AlGon🌼🤍

By okuyanladyy

56.2K 2.9K 5.9K

"Aklına pek güvenme yani Alaeddin, bir güzelin gülüşüne bakar yitirmen" Diyen Orhan'a baktı Alaeddin... Etraf... More

Bilgilendirme💫
1- Söğüt
2- Kimsin Sen Hatun?
3- Açtığın Yarayı Sar!
4- Uç Pazar
5- Yüreğe Yağan Sevda
6- Yaralarını Ben Sarayım🩹
7- Düşman Beldenin Yaman Güzeli
8- Tabip Şehzade
9- Şifa, Zehrin Kendisidir
10- Vazife, Konya!
11- Ecel mi, Derman mı?
12- Papatyalar🌼
13- Kayıplar!
14- İnanır mısın?
15- Öleceksiniz!
16- Peşimi bırak!..
17- Çözüm belli💫
18- Ben ettim!
19- Düğün Alayı
20- Mendil💙
21- Kerem ile Aslı 💕
22- Kervanlar
23- Zümrüt Yüzük/1
24- Zümrüt Yüzük/2
25- Mağara
26- Alaeddin Ali!✨
27- Hazırlıklar Başlasın!
28- Toy🎉
29- Er Meydanı
30- Derdim Dermanım
31- Ömrüm ömrüne denk
32- Hileci Şehzade
33- İlk Sevdam🌼
34- Son Sevdam🤍(Final)
Yeni Kurgu Duyurusu✨
Gururuna Düşman/1
Gururuna Düşman/2
Gururuna Düşman/3
Gururuna Düşman/4
Gururuna Düşman/5
Gururuna Düşman/7
Gururuna Düşman/8
Gururuna Düşman/9
Gururuna Düşman/10
Gururuna Düşman/11
Gururuna Düşman/12
Prenses/1

Gururuna Düşman/6

1.2K 86 348
By okuyanladyy

Keyifli okumalar, bol satır arası yorum yapmayı unutmayın lütfen💙🌼🦋

--------------------🍃------------------

"Alaeddin, evladım!" diyen Bala oğlunun boynuna atıldı hemen. 

Gonca, tüm heybeti ve dik duruşuyla atının üzerinde dururdu hâlâ. Sırma olarak tahmin ettiği hatundaki bakışlarını çekerek tek seferde indi atından. Yavaş ve kendinden emin adımlar ile Alaeddin'in yanından geçerek atasına doğru gitti. Alaeddin, giden hatunun arkasından baksa da Gonca onu pek umursuyor gibi görünmezdi. Hatta Osmanoğullarını görmez gibi dururdu. 

Sırma, Gonca'nın üzerindeki bakışlarını bir türlü alamazdı. Gonca'yı gördüğü an yüreği ezilir gibi olmuştu. Hatunu bu denli güzel de beklemezdi, Alaeddin'in onun yanında gülümsemesini de. Oysa o bu saraydan girende Alaeddin'in yüzündeki bahar yerini kışa bırakmış, gülücükleri soğuk birer toprağa dönmüştü. "Gurursuza bak hele, bir de utanmadan saraya gelir. Yüzsüz!" dedi Sırma sinirden kasılan çenesi ile.

"Kızım..." dedi Yakup yumuşak bir sesle. Gülümseyip eğilerek babasının elini öptü Gonca. Kızına sıkıca sarıldı Yakup. 

Babasından ayrılan Gonca anasına döndü. Dimdik dururdu saadet hatun. Yüzündeki gururlu ifadeden anlaşılırdı ki kızının kurtulacağına olan inancını heç kaybetmemişti. Sert bir huyu vardı Saadet hatunun. Duygularını pek belli etmeyi sevmezdi, ne olursa olsun dik dururdu. Gonca anası gibi yetiştiğini imdi fark ederdi. Ketumluğu, bir şey olanda kuyruğu dik tutma çabası, yıkılmayıp pes etmeyerek devam etme hırsı... Anasının elini öpüp sıkıca sarıldı Gonca. 

"Pek güzelmiş maşallah" diye fısıldadı Nilüfer, yanındaki Fatma'ya. 

"He ya, heybetini gördün mü? Kim der ki esir düşmüş. Pek kuvvetli biri maşallah" dedi Fatma da fısıldayarak. 

"Şşş" diyerek kendi arasında konuşan kızları susturdu Malhun. 

"Güzel değil midir Bala ana?" diyen Fatma anasının ters bakışlarına rağmen konuşmaya devam ediyordu. 

Bala, Gonca'daki bakışlarını Malhuna çevirdi. "Valla ne yalan diyeyim, ay gibin parlar. Maşallah denildiği kadar varmış" dedi Bala. 

"Belli ki Alaeddin de siz gibi düşünür" diyen Malhun başı ile Gonca'ya bakmakta olan Alaeddin'i işaret etti. 

