SEVERSİN -BXB

נכתב על ידי TheYoza

251K 17.2K 4.3K

Üniversite okumak için taşındığım şehirde mahallenin yavşağına aşık olacağımı nerede bilebilirdim... עוד

[-1-]
[-2-]
[-3-]
[-4-]
[-5-]
[-6-]
[-7-]
[-8-]
[-9-]
[-10-]
[-11-]
[-12-]
[-13-]
[-14-]
[-15-]
[-16-]
[-17-]
[-18-]
[-19-]
[-21-]
[-22-]
[-23-]
[-24-]
[-25-]
[-26-]
[-27-]
[-28-]
[-29-]
[-30-]
[-31-]
[-32-]
[-33-]
[-34-]
[-35-]
[-36-]
[-37-]

[-20-]

7.2K 492 114
נכתב על ידי TheYoza

"Gidelim mi artık?" Diye sordu Ozan bilmem kaçıncı sigarasını söndürürken.

Ben de biten sigaramı diğer izmaritlerin yanında söndürdüm. Saatlerdir boş boş sigara içiyor, tek kelime etmiyorduk. İlk benim, ardından da onun paketinin dibini görmüştük. Üst üste içtiğim için genzim yanıyordu.

"Gidelim." Dedim ayağa kalkıp. Tek elimle kalçamdaki tozları sirkeledim.

Ozan gözleriyle yolu işaret ettiğinde yanında yürümeye başladım. "Uykusuz nasıl çalışacaksın?"

"Bir şey olmaz, hallederim." Dediğinde emin olamasam bile başımı salladım.

Gözlerim bize doğru gelen köpeğe kayınca gülümsedim. Ozan bana çatık kaşlarıyla bakarak baktığım noktaya çevirdi. Köpeği görünce çatılan kaşları düzleşti.

Köpek ayağımın dibinde durunca bir dizimi yere dayayarak bana sırnaşan köpeği sevmeye başladım.

Ozan bir adım geriledi köpeğe tedirgin bir ifadeyle bakarken. Onun bu korkmuş gibi olan ifadesine bakıp sırıttım. "Köpekten mi korkuyorsun?"

Gözleri beni buldu. "Yok, ne korkacağım." Diyerek gözlerini ovaladı.

Köpeğin gövdesini ve başını okşadığımda köpek yere uzandı yerinde kıpırdanıp dururken. "Sevsene, çok tatlı."

"Tiksinirim ben köpeklerden."

"Tertemizler." Benimde bir köpeğim vardı ama Antalya da bırakmıştım onu. Ailem bakıyordu.

"Salyalı salyalı..." dedi ve suratını buruşturdu. "İğrenç."

Ozan'a anlamsızca baktım. Zararsız bir köpekten tiksinmesi çok saçmaydı.

Ayağa kalkıp elini tuttum. "Gel bir sev, valla hoşuna gidecek." Dedim onu köpeğe yanaştırıp.

"Lan bırak." Dedi elini çekmeye çalışırken. Köpek ayağa kalkıp ona yanaşınca uzaklaşmaya çalıştı. "Gelme lan." Dedi ayağını ona doğru savurup.

"Ozan bir dur." Diyerek onu yere eğilmesini sağladım. Köpek onun ayaklarının dibine oturdu. "Sev bi'."

Ozan bana bakarken sıkıntılı bir nefes verdi. Bileğini tuttuğum elimi köpeğin başına koyduğumda Ozan irkildi.

"Ne kadar korkaksın lan." Dedim bu haline kahkaha atarak.

"Korkmuyorum amına koyayım."

"Aynen aynen." Ozan elini hareket ettirdi. O köpeğin başını okşarken ben de gövdesini okşadım. "Kendi köpeğimi özledim."

"Köpeğin mi var?"

"Evet, Antalya da kaldı ama." Keşke onu da getirseydim.

"Burada olsaydı evine gelmezdim." Dedi köpeğin başını okşarken.

"Çok tatlı bir kere benim kızım. Korkmazdın ondan." Dediğimde ofladı.

Bana dönüp "Lan yemin ederim korkmuyorum." Dedi inanmamı isteyerek. İnanmıyordum.

Birden köpek Ozan'ın elini yaladığında Ozan "Siktir!" Diyerek geri çekildi. "Hay senin amına koyayım!"

Eline tiksinerek bakarken avucunu duvara sürttü.

