Element Varisleri (Tamamlandı)

By ibrahim_0zer

76.8K 5.7K 349

Normal bir hayatım vardı ya da ben öyle zannediyordum... Hayatım birden istemediğim ve en ufak bir biçimde bi... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26 - Final

Bölüm 16

2.2K 201 6
By ibrahim_0zer

Ellie bize kararsız bir bakış attıktan sonra merdivenlerden inmeye başladı. Biz de peşinden onu takip ettik. Merdivenler aşağı dönerek devam ediyordu ve indikçe duvardaki ışıklar yanıyordu. Merdivenlerin sonuna geldiğimizde karşımıza bir koridor çıktı. Koridorun iki duvarında ve tavanında borular vardı ve borular koridor boyunca devam ediyordu. Tavanda kısık ışıkta yanan floresanlar vardı. Fazla aydınlatmasa da adım attığımız yeri görebiliyorduk. Koridora girer girmez içimdeki kötü his arttı.

"Dur Ellie!" Herkes durup bana bakmaya başladı. "Sence devam etmeli miyiz? Gideceğimiz yerde başımıza bir şey geleceği kesin."

"Ne güzel tespit." Deyip alkışlamaya başladı. "Madem başımıza bir şey geleceğini biliyordun niye geldin?" dedi ve yürümeye devam etti.

Hepimiz tedirgindik, bu yüzlerimizden anlaşılıyordu. Yavaş adımlarla ilerliyorduk. Biraz ileride sağ tarafta bir giriş vardı. Ellie sağ duvara yaklaşarak yürümeye başladı. Bizde onun gibi ilerlemeye başladık.

Girişe gelince Ellie içeri hafifçe bakıp bize döndü: "İçerisi boş."

Ellie içeri girecekken Franklin kolundan tuttu: "Koridor devam ediyor. Bence ayrılıp oraya da bakmalıyız."

Emma onlara yaklaşıp: "Hep beraber olsak daha iyi olmaz mı? Beraber birbirimizi daha iyi koruruz."

"Bilemiyorum. Tuzağa falan düşersek hiç yoktan bazılarımız yakalanmayız. Sen ne dersin Ellie?"

"Haklısın. Alan, sen Emma ve Dan ile buraya girin. Bizde koridorda devam edelim."

"Tamam dikkatli olun."

"Sizde..." dedikten sonra onlar koridorda devam ettiler. Bizde içeri girdik. İlerledikçe koridor genişlemeye, tavanı da yükselmeye başladı. Sol tarafta taş banklar vardı. Demek ki yaklaşıyorduk. Yavaşça ilerlemeye devam ediyorduk ki karşımıza iki iblis çıktı.

"Kaçın!" deyip geri dönmemle Dracula geldi koridordan.

"Bir yere mi gidiyordunuz Yıldırım?"

Bizi sıkıştırmışlardı. İyi ki diğerleriyle ayrıldığımızı düşünüyordum ki Ellie ve Franklin iblisler tarafından yakalanmıştı. Bileklerinde değişik bir kelepçe vardı ve kelepçenin ortasında kırmızı renkte ışık yanıyordu. Emma ve Dan bana yaklaştılar.

"Hoş geldiniz elementlerin varisleri. Keşke geleceğinizi haber verseydiniz, hazırlık yapardım." dedi ve o iğrenç kahkahasını atmaya başladı.

"Kes gülmeyi Dracula." Bunu büyük bir nefretle söylemiştim.

Yüz ifadesi değişti: "Benim evimde benimle böyle konuşamazsın. Yoksa babandan hiç terbiye almadın mı?" demesiyle babamda geldi.

"Diğerlerini bırak Dracula. Senin istediğin sadece benim."

"Evet, öyle ancak ayağıma kadar gelmişken onları öylece bırakamam." Yine sırıtıyordu. Yüzüne sert bir yumruk atmak istiyordum.

Arkadaki iblisler Emma ve Dan'i yanımdan çektiler."

"Bırakın bizi" Emma onlara bağırıyordu.