Alaeddin çaktırmadan Gonca'ya bakmaya çalışıyordu zira ilk defa bu kadar sırıtırken görüyordu onu. Gonca'nın yüzündeki gülüşü gördükçe buz tutan yüreği erirdi sanki. Yıllar sonra huzuru hissederdi. Yüzündeki gülüşten habersiz Gonca'ya bakıp iç çekti Alaeddin. Tam o vakitte Gonca'nın da gözleri Alaeddin'e doğru kaydı. Ufacık bir tebessüm ile Alaeddin'e bakan Gonca hemen kaçırdı bakışlarını. Alaeddin daha geniş bir şekilde sırıtmıştı ki işittiği ses ile eriyen yüreği tekrar buz tuttu. Sırıtışı yüzünden akıp gitti. 

"Hoş gelmişsin beyim" diyen Sırma, yalancı bir mutluluk ve sevinçle Gonca'nın yanından geçerek Alaeddin'in önünde durdu. Gonca'nın yanından geçerken küçümseyen bakışlarını atmayı da ihmal etmemişti. 

Alaeddin'in eline yönelen Sırma buna fırsat bulamadan elini yüreğine koyarak selamladı onu Alaeddin.

Alaeddin'in eline uzanacak olan elini çekerek dik durdu Sırma. Alaeddin'in gözlerinin içine kırgınlık ve öfke karışımı duygularla bakıyordu. 

"Hoş gelmişsin Alaeddin evladım" dedi Mahmud bey. Elini yüreğine götürerek selamladı onu Alaeddin. 

Bütün keyfi kaçmış, huzur gitmişti. Dün geceden bu yana canının acısına rağmen yaşadığı o huzurlu vakitler birer düş gibi gelirdi ona. Düş bitmiş Alaeddin gerçekliğe dönmüştü. 

Osman ters ters baktı oğluna. Alaeddin bakışlarını babasına hiç çevirmedi bile. 

"Geçmişler ola Alaeddin bey." diyen kudretli sese çevirdi bakışlarını Alaeddin. Yakup beydi konuşan. Yakup beye cevap vermeden evvel kısa bir an Gonca'ya kaydı Alaeddin'in bakışlarını. Sonra hemen kendini toparlayarak gülümsedi Yakup beye. Elini yüreğine bırakarak cevapladı onu. "Var olasın Yakup bey. Eğer Gonca hatun olmayaydı geçmiş olan tek şey bu cihandaki varlığım olacaktı." 

Alaeddin'in Gonca'yı övmüş olması Sırma'nın sinirden kızarmasına neden olmuştu. Bakışlarını öldürmek istermiş gibi Gonca'ya çevirdi lakin karşılığında boş bakışlar aldı. Hiçbir duygu yoktu Gonca'nın gözlerinde. Bakanda yok gibi hissederdi insan kendini. Sanki yokmuş da ondan kimseyi göremiyormuş gibi, görmediği içün kimseyi kâle almıyormuş gibi... Gonca'nın bu tutumu daha da sinirlendirdi Sırma'yı.

"Var olasın kızım" diyen Bala, Gonca'ya dönüp gülümseyince nefretle Bala'ya döndü Sırma. Bir şeyler demek içün hazırlanırdı ki anası durdurdu onu. 

"Var olacak bir şey etmedik Bala hatun. Kim olsa, kim içün olsa aynı şeyleri ederdi zaten. Kaderimiz bir yazılanda yan yana düştük. O kaderde ölüm yokmuş payımıza yazılan" dedi gonca tüm asaleti ile. 

Gonca'nın her bir kelamı güller açtırırdı Alaeddin'in yüreğinde. 

"Hele biraz dinlenin meseleyi enine boyuna konuşuruz." dedi Osman. Bala da başını yavaşça sallayarak yarenine döndü. 

"Gonca hatun içün garp tarafına bakan büyük odayı hazırlayın kısmet." Bala'nın emri ile gidecek olan hatunu durdurdu Alaeddin. Herkesin onu dinlediğini fark etmezdi bile. 

"Garp tarafındaki oda çok yel alır, orası olmaz. Gonca hatun dün ıslandıydı. Yelde kalanda üşütür maazallah. Siz şarktaki büyük odayı hazır edesiniz." dedi Alaeddin. Cümlesini bitirende ona bakmakta olanlara çevirdi bakışlarını. Ne ettiğini fark edende boğazını temizleyip gözlerini kaçırdı. 

Sinirden köpürmek üzere olan Sırma orada daha fazla kalamayacağını anlayıp içeri geçmeye karar verdi. Geçerken de Gonca'nın omzuna çarpmak içün hamle edecekti lakin bunu evvelden sezen Gonca, Sırma ona yaklaşanda bir adım yana kayarak buna mani oldu. 

Yanından geçerken de Gonca'ya ters bakışlarını dikmiş olan Sırma hiç bir karşılık alamadı. Gonca ona bakmazdı bile. Bala'ya ve diğer herkese baş selamı verende kendisi içün ayarlanan odaya doğru ilerledi. 

Germiyan ve Karaman haneleri gidende oğlunun yanına adımladı Osman. "Sen ne edersin Alaeddin?"

"Ne etmişim beyim?" 

"Hatununun sana yaklaşmasına müsaade etmezsin, onda insan içinde, hatununun yanında başka bir hatun içün fikir beyan edersin. Mahmud beye düşmana bakar gibi bakarsın."