"Ne olacak lan eve gidince yıkarsın." Dediğimde öfkeli gözleri beni buldu.

"İstemiyorum diyorum sana, ne diyor zorluyorsun ki." Dedi öfkeyle.

"Bana ne kızıyorsun amına koyayım? Ben mi yala dedim."

Bir şey demeden hızlı adımlarla sokağa doğru yürümeye başladı. Peşinden giderken "Ozan abartıyorsun." Dedim ama dönüp bakmadı.

Elini kendinden uzak tutuyor giysilerine değirmemeye çalışıyordu. O önde ben arkada konuşmadan sokağa girdik. Apartmanın önüne gelince durdum ama Ozan beni hiç umursamadan kendi evine doğru yürüyordu.

"Orospu çocuğu." Diye mırıldandım arkasından bakarken.

Apartmana girip merdivenleri çıktım. Bugün öğlenden önce dersim olmadığı için öğlene kadar uyuyacaktım.

***

"Kanka şu ustaya iki dakika bir şey sorayım, beklesene." Dedi Serhat arabayı bir tamirhaneye çekerken.

"Tamam." Dedim gözlerimi telefondan ayırmadan.

Serhat arabadan inip bize bakan ustaya yaklaştı. Göz ucuyla tamirhaneye bakıp telefonuma döndüm tekrardan. Birkaç dakika sonra duyduğum tanıdık sesle duraksadım.

"Abi ben çıkıyorum." Başını kaldırıp baktığımda Ozan'ı gördüm. Üzerini düzeltirken ceketini giyiyordu. Onun burada çalıştığını bilmiyordum.

Sabah bana takındığı tavır aklıma gelince kaşlarım çatıldı. Hâlâ sinirliydim ona.

Ozan'ın gözleri rastgele beni buldu. Birkaç saniye yüzüme baktı. Ardından tanımış olmalı ki kaşları kalktı. O yanıma adımlarken gözlerimi telefonuma çevirdim.

"N'aber lan?" Dedi tek elini cama yaslayıp. Cevap vermediğimde çenemi tuttu. "Yüzüme baksana."

"Konuşma benimle." Dedim eline vurup kendimden uzaklaştırırken.

"Anaa.." şaşırmıştı tepkime. "Ne bu tavır?"

"Defol git."

"Sabah yüzünden mi?" Sonunda anlamıştı. Sessiz kaldığımda sıkıntılı bir nefes verdi. "Kusura bakma sabah birden çıkıştım, ama köpekleri sevmediğimi söylediğim halde ısrar ettin. Sonra da sana patlayıverdim."

Ona çatık kaşlarımla bakmaya devam ettiğimde dudakları kıvrıldı. Yanağımı okşadı. "Hadi hadi küsme bana." Kur yapıyordu bir de piç.

"Git ya."

"Mahalleye gidelim, sana bir şey göstereceğim."

Kaşlarım çatıldı. "Ne göstereceksin?"

"Sürpriz."

"Söyle işte." Dedim ama umursamadı.

Gözleri olduğum arabada gezdi. Ardından ustayla bir şeyler konuşan Serhat'a baktı. "Buradan bir yere mi gideceksin?"

"Yok, direkt eve bırakacak beni."

"Gel birlikte gidelim." Dediğinde Serhat'a baktım. Şu an Ozan'la gitme düşüncesi daha cazip gelmişti.

"Çekil." Dediğimde geri çekildi. Kapıyı açıp arabadan indim. "Serhat!" Diye seslendiğimde Serhat'ın gözleri bana döndü. "Ben yürüyerek gideceğim."

Birkaç saniye durup ardından başını salladı. "Yarın görüşürüz, dikkat et kendine."

"Eyvallah sen de."

Ozan'a baktığımda Serhat'ın lüks arabasını incelediğini gördüm. Ardından Serhat'a baktı ve onu da hızla süzdü.

"Hadi." Dediğimde önüne döndü ve yürümeye başladı. "Eve gidince uyudun mu?" Diye sordum yürürken.

"Yarım saat. Sen?"

"Benim dersim yoktu, öğlene kadar uyudum."

"Şanslı piç." Diyerek saçlarımı karıştırdı.

"Piç babandır."

"Babamı karıştırma." Diyerek başımdaki eliyle beni ittiğinde geriye sendeledim. Bu seferde ben onu ittiğimde o yakamdan tutarak son anda düşmekten kurtuldu. Üstünü düzeltirken etrafına baktı. "Mahalleye geldik, çok yanaşma."

Ofladım ama onun bir suçu olmadığı için bir şey demedim.

"Ozan!" Mahalleden birinin sesiyle gözlerim bir apartmanın kapısına oturmuş erkek grubuna kaydı. Musa, İsmail ve ismini hatırlamadığım bir kişi daha.

Ozan sırıtarak yanlarına ilerlediğinde gidip gitmemek arasında kalsam bile beni gördükleri için yanlarına adımladım.

"Ne bok yiyorsunuz burada kaşmerler?" Dedi Ozan İsmail'in kafasına vurup.

"İşten mi?" Diye sordu ismini bilmediğim kısa boylu çocuk.

"Bu halde pavyondan gelemeyeceğime göre." Diyerek araba yağı olmuş ellerini gösterdi Ozan.

"Naber Akın?" Dedi Musa arkasına yaslanıp.

"İyi, sen?"

"Çok şükür iyi." Diyerek cebinden sigara paketini çıkardı. Bir dal alıp yaktı.

"Bana da ver lan." Dedi İsmail paketi onun elinden çekip.

"Salo Ozan'a da göstersene şu videoyu."
Tam gidecekken Musa'nın dediğiyle durdum.

"Ne videosu?" Dedi Ozan onların oturduğu basamaklardan birine oturup bir sigara yakarken.

"Bekle görürsün." Dedi isminin Salih olduğunu hatırladığım çocuk ekranı kırık telefonundan bir videoyu açarken.

"Alla alla." Dedi Ozan sigarasından bir nefes çekip.

Ne göstereceklerini görmek için ben de beklerken İsmail sırıtarak "Akın kardeş gel sen de izle, gözün gönlün açılsın." Dedi ama onu umursamadım.

Ben ayakta olduğum için ekranı net göremiyordum ama Ozan net bir şekilde görüyordu çünkü Salih telefonu tam onun yüzünün karşısında tutuyordu.

Videoda esmer güzel bir kadın bir koltukta oturup televizyon izliyordu. Ardından salona uzun boylu bir adam geldi. Kadının yanına oturup ona bilmediğim bir dilde bir şeyler söylemeye başladı.

"Film mi bu?" Dedi Ozan dikkatle videoyu izlerken. Dudaklarının kenarında masum bir kıvrılma vardı.

"Aynen film." Diyerek kahkaha attı İsmail.

"İleri alayım şunu."

Salih birden videonun ortasını açtığında kadın ve adamı seks yaparken görünce gözlerimi kırpıştırdım. Kadının arkasındaki adam tek eliyle kadının saçlarını kavramış, onu becerirken yüzünü yatağa bastırıyordu. Kadının inlemeleri kulak tırmalayan türdendi.

Ozan'ın gülüşü solarken parmakları arasındaki sigara yere düştü.

"Bu ne lan? Kapayın şunu." Dedim etrafıma bakıp.

"Ozan kadın tanıdık geldi mi?" Dedi Musa sırıtarak.

Ozan kendine gelip yutkundu ve gözlerini kaçırırken yakasını genişletti. "Kapa şunu." Dedi rahatsız olduğunu belli eden bir sesle.

Birden Musa onu saçlarından kavrayıp zorla ekrana çevirdi yüzünü. "Oğlum bir bak, kimdi bu karı hatırlıyor musun?"

Ozan bir eliyle saçlarını tutan eli tuttu. "Çek elini." Dedi zorlukla. Boynu terlemişti.

"La bir bak."

Ozan'ın gözleri ekranı bulurken bu sefer gözlerini ayırmadı. Aralık dudaklarından derin nefesler alırken az önce sigarayı düşüren elinin titrediği gördüm.

"Geçen yaz pavyonda tanıştığımız yabancı karı." Diyerek Ozan'ın yüzünü biraz daha ekrana yanaştırdı.

"Çek lan şu elini." Dedim Musa'nın Ozan'ın saçlarını kavrayan elini bileğinden tutup.

Musa ciddi olduğumu görünce sırıtışı soldu. "Sana ne lan?" Dedi ters bir sesle.

"Rahatsız oluyor görmüyor musun." Dedim bileğini tutup sertçe Ozan'dan ayırmaya çalışarak. Ama o kadar sıkı tutuyordu ki ayırmamıştım.

