Yasak Aşk

By npysncnms

463K 11.5K 1.8K

"Seversin, kavuşamazsın aşk olur" demiş Aşık Veysel. More

Yasak Aşk
Erotik kitap mı? -
Kırmızı Şarap.. -
''Çok güzelsin Zeynep..''
Kerem Sayer'in dünyası...
Frezya...
Yeşil kazak...
Matiz
''Kendini affetirdin."
''Sen, benim, öğrencim DEĞİLSİN.''
''Seni düşünmek...''
''Susarak, konuşarak; seni sevmek.''
Aşk Tesadüfleri Sever...
''Seni sevmek...''
"erguvan saçlı, yayla gülü, 'fidan' kız..."
"ne günah işlediysek yarı yarıya..."
"Bizi bizden başka kimse..."
Son..
''Şimdi, burada, benimle!"
''Misk-i amber rahiyası''
''Sadece benimsin Zeynep..''
''Keremle ben..''
''şimdi ve burada! korkusuzca''
"bizim için savaşacağım...
..
KOKