Aşk Ayazı (Revan)

By goncabeyza

530K 30.7K 4.6K

-Ara verildi - ' Çok değil aramızdaki mesafe; bir karış ya var ya yok. Ondan duymadım ancak yakınlarından öğr... More

RA1 Sessiz Ağıt
RA2~ Sus!ma...
RA3~ Bacım!!
RA4~ Beklenmeyen Teklif
RA5~Gidemem
RA6 Dayanamıyorum!!
RA7 Kalbimin Katiliyim...
RA8 Acıma! Acımadım...
RA9 Canın Yansın İstedim
RA 10 Sahipsiz Yürek
RA11 Git(me...)
RA13 Sen Yanımdasın
RA 14 'Benimle Gelsen...' (Gitmesen...)
RA15 Kalbime Dokundun...
RA16 Uzaklaşmak İstedikçe Yakınlaşmak...!
RA17 Yıkılan Duvarlarım
RA 18 Revan'ın Dengesizi
RA19 Zorlu Gece
RA20 Ayaz'ın Çirkini
RA 21 Senle Olmak...
RA 22 Dengesiz İki Kalp
RA 23 Korkuya Yenilmek
RA 24 Davetsiz Misafir !
RA 25 Evlilik Sebebi!
RA 26 Dengesizin Nefesi
RA 27 Bu Damla Benim...
RA 28 Bana Ait Ol
RA 29 Çok Güzelsin...
RA 30 Babam Gibisin!
RA 31 Kalbim İyi Ki Senin...
RA 32 Tehdit!
RA 33 Her Şeyim
RA 34 Ahlaksız?!
RA 35 Özgürsün!
RA 36 Vazgeçilecek Gibi Değil
RA 37 Gülümse Çirkin
RA 38 Benzer Yaralar
RA 39 Hep Benimle Ol
RA 40 Acımasın Kalbin
RA 41 Burada Kalbimin En Güzel İyikisi
RA 42 Hayalkırıklığım...
RA 43 Her Zerren Huzur...
RA 44 Mahkum & Tutkun
RA 45 Göz Bebeğim
RA 46 Tek Bir Kelime Yetiyor
RA 47 Mutlu musun?
RA 48 Gözlerini Açsana
RA 49 Ona Söyle

RA12 Güzelsin...

15K 797 132
By goncabeyza


/12/GÜZELSİN/

Yıllarca yadırgasam da kimsesizliğimi, kardeşimin varlığına sığınıp ses etmemiştim. Kaderim deyip susmayı öğrenmiştim nasılsa ama şimdi isyanım toparlandı dilimin ucuna. Sabredip dayanmaya çalışırken anne ve babamın yokluğuna, şimdi ise her zamankinden çok ihtiyacım var onlara. Karşımda namusumu teyit etmek isteyen kadına engel olmalarına ihtiyacım var.

Kıymet hanım imasının ne kadar küçük düşürücü ve onursuzca oluşuna aldırış etmeden yatağa geçmem için bekliyordu. Ben ise böyle bir şeye mümkünat bile vermezken ne yapacağımı da bilmiyorum.

Gözlerimi yataktan ayırıp Kıymet hanıma doğrulttum. Birçok şeye susabilirdim fakat söz konusu namusum ise kimse ona fitursuzca laf edemezdi! Buna izin vermezdim.

"Ne dediğinin farkında mısın sen Kıymet ana?! Onla karı koca olmadık diye beni namussuz ilan edemezsin!"

Bir kadın bir kadını nasıl olurda anlamazdı? Nasıl olurda namusunu diline dolayıp hayatını ölümle yüz yüze getirirdi? Bilmez miydi bu yaptığı canımı yakacak...?

"Seni namussuz ilan ettiğim falan yok. Hem yoksa bir çekincen iki dakikalık şey için ses etme. Yok kendine güvenmeyipte bu cıngarı çıkartıyorsan olacak olan belli"

Olacak olanı bende çok iyi biliyordum. Kendimden şüphem tabiki yoktu fakat bunu ona ispat etmek zorunda da değildim. Bu yüzden ona doğru birkaç adım atıp elimi sinirle göğüs hizasında kaldırdım.

Uyarırcasına elimi ona sallayarak "kendime güvenim tam ama kimseye ispat etmek zorunda değilim!" dedim.