"Bırakın onları"

Gücü kullanmam için arkamı dönmemmle Dracula boğazıma hançer dayadı.

"Uslu dur Yıldırım. Evimde yaramaz istemem."

Dediğini yapıp ellerimi indirdim. Mason ve Claire neredeydi? Umarım John koruyucuları bulmuştur.

"Bana dön Yıldırım. HEMEN!" Ona doğru döndüm; Ellie ve Franklin'e taktığı kelepçeyi bana da taktı. Üzerindeki yeşil ışık kırmızı oldu. Dan ve Emma'nın elindeki sopaları aldılar.

"Bu kelepçeler bileklerinizde takılı olduğu sürece güçlerinizi kullanamazsınız. Hepsini Mahzene götürün ve kilitleyin. Ben John'u bulacağım."

Endişeyle bakışlarımı kelepçeden Dracula'ya çevirdim.

Demek onunda burada olduğunu biliyorlardı. Belki de içeri girdiğimizden beri burada olduğumuzu biliyorlardı.

"Ne oldu Alan? John deyince yüz ifaden değişti. Onu da bulacağım ve yakaladığım anda öldüreceğim."

"Bunu yapamayacaksın."

"Size Cellat eşlik edecek." deyip yanımızdan ayrıldı. Babam yanıma gelip kolumdan tuttu sertçe yürümeye zorladı. Bu adamın babam olduğuna inanamıyordum. İçinde hala babam bir parça olduğuna emindim. Koridorlarda ilerlerken hiç kimse konuşmuyordu. Babamın yüzüne baktım, suratında hiç bir ifade yoktu. Boş bakıyordu. Bir süre sonra bir kapının önüne geldik ve babam kapıyı açtı. İçeride dört tane hücre vardı. İçerisinin aydınlatması çok azdı. Ortama ağır bir küf kokusu hâkimdi. Beni en sonraki hücreye tek başıma attı ve kapıyı kitledi.

"Baba."

"Kapa çeneni." dedi ve diğerlerini de hücreye ikişerli olarak kitleyip dışarı çıktılar. Franklin ve Dan karşımdaki bölmedeydi, Emma ile Ellie de onların yayındaki bölmedeydi. Hücreye şöyle bir göz attım; küçük bir yerdi, oturulacak bir tabure veya ışık girecek bir pencere bile yoktu. Duvara yaslandım ve yere çömeldim. Hepimiz suskunluğumu devam ettiriyorduk. Hiç birimizin diyecek bir şeyi yoktu. Yakalanmıştık. Birinin yardımı olmadan kurtulmamız imkânsızdı. John gelip bizi bulmadığı sürece burada hiçbir şey yapamadan duracaktık.

***

Franklin gücünü kullanmaya çalışıyordu ama olmuyordu. Ellie uğraşmıyordu bile. Bu kelepçeler bizim için tasarlanmıştı. Ellie küçücük bölmede gidip geliyordu. Bir şeyler düşündüğü belliydi. Birden bağırmasıyla yerimizden sıçradık. O an Dan başını parmaklıklara vurdu.

Ellie parmaklıklara yaklaşıp "Hey Alan. Elindeki kelepçe ile senin gücünü engelleyemezler."

"Ne demek istiyorsun?"

"Sen bizim gibi değilsin."

"Nasılım?"

"Bizden daha güçlüsün. Bizim gücümüz bir yere kadar kullanılır ama senin ki...üff noksan mısın anla işte."

"Parmaklıklara bak Alan. Ortamdaki nemden dolayı paslanmışlar. Yıldırımla parçalaya bilirsin. Sen hepimizden güçlüsün" Franklin de heyecanlanmıştı.

"Galiba buna sadece ben inanmıyorum."

"Hatırlatta buradan çıktığımızda seni iyi bir dövücem." Ellie sinirlenmişti.

"Siz güçlerinize benden daha hâkimsiniz."

"Olabilir ama sende denemeden gücüne ne kadar hâkimsin onu bilemezsin. YAP ŞUNU!"

"Tamam, sakin ol. Deneyeceğim."