Sert bakışlarını babasına çevirdi Alaeddin. "Sırma hatunu imdi değil üç yıldır yanıma yaklaştırmazım zaten, Mahmud beye bugün değil yıllardır düşman gözü ile bakarım. Onca insan da olsa, Sırma hatun da olsa hakkında fikir beyan ettiğim hatun benim sözlüm Gonca hatundur. O sözü sen vermemiş miydin beyim? İmdi ne deyu bu söze göre hareket etmem canını sıkar?"

Osman derin bir nefes alarak elini oğlunun omzuna koydu. "Gonca sözlün olsa da hatunun Sırma'dır Alaeddin. Ona da verilmiş bir sözün vardır."

"Benim kimseye verilmiş bir sözüm yoktur. O sözleri hep siz benim adıma verdiniz. Evlen dediniz evlendim. Yediğin oyuna sesin çıkmasın dediniz, sustum. Alnına çalınan karayı yutacaksın dediniz, eyvallah dedim. Yetmedi gelip karşıma, imdi de bir daha evleneceksin dediniz. Devletin bekası içün ona da tamam dedim. Daha benden ne istersiniz bilmezim. Yıllardır beni attığınız cenderede kavrulur dururum da sesimi işitmezsiniz. Ataşa atmak içün beri durmazsınız. Yıllar sonra ilk defa ben içün karar verdiğiniz bir şey yüreğime huzuru getirdi. İlk kez içten gülerken buldum kendimi. Siz dediniz deyu değil ben istediğim içün evlenmek isterim." konuşurken kızaran Alaeddin aile fertlerinin her birine bakıp babasında durdu tekrar. Bütün ailesi yarı hüzün yarı da şaşkınlıkla bakardı ona. 

"Sırma hatunu heç bir vakit hatunum olarak görmedim. Karamanları heç bir vakit sevmedim. Alnıma çaldıkları kara yazıyı unutmadım. Bilirim gayrı bunun içün yapılacak bir şey yoktur. Lakin imdi vaziyet başkadır. Gonca hatun vardır. Sırma hatunu sevmeye çalışsam da yüreğinin karalığı buna müsaade etmemişti. Hanem olmadı, huzurum olmadı. İmdi Gonca vardır. Hane de olur bana huzur da. Çok bir şey istemem ki! Beni essahtan seven bir hatun, sessiz sakin, huzurlu bir hane isterim. Eğer bunun içün karşı karşıya gelen Gonca ve Sırma hatun olur ise benim yerim her dem bellidir bilesiniz" diyen Alaeddin hanesini geride bırakarak odasına doğru gitti. 

....

"Yalan konuşursun Aykız!" diye gürledi Gonca. 

"Yok gülbacım vallahi kefere pusu atan-" 

"KES!" diye bağıran Gonca elini kaldırarak susturdu Aykız'ı. Aykız'a doğru yaklaşıp gözlerinin içine baktı öfkeyle. "Ben yalan konuştuğunu anlamaz mıyım Aykız? Kaç yıldır tanırız birbirimizi? Benim tepemin tasını attırma. Zati tahmin ederim ne olduğunu, kendin söyle" 

Derin bir nefes alan Aykız, bakışlarını önüne eğdi. "Sırma hatun etti" 

"Sebep?" dedi Gonca sinirle. Aykız, Gonca burada yok iken olanları bir bir anlattı. O anlattıkça öfkeden odada adımlayıp durdu Gonca. 

"Alçağa bak sen! Ben de Gonca isem bunun bedelini sorarım sana!" diyen Gonca başlığına uzanarak taktı. 

"Ne edeceksin Gonca?" dedi Aykız telaş ile. 

"Ben ne edeceğimi bilirim, sen merak etmeyesin" diyen Gonca, hançerini de kemerine yerleştirerek üzerini düzeltti. Üzerindeki mor kaftan ile masallardaki peri kızlarından bile daha güzel görünürdü. Üzerini kontrol eden Gonca, omuzlarını dikleştirerek ayrıldı odasından. 

Öğlen aşı için bahçede koşuşturan hatunlar aynı vakitte konuşurlardı da. Lakin sarayın bir tarafından çıkan Sırma'nın yarenlerden birine çarpmasıyla sustular. Bahçenin bir yanında da alplar kurulan sofraya oturmuş şerbet içerdi. Kayı, germiyan ve dahi karaman alpları hep bir aradaydı. Kocaman bir sofra hazırlanır idi. Hanelerden ise heç kimse ortalıkta görünmezdi. Herkes gerginlik çıkmasından korktuğundan sebep kendisine tahsis edilen odaya çekilmişti.

"Bir işi de başarın!" diye gürledi Sırma. 

"Kusura kalma Sırma hatun" dedi yaren mahcubiyet ile

"Heç bir işi beceremeyin, sonra da kusura kalma deyin! Biz sizi ne deyu getirdik ki anlamazım!" dedi Sırma. Hatuna çarpıp tasları düşüren kendi değilmiş gibi. Herkes huzursuz bir şekilde ona bakar idi. "Sahi ben seni daha evvel heç görmediydim. Sen de kimsin?" karşısındaki hatun cevap vereceği sırada Germiyan alplarından biri hızla ayaklanıp bağırdı. 

