AlGon🌼🤍

By okuyanladyy

56.5K 2.9K 5.9K

"Aklına pek güvenme yani Alaeddin, bir güzelin gülüşüne bakar yitirmen" Diyen Orhan'a baktı Alaeddin... Etraf... More

Bilgilendirme💫
1- Söğüt
2- Kimsin Sen Hatun?
3- Açtığın Yarayı Sar!
4- Uç Pazar
5- Yüreğe Yağan Sevda
6- Yaralarını Ben Sarayım🩹
7- Düşman Beldenin Yaman Güzeli
8- Tabip Şehzade
9- Şifa, Zehrin Kendisidir
10- Vazife, Konya!
11- Ecel mi, Derman mı?
12- Papatyalar🌼
13- Kayıplar!
14- İnanır mısın?
15- Öleceksiniz!
16- Peşimi bırak!..
17- Çözüm belli💫
18- Ben ettim!
19- Düğün Alayı
20- Mendil💙
21- Kerem ile Aslı 💕
22- Kervanlar
23- Zümrüt Yüzük/1
24- Zümrüt Yüzük/2
25- Mağara
26- Alaeddin Ali!✨
27- Hazırlıklar Başlasın!
28- Toy🎉
29- Er Meydanı
30- Derdim Dermanım
31- Ömrüm ömrüne denk
32- Hileci Şehzade
33- İlk Sevdam🌼
34- Son Sevdam🤍(Final)
Yeni Kurgu Duyurusu✨
Gururuna Düşman/1
Gururuna Düşman/2
Gururuna Düşman/3
Gururuna Düşman/4
Gururuna Düşman/5
Gururuna Düşman/6
Gururuna Düşman/7
Gururuna Düşman/8
Gururuna Düşman/10
Gururuna Düşman/11
Gururuna Düşman/12
Prenses/1

Gururuna Düşman/9

1.1K 100 396
By okuyanladyy

Uzun bir aradan sonra merhaba🤍

Ufak bir duyuru yapmak istiyorum. Faruk ve Belgin için yeni bir kurgu yayınladım. Okumak isterseniz bilginiz olsun. Adı sevda yeli, profilden ulaşabilirsiniz desteklerinizi bekliyorum🥹🤍Keyifli okumalarrrr🌼

Oy sınırı: 90

Bol yorum yapmayı unutmayın lütfen 🦋

----------------------🍃--------------------

"Çok sıkı olmadı ya Alaeddin, hı?" dedi Gonca, Alaeddin'in kollarındaki bakışlarını gözlerine çevirerek. Alaeddin'in kol kopçalarını bağlardı. 

Sırıtarak Gonca'dan gözünü ayırmayan Alaeddin keyifle gülüp başını salladı. "Eyidir Gonca, sıkmadın" 

Alaeddin'in gözlerinde hapis kalmamak içün bakışlarını kaçırdı hemen Gonca. Boğazını temizleyip bıyığını düzelten Alaeddin, Gonca'da tutuklu kalan bakışlarını nihayetinde kaçırdı. Lakin gözleri de ruhu gibi Gonca'ya mecburdu. Bundan sebep tekrar baktı karşısındaki hatuna. Uzanıp yatağın üzerinde olan başlığı aldı eline Alaeddin. Gonca ile göz göze geldiklerinde gülümsedi. 

"Müsaade var mıdır Gonca?" Başı ile onayladı onu Gonca. Evvela saçın toplanması gerektiğini anlayan Alaeddin başlığı tekrar bıraktı. Etrafına bakındı toka bulmak adına. Onun bu heyecanlı halleri güldürmüştü Gonca'yı. 

"Güleceğine yardım et hele hileci hatun. Nasıl toplayacam saçlarını?" Susup omuz silkti Gonca nazlı nazlı. İç çekip gülen Alaeddin, yorganı kaldırıp yatağa baktı, masaya baktı lakin bulamadı. Gonca'nın önünden geçip sedire bakacakken Gonca önünü kesip avucunu açarak öne doğru uzattı. 

"Sabah beridir sendedir ha? Sen de beni kandırırsın öyle mi?" 

"Ne edeyim Alaeddin, pek güzel arardın. Kesmeyeyim dedim" dedi Gonca gülerek. 

"Kesmeyeyim dedin he?" diyen Alaeddin yavaş yavaş Gonca'ya doğru adımladı. Yüzündeki gülüş silinen Gonca geriye adımlamaya başladı. 

"Ne-ne edersin medreseli? Gelmeyesin üstüme!" 

Lakin dinlemedi onu Alaeddin. Gülüp bir adım daha attı. Gonca, geriye doğru adımlayanda yatağa çarptı ayağı. Yatağın üzerine savrulacağı sırada Alaeddin onu belinden kavrayarak tek hamlede kendine doğru çekti. Gonca düşecek olmanın verdiği bir içgüdü ile Alaeddin'in omuzlarına tutunmuştu. Birbirlerine kavuşan bedenleri ve gözleri yüzlerindeki güzel gülüşün manasını daha da arttırırdı. 

Alaeddin'in yüzüne çarpan nefesi sebebi ile gıdıklandığını hissetti Gonca ve istem dışı olarak gülümsedi. 

Gonca'yı en nadide esermiş gibi inceleyen Alaeddin de onunla birlikte sırıttı hemen. 

"Neye gülersin hileci hatun?" diye sordu manalı manalı. Gonca anında yüz ifadesini toplayarak ters ters baktı ona. 

"Bir şeye gülmezim medreseli, bırakasın" diyerek Alaeddin'in kollarından kurtulmaya çalışsa da Alaeddin daha çok sarıp sertçe kendine çekti ve Gonca'nın gözlerinin içine baktı. İmdiki yakınlıklarından dolayı ikisinin de başı dönerdi. Dudağının kenarı aklına gelen düşüncelerden dolayı keyifle kıvrıldı. Bakışlarını anlık kaçıran Alaeddin, Gonca'nın dudaklarına baktı. İstemsiz yaptığı bu hareketten hemen sonra kendini toplayıp Gonca'nın gözlerine baktı. Alaeddin'in bakışlarından dolayı kızarmıştı Gonca. Lakin ne olduğu kolların arasından ne de kendisine gökyüzünü andıran gözleri ile bakan erden rahatsız değildi. 

İçinde oldukları heyecan ikisine de oldukça yabancıydı lakin bir o kadar da tanıdık hissettirirdi. Gonca içinde heyecan ile uçuşan kelebeklerin hakimiyetine bırakmıştı kendini. Ne deyu olduğunu bilmezdi lakin Alaeddin'e dokunurken heç bir çekince duymazdı. Aynı şekilde Alaeddin'in dokunuşları da rahatsız etmezdi. Evlenende ölü bir beden misali toprak üzerinde gezineceğini sanardı Gonca lakin imdi ölü bir toprağın üzerinde en güzel bahçeleri kıskandıracak çiçekler yeşermeye başlamıştı. Alaeddin'in her dokunuşu Gonca'nın ruhunda yeni bir filizin dikilmesine neden olurdu. 

"Gonca?" dedi Alaeddin, sesindeki şehvet fark edilmeyecek gibi değildi. 

"Hıh?" dedi Gonca gözlerini Alaeddin'in gözlerinden ayıramayarak. 

"Be-" diye başlayan Alaeddin'in söyleyecekleri dışardan gelen ses ile yarıda bölündü. 

"Alaeddin'im, sabah aşı hazırdır. Osman babam dahi geldi seni çağırır" dedi Sırma yüksek bir sesle bağırarak. 

Alaeddin ve Gonca aynı anda kapıya bakıp yine aynı anda birbirlerine döndüler. Gonca boğazını temizleyerek Alaeddin'den bakışlarını kaçırıp boynundaki kollarını çözdü ve ondan uzaklaştı. Moralinin bozulduğu her halinden belli olurdu. 

"Osman beyi daha fazla bekletmeyelim Alaeddin bey hayde" diyen Gonca belini saran Alaeddin'in kollarından kurtularak ona bakmadan kapıya doğru adımlamaya başladı. 

Sıkıntı ile nefes veren Alaeddin eliyle yüzünü sıvazlayıp sabır çekti. Sıkıntılı hali kendini kararlı bir ruh haline bırakanda kapıya doğru adımlayan hatununa yetişti hızla ve kapı kolunu açmış olan Gonca'ya son anda yetişerek elini kapıya bastırıp kapanmasına neden oldu. 

Gonca arkasını dönerek kendisini kapı ile kendi arasında sıkıştırmış olan Alaeddin'e çevirdi bakışlarını. "Ne edersin Alaeddin bey?" dedi kaşlarını çatarak. 

