Barbar

Від hera-ashanti

2.1M 95K 5.9K

"Kitap okuyorum sessiz olur musun?" "Benim yüzümde mi yazıyor cümleler?" "Hayır, kitap baştan aşağı sensin... Більше

-Bölüm 1-
-Bölüm 2-
- Bölüm 3-
Duyuru!
-Bölüm 4-
-Bölüm 5-
-Bölüm 6-
-Bölüm 7-
-Bölüm 8-
-Bölüm 9-
-Bölüm 10-
-Bölüm 11-
-Bölüm 12-
-Bölüm 13-
-Bölüm 14-
-Bölüm 15-
-Bölüm 16-
-Bölüm 17-
-Bölüm 18-
Şarkı listesi~
-Bölüm 19-
-Bölüm 20-
-Bölüm 21-
-Bölüm 22-
-Bölüm 23- hakkında
-Bölüm 23-
24. BÖLÜM KESİTİ
-Bölüm 24-
-Bölüm 25-
-Bölüm 26-
-Bölüm 27-
-Bölüm 29-
-Bölüm 30-
-Bölüm 31-
-Bölüm 32-
-Bölüm 33-
-Bölüm 34-
-Bölüm 35-
°^°
-Bölüm 35-
-Bölüm 36-
-Bölüm 37-
-Bölüm 38-
-Bölüm 39-
Bölüm Sonu
-Bölüm 40-
-Bölüm 41-
-Bölüm 42-
-Bölüm 43-
-Bölüm 44-
-Bölüm 45-
-Bölüm 46-
-Bölüm 47-
-Bölüm 48-
-Bölüm 49-
-Bölüm 50-
-Bölüm 51-
-Bölüm 52-
-Bölüm 53-
-Bölüm 54-
Bölüm Sonu
-Bölüm 55-
-Bölüm 56-
-Bölüm 57-
-Bölüm 58-
-Bölüm 59-
-Bölüm 60-
-Bölüm 61-
-Bölüm 62-
-Bölüm 63-
-Bölüm 64-
:)
Çok Önemli!
Barbar
Kesit
Düzenleme
-Bölüm 65-
-Bölüm 66- Son
:(
Ufak Bir Soru
Kitap
Kitap ismi
kitap kapağı
Duyuru!
Çekiliş
Çekiliş!!
Cevaplar

-Bölüm 28-

31.8K 1.7K 81
Від hera-ashanti

-Davet-


Tam gidecekken Akın kolumdan tutup engel oldu. Kafamı çevirip Akına baktım. "Böyle gitme bari. Hem benim de sana vermem gereken bir hediyem var." deyip yanındaki hediye pakedini uzattı. "Kalbimi geri çevirdin bari bunu kabul et."

Hediyeyi alıp teşekkür ettim. Ben bir an önce gitmek için fırsat kollarken; o, "Madem sevgili olamıyoruz arkadaş kalalım olur mu? Senin gibi birini tamamen kaybetmek istemiyorum." dedi.

"Tabii ki de. Sen benim ilk ve tek dostumsun." deyip yanağına bir öpücük bıraktım ve oradan ayrıldım. Arabaya bindiğimde rahat bir nefes verdim. Sonunda kurtulmuştum üstelik Akını da fazla incitmemiştim; arkadaş kalacaktık.

Barlasın bana mesaj attığı yere geldiğimde geç kalmış olmanın verdiği telaşla neresi olduğuna bile bakmadan koştura koştura binadan içeri girdim. Seslerin geldiği yöne doğru ilerledim. Kapıları açıp koca salona vardığımda Barlası dizlerinin üzerine oturmuş etrafına toplanan küçük çocuklara hediye verirken gördüm. Etrafa bakınırken farkettim. Burası yetimhaneydi.

Kafamı çevirmemle Barlasla göz göze geldim. Sinirli duruyordu. Saatler önce bana şiir okuyan adamın gözleri de sert bakıyordu.

"Geç kaldım."

"Farkettim." derken sesi fazlasıyla soğuktu. Yapma Barbar. Bana böyle soğuk olma. Beni ısıtan tek güneşin sen olduğunun farkında değil misin? Sen de vazgeçersen kim ısıtır beni.

Sesli bir nefes verdi. "Hediyeleri sen dağıtacaktın. Çocuklar saatlerce seni beklediler. Sen gelmeyince biz başladık." dedi. Sanki sana gerek kalmadı der gibi.