Sözümün bitimiyle hışımla üzerime gelen Kıymet hanım bileğimden tutup kolumu çevirdi. Acıyla inleyip kolumu ondan kurtarmak isterken "eline koluna hakim ol acımam kırarım yeminle!" dedi, bağırarak. İtekleyerek kolumu bıraktığında, bileğimi ovmaya başladım hemen. O ise öfkeli bakışlarını üzerimde gezdirip "beni delirtmeden git şu yatağa Revan!" dedi bu kez.

"Gitmiyorum!"

"Gitmiyorsun öyle mi? İyi. Benden gider Sinan ağaya kusurun olduğunu söylerim. Münasip yerini dağladıktan sonra eşşeğe ters bindirip amcanın evine yollarlar seni. Artık üç kuruşa satar mı başka birşey mi yapar bilmem!"

"Bu kadar kolay yani iftira etmek?"

"Sana bunu yapmak zor geliyorsa bana kolay gelir Revan! Şimdi git çamaşırını çıkar"

Israrla beni anlamak istemeyen Kıymet hanıma kaşlarımı çatmış bakarken bu istediğini yapmamaya kararlıydım. Her istediklerini yapmış, mecburi boyun eymiştim fakat bu farklıydı. İnanmayan eşim değil kaynanamdı. O olsa bile beni böyle bir şeye zorlamazdı fakat... Benim eşim Ayaz dı ve o da burda değildi. Zaten istesemde yanımda olmayacaktı artık.

"Revan hadi!"

Kıymet hanımın bağırmasıyla düşüncemden sıyrıldım. Kesinlikle yapmayacak olduğumu anlaması için sert bir şekilde "hayır!" dedim.

"Benden günah gitti!"

Kıymet hanım kolumu tutup yatağa doğru çekiştirdiğin de kendimi geriye doğru çektim fakat ebe olan kadın belimi sıkıca sardı.

"Bırak beni bıraaaak!!"

"Bağırma Allah 'ın cezası seni"

İkisinin zoruyla yatağın kenarına getirildiğimde belimi saran kadının ellerine tırnaklarımı geçirdim. Canım yandığı kadar canını yakmak istediğim kadın 'ah'layarak ve bana söylenerek kollarını çekti. Kıymet hanım da o anki şaşkınlıkla kollarımı bıraktığın da aralarından sıyrılıp kapıya doğru ilerledim. Bu isteklerini bedeli ne olursa olsun yapmayacaktım.

Nefes nefese kapıyı açtığımda koşar adımlarla avluya ilerledim. Arkamdan bağıran Kıymet hanıma aldırmak istemesem de sonrasında ne olacağını çok iyi biliyordum. Bu yüzden de konaktan çıkmam şarttı. Avluya çıktığım da soluklanmadan konağın kapısına doğru ilerledim.

"Revan... Revan yenge "

Konağın kapısını açmak için kolunu kavrayıp aşağı doğru indirdim. Birkaç kez denememe rağmen açılmayan kapının kilitli olduğunu anladığım da"kahretsin !" diyerek kızlara doğru döndüm. Başını tutan Nazlı ve onun koluna giren Selcan telaşla yanıma gelirken benim gözlerim hiddetle üzerime gelen Kıymet hanıma kaydı.

"Kaçacaktın demek?!"

Kıymet hanım aramızdaki mesafeyi öfkesini kendine yol ederek kapatırken Selcan, Nazlı'nın kolundan çıkıp annesine doğru ilerledi.
Annesinin üzerine atılıp tutmaya çalışırken yanıma gelen Nazlı elimi tutup "ne oluyor yenge ? Ne istiyor annem sende?" diye sordu.

"Anne gene ne oluyor? Allah aşkına bir dur!"

Selcan annesini zaptetmeye çalışırken, daha fazla dayanamayıp ağlamaya başladım. Böyle bir şeyi hakedecek ne yapmıştım ben? Ne...? İstediğini yapsam bir türlü yapmasam bir türlüydü. Bu bitince ne olacaktı peki? Yarın da farklı bir şey isteyeceklerdi ve ben yine kendimden verecektim. Bir fazlalık bir gereksiz gibi görülmeye alışıktım fakat onun bunun altına yatmış biri değilim. Ben öyle biri değilim... Bunu sadece sözle ifade etmem yetmez ama kanıtlamam da gerek. Susturabilmem için şüpheleri ya Ayaz'ın karısı olacağım yada bu kadının bakmasına izin vereceğim. Her ikisini istemeyen bedenim ne olacak peki? Her iki seçeneğe de karşıt olan ruhum ne olacak?

"Bunla Ayaz bir iş karıştırıyor olan bu! Oğlan gitme hazırlığı yapıyor ama Revan hanım bize hiçbir şey söylemiyor. Artık sakladığı ne varsa"

"Bir şey saklamıyorum"

Nazlı ve Selcan ikimiz arasında bakışlarını gezdirirken Kıymet hanım " yürü, kanıtla o zaman!! " dedi.

Çabam, çırpınışım umursanılmazken elimden daha fazla bir şey de gelmiyordu. Ardımda olan kilitli kapıyı aşamamam bundan kurtuluşum olmadığının ilk kanıtıydı. Mecburi pese yönelen düşüncelerimle Kıymet hanıma doğru bir adım attım. O sırada elimi sıkıca tutan Nazlı diğer eliyle başını hızlı hızlı ovalamaya başladı. Sık alıp verdiği nefes dikkatimi çekerken bir anda elimi bırakıp annesine doğru bağırarak yürümeye başladı.

"Yeter ama !! Gerçekten yeter anne!"

Annesinin önünde duran ablasının geri çekilmesini isteyen Nazlı'ya öylece bakakaldım. Bu ani öfkesi geçen gün ki elinde sigara söndürüşünü aklıma getirdiğin de onu zaptetmenin zor olduğunu biliyordum.

"Dün dövdünüz yetmedi, bugün de nasıl daha fazla canını yakarız diye düşünüp bunu mu buldunuz? "

"O dilini koparırım Nazlı karşılık verme bana!"

Annesine meydan okuyan bakışlarıyla ona biraz daha yaklaşınca Selcan ona engel olmak istedi. Fakat bu Nazlı'ya sorun olacağa benzemiyordu.

"Dilini koparırım? Yani bana hak veriyorsun anne! Ama ben size zerre kadar hak vermiyorum!!"

Kızının sözleri üzerine ona vurmaya yeltenen Kıymet hanıma Selcan engel olurken, Nazlı avluyu dolduran sesiyle konuşmasına devam etti.

"Dört duvar arasına zorla koydunuz ikisini. Sonra birbirlerini zerre sevmeden, birbirlerini istemeden size o çarşafı vermelerini istediniz. Olmayınca da hadi gel bakalım bakire misin, namussuz mu? Bu nasıl bir şey ya anne? Yazık değil mi ona? Sorunu hep kadında aramaktan yorulmadınız mı? "

"Nazlı!!"

Kızına bağırmakla kalmayıp yüzüne, vurduğun da içim Nazlı'ya deli gibi sızladı. Beni savunurken hiç hak etmediği tokadı yemiş, kalbi tuzla buz olmuştu.

"Vurunca haklı olmuyorsun anne yada zorbalıkla bir şeyleri yaptırarak galip gelmiyorsun!"

Kendimi suçlayarak Nazlı'nın yanına geldiğim de gözlerinden hırçınca ama bir o kadar da masum akan yaşlarını silip bana baktı.

Özür dilercesine ona bakarken elini tutmam için uzattı. Elim titreyen eliyle buluştuğunda annesine çevirdi yüzünü.

"Onun yerinde sen olsan anne? Yada ben olsam ne hissederdin? "

Kıymet hanım kızı ve benim aramda bakışlarını getirip götürürken "benim elimde olan bir şey değil " dedi. O da Sinan ağanın baskısıyla yapmıştı fakat duyduğu şüphenin peşinden gitmesi de yok sayılamazdı.

"Senin elinde olmasa bile bir yolunu istersen bulabilirsin anne. Herşeyden önce onu kızın gibi görsen, anne olarak baksan ona, babam bile senin önünde duramaz"

Kıymet hanım kızının bu sözüyle belli belirsiz gülümseyip "babanın karşısın da babası duramamış ben neyim ki. O ne derse onu yapmak zorundayım kızım. Herşeye kendi tarafınızdan bakmaya alışıksınız tabi" dedi. Sözleri haklılığını ortaya koyuyordu fakat bende kendimce haklıydım. Ve Nazlı ikimizdende haklıydı.

