AlGon🌼🤍

okuyanladyy द्वारा

56.3K 2.9K 5.9K

"Aklına pek güvenme yani Alaeddin, bir güzelin gülüşüne bakar yitirmen" Diyen Orhan'a baktı Alaeddin... Etraf... अधिक

Bilgilendirme💫
1- Söğüt
2- Kimsin Sen Hatun?
3- Açtığın Yarayı Sar!
4- Uç Pazar
5- Yüreğe Yağan Sevda
6- Yaralarını Ben Sarayım🩹
7- Düşman Beldenin Yaman Güzeli
8- Tabip Şehzade
9- Şifa, Zehrin Kendisidir
10- Vazife, Konya!
11- Ecel mi, Derman mı?
12- Papatyalar🌼
13- Kayıplar!
14- İnanır mısın?
15- Öleceksiniz!
16- Peşimi bırak!..
18- Ben ettim!
19- Düğün Alayı
20- Mendil💙
21- Kerem ile Aslı 💕
22- Kervanlar
23- Zümrüt Yüzük/1
24- Zümrüt Yüzük/2
25- Mağara
26- Alaeddin Ali!✨
27- Hazırlıklar Başlasın!
28- Toy🎉
29- Er Meydanı
30- Derdim Dermanım
31- Ömrüm ömrüne denk
32- Hileci Şehzade
33- İlk Sevdam🌼
34- Son Sevdam🤍(Final)
Yeni Kurgu Duyurusu✨
Gururuna Düşman/1
Gururuna Düşman/2
Gururuna Düşman/3
Gururuna Düşman/4
Gururuna Düşman/5
Gururuna Düşman/6
Gururuna Düşman/7
Gururuna Düşman/8
Gururuna Düşman/9
Gururuna Düşman/10
Gururuna Düşman/11
Gururuna Düşman/12
Prenses/1

17- Çözüm belli💫

1K 53 57
okuyanladyy द्वारा

Keyifli okumalar💫

Satır arası yorumlarınızı bekliyorumm💕

-----------------🌼----------------

Aradan iki gün geçmiş Alaeddin ve Gonca birbirlerini heç görmemişlerdi. Alaeddin, Gonca'yı görmeye çalışmışsa bile Gonca kendini ondan uzak tutmayı başarmıştı. Holofira, teyzesi tarafından kalede alı konulmuştu resmen ve bu mesele Orhan'ı çileden çıkarmıştı. Bir de başlarındaki moğol meselesi vardı elbette.

Gonca, anasının zoruyla istemeye istemeye de olsa yenişehire giderdi imdi. Bala hatun aşa davet etmişti onları. Germiyan hatunlarının hepsini...

Gonca'nın ne sıkıntısı olduğunu anlamayan anası kızını dibinden ayırmamak içün uğraşırdı.

Kayı sarayına geldiklerinde Heyecanla atmaya başlayan kalbine söylendi durdu Gonca. Onca olandan sonra nasıl olurdu da onun içün böyle atmaya devam edebilirdi ki?

"Hoş gelmişsin Gonca hatun" dedi Gazi aşık aşık bakarak.

Gülümseyen Gonca attan inip onunla aynı boya geldi. "Hoş buldum gazi alp." diyerek sarıldı ona.

"Kusura kalmayın Şahperi hatun, osman beyin divanda işi uzadı. Sizi imdilik çardakta misafir edelim." dedi Bala.

"Estağfurullah Bala hatun ne kusuru. Bey işidir bu ne olacağı belli olmaz." diyen Şahperi ile, germiyan hatunları otağa geçti.

Çok şükür henüz osmanoğlu şehzadeleri ortalıkta yoklardı. Gonca derin bir nefes vererek rahatladı. O rahattı da yanındaki Esma heç öyle görünmezdi. pek bir sıkıntılı dururdu. İki gündür heç konuşmamışlardı lakin ikisi de bir diğerinde sıkıntı olduğunu bilirdi. Yerinde daralan Gonca ayaklandı.

"Kusura kalmayın, müsaadenizle ben bi helaya uğrayayım" diyerek yalan bir bahaneyle ayklandı.

Sarayın içine girdiğinde koridorda gezerken kapısı aralık olan bir oda dikkatini çekti. Elbet kimsenin odasına girmek adeti değildi lakin bu odada boylu boyunca uzanan kitapları görende tutamadı kendini.

Yavaşça ittiği kapıyla içeri girdi. Her taraf kitap, kağıt, kalem ve onca şey doluydu. Gülümsedi Gonca. Burası belli ki şehzade Alaeddin'in odasıydı.

Pencere kenarındaki masaya yaklaşanda masanın üzerinde bir harita olduğunu gördü Gonca.

