8,9,3/Yakuza -I- (GxG)

By RQMorrigan

9.1K 2.1K 2K

Şiddet ve vahşet içerikli bölümler vardır. Midesi ve psikolojisi hassas olanlar lütfen okumasın. Uyarıya rağm... More

Kurye (I)
Kurye (II)
Kurye (III)
Kurye (IV)
Kurye (V)
Sadece Bir Efsane (I)
Sadece Bir Efsane (II)
Sadece Bir Efsane (III)
Sadece Bir Efsane (IV)
Sadece Bir Efsane (V)
Hesaplanmayan Aksaklık (I)
Hesaplanmayan Aksaklık (II)
Hesaplanmayan Aksaklık (III)
Hesaplanmayan Aksaklık (IV)
Hesaplanmayan Aksaklık (V)
Ufak Detaylar (I)
Ufak Detaylar (II)
Ufak Detaylar (III)
Ufak Detaylar (IV)
Ufak Detaylar (V)
Değişim (I)
Değişim (II)
Değişim (III)
Değişim (IV)
Sadece Biz Varız (I)
Sadece Biz Varız (II)
Sadece Biz Varız (III)
Sadece Biz Varız (IV)
Sadece Biz Varız (V)
Arı Kovanı ve Çomak (I)
Arı Kovanı ve Çomak (II)
Arı Kovanı ve Çomak (III)
Arı Kovanı ve Çomak (IV)
Arı Kovanı ve Çomak (V)
Titanyum, Roket ve Kül (I)
Titanyum, Roket ve Kül (II)
Titanyum, Roket ve Kül (III)
Titanyum, Roket ve Kül (IV)
Titanyum, Roket ve Kül (V)
Titanyum, Roket ve Kül (VI)
Kodo-mei*: Oni (I)
Kodo-mei: Oni (II)
Kodo-mei: Oni (III)
Kodo-mei: Oni (IV)
Kodo-mei Oni (V)
Kodo-mei: Oni (VI)
Kodo-mei: Oni (VII)
Tepkisiz Esirler (I)
Tepkisiz Esirler (II)
Tepkisiz Esirler (III)
Tepkisiz Esirler (IV)
Tepkisiz Esirler (V)
10, 10, 1* (I)
10,10,1 (II)
10,10,1 (III)
10,10,1(V)
10,10,1 (VI Final)

10,10,1 (IV)

120 24 15
By RQMorrigan

Akari, karşısında oturduğu televizyondaki haberleri dikkatle izledi. Neredeyse bütün kanallarda yeni patlama haberi dolaşıyordu. Oni maskelinin kim olduğunu da çok iyi biliyordu; Planının işleyiş tarzından kim tarafından yapıldığını anlamıştı. Nova, suçun en tepesindeki isim olarak onun ismini zikretmiyordu fakat ipin ucunu Akari'nin boynuna geçirmiş yavaş yavaş sıkıyordu. Burun kanatları dikleşen Akari, sinirle soludu. 

        Birkaç kanalı daha hızlıca geçip kapatma tuşuna basacağı sıra, ekran yine parazitlendi ve karardı. Kalbinde bir sancı hissetti. Yeni bir konuşma yapılacağını düşündü ve haklı da çıktı: Oni maskeli yine ekranda belirdi. Akari, görüntüye şaşkınca baktı. Gözlerini kısıp koltukta öne kaydı ve daha da dikkatle baktı. Kendi evinin odasını tanımıştı. Duvarda, kendi kolundakiyle aynı zamanı gösteren bir saat ve orada olduğunu çok iyi hatırladığı, evinin manzarasının yansıdığı bir de duvar aynası vardı. 

        "Fazla zamanınızı almayacağım," 

          Akari, TV'nin sesini yükseltti ve can kulağıyla dinlemeye başladı. 

