Element Varisleri (Tamamlandı)

By ibrahim_0zer

76.4K 5.7K 349

Normal bir hayatım vardı ya da ben öyle zannediyordum... Hayatım birden istemediğim ve en ufak bir biçimde bi... More

Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26 - Final

Bölüm 1

12.1K 466 95
By ibrahim_0zer


(Element Koruyucuları kitabım "Element Varisleri" olarak isim değiştirdi ve düzenlendi.)   

Alarmın çalmasıyla uyandım. Tam olarak uyandığımı söyleyemezdim, hala yarı uykuluydum. Saate tek gözümü açarak baktım 6.45'i gösteriyordu.

Bugün Cuma, yarın okul olmadığından bu gece en azından daha iyi bir uyku çekecektim, gözlerimi zar zor açıyordum. Tam o sırada annem bana seslenmeye başladı.

"Alan, hadi kalk; okula geç kalacaksın." Uyandığıma dair ses vermeyince annem bir daha seslendi. "ALAN!"

Annemi daha fazla sinirlendirmemek için yataktan kalktım, ayaklarımı süreye süreye banyoya gittim. Hızlıca duş aldım ve okul için hazırlanmaya başladım. Üzerime kot gömlek ve siyah kot pantolon giydim. Okul çantamı aldım ve merdivenlerden aşağı mutfağa indim. Annemle babam kahvaltı yapmaya başlamışlardı bile.

"Günaydın." diyerek tezgâha gittim ve kendime kahvaltılık gevrek hazırladım.

"Günaydın tatlım." Dedi annem. Bugün yine güzel giyinmişti; beyaz salaş bir gömlek, koyu kahve etek, özenle taranmış kumral uzun saçlar... O sırada babamın sert karşılığını duydum.

"Günaydın evlat." Dedi babam. Çekingen bakışlarla babama göz gezdirdim. Her zaman ki gibi takım elbisesini giymiş, bir yandan kahvesini yudumluyor bir yandan da gazetesini okuyordu. Masaya oturup gevreğimi yemeye başladım.

Babam son bir kaç yıldır anlayamadığım bir şekilde bana fazlasıyla sert davranıyor. Ben bunu avukat oluşuna yorumluyorum, çünkü son dönemlerde ağır işler alıyor. Annem ise onun tam tersi pedodonti uzmanı olduğu için babamın aksine daha yumuşak ve sevecen bir yapıya sahip.

Kara kara derslerimi düşünürken babam aklımı okumuş gibi "Derslerin ne durumda Alan?" Diyerek ilk sorusunu sordu.

Ağzımdaki lokmayı zor yuttum. "Şimdilik iyi." Annemin babama attığı endişeli bakışları fark edince bakışlarımı babama diktim.

"Şimdilik mi, emin misin?" Gözlerini bana dikti, bir şey ima etmeye çalışmıştı. Gazetesini katlayıp yanına koydu ve bana odaklandı.

"Evet, eminim baba."

"Yine başlama James, bırak kahvaltısını yapsın."

Babam, annemi duymazlıktan geldi. "Kimya hocan öyle demiyor."

Başımdan aşağıya kaynar sular döküldü. Hemen de yumurtlamış, bu hocaların ağzı neden sıkı durmaz anlayamıyorum. Hâlbuki babama söylememesi için onunla konuşmuştum ve notumu düzelteceğime söz vermiştim.

"Tek sıkıntılı dersim o, onu da düzelteceğim merak etme."

"Umarım düzeltirsin. Yoksa annenle biz tatile giderken sen evde kalırsın."

Cidden mi? Yine saçma sapan tehdit etmeye başladı, iştah bırakmıyordu insanda. Resmen lokmaları boğazıma dizdi. Sırf bu ders takıntısı yüzünden ilk sene bir dersim düşük geldiği için kayak yapmaya bensiz gitmişlerdi. Annem buna karşı çıksa da babama söz geçirememişti. Aramız bu tür davranışlarından dolayı da bir türlü düzelmiyordu. Sürekli benimle uğraşıp duruyor. Halbuki bu böyle değildi, sonradan ne oldu bilmiyorum ama bu durum yeterince keyfimi kaçırıyor. Kahvaltımı yarım bırakıp, çantamı alıp masadan kalktım.

"Alan, nereye gidiyorsun; daha doğru düzgün bir şey yemedin."

"İştah mı bıraktınız..."

Başka bir laf duymamak için hızlıca kapıyı çarpıp çıktım. Babama göre ailenin itibarı için iyi bir meslek edinmeliymişim; onun gibi avukat olmalıymışım. Çokta umurumdaydı sanki. İyi ki bugün okul var; yoksa evdekilerin çenesini çekmek zorunda kalacaktım.

Kendimi evin o kasvetli havasından dışarının güneşli ve sıcak havasına bıraktım. O güzel havayı derin derin soludum ve biraz daha kendime geldim. Okulların kapanmasına da sadece 2 hafta kalmıştı, sonra 3 ay boyunca özgür olacağım. Evin önüne kırmızı bir Seat İbiza markalı araba yaklaştı. Arabayı sesinden tanımıştım çünkü o benim en iyi arkadaşım Daniel'in arabasıydı. O benim kendimi bildim bileli tek dostum, yakınlığımızdan dolayı ona Dan diyorum. Arabayı yanaştırınca hızlı bir şekilde bindim ve kapıyı çarptım. Kapıyı çarpmama şaşırmıştı, bir de üzerine suratımın asık olduğunu görünce güneş gözlüklerinin üzerinden bana dik dik bakmaya başladı.

İmalı bir şekilde "Bugün yine niye suratsızsın? Günaydın bile demedin."

"Babamın sabah ki dırdırları hep aynı şeyler. Neyse hadi gidelim." Diyerek geçiştirdim.

"Kimya dersinden dolayı mı?"

Onaylarcasına başımı salladım. Dan babamla aramızdaki sorunları biliyordu o yüzden konuyu uzatmadı.

Bir süre sessizce ilerledikten sonra arabadaki sessizliğimizi Dan bozdu. "Neyse bu akşam keyfini yerine getirecek bir parti var."

"Parti mi? Kimin?" Olamaz; kaybolmak istercesine koltuğu gömüldüm, çünkü kesin gitmek isteyecekti. Keyfimi yerine getirecek şeyin bir parti olduğunu düşünmüyordum.

"Jessica'nın."

"Bakarız."

Tek ekiyle omzumu tutup beni sarsmaya başladı. "Hadi ama dostum dün bana mesaj attı, bunu kaçıramam.".

"Sadece partiye davet etmiş çıkma teklifi etmemiş. Hem Jessica'nın partileri çokta iyi değildir."

Beni sarsmayı bırakıp "Bugün moralimi bozamazsın. Hadi ama zaten haftaya sınavlar var; eğlenmeliyiz."

Dan partilere gitmeye bayılırdı, bense hiç hoşlanmazdım ama Dan'i kırmamak için sanırım gideceğim. Benim açımdan partiler; sarhoş olmaya bahane arayan, kız veya erkek peşinde koşan insanların bulunduğu gereksiz bir ortamdı.

"Tamam gideriz Dan." Diyerek şimdilik geçiştirmeye çalıştım.

"Evettt! İşte bu. Biraz eğlence ikimize de iyi gelecek."

Ben pek eğleneceğimi sanmıyordum ama katlanacaktım. Aslında ben evde kitap okumayı bu tarz şeylere tercih ederim.

Okulun otoparkına girince Dan, boş bulduğu ilk yere park etti. Arabadan inmeden önce yine beni sarstı.

"Partiye Emma'yı da davet etsene."

Uzun ve boş bakışlarla Dan'e baktım, aslında haklıydı. Gözlerimi hafifçe kıstım. "Bu konuyu düşüneceğim."

"Elini çabuk tutsan iyi olur."

Sanki bir şey ima etmeye çalışmıştı ama ben o an pek umursamadım.

Emma'dan uzun zamandır hoşlanıyordum, belki bu sefer açılmak için bir şansım olabilirdi. Açılma düşüncesine ben bile inanamamış iken Dan'in inandığından şüpheliydim.

Dan böbürlenerek "Her zaman iyi fikirlerim vardır. Sen bu kadar huysuz olmasaydın çoğunu yapıp iyi vakit geçirirdik." Ters bir bakış atıp arabadan indim.

"Tamam sustum."

Okula doğru ilerlerken ders zilinin çalmasıyla acele edip dersliğin yolunu tuttuk.

***

Dersin bitiş zilini duyduktan sonra bugününde bittiğine şükrederek dolabıma yöneldim. Kitaplarımı yerleştiriyordum ki karşıda Emma'yı gördüm. Her zaman olduğu gibi onu gördüğümde heyecanlandığım yetmiyormuş gibi şimdide partiye davet edeceğim için heyecanım iki katına çıkmıştı. O özenle taranmış kumral saçları, beyaz pürüzsüz teni, çimen yeşilindeki o eşsiz gözleri ve her zaman özenle seçtiği uyumlu kıyafetleri... Bir an önce yanına gidebilmek için kitaplarımı hızlıca tıkıştırırken Jack denen o sevimsiz herif yanına yaklaştı ve bir şeyler konuşmaya başladılar. Ne konuştuklarını duymuyordum ancak onları izlediğimi görmesinler diye göz ucuyla bakıyordum. Bir süre konuştuktan sonra Jack ona yaklaştı ve dudaklarından öptü. Bu gördüklerim gerçek olamazdı. Olduğum yerde çakılı kalmıştım. İşte o an hayallerimin yıkıldığı andı. Onlara daha fazla bakamadım ve başımı aksi yönde dolaba yasladım. Ne zannediyordum ki, Emma beni mi tercih edecekti? Gerizakalı Alan diye kendi kendime söylenerek, Dan'in imalı sözlerine aldırış etmediğim için kendime çok kızdım. Dolaba bir kaç defa başımı vurup oradan uzaklaştım, asabım yerle bir olmuştu. Benim için parti de iptal olmuştu, okuldan çıkıp otoparka gittim ve Dan'in gelmesini bekledim.

Hala ona bu şekilde geç kalışımdan dolayı kendime kızıyordum ki Dan yanıma geldi.

"Nerelerdeydin, seni içeride göremedim?" Parmağıyla yüzümü gösterip "Suratın yine neden beş karış?"

"Boşver hadi gidelim."

"Hadi ama dostum anlat bana."
"Emma ile konuş-"
"Yoksa kabul etmedi mi?"
"Hayır söy-"

"Yine söyleyemedin değil mi?"

"Sözümü kesme de anlatayım!" dedim tersleyerek, o da ağzını fermuar kapatır gibi yaparak beni dinlediğini ima etti.

"Şu matematik sınıfındaki Jack var ya onunla çıkmaya başlamışlar. Herkesin gözlerinin önünde Emma'yı öptü. O görüntüyü aklımdan silmek istiyorum."

"NEE! Dostum bundan emin misin belki arkadaşça bir öpüşmedir?"

"Evet! Eminim lensleri Emma'nın dudaklarının arasındadır ki; onun, Emma'ya bu kadar yapışmasının açıklaması bu olabilir." Bunu imalı bir şekilde söyleyip gözlerimi devirdim.

"Üzme kendini Alan sana sevgili mi yok, hadi bin arabaya."

"Güzel avutma, gerçekten rahatladım."

Eve gidene kadar da arabada konuşmadım. Dan de bir şey demedi, iyi ki de demedi. Bu huyunu seviyorum, fakat bazen de bu sessizliğinin tam tersi olarak çok fazla konuşup canımı sıkıyor. Yol boyunca sadece surat asıp durdum. Bizim evin önünde durdu, ben arabadan inmeden beni durdurdu.

"Partiye gidiyoruz değil mi?"

"Tabi ki hayır." Onları birlikte gördükten sonra partiye gidecek hevesim kalmamıştı.

"Yapma ama hani iyi vakit geçirecektik? Bu parti kaçmaz dostum." Dudaklarını küçük çocuk gibi büzdü ve yavru köpek gibi bana bakmaya başladı. Onun bu haline dayanamıyordum, biraz düşündüm, canım da istemiyordu ama belki birazda olsa kafam dağılırdı. Hem çoktandır dışarı da çıkmamıştım.

"Bir daha şu dudak bükmeyi yapmazsan gideriz." Yüzüne kocaman bir gülücük yerleşti. "Saat altı da gel al beni." Deyip arabadan indim. Ona el sallayıp evin bahçesine girdim ve o da evinin yolunu tuttu.

***

Dan ile parti evine yaklaşırken müziğin gürültüsü dışarıya kadar geliyordu. Etrafta o kadar çok araba vardı ki Dan zar zor boş yer bulup arabayı park edebildi.

Evin girişinde aniden durunca Dan arkasına döndü. "Niye durdun?"

"Cidden şu ortama beni zorla sokuyorsun!"

"Bir kere de mızmızlanma da benim dediğimi yap."

Üfleyerek onun arkasından eve girdim. İçeri de tanıyıp tanımadığım birçok insan vardı ve bu gereksiz partiye bu kadar insanın neden geldiğini merak ettim. Bağıra bağıra gülüşüp konuşuyorlardı, gürültü rahatsız ediciydi, sigara dumanı her yeri sarmıştı. Eminim ki sigara dışında farklı şeylerde içiliyordu. Şimdiden geldiğime pişman olmaya başlamıştım.

"Ben içki almaya gidiyorum sende bir şey ister misin?"

"Evet, olabilir." Babam içki içtiğimi görse çıldırırdı herhalde.

Dan içkileri almak için yanımdan uzaklaştığında etrafı izlerden içimde bir anda değişik bir his oluştu. Bu iyi bir his değildi. Partinin verdiği bıkkınlıktandır diyerek takmayıp biraz etrafı gezmeye karar verdim ancak kalabalıktan pek mümkün olamadı. Partidekilerden bazıları çoktan sarhoş olmuşlardı. Okulda tanıdıklarımdan bazılarına başımla selam verdim. Koridorda Jessica ile karşılaştım, abartı bir şekilde giyinmişti.

"Güzel parti Jessica ve sende oldukça...ımmm... şıksın." Bir an ne diyeceğimi biledim, rüküşsün diyesim geldi ama diyemedim, içimde patladı. Çingene pembesi bir etek ve üstüne fıstık yeşili abartılı bir bluz. Biri keşke şu kıza giyinmeyi öğretse...

"Biliyorum her zaman partilerim iyidir. İyi eğlen West." dedi ukalaca ve yanımdan uzaklaştı.

Bu kız kendini neden bu kadar üstün görüyordu ki, ne gereği vardı.

İçerisi çok havasızdı, alkol ve sigara kokusu artık midemi bulandırmaya başlamıştı. Üst kata terasa çıkmaya karar verdim. Bulunduğum noktadan terasa gidene kadar ki önünde geçtiğim bütün odalar en az iki çift sevişircesine öpüşüyordu. İşte bu yüzden partileri sevmiyordum. Terasa çıkınca etrafta tanıdık birileri var mı diye bakınırken Emma'yı gördüm. Tek başınaydı. Her zaman ki gibi çok güzel olmuştu. Ona gözükmemeye çalıştım ancak uzaktan beni gördü ve gülümseyerek el salladı. Bende çekinerek el salladım. Yanına gidip konuşmalı mıyım bilemedim. Şu an resmen kendimle bir tartışma içerisindeyim. Yok yok boş ver, gerek yok diyerek kendimi ikna ettim. Aslında gidip selam vermemden bir şey olmazdı herhalde. İçim içimi yiyordu ama şunu da biliyordum ki kesin elim ayağım birbirine dolaşacaktı. Yavaş yavaş yanına yaklaşarak muhabbet kurmaya çalıştım ama ilk adımı o attı.

"Merhaba Alan"

"Merhaba Emma. Çok...hoş olmuşsun." Bunu söylemek için niye bu kadar zorlandıysam?

"Teşekkür ederim sen de öyle. Tek mi geldin?"

"Hayır Dan ile geldim, o içecek bir şeyler almaya gitti. Sen?"

"Ben de Jack ile geldim."

İçimde inanılmaz bir kıskançlık kaplamıştı, bu hiç iyi değildi ve daha kötüsü az evvel o anlamlandıramadığım o his tekrardan belirdi. İstemsizce etrafıma bakınmaya başladım çünkü biri beni izliyormuş gibi hissediyordum ve tam olarakta tarif edemiyordum. Tekrar etrafıma bakındım ama ters bir şey yoktu. Bu kadar etrafa bakınmam huzursuz olan Emma "Bir sorun mu var?" Diye sordu.

"Ha-hayır sadece Dan'i görebilir miyim diye bakındım." Yüzüme yalandan bir gülücük kondurdum, o da gülümsedi. Arkadan biri omzuma elini koyup beni geri çekti.

"Burada ne işin var West?" Ses tonundan anladığım kadarıyla bu Jackti ve fazlasıyla sinirli ve sabırsızdı. Ben uzaklaşmayınca beni kolumdan tutup itti. "Uzaklaş." Dedi.

"Ne yapıyorsun Jack? Bunu daha kibar bir şekilde söyleyebilirdin bu kadar kaba olmana gerek yoktu."

Jack, Emma'ya aldırış etmeden bana bakıyordu. "Kız arkadaşımın yanında seni bir kez daha görürsem asıl kabalığımı o zaman görürsün." Dedi.

Derin bir iç çektim ve sırf Emma'nın hatırına bir şey demeden oradan uzaklaştım.

Aslında onun suratına yumruğu vurmalıydım ancak onun tayfasının buralarda olduğuna emindim. Uğraşmaya değmeyeceğini düşünüp Emma'yı kendime bahane ederek yanlarından uzaklaştım. Emma bu herifte ne buluyor, neden onunla birlikte? İçeri girince neredeyse Dan ile çarpışıyorduk, elindekilerinin üzerimize dökülmediğine emin olmak için üzerimizi kontrol ettik.

"İçeriyi talan ettim, seni arıyordum demek buradaymışsın."

Yanından onu itip geçerken "Buradayım işte ve ben gidiyorum."

"Ne! Ama daha yeni geldik Al."

Arkamdan adımı seslendiğini duyuyordum ama neyse ki beni engellemedi. İnsanlara çarpmayı takmayarak hızlıca evde ilerledim. Kapıdan dışarı çıktım ve sokakta ilerlemeye başladım. Ne işim vardı benim böyle yerlerde, kendim kaşınıyordum! Evden hızlı adımlarla uzaklaştım, çevredeki evler fazla lükstü, ancak sokak ışıkları neden yoktu?

İçimde o his üçüncü defa belirmeye başlamıştı. Etrafıma bakındım ve arkamda bu sefer birinin olduğunu gördüm ama yüzünü karanlıktan göremiyordum. Acaba Jack'in arkadaşlarından biri miydi? Dan olsa seslenirdi. Yürüyüşümü hızlandırıp hiç bir şey olmamış gibi davranmaya çalıştım ve o anda yan yoldan biri daha bana doğru gelmeye başladı. Ya ben takıntılı hale gelmiştim ya da başım az sonra ciddi bir belaya girecekti. Yine de takmayıp yürümeye devam ettim ancak o iki adam bir araya gelip bana doğru adımlarını hızlandırdılar. Beni mi takip ediyor olduklarından iyice şüphelendiğim için sağımda kalan ilk sokağa saptım ve onlarda benimle aynı sokağa girince şüphelerimden emin oldum. Bu işten sıkılıp hızımı arttırıp koşmaya başlayınca onlarda koşmaya başladılar, benden hızlılardı ve ayak sesleri giderek yaklaşıyordu.

Bir süre koştuktan sonra birinin eli neredeyse omzumu tutuyordu ki kendimi öne atarak engelledim. Benden ne istiyorlardı? Acaba kapkaççılar mıydı, cüzdanımı ve telefonumu versem beni rahat bırakırlar mıydı? Yine de yakalanmamak için tüm gücümle koşmaya çalışıyordum, o anda arkamdan gelen araba farının ışığını gördüm, araba yanıma yaklaştı. Gelenin kim olduğunu görebilmek için yavaşladım. Arabadakinin Dan olduğunu gördüm ve içim rahatladı.

Arabanın camından bana endişeyle bakarak "Niye koşuyorsun? Maraton koşusu yapar gibisin."

Arkama baktım kimse yoktu, sokak gayet sessiz ve boştu. Nefes nefese kalmıştım. Nereye gitmişlerdi? Bu kadar çabuk kaybolmaları normal değildi, bunun için uçuyor olmaları gerekirdi.

Dan tekrar arabadan seslendi. "Hey Al! İyi misin, niye koşuyordun?"

Cevap vermeden hemen arabaya bindim ve nefesimi toparlamaya çalıştım.

"Birileri beni takip ediyordu." Konuşurken hala etrafı kolaçan etmeye devam ediyordum ve bir yanda da Dan'e kapıları kitlemesini tekrar ediyordum.

Dan kapıları kitledi ve "Arkanda kimse yoktu Alan." Dedi.

Ona şaşırmış bir şekilde baktım. "Ama bu nasıl olur? İki kişilerdi ve biri beni neredeyse yakalıyordu."

"Bence sen hayal görmüşsün dostum. Seni eve bırakayım, bensiz alkol mü aldın sen?"

Hayır anlamında başımı salladım.

"Bugün bana pek iyi gözükmedin, bu ara fazla mı ders çalışıyorsun?"

"Bilmiyorum. Babam okul konusunda beni fazla geriyor, belki onun yüzündendir."

"Bizimkilerin de pek farkı yok. Sanki iyi olmaya çabalamıyormuşum gibi."

Bir süre sessizce yol aldık. Bugün birilerinin beni kovaladığına yemin edebilirdim. Hayal görmüş olamazdım, birileri beni yakalamaya çalışmıştı ve içimden bir ses onların kapkaççı olmadığını söylüyordu çünkü içime doğan anlamlandıramadığım hisle bir ilgisi olduğunu düşünmeye başlamıştım ki Dan'in bana seslendiğini duydum.

"İnmiyor musun?"

Camdan dışarı bakınca bizim evin önünde olduğumuzu gördüm.

"Gidip iyice dinlen yoksa yataklara düşeceksin çünkü bugün gerçekten bana hiç iyi gözükmedin."

"Merak etme iyiyim." Arabadan indikten sonra "Yarın konuşuruz." Dedim kapıyı kapattım ve arabayla uzaklaşmasını izledim. Eve girdim, bizimkilerle konuşmadan yukarı odama çıktım, üzerimi değiştirip yatağa girdim ve benim gördüğüm adamları Dan'in nasıl göremediğini düşünmeye başladım. Belki arabayı görünce benim peşimi bırakmışlardı ve ben fark edememiştim. Derin bir nefes aldım, bunları daha fazla düşünmek istemiyordum çünkü başım sızlamaya başlamıştı. Gözlerimi yumup bunları düşünmeden uyumaya çalıştım.


Yorumlarınızı bekliyorum. Şimdiden teşekkürler :)

Continue Reading

You'll Also Like

259K 4.6K 31
Kocam ve arkadaşımın inlemeleri koridorda yankılandı.Bir an kalbim duracak gibi oldu. Gabriel, "Bir saniye bekle burada," dedi ve odamın kapısını açt...
41.4K 2.6K 32
✧ Restorasyonda :) ✧ ○●○●○●○●○●○●○●○●○●○ Tony yine o sokağın ortasından elinde paketle oturmuş ağlıyordu. Bu sefer de olmamıştı. Bu seferde onu yakal...
4.1K 89 11
M.Ö. 427-347 yılları arasında yaşamış olan Eflatun düşlediği en iyi devleti, Sokrates'le birlikte, bu kitapta anlatır. Devlet'te iki düşüncenin çatış...
636 78 11
Nora ,ona oynanan oyunlardan habersiz en yakın arkadaşına güvenerek saraya girer ancak açığa çıkan sırlar Nora için bir intikam savaşını başlatır.Ann...