SEVERSİN -BXB

By TheYoza

249K 17.2K 4.3K

Üniversite okumak için taşındığım şehirde mahallenin yavşağına aşık olacağımı nerede bilebilirdim... More

[-1-]
[-2-]
[-3-]
[-4-]
[-5-]
[-6-]
[-7-]
[-8-]
[-9-]
[-10-]
[-11-]
[-12-]
[-13-]
[-14-]
[-15-]
[-17-]
[-18-]
[-19-]
[-20-]
[-21-]
[-22-]
[-23-]
[-24-]
[-25-]
[-26-]
[-27-]
[-28-]
[-29-]
[-30-]
[-31-]
[-32-]
[-33-]
[-34-]
[-35-]
[-36-]
[-37-]

[-16-]

7.2K 468 137
By TheYoza

Yorum yapmayı unutmayın. Keyifli okumalar.



Elimi yüzümü yıkayıp Ozan'ın yanına adımladım. Mutfakta sigara içiyordu. Gözlerini tezgahın üzerindeyken dalgın bir ifade vardı yüzünde.

"Niye burda içiyorsun?" Dedim yanına adımlayıp.

Gözlerini bana çevirdi. "Su içmeye geldim, dalmışım."

Buzdolabını açıp içinde soğuk su olan bir litrelik su şisesini aldım. İlk Ozan'a doldurup uzattığımda "Eyvallah." Diyerek elimden aldı bardağı.

Kendime de doldurup içtim. Soğuk olduğu için beynim donmuş gibi hissederken bardağı tezgaha bıraktım.

Bu sırada zil çaldığında Ozan bitmemiş sigarasını söndürüp az önce su içtiği boş bardağa attı izmaritini.

Ben kapıya ilerlerken arkamdan geliyordu o da. Yarım ağız sırıttım.

Salak kıskanıyordu. Bana aşık olmadığı halde beni kıskanıyordu çünkü sikik egosu benim onun haricinde birinden hoşlanma ihtimalini kendine yediremiyordu. Gerçekten Ozan gibi tiplere çok sinir olmama rağmen nasıl tutulmuştum ona anlamıyorum.

Kapıyı açtığımda karşımdaki bedenle sırıtışımı düzelttim. "Hoş geldin." Dedim.

"Tut la şunları." Dedi elindeki çantaları bana verirken. Düşürecek gibi olduğundan tuttum hemen. Oğuz kafasını kafama tokuşturdu, bu onun dayı usulü selamlaşma şekliydi. "Hoş buldum."

Gözleri duvara yaslanmış düz bir ifadeyle bizi izleyen Ozan'a kaydı. Ozan onu baştan sona süzdü.

Oğuz yanına adımlayıp elini ona uzattı. "Oğuz." Dedi hafifçe gülümseyip.

Ozan birkaç saniye bekleyip elini kavradı ve sıktı. "Ozan." Dediğinde Oğuz'un kaşları kalktı.

Oğuz bana dönüp 'O Ozan bu Ozan mı?' Bakışları atarken ona kaş göz işareti yaptım sussun diye. Ozan korkağı şimdi 'niye söyledin' diye başımın etini yerdi.

"Akın bana evde biri olduğunu söylememişti." Dedi Oğuz benim peşimden salona gelirken. "Allah'tan birayı çok aldım, genelde Akın tek seferde 10 şişe içtiği için her seferinde bir sürü alıyorum." Oğuz, Ozan'a gülerek bunları anlatırken elimdekileri masaya bıraktım.

"Abart amına koyayım, yok yüz şişe." Dedim başımı sabır dilenir gibi sallayıp.

"Kanka rekorun 16 şişe." Dedi bir sandalyeye oturup.

"O tek seferlikti." Dedim karşısına oturup. O gün sabaha kadar kusmuş, kustukça içmeye devam etmiştim ve iki gün hiç bir şey yiyememiştim. Midem nasıl tek seferde hepsini kaldırdı hâlâ bilmiyorum.

"E ne kadarını yaptın?" Dedim çantasından eşyalarını çıkarıp.

"Yavrum taslağı çizdim ama bir türlü yapamadım kalanını. Kafam karıştı  çizgiler birbirine girdi." Dedi bana kağıtlardaki çizimlerini gösterip.

"Tamam taslağı bir daha çiz, ben çizgileri belirginleştiririm."

Başını salladı kalem ve cetvelleri çıkarırken. Onun tamamlayamadığı taslakları incelerken Ozan "Akın." Diye seslendi ama önümdeki kağıda odaklandığım için duymazdan geldim onu.

Ozan üzerimdeki tişörtün kenarından tutup çekiştirdiğinde ona baktım. Az önceki düz ifadesinden sıyrılmıştı. "Acıktım ben." Dediğinde masum ifadesi yutkunmamı sağlamıştı.

