Barbar

By hera-ashanti

2.1M 95K 5.9K

"Kitap okuyorum sessiz olur musun?" "Benim yüzümde mi yazıyor cümleler?" "Hayır, kitap baştan aşağı sensin... More

-Bölüm 1-
-Bölüm 2-
- Bölüm 3-
Duyuru!
-Bölüm 4-
-Bölüm 5-
-Bölüm 6-
-Bölüm 7-
-Bölüm 8-
-Bölüm 9-
-Bölüm 10-
-Bölüm 11-
-Bölüm 12-
-Bölüm 14-
-Bölüm 15-
-Bölüm 16-
-Bölüm 17-
-Bölüm 18-
Şarkı listesi~
-Bölüm 19-
-Bölüm 20-
-Bölüm 21-
-Bölüm 22-
-Bölüm 23- hakkında
-Bölüm 23-
24. BÖLÜM KESİTİ
-Bölüm 24-
-Bölüm 25-
-Bölüm 26-
-Bölüm 27-
-Bölüm 28-
-Bölüm 29-
-Bölüm 30-
-Bölüm 31-
-Bölüm 32-
-Bölüm 33-
-Bölüm 34-
-Bölüm 35-
°^°
-Bölüm 35-
-Bölüm 36-
-Bölüm 37-
-Bölüm 38-
-Bölüm 39-
Bölüm Sonu
-Bölüm 40-
-Bölüm 41-
-Bölüm 42-
-Bölüm 43-
-Bölüm 44-
-Bölüm 45-
-Bölüm 46-
-Bölüm 47-
-Bölüm 48-
-Bölüm 49-
-Bölüm 50-
-Bölüm 51-
-Bölüm 52-
-Bölüm 53-
-Bölüm 54-
Bölüm Sonu
-Bölüm 55-
-Bölüm 56-
-Bölüm 57-
-Bölüm 58-
-Bölüm 59-
-Bölüm 60-
-Bölüm 61-
-Bölüm 62-
-Bölüm 63-
-Bölüm 64-
:)
Çok Önemli!
Barbar
Kesit
Düzenleme
-Bölüm 65-
-Bölüm 66- Son
:(
Ufak Bir Soru
Kitap
Kitap ismi
kitap kapağı
Duyuru!
Çekiliş
Çekiliş!!
Cevaplar

-Bölüm 13-

40.4K 1.7K 76
By hera-ashanti

-Beni sana ne getirir?-

"Peki, beni ne getirir aklına?" diye sordum. Bir kaç saniye gözlerime baktıktan sonra "Teknik olarak hiçbir şey." dediğinde hayal kırıklığına uğramadım bile sadece kendime sinirlendim böyle saçma bir soruyu sorduğum için. Ben kendime kızmakla meşgulken Barlas da bana sordu aynı soruyu. "Peki, beni sana ne getirir?"

Açıkçası Barbarın böyle bir soruyu sorması beni şaşırttı. Benim düşüncelerim onun umurunda olmazdı. En azından bana yansıttığı buydu. Şimdi karşıma geçip de bunu sorması beni oldukça şaşırtmış ve meraka düşürmüştü. Bir cevap bulmak için gözlerimi Barlas'ın gözlerine mühürlediğimde sorguladığım şey bile uçtu gitti aklımdan. Kahverenginin en güzel en sevilesi tonunda kaybettim kendimi. Bu gece ne bir ağaç kavuğuydu ne de gövdesi. Bu gece bir çikolata kadar kendine bağımlı ediciydi.

Kendime gelince Barlas'ın hâlâ sorusuna yanıt beklediğini gördüm. Biraz düşününce hiçbir şey bulamadım. Hiçbir şey onu aklıma getirmiyordu çünkü oradan çıktığı yoktu. Teknik olarak zaten orada olan bir şeyi tekrar oraya getirmek mümkün olmazdı. "Teknik olarak hiçbir şey."

Oluşan kısa sessizlik sayesinde içeriden gelen şarkıyı daha net duymaya başladım. Teoman- saat 3 şarkısı çalıyordu. Tam da Barlas'la göz göze geldiğimizde;

"Koşma yorulduysan, anaforda boğulduysan

Sen de korkuyorsan yalnızlıktan

Bilme istemiyorsan, bir an bile gülmüyorsan

Sen de sıkıldıysan yalanlarımızdan ~" kısmına geldi.

Kafamı önüme çevirip kıkırdayınca Barlas "Şimdi de delirdin mi? Harika!" diye sitem edince "Hayır," diye inkâr ettim. "Sadece bu şarkıyı çok seviyorum."

"Seni bu kadar gülümsetmesine bakılırsa bir zamanlar özel biriyle dinledin. Ya da o sana söyledi." deyince şaşkınlığımı gizleyemedim; dudaklarım aralanmış, gözlerim büyümüş bir halde kafamı çevirip Barlas'a baktım. Merak ve tereddütle bana bakıyordu. İlk defa sohbet ettiğimizden birbirimizin özel hayatları hakkında da hiç konuşmamıştık. Bir anda bana bunu sorması ilginçti. Acaba tüm bunlar aramızdaki savaş için geliştirilen bir strateji olabilir miydi?

Rüzgârın gözümün önüne getirdiği saçı geri çekmek için elimi kaldırmıştım ki yine o iz gösterdi kendini. Her zaman bunu yapıyordu zaten; hiç olmadık zamanlarda karşıma çıkıp aynı geceyi hatırlatıyordu ve bu günümü zehre çeviriyordu.

Sitemle gülüp bileğimi Barlas'a gösterdim. "Öyle biri olsa bunun nasıl olduğunu merak eder değil mi? Öğrenince de benimle olmak istemez zaten."

Cevap vermek yerine elini uzattı. Bense bir anlam veremedim. Bir cevap bulmak için kafamı kaldırıp Barlas'ın umutla parıldayan kahverengi gözlerine baktım. Konuşmamaya devam etti. Sadece ısrarla gözlerime baktı. Sonunda ben de pes edip elimi avucunun içine bıraktım. Boşta kalan eliyle omuzumdaki hırkayı alıp korkuluklara astı ve beni bir kaç adım ortaya getirdi. Dans etmeye başladık.

"Bu senin suçun değildi. Benim hatamı vücudunda taşıdığın için üzgünüm." dedi. Onu ilk defa bu kadar samimi ve üzgün görüyordum. O gece olanlara sevinmediğini zaten biliyordum ama bu derece üzülüyor oluşu hiç aklıma gelmemişti.

"O gece olanların hiçbiri senin suçun değildi."

"Bunu senden duymak beni rahatlattı."

"Rahatla diye söylemiyorum. Böylesine ağır bir gecenin yükünü tek başına yüklenme diye söylüyorum. Bazen canımı çok sıkıyorsun ama böylesine ağır bir cezayı da hak etmiyorsun."

Tüm söylediklerime karşılık sadece gözlerini kaçırdı. Uzun zamandan sonra ilk defa bu kadar derinlemesine konuşmuştuk o gece hakkında. Bu konu en az benim kadar onu da rahatsız ediyordu. Eğer illaki kendini bir şey için suçlaması gerekiyorsa o gece beni yargıladığı iğrenç sıfatlar için suçlayabilirdi.

"Bu yara izi o kadar da önemli değil. Ben o geceyle yaşamayı öğrendiğim gibi bununla yaşamayı öğrenebilirim."

"Öyleyse bir iddiaya girelim."

"Nedir o?"

"Bütün fularları benim yanımda yakacaksın."

"Eğer yakarsam?"

"Kazanmış olacaksın. Tabii bu sadece savaşın içinde ufak bir savaş daha. Önemli olan büyük savaşı kazanmak. Onu da ben kazanacağım. Diz çöken sen olacaksın." deyip göz kırpınca abartılı bir şekilde göz devirdim. Dans ederken ki son cümlelerimiz oldu bunlar. Sonra sessizce dans etmeye devam ettik. O kadar harikaydı ki şarkının son nakaratına geldiğimizde bitmemesi için içimden yalvarmaya başladım. Her rüzgâr estiğinde yüzüme çarpan erkeksi kokusunun gitmesini istemiyordum. Ya da her göz kırpışımın ardından yine onun yüzünü görmek... Hayatımın en güzel anlarının son saniyeleriydi bunlar.

Şarkı bittiğinde sıcacık ellerinin arasından çektim ellerimi. Bir rüzgâr daha estiğinde saçlarım yüzümü örttü. Daha ben vakit bulamadan Barlas elini uzatıp saçlarımı omuzumun arkasına itti. Gözlerim bir kez daha gözlerine kavuştuğunda zaman durdu sanki. Dünya dönmeyi bıraktı. Her şey teker teker silinirken bir tek biz kaldık sanki.

"Hadi içerideki ayyaşları eve bırakacağız daha." dedi. Ve önden ilerledi. Ben de korkulukların üzerindeki hırkayı alıp peşine takıldım yine. İkisi de koltuklara uzanmış uyuyorlardı.

Barlas "Sızmışlar. Artık onları eve bırakmak gibi bir derdimiz yok." deyip çıkışa yönelince "Gaddar olma." Diyerek onu durdurdum. "Burada her yerleri tutulur. Zaten fazlasıyla içtiler. Bari yataklarında uyusunlar."

Gözlerini devirip "Keyfin bilir." dedi. "O benim lafım." diye itiraz ettim.