         "Bugün size bir isim vererek başlamak istiyorum," Ekran ikiye bölündü ve Akari'nin yüzünün net görünür hali karede belirdi. "Akari Yamazaki; alt yapını temizlediğinden haberim var." dedi Oni maskeli. Sanki maskenin ardından Akari'nin gözlerinin içine bakıyor gibiydi. Akari'nin resmi değişti ve Selimhan'la yan yana durduğu gizli çekim bir fotoğrafı ekranda belirdi. Oni maskeli biraz daha öne eğilip kameraya yaklaştı. "Sana yarım saat süre veriyorum. Ve bu yarım saat boyunca burada olacağım. Ya seninle iş birliği yapanlarla ilgili elindekileri ortaya çıkartırsın, ya da senin elinde dahi olmayanları burada gözler önüne sererim. İşe, azmettiricisi olduğun ve bizzat itiraf ettiğin cinayetlerle başlarım," 

         Akari telefonuna sarıldı ve Osman'ı aradı. Telefon açılır açılmaz, "Orman evine git şu an orada. Yarım saatin var!" Osman'ın itirazına karşılık telefonu kulağından çekti ve ağzına yakın tutup, "O zaman helikopteri kaldır, salak herif!" diye bağırdı. Telefonu kapatmadan hemen önce sinirden ve üzüntüden titreyen sesiyle, "Hiçbirinin kılına dahi zarar verme." diye ekledi. 

       "Yarım saatin başladı," dedi oni maskeli ve ekranın alt köşesinde otuz dakikadan geriye sayan bir sayaç belirdi. 

Zaman, Akari için geçmek bilmedi. Alnında biriken ter damlaları parıldıyor, dizi sürekli sallanıyordu. Sonunda ekranda bir hareketlenme oldu; önce kapı kırılma sesi yükseldi, hemen ardından Akari'nin adamları içeri girdi.

           Akari koltuktan fırladı ve önündeki sehpayı tekmeleyip kenara attı. TV'ye attığı her adımda içi titriyordu. Fakat bir terslik vardı; Akarinin adamları, oni maskeliyi görmüyor gibiydiler; önünde ve arkasında dolaşıyor, hatta ona oldukça yakın geçiyorlardı fakat hiçbiri orada olduğunun farkında değil gibiydi.  

          "Bravo," dedi oni maskeli ve siyah eldivenli ellerini kaldırıp yavaşça alkışladı. "Bravo size."  Ellerini indirince, kadraj genişledi ve odanın bir kısmı daha gözler önüne serildi. Odanın içinde en az on kişi vardı. 

         Akari'nin sağ kolu sinirle bağırıp önünde duran boş sandalyeye bir tekme salladı. Ekrana yansıyan görüntülerde birebir aynı sandalye fırlamış gitmişti ama oni maskeli hâlâ yerinde duruyordu. Osman duvara asılmış yeşil perdeyi sinirle sıyırıp attı fakat hiçbir değişiklik olmadı. Oni maskeli bir hayalet gibi ekrandaki yerinde duruyor, etraftakiler onu göremiyordu. Sadece arka kısmında, yeşil perdenin yerinde farklı bir duvar belirmişti.

         "Bir tavsiye vermek istiyorum, Akari: sağ kolunu ara ve evin etrafında ve odada, araziyi uzaya çıkartacak kadar patlayıcı döşeli olduğunu, evden çıkmayı akıllarının ucundan dahi geçirmemelerini söyle."  

         Evin dış duvarlarını gösteren kamera görüntüleri teker teker ekrana yansıdı. Duvarlara yapıştırılmış C4'lerin üzerinde kırmızı ışıklar yanıp sönüyordu. Hemen ardından boş bir alanı çeken kameranın ekrana yansıyan karesi genişledi ve toprağa gömülmüş patlayıcı infilak etti. Taş ve toprak parçaları dumandan sıyrılıp etrafa saçıldı. 

          "Bir de polis gelene kadar uslu kalmalarını iyice tembihle. Benim ve bana güvenenlerin gözü üzerlerinde olacak." diye ekledi Oni maskeli. Ekranın ortasındaki karede görüntüsü belirdi. Işıklı boynuzları daha yakından görünüyordu. "Ponnuki*¹, Akari. Sırada Damezumari*² var."