"O elini çekmezsen kıracağım." Dedi Musa onu tutan elime bakıp.

"Götün yiyorsa kır." Dediğimde ayağa kalktı.

"Zengin bebesine bak sen."

Birden Ozan'ın elini ağzına kapayarak ayağa kalkmasıyla gözlerim anında onu buldu. Ozan koşarak sokağın arkasındaki çöp konteynerlarına ilerlediğinde "Ozan!" Diye seslendim ama dönüp bana bakmadı. Hemen peşinden gittiğimde Ozan kimsenin olmadığı sokakta çöplerin önünde durdu ve olduğu yere çöküp öğürerek kusmaya başladı.

Ona doğru ilerleyen adımlarım durdu çünkü Ozan dünyanın en iğrenç şeyine şahit olmuş gibi kusuyordu.

Hemen kendime gelerek yanına çöktüm. Bir elimi omuzuna koydum. "Ozan iyi misin?" Diye sordum ona endişeyle bakarken. İyi değildi.

Ozan sesimi duymak istemiyormuş gibi elleriyle kulaklarını kapattı. Yeri izleyen gözleri yuvarlarından çıkacak kadar büyümüştü, aralık dudaklarından sesli nefesler alıyordu.

"Özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim..." aynı şeyi tekrar ediyordu.

Bu haline korkuyla bakakalmıştım. Normalden o kadar farklı gözüküyordu ki karşımdaki kişi Ozan değilmiş gibi geliyordu.

"Ozan bana bak." Dedim kulağını tutan elini tutup ayırmaya çalışarak.

Ozan gözlerini sıkıca yumdu. "Özür dilerim, özür dilerim.."

Ne yapacağımı bilemiyordum. Çok kötü gözüküyordu ve yanlış bir şey yapmak istemiyordum.

Ellerimi yanaklarına koydum. "Ozan bana baksana!"

Gözlerini aralayıp ıslanmış gözleriyle bana baktı. "Sakin ol." dedim kısık bir sesle. Bir elimle alnına dökülen saçlarını geriye taradım. "Geçti..."

Aralık dudaklarından derin nefesler alırken "Geçti." diye mırıldandı. Sanki kendine hatırlatıyordu bunu. Gözlerini tekrardan kapattı ve kendi kendine "Geçti..." dedi. Kendine gelmeye çalışıyordu.

"Evet, sakin ol. Ben buradayım."

Ozan ellerini kulaklarından ayırdı ve ıslak ağzını koluna sildi. Elleriyle yüzünü ovalarken elleri hâlâ titriyordu. 

"Ozan..." dedim bana bakması için. "İyi misin? Neden böyle oldu?"

Ozan ayağa kalktı. "Bunlar olmadı say." Diyerek gitmek için bir hamle yapmıştı ki onu kolundan tutarak durdurdum.

"Bu halde eve gitme. Yine kavga edersiniz."

"Saat kaç?" Diye sordu alakasız bir şekilde.

Kolumdaki saate baktım. "7'ye çeyrek var." Kafasında bir şeyleri tartar gibi oldu. Kolundan tuttum. "Bana gidelim." Dedim ikna etmeye çalışarak.

"Tamam." Dediğinde hafifçe gülümsedim. Biri görür diye kolunu bıraktım.

Evime varana kadar Ozan tek kelime dahi etmedi.

Eve girdiğimizde Ozan duşa girdi. Ben de salona oturup onun o halini düşünüp durdum...










המשך קריאה

You'll Also Like

84.6K 6.4K 51
"Bak Arat... İyisin, hoşsun, şu dünyadaki herkesi alabilecek geniş bir kalbin var ama bu dünya o dünya değil kardeşim. Anlıyor musun? Kimsenin kimsey...
22.8K 1.3K 12
+18 Bu hikayenin iki esas oğlanı vardı. İki esas oğlan da birbirine aşıktı. Yani öyle olması gerekiyordu, değil mi? ... Evet, Savaş. İtiraf etmeliy...
1.9K 325 6
Umay: Sen görmezden geldikçe ben de daha çok seveyim belki görür dedim Hazan: İyiymiş Hazan: Dosyaları getirir misiniz artık? İki kadının aşkını anla...
603K 34.9K 45
Yaman fazlası ile yavşak bir insandı ve Kayra Yüzbaşı'nı yatağa atmak için her yolu deniyordu.