Gülüp "Çok konuşma da korumaları çağır yardım etsinler." dedi.

Kapıdaki korumaları içeri yollayıp dışarıda onları beklemeye başladım. Yiğit ve Poyraz'ı Barlas'ın arabaya bindirdikten sonra yola koyulduk. İlk önce Poyraz'ı tek başına yaşadığı evine götürdük birlikte. Korumaları kapıda karşıladı zaten. Hemen onu alıp evine soktular. Sonra yola Yiğit'le devam ettik fakat bir ara ayılıp arabaya kustu. Barlas'ın öfkesi gözlerinden okunsa da sesini çıkarmadı. Sadece bu arabanın içini temizleyene kadar arabamı bana vermeyeceğini söyledi o kadar. Yani kabak yine bana patladı. Sonunda Yiğit'i de ailesine teslim ettikten sonra eve geldik. Yol boyunca tuvaletim olduğu için eve varır varmaz lavaboya gideceğimi hayal etmiştim fakat o kadar yorulmuştum ki arabadan inecek halim bile yoktu. Biri beni eve ışınlasa diye saçmalarken Barlas'ın öfkeli bakışlarıyla karşılaştım. Arabayı kilitlemek için benim arabadan inmemi bekliyordu. Ben de arabadan inince arabayı kilitledi ve eve yöneldi ben de hemen peşinden gittim ve eve girer girmez odama çıktım. Omuzlarımdaki hırkayı yatağın üzerine atıp lavaboya girdim. Buradaki işimi bitirip çıktığımda Barlas'ın hırkası gözüme ilişti. Ona vermeden önce son bir kez koklamak istedim. Ben onun o eşsiz kokusunu içime çekerken Barlas girdi içeri ve "Hırkama burnunu mu siliyorsun?" diye iğrenerek sordu.

"Kirli mi diye kokluyordum." diyerek sıyrılmaya çalıştım. Kısmen işe yaradı. "Kirlenmiştir Yiğit'le uğraşırken kirliye at." dedikten sonra kendi arabasının anahtarlarını masamın üzerine atıp benim anahtarlarımı aldı ve gitti.

Yorgunluğumu üzerimden atmak için duş almaya karar verdim ve tekrar banyoya yöneldim. Soyunup duş başlığını kendime göre ayarladım. Suyu açmamla bir küfür savurmam bir oldu. Su çok sıcaktı. Biraz da soğuk olanı açtım fakat bu sefer de çok soğuk oldu. Bir yanıp bir donarak vücudumu şoklaya şoklaya sonunda kendi ısımı buldum.

Barbarın bu geceki halleri, bana karşı sıcaklığı aklıma gelince tüm yorgunluğumu unutup İnna-yalla söyleyip dans etmeye başladım. Gülümseyişi bir kez daha aklıma geldiğinde yüzüme yayılan gülümsemeye engel olmadım. Bir anda ayağımın kaymasıyla kendimi popomun üzerinde buldum. Oturan yerlerim çok fena acıyordu. Bu ufak sakatlık nedeniyle dansa ve şarkıya ara verip duşumu olabildiğince çabuk bitirip banyodan çıktım. Kurulanıp ayıcıklı pijamamı ve üzerinde panda bulunan kapüşonlu kazağımı giydim.

Kendimi yatağıma bırakıp sevgili tavanımla bakışmaya başladım. Bu gün gerçekten çok ilginçti. Yeni arkadaşlar edinmemin yanı sıra Barlas'la çok fazla yakınlaşmıştık. Hiç tartışmadan sohbet etmiştik. Bana gülümsemişti... Peki ya beni izlerken onu yakalamama ne demeliydi. Gerçekten ilginç bir gündü. Keşke bu gün benim doğum günüm olsaydı. O zaman bu günün bozulmamasını ve sonsuza dek devam etmesini dilerdim. Ömrümün sonuna kadar bununla bile yetinebilirim yeter ki bunları unutmak istememe neden olacak bir hata yapmasaydı Barbar.

Not: Medyadaki replik Ao haru ride japon filminden alıntıdır.

Continue Reading

You'll Also Like

27.7M 1.3M 81
"Aklım almıyor," diye söylendi kendi kendine, beni aniden kavradığı elimden yeniden kendine çekti ve dudaklarını saçlarıma bastırdı. "Ben sana böyle...
134K 6.8K 90
Acı çektiğimi bilmesine rağmen neden yardım etmedi? Çünkü kendisi de bu acının içindeydi.
16.3M 931K 55
Mine internet üzerinden Yeşil Küpeli Kız takma ismiyle magazin haberleri yaparak milyonlarca takipçiye ulaşmıştır ve Mine'nin şimdiki haber hedefi ge...