Ellie'yi daha fazla sinirlendirmeden ayağa kalkıp demir parmaklıkları tuttum. Franklin'in dediği gibi çok paslanmışlardı. Evet başlıyoruz. Derin bir nefes aldım. Gücü kullanmaya çalışıyordum, olmuyordu. Bir kaç defa denedim nafile.

Emma bana seslendi: "Alan sadece kendine güven."

"Gücü sadece ellerine değil bütün vücudunda hisset."

Franklin'in dediğini deneyecektim. Gücü bütün vücudumda hissetmeye çalıştım. Gücün içimde dolaştığını hissediyordum ancak dışarı çıkmıyordu. Çıkmalıydı. Parmaklıkları sıkmaktan ellerim ağrımıştı. Bunu başarmak zorundaydım. Güç vücudumda çoğalıyordu. İlk kez bu kadar gücün içimde biriktiğini hissetmiştim. Sanki dışarı çıkmazsa içimde patlayacaktı. Alnım ısınıyordu ve bu demektir ki yıldırım simgesi alnımda belirmişti. Bedenimden yıldırımın kıvılcımları çıkmaya başladı. Vücudumun gitgide ısınmasıyla acıyla yere çöktüm.

"Dur Alan! Kendini fazla zorladın."

Ellie durmamı söylüyordu ama durduramıyordum. Gücü ellerimde yoğunlaştırdım ve büyük bir ışık huzmesiyle etrafa yayılmaya başladı. Yıldırımlar etrafın aydınlamasına sebep olmuştu. Bileğimdeki kelepçe parçalandı. Demir parmaklıklarda kızarmaya başlamıştı ve bir anda orta kısım paramparça oldu. Başarmıştım. Ayakta zor duruyordum. Franklin ve Dan'in olduğu hücrenin demirlerini tuttum. İkisi de geriledi ve bana korkuyla bakıyorlardı.

Dan yaklaşıyordu ancak Franklin onu tuttu. "Alan.... gözlerin... buz mavisi renginde parlıyorlar."

Gözlerim mi parlıyordu? O an pek umursayamadım.

"Sakin ol Alan. Kendine zarar verebilirsin." Ellie temkinli konuşuyordu.

O anda içeri bir iblis girdi: "Burada neler olu- Heyy sen?" Beni görünce bıçağını çekti. Tüm gücümle ona yıldırım yolladım. Gücün etkisiyle geriye fırladı ve yere düşüp yıldırımın şokundan titreyip bir süre sonra hareketsiz kaldı. Bedenim fazla güçten yanıyordu sanki. Dizlerimin üzerine çöktüm. Bacaklarım beni taşıyamıyordu. Burnum sızlamaya başladı ve kanıyordu. Ellerimle yere yığılmamak için destek almaya çalıştım. Ağzımda kan tadı vardı. Ağzımdaki kanı tükürdüm.

"Alan!"

Kafamın içinde John'un sesini duymuştum. Aramızdaki bağdan dolayı telepatik bağlantı kurmaya çalışıyordu.

"John?" Bunu sesli söylemiştim.

"Alan?"

"Alan iyi misin?"

Diğerlerinin bana seslenişlerini duyuyordum ancak cevap veremiyordum. Yere yığıldım, gözlerim kapandı ve ondan sonrası sadece karanlıktı.


Continue Reading

You'll Also Like

1.3M 74.5K 63
Lily bir akşam tuhaf bir saldırıya uğrar. Daha da tuhaf olanı, davetsiz misafirler ne yazık ki peşini kolayca bırakmaz. Ancak peşinde olmalarının ned...
27.7M 1.3M 81
"Aklım almıyor," diye söylendi kendi kendine, beni aniden kavradığı elimden yeniden kendine çekti ve dudaklarını saçlarıma bastırdı. "Ben sana böyle...
6.2M 331K 57
Ben Zümra Akça... Bu dünyadaki bütün acıları tadan, ufacık kalbinde sarılacak bir yara bırakmayan kadınım. Bu dünyadaki en hissiz olduğum kadar en h...