"Destur, Gonca hatun gelir. Toparlayın kendinizi alplar" 

Germiyan alpları hızla ayaklandılar. Bahçedeki her bakış onlardan tarafa mor kaftanı ile süzülerek gelen hatuna döndü. Yürüyende salınan kisvesi baharda açan çiçekleri andırırdı. Sert ve kendinden emin adımlarla yürüyen Gonca karşısına kitlemişti bakışlarını. 

Sırma, ondan taraf gelen kadına nefret ile bakıp ellerini arkasında birleştirdi. "Hah ben de nerde kaldı derdim!" dedi kendi kendine şeytanca sırıtarak. Aykız olayının duyulacağını elbet bilirdi. Bütün bir gün bunu beklemişti. Belini dikleştirip yüzüne alaycı bir gülüş yerleştirerek gelecek olan Gonca'ya hangi lafları edeceğini bir bir saydı içinden. "Rezilliğin yetmez, gel de az ben de rezil edeyim seni" diyerek de sırıttı. 

Onu duyan hatunlar gerildiler. Sırma'nın çarpmış olduğu hatun Germiyanlardan Ülgen hatun idi. Sırma'nın söylediği şey ile öfkeden yanıp kavrulsa da sustu. 

Onlardan tarafa emin adımlar ile gelen Gonca beklenilenin aksine Sırma'ya bakmadı bile. Oradaki hatunlara ve alpları başı ile selam vererek Sırma'nın yanından geçip gitti. 

Gonca'ya laf sokmak içün ağzını açmış olan Sırma, Gonca'nın yanından geçip gitmesini beklemezdi. Öylece kalakaldı orada. Bir hatunlara baktı bir giden Gonca'nın arkasından. Sinirden kızaran yüzü ile çekti gitti odasına doğru. 

"Herkesi kendin gibi zannetmemek gerekir işte." diye mırıldandı uzaktaki Fatma. Olaylara birebir şahit olmuş, ne olacak deyu izlemişti. Bir şey olmadığını görende Gonca'nın gittiği tarafa, divana doğru adımladı o da. 

"Asilzadem nasıl da her yerde ışıldar" dedi Ülgen gerine gerine. Bunu özellikle de Sırma'nın yareni Fitnat hatuna bakarak söylemiş idi. Giden Sırma'nın arkasından kıs kıs gülen hatunlar işlerine devam ettiler.

...

"Destur var mıdır Osman bey?" diye seslenen Gonca'yı onayladı Osman. 

"Buyurasın Gonca hatun"

Gonca açılan kapıdan girdiği gibi Kayı ve Karaman hanelerini karşısında gördü. Yüzlerindeki ifadelerden anlaşılırdı ki tatsız bir mesele üzerine tartışırlardı. Meseleyi tahmin etmek de pek zor değildi. 

Gonca herkese başı ile selam vererek doğruca Osman'ın gözlerinin içine baktı. Osmanoğullarından bir Fatma bir de Alaeddin bey eksikti. Çok geçmemişti ki Fatma da Gonca'nın hemen arkasından geldi divana. 

"Hayır olsun Gonca hatun. Bir mesele mi vardır?"

"Mesele sizin divanınızda, sizin huzurunuzda el kaldırılan yarenimdir" dedi Gonca sert sesi ile. 

"Şikayete mi geldin çocuklar gibi" diyerek güldü Afife aşağılayıcı bir şekilde. 

"Şikayet değil Afife hatun, uyarıya geldim. Dua edin ki geldim, gelmese idim kızınızın kellesi size gelirdi." dedi Gonca bakışlarını ona çevirerek. 

"Sen bizi tehdit mi edersin?" diye sordu öfkeyle Mahmud. 

Onlardaki iğrenen bakışlarını Osman beye çevirerek Karamanlar ile muhabbeti kesti Gonca. Gonca'nın onlara cevap vermemiş olması çok sinirlendirirdi onları. 

"Gon-" 

"Müsaadenizle ben konuşayım Bala hatun. Zira sizin konuşacak bir şeyiniz olaydı bunları Sırma hatuna derdiniz." diyen Gonca, Bala'nın lafını kesti. "Ben atamın tek kızıyım Osman bey. Kendi sarayımda biricik iken sizin sarayınıza ikinci olmaya gelirim. Rabbim şahit mesele devlet meselesi olmasa ömrüm yettiğince geçmezdim sarayınızın önünden. Lakin kader böyle yazılmıştır deyip kaderime boyun eğdim. Neler hissettiğimizi de elbet en iyi siz bilirsiniz." diyen Gonca durup Bala ve Malhun'a baktı. 

