Yeni bölümü erken attım. Yarın okulum başlıyor ve bu sene son sınıfım. Üniversite sınavı yani... Belki pazar günleri girebilirim. O zamanları bölüm atmaya çalışacağım.
Lütfen yorum yapın.
----
Alish de hızla gittiğinde şaşkınlıkla Steven' a döndüm.
"Sanırım şu kahve olayını tekrar yapabiliriz" dedi Steven gülümseyerek. "Bundan daha iyi bir fırsat olamaz"
Aklıma gelen fikirle gülümsedim.
"Bence kahveyi boşver" dedim gülümseyerek. "Seni tanıştırmak istediğim bir var"
"Kesinlikle size hak veriyorum" dedi Steven ciddiyetle. "Ortada o kadar çok fırsatçı var ki. Nereden çıkacakları belli olmuyor pezevenklerin"
"Kesinlikle" diye onayladı Kevin heyecanla. "Babana bile güvenmeyeceksin bu devirde"
"İkisi iyi anlaşmışa benziyor ha?" dedi Lisa gülerek.
Steven beni evime getirdiğimde benimle beraber gelmesini söyledim. Şaşırsa da ben kapıyı çalarken o da hemen yanımdaydı. Kapıyı Kevin açmıştı. Ve o da oldukça şaşırmıştı. Kevin'e neden Ethan ile gelmediğimi anlatıp Steven ile tanıştırdım. İlk önce Steven'a bir garip baksa da Steven'ı Ethan'dan daha çok sevdiğini görebiliyordum. En azından ortada görünen bir yumruk yoktu. Yada tehdit.
İkisi de çok yakın birer arkadaşmış gibi sohbet ediyorlardı. Onları böyle görmek beni mutlu ediyordu.
"Bence yanlarına gitmeliyiz" dedim fikrimi söyleyerek.
"İyi fikir" dedi Lissa gülümseyerek. "Hem ben de tanışmış olurum"
Beraber içeri girdik. Ben Steven 'ın karşısında ki yere otururken Lisa da hemen yanıma oturdu.
"Seninle tanışmak büyük zevk" dedi Lisa Steven'a gülümseyerek.
"O zevk bana ait" dedi Steven. "Aslında Katie sizden bahsetmişti"
"Öyle mi?" dedi Lisa bana bakarak. Gülümsedim.
"Belki biraz"
"Anladığım kadarıyla size oldukça değer veriyor"
"Bana değer veriyor mu belli değil" dedi Kevin alayla. "Geçen kafama yastıkla vurmuştu. Kafama!"
"Ne?" dedim şaşkınlıkla. "Asıl sen bana vurdun"
"Dil de pabuç kadar" dedi Kevin ayıplayarak. "Şimdiki gençlerde..."
"Kevin!" dedi Lisa uyarırcasına. "Sakın yine başlama"
"Pekala" dedi Kevin gülümseyerek. "Başlamam"
"Biliyor musunuz?" dedim konuyu değiştirmeye çalışarak. "Steven sıra arkadaşım ve bana kütüphane cezam da yardım eden sabırlı kişi"
"Ceza mı?" dedi Kevin şaşkınlıkla. "Ceza mı aldın?"
"Sana sonra anlatırım Kevin" dedi Lisa Steven'a dönerken. "Sanırım ona yardım edenin sen olması içimi rahatlattı"
"Teşekkür ederim" dedi Steven içtenlikle. "Bu ceza sayesinde gözüm biraz kitap gördü"
Steven bir saat kadar daha oturduğunda kalkmak için izin istedi.
"Biraz daha kalsaydın" dedi Kevin. "Daha konuşacağımız bir çok ülke sorunları vardı"
"Geç oldu" dedi Steven kapıya doğru ilerlerken. "Gitsem daha iyi"
"Pekala" dedi Lisa. "Ama bir gün mutlaka akşam yemeğine bekliyorum"
Steven kafasını sallayarak onayladı.
"Ben onu geçirip hemen geliyorum" dedim Stevenla dışarı çıkarak.
Steven'ın arabasına geldiğimizde ona doğru döndüm.
"Seni sevdiler" dedim gülümseyerek. "Ethan'ın aksine"
"Gerçekten çok iyi kardeşlere sahipsin Katie" dedi Steven gülümseyerek. "Sana oldukça değer veriyorlar"
"Sanırım ben iyi anne ve babadansa mükemmel kardeşlere sahibim"
"Ömrümüzün sonuna kadar nelere sahip olduğumuzu bilemeyiz" dedi Steven ciddiyetle. "Hayatımızda hiçbir şey aynı kalmıyor"
"Sanırım haklısın" dedim ona bakarak.