           Akari, elinde sıktığı telefonu açıp Osman'ı aradı ve kapana kısıldıklarını söyledi. Hemen ardından, adamlarının ekrana yansıyan korkmuş tavırlarını ve küfreden Osman'ın diğerlerini azarlamasını izledi. Parmak eklemleri telefonu sıkmaktan beyazlamıştı. Aklına gelen son hamleyi denedi ve Selimhan'ı aradı. Ona Rulsomnia'nın adresini verdi ve içindekileri diri istedi. Sinirini daha fazla bastıramadı ve telefonunun köşesiyle ekrana vurmaya başladı. 

*¹ Go oyununda rakibin bir taşını ele geçirilmesi ile ortaya çıkan, baklava biçimindeki şekil.
*² Go oyununda nefes alma noktalarının azlığı: Bir grubun yetersiz olması ve bu nedenle yapılmak istenen bir hamlenin yapılamaması.

Tuna'nın, Elif'in, ikizler ve Dinçer'in yeni kimlik belgelerini teker teker uzatan Hilal, "Bunlarla Havai'ye sorunsuzca gidebileceksiniz. Gerçek kimlikleriniz tanık koruma programında kalacak." dedi. Her biri teşekkür edip belgelerini incelemeye koyuldu. 

         9'un yanında bekleyen Nova bir adım öne çıktı ve Hilal'e elini uzattı. "Beraber çalışmak güzeldi. Belgeler için teşekkür ederim." Hilal gülümseyip elini sıkınca, aslında pek de fena biri olmadığını hatta ona karşı sempati beslediğini hissetti. Elleri ayrılınca Aylin'e uzattı ve bekledi. 

           Aylin uzatılan eli es geçip Nova'ya dostça sarıldı. "Kendine dikkat et." 

           "Hiç şüphen olmasın," dedi Nova. "Daha yaşayacağım uzun bir hayat var."  Aylin'in telsizinden Halit'in sesi duyuldu ve sarılmaları son buldu.

        "Nerede kaldınız?" 

          Telsizi eline alan Aylin, "Geliyoruz," diye cevapladı. 9'a dönüp Japonların yaptığı gibi saygıyla eğildi ve doğruldu. Hilal'de aynısını yapmıştı. 

           9, tepkisiz gözlerle Aylin'e ve Hilal'e baktı. Hemen ardından herkesi şaşırtarak eğildi ve selamlarına karşılık verdi. Aynı anda doğruldular. 

           Kolunu ikizinin omuzuna yaslayan Nildem, "Yardım için sağ ol, aynasız. Keşke Rulsomnia'da kalsaydın" dedi. 

           "Böyle daha çok işe yaradım gibi," diye karşılık verdi Aylin.

           Yüzünde muzip bir ifade beliren Sinem araya girdi. "O kadar emin olma. Sonuçta kahve taşıyacak birine ihtiyacımız vardı." Bir süre düşündükten sonra, elini Aylin'e uzattı ve bekledi. 

           Aylin, Sinem'in elini sıkıca kavradı. "İşin büyüğünü siz başardınız. Bundan sonrasında belaya bulaşmayın."  Nildem'le de tokalaşıp aralarındaki gerginliği geride bıraktılar. İkizlerden sonra Tuna, Elif ve Dinçer de Aylin'le vedalaşıp odadan çıktılar. 

          "Ölü olmaya hazır mısın?" 

          Nova, Aylin'in sorusuna başını sallamakla yetindi. 

          "Pekâlâ. Raporun çoktan hazırlandı. Geriye kalan tek şey olay yerinde kanının bulunması." 

          "O iş kolay." dedi Nova ve sırıttı. "Mezarıma çiçek bırakmayı unutma." 

          "Büyük bir zevkle," dedi Aylin. "Hangi çiçekten istersin?" 

          "Higanbana." Nova, 9'un elini tuttu ve gözlerinin içine baktı. Heyecandan ilikleri uyuşuyordu. Aylin'e dönüp, "Artık gidin, yeterince geciktiniz." dedi.

          Aylin kapıya doğru birkaç adım atıp durdu. Arkasını dönüp hüzünle Nova'ya baktı. "Umarım bir gün her birimiz tekrar karşılaşırız. Kimseye veda etmiyorum." 