"Ne decem, bunu ederim" diyen Alaeddin, Gonca'nın belinden kavrayarak kendine çekti ve Gonca'ya konuşma fırsatı bile bırakmadan dudaklarını Gonca'nın dudakları ile birleştirdi. 

Kapıya yasladığı elini orada tutmaya devam ederken kapıya doğru adımlayıp Gonca'nın sırtının kapı ile birleşmesine neden oldu. Bir eli belinde bir eli kapıdayken aklının ve dahi kalbinin anlamakta güçlük çektiği duygular yaşardı. 

İpek gibi saçları, ay gibi beyaz teni, gül bahçelerini andıran kokusu ile aklını başından alan kadının dudakları, delicesine akan bir nehri andırırdı. Alaeddin'in yüreği o denli hızlı atardı ki en delice akan ırmak bile yetişemezdi sanki onun yürek atışına. Her an biraz daha yitirirdi kendini Gonca'nın dudaklarında. Lakin Gonca'nın karşılık vermediğini görende güç bela da olsa ayrıldı ondan. Çok kısa bir an sürmüştü bu olanlar. O kadar kısa olmuştu ki Gonca daha ne olduğunu bile anlayamadan öpülmüş, kapı ile birlenmiş, Alaeddin'in bedenine yaslıyken bulmuştu kendini. 

Nefes nefese kalmış olan Alaeddin, ilk önce öperek kızartmış olduğu kiraz dudaklara sonra ise cihanın en güzel gözlerine baktı. Bu öpüş sert ve karşılıklı değildi. Sadece öpmekle yetinmiş dudaklarını Gonca'nın dudaklarının üzerine kapamıştı. Daha fazlasını yapmasını engelleyen şey Gonca'nın ne tepki vereceğini bilmemekti. Nitekim Gonca'nın karşılık vermemiş olmasından dolayı da yanlış bir şey yaptığını düşünmüştü Alaeddin. Önce kapıya yasladığı kolunu çekti, sonra da Gonca'nın beline dolamış olduğu kolunu. 

Şaşkınlıktan ve utançtan nefes bile almayı unutmuş olan Gonca ne diyeceğini ne edeceğini bilemez olmuştu. İlk defa böyle bir şey yaşardı. Alaeddin'in bakışları, varlığı bile Gonca'nın yüreğini duracak kadar hızlı attırırken imdi böyle bir şey... 

Gonca'nın herhangi bir tepki vermediğini gören Alaeddin bu duruma bozulmuş olsa da belli etmemeye ve kendini toparlamaya çalıştı. Gonca, Alaeddin'in bozulduğunu anlayınca bir şey demek için hazırlamıştı ama tam o anda da Alaeddin konuşmuştu. 

"Aşa beklerler, hayde gidelim" dedi Alaeddin üzerini son kez kontrol ederek. Gonca, bir şey deme fırsatı bulamadan kapının arkasından ayrıldı. Alaeddin kapıyı açtığında çıkmadan evvel Gonca'ya bakıp elini yavaşça Gonca'nın yüzüne doğru uzattı. Gonca usulca gözlerini yumduğunda Alaeddin, Gonca'nın başlığından firar eden bir tutam saçı usulca başlığın altına itip baş parmağı ile gözlerini yummuş olan orman gülünün yanağını okşadı naif hareketlerle. Gonca gözünü açtığında ikisi de birbirlerine baktılar. Ateş ile barut gibiydiler. Yürekleri patlamak içün hazırda beklerdi sanki. 

Alaeddin elini çekip boğazını temizleyerek çıktı odadan. Hemen peşinden de aptalca sırıtıp az evvel gönlünü kırdığı erin gönlünü aklına not eden Gonca ayrıldı odadan ve kapı önünde kendisini bekleyen erinin yanına gitti. 

Yemek oldukça gergin geçmişti herkes için. Alaeddin, Gonca'nın karşısına oturacağı sırada Sırma, Gonca için bırakılan yere oturarak Alaeddin'in karşısına oturmuştu. Gonca, Sırma'yı zerre umursamayarak usulca Bala'nın yanına ilerlemiş ve ona gülümseyerek oturmuştu sofraya. 