"Okulda görüşürüz"
"Görüşürüz"
Steven gittiğinde bende içeriye girdim. Kevin ve Lisa salondalardı. Salona girdiğimde Kevin kafasını bana çevirdi.
"Onu sevdim" dedi Kevin gülümseyerek. "Sabah ki züppenin aksine"
"Ethan ile aranızda ne oldu? "dedim merakla.
"Erkek erkeğe konuştuk biraz" dedi Kevin umursamazca.
"Konuşmanın dışında başka bir şey daha olmuş olabilir mi?" dedim şüpheyle. "Yumruk gibi mesela"
"Kız gibi öttü mü bide sana" dedi Kevin hayretle. "Sinir bozucu herif"
"Yanağında ki kızarıklık sayesinde ötmesine gerek yoktu"
"O kadar da sert vurmadım" dedi Kevin savunmaya geçerek.
"Eminim sert vurmamışsındır" dedi Lisa alayla.
***
"Ben çıkıyorum" diye seslendim salona doğru. Hızla dışarı çıkarak Eric'i aradım. Gördüğümde yanına gidip arabaya bindim.
"Günaydın Eric"
"Günaydın Katie"
Okula kadar sessizlik içinde geçti. Okula geldiğimiz de arabadan inip okula girdim. Sınıfa gidip çantamı bıraktıktan sonra dersin başlamasına daha çok olduğu için Alex' in yanına gittim. Biraz gezindikten sonra sonunda Alex'in sınıfını bulabilmiştim. Sınıfa girdiğimde Alex in yanında Maddie ve Lessi de yanındaydı.
"Günaydın" dedim neşeli sesimle yanlarına giderken.
"Sonunda bizi hatırlayabildin" dedi Alex kırgın sesiyle.
"Sizi hiç unutmadım ki" dedim samimiyetle. "Başıma gelen şeyleri bir duysanız inanmazsınız"
"Neler oldu" dedi Maddie heyecanla.
Ben de Emma ile yaptığımız kavgayı anlatıp daha sonra aldığım cezadan bahsettim.
"Emma dan herşeyi beklerdim de bunu..." dedi Alex . "Aslında bunu da beklerdim"
"Emma' nın ceza almaması çok sinir bozucu" dedi Lessi sinirle. "Asıl o ceza almalıydı"
"Merak etmeyin cezam da yalnız değilim"
"Nasıl yani?" dedi Maddie merakla.
"Bay Gonzales Steven'ı görevlendirdi bu ceza için" dedim açıkça. "Gözetmenliğimi yapıyor. Yani gözetmenlikten çok yardım ediyor diyebiliriz"
"Bu süper" dedi Alex heyecanla. "Belki aranızda bir şeyler olur ha? Ne dersin?"
"Saçmalama derim tabi ki de Alex"
"Aman be" dedi Alex kızgınlıkla. "İyiliğini düşünmek de suç zaten"
"Benim gitmem gerekiyor" dedim gülümseyerek. "Sonra görüşürüz"
Sınıfa geldiğim de Steven sırasında oturuyordu. Beni görünce gülümsedi.
"Günaydın"
"Günaydın" dedim gülümseyerek.
Sırama oturup camdan dışarı baktığımda Brandon'ı gördüm. Okulun futbol takımının kaptanı. Alex'in gözünü alamadığı insan.
Aklıma takılan soruyla birlikte Steven'a baktım.
"Steven" dedim ilgisini çekerek. "Brandon senin arkadaşın mı? Hani şu futbol takımında olan"
"Evet" dedi Steven kaşların çatarak.
"Peki ne kadar yakınsınız?" dedim merakla.
"Kafasının arkasına şaplağı attığımda ettiği küfürler kadar" dedi Steven kaşlarını kaldırarak.
"Yani?" dedim anlamayarak.
"Oldukça yakınız yani" dedi Steven. "Neden sordun?"
"Hani kahve içecektik ya"
"Evet" dedi Steven ilgiyle. "İçecektik"
"İşte o kahveye yeni arkadaşlar katılabilir" dedim gülümseyerek. "Eğer arkadaşını ikna edebilirsen"
"Brandon'ı mı?" dedi Steven. "O kesin kabul eder"
"İşte bu çok güzel" diye mırıldandım.
"Amacın ne Katie" dedi Steven kaşlarını çatarak.
"Belki Eros'un işini devralmış olabilirim" dedim gülümseyerek. "Kısa bir süreliğine"
"Eros mu?" dedi Steven şaşırarak. "Baya kutsal bir iş ha?"
"Oldukça kutsal" diye mırıldandım.
Alex için bir şeyler yapma zamanım gelmişti.
---
Yorum ve votelemeyi unutmayın. :)