ayaz'a baktığım da yüzündeki gülümseme, tebessüm etmeme neden oldu. Hemen ardından sehpaya bıraktığı  fincanla tebessümün yerini gülümsemem aldı. Kendisine kahve bana çay getirdiğini görünce şaşırmadan edememiştim. Bana öğretilen erkeğe sürekli hizmet edilmesiydi. Ama şimdi ilk kez bir erkek bana çay getiriyordu. Hemde güler yüzle! Hemde sevmiyor olmasına rağmen. Hal böyle olunca Ayaz'ı tanıdığım erkeklerle kıyaslamadan edemiyordum. Kuzenlerim, eniştelerim en yakın örneğim amcam sürekli hizmet bekler birde üstüne beğenmeyip azarlardı. Yengelerim şimdi görse şansıma lanetler yağdırıp sataşırdı. Nazar olma ihtimalim yüzde yüzdü kesin ama  karı koca ilişkimiz gerçek olmadığı için sorun yoktu.

"Bugün kaçta uyandın Revan hanım?"

"Beşte uyandım Ayaz bey bir sakıncası mı var?"

Ayaz'ın imalı bakışları üzerimde gezinirken, fincanı elime aldım. Yüzüme vuran temiz hava ve bakmaya doyulmaz manzara eşliğinde çayımı yudumladım. Tabi Ayaz'ın verdiği cevapla çayım boğazımda kalmıştı ve sıcaklığıda cabasıydı.

"Sakıncası tabi ki var, daralan vaktimizden, gecemizden  çalıyorsun."

Verdiği cevap yüzünden yüzüm yanarken, bakışlarımı ondan kaçırdım. Cevap verirken bile uç noktalara değinmekten çekinmeyen bir dengesizdi işte ne yaparsın. İnsanı utandurmaktan, sinir etmekten başka işin yok mu senin? Allak bullak olan kafamdaki sorunu çözmeye çalışırken "yanlış anladın değil mi ?" diye sordu. Hemen ardından "Benim gibi biri yanında olunca normal" diye ekledi. Kolundaki kasları işaret ederek hemde!

"Çok gıcıksın Ayaz. Belki yanlış anlamadım"

"Hımmm tabi tabi"

Göz kırpıp kahve fincanını eline aldığın da bakışlarımı ondan ayırıp yeniden şehrimin eşsiz manzarasına baktım. O an içimden 'keşke Sıla'm da yanımda olsaydı'diye geçirmeden edemedim. Kahvaltıdan önce çay içmeyi kardeşimle adet edinmiştim ben... Şimdi yanımda olsa payı olan  şekerini bardağına atar, gözlerimin içine bakardı.
Yengemin pay ederek verdiği şekerimi ona kıyamadığım için bardağına koyar, çayımı şekersiz içerdim. Küçüklüğümüzden beri bu böyleydi ve ben böyle böyle alışmıştım şekersiz çaya. O gidince yalnız içtiğim çaylar zehir tadındaydı ve ara sıra çayıma şeker atıp yanımda olmayışının acısını çıkartırım. İki tane şekerle anılarımızı baltalar, yokluğunu hazmetmeye çabalarım.

"Koca kız..."

Gözlerimdeki yaşların akmaması için kendimi zorlayıp, Ayaz'a bakmadan "efendim" dedim. Sessiz kalıp bir şey söylemediğin de ona bakma ihtiyacı duydum. Ne çok ihtiyaç duymuştum ben ona... Ne çok sığınmış, yanımda olsun istemiştim... Ama o da yarından sonra gidecekti benden! Yine yalnızlığımla ve çoğalan dertlerimle baş başa kalacağım ama olsun.  En azından birimiz sevdiğiyle mutlu olacak...!

"Yine onu mu düşünüyorsun?"

Gözlerini ellerinin arasında sıkıca tuttuğu fincana odakladığını görünce oturduğum yerden kalktım. Nöbet geçirmesinden korktuğum daha doğrusu yanlış anlamasından korktuğum için yanına gittim. Karşısına diz çöküp, dikkatini çekmek icin ellerimi ellerinin üzerine koydum. Mavinin en güzel tonlarından birine sahip gözlerindeki öfke çabucak dağılınca "hayır, onu düşünmüyorum" dedim, sesimin titremesine engel olamamıştım.

Ellerimize bakıp "neden böylesin o zaman ?" diye sorduğun da kardeşimin hasreti, özlemi  her bir  zerreme vura vura içime dağıldı. Bu halimin iki sebebi vardı aslında. Biri kardeşimin yokluğu biride onun gidecek olmasıydı. İlk sebebimi içimde saklayıp ona ikinciyi söylemeye karar verdim. Kardeşim için onu ikna edip hayatını elinden almaya hakkım yoktu. Sıla ve ben bir şekilde idare ederdik ama o buralarda yapamazdı. Aklı, kalbi... bir başkasındayken yaşayamazdı.