Kaşlarını çatıp haritayı aldı eline. Hana giden yollardan biri tasvir edilmişti. Bir moğol bir de kayı işareti işlenmişti. Kağıda iyice bakan Gonca'nın gözleri irice açıldı.

Kayılar handa moğol ile mi buluşacaktı yani? Alaeddin bey bunun içün güzergah mı çıkarmıştı?

"Hileci hatun?" diyen Alaeddin'in sesi, Gonca'nın yüreğine indirecekti neredeyse.

Elindeki haritayı bırakan Gonca kapıya döndü anında.

Alaeddin ona şaşkınlık ve özlemle bakıyordu. Ama bu bakışalrı haritaya kayana kadar sürdü. Hızla ilerleyip haritayı ters çevirdi ve sorgulayan bakışlarını Gonca'ya dikti.

"Onca gün peşinde gezindim derdimi anlatayım deyu, imdi seni odamda bulmayı beklemezdim! Ne edersin sen burada hileci hatun?"

Gonca, dik bakışlarını karşısındaki adamın gözlerine dikti. "Ne edecem medreseli? Yanlışlıkla geldim. Helayı arardım, kitapları görende merak ettim. Yoksa ne edecem senin odanda?" dedi ters ters.

"Bak hil-"

"Beyim, Bala hatun aşa çağırır." diyen Baysungur yine böldü onları.

Gonca, dik duruşu ile medreseliden evvel çıkıp divana doğru ilerledi. Aş sakin geçmişti. Gençlerin heç biri konuşmaz önlerine bakardı. Her birinin ayrı bir derdi vardı neticede. Büyüklerin de kelamları onları alakadar etmezdi.

Aş bitende gitti germiyanoğulları. Osmanoğulları ise karacelasunu handa kıstırmak içün ettikleri planı devreye koydular.

"Yakup beye haber edeydik eyi olmaz mıydı bey babam?" diye sordu Alaeddin.

"Yakup bey karacelasunu kendi yakalayarak sultanlığını kuvvetlendirmek isteyeceği içün bizi yok sayar. Dahası da arkamızdan türlü fitneler çevirir. Bundan sebep ki bilmemesi daha eyidir" dedi Osman.

Onu onaylayan şehzadeler hızla hana doğru yol aldılar. Yol alırken bilmedikleri şey Germiyan şehzadelerinin de karacelasunu yakalamak içün hana gittiğiydi.

Alaeddin bye her türlü tedbiri alıp plan hazır etmişti. Moğola kaçacak bir yer bırakmamıştı lakin o öyle sanardı. Germiyan şehzadeleri hana gelmek içün geçtiği yoldaki kayı alplarını bertaraf etmişti. İki ailenin şehzadeleri karşılaşanda yaşanan hengameden fırsat bilen karacelasun kaçış yolu olarak germiyan şehzadelerinin kayılardan temizlediği yolu kullandı.

İki beylik de istediklerini elde edemeyince elbet her zamanki gibi birbirlerine düştüler.

Yakup bey pazarda dört dönüp sinirle solurken gardaşı Şahin bey yenişehirde Osman bey ile durum istişaresi ederdi.

"Bu heç eyi olmadı" dedi Şahin bey, gergin bir surat ifadesiyle.

"Olmadı ya, olmadı elbet. Onca hazırlık onca plan uçtu gitti." dedi Osman sinirle.

"Ağabeyim iyice delirdi gayrı. Biatlarını kuvvetlendirmek içün etmediği hata kalmadı. İki beyliğin arası git gide bozulur Osman bey! Şehzadeler birbirlerini görende boğazlamak içün atılırlar. Bizans'ın bir şey etmesine dahi gerek kalmadan biz kendimizi bitiririz zati" dedi Şahin bıkkınca.

"Doğru dersin Şahin bey. Bir şey etmek gerekir. Bu mesele gayrı iki beyliğin meselesi olmaktan çıktı Türklüğün, islamın meselesi haline geldi" diyen Osman ellerini arkasında birleştirerek bir ileri bir geri yürüdü. En nihayetinde durduğunda tek elini sakalına götürerek düşünceli bir ifadeyle Şahin beye baktı. "Aslında benim bir fikrim vardır lakin sen ne dersin bilmezim Şahin bey"

Merakla Osman'a döndü Şahin bey, ellerini kemerine doyarak. "Ne imiş fikrin Osman bey, diyesin hele."

Osman sakalını bırakıp elini arkasına bıraktı tekrar ve derin bir soluk verdi. "İki beyliğin selameti içün araya kan girmeden toy girmeli derim Şahin bey."

