Aşk Ayazı (Revan)

By goncabeyza

530K 30.7K 4.6K

-Ara verildi - ' Çok değil aramızdaki mesafe; bir karış ya var ya yok. Ondan duymadım ancak yakınlarından öğr... More

RA1 Sessiz Ağıt
RA2~ Sus!ma...
RA3~ Bacım!!
RA4~ Beklenmeyen Teklif
RA6 Dayanamıyorum!!
RA7 Kalbimin Katiliyim...
RA8 Acıma! Acımadım...
RA9 Canın Yansın İstedim
RA 10 Sahipsiz Yürek
RA11 Git(me...)
RA12 Güzelsin...
RA13 Sen Yanımdasın
RA 14 'Benimle Gelsen...' (Gitmesen...)
RA15 Kalbime Dokundun...
RA16 Uzaklaşmak İstedikçe Yakınlaşmak...!
RA17 Yıkılan Duvarlarım
RA 18 Revan'ın Dengesizi
RA19 Zorlu Gece
RA20 Ayaz'ın Çirkini
RA 21 Senle Olmak...
RA 22 Dengesiz İki Kalp
RA 23 Korkuya Yenilmek
RA 24 Davetsiz Misafir !
RA 25 Evlilik Sebebi!
RA 26 Dengesizin Nefesi
RA 27 Bu Damla Benim...
RA 28 Bana Ait Ol
RA 29 Çok Güzelsin...
RA 30 Babam Gibisin!
RA 31 Kalbim İyi Ki Senin...
RA 32 Tehdit!
RA 33 Her Şeyim
RA 34 Ahlaksız?!
RA 35 Özgürsün!
RA 36 Vazgeçilecek Gibi Değil
RA 37 Gülümse Çirkin
RA 38 Benzer Yaralar
RA 39 Hep Benimle Ol
RA 40 Acımasın Kalbin
RA 41 Burada Kalbimin En Güzel İyikisi
RA 42 Hayalkırıklığım...
RA 43 Her Zerren Huzur...
RA 44 Mahkum & Tutkun
RA 45 Göz Bebeğim
RA 46 Tek Bir Kelime Yetiyor
RA 47 Mutlu musun?
RA 48 Gözlerini Açsana
RA 49 Ona Söyle

RA5~Gidemem

16.2K 938 87
By goncabeyza

/5/GİDEMEM/

Gitmek... Tek bir kelimeyi önüme yol edip nasıl vazgeçerdim kendimden. Birdim ben doğduğum topraklarla. Defalarca kez kaçıp kurtulmak istesemde beni bağlayan bir çok sebep vardı havasını soluduğum bu şehrin. Anılarım acıda olsa yer etmişti sokaklarında, dört duvarlarında. Herşey bir yana Boran vardı ardım da bırakıp gidemeyeceğim.

Aynı şehirde aynı havayı bile solumayı  kalbime umut diye bağlamış iken, kilometrelerce uzağında nasıl nefes alırdım? Sesi acıyla düşmüşken kulaklarıma, ruhum yaralarına yara eklerdi onsuz başka bir şehirde. Başka bir kadınla bile olmasına razı olmuşken kalbim, ardımda bırakıp gidemezdim. Gidemezdim ben, bana haram olduğunu bilsem bile. Dilimin uğurladığı, yüreğimin kıyamadığı adamı farkımda olmasa bile bırakamazdım.
Bırakamazdım ben kardeşimin hayatını amcamın iki dudağının arasından çıkacak söze. Sinan ağayı karşıma alıp, oğluyla gidemezdim. Benden önce zararı Sıla'ma dokunurdu. Bana bağlı olan hayatını, bunca şeye katlanmışken mahvedip gidemezdim...

İki gün boyunca Ayaz'ın teklifini düşünüp durdum. Ve en sonunda gidemeyeceğime karar verdim. Önüme yığılan sebepler gözardı edemeyeceğim kadar büyüktü.

"Nazlı eğer yakalanırsak..."

"Söylemene gerek yok abla, babam senin sende benim ağzıma sıçarsın"

Nazlı ve Sevcan gizli gizli  sigaralarını içerken ben gelen giden var mı diye etrafı kolaçan ediyordum. Üzerime gelen sigara dumanından rahatsız olup elimle dağıtmaya çalışırken Nazlı yanıma geldi. Paketten çıkardığı sigarayı bana uzatıp "yenge birtanede sen yak istersen" dedi.

"Yok ben istemem"

"Al hadi yenge ne olacak?"

Nazlı'yı kırmadan geri çevirmeye çalışırken içine çektiği dumanı yüzüme üfledi.
Yüzüme çarpan dumanla içim bulanırken, ondan uzaklaşıp kapıya doğru ilerledim.

"Nazlı ne yaptın ya?"