Derin bir nefes alıp devam etti. "Atamı, anamı ardımda bırakıp da gelirim ben Osman bey. Heç bir vakit yürüdüğüm yollarda durup geriye bakmadım çünkü atamın ardımda olduğunu bilirdim. Yanıma bakmadım çünkü ağabeyimin kuvvetini hissederdim. Önümde her daim anamın açtığı ışıklı yollar var idi. Bu saraya geleceksem sizi de anam, atam, ağabeyim bellerim. Belleyende bana itimat göstermenizi beklerim. Ben burada yok iken hakkıma girilende, kötü kelam edilende, benim olana hor davranılanda isterim ki hanem bildiklerim hakkımı gözetsin."

"Biz de seni hanemizden biliriz kızım. Hakkın hakkımızdır elbet" dedi Bala. 

Gülümseyip başını salladı Gonca. İnanmaz gibin dururdu. Yüzünde heç bir yakınlık ifadesi yok idi. Odadakiler birer vazife gereğimiş gibi bir soğukluk ve mecburiyet ile bakardı onlara. 

"Öyle olaydı hakkımda kötü kelam edilende susup kenara çekilmezdiniz Bala hatun. Sırma hatun ilk geleninizdir, elbet sevip sayacaksınız. Buna diyecek bir şeyim yoktur. Lakin unutmayın ki ben bu saraya kendi rızam ile ikinci olarak gelmem. Heç kimsenin beni hor görmesine, kötü kelam etmesine müsaade etmem. Heç tanış olamadık, konuşamadık. İmdi konuşalım ki sonradan aramızda mesele olmasın." durup Osman'ın gözlerinin içine baktı. "Eğer siz benim hakkımı müdafaa edemeyeceksiniz bilin ki ben kendi hakkımı müdafaa ederim. Ve sizi temin ederim ki ben hakkımı savunanda ne olacağını heç hesap etmem. Birlik edelim der iken beyliklerin birbirine düşmesine sebebiyet verirsiniz. Ben Germiyanoğlu Yakup Bey kızı Gonca hatun, ben heç bir haksızlığın altında kalmam" 

Derin bir nefes alan Osman başını yavaşça aşağı yukarı salladı. "Bu meseleyi Alaeddin bey ile konuştun mu?" 

Ufak bir gülüş takındı Gonca. "Konuşmadım Osman bey zira bu meselenin Alaeddin beyi alakadar eden bir tarafı yoktur. Bu meseleler olanda o da benle bir mağarada esir idi. Alaeddin beyin kelamları Sırma hatuna tesir edeydi divanda o densizlikleri etmezdi deyu düşünürüm" 

"Sen kime densiz dersin hadsiz!" dedi Afife. 

Onu umursamayan Gonca, osmanoğulları üzerinde gezdirdi bakışlarını. "Saygısızlık bilmeyin lakin bu meseleler Alaeddin beyin değil sizin sorumluluğunuzdadır. Bu ahvalle düşmeyi biz seçmedik ki bu ahvalden çıkmak içün biz debelenelim.  Sırma hatun yerini bilir ise ben de bilirim ve mesele çıkmaz. Bilin ki divanda olan hadsizliği bir daha kabul etmem. Müsaadenizle." diyen Gonca selam verip kimsenin cevap vermesini bile beklemeden çıktı divandan. 

Arkasında bir enkaz bırakmıştı. Divandaki heç kimse konuşamadı bir müddet. Sonra Fatma müsaade isteyerek koşturarak çıktı odadan. 

Gonca, koridorda sırıtarak ilerlerken adı bağırıldı arkadan. 

"Gonca hatun!"

Gonca işittiği ses ile derin bir sabır çekip döndü arkasını ve onu çağıran Sırma ile yüz yüze geldi. Sırma'nın gözlerinden geçen nefret selleri Gonca'nın içini üşütmüştü. Beklenilen yüzleşme imdi olacaktı demek ki. Gonca ellerini arkada birleştirerek baktı sırma'ya. 

"Sırma hatun?"

"Senin heç utanman, arlanman yok mudur hatun? İm-" diye kelamlara başlayan Sırma'yı tek elini kaldırarak susturdu Gonca. 

Gonca'nın eline şaşkınlıkla bakan Sırma ne diyeceğini bilemediğinden susmuştu bir an. Zira kendisine böyle muamele eden olmamıştı daha evvel. 

"Konuşurken kelamlarını eyi seç Sırma hatun. Ben el kaldırdığın Aykız yahut bağırdığın Ülgen değilimdir. -Sırma'nın yüzüne eğildi ve fısıldayarak ekledi- Kara kelam eden o dilini çekere alırım"

Hiddetlenen sırma hançerini çekmek içün hareketlendiyse de Gonca elini Sırma'nın elinin üzerine bastırarak hançerin kınına geri girmesine neden oldu. 

"Se-sen hangi cürret ile benle böyle konuşursun!?" diye bağırdı sırma kızaran yüzü ile. 

Gonca sakince gülümseyip elini Sırma'nın elinin üzerinden çektive midesi bulanıyormuş gibi eline bakarak mendilini çıkarıp sildi elini. Gonca'nın her hareketi daha da bir sinirlendirirdi Sırma'yı. 

"Bu yaptıklarını sana ödetecem, bunu sakın unutma! Şu saraya adım attığın güne lanet eder olacaksın!" dedi Sırma gözlerini kısıp nefretle konuşarak.