Hemen dikeldi olduğu yerden Şahin bey. Ellerini kemerinden ayırarak ters bakışlarını Osman'a dikti.

"Daha açık konuşasın Osman bey. Belli ki aklında tilkiler durmadan koşturur. Niyetini diline de yansıtasın!"

Derin bir nefes aldı Osman. "Ben derim ki olacak husumetin önüne geçmek içün toy edelim Şahin bey. Oğlum Orh-"

Elini kaldırarak anında susturdu Osman'ı, Şahin bey.

"O kelamın devamını getirmeyesin Osman bey! Ben yüreğinde başka bir sevda taşıyan adama kızımı vermem!" dedi hiddetle.

Gülümseyerek iki yana salladı başını Osman. "Hiddetlenmeden evvel bir dinleyesin hele! Büyük şehzademin yüreği doludur. Bundan sebeptir ki evlenmesini istediğim küçük şehzadem, Alaeddin Ali'dir." Diyen Osman ile Şahin bey biraz sakinlese de hâlâ ters ters bakardı. 

Osman konuşmasına devam etti:

"Daha Bizans oyunlarını oynamadan bu hale geldiysek oynayanda kim bilir hangi halde oluruz. Her an iki beylik arasında bir kan davası başlaması muhtemeldir. Bunun da önüne geçmenin en iyi yolu iki beyliği akraba ederek kan dökülmeden toy kurmaktır derim ben. Elbet yine de son söz senindir" 

Elini sakalına koydu Şahin bey. Alnı kırışmıştı düşünmekten. "Hak konuşursun Osman bey, hak konuşursun da ben kızımı nasıl siyasi bir evlilik içün harcarım? Kızım benim gözümün nurudur, ruhumun demidir."

"Elbet öyledir Şahin bey. Kız evlat bir başkadır neticede lakin iki beyliğin selameti içün bu gereklidir."

"Ben kızıma kıyamazım Osman bey. Bana sorarsan bir bey olarak, he tamam derim. Lakin bir baba olarak gönlüm buna el vermez" bir müddet daha düşündü Şahin. Sonra bakışalrını Osman'a çevirdi. "Baba olarak değil bey olarak bu kararı vermek icap eder" Başını olumlu anlamda salladı:

 "Kabulümdür Osman bey. Yarın gelin isteyin. Akacak kanı durdurmak içün, iki beyliğin selameti içün siyasi bir evlilik şarttır. Alaeddin ve Gonca evlenecekler"

......

Elindeki papatyalara dalgın dalgın bakan Gonca, yüreğinin haykırışından sebep kendinden tarafa gelen öfkeli şehzadeyi görmezdi. 

"Ah medreseli, ne deyu böyle olduk ki imdi? Ne de güzeldi her şey. Nasıl tepetaklak olduk birden?" dedi fısıltıyla, papatyaların yapraklarını narince okşarden. 

"Gonca hatun!" diye bağıran Alaeddin ile kendine geldi Gonca. Daha o arkasına dönmeye fırsat bulamadan karşısında dikildi Alaeddin.

"Senin burada ne işin vardır?" dedi Gonca şaşkınca bakarak. Ama karşısında kendisine öfke ile bakan şehzadeyi gördüğünde şaşkın ifadesini silerek sert bakışlarını takındı hemen. 

"İçin rahatladı mı? Etmediğim bir şeyin intikamını alanda başın göğe erdi mi?" diye soran Alaeddin'in içinde öfke volkanları patlıyordu. 

"Ne dersin sen medreseli? Heç bir şey anlamazım!" 

Alayla güldü Alâeddin. "Oyunu bırakasın Gonca hatun! Karacelesunu handan alacağımızı sen demedin mi hanene?"

Şaşıran Gonca bir müddet öylece kaldı. Kendine geldiğinde öfkeyle soluyup işaret parmağını Alaeddin'e doğrulttu. 

"Kendine gelesin Alaeddin bey! Ben çaşıt mıyım ki laf taşıyayım? Hanemin o mesele ile ne alakası vardır?"

Alaeddin, kendine doğru sallanan parmağa baktı ve yine güldü alayla. 

"Esma hatun meselesinde beni anlamadın, dinlemedin, inanmadın. Sizinle oyun oynarım sandın, hiddetlendin. Bunun intikamını da masamda gördüğün haritayı emmine yetiştirerek aldın! Mehmet ve Ahmet beyler gelende karacelasun onlar yüzünden elimizden kaçtı gitti!" 

Gonca öfkesine mani olamayarak sesini yükseltip bir adım yaklaştı, kendi gibi öfkeyle soluyan şehzadeye. 