Yemek boyunca gözünü Gonca'dan almamıştı Alaeddin. Bazen ağabeyi ile konuşsa da gözlerinin son durağı hep Gonca olmuştu. Dün gece çıkan yangın konuşulmuştu. Birinin Bursa'dan gelen ipek dolu arabayı yaktığı anlatılmıştı. Elbette herkes birinden şüpheleniyordu ama delil olmadığı için susuyorlardı. Sırma, Alaeddin'e işveli cilveli bakışlar ile bakıp gülümsediğinde Alaeddin başını önüne eğdi hemen. Bunu gören sırma daha çok bozuldu ve öldürücü bakışlarını Bala Ve Nilüfer ile gülerek sohbet eden Gonca'ya dikti. Bir Nilüfer'e bir Gonca'ya bakardı tiksinircesine. 

Yemek bitende Alaeddin ve Orhan bahçeye indiler talim etmek içün. 

...

"Gece neler oldu neler... Dedim ki aha şimdi Alaeddin gelir de meseleye bir el atar lakin benim gardaşım burnunu bile çıkarmadı odasından" dedi Orhan gülerek ve kılıcını Alaeddin'e savurdu. 

Ağabeyinin hamlesinden kurtulan Alaeddin yüksek sesle güldü. "Ne deyu gelecekmişim? O kadar kişisiniz ben olmadan bir yangın söndüremediniz mi ağabey?" 

Orhan ve Alaeddin pusatlarıyla birbirlerini iterken göz göze geldiler. İkisi de gülümserdi lakin Orhan'ın gülüşü daha hınzırcaydı. "Senin yangının daha büyükse demek ki. Onu söndürmek daha zor geldi zaar" diyen Orhan ile Alaeddin'in bir anlık dikkati dağıldı. 

Kardeşinin bakışına gülen Orhan, Alaeddin'in pusatını düşürüp kılıcı onun boynuna dayadı. Kılıcı düşürmüş olmak umurunda değildi de az önce ağabeyinin söylediklerini ilerdeki çardakta oturarak onu izleyen Gonca duymuş gibi hemen ona çevirdi bakışlarını Alaeddin. 

"Hele benim gardaşıma bakın! Pusatını düşürdüğü yetmez aklını da yitirdi. Eyy kime derim gardaşım?" diyen Orhan, Alaeddin'in gözlerinin önünde salladı elini. Alaeddin karısındaki bakışlarını alıp ağabeyine döndü. Yüzündeki gülüşten bihaberdi. 

"Ağabey?" dedi büyülenmiş gibi bir sesle. 

"Söyle gardaşım" dedi Orhan gülerek. 

Derin bir nefes alan Alaeddin, Süleyman'la konuşup gülen karısına bir kere daha bakıp ağabeyine baktı. Elini yüreğinin üzerine bıraktı yavaşça. 

"Yüreğim sıkışır ağabey. Lakin boğulacağım bir sıkışma değildir, nefesim açılır, ruhum bulut gibi hafifler. Kızgın bir demir ile kördüğüm atılmış gibi cayır cayır yanar yüreğim. Nice vakitten sonra ilk defa nefes alırım sanki. İlk defa yerim yurdum varmış gibi hissederim ağabey. Evvelden her yer, her gün aynı gelirdi gözüme. Bir pusat ne ise ben de oydum işte. Vakti gelende vazifesini edip kınına çekilen, vakti gelmedikçe unutulup giden... İlk defa kendimi bu cihanda yaşar gibi hissederim. Diğer insanlardan, vasıfsız eşyalardan bir farkım vardır. Bir hayatım vardır ağabey" 

Güldü Orhan ve Alaeddin'in omzunu sıktı hafifçe. "Bunları hak ederdin zaten gardaşım. Kusura kalmayasın fetihlere koşmaktan, Nilüfer'in peşinde dolanmaktan, Süleyman ile alakadar olmaktan heç yanında olamadım. Bir başına kaldın her dem, hakkını helal et bana, bize... Ne vakit nerede ihtiyacımız olsa orada koşup geldin. Yeri geldi orduda komutan oldu yeri geldi obada tabip. Yeri geldi sarayda kadı oldun yeri geldi sarayda katip... Sevda gönlüne gelende şenlendi yüreğin. Rabbime şükürler olsun ki Gonca bacımı çıkarmış karşına. Her şey yoluna girecek gardaşım."