         Nova gülümsedi ve başıyla onayladı. "Dikkatli ol," Hilal'e baktı ve gülümsemeye devam ederken ekledi: "Birbirimizi tanımaya pek zamanımız olmadı. Umarım bir gün tekrar karşılaşırız." 

          "Umarım, hoşça kalın." dedi Hilal ve Aylin'in ardından odadan çıkıp kapıyı kapattı. Araçlarını Rulsomnia'nın üstündeki hurdalığın önüne bırakmışlardı.

          Nova, etrafına bakıp iç geçirdi. Rulsomnia'yı bir daha ne zaman göreceğini bilmiyordu fakat bir gün mutlaka buraya geri dönecekti. İkizlerin bomboş kalan masasına doğru yürüyüp köşeye bıraktıkları çerçeveyi eline aldı ve topluca çekildikleri fotoğrafa baktı. Çerçevenin arka kapağını açıp fotoğrafı çıkarttı, kapıya doğru yürüdü. Arkasından çıkan 9 kapıyı kapattı. 

            Koridor boyunca attığı her adımda içine farklı bir hüzün doldu. Akari'nin evinden sonra kendilerine ait ilk ev Rulsomnia olmuştu. Kaldığı odanın önüne gelince kapıyı açıp içeri girdi. Etrafa aklına kazımak istermiş gibi uzunca baktı ve yatak olarak kullandığı koltuğun dibindeki ufak bir yığın oluşturan bavullara yöneldi. 

             9, koltuğa dayalı bıraktığı katanasını sırtına çapraz astı ve iki bavulun kulpunu tek elinde tutup, Nova'nın bavullarından birini aldı. Dışarı çıkmak için yürüyeceği sırada, Nova önünü kesti. Dudaklarını düşünceli bir tavırla ısırıyor, kelimeleri söylemek ve söylememek arasında çırpınıyor gibiydi. Durdu ve üstelemeden konuşmasını bekledi. 

             "Sana bundan bahsetmek istemiyordum," diye konuşmaya başladı Nova. Cebindeki elini çıkarttı ve 8'in ona verdiği mührü, 9'un yüzüne doğru tuttu. "Senden uzak durmamın sebebi buydu." 

            9, Nova'nın parmakları arasında parıldayan metal mühre baktı. Sol elindeki bavulu yere bırakıp mührü Nova'nın parmakları arasından aldı ve higanbana turasına baktı. 

            "Ona bir şey yapmayacaksın, söz ver," dedi Nova. Yaptığından pişman olmak istemiyordu fakat saklamak ve 9'dan uzak kalmak da istemiyordu. 

           9, mührün arkasını çevirdi ve 8 rakamını oluşturan, kıvrımlı ejderha motifine kısa bir an baktı. Mührü ceketinin iç cebine yerleştirip yere bıraktığı bavulu tekrar kaldırdı ve kapıya yöneldi. Yüzüne yansımadı fakat sinirlenmişti. 

            "Bana, Sekiz'e bir şey yapmayacağına söz ver." diye üsteledi Nova. Bavulunu alıp odadan çıktı ve çoktan koridoru yarılamış 9'un peşinden ilerledi. Sonunda ona yetişip kolunu tuttu ve durdurmaya çalıştı. 

            9 sakince durdu ve Nova'ya döndü. "Hachi'yi öldürmeyeceğim."

            Nova rahat bir nefes aldı. Bir an durdu ve aklına gelen ihtimalle gözleri kısıldı. Çoktan lobi kapısından içeri giren ve gözden kaybolan 9'un ardından hızlı adımlarla ilerledi. Onu ancak tuvaletteki gizli geçitte yakalamayı başarmıştı. "Öldürmemekten kastın fiziksel didişmeyse bunu da istemiyorum," 9'un merdivenlerde yankılanan adım seslerini duyunca, başını ızgara boşluğundan uzattı ve aşağı baktı. Hızına yetişememesi sinirini bozuyordu. Bavulları aşağı attı ve merdivenleri adım adım indi. 