Hediyemi uzatmak istedim ama arabada unutmuştum aceleden. Ne yapsam da bu işin içinden çıksam diye düşünürken Barlas daha da sinirleniyordu ve ben paniğe kapılıyordum. Daha önce Barlasa aldığım bileklik aklıma gelince hemen çantama elimi attım. Bir yandan da umarım buradadır diye dua ediyordum. Elime paket gelince hemen çantamdan çıkardım. "Bunu arıyordum."

"Bana hediye mi aldın." deyip elini uzattı fakat aynı bileklikten onun bileğinde zaten vardı. Hemen geri çektim. "Bana almadın mı versene." deyip elini uzattı ama ben geri çektim. "Aynısından bileğinde var zaten." dedim. Hangisi diye sormadan hepsini çıkarıp attı. "Bak artık yok." deyip elimden aldı pakedi. İçinden bilekliği çıkarıp ağzını ve elini kullanarak bileğine bağladı. Sonra yanağıma bir buse bırakarak teşekkür etti.

Onun öptüğü yer yanarken ben baka kaldım. Beynim durdu sanki. Hiçbir şey diyemedim. Bu beni yanağımdan ilk öpüşüydü. Ne dudaktan öpecek kadar sevgili ne de iki yanağımı da öpecek kadar dostça. Tek yanağımdan kısa, kuru ve sessiz bir öpücük... Tanımlaması ne kadar da kolay. Ama kalbimde hissettirdikleri basit ve sıradan değil.

"Hadi kalan hediyeleri de sen dağıt." deyince kendime geldim ve beni yönlendirmesine izin verdim. Beni çocukların içine sokup kendisi bir kenera çekildi. Her biri ayrı pakentlenmiş hediyeleri sabırsızlıkla eteklerimde dolanan çocuklara verdim. Onlar hediyelerine kavuşup sevinçle onları kucaklarken en az onlar kadar mutlu oldum ben de.

Kendi hayatında mutlu oluncak bir yan yoksa başkasını mutlu et ve onun mutluluğuna ortak ol.

Hepsinin elinde aynı ayıcıktan bulunan çocukları izlemeye başladım. Bunu kim düşündüyse iyi düşünmüştü. Hepsine aynı oyuncağı almak zekice bir davranıştı böylelikle kimsenin gözü bir diğerinin elindeki oyuncakta kalmayacaktı. Üstelik oyuncak ayıcıklar hem kız hem erkek oyuncağıdır. Araba gibi sadece erkeklere, ya da bir bebek gibi kızlara özel değil.

Hediyeler hakkındaki düşüncemi yanımdaki görevli bayanla da paylaştım. "Barlas bey her sene belirli günlerde yapar bunu. Genellikle bizzat onlara sorardı ne istediklerini fakat bu sefer farklı bir yöntem uygulamış olmalı."

Barlas her sene bizzat kendisi mi ilgileniyordu bu yetimhaneyle? Hiç bilmiyordum. Aybars abinin adına açılan şirketin amacı buydu zaten ama birebir ilgilendiğini bilmiyordum. Kendine Barbar lakabını taktıracak birinin böyle şeyler yapacağını tahmin bile edemezdim. Hatta şu an şu manzarayı görmesem kadının söylediklerine güler geçerdim.

"Bu da senin." diyen ve ne zaman yanıma geldiğini farkedemediğim Barlasa baktım. Yüzündeki sevinç ve heyecan en az, az önce hediye dağıttığım çocukların yüzlerindeki duygular kadar masum ve saftı. O bana bir çocuk masumluğuyla gelmişken ben nasıl geri çevirirdim ki onu?

Bana uzattığı hediyeyi aldım. İçinde ne vardı merak ediyordum açıkcası. Kolum kadar olmasına rağmen hafif bir şeydi. Üstelik hediye pakedi şekilsiz duruyordu. Yani hediye bir kutuda değildi. Merakımı gidermek için hemem açmak istedim fakat Barlas izin vermedi; "Bekle. Önce göstermek istediğim başka şeyler var." dedi ve beni elimden tutup koca salondan çıkardı. Yetimhanenin uzun koridorunda ilerlemeye başladık. Merdivenlerin başına geldiğimizde beni son kata kadar çıkardı. Koridorun sonuna geldiğimizde parmaklıkların bulunduğu camın önünde durduk. Gökyüzü buradan çok güzel gözüküyordu. Her ne kadar bulutlar yüzünden gecenin aşığı olduğum lacivertini göremesek de bulutların ardında olduğunu biliyordum.

"Küçükken burayı çok severmişsin." dediğinde bir anlam veremedim. Kafamı Barlasa çevirip bir cevap aradım yüzünde. İçeriyi süzerken "Tanımadın mı burayı?" diye sordu.

"Benim geldiğim yetimhane mi?" diye sordum tereddütle aklıma başka bir şey gelmiyordu.