Ufak bir kahkaha attı Gonca. "Ne edersin Sırma hatun, bir oyun da bana mı kurarsın?" dedi Gonca, Sırma'nın gözlerinin içine bakarak. 

Donup kaldı Sırma. Gonca'yı tehdit etmek içün kalkmış olan parmağı havada kalmıştı. Gonca, bir yüzüne bir havadaki parmağına bakıp dalga geçermiş gibi sırıttı. 

"Se-sen ne dediğini sanırsın?"

"Ne dediğimi pek eyi anladın bence Sırma hatun. Boşuna ahmak ayaklarına yatma, ben yemem! Utanmaz dersin bana lakin esas utanmazı görmek istiyor isen aynaya bakasın." 

Şaşkınlıktan dili tutulmuş Sırma'yı orada öylece bırakıp arkasını döndü. Lakin aklına gelen şey ile hemen tekrar Sırma'ya baktı ve keskin bir ses ile konuştu. 

"Ha bi de! Bir daha benim çevremden herhangi birine dokunmaya kalkar isen ellerini kırarım!" diyerek arkasını dönüp gitti Gonca. 

"SEN BENİMLE HANGİ CÜRET İLE BÖYLE KONUŞURSUN! HADSİZ!" diye bağırdı Sırma lakin nafileydi. Nefes nefes kalmış olmasından sebep kızarmıştı. "Alaeddin neler anlattı sana? Bunları konuşacak kadar mı yakınsınız?" dedi kendi kendine ağlamaklı bir sesle. Dönüp gitti odasına. 

Öğle aşı vakti gelende Gonca inmemişti sofraya. Müsaade isteyerek odasına çekilmişti. Gonca'yı görmek içün gelmiş olan Alaeddin, Gonca'nın inmediğini öğrenende çok kalmamış yarasını bahane ederek kalkıp gitmişti. 

....

Akşam olanda uyku tutmadığı içün oflayıp durdu Gonca. Yataktan kalkıp başlığını taktı ve kaftanını giyerek salona çıktı. Heç bir ses çıkmazdı saraydan. Şöyle bir bakındı etrafına. 'İmdi burası benim sarayım mıdır?' diye sordu kendine içinden. Saray diyende aklına Alaeddin bey gelmişti. Genişçe gülümsedi. Bugün sabahtan sonra heç görmemişti onu. Sesini pek özlediğini fark etti. Derin bir iç çekerek bahçeye inmeye karar verdi. 

Uykusu gelmeyen Alaeddin'in gözünün önünden tek bir görüntü geçer dururdu: Gonca... Gülüşü, bakışı, sesi aklına gelende uykuları kaçmıştı Alaeddin'in. Yataktan doğrulup heyecan ile atan kalbinin üzerine bıraktı elini. "Oy Allah'ım oy. Bu günleri de görecektim demek ki" diyerek sırıttı kendi kendine. Gonca'nın saçları aklına gelende kesilen nefesini açmak içün pencereyi açıp hava almak istedi. Başaramadı. 

Usulca masasına doğru ilerleyip oturdu ve karşısındaki kağıtlara bakarken kalemi aldı eline. Kağıdı çizip dururken aklına gelirdi Gonca'nın gözleri. Derin bir nefes alıp gülümsedi ve boş boş çizdiği kağıdı kenara bırakarak temiz bir kağıt aldı önüne. Aklına düşen orman gülünü elinden geldiğince karaladı kağıda. 

İşi bitende kağıda bakıp gülümsedi resmi bile huzur verirdi Alaeddin'e. Kağıdı çekmeceye kaldırarak doğruldu ve bahçeye çıkmak içün dışarı doğru adımladı. 

"Çiçeklere bakan bir çiçek görmeyi beklemezdim burada" dedi Alaeddin gülerek. Kendi elleri ile ektiği çiçeklerin başına tünemiş güllere dokunurdu Gonca, usulca. 

Alaeddin'i işitende ufak da olsa irkildi. Alaeddin olduğunu görende sakinledi. 

"Sen miydin medreseli?" dedi gülerek.

"Başkasını mı beklerdin hileci hatun?"

"Hileci deme bana demedim mi sana?" dedi Gonca kaşlarını çatarak. 

Omuz silkti Alaeddin. Yanlış omzunu silkince yarası sızladı. Ufacık buruşturdu yüzünü ama acısını karşı tarafa belli etmemeye çalışarak geçip Gonca'nın yanına oturdu.

"Hayır olsun hileci hatun, bir şey mi oldu?"

"Yok, ne olsun? Daralanda hava alayım istedim. Sen?" 

"Ben de daraldıydım." dedi Alaeddin. İkisi de birbirlerine bakarak sustular biraz. 

Kendi kendine gülen Alaeddin'e kaşlarını çatarak baktı Gonca. "Ne deyu sırıtırsın medreseli?" 

"Bugün divana dalmışsın" dedi Alaeddin. 

"Sen onu nereden işittin, yoktun ki?" diyen Gonca sustu hemen ve anlamış gbi başını aşağı yukarı salladı. "Fatma hatun dedi sana demi?"