            9 koridorun sonundaki kapıyı omuzuyla iteleyip açtı, metal koridorda sabit hızlı adımlarla ilerledi. Garajda sadece  Nova'nın Supra'sı, Sinem'in Skyline'ı, ve Tuna'nın 350Z'si ile, 8 ve 3'ün önünde durduğu, 9'un Hellcat'i vardı. 9, 8'e bakarak garaj merdivenlerini indi. Bavulları Nova'nın aracının yanından geçerken yere bırakıp, 8'e bakarak yürümeye devam etti. Elini iç cebine atıp mührü çıkarttı ve 8'i arabanın kaputuna yatırdı. Hemen ardından dizini karnına bastırdı ve sırtındaki katanayı çekip boğazına dayadı. Katanayı ne ara çektiğini 3 ve 8 hariç kimse görmemişti.

            Tıpkı diğer ikisi gibi sırtına çapraz astığı katanayı kınından çeken 3, metalin keskin ağzını 9'un şah damarına dayadı. "Kyū-Sama," 9, hiçbir tepki vermeyince tekrar, "Kyū-Sama..." diye üsteledi. Sesini ısrarcı bir tona bürümüştü. 

              "Kyū!" Nova, merdivenleri hızla indi ve 9 ile 8'e doğru koştu. 

                3, elini kaldırıp Nova'yı durdurdu. Gözlerini 9'dan ayırmadan, "Buna izin veremem. Beni seçim yapmaya zorlama." dedi.

               Tuna ellerini yukarı kaldırıp, Sinem ve Nildem'in susmasını işaret etti. Fısıltılarla arabaya binmelerini ve garaj çıkışına doğru gitmelerini söyledikten sonra, Elif'i kendi arabasına bindirdi. Ejder Pençeleri'nin aradaki sorun onları alakadar etmiyordu. Özellikle de yeni kimlikleriyle çıkacakları bir Havai yolcuğu onları beklerken. 

                Bu sırada 9, avucunda tuttuğu mührü parmakları ucuna aldı ve 8'e gösterdi. Hafifçe eğilip 8'in gözleri içine baktı. Yüz hatları katılaşmış, bakışlarına korkutucu bir tehdit yerleşmişti. "Bir daha buna sakın kalkışma," diye mırıldandı ve 3'e döndü. "Sen de beni durduramazsın." Katanasını 8'in boğazından çekip kınına yerleştirdi ve mührünü kaputa bıraktı. Kendi mührünü de 8'in göğsünün tam ortasına bırakıp, karnına bastırdığı dizini çekti. 

              Son ana kadar tedbiri elden bırakmayan 3, 9 uzaklaşana kadar katanasını elinde tuttu. 8'e bakıp ne tepki vereceğini merak etti. Fakat 8 hiçbir şey yapmamıştı. Kendi mührünü de 9'un mührünü de ceketinin iç cebine yerleştirmiş, kravatını ve gömleğini düzeltmekle yetinmişti. İçinde de bir sinir ya da öfke yoktu. Nova'nın ikizlerle arasında geçen konuşmayı duymuştu; Nova, otoparkta yabancının kafasına sıkmış, 9'un hayatını kurtarmıştı. Mührü bugün eline ulaşmasaydı zaten geri almaya kendi gidecek, Nova'ya artık onu bir tehdit olarak görmediğini söyleyecekti. Katana kınının kayışını kavrayıp sırtından çıkarttı ve aracın arka koltuğuna bıraktı. 9'un aracını bu günlük o kullanacaktı. 

               Nova, 9'a yardım etti ve bavulları beraber yerleştirip arabaya bindiler. "Az önce yaptığın şey, çok..." 

              9 dönüp Nova'ya baktı. Yüzünün kavranması ve dudaklarında baskı hissetmesi arasında bir saniye bile yoktu.

              Geri çekilen Nova, 9'un gözlerinin içine baktı. "Çok seksiydi." Parmağını 9'un alt dudağında gezdirip yüzünü bıraktı. Kontağı çevirdi ve diğerlerinin ardından çıkışa doğru sürdü. 