Üzerime sinen kokudan rahatsız olduğumu belirtince Nazlı yanıma yaklaşıp  " özür dilerim yengecim. Asma suratını ne olur" dedi.

"Tamam ama sizde içmeyin şunu. Zarardan başka birşeyi yok. Hem pis kokuyor"

"Haklısın valla yengem. Bende hep Nazlı yüzünden başladım. Pislik kendine suç ortağı ararken bana denk geldi"

Sevcan başlama sebebi olarak Nazlı'yı gösterdiğinde kaşlarımı çatıp ona baktım.

"Bende sevmiyorum ama psikolojik rahatlatıyor yengem ne yapayım" Herşeye cevabı olan Nazlı benden sonra ablasına döndü.
"Sen o kaynananın yanına git, içtiğin sigara bile az gelecek sana"

Nazlı'nın sigarayı savunma şekli bile bir tuhaftı. İçilmesi için ortaya mantıklı sebepler koyuyordu. Kendince!

"Ne olursa olsun içmeyin kızlar. Şimdi rahatlatıyor sanıyorsunuz ama sonrasında acısı ciğerlerinizden çıkar" deyip Sevcan'ın yanına oturdum.

Nazlı içine çektiği dumanı yine benden tarafa üfledi.
" Yenge olur da birgün başlarsan, bu lafını hatırlatırım" dedikten sonra gözlerini yere dikip sözlerine devam etti.

"Benim kalbim bitmiş, ciğerim gitse ne olur?"

Sonlara doğru ağlamaklı çıkan sesi içime dokunmuştu. Gönlünden yarası olduğu çok belliydi.
Başını kaldırıp dolan gözleriyle bir süre bize baktıktan sonra daha yarıda olan sigarasını avcunun içine bastırdı.

"Nazlı!!"

Sevcan'la aynı anda çığlık atıp Nazlı'nın yanına gittik. Sevcan avcunu açıp üflerken bir yandan da kardeşine sitem ediyordu.

"Deli misin sen kızım? O gerizekalı yüzünden kendine zarar vermeye değer mi?!"

Nazlı elini ablasının elinden çekip kısa bir süre baktıktan sonra elini yumruk haline getirdi. Gözünden damla damla akarken acısı sözleri de eşlik etti yaşlarına.

"Değmez ama zoruma gidiyor abla. Çok zoruma gidiyor"

Nazlı ağlayarak ablasına sarıldığın da ağlamamak için kendimi zorladım. Bu hallerine dayanmak kolay olmasada.

"Gözümün içine baka baka kardeşim dediğimle sevgili oldu abla!! Zoruma gidiyor ben onun için yanıp tutuşurken mutlu olması "

Geceyi gündüze katıp kendi halime yanarken daha beterini yaşayanların da olduğuna tanık olmuştum. Yüzünden tebessümü eksik olmayan Nazlı'nın böylesi acı bir yükü kalbinde taşıdığını kim bilebilirdi ki? Kendi bedenine zarar verebileceğini tahmin bile edemezdi kimse.

İki kardeş birbirlerinden ayrıldığın da Nazlı'nın diğer elini tutup destek olmaya çalıştım. Çok şey söylemek istesem de susmayı tercih edip gözlerine baktım. Konuşursam ağlayacağımdan emindim.

"Kalk güzelim eline krem sürelim"

Sevcan kardeşinin koluna girip kaldırdığın da Nazlı'nın elini bıraktım. Birlikte çıkmak üzerelerken elime sigara paketini ve çakmağı alıp " bunlar ne olacak?" diye sordum.

"Bana ver yengem. Bundan sonra Nazlı hanıma içmek yasak. Yakalarsam müsait bir yerinde söndüreceğim"

"Of abla ya"

Sevcan, Nazlı'yı zar zor odasına götürdüğün de bende kendi odama geçtim. Odaya girdiğim anda gördüğüm yüzle geri dönme isteği oluşmuştu içimde. Sert bakışlarını üzerime diken Kıymet hanımdan kurtuluşum olmadığı için adımlarımı mecburen ona doğru attım.

Yüzünü görür görmez gerilen bedenime rağmen karşısına geçip söyleyeceklerini bekledim.

"Revan hanım kaç gün oldu, ses sedan yok"

Anlamsızca yüzüne baktığımda "karı koca olmaya niyetiniz yok galiba " diyerek sözlerini devam ettirdi. Kaçtığım şeyi önüne getirmekten vazgeçmeyeceğini bildiğim  ve birşey söylemeye utandığım için sessiz kaldım.
Kıymet hanımın sessiz kalmayacağını bilmeme rağmen.

Sesinin tonunu biraz daha yükseltip bana doğru birkaç adım geldi. Elbisemin kenarından çekiştirip " şu kılığına bir bak. Çocuğun senden kaçmasına şaşmamalı aslında. Yeni gelin değil dul karısın sanki!" dedi.