"Bir kadın bir kadını anlamazsa sorunlar çözülmez anne. Bir kere olsun babamın karısı değil de kendin gibi bak bize. Hak mıdır bu? "

Bir anne gibi bakabilir miydi bana gözlerini bürüyen nefrete rağmen? Kızlarının yerine koyup vicdanına koyar mıydı...?
Kıymet hanım dolan gözleriyle iki kızına ve bana bir süre baktıktan sonra hiç beklemediğimiz şeyi söyledi.

"Ayşe, Beyaz'ı yolcu et. Bu olanlarda burda kalacak. Birinden bile duyarsam başınıza gelecekten korkun"

Ayşe teyzeye ve yanındakilere ufak çaplı tehtidler savururken, azalan öfkesini gözlerime degirmeyi ihmal etmedi.
Kıymet hanım arkasını dönüp giderken, Nazlı burukca gülümseyip annesinin arkasından gitti. Küçük çocuklar gibi eteğinden çekiştirip kendisine bakmasını sağladığın da boynuna atıldı. İşte o an kızgın olduğum Kıymet hanıma karşı yumuşadım. Sinan ağa yüzünden bunu istemişti ve durup kendi benliğinde düşündüğün de hak vermişti. Göründüğü kadar kötü değilmiş demek ki. Yoksa asla vazgeçmezdi. Hoş Nazlı olmasa geçeceğe benzemiyordu.

"Bu kız varya damardan girmeyi biliyor. Asla yumuşamaz dediğim annem, babamı bile karşısına almayı seçti"

"Baban çok kızacak"

Söylediğim sözde bile Sinan ağayı anımsamak korkmama yetiyordu. İstediğinin olmadığını duyunca vereceği tepkiyi düşününmek bile istemiyordum. Birde Ayaz'ın konaktan ayrılacağını duysa beni bitirirdi.

"Annem babamı halleder de Ayaz giderse ortalık fena karışır Revan"

"Ne yapacağız peki?"

"Bilmiyorum..."

':':':':'

Bana ait olmayan birini yanımda tutabilmek için planlar yapmaktan yorulan beynim iflas bayrağını çekmek için direnişe geçti. Bir yolunu bulamayınca kızlar Ayaz'ın kıramayacağı birini devreye koymaya karar verdiler. Boran!

İstemediğim kocam gitmesin diye sevdiğim adama ihtiyacım vardı. Üstelik bugün yaşananların stresi yetmezmiş gibi Boran dan yardım isteyecektim. Bu da yetmezmiş gibi yüzüne her bakışımda ölüp ölüp dirildiğim adamla konuşacaktım. Bu fikir aklıma yatmasa da kalbime halay çektirir nitelikteydi.

"Bu iş bu kadar "

Sevinçle yanımıza gelen Nazlı'ya Selcan'la aynı anda baktık. Yerinde duramayan hali beni telaşa koyarken, bir yandanda heyecanlandırıyordu.

"Ne oldu Nazlı?"

"Ne olmadı ki"

Hemen yanıma oturan Nazlı'nın ne söyleyeceğini merakla beklemeye koyuldum. O ise eziyet edercesine merakımızı körükledi. Yüzümüze bakıp bakıp sırıtırken, sinir olduğumuzun da farkındaydı.

"Nazlı anlatmaya başlasan "

"Bir sabretsen abla"

Selcan bu cevaba suratını asarken bende de yavaş yavaş aynı şey olmaya başlamıştı. Tabi bir şey demeyip kaşlarımı çattım ve gözlerimi Nazlı'ya diktim. Bu tavrım konuşması için yeterli olurdu sanırım.

"Yenge yüzünü düzelt çok çirkin oldun"

Nazlı'nın bu sözüyle yüzüm normal halini hemen almıştı çünkü bana çirkin dediğinde yüzümün daha beter bir hal almasına sebep Ayaz'dı.
Çirkin deyişini hatırlayınca bu denli üzüleceğimi tahmin etmezken, neden böyle hissettiğimi sorgulamaya başladım. Bu kadar kısa sürede nasıl da iyi gelmişti yüreğime şefkati. Herşeye rağmen teselli edişini, gözyaşlarıma şahitlik edip hafif dokunuşlarla silişini, kendi derdine rağmen benim derdime düşmesini unutamazdım ki bir sözünü unutayım. Hele de döktüğü gözyaşlarını nasıl silerdim hafızamdan...? Kalbim Boran, aklım Ayaz için alev alev iken Nazlı'nın sözüyle allak bullak oldum.