                Yol ayrımına geldiklerinde, 8 ve 3 kendi mühimmat sağlayıcılarına gitmek için diğer yola saptılar. İkizler ve Dinçer'in olduğu araç da peşlerine takıldı. Nova ve Tuna'nın kontrolündeki araçlarsa yollarına düz devam etti. 

                9'un kasasına ulaştıklarında, AVM'nin kapanmasına çok az bir süre kalmıştı. İçeri girip alt katı cephanelik olan restorana yöneldiler. Restoran sorumlusu yaşlı Japon, 9'u anında tanıdı ve içeri buyur etti. 9 tek başına aşağı kata inip ihtiyacı olan ne varsa aldı. Akari'nin evine gitmeden önce, diğerleriyle buluşacakları konuma doğru yola çıktılar. 

               Kırmızı ışıkta duran araçların sağından ve solundan geçen Nova ve Tuna, karşı şeritteki araçlar hareketlenmeden önce kıl payı önlerinden yanlayarak geçtiler. Dikiz aynalarındaki dumanın arasından sızan diğer araçların farlar ışıklarını görebiliyorlardı. Arkalarından basılan kornaları umursamadan araçlarını şeride oturtup dengeyi sağladılar ve gaza yüklendiler. Köprüyü geçip şehir dışına doğru yol aldılar. 

              Göz ucuyla 9'a bakan Nova, sol elini uzatıp 9'un eline dokundu. Parmakları birbirine kenetlenirken, 9 elini kaldırdı ve dudaklarını teninde hissetti. Gözünü yoldan ayırmadan, "Yakuza konusunda kesin kararlı mısın?" diye sordu. Göz ucuyla yüzüne bakıp, "Yarın Havai uçağında olabiliriz, hâlâ zamanımız var." 

             "Yorinobo'yu öylece kendi başına bırakamam."  

              Alt dudağını büken Nova bir süre sessiz kaldı. "Tahmini kaç güne biter?" 

              "İki hafta." dedi 9. Kafasında her şeyi hesaplamıştı. Üzerine bir de 8 ve 3'ün de yardımı olacaktı. 

              "Ciddi misin?" diye sordu Nova. 9'un yüzünü görmek için araç içi lambasını yaktı. "Daha uzun sanıyordum." 9 başını sallayınca, lambayı kapattı ve gülümsedi. Bu, çok iyi bir haberdi. Havai hayaliyle arasında sadece iki haftalık bir zaman kalmıştı. Dikiz aynasından gözüne takılan titrek far ışığını görünce kaşlarını çattı. Tuna'nın arkasındaki araç geçmek için hamle deniyor fakat geçmiyordu. Sanki Tuna'nın arabasının önüne geçip arkasına yerleşmek istiyor gibiydi. Nova, sol aynaya baktı. Dörtlüleri üç kez yakıp kapattı ve gazı kökledi. Bu, onların dilinde mesafeyi yakın tut deme şekliydi. Tuna dediği gibi yapınca araç bir süre uzaklarında kaldı. 

              Nova'nın gözüne tekrar aynı araç takıldı. Nasıl olduysa ikisine yetişmiş, hatta Nova'nın aracının yarısına ulaşmıştı. Bir terslik olduğunu anlayan Nova öne eğilip ne olduğunu görmeye çalıştı. 

             Aniden öne atılan 9, "Gaza bas," dedi. Aracı tanımıştı; Nova'nın evine atılan roket, bu arabanın bagajından çıkmıştı. 

             "Ne oluyor?" Nova gaz verdi ve vitesi yükseltti. 

             Silahını çıkartıp camı açan 9, Nova'ya doğru eğilip sol aynadan arabayı görmeye çalıştı. Aynaya yansıyan görüntüde, diğer aracın camından uzun namlulu bir silah çıkmış ve Tuna'nın aracına hedef almıştı. "Evini patlatan adamlar bu araçtan indiler." 

             "Ne?" Nova, 9'un aksine sakin kalamamıştı. Dikiz aynasına baktığı an ateş sesini ve namludan çıkan parlak ışığı gördü. Tuna'nın arabasını tarıyorlardı. "Siktir!" 