Şaşırdı Alaeddin. "Nerden bildin? Tanış olmadınız deyu bilirdim ben"

"Mağaradayken anlattıydın ya medreseli." dedi Gonca ters ters. 

"Sen benim anlattıklarımı hatırlar mısın?" diye sordu Alaeddin masumca. 

Güldü Gonca. "Ne deyu hatırlamayayım? Ettiğin her kelam, na buradadır" diyerek parmağıyla kafasını gösterdi Gonca. 

Genişçe gülümsedi Alaeddin. "Pek duymaz insanlar beni. İşleri düşmeyende anlattıklarım kalmaz hatırlarında" 

Gonca'nın yüzündeki gülüş dondu. Genzi ve dahi gözleri yandı. Koca bir bey oğluna reva görülenler canını sıkar olmuştu. Bazı kimseler bunu anlamasa bile Gonca eyi anlardı. Sesi duyulmayanın hailden sesi duyulmayan anlardı. Siz konuştukça birilerinin sağır olması çok can yakardı. 

"Ettiğin ve dahi edeceğin her kelam benim hatırımda olacak medreseli. Bir senin kelamların hatırımda olacak..." diye fısıldadı Gonca. 

Ne diyeceğini bilemedi Alaeddin lakin yüreği pır pır atar, yüzü baharı gören yeşillikler gibi ışıldardı. "Kelamlarım bir sanadır Gonca" diye fısıldadı Alaeddin. Sustular bir vakit. 

"Ne deyu Sırma hatunun yaptığını gelip bana anlatmadın da atama gittin Gonca?" dedi Alaeddin bir vakit sonra. Sesinde mecburiyet kokusu alınırdı. 'Sen içün' demesinin mecburiyetini arardı Alaeddin. 

"Senin bu mesele ile ne alakan vardı da boş yere canını sıkacaktım Alaeddin? Bir esir iken olanlar burada olanlardan sorulur idi, ben de öyle ettim. Hemi her şeyin cezasını sen mi çekeceksin? Heçbir dahlin, bilgin olmamasına rağmen ne deyu gelip canını sıkacaktım. Bizi bu vaziyete koyanlar atamlardı medreseli, o vakti bu meseleyle de onlar alakadar olacaklar. Olacaklar ki daha büyük meselelerin önüne geçsinler. Ben bugün bey huzuruna çıkıp derdimi anlatmayaydım yarın bir gün yayılacak yalan yanlış şeylere inanmaları olasıydı."

Gülümseyerek başını salladı Alaeddin. Yıllardan sonra ilk defa biri onu düşünür olmuştu. En ufak meselede Alaeddin'in kapısını çalıp dert yanan Sırma'dan sonra Gonca ilaç gibi gelmişti ona. 

"Kısa bir vakit sonra toyumuz vardır." dedi Gonca kısık sesi ile, gökyüzüne bakarken. 

Çiçeklerde olan bakışlarıyla başını sallayıp onayladı Alaeddin. "Lakin evlenmeden evvel o Moğol itinin kellesini yollayacam sana!" dedi nefretle Alaeddin. 

Göz göze geldiler tekrar. "Heç bir şeyi unutmadım! Allah şahidimdir, sana yaptıklarının bedelini ödetmeden hatunum deyip bakamam yüzüne. Erim deyip gelemem yamacına." 

Dolan gözleri ile onayladı onu Gonca. 'bana edilenler içün değil, sana edilenler içün' derdi şehzade. Gonca, Alaeddin'in kendisine vermiş olduğu değeri iliklerine kadar hissederdi. Başta ne kadar yakınıp ağladıysa da imdi hissederdi, karşısındaki er kaderiydi. Her şey güzel olacaktı. 

Gonca'nın yanağından akan yaşa uzanarak dokundu Alaeddin. Göz yaşının aktığı yolu takip ederek sildi o yolu Alaeddin. 

Gonca, Alaeddin'in gözlerinin içine bakarken Alaeddin'in ona uzattığı güle kaydı bakışları. Gülerek çiçeği alıp tekrar Alaeddin'e döndü Gonca. 

"Güle gül verilmez ya neyse" dedi Alaeddin. 

Güldü Gonca ve eline batan dikene kaşlarını çatıp baktı. 

"E dikenlidir bu Alaeddin!" 

"Sana ne kadar da benzer ama değil mi?" diyen Alaeddin güldü. Sinirle döndü şehzadeye Gonca. 

"Sen bana dikenli mi dersin?"

"Değil misin?"

"Değilim!"

"Bence öylesin. Malum mağaradan kaçarken bile dikenlerini batırmıştın bana. Yetmemiş gelir gelmez Sırma hatunu sinir etmişsin, yetmemiş divana girip Karamanları çıldırtmışsın, o da yetmemiş atamlara laf edip çıkmışsın divandan. Eh buradan bakılanda sivri dikenlerin görünür" Alaeddin'in gülüşüne karşılık sinirle bakardı ona Gonca. 

"Gayet sakin ve dahi sabırlı biriyimdir ben medreseli. Dikenli değilimdir!"

"Öylesindir Gonca. İnat etmeyesin."

"DEĞİLİM!" 