"Boran abi seni yemeğe götürmek için geliyor yenge"

"Ne!!"

Selcan'la aynı anda cevap verirken telaştan ayağa kalktım.
Ne yapacağımı bilmez bir halde çevreme bakınırken, Nazlı'nın "Yenge sakin ol" deyişiyle kendime kızıp yerime oturdum. Verdiğim bu tepkiyle farklı bir şey düşünmemelerini umarken, Selcan "tamam Boran'la konuşalım dedikte yemek ne alaka Nazlı?" diye sordu.
Boran'la konuşmamı istemeleri bile üzerimde bir gerginlik yaratırken birlikte yemeğe gitmek beni halden hale koyardı. Onunla birlikte olma ihtimali bile ne hissedeceğimi şaşırmama sebep olurken gerçekleşmesi halinde neler olurdu kimbilir.

"Ben, Boran abiyi buraya gelmesi için aramıştım fakat o Ayaz'la yemeğe gideceğini söyleyince bende Revan'ın da gitmesi iyi olur diye düşündüm. Hem Asya ve İpek annede gidiyormuş"

"Aslında iyi olurdu. Yemeğe gidince Ayaz'la konuşur ikna ederdin " diyen Selcan'a bakıp "olmaz" dedim. Hemen ardından yerimden kalkıp " artık umrumda değilsin falan dedi ben gidip ne diyeceğim ki? Şimdi gelse bile iki gün sonra tamamiyle gidecek ve benim onu burda tutacak sağlam bir sebebim yok" dedim. Konuşmalarına fırsat vermeden yanlarından ayrılırken bu kez kızgınlığım olur olmadık zamanlarda akan göz yaşlarımı seçmişti. Boran'ın başkasıyla oluşunu ve Ayaz'ın öyle yada böyle gideceğini kabullenip ağlamamam gerekiyordu fakat ben yapamıyordum.

Her adımda içimden bir şey kopuyor gibi hissederek odama geldiğim de emanet yatağıma diktim gözlerimi. Hiçbir zaman kendime ait, düşlerimin çoğaldığı ard arda hayaller kurduğum bir yatağım olmamıştı. Beni sürekli yerimden eden amcamın kızı varken mümkün değildi ve şimdide içinde olduğum bu dört duvar ve yataktan ayrılacaktım. Uykunun tatlı bir yüzünü görmeden ve yeni bir umuda keyifle uyanmadan. Yazgıma yazılacak yazılar beni hangi acıların koynuna sokardı bilinmez ama bu gecelik daha küçük ağanın yatağa sinen kokusu vardı. Yanımdaymış gibi teselli arayışlarına girip kokusunu içime çekerken kendimi yatağın üzerine attım. Karışan aklıma ve kalbime çözümler aramaktan vazgeçip, ağlayan gözlerimi susturmayı seçtim. Ve hayatıma girip bana üzüntüden başka bir şey vermeyen adamların canımı yakan seslerine kulaklarımı tıkadım. Gözlerimi zoraki uykuya uğurlarken Ayaz'ın yastığına bakıp "iyi geceler artık hayatımda olmayan dengesiz" diye fısıldadım, 'iyi geceler uyuz' deyişini anımsayarak.

.:':':':':

"Koca kız..."

Gözlerimi aralamak ve aralamamak arasında gidip gelirken, duyduğum sesin beni yanılttığını düşündüm. Fakat yeniden "Koca kız " dendiğin de düşünmeye fırsat vermeden gözlerimi açtım.

"Sonunda uyanabildin Revan" diyen Ayaz'ın gözlerine denk gelince şaşırmaktan kendimi alamadım. Tabi bunun bir rüya olabileceği ihtimali aklıma gelince gözlerimi kapatıp yeniden açtım. Hayır rüya değildi. Tabi bu durum "iyi misin Revan ?" deyip elini alnıma koymasıyla teyitlenmiş oldu.

"Ateşin yok ama..."

Alnımdan çektiği elini boynuma koyduğun da nefes alışverişim bir anda sıklaştı. Gözlerini gözlerimden çekmeden elini boynumda gezdirmeye başladığında, ellerimi elinin üzerine koydum. Elinin sıcaklığı tedirginliğime eklenip yakarken tenimi üzerime doğru eğilmesiyle bakışlarımı kaçırdım.

"Revan..."