Gözleri doldu Alaeddin'in. "Helal olsun ağabey o nasıl söz öyle" dedi elini Gonca'nın adını duyanda deli gibi atmaya başlayan yüreğinin üzerinden zar zor çekerek. Gonca oranın içindeydi de elini çekende kaçıp gidecekmiş gibi yavaştı hareketi. 

"Yok, yok gardaşım ne desen hak ederiz biz. Ataşe düştün gözlerimizin önünde de bir şey edemedik. Sırma hatun ahali ile ters düşerdi senin canın sıkılırdı. Bizle ters düşerdi yine senin canın sıkılırdı. Bilirim az çekmedin... Keşke evvelden yanında olaydım lakin gayrı bana bile ihtiyacın yoktur ya" diyerek Karısı ile konuşan Gonca'ya çevirdi bakışlarını Orhan. "Gayrı Gonca bacım vardır. Maşallah hem güzeldir hem zekidir. Güçlü olduğu da bellidir. Tam birbirinizi bulmuşsunuz. Gayrı bu cihan üzerinde sizi yıkabilecek heç bir şey yoktur. Onun sevdası eyi edecek seni de onu da hanenizi de..." 

Gülen Gonca'dan bakışlarını kaçırıp ağabeyine döndü Alaeddin. "Sevdam..." dedi fısıldayıp gülümseyerek. Derin bir nefes alıp gökyüzüne çevirdi bakışlarını. "Benim Gonca'ya olan sevdam..." kulağına öyle güzel geliyordu ki bu kelime ve hissettirdikleri ölende bile son kelamı bu olabilirdi. 

Gökteki bakışlarını ağabeyine indirdi Alaeddin. "Çok severim ağabey. Yerim, yurdum, vatanımdır onun gözleri. Nefesim, sesim, haykırışlarımdır adı. Sevdaya düştüm ben ağabey. Cayır cayır yanarım da canım yanmaz. Coşkun deryalar akar bedenimde, yüreğimde sanki. Ruhum onun gülüşünde hayat bulur gibi." 

"Sevdanız da Hayatınız da Ömrünüz de bir olsun gardaşım. Nasıl sevdiğim ile hane kurduysam rabbim size de nasip etsin" dedi Orhan. 

Genişçe sırıtan Alaeddin heyecan ile onayladı ağabeyini. "Amin ağabey amin" 

Alaeddin'in bu hali Orhan'ın buruk bir gülüş takınmasına neden oldu. Nicedir gardaşını mutlu göremediği düştü hatırına. Orhan içten içe kendi ile cebelleşirken Süleyman damladı yanlarına. 

"Emmi! Emmi!" diye sinirle konuşan Süleyman'a döndü bakışlar. Gonca ve Nilüfer de gülerek onlardan tarafa gelirdi. 

Alaeddin, öfkeli bakışlar ile karşısına dikilen yeğenine baktı. Onun çatık kaşlarına gülerek dizinin üzerine çöktü. "Hayırdır yiğidim ne deyu bağırırsın?" Orhan gülerek izliyordu onları. Bu sırada hatunlar da varmıştı yanlarına. 

"Gonca hatunu isterim!" 

Duydukları şey ile Alaeddin ve Orhan birbirlerine şok olmuş bir şekilde bakarlarken Nilüfer ve Gonca gülüyorlardı. 

"Ne dersin sen yengen hakkında Süleyman?" diye sordu Orhan. 

Babasına döndü Süleyman. "Ne dermişim? Sevdamı derim yiğit gibi!" sert bakışlarını Alaeddin'e dikti yine. "Er gibi dövüşmek icap eder emmi! Bir hatunu bin kişi ister biri alır ben de talibim!" 

Gonca ve Nilüfer gülmekten kıpkırmızı olmuşlardı artık. Orhan da onlara katılmış üçü birlikte Süleyman'a sudan çıkmış balık gibi şaşkınlıkla bakan Alaeddin'e gülerlerdi. 

Kaşlarını çattı Alaeddin. "Ben o kızı dün gece aldım zati Süleyman!" dedi ters ters. 

"Yok! Kabul etmezim, al pusatını çık karşıma!" dedi Süleyman, belindeki pusatı çekerek. 

"Yahu oğlum sen ne vakit sevdalandın bu kadar?" diye sordu Orhan gülerken. Alaeddin'deki bakışlarını babasına çevirdi Süleyman. 

"Az evvel bana şerbet verende" diyen Süleyman herkesin gülmesine neden olmuştu. 

"Şerbet verdi deyu mu sevdalandın yani?" diye sordu Orhan. 

"Daha ne olacak baba? Şerbet verdi, yanına da helvayı katık ettiği ekmeği.. Güldü de bana" Diyerek aşık aşık Gonca'ya baktı. Hemen sonra ciddileşip Alaeddin'e döndü. "Çekilesin aramızdan emmi!" 

"Yok! Ben hatunumu heç kimselere bırakmam. Çekesin pusatını da çıkasın karşıma" dedi Alaeddin ve Süleyman ile cenge tutuştu. 

Çok büyük bir zevkle gülerek izliyordu onları oradakiler. En nihayetinde pusatından olan Süleyman bıkkınlıkla ofladı. 

"Kaybettim ben orman gülü" diyerek Gonca'ya döndü. 

"Orman gülü mü? E BU BENİM LAKABIMI DA ÇALMIŞTIR!" diye bağırdı Alaeddin. "Benim hatunumdur o benim. Bir ben orman gülü derim! Ağabey sahip çık oğluna kan çıkartmayayım" dedi Alaeddin yarı öfkeli yarı şakacı bir tavırla. 

"Alaeddin!.." dedi Gonca kısık bir sesle gülerek. 

Alaeddin, Gonca'yı duymazdan gelerek Nilüfer'e döndü hemen. "Sana da aşk olsun yenge. Hatunumu yanına yolladım yoldaşlık et deyu oğlun hatunuma göz dikti." 

Güldü Nilüfer. "Vallahi Alaeddin etme dedim, yapma dedim dinlemedi. Süleyman'ı bilmez gibi konuşursun. Aynı atası gibin kafasına koyduğunu eder, burnunun dikine gider."

Gülmekte olan Orhan, Nilüfer'in son kelamları ile durdu. "Konu ne ara bana geldi yine?" Nilüfer ona omuz silkip güldü yine. 

Alaeddin, bakışları Gonca'da olan Süleyman'ı dürttü hafifçe. "Ayıp değil midir eri olan hatuna talip olmak!" dedi gülerek. 

"Zati hatunu olan bir erin yeni bir hatuna bakması da ayıp değil midir emmi?" diyen Süleyman ile etraf buz kesti anında. Ortama yayılan bir diğer ses ise daha da bozdu moralleri. 

"Erin değil de sonradan gelen gurursuzların ayıbıdır o Süleyman'ım." diyen Sırma, ellerini arkasında birleştirerek onlardan taraf geldi. Alaeddin hızla Gonca'nın yanına adımlayıp bakışlarını da Sırma'ya dikti. "Na şuncacık çocuk bile anlamış da -küçümser gibi Gonca'ya bakıp yarım ağız sırıttı- neyse..." 

"Sırma hat-" diye başlayan Alaeddin'i kesti Süleyman. 

"Keşke sen heç gelmeyeydin. Emmi, Gonca hatunu yengem olarak kabul ederim lakin bu hatunu gönderesin gayrı" diyen Süleyman bütün bakışları üzerinde topladı. Gonca'nın ve Nilüfer'in kahkahası meydanda yankılanınca sinirden kızardı Sırma. 

"Edepsiz!" diye bağıran Sırma, Süleyman'ın üzerine yürüyecekti ki araya girdi Nilüfer. 

"Evladıma yanaşmayı düşünürsen kelleni alırım diye kaç kere diyecem sana Sırma? Uzak tut o kuyruğunu evladımdan!" diye çıkıştı Nilüfer. 

"Canımı sıkarsın Nilüfer! Canımı sıkarsanız da canınızı sıkarım!" dedi Sırma dişlerinin arasından. 

Kahkaha attı Nilüfer. "Sem değil canımızı, aşhanede meyve dahi sıkamazsın Sırma. Benim canımı sıkma hangi inine!" Nilüfer'in sinirine ortak olurmuş gibi gürüldedi gökyüzü. Kara bulutlar toplanmaya başlamıştı. 

"Eh yeter gayrı!" diyen Sırma, Nilüfer'e doğru atılınca Gonca, Orhan ve Alaeddin aynı anda hareketlenmiş olsa da Gonca hepsinden evvel Sırma ve Nilüfer'in arasına girmişti bile. 

Sırma, Gonca ile göz göze gelende nefretle baktı ona. "Çekil şuradan" dedi tiksintiyle. 