Gonca'nın çıkışına sesli bir kahkaha attı Alaeddin. Ayaklanmış olan Gonca, gülü Alaeddin'in yüzüne doğru salladı. 

"Canımı sıkarsın medreseli!" diyen Gonca, gülü Alaeddin'in kucağına fırlatarak gerisin geri odasına döndü. 

Arkasından sesli bir kahkaha attı Alaeddin. "Sen de benim canımı sıkarsın hileci hatun. Yalnız canımı da değil yüreğimi de... Öyle bir sıkılır ki sen deyu nefes alamaz olurum. Ne oldu bana, ne ettin bana?" diye kendi kendine konuşan Alaeddin kucağındaki gülü de alıp odasına döndü. 

Onları uzaktan izleyen Sırma bir yandan gözyaşları dökerken diğer yandan nefretle söylenirdi. Bu sarayda bulamadığı huzuru heç kimseye vermeyecekti. Alaeddin'in de Gonca'nın da burnundan getirecekti her nefesi, gülüşü, bakışı... Madem oyun isterlerdi o vakit o da oynardı! Öfkeli adımlarla odasına dönen Sırma, aklında koşuşturan tilkilerin kuyruğunu bağlamaya başlamıştı bile. 

...

Sabah olanda Germiyan hanesi sabah aşına dahi kalmadan ayrıldı saraydan. Gonca ve Alaeddin'in düğün toyu bu hafta olacaktı. 

Germiyanı geçirmek içün avluya gelmiş olan Kayılar her biri ile vedalaştı. Gonca herkese baş selamı vererek atına doğru ilerledi. Alaeddin de Gonca'nın atının yanında beklerdi. 

"Allah'a emanet ol hileci" diye fısıldadı Alaeddin. 

Gülümseyip cevapladı Gonca. "Allah'a emanet ol medreseli"

Gonca atına binecekken önünü kesti Alaeddin. İkisinin gözleri buluşanda kaşlarını çattı Gonca lakin Alaeddin'in yıldızı andıran güzel gözlerinin güldüğünü görende o da gülümsedi. 

"Bunu da alasın" dedi Alaeddin, bir tane gülü uzatarak. 

Bir güle bir Alaeddin'e baktı Gonca. "Dikenlerini ayırdım, gayrı batamaz canına, yakamaz canını..." dedi Alaeddin. 

"Hani güle gül verilmezdi?" dedi Gonca gülerek. Gülü hemen alıp kemerine sıkıştırdı ve etrafın bakındı kimsenin görmediğinden emin olmak içün. 

Fatma ev Nilüfer hatunların onlara baktığını fark edende kızarıp önüne döndü Gonca. Sırma hatun ise odasından çıkmamıştı bile. 

"Ben güle gül vermem ki. Kendi gülüme toprağında yeşertsin deyu yüreğimi veririm" diyen Alaeddin ile anında bakışlarını kaldırdı Gonca. 

"Yüreğin, yüreğime emanettir Alaeddin." diyen Gonca ile heyecandan öleceğini sandı Alaeddin.

 Heyecanla gülüp hareket etti. Kızın önünü kestiğini imdi hatırlar gibi yana çekilip atın yuğlarını alpın elinden alarak kendi tuttu. Gonca ata binende ikisi tekrar göz göze gelip güldüler. 

"Kimseye bulaşmayasın hileci" dedi Alaeddin dalgayla gülerek. 

"Esir düşmeyesin medreseli, kurtarmam bilesin" dedi dalgayla gülen Gonca. 

Gonca'nın adını bağıran Saadet hatun sebebiyle bakışları ayrıldı birbirinden. Baş selamıyla vedalaşmışlardı. Yüzlerindeki gülüş ise uzunca bir vakit yerini korumuştu. Gonca'nın arkasından bakan Alaeddin kendi kendine konuştu. 

"Beni kendinden nasıl kurtaracaksın ki Gonca?"

-----------------🍃-----------------

Nasıldıııııı?

Gonca ve Sırma'nın karşılaşmasını nasıl buldunuz? Yetersiz miydi sizce?

Çok uzun oldu ha! 3746 kelime neeeeeee

(Kontrol etmeden atıyorum kusur varsa af ola)

Sevip sevmediğiniz, öneri, eleştiri vs vs bir şey varmı?

Gelecek bölüm görüşürüz🦋

Continue Reading

You'll Also Like

207K 14.7K 25
Cara Hamilton; Durham'ın en gözde ailesinin; Hamilton'ların tek kızları. 17 yaşında olan Cara; diğer kızların aksine evlenmek değil, tatlılar yapmak...
492K 29.7K 48
Adaline Rosemary Vincent gibi hayatın gerçeklerinden uzak bir kız için olabilecek son şey evlenmekti. Ailesinin zoruyla evleneceği prensin yanına gön...
Algon By defnetheshipper

Historical Fiction

51.6K 1.8K 23
Kuruluş Osman - Alaeddin ve Gonca Alaeddin Gonca'nın ihanetini öğrendikten 3 yıl sonrası
9.6K 645 16
Her biri birbirinden bağımsız AlGon hikayeleri...