Sinirle aralanan ağzımı 'saygını kaybetme Revan' deyip kapattım. Ne Kıymet hanıma ne de beni deli eden sözlerine tahammülüm olmasa da susmak zorunda kaldım. Dul karı deyişini yutmak zor olsa da büyüğüm olduğu için cevap vermedim.

"Doğru düzgün giyin, yüzüne gözüne birşeyler sür. Bir dünya elbise aldık, giydiklerine bak"

Ne zaman yüzüme vuracak diye beklediğim konuyuda sonunda dile getirmişti. Gelin çarşısına çıkardıkların da benim istemediğim, beğenmediğim ne varsa almıştı. Şimdi ise bunu minnet etmişim gibi yüzüme vuruyordu.

"Akşam misafirler gelecek, onların yanında da böyle mıy mıy davranma. Atılgan ol biraz, suratını falan da astığını görmeyeyim"

Kıymet hanımın sözlerinin bittiğini umarak "tamam... anne" dedim. Dilimden zar zor dökülen anne kelimesi canımı yakarken, Kıymet hanım sert bakışlarını üzerimden çekti. Yanımdan ayrıldığın da rahat bir nefes aldım.

'Sen önce kendi suratını düzelt! Bir de dul karı dedi ya'

Kıymet hanımın arkasından söylenmelerim bittiğinde banyoya girdim. Her ihtimale karşı kapıyı kilitleyip yaptığım banyom sona erdiğinde havluyu bedenime sarıp kapıyı açtım. Odanın içine göz gezdirip Ayaz'ın olmadığını görünce banyodan çıktım. Sevgili üvey kaynanamın benim için özenle seçtiği bordo boydan elbiseyi dolaptan aldım. Aslında inadına siyah bir elbise giymek fena olmazdı ama geriye gönderip değiştirmemi isterdi. Hatta kendisi gelip giymem için elbise seçerdi. En iyisi inadına gitmemekti. İç çamaşırlarımı giyip üzerime elbiseyi de giydikten sonra sırtımı aynaya döndüm. Fermuarı nasıl  kapatacağımı bir süre düşündükten sonra yapabileceğimi umarak yukarı çekmeye çalıştım. Bir yandan fermuarı asılıp bir yandan da odanın içini turluyordum.

'Off ya off !! Alan kadar sinir çıktın be elbise'

Fermuarı çekmeye çabalarken odaya Ayaz girdi ve bende vazgeçtim. Şaşkın şaşkın yüzüme bakıp "hayırdır koca kız niye tepiniyorsun?" diye sordu.

"Tepinmiyorum! Sadece fermuarımı kapatmaya çalışıyorum"

Başlarda yüksek çıkan sesim Ayaz'ın gerilen suratıyla sonlara doğru alçaldı. Üzerime doğru geldiğin de bir adım geri attım. Canımı yakacak bir harekette bulunacağını düşünürken omuzlarımdan tutup sırtımı kendine doğru çevirdi.

"Ben... ben hallediyordum"

"Çok güzel hallediyordun gördüm"

Fermuarı çektikten sonra yine omuzlarımdan tutup kendine çevirdi. Omuzlarımdaki eline baktıktan sonra korkuyla bakışlarımı yüzüne çevirdim.

"Kararını verdin mi?"

"Evet"

"Gelecek misin benimle?"

Başımı hafifçe önüme eğip "hayır" dediğim de omuzlarımı sıkmaya başladı.

"Neden?"

Sebebini bildiği soruları sorması bir yana onunda gitmesini istemiyordum. Aslında istiyordum fakat giderse başıma gelecekleri de biliyordum. Sinan ağanın insafına ve amcamın eline düşmemek için onu kalmaya ikna etmeliydim. Kafam karman çorman olan halinden sıyrılıp çözümler ararken, Ayaz sağ omzumu daha kötü sıkmaya başladı.

"Cevap bekliyorum"

Canımı yakan tepkisine anlam veremezken gücümün yettiğince onu ittim. Omzumdaki kolları iki yanına düşerken telaşla ondan uzaklaştım.

"Seninle gelmiyorum"

"Onu anladım, sebebini soruyorum!"

"Sebebini biliyorsun"

Bulunduğum durumdan kurtulmak istesem de onunla gidemezdim. O da gitmemeliydi.
Ayaz verdiğim cevabın memnuniyetsizliğini yüzüyle ifade ederken, bu ısrarına anlam verememiştim. Beni istemediğini söyleyip neden yanında götürmek istiyordu  ?

"Sana varya acıyorum Revan?"

Acıyorum...?

Acınacak hale düşmüşüm de farkında değilmişim. Kendimde böyle bir hal görmesem bile dengesiz Ayaz'ın demesiyle inanmıştım.
Ayaz söylediği sözün bende yarattığı etkiyi düşünmeden devam ettiğinde sabrım taşma noktasına geldi.

"Dövülmek, hakaret duymak, ezilmek hayatının bir parçası olmuş. Sana yardım etmek istiyorum ama sen saçma salak aşkın yüzünden bunu reddediyorsun! "

"Senden yardım falan istemedim ben! O saydıklarının daha fazlası benim hayatımın parçası oldu. Bundan memnun değilim ama katlanmam için sebeplerim var"

"Neymiş o sebepler söyle bende bileyim"

"Bilmene gerek yok Ayaz"

Mecburdum bana biçilen kaderi yaşamaya ve bunu değiştirmeye Ayaz'ın gücü yetmezdi. Şehir değiştirmekle değil zihniyet değiştirmekle çözülürdü benim ve benim gibilerin sorunu. Bu da pek mümkün olmadığı için mecburen kabulleniyordum.

"Uğruna ölüp bittiğin Boran'ın nişanından sonra gideceğim. Aptallığı bırakıp gelebilirsin benimle"

Ayaz öfkeyle sözlerini tamamladıktan sonra kapıya doğru ilerledi. Gitmekte kararlı oluşu bir yana hala kendisiyle gitmem de ısrar ediyordu.

"Kararım kesin, seninle gelmiyorum"

Kapıyı açıp " sen bilirsin Revan. Bu şansı kaybettiğine göre gelip aşağıda ki acı gerçeğinle yüzleş" dedikten sonra çıkıp gitti.

Yeterince karışık olan kafamı ve moralimi iyice berbat eden Ayaz'ın sözlerini umursamamaya çalışıp hazırlanmama devam ettim. Saçlarımı kurulayıp taradıktan sonra yüzüme hafif bir makyaj yapıp odadan çıktım. İstemeye istemeye gittiğim salonda kimseyi göremeyince adımlarımı avluya yönlendirdim.

Avluya girer girmez gördüğüm kalabalıktan kaçma isteğiyle dolup taştım. Fark edilmemişken geri gitmeyi düşünürken fakat Kıymet hanımın bakışları beni yakaladı. Yanına gitmem için işaret verdiğin de mecburen ona doğru yürüdüm. Kıymet hanımın yanındaki iki kadının elini öpüp "hoş geldiniz " dediğim de gözlerim az ötemizde bulunan erkeklere takıldı. Daha doğrusu beni dikkatle izleyen Ayaz'ın mavi gözlerine. Gözlerim onun gözlerinden kayıp Boran 'ı bulduğunda vücudumu acı bir titreme sardı. Acı gerçeğinle yüzleş dediğin de Boran 'ı kast ettiğini düşünmüştüm fakat öyle olmadığını Sevcan'ın sözleriyle anladım.

"Yengecim seni Asya ile tanıştırayım. Benim görümcem, Boran abininde nişanlısı oluyor"

Acı gerçeğim tokat gibi yüzüme çarparken Boran'ın nişanlısının elini tuttum. Dilimde gerisin geriye kaçan cümleleri zar zor toparlayıp "memnun oldum canım " dedim.

İçine düştüğüm durum canımı fazlasıyla yakarken az önce reddetiğim teklife ihtiyacım olduğunu anladım. Gözlerim acıyla Ayaz'ı ararken, onun keyifle beni izlediğini gördüm.

'Sustur Revan herkese inat sustur yüreğinin  feryadını' dedim içimden. Olması gerekende buydu. Hem dilim hem yüreğim susmalıydı....

Hatalarım olduysa affedin. Okuyan herkese çok teşekkür ederim :)) Düşünceleriniz benim için çok önemli belirtirseniz sevinirim :))

Continue Reading

You'll Also Like

105K 5.8K 16
"ya siz kafayı mı yediniz çocuk daha o çocuk iki gün önce papucu yırtıldı diye ağlayan kızı gelmiş bana koynuna al diyorsunuz o yetmezmiş gibi bid...
68.9K 2.9K 35
Klâsik gerçek aile kurgusuna benzer ama daha olası bir kurgudur; Kızımız eski ailesinden gördüğü baskılar sonucu 18 yaşında ayrı bir eve taşınır ora...
1.8M 113K 59
Wattpad de bu isim ile yayımlanan ilk ve tek hikayedir. Çalınma durumunda yasal yollara başvurulacaktır. Mine MUTLUÇAY, otuz yaşında arşiv memuru ke...
SARKAÇ By Maral Atmaca

General Fiction

1.6M 97.8K 7
"Delilerin sevdası hoyrat bir fırtına gibidir. Günün başında seni sarsan fırtına, gecenin şafağında ılık bir esintiye dönüşüp kaburgalarının arasına...