"Evet." dedi. Onca zamandan sonra geldiğim yere dönmüştüm. Gelirken çocukluğumu, masumluğumu, hayallerimi, umutlarımı bıraktığım yere yıllar sonra geri dönmüştüm. Hiçbir şey hatırlamasam da en mutlu zamanlarım burada geçti biliyorum.

"Kaldığın odaya da bakalım mı?"

"Tamam." dedim ve hemen bize göre baştaki ilk odaya girdik. Bir sürü yatak vardı ve mavi renkliydiler. Demekki burası erkeklerindi şimdilerde. Barlas da farketmiş olacakki "Artık erkeklerin odası sanırım." dedi. Sonra en sondaki yatağı gösterdi. "Sen orada yatarmışsın hep."

"İşte buna inanırım." demem üzerine ikimiz de güldük. Onu arkamda bırakıp sondaki yatağa doğru ilerledim. Barlas acaba neden beni buraya getirmişti. Eskiden olsa nereden geldiğimi hatırlatmak için derdim ama şimdi böyle bir ihtimali dahi düşünemiyorum. Bana şiir okuyan, avuç içlerimi öpen adam beni bunun için buraya getirmez.

Ben bir cevap bulamayınca Barlasa sormaya karar verdim. Arkamı döndüğümde dikkatle yataklara baktığını gördüm. Neyi incelediğini merak edip ben de kafamı çevirip baktığımda yatakların ayak uçlarında "Anne" yazdığını gördüm. Kimisinde fazladan anne ve çocuk çizimleri de vardı.

"N'oldu?" diye sorunca kafasını kaldırıp bana baktı. "Hepsinde anne yazıyor. Hiç biri farklı bir şey yazmamış."

"Ne bekliyordun ki. Devlet ve hayır severler her şeyi veriyor zaten onlara; oyuncak, yemek, eğitim, ne ararsan. Bir tek anneleri yok. En çok da gecenin soğuk karanlığında... Bu yüzden yataklarına yazmışlardır."

"Sen de yazmış mıydın?"

"Yazmışımdır herhalde. Hatırlamıyorum."

"Garip değil mi? 13 yıl kullandığın adı bile unutman."

"Doktor dediki; beni yüz üstü bıraktıklarını ve terkettiklerini düşünüyormuşum. Bu yüzden beynim hatırlayıp acı çekmektense unutmayı tercih etmiş. Eğer beni yarı yolda bırakırsan sana ne olacağını biliyorsun artık."

İki elimi de tutup "Beni aklından silsen kalbinden silemezsin." dedi.

"Beni evimde hissetmem için mi getirdin buraya."

Sağ elimi sol göğsünün üzerine koyup "Senin evin burası." dedi ardından elimi bırakıp yanağımı okşamaya başladı. "Hep evinde hissedeceksin söz veriyorum."

Bir süre bakıştıktan sonra "Hadi çocuklar bekliyor." dedi. Gülüp birlikte aşağıya indik. O çocuklarla el ele tutuşup oyun oynarken ben hediyemi açtım. İçinden çocuklarınkiyle aynı ayıcıktan çıktı. Kahverengi tüyleri olan pofuduk mu pofuduk ponçik mi ponçik bir ayıcıktı. Tabii dış görünüşe aldanmamak lazım. Neticede ayı!

Ayımı bir kenera bırakıp ben de Barlaslara katıldım. El ele şarkı söyleyip dönerken Barlas "Hediyeni sevdin mi?" diye sordu.

"Evet. Adını da Barbar koydum."

"Bana yapmak istediklerini ona yaparsın artık."

"Kesinlikle." deyip sinsice güldüm.

"Ayıcığa tecavüz edecekmişsin gibime geldi nedense." deyince onu dövmeye başladım. O ise benden kaçarken kahkaha atıyordu.

Bir süre haylazlık yapmak yerine çocukları izledik birlikte. Bu sırada bir kız çocuğunun diğerleriyle oynamadığını gördük. Tek başına bir kenarda oturmuş etrafı izliyordu. Altın sarısı saçları lüle lüleydi. Bembeyaz teni ise pamuğa benziyordu. 4 yaşlarındaki bu kızın yanaklarını sıkıp ısırmadan önce derdini öğrenmek istedim. Üstelik alnında da morluk vardı.

Görevli bayana sorunca anlatmaya başladı o da. "İki hafta önce bir aileye evlatlık verildi. Aile çok iyiydi. Üstelik bizim gözlemlediğimiz kadarıyla Zeynep ile çok ilgileniyorlardı. Bir kaç gün önce Zeynep'i kontrol etmeye gittim. Kesinlikle bir şüphe yoktu içimde. Ama sonuçta o da çocuk. Yerini yadırgar belki de bizi özler diye gidip görmek istedim. Onu böyle bulunca da hemen polisleri çağırdım. Aileye ceza verildi. Ama Zeynep unutamadı tabii."

