Element Varisleri (Tamamlandı)

By ibrahim_0zer

76.8K 5.7K 349

Normal bir hayatım vardı ya da ben öyle zannediyordum... Hayatım birden istemediğim ve en ufak bir biçimde bi... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 25
Bölüm 26 - Final

Bölüm 24

1.7K 151 2
By ibrahim_0zer

Yol boyunca kimse doğru düzgün konuşmamıştı, varmamıza az kalmıştı. Chris arabayı gidişe göre daha hızlı kullanıyordu. İki tarafımızda ağaçlık olan bir yoldu. Yol genel olarak tenhaydı, pek fazla araç görmüyorduk. Bir süre sonra arkamızda Jeep marka bir araç gözüktü. Yavaşça bize doğru yaklaşırken bir anda hızı arttırıp bizi solladı ve bir anda önümüze kırdı. Arkamıza aynı marka bir araç daha yaklaştı. Bu durum pek hayra alamet gözükmüyordu.

"Chris, galiba bizi sıkıştırmaya çalışıyorlar."

"Evet, bunu bende fark ettim Alan."

Chris öndeki aracı sollamaya çalışıyordu ancak öndeki izin vermiyordu. Arkadaki araç bize çarptı ve hepimiz öne doğru sendeledi.

"Bir şeyler yap Chris!"

"Bir yol bulacağım Claire!"

Arkadaki araç ara ara hafifçe bize çarpıyordu. Öndeki Jeep biraz arayı açınca Chris de bunu kullanarak gaza kökledi ve sağ tarafından kaçtı. Araçla yan yanaydık. Şoförü tanımıyordum ancak bir iblisti. Arkadaki araç bu sefer daha sert vurdu ve yanımızdaki de yandan vurunca araba ağaçlık alana girdi, bir süre savrula savrula orada giderken Chris aniden direksiyonun hâkimiyetini kaybedince önümüzdeki büyük ağaca son hızla çarptı.

Çarpmanın etkisiyle başımı cama vurdum, resmen beynim sarsılmıştı. Başım feci ağrıyordu ve sağ kaşıma dokununca elime kan geldi.

"Alan?"

"İyiyim Claire."

Chris'e bakınca başının direksiyonda olduğunu ve kanadığını gördüm, arabadaki tüm hava yastıkları açılmıştı, içerisi toz kaplıydı.

"Chris?"

"Chris!!"

Claire onu sarstı ancak baygındı. Arabanın motorundan dumanlar çıkıyordu ve arabanın içine giriyordu. Dumandan öksürmeye başladım. Önümü görmeye çalışıyordum ki motor alev aldı. Bir bu eksikti, araba patlayıp parçalarımız etrafa saçılmadan önce içinden çıkmalıydık. Chris'in yanımdaki çantasından hançeri alıp kemerime sıkıştırdım ve hızlıca arabadan indim. Şoför koltuğuna gidip "Claire, Chris'i indirmeme yardım et!" dememle arabadan indi. Chris'in olduğu kapıyı açtım ve emniyet kemerini açıp arabadan çıkardım. Fazla vaktimiz yoktu, Claire yanıma gelince Chris'i kollarından omzumuza koyup hızla ormanın içine ilerledik.

Arabanın yanması artınca "YERE YAT!" diye bağırmamla aynı anda kendimizi yere attık ve patlamayla arabanın parçaları etrafa saçıldı. Bir süre öyle bekledikten sonra arkama baktım, ateş ağaçlara sıçramıştı.

"Ağaçlar!"

"Hemen buradan gitmeliyiz Alan."

"Tamam hadi." deyip Chris'i tekrardan taşıyıp ormanın derinliklerine doğru ilerlemeye devam ettik. Bir süre ilerledikten sonra Chris'i bir ağacın altına yaslayıp dinlenmek için durduk, nefes nefese kalmıştık. Telefonumu çıkarıp kontrol ettim, çekmiyordu. Hay aksi!

"Telefon çekmiyor."

"John ile bağlantı kur."

Bunu hep unutuyordum. "John!" Cevap gelmeyince adını tekrarlamaya başladım. "John, John!"

"Alan?"

"Yardıma ihtiyacımız var. Kaza yaptık ve iblisler peşimizde!"

"Durumunuz nedir?"

"Chris baygın durumda ancak Claire ve ben iyiyiz."

"Nerede olduğunuzu biliyor musun?"

Ayağa kalkıp etrafa bakındım. "Bilmiyorum...çıkaramıyorum. Şehre 1-2 km gibi bir mesafe kalmıştı, ormanlık bir alandayız. İblisler peşimizde olabilir."

"Tamam, telefonlarınız açık kalsın sizi bulmaya çalışacağız."

Ona telefonlarımızın çekmediğini söyleyecektim ancak Claire'in "Ne oldu?" demesiyle dikkatim dağıldı.

"Bizi bulmaya çalışacaklar. Chris ne durumda?"

"Başını sert vurmuş olmalı çünkü nefes alıp verişi kesik kesik. Hançer sen de mi?"

"Evet, ben de."

"İblisler bizi bulmadan gitmeliyiz. Yola çıkalım belki bir araç görürüz."

"Tamam." deyip Chris'i tekrardan kaldırıp taşımaya devam ettik. Ormandan ilerleyerek yola çıkmaya çalışacaktık. Chris git gide ağırlaşıyor gibi geliyordu. Yola ulaşmamıza az kalmıştı, sadece biraz daha dayanmalıydık. Yoldan geçen bir aracın sesini duydum ve araba ani frenle durdu. Bizimkiler miydi diye düşünürken içinden babam ve üç iblis indi.

"Baban Alan!"