"Gideceksin diye böyleyim..."

Dilimden kolayca döktüğüm kelimeler gözlerimi acıtınca, zor zaptetiğim yaşlarımı daha fazla tutamadım. Gözlerimi gözlerinden hızla kaçırıp, ellerinden ellerimi çektim. Dokunduğum da hissettiğim sıcaklık içimdeki boşluğa fayda sağlarken, temasımız kesildiği anda içimdeki garip boşluğum da soğuk esintiler yer alıyordu. Ne ara sıcaklığım olmuştu bu adam? Bu kadar kısa zamanda nasıl olurda onsuz üşüdüğümü hisseder olmuştum?

"Ağlama! Zorlaştırma...!"

Bağırması üzerine telaşla yüzümü ona döndüğüm de elindeki  fincanı yere fırlattı. Yerinden hızla kalkıp balkondan odaya girdiğin de arkasından gidip gitmemekte kararsız kalsamda yeniden bağırmasıyla vazgeçip odaya girdim.

"Neden...!"

Yatağın kenarında durmuş sinirle yüzüme baktığın da verecek bir cevap bulamadım. Zaten ne için sorduğunu da anlamamıştım. Yanına gitmek için yürümeye başladığım da "neden nefret etmedim senden?!" demesiyle adımlarım olduğu yere kenetlendi. Ben odanın ortasında o yatağın kenarında birbirimize bakarken neden bu soruyu sordu diye kendime sormaya başladım.

"Neden nefret etmedim senden? Sen benden neden nefret etmedin? Neden kalbimi acınla oyaladın...? "

Nefret etmek için bir sebebim yoktu ki. Aksine yanımda olduğu her an için ona teşekkür borçluydum. Kim benim gibi birine destek olur, arka çıkardı ki? Başkası olsa şu an karşısın da değil amcamın evinde olurdum! Nefret etmememi, etmemesini sorgulaması bir yana 'Neden kalbimi acınla oyaladın?' demesi canımı acıttı. Daha öncede benimleyken acısını unuttuğunu söylemişti fakat şimdi bu yaptığından pişmanlık duyuyora benziyordu.

"Revan neden?"

Gözlerinde ki öfke yerini, savunmasız  bir çocuğun masum sitemlerine bırakırken, gözlerim titreyen ellerine takıldı. Sözde nöbet geçirmesin diye sakinleştirmek isterken herşeyi berbat etmiştim. Şimdi yeniden konuşmak istesem daha da kötüleşecekti durumu. Bu yüzden de en iyisi bir süre sessiz kalmaktı.

"Neden daha fazla yakmadım canını? Neden kırık dökük kalbini daha fazla yaralamadım? Aptal ben neden sarmaya çalıştım yaranı?! Benim kalbim acırken neden senin kalbin için üzüldüm?"

"Ayaz..."

"Birbirimizden nefret etsek giderken yanımda gelmeni istemeyecektim. Ne güzel gidecektim seni umursamadan. Aklımda olmayacaktın! Ne halde olacağını düşünmek zorunda kalmayacaktım...!"

Onun tarafından önemsenmek güzeldi ama böylesi acı verirken değildi. Canının yanışını görmek canımı yakıyordu, aklında yer etmek iyi değildi. İyi bir şey değildi umrunda olmak, umrumda olması...

"Kahretsin böyle olmamalıydı!"

Titreyen elleriyle gözlerini sildiğini görünce dayanamayıp yanına doğru ilerledim. Attığım her  adım canımı biraz daha yakarken, ellerim göz yaşlarına dokunmak istiyordu. Sebebi olduğum yaşları yüreğimi dağlarken, bu haline son vermek istedim...
Yanına vardığım da yüzüme bakıp benden önce davrandı. Elleriyle yaşlarıma dokunduğun da kendime hakim olamayıp daha fazla ağladım.

"Ağlama..."

"Sende ağlama o zaman..." deyip elimi yüzüne uzattığım da gözlerini kapattı. Tenin sıcaklığın da kaynayan yaşı elimi yakınca "özür dilerim..." diye fısıldadım. Bir anda ne olmuştu ona, bana anlamadım. Hadi o dengesizdi ya ben? Ben neden darmadağın olmuş hissediyordum? Ben neden gözlerinin içi bana yeniden tebessümle baksın istiyordum.

"Dileme...Haklıyken özür dilemekten vazgeç artık"

Sözleri sona erdiğinde fırtınaya esir düşen dalgaları   andıran gözlerini, gözlerimle buluşturdu. Cevabım, bakışları yüzünden dilimde düğüm olmuş, dökülmekten vazgeçmişti.

"Uyuzun tekisin biliyorsun değil mi?"

Yüzüne değen tebessümle, sevinip başımı olumlu anlamda salladım. Yavaş yavaş normale dönen dengesizimin yüzündeki ellerimi çektikten sonra dikkatinin dağılmasına izin vermeden ellerini tuttum. Sıcaklığı içimdeki boşluğu ısıtırken, konuşmak için kendimi zorladım.