"Dolaba bir bak." Dedim dalgın bir ifadeyle.

Başını iki yana salladı. "Sen banyodayken karıştırdım biraz ama adam akıllı yiyecek bir şey yoktu."

"Söyleyeyim." Dedim telefonumu elime alıp.

Durup göz ucuyla Oğuz'a baktı. Oğuz ikimizi boşvermiş, önündeki kağıtlarla ilgileniyordu.

Ozan bana yaklaşıp "Para yok ben de." Dedi kısık bir sesle.

"Tamam ben de var." Dediğimde gözlerime emin olamayarak bakıp önüne döndü. Normalde asla para mevzusunu umursamazdı, şimdi niye takmıştı buna?

Yemekleri sipariş edip tekrar önüme döndüm. Ozan birkaç saniye boş boş bana baktığında 'ne var?' Anlamında göz kırptım. Cevap vermek yerine dudaklarının tek kenarı kıvrılırken önüne döndü.

Telefonuyla ilgilinmeye başladığında bu tepkisi istemsizce heyecanlanmamı sağlamıştı. Niye öyle gülüşmüştü ki şimdi?

Dakikalar sonra yemekler gelince Oğuz aç olmadığı için yememişti. Ben de bir yandan ona yardım edip, bir yandan ağzıma birkaç lokma bir şeyler atıyordum.

Ozan ise bizi salmış, bir yandan yemek yiyip bir yandan telefonundan açtığı maçı izliyordu. Arada bize bakıp duruyordu.

Ağzımdaki lokmayı çiğnerken yaptığım perspektifi Oğuz'a gösterdim.

"Mükemmel olmuş yavrum, tam kafamdaki gibi." Dedi memnun bir ifadeyle.

"Boyutlarına bir baksana, doğru yazmış mıyım?" Diyerek onun önüne bıraktım elindekini.

"Bakayım." Dedi kağıttakileri kontrol ederken.

"Bir şey diyeceğim," Ozan'ın konuşmasıyla ikimizde ona baktık. Ozan yemeğini bitirmiş, arkasına yaslanmıştı. Burnunu çekti bir kere. "Siz de normal mi böyle hitaplar? Arkadaş kardeş fark etmiyor mu?"

Kaşlarımı çattım.

"Nasıl?" Dedi Oğuz da ona ben gibi bakarken.

"Yavrum diyorsun ikidir, gayler için normal mi bu?"

Kaşlarım kalktı. Oğuz'un bana yavrum demesine mi takılmıştı şimdi bu ayı.

"Reis ne gayi?" Dedi Oğuz kaşlarını çatıp. "Gay falan değilim ben."

"Değil misin? Sadece kızlar mı yani?"

Oğuz başını salladı. "Evet, dibine kadar düzüm."

Ozan afallayarak bana bakarak. "Eee, bu bilmiyor mu?" Diye sordu.

"Biliyor." Dediğimde daha da şaşırmıştı. "Herkes senin gibi cahil değil güzelim."

"Siktir lan." Dediğinde sırıttım. Resmen beni başkasından kıskanmıştı. Ozan masanın üzerindeki paketimi alıp ayağa kalktı. O mutfağa giderken arkasından baktım.

Oğuz bana yanaştı ve kısık bir sesle. "Kanka seninki çok sert duruyor, hiç yavşak gibi değil."

Oğuz'a döndüm. "Senden hoşlanmadı o yüzden. Yoksa normalde böyle değil."

"Kıskandı mı yani seni?"

'Bilmiyorum' gibisinden dudaklarımı büzdüm. "Bilmem, galiba."

"Vayy."

"Dur şunun yanına gideyim de öpeyim biraz." Dedim ayağa kalkarken.

Sırtıma vurup "Kılıcın keskin olsun." Dediğinde sırıtarak ona bakıp mutfağa adımladım.

Ozan sırtını mutfak penceresine yaslamış, telefonuna bakıyordu. Sigarasını yakmamıştı daha. Yanına adımladığımda göz ucuyla bana baktı ve tekrara önüne çevirdi bakışlarını. Az önce kıskançlık yaptığını fark ettiğimi anlamış olduğundan yüzüme bakamıyordu.

Karşısına geçip bir elimi beline koyduğumda kaşlarını çattı. İyice dibine girdim.

Gözleri tekrardan telefonuna kaydı saniyelik olarak. Ben de bakışlarımı ekrana çevirdim. Bir yazı okuyordu. Eğer bir kızla konuşuyorsa yüzüne tokat atardım, neyse ki konuşmuyordu.

"Hayırdır?" Dedi göz kırparak. Telefonu kapatıp pencerenin kenarına bırakmıştı.

"Asıl sana hayırdır?" Diğer elimi de beline sardım.