"Çekileyim de karnı burnundaki bir hatuna göster maharetlerini he? Hep böyle adil mi oynarsın Sırma hatun?" dedi Gonca dalga geçerek. 

"Kiminle ne oynadığım seni heç alakadar etmez Gonca! Sen git çocuklar ilen eyleş"

Alaeddin ve Orhan araya girmek isteseler de Nilüfer onlara mani olup dururdu. 

"Yok! Ben çocuklarla, gebelerle değil eli pusat tutanlarla adaletli eğleşleri severim Sırma hatun. Lakin belli ki sen pek anlamazsın böylesinden. Eh, üzülmeyesin. Adalet, vicdan yahut cesaret herkesin kanında olacak deyu bir şey yoktur. Kiminin payına asalet kiminin payına rezalet düşer neticede. Yazık ki sen ilki olmayı başaramamışsın!" dedi Gonca büyük bir keyif ile. 

Rengi sinirden mora dönmüş olan Sırma, Gonca'ya bir adım daha yaklaşıp gözlerinin içine baktı. 

"İkincisi olduğun içün gurur duyacak kadar acizsin kendinden. Hem gurursuzsun hemi de akılsız. Dış kapının dış mandalı dahi olamayacak kadar heç kimsesin sen. O namının da cesaretinin de heç bir değeri yoktur. Alaeddin beyin koynuna girerek bu sarayda yer edinebileceğini sanırsan yanılırsın Gonca. Sen sadece gönül eğleşi olabilecek kadar basit birisin sadece." 

"SIRMA!" diye gürleyen Alaeddin hatunun üzerine doğru adımlayıp kolundan tutarak gözlerinin içine baktı. Yıllar sonra ilk defa ona dokunurdu. Gözlerindeki öfke karşısındakini cayır cayır yakmaya yeterdi. Karşısındaki anlayacak biri olsaydı...

"O kelamlarını eyi seç, seç ki..."

"Seç ki ne Alaeddin'im? Seç ki ne? Ne edeceksin? Şu hatun içün vuracak mısın bana?" dedi Sırma gözlerini doldurup Alaeddin'in sıkıca tuttuğu koluna bir bakış atarak. 

Alaeddin anında bıraktı Sırma'nın kolunu ama sert bakışlarını düzeltmedi. "Ben heç bir hatuna vuracak kadar aciz değilim Sırma hatun, bunu sen de pek eyi bilirsin. Vuracak olaydım ardımdan iş çevrilende vururdum zaten!" bir adım yaklaştı kadına. "Doğru konuş kafi çok konuşmaya lüzum yok!" 

Gonca, Alaeddin'i kolundan tutarak Sırma'dan uzaklaştırdı ve bir adım önüne adımlayarak ikisinin arasına girdi. 

"Bakarım da namım benden evvel ulaşmış sana. Cesaretim derin yaralar açmış sende. Korkmayasın Sırma! Heç kimseyi yerinden etmeye gelmedim." Sırma'nın yüzüne doğru eğildi. "Zira bir yerin bile yok karşındakinin gönlünde, döşeğinde" dedi kısık bir sesle. 

Öfkeden deliye dönen sırma hançerine davranıp Gonca'ya doğru savurdu. Gonca üzerine gelen hançerden geriye doğru eğilerek kurtuldu ve Sırma'nın kolunu tutup sıktı. Hançer düştüğünde onu kendine doğru çekip gözlerine baktı. 

"Daha az evvel dedim: 'Kimine asalet, kimine rezalet' deyu. Görürüm ki ikincisi olmaya pek heveslisin!"

Gonca'nın sıkıca tuttuğu bileğini kurtarmaya çalıştı bir iki defa beceremeyince zehir kusar gibi konuştu fısıltıyla. 

"En azından kimsenin kapatması olacak kadar yolsuz değilim Germiyan kızı! Adaletten dem vurursun lakin sende şan şeref mi vardır ki adalet olsun?" 

"EH, YETER GAYRI!" diye bağıran Gonca, tuttuğu bileğinden iteledi onu karşıya doğru. 

"İcreati olmayan kelamları sevmem sırma! Yüreğin var ise gel de al canımı. Sen de kurtul ben de! Görelim bakalım kimin pusatı, adaleti kadar şanı, şerefi kadar kaviymiş!" 