Barlasın yumruğunu sıktığını görünce yüzüne baktım. Boynundaki damarlar belirginleşmiş sinirden çenesi kasılmıştı. Bir an kadına saldıracak sandım. Elimi eline uzatıp tuttum. Elim eline temas eder etmez gevşedi. Az önce zorlasam açamayacağım yumruğu açıldı hemen. Elimi tuttu.

Zeynep'e bakmak için kafamı çevirdiğimde bir çocuğun elindeki oyuncağı çekiştirdiğini gördüm. Kız vermek istemeyince çocuk bu sefer saçlarına yapıştı. Bizden önce Barlas koşup ayırdı. Barlas kucağındaki kızı masanın üzerine oturtup elleriyle göz yaşlarını sildi. "Canın mı acıyor, güzelim?" diye sordu.

Gözlerinden yaşlar akarken elini saçlarına götürdü. Barlas eliyle başını okşayıp "Burası mı?" diye sordu. Ardından saçlarını öptü. Bense daha birini atlatamadan üst üste şok geçiriyordum. Barlas, beni evine kabul etmeyen adam şimdi benimle aynı yerden gelen bir kız çocuğunun saçlarını okşuyordu. Beni neden böyle kabul etmedi diye kıskançlık duysam da bu halleri hoşuma gitmişti.

"Saçların bozulmuş gel tekrar yapalım." dedim. Sesini çıkarmayınca evet olarak kabul ettim ve tokalarını açıp tekrar iki yandan bağladım. "İşte oldu prenses." deyip gülümseyince o da bize gülümseyip görevli bayanın yanına gitti. Ona ne söylediyse artık kadın onu kucağına alıp götürdü.

Gecenin sonuna kadar gülüp eğlendik tabii çocuklar her ne kadar geri sayım yapmak isteseler de tek tek uyuya kaldılar. Görevli bayan uyandırıp odalarına yollamak istedi fakat Barlas ve ben izin vermedik. Tek tek yataklarına taşıdık hepsini. Son kız çocuğunu da yatağına yatırmış dönüyordum ki kapı aralığından Barlas'ı gördüm; kucağındaki küçük çocuğu yatağına yatırıp üzerini örttü ve saçlarını okşadı. Odadan çıkacağını anlayınca ilerlemeye devam ettim. Hızlı adım seslerinden sonra onu da yanımda ilerlerken buldum.

Montlarımızı giyip görevli bayanla vedalaştık ve dışarı çıktı. Lapa lapa kar yağarken Barlas elimi tutarak beni durdurdu. Uzaktan bir yerlerden geri sayım sesleri geliyordu."10...9...8...7...6"

"Hera!" Geri sayım devam etiyordu;"4...3...2"

"Aramızdaki itime rağmen bana gelsene." işte Barbarın çıkma teklifiydi bu. İlk bakışta anlaşılmıyor hatta kulağa "Ev boş bana gelsene." der gibi geliyordu ama değildi. Bu Barbar'ımın Melike'sine çıkma teklifiydi. Bir Barbar için çoktu bile. Yine de güzeldi.

"Davete icabet etmemek ayıp olur."

Продовжити читання

Вам також сподобається

Üçüz Derken Від Nisa🌼

Підліткова література

194K 12K 26
17 yıl sonra doğumda karıştığını öğrenen Peri... Abilerine ve üçüzlerine alışabilecek mi ? Babam gülümseyip "Aksine iyi bir şey oldu. Peri doğumda k...
Çıplak Ayaklar Від CansuUredi

Історичні романи

148K 9.1K 41
Geçmişinden kaçıp kendine Paris'te yeni bir hayat kuran cesur bir kadın ve geçmiş yaraları yüzünden hiç kimseye güvenemeyen bir silahşor... Hayat bu...
Felat ( Kurtuluş ) Від Ö..

Підліткова література

11.6K 1K 8
" Gözlerinde yaşam vardı bayım, kurtuluşum onlardı.. " Jîn EDİZ " Gülüşün var oluşumun temel sebebi iken nasıl bırakırım seni ellere.. " ARHAT KARAMA...
27.9K 2K 37
'Bırakın.' Ağzımdan çıkan tek kelime buydu. O an sadece beni tutmayı bırakmalarını kastetmiyordum. Bulunduğum yeri, durumumu bırakmak istiyordum. Büt...