Soruma cevap vermeyip beni hafifçe göğsümden itti. "Çekil."

Cıkladım. "Yok, öpmeden bırakmam." Dediğimde gözlerini kırpıştırdı.

"Ne?"

"Az önce çok sevimliydin, öpeceğim yoksa içimde kalır."

"Öpme git." Dedi çocuk gibi direterek.

Gülümsedim hafifçe. "Az önce sen öpmek istiyordun, şimdi de ben istiyorum." Şu an ona yaptığımı ilk uyandığımız da o bana yapmıştı.

"Taşak geçiyordum, yoksa niye öpeyim seni?" Bu dediğimi sinirlerimi bozacakken cümlesinin sonunda gözlerinin bir saniyeliğine dudaklarıma kaymasıyla sadece keyiflenmiştim.

"Niyesi mi var, tadıma bakmış olursun işte." Yarım ağız sırıttım ve sesimi biraz daha kısarak "Çok tatlıyımdır hem ben, belki beğenirsin."

Durdu birkaç saniyeliğine. Başını başka tarafa çevirdi. "Olmaz oğlum." Dedi çatık kaşlarıyla.

Tamam, homofobik olduğu için yavaş gitmeliydim. Birden dudaklarına yapışırsam elbet ki bunu normal karşılayamazdı.

Beline sardığım ellerimi arkada birbirine kavuşturduğumda resmen onu kollarım arasına almıştım. Ve Ozan tepki vermiyordu!

Ona yanaşıp burnumun ucunu hafifçe yanağına sürdüm. Ardından biraz eğilerek dudaklarımı boynuna sürttüm. Huylanmış olmalı ki bir elini başımın üzerine koydu.

Dudaklarımı boynuna bastırıp öptüm yumuşak bir şekilde. Ağzımı aralayıp derisini dişlerim arasına aldım. Acıtmayacak şekilde ısırdım ve dişlerimden kurtarak dudaklarım arasında sabitledim. Emmeye başladığımda ağzımdaki ıslaklık bulaştı boynuna.

Gözlerim kapandı kendiliğinden. Dudaklarım arasında ağzımın içine çektiğim derisini bırakıp üzerini öptüm ve öpücüklerimi sürüyerek biraz daha yukarısını emmeye başladım bu sefer.

Ozan'ın sessizce bana izin veriyor olması beni daha da etkilerken boynunu yemek ister gibi emiyordum. Ağzımı daha çok açıp daha çok aldım onu kendimle ıslatarak.

Ozan bu sefer çok kısık bir sesle inleyince belindeki kollarımla onu kendime çektim ve bedenime bastırdım bedenini.

Boynunu açlıkla emerken Ozan elini omuzuma koyup beni ayırmaya çalıştı. Onu umursamadan emmeye devam ettiğimde daha sert bir şekilde beni ayırdı kendinden. "Yeter coştun ha." Dedi bozulan yakasını düzeltip.

Çeneme kadar akan salyamı koluma sildim ondan ayrılırken. Boynuna baktığımda kıpkırmızı olduğunu ve diş izlerimin çıktığını gördüm.

Her yerine izlerimi bırakmak istiyordum.

Ozan elini boynuna attığında parmaklarına benim boynunu emerken elimde olmadan akan salyam bulaştı. Afallayarak eline baktı. Ardından çatık kaşlarıyla bana baktı. "Köpek misin oğlum?" Elindeki ıslaklığa tiksinerek veya garipseyerek bakmamıştı.

Lavaboya adımlayıp parmak uçlarına su tuttu. Göz ucuyla bana bakarak salona döndü.

Arkasından bakarken yutkundum ve ellerimle gözlerimi ovaladım.

"Tüm sevdiklerinin öldüğünü düşün Akın..." diye kendi kendime mırıldandım mutfakta turlarken. "Ozan yok, onu düşünme." Onu düşünürsem az önce yaşananlardan sonra etrafta isyan bayraklarını çekmiş sikimle dolaşmak zorunda kalırdım.

Bu çocuk delirtiyordu beni.




Continue Reading

You'll Also Like

128K 5K 28
"Ne sanıyorsun sen kendini? Sevgili değiliz, asla olamayız, sen beni korkutuyorsun ve zarar veriyorsun!" Dedim direkt, kısa bir sessizliğin ardından...
1.9K 315 6
Umay: Sen görmezden geldikçe ben de daha çok seveyim belki görür dedim Hazan: İyiymiş Hazan: Dosyaları getirir misiniz artık? İki kadının aşkını anla...
3.1K 126 6
Tarık zengin ve şımarıktır. Babası Yusuf kayaalp onu yaptığı hatalarla hep cezalandırır ama son hatasının cezası diğerleri kadar hafif değildir. onu...
1.1M 119K 41
Meslek lisesine gelen yabancı çocuk.