"Gonca!" dedi Alaeddin Gonca'nın kolunu tutup yanına sokularak. 

"Sen karışmayasın Alaeddin" dedi Gonca keskin ve net bir sesle. 

Gonca'nın bu hali çok hoşuna giderdi Alaeddin'in. Dişi bir kurt dururdu sanki karşısında. Sinirden kızaran yüzü, değişen ses tonu daha çok heyecanlandırırdı Alaeddin'i. Başını sallayıp uzaklaştı hatunundan. 

Sırma da pusatını çekerken oldukça güçlü çakan şimşeğin sesinde kayboldu metalin kınından çıkan sesi. 

Hafifçe serpiştirmeye başlayan yağmurun artacağı her halinden belliydi. Tıpkı karşı karşıya durup birbirlerine bakan iki hatunun öfkelerinin her an artması gibi. 

"Sadece sarayın değil cihanın kaç bucak olduğunu gösterecem sana! O pek övündükleri dövüşünün de sen gibi bir heç olduğunu öğrenecek herkes!" dedi Sırma. 

Alay ederek güldü Gonca. "Bir er içün değil bana ettiğin kelamlar içün yakacam canını Karaman kızı!" 

Gök bir daha gürüldediğinde Sırma, Gonca'ya doğru atılmıştı bile. 

----------------------🍃---------------------

Nasıldı Bölüm?

Söylemek istediğim çok şey var aslında...

Biliyorsunuz ki ben tam vakitli bir yazar değilim, bu benim mesleğim değil. Bir hayatım ve sorumluluklarım var. Zorunda olduğum için değil, kafamı dağıtmak için eğlencesine karalıyorum bir şeyler. Buna rağmen size düzenli bölüm atmak için uğraşıyorum. 

Yazarken parmaklarım uyuşuyor, gözlerim ağrıyor artık. Mesela şu an parmak uçlarım sızlıyor. 3000+ kelime yazmak kolay değil... 

Buna rağmen beklediğim karşılığı asla alamıyorum. 1k okunma oluyor ama bir yıldıza basmak zor geliyor çoğunuza (yorum ve oylayanları ayrı tutuyorum kocaman öpüyorum) Parmaklarım koparcasına yazdığım bir şeyi bir salisede oylamak sizin parmaklarınızı koparmaz herhalde. Yorum yapmayışınızı bir nebze anlarım... 

Ayrıca yorum yapmayıp oy kullanmayıp 'yb' nerede diyenlere de bunun görevim olmadığını ne zaman uygun olursam o zaman atacağımı belirtirim. Yb nerede yazacağınıza iki yorum yapsanız daha çabuk gaza gelirim. Üstelik üslup var üslup var.. 'Yb'... ee devamı nerede bunun? Yüklemi falan? Ayıp ya gerçekten insanın eline sağlık yeni bölüm ne zaman gelir acaba demesi bu kadar zor olmamalı. İlk defa oy sınırı koyuyorum. Çünkü buna zorunlu kıldılar bazıları. (İncelikle soranları, arkadaşlarımı, samimeyetle konuşanları ayrı tutuyorum) Üslubu bozuk olanlara sesleniyorum. 

Kusura bakmayın çok konuştum ama aşırı dolmuştum. Zaten bunu yapanlar bilgilendirmeyi bile okumayanlar. Bilgilendirmede bölüm yarın gelecek desem hemen özele gelip bölüm ne zaman geliyor diye soranlar var. E yazıyorum o kadar bi zahmet okuyun. 

Hoşça kalın🍂

Continue Reading

You'll Also Like

15.4K 742 18
-Anni , baba gelirse konuşabiliy miyim? Derin derin nefes aldı gonca fakat artık ciğerinin yandığını hissediyordu . Diyemedi oğluna o bizi bıraktı a...
163K 10.9K 51
görmediğiniz bir şeye aşık olabilir misiniz? belki bir sese. saçmalama dediğinizi duyar gibiyim. inanın saçmalamıyorum ben oldum. hemde deliler gib...
487K 22.1K 63
Babasının pis işlerine karışmak istemeyen Çağrı çözümü için harika bir plan hazırlayarak sahip oldukları kliniğine gitmiştir .Bu planları bozan şey i...
18.8K 612 19
Bu hikayede alaeddin ve Gonca çifti için yazılmış hikayeler olacak şimdiden keyifli okumalar ...