Yüzüne bakmadan "efendim " derken, boynumdaki elini çekmeye çalıştım.

"Neyin var?"

"Bir şeyim yok"

Zar zor cevap vermeyi becerdiğimde elini çekti fakat dokunduğu yerdeki sıcaklığı hala hissedebiliyordum. Garip hissettiren bu anı yok saymaya çalışıp yerimden usulca doğruldum. Elimi dokunduğu yerin üzerine koyup "neden geldin?" diye sordum.

Aferin Revan! Gelsin diye akşam kafa patlatan ben şimdi gelişinden rahatsızmış gibi neden geldiğini sorguluyorum.

"Nazlı, Boran'a rahatsızlandığını söylemiş, ne alakaysa"

Boran'ın adını duyduğum da bende içimden 'haklı tabi ne alaka' diye geçirdim. Tabi bu haklılık Nazlı'nın yemek planlarının aklıma gelmesiyle son bulmuştu. Boran beni almaya gelmesin diye rahatsız olduğumu söylemişti ve o da Ayaz'a söylemişti demek ki.

"Neyse, şimdi nasılsın?"

"İyi... iyiyim"

Cevabım üzerine başını sallayan Ayaz yataktan kalktığın da dayanamayıp "gidecek misin yine?" diye sordum. Elini ensesine götürüp kaşıyarak "şey..." dediğin de tutamadığım dilime ve bir türlü ne istediğine karar veremeyen kendime küfürler savurdum. Gitsin, gitmesin diye kendimi yiyip bitiren ben resmen arada kalmıştım.

Düşünmesi uzun süren Ayaz'ı bu durumdan kurtarmak için "anneni bekletme, git" dedim. Umrumda olmadığımı söyleyen adamı zorla tutacak değildim. Tabi Sinan ağa faktörü aklıma gelince gitme diyede yalvarabilirdim.

"Haklısın. Sana iyi geceler"

Yüzüme bile bakmadan cevap verip giden Ayaz'a öylece bakarken, dilim 'gitme' demem için baskı yaptı. Bense onu esgeçip yerime yatmayı tercih ettim.

'Yeter lütfen yeter...'

Kapının kapanmasıyla birlikte kopardığım hıçkırık göz yaşlarımı da peşine taktı.

"Aptalın tekiyim işte aptal!"

Elimi yatağa vurup isyan ederken gidişine tekrar tekrar söyledim aynı şeyi. Ta ki odada olduğunu belli eden sesini duyana dek.

"Aptal değilsin..."

Şaşkınlık yerimde doğrulup, bana doğru geldiğin de ağlıyor olmama rağmen bir anda gülümsemeye başladım. Ne ara gidişine yanıp gelişine sevinir olmuştum bilmiyorum ama onu yanımda istediğime emindim. Şefkatine muhtaç biri gibi...

Yatağın kenarına oturup yüzüme baktığında telaşla yüzümü silmeye başladım.

"Bırak" deyip ellerimi yüzümden çekerken "bu benim işim oldu artık uyuz" dedi. İçimi okşarcasına yüzüme değen elleri yaşlarımı silerken, mavi gözlerinin tatlı ahenginde söylediği sözler, kalbimin atışına daha önce hiç hissetmediğim bir ritmi ekledi.

"Aptal değilsin. Benim gibi bir dengesiz için ağlayacak kadar güzelsin"

Hatalarım olduysa affedin... Yorumlarınız mutluluğum :))




Continue Reading

You'll Also Like

112K 11.1K 19
Geçen yıllar yaşanılan her şeyi unutturur muydu? Akan giden zaman, aradan geçen onca gün birbirini seven iki kişinin içindeki aşkı bitirir miydi? Y...
68.7K 2.9K 35
Klâsik gerçek aile kurgusuna benzer ama daha olası bir kurgudur; Kızımız eski ailesinden gördüğü baskılar sonucu 18 yaşında ayrı bir eve taşınır ora...
3.3M 166K 67
Hayatı boyunca kimseyi sevmemiş, tek derdi vatan, bayrak ve ülkesi olan asker ile hiç sevildiğini hissetmemiş, kalabalık içinde yalnızlığı hisseden b...
105K 5.8K 16
"ya siz kafayı mı yediniz çocuk daha o çocuk iki gün önce papucu yırtıldı diye ağlayan kızı gelmiş bana koynuna al diyorsunuz o yetmezmiş gibi bid...