"Dengesizsin biliyorsun değil mi?" diye sorduğumda az önceki sevincim yerle bir oldu. Ona bir daha böyle söyleyemeyecek olmanın sıkıntısı içime çöreklenirken "biliyorum... " demesiyle yüzüme zoraki bir gülümseme takındım. Belki yarın bir daha söylerdim... Belki de bu son söyleyişimdi bilmiyorum. Bildiğim tek şey dengesiz ağamı özleyeceğimdi. Mutlu olacağını bilip mutlu olmaya gayret edeceğimdi.

"İnadı bırakıp gelsen... Bir kerede uyuzluk etmesen koca kız"

Yine onunla gitmemi istiyordu ve cevabımın değişmeyeceğini biliyordu. Ellerini sıkıp gelemeyeceğim dile getiren bakışlar attığım da yüzümdeki ellerini çekti.

"Peki..." diye mırıldanıp çevresine bakınınca ellerimi usulca ellerinden çektim. Yine ben yine dolmak bilmeyen boşluğum ile baş başa kaldım. Yine üşüyecek, kalbimin güzüyle baş etmeye çalışacağım...

"Hani sana 'bana ne yaparsan aynısını sana yaparım ' demiştim hatırladın mı?"

Gözleri yeniden gözlerimi bulduğun da neyden söz ettiğini hemen hatırladım. En son tırnaklarımı göğsüne geçirdiğim de söylemişti ve ben o günden sonra ona, buna benzer bir şey yapmamıştım. Yine de emin olamayıp düşünmeye başladığım da gülümseyip "son olanı hatırladın ama sonrasından emin değilsin " dedi. Gülümsemesine karşılık verip başımı salladığım da bile düşünmeye devam ettim ama hiçbir şey bulamadım. Bu halimiz daha çok gülümsememize neden olurken Ayaz aramızdaki mesafeyi kapatıp, yüzümü ellerinin arasına aldı.
Gözlerinin mavisindeki fırtınaya kapılmaktan korkarken, sıcak nefesi yüzümü okşamaya başladı.

"Sen bana iyi mi kötü mü bilmediğim bir şey yaptın Revan ve ben aynısını sana yapmak zorundayım... Üzgünüm..."

Gözlerinin içinde kendimi gördüğüm an fırtınasının esiri oldum. Aklım  ona ne yaptığımın düşüncesiyle duygudan duyguya geçiş yapınca kendime engel olamayıp "Ne yaptım ?" diye sordum.

Tebessümü yerini belirsizliğe bırakırken yüzünü yüzüme iyice yaklaştırdı. O an geri çekilmek istesem de yapamadım. Kim olduğumu unutup fırtınasına karşı koymaya kalkıştım, hadsizce...

"Kalbime dokundun Revan... Sen benim canımı yaktın..."

Sözlerindeki manayı tam anlamıyla idrak edemeden dudaklarımı araladığın da kalakaldım. Bir yanım deli gibi kaçmak isterken ödettiği bedelden, bir yanım ona teslim olmak istiyordu. Kalbim acı bir haykırış takınırken diline, bir yandan da tesellisi olmasını diliyordu... İkiye bölünen duygularım dudaklarının dudaklarımı zorlamasıyla darmadağın olup, ağır bir malubiyet aldı. Kalbine dokunduğumu söyleyen adam kalbimdeki yaraya tuz basıp karşılık vermemi sağladı...

Neden Nefret etmedim ki senden Ayaz? Nefret etseydim, gidişinle paramparça olmayacak, eksik hissetmeyecektim...

Hatalarım olduysa ne olur affedin... Yorumlarınız benim için çok önemli...

Aşk kıvılcımları kimi yakacak bakalım... Dilerim beğenmişsinizdir :))

Continue Reading

You'll Also Like

Atlantis • bxb By ✍

General Fiction

667K 58.2K 43
Tunahan, okul birincisi Anıl'dan nefret ediyordu ya da duygularını kendi içinde biraz yanlış yorumlamıştı.
Kayıp Parça By Rabikce

General Fiction

99.5K 8K 15
Balım. Kalabalık bir ailenin en küçük üyesiydi. Babasının göz bebeği, abilerinin prensesi. Ancak annesinin hataları yüzünden hayatı bir anda değişti...
2.4M 106K 71
Bu imkansızdı işte ... "" Sözlüyüm ben ."" Dedi Havin . Cesur'un ise Havin'in bu tavrı hoşuna gitmişti. Her ne kadar ondan uzakta yaşamış olsa da Hav...
118K 11.7K 20
Geçen yıllar yaşanılan her şeyi unutturur muydu? Akan giden zaman, aradan geçen onca gün birbirini seven iki kişinin içindeki aşkı bitirir miydi? Y...