"Haddini bil Alaeddin bey! Ben intikam almak isteseydim kelleni ayaklarının önüne düşürürdüm. Bir korkak gibi laf taşımam! Ne anlattığından haberim dahi yoktur!" 

"Yalan konuşmayasın Gonca!" diye bağıran Alaeddin bir adım yaklaştı Gonca'ya.

Gonca, karşısındaki adama aynı tonda cevap vermekle kalmayıp bir de hançerini çekerek boğazına dayamıştı şehzadenin.

"Sana etmedim derim Alaeddin! Bunun neyini anlamazsın? Senin gözünde çaşıtlık edecek kadar yüreksiz miyimdir, korkak mıyımdır?" dedi dişlerinin arasından. Gözleri hayal kırıklığı ile parlıyordu. Alaeddin nasıl olurdu da ona böyle bir şey yakıştırabilirdi?

"Niye, vaktiyle sen de bana etmeyeceğim şeyler yakıştırmadın mı Gonca?" dedi Alaeddin kısık bir sesle. Kalbi 'Gonca etmez!' diye haykırsa da onlar haricinde bir Gonca bilirdi hana gideceklerini. Alaeddin'in odasından çıkmıştı durduk yere. O da ne düşüneceğini bilmezdi. Aklıyla değil öfkesi ile hareket ederdi. 

Öylece durup Alaeddin'in gözlerinin içine baktı Gonca. Sonra pes etmişlikle hafif bir nefes vererek geriye çekilip hançerini çekti. 

"Neye istersen ona inan Alaeddin bey. Lakin unutma ki bu bana attığınız ilk iftira değildir ve dahi yenilip yutulacak bir şey de değildir. Koca bey kızını çaşıtlıkla suçlarsın imdi de."

"Sen, koca bey oğluna iki hatunu birden gönül eğleşi etmeyi yakıştırmıştın Gonca" dedi Alaeddin de alçak bir sesle. "Hata etmiştin, durup dinlemedin. Sinirlendin ve o sinirle bir hata ettin. Merak etmeyesin bunu kimseye demem lak-" 

Elini kaldırıp Alaeddin'i susturdu Gonca. "Ben seni dinlemedim de sen beni dinledin mi? Gelir gelmez bağırıp hesap sordun! Ben sana inanmadım da sen bana inandın mı? Git kime ne der isen de! Benim utanacak, sıkılacak heç bir şeyim yoktur zira heç bir şey etmedim! Seni bir daha görmek istemezim Alaeddin bey, karşıma çıkmayasın" diyen Gonca, Alaeddin'in cevap dahi vermesini beklemeden dönüp arkasını gitti. Giderken elinden düşen papatyaların üzerine basarak onları ezip geçti.

Alaeddin giden hatunun ardından bakarken gözleri papatyalara kaydı yavaşça. Ezilerek parçalanmış olan papatyalara ilerleyerek diz çöküp papatyaya dokundu. "Yüreklerimiz gibi. Hâlâ pek güzeller lakin parça parçalar. Bir araya gelirler mi bir daha? Eskisi gibi güzellikleriyle bakışları üzerlerine çekerler mi? Bittik mi hileci hatun? Hemi de heç başlamadan? Ne oldu bize anlamazım ki!" diyen Alaeddin, kendi kendine mırıldanıp doğruldu daha imdiden pişman olmuştu öfkesi ile hareket ettiğine. 

------------------🌼-----------------

Hikaye nereye gidiyor acaba ben de kontrol edemiyorum artık SXDCFGVHBJ

Umarım güzel bir bölüm olmuştur💫

Gelecek bölüm görüşürüz💖

पढ़ना जारी रखें

आपको ये भी पसंदे आएँगी

algon algon द्वारा

ऐतिहासिक साहित्य

27.3K 1K 33
Algonsuz hayat hayat mıdır lov -Segiii
298K 16.7K 14
Sıcak sular fokurduyordu. Sıradan bir insanın ya da bir meleğin giremeyeceği kadar sıcaklardı. Ancak Janet yarı tanrıçaydı. "Ah Tanrım" diye mırıldan...
RİCHARD KRALLIĞI (TAMAMLANDI) morsakayik द्वारा

ऐतिहासिक साहित्य

664K 31.3K 32
Korsanlar tarafından kaçırılıp, krallığa satılan Nadia ve krallığın büyük veliaht prensi Alex'in hikayesi.. Alex'in müstakbel prensesi, Alex'e bir ev...
YARIM sibel akdağ द्वारा

किशोर उपन्यास

163K 10.9K 51
görmediğiniz bir şeye aşık olabilir misiniz? belki bir sese. saçmalama dediğinizi duyar gibiyim. inanın saçmalamıyorum ben oldum. hemde deliler gib...