Aşk Ayazı (Revan)

By goncabeyza

530K 30.7K 4.6K

-Ara verildi - ' Çok değil aramızdaki mesafe; bir karış ya var ya yok. Ondan duymadım ancak yakınlarından öğr... More

RA1 Sessiz Ağıt
RA2~ Sus!ma...
RA3~ Bacım!!
RA5~Gidemem
RA6 Dayanamıyorum!!
RA7 Kalbimin Katiliyim...
RA8 Acıma! Acımadım...
RA9 Canın Yansın İstedim
RA 10 Sahipsiz Yürek
RA11 Git(me...)
RA12 Güzelsin...
RA13 Sen Yanımdasın
RA 14 'Benimle Gelsen...' (Gitmesen...)
RA15 Kalbime Dokundun...
RA16 Uzaklaşmak İstedikçe Yakınlaşmak...!
RA17 Yıkılan Duvarlarım
RA 18 Revan'ın Dengesizi
RA19 Zorlu Gece
RA20 Ayaz'ın Çirkini
RA 21 Senle Olmak...
RA 22 Dengesiz İki Kalp
RA 23 Korkuya Yenilmek
RA 24 Davetsiz Misafir !
RA 25 Evlilik Sebebi!
RA 26 Dengesizin Nefesi
RA 27 Bu Damla Benim...
RA 28 Bana Ait Ol
RA 29 Çok Güzelsin...
RA 30 Babam Gibisin!
RA 31 Kalbim İyi Ki Senin...
RA 32 Tehdit!
RA 33 Her Şeyim
RA 34 Ahlaksız?!
RA 35 Özgürsün!
RA 36 Vazgeçilecek Gibi Değil
RA 37 Gülümse Çirkin
RA 38 Benzer Yaralar
RA 39 Hep Benimle Ol
RA 40 Acımasın Kalbin
RA 41 Burada Kalbimin En Güzel İyikisi
RA 42 Hayalkırıklığım...
RA 43 Her Zerren Huzur...
RA 44 Mahkum & Tutkun
RA 45 Göz Bebeğim
RA 46 Tek Bir Kelime Yetiyor
RA 47 Mutlu musun?
RA 48 Gözlerini Açsana
RA 49 Ona Söyle

RA4~ Beklenmeyen Teklif

17.9K 1K 146
By goncabeyza

/4/BEKLENMEYEN TEKLİF/

İçimde ondan habersiz büyüttüğüm aşkın dallarını kestim bugün. Dokunmadığım tenini ölene dek yasakladım. Doğru düzgün bakamadığım gözlerini başka gözlere emanet ettim. Kulaklarımda misafir sesine ruhumu kapattım. Uğurladım bugün kalbimden gönlümün efendisini. Haberi olmadan kalbimde kurduğu hakimiyeti ortadan kaldırdım. Şu anki kadar kolaydı dilimden dökmek. Yüreğim... Karşılıksız bir aşka esir olan yüreğim için kolay değildi. Ulaşamadığım her zerresi başkasının doyumsuzluğu olacaktı. Ben her gece huzursuzca kıvranırken hayallerim de, o huzuru doruklarda tadacaktı. Ben bir ihtimal demeye bile korkar olmuştum.
Bu yüzden uğurladım onu kalbimin derinlerinden. Başkası için atan kalbine harap olmanın bir anlamı yoktu. "Biz" olamayacağımıza göre umut beklemekte yanlıştı!

Zifiri gecenin esaretinde gardiyan misali beni gözetleyen mavi gözlere baktım. Nasıl da kolay söylemişti Boran'ın haftaya nisanlanacağını. Ben onun için sevgilisinden ayrıldı diye üzülecekken o bu haberi aldığım da bayılmış olmamdan zevk almıştı.

Uzandığı yatakta doğrulup sırtını başlığa dayadı. Göz ucuyla onu izlerken, o bakışlarını bir an olsun üstümden almamıştı.

"Bir de bana yanlış anladın diyordun. Hiçte yanlış anlamamışım"

Gülerek söylediği sözlerin ardından sırtımı ona döndüm. Oturduğum minderin desenlerini gözlerimle katlederken sinirlerimi bozmaya devam etti.

"Karalar bağladın hemen. Bu kadar çok mu sevdin onu?"

Sorduğu sorunun gereksizliğinin farkında değildi sanırım. Ne olursa olsun kocamdı ve ona kimi ne derece sevdiğimi anlatacak değildim. Hele de bu kuzeni ise.

"Revan"

Adımı birşey isteyecekmiş gibi söylemesine rağmen ona dönmedim. Gıcık bakışlarını görmeyi hiç mi hiç istemiyordum.

"Koca kız !"

Ellerimi kulaklarıma bastırmak istedim, koca kız deyişini duymamak için.
Bir süre sessiz kalışına sevinmek üzereyken omuzlarımda bir acı hissettim. Nasıl olurda arkama gelişini hissetmezdim?
Elleriyle omuzlarımı canımı yaka yaka sıkmaya devam etti. Kaçmak için yaptığım hamlede daha çok sıktı.

"Bıraksana ya"

Gözlerimden yaşlar acıyla akmaya başlamıştı  fakat bu küçük ağamızın umrunda değildi.

"Bir daha sana seslendiğim de cevap vermezsen omzunla yetinmem"

Omzumdaki ellerini gevşettiğin de sözünün bittiğini sanıp, kalkmak için öne doğru eğildim. Kolunu boynuma dolayıp kendine doğru çektiğinde başım göğsüne çarptı. Sıkışı kuvvetli olmasada nefes alışıma engeldi.

" Bir daha olursa nefesini keserim. Anladın mı beni?"

Bu denli ileri gitmesi benim için fazlaydı. Önüne gelen birşeyleri dayatıyor, sesizliğimi körüklüyordu. Eşitlik diye sadece dillerde dolanan kavrama uygun olsun diye  kendimce bir çözüm buldum. Küçük ağayı kızdıracağına emindim ve bunu canımı yakmasına bedel olarak düşünmüştüm. Başımı göğsüne iyice bastırıp alanımı azda olsa genişlettim. Yeniden sıkmasına fırsat vermeden bir elimi yere bastırıp, diğeriyle kolunu tuttum.  Neticesinin kötü olacağının farkındaydım fakat bunu yapmazsam içim rahat etmeyecekti.
Başımı hafifçe eğip kolunu dişlerimin arasına aldım. Isırdığım kolunu 'ahh'layarak çektiğinde hemen önünden kalktım.

Telaşla kapıya doğru giderken " bittin kızım sen!" dedi. Buruşturduğu suratıyla yaptığı tehdit gülmeme sebep olmuştu.

"Gülme lan!"

Sinirle ayağa kalktığında gülüşüm korkuyla sona erdi. Üzerime doğru geldiğinde telaşla kapıyı açıp odadan çıktım. Salona doğru hızla ilerlerken sert bir gövdeye çarpıp bir kaç adım geriledim. Daha kime çarptığıma bakamadan yüzüme yediğim tokatla ikinci kez dengemi kaybettim.

"Çocuk musun sen ortalıkta koşturuyorsun?"

Ayaz 'dan kaçarken babası Sinan ağanın hışmına uğramıştım. Attığı tokatla yüzüme yayılan sızı geçmeden ikinciside gelmişti.
Elimi yanağımın üzerine koyup zorda olsa başımı kaldırdım. Zar zor tuttuğum gözyaşlarımdan bir kaç damla istemeden akmıştı. Sinan ağanın öfkeli bakışlarına denk gelince yüzümü hemen sildim. Sinan ağadan oldum olası korkuyordum ve korkumun yersiz olmadığını da görmüş oldum.

"Koskoca kızsın, bu ne biçim hal?"

Sinan ağanın karşısında çaresizce beklerken, o birkez daha vurmak için elini kaldırdı.
Korkuyla gözlerimi kapayıp birazdan acısını hissedeceğim tokatı bekledim. Sımsıkı kapadığım gözlerimi "Ayaz'ın sesiyle araladım.

"Baba sakın!"

Babasının kolundan tutmuş, atacağı tokata engel olmuştu. Birbirlerine öldürecekmiş gibi bakarlarken Ayaz babasının kolunu yavaşça indirerek bana doğru döndü.

"Odaya git " dediğinde başımı sallayıp, onu onayladım. Daha birkaç adım atmıştım ki duyduğum tokat sesiyle geriye döndüm. Bu kez yüzü acı hissiyle dolan Ayaz' dı.

"İkinizde haddinizi bilin yoksa.."

"Yoksa ne ha? Yoksa ne? Ne yaparsın haddimizi bilmezsek Sinan ağa?"

Ayaz'ın babasına adıyla hitap edişine mi yoksa karşı gelişine mi şaşırmalıydım bilemedim. Sinan ağa cevapsız kalıp oğlunun yüzüne bakarken Kıymet hanım ve Nazlı yanımıza geldi. Kıymet hanım bakışlarını üzerimde gezdirip ne hikmetse kısa kesti.

"Böyle şeylere tahammülüm yoktur Ayaz. Bu kendini bilmez de sende hareketlerinize dikkat edin. Ağa olacak olman bana saygısızlık yapacağın anlamına gelmez. Alırım ayağımın altına ona göre!"

"Ağa olmayacağım için benim açımdan bir sorun yok. İkincisi bir daha ona el kaldırma! "

Az önce canımı yakan Ayaz'la, babasına 'ona el kaldırma' diyen Ayaz'ın arasındaki farklar gözüme çarpmaya başlamıştı. İçerde kötü davranıp burada beni savunuyor olması garipti. Kendisi canımı yakarken, babasını uyarması...?

"Demek ağa olmayacaksın öyle mi?"

"Evet olmayacağım! Saçma sapan kurallarınıza uymak gibi bir niyetimde yok. Zaten birkaç güne gideceğim bu lanet konağından Sinan ağa!"

Sinan ağa ikinci kez elini havaya kaldırdığın da vuracak zannetmiştim fakat o elini Ayaz'ın yüzüne acıyla bakarak indirdi. Az önceki tavrından eser kalmamıştı ve bunun nedeninin Ayaz'ın titreyerek yere yığılan bedeninden anlamıştım.

Ayaz'ın yerde çırpınan bedenini içimden birşey koparmışcasına izlerken Sinan ağa vakit kaybetmeden oğlunun yanına diz çöktü. Başının altına kolunu yerleştirip başını vurmasına engel olurken diğer eliyle çenesini kavrayıp ağzını aralamaya çalışıyordu.

"Kurban olduğum kendine gel"

Sinan ağanın titreyen sesi az önceki öfkesini alıp götürmüştü. Az önce esip gürlerken, oğlunun bu haliyle hemen değişmişti. Hasta olduğunu bile bile üzerine gidişini de anlamamıştım.

"Canım kardeşim bana bak... bak burdayım..."

Nazlı ağlayarak Ayaz'ın ellerini zaptetmeye çalıştığın da kardeşim geldi gözümün önüne. Kurtarmaya gücümün yetmediği Berat' ımı yeniden kaybediyormuş gibi hissettim o an. Dizlerimdeki kuvvet o anda beni terk edince yere düştüm. Benim çırpınışlarım gibiydi Nazlı'nın çırpınışı... Tek bir fark o kardeşine kendine geldiğinde sıkıca sarılabilecekti. Bense küçüğümün özlemiyle yanıp toprağına el sürmeye devam edecektim. Ayaz 'abla' diyerek onun gözlerine yine bakacaktı. Bense Berat'ı hayal edip abla deyişine olan muhtaçlığımı giderecektim. Küçücük ellerinin yüzümde gezinişini özlerken,  yetemediğim kardeşimin arkasından bitmeyen yasımı tutmaya devam edecektim...

Ne kadar daha öyle yerde kaldığını bilmediğim Ayaz'ın gözleri gözlerime denk geldi. Titremesi geçmiş öylece bana bakarken gözyaşlarımla birlikte istemeden bir hıçkırık koptu dudaklarımdan. İçim çıkana kadar ağlama isteğiyle dolmuştum ve arda arda kopan hıçkırıklarım bunu destekliyordu.

Tüm bakışlar bana döndüğün de utanarak yerden kalktım. Bana göre değildi başkalarının yanında ağlamak. Geceyi şahit ederdim ben gözyaşlarıma, insanları değil. Güçsüzlüktü benim için bir başkasının yanında ağlamak. Olmayan gücümün anlamsız savunmasıydı gözyaşlarım. Bir başıma geceler boyu ağlayıp, sabaha elbetteki güçlü çıkmazdım. Güçlüymüş gibi yapardım. Yorulmadan, bıkmadan gözyaşlarımı saklardım. Tabi cenazeler buna dahil değildi. Az ağlamamıştım Boran için...

Her anımın içine Boran'ı koymadan yapamadığımı bu sayede anlamıştım. Az önce nöbet geçiren kocamın halinden durum geçişi yapıp Boran'a gelmiştim. Yerden kalkmasına yardım ettikleri Ayaz' a son kez bakıp hızlı adımlarla odama girdim. Durduramadığım gözyaşlarım için kendime kızarken, odanın kapısı yeniden açıldı. Ayaz ve koluna giren Nazlı 'nın hemen arkasında Sinan ağa belirdi.

"Nazlı hasta muamelesi yapma bana"

"Söz dinlesen ne olur yani? Dinlen biraz hatırım için"

İki kardeş birbiriyle inatlaşırken Sinan ağa " aptal aptal bakıp durma ilaçlarını ver" deyip pis pis yüzüme bakıp gitti. Oğlu kendine gelince onunda korkutan yanı geri gelmişti. Merhameti sevgisi bu kadardı işte. Az önce oğluna kurban olan adamın sevgisi geçirdiği kriz süresi kadardı.

Sinan ağayı boş verip Nazlı'nın zar zor yatırdığı Ayaz'a baktım. Az önce bembeyaz olan yüzüne azda olsa renk gelmişti. Gerilen yüzü bana bakıp gülümsemesiyle düzelirken beni sinir etmeyi ihmal etmemişti.

"Ağlayınca çok çirkin oluyorsun koca kız"

Sözleri üzerine yüzümü silerken bu kez de " boşuna silme normalde de çirkinsin " dedi.

Kaşlarımı çatıp  ona bakmaya devam ederken Nazlı yanıma gelip eliyle kaşlarımı düzeltti.

"Sen ona bakma yenge her halinle çok güzelsin"

Nazlı'nın sözlerine tebessüm ederek karşılık verdim. Tahminimden daha iyiydi bana karşı ve bunu her fırsatta belli ediyordu.

"Ben su alıp gelene kadar Ayaz'ın ilaçlarını çıkarır mısın?"

"Tabi  "

Nazlı su almak için odadan ayrıldığın da çekmecelere bakıp Ayaz'ın ilaçlarını bulmaya çalıştım. Odanın bakılabilecek olan yerlerine bakmama rağmen ilaçları bir türlü bulamamıştım.

Aynı yerlere bir daha bakmaya başladığım da Ayaz yatağın yanındaki komodini işaret edip " buraya bakmadın " dedi. Onun bakışlarının altında bir o yana bir bu yana bakarken oraya bakmayı unutmuştum. Yatağın yanına gidip beni keyifle izleyen Ayaz'ı zorda olsa umursamamaya çalıştım. Bakışları üzerimde tuhaf bir etki bırakırken az önceki krizi ben yaşamıştım sanki. Keşke onun kadar umursamaz olabilseydim .

Çekmeceyi açıp ilaçları gördüğümde salak gibi oraya buraya bakındığıma yanmadım değil. Ayaz da sağ olsun yerini bildiği halde söylememişti.

İlaçları elime alıp Ayaz'a döndüğüm sırada yataktan kalktığını gördüm. Nefesini hemen dibimde alıp verişinden büyük rahatsızlık duymuştum. Sırıtarak bana bakışı da cabasıydı.

'Umursama Revan umursama' diye kendimi telkin ederken Ayaz kolumu tutup kendine doğru çekti.
Diğer elini yanağımın üzerine koyup baş parmağını gezdirmeye başladığında kendimi geri çektim. Bu hareketim elini yüzümden çekmesine yardımcı olmamıştı ne yazık ki.

"Canın çok yandı mı?"

Sorduğu soruyla gözlerim irileşirken, bedenimde tuhaf bir titreme baş gösterdi. Canımı yakıp, yanmasını umursaması kesin dengesizliğindendi.

Cevap vermediğim de elini yüzümden çekti. Kolumdaki eli gevşediğin de bırakacağını sanmıştım fakat o dengesizliğini kanıtlayıp " kolumu ısırdın ödeşmemiz lazım " dedi.

"Kolumu mu ısıracaksın?" diye dilimden firar eden soruya kızarken verdiği cevapla alt üst oldum.

" yok dilini " dediği anda şaşkınlıkla aralanan ağzımı elimle kapattım. Ben bu söylediğini gerçekleştirmemesini umarken, kahkaha atıp kolumu bıraktı.

"Birde ağzını kapatıyor ya" deyip gülmeye devam ettiğinde elimi ağzımdan çektim.

"Gülmesene be"

Sözlerim üzerine yüzünde gülümsemenin kırıntılarını bırakıp aramızdaki mesafeyi kapattı. Gözlerimde gezdirdiği gözleri dudaklarıma kaydığında elimle kapatma isteği duydum. Elimi hafifçe kaldırdığım da fark edip "merak etme koca kız biz o bölümlere asla gelmeyiz " dedi ve bu kez bakışlarını omzuma yöneltti.

Üzerime doğru eğildiğinde geriye doğru gittim. Son adım da yatağa çarpınca yatağı buraya koyana saydırmayı ihmal etmedim.

"Neyse ya acıdım. Isırmayacağım korkma koca kız"

Sözleriyle bedenime yayılan rahatlık elini belime atıp kendisine çekmesiyle çok kısa sürdü. Kolum elinin altında kalınca diğeriyle olan gücümle ittim. İtişimden etkilenmeyince bu kez kendime saydırdım.

"Bak, özür diliyorum bir daha yapmayacağım. Bırak lütfen"

Bırakmanın aksine diğer elini de belime sarıp kulağıma yaklaştı. Nefesinde hissettiğim yakıcılık yüzümü kızartırken kolunu ısırdığım için çok pişman oldum. Bedenime değen bedeninden kurtulmaya çalışırken sözleriyle kalakaldım.

"Onun başkasıyla oluşu canını çok yakacak Revan... Kalbin onu geride bırakabilmeye hazırsa benimle gelebilirsin"

Hatalarım olduysa affedin. Düşünceleriniz benim için çok önemli belirtirseniz sevinirim :))

Continue Reading

You'll Also Like

14.1M 622K 61
GENEL KURGU #1 Babasından başka hiç kimsesi olmayan bir genç kız... 28 Yaşında hapishanede mahkûm bir adam... Ya bir gün olur da genç kızın babası da...
SARKAÇ By Maral Atmaca

General Fiction

3.7M 173K 9
"Delilerin sevdası hoyrat bir fırtına gibidir. Günün başında seni sarsan fırtına, gecenin şafağında ılık bir esintiye dönüşüp kaburgalarının arasına...
205K 19.1K 31
Geçen yıllar yaşanılan her şeyi unutturur muydu? Akan giden zaman, aradan geçen onca gün birbirini seven iki kişinin içindeki aşkı bitirir miydi? Y...
3.3M 164K 18
Maça Kızı 8 serisinin devam bölümlerini içermektedir.