"Evet, hemen geri dönmeliyiz." Chris'i taşımaktan nefes nefese ve güçsüz kalmıştık.

"Çok yoruldum, daha ne kadar dayanırım bilemiyorum."

Arkamızdan babamın "İşte oradalar!" dediğini duydum.

Bizi görmüştü. "Hızlanmalıyız." dedim ve tekrar ormanın içine girdik. Peşimizden geliyorlardı ve bize yetişmeleri an meselesiydi. Bizi yakalarlarsa hançeri de alırlardı. Ormanın içinde zig zaglar çizerek ilerliyorduk. Büyük bir ağacın arkasında durup dinlendik.

"Chris'i burada bırakıp ilerlemeliyiz, bizi yavaşlatıyor."

"Ama onu bulurlarsa-"

"Başka çaremiz yok." Claire haklıydı, başka çaremiz yoktu.

"Tamam burada bırakalım ama uyanınca bizi bulabilmesi için işaret bırakmalıyız."

Claire hızlıca düşündükten sonra telefonunu çıkarıp bir şeyler yazıp Chris'in cebine koydu. "Hadi gidelim."

Ne yazdığını o anlık pek önemsemedim. Chris olmadığı için artık daha hızlı koşabiliyorduk. Tek umudum iblislerin Chris'i bulmamasıydı. Yakınımdan karanlık kürenin geçmesiyle omzumun üzerinden arkama baktım; babamdı!

"ALAN!"

"Bizi buldular koş." deyip Claire'in kolundan tuttum ve hızlı koşması için çekiştirmeye başladım . Arkama bakınırken ayağımın takılmasıyla yere düştüm. Önümüze bir iblisin çıktığını görünce Yıldırım yollayıp onu geriye savurdum. Claire kalkmama yardım etti. Arkamızdan gelen ayak sesleri duyunca Claire'i elinden tutup yanıma çektim ve ağacın arkasında durduk. O an ikimizde nefesimizi tutmuştuk.

"ALAN!"

Babam git gide bize yaklaşıyordu. Hançeri pantolonumun belinden çıkardım.

Claire fısıldayarak "Ne yapmayı planlıyorsun Alan?" diye sordu.

"Kullanmayı düşünüyorum, babama karşı."

"Bırak ben yapayım Alan."

"Bunu ben yapmak istiyorum Claire." Evet dediğim gibi bunu ben yapacaktım, babamı içindeki iblisten kurtaracaktım.

"Seni nasıl etkileyeceğini bilmiyoruz Alan."

"Başka çaremiz var mı?"

Claire bana endişeyle baksa da karşı çıkmayarak onaylarcasına başını salladı.

Kumaşı açıp hançeri elime aldım ve olacak şey için kendimi hazırladım, ancak bir şey olmadı.

"Nasıl hissediyorsun Alan?"

"Aynı."

"İşte buradasınız! Çıkın o ağacın arkasından da yüzünüzü göreyim."

Hançeri pantolonumun beline geri koyup t-shirtümü üzerine kapattım ve babamın karşısına çıktım.

"Evlat beni bu kadar peşinde koşturduğun için ceza alacaksın. Bakıyorum da sadece su ile sen varsın. Ne işler çeviriyorsunuz?"

"Seni ilgilendirmez."

"Bence ilgilendirir."

Diğer iblisler de babamın arkasındaydı. Su olmadığı için Claire bir şey yapamazdı. Gücümü iki elimde hazırladım.

"Savaş mı istiyorsun evlat?"

"Gerekirse evet."

"Bana karşı çok zayıfsın." Babam yanındaki iblislere dönüp "Kızı yakalayın ben yıldırım ile ilgilenecem." demesiyle ikisi de Claire'in üzerine atılıp kollarından yakaladılar.

"Bırakın beni" Claire ellerinden kurtulmaya çalışsa da nafile.

"CLAİRE"

Babam kılıcını çekti ve üzerime saldırdı. Son anda kaçıp yıldırım yolladım ama kılıcıyla engelledi. Yıldırımları durmadan babama kullanıyordum ancak hızlı davranıp sıyrılıyordu. Sanki ne yapacağımı önceden tahmin ediyordu.

"Gücün bu kadar mı evlat? Çok kötüsün!"

"Öyle mi?" deyip gücümü arttırdım.

Babam bana şaşırarak baktıktan sonra yine saldırı durumuna geçti. "Bakıyorum da gözlerinin rengi değişti evlat."

"Evet ve bu gücü seni yenmek için kullanacağım." deyip yıldırımı yolladım ve gücü kesmedim. Babam kılıçla engellemeye çalıştı ancak gücümün şiddetinden geriye doğru gidiyordu. Diğer elimle de gücü yolladım ve kılıç elinden fırlayıp geri düştü.

"ALANNN! CLAİREE!"

"ALAN!"

"CLAİREE!"

Bizimkiler gelmişti ve bize sesleniyorlardı.

Continue Reading

You'll Also Like

2.5M 128K 75
Az önce Eylül'ün tuttuğu boşta kalan elini yeşil kalın askeri kemerinin üzerine koyup lafa girdi. " Gel ben sana espriyi göstereyim."dedi. Elini ke...
4.6M 415K 139
Külkedisinin prensese değil, Anka'ya dönüşme hikayesi. Sonsuzluğa kanat çırpan otuz kuşun öyküsü.| Elena'nın hayatı, ruhu farklı bir boyuta çekilen...
1.3M 74.5K 63
Lily bir akşam tuhaf bir saldırıya uğrar. Daha da tuhaf olanı, davetsiz misafirler ne yazık ki peşini kolayca bırakmaz. Ancak peşinde olmalarının ned...