               9 kemerini çözüp koltukta ters döndü, camı açtıktan sonra tek koluyla başını dışarı uzattı. Silahı tutan karartıyı vurmayı başarmıştı fakat yerini başkası aldı. Ceset bir çuval gibi camdan itilince Tuna üzerinden geçmemek için direksiyonu kırdı ve dengesini kaybetti. Fakat başarılı olamamıştı. 9 sürücüye doğru ateş etti fakat araca kurşun işlemiyordu. 

               Tuna direksiyon hakimiyetini toparlayınca, Elif'i sakinleştirmeye çalıştı. Torpidodaki telsizi alıp, "Saldırı altındayız," diye bağırdı. Bu sırada 9'un tekere hedef aldığı atışın isabetli olduğunu gözleriyle görmüştü. Ufak bir kıvılcım çıkartan lastik, hiçbir şey olmamış gibi arabayı taşımaya devam etmişti. Tuna, bunun normal bir araç olmadığını o an anladı.

               "Neredesiniz?" diye sordu telsizin diğer ucundaki Nildem.

                Gaza sonuna kadar yüklenen Nova vitesi yükseltti ve telsizi kaptı. Bu sırada üstlerine açılan ateş arka camını kırıp cam parçalarını içeri saçtı. Başını eğip neredeyse direksiyonla bir oldu ve yolu görmeye çalıştı. Düzlüğe çıkınca telsizi açıp, "Yalova'ya ulaş-" açılan son ateşle sözü yarıda kesildi ve ön camı tuzla buz oldu. Başını tekrar eğip korunmaya çalıştı. "Yalova'ya ulaşmak üzereyiz, Akari'nin adamları bize ateş açıyor," 

               "Yetişmeye çalışacağız," diye karşılık verdi Nildem. 

               9 tehlikeli bir kumar oynayıp ikinci ateşin açılmasını beklemiş ve silahı ateşleyeni indirmişti. Fakat bir mermi şans eseri köprücük kemiği altındaki boşluktan girip sırtından çıkmıştı. Dişlerini sıkıp acısını bastırmaya çalıştı. Nova, bu aralığı akıllıca değerlendirdi: aracı sıkıştırıp önüne geçti ve frene basıp Tuna'nın öne geçmesini sağladı. Araç, tuhaf bir şekilde mesafeyi açmalarına izin veriyordu. 

                Tuna, araç motorunun fabrika çıkışı olmadığına emindi. Dikiz aynasından arkaya bakınca gözleri donakaldı: camdan dışarı, omuzunda roket atar taşıyan bir adamın gövdesi çıkmış, Nova'nın aracını hedef almıştı. Kalbi bir an kulaklarında attı, dönüp Elif'e baktı ve elini sıkıca tuttu. O an önüne dönen Elif, Tuna'nın amacını anladı. Tuna el frenini çekip direksiyonu kırınca kulakları sağır edebilecek yükseklikte bir çığlık bastı. Nova'nın arkasına yerleşen Tuna'nın ön camına yaklaşan roketi izlediği süre sonsuz gibiydi. 

                Büyük bir gürültü ve sarsıntı ardından dikiz aynasına bakan Nova, ne olduğunu anlayamadı. Direksiyonun dengesini bir türlü toparlayamadı, kulaklarını tırmalayan uzunca bir korna sesi duydu. Hemen ardından sert bir şeye çarptı ve araç takla atmaya başladı. Çarpmanın etkisiyle savrulan bedeni kemer sayesinde dışarı fırlamaktan kurtuldu. Fakat 9 onun kadar şanslı değildi. Ateş etmek için kemerini çözmüştü. Nova'nın aracı iki takla daha atıp tavanı üzerinde sürüklenmeye başladı. Başına yayılan ağrı yavaş yavaş artıyordu. Yüzünü çizen cam parçalarının sızısını ağrı yüzünden hissetmedi bile. Kemerini çıkartmak için uğraştı fakat sıkışmıştı. 

                Tavandan gelen sürtünme sesi kesilince tamamen durduğunu anladı. Sol kapının kırılmış camından, ara sıra kararan bir görüntü ulaştı zihnine: 9 boylu boyunca birkaç metre ötede yatıyor, onun birkaç metre ötesinde de muhtemelen çarptığı siyah cip tipi araç, şeritte çapraz bir halde duruyordu. Baya geride kalan bir konumda ise bir araç yanıyordu. Kendi nefesini ve iniltisini duydu. Tavana sarkan ellerini son bir dirençle kaldırıp kemerini yokladı fakat açamadı. Kolunu 9'a doğru uzatıp ona seslenmeye çalıştı. İnlemeden başka bir ses çıkartamamıştı. Bir anda boğuklaşan ses netleşti ve çatışma seslerini duydu. Gözleri bir anda karardı. Bilincini yitirmeden önce, namlulardan fırlayan kurşunun sebep olduğu aydınlık yüzüne yansıdı. 

Tenini yalayan alevin sızısını hissediyordu,

            "Bu teslimat son," demişti ikizlere. "Sonra ver elini Havai!" 

              Birbirine tokuşturdukları şişelerin sesi. 

              "Her şeyi babama anlatacağım!" diye bağırmıştı Kasumi. 

               Kasumi'nin ona bilerek çarpışını ve yoldan çıkarışını hatırlıyordu; eriyen torpidonun ve plastiğin sırtına damlayışını da. Burnuna ulaşan yanık et kokusunun kendisine ait olduğunu biliyordu. Bağırıyordu fakat hiçbir yere tutunamıyordu. Sonunda abisinin onu çıkartışını hatırlıyordu. 

              "Nova!" diye bağırmıştı abisi. "Nova, Uyan!" 

              Aniden çırpınan Nova bilincini kısa bir an geri kazandı. Gözleri aralanınca, beynine bıçak girmiş gibi hissetti. Gözleri onu yalayıp yutan alevleri aradı ama orada değillerdi. Birkaç metre ötede dans ediyordu alevler. Manzara da biraz değişmişti: 9'un başında biri çömelmiş durumunu kontrol ediyordu. Az ötedeki aracın dibindeyse başka biri yatıyordu. Tepesinde dikilen adam silahını ona uzattı ve başına bir el ateş etti. Nova, namludan çıkan ışıktan rahatsız oldu. Tekrar 9'a seslenmek istedi fakat başaramadı. Hemen ardından kırılan ön cam boşluğundan iki el uzandı ve onu omuzlarından tuttu. Bir başka çift el ise kemeri kesti. Gözleri tekrar kapandı. Ne kadar süre geçtiğini bilmiyordu fakat gözlerini açınca bir aracın içindeydi ve bir yere götürülüyordu. Japonca konuşmaları duysa da anlamadı. Bilinci tekrar onu terk ederken, aklında sadece 9 vardı. 

Bölümü beğendiyseniz oy verip yorum yaparak ve kurguyu önererek destek olabilirsiniz. RQs Discord sunucusu davet linki ve Spotify/YouTube linkleri profil biomda mevcut. Herkese iyi okumalar dilerim.

Continue Reading

You'll Also Like

1.9M 98.3K 78
"Çocukken yanağıma kondurduğun öpücük sayesinde tüm acılarım geçmişti. Şimdi ben senin kalbinden öpsem geçer mi? Tüm acıların diner mi?" İlk görüşte...
25.1K 1.7K 46
"Seni kurtaracağım" diye fısıldadı Adımı dahi bilmeyen kız, iplerimin Ailemin yönettiğini farkındayken..
249K 10.6K 34
Kocam, bin adamın bir kurşunuyla öldürüldü. Ben ise, bin kurşunla tek bir kişiyi öldüreceğim. "AKSİYONUN EN ÇARPICI SERİSİ" Kocası, bir suikastte öl...
53.4K 4K 36
"İnsanların yanında rol yapmaktan bıktım Mert. Hiç olmadığım biri gibi davranmaktan... Her gün aynı kostümü giyip dışarı çıkmaktan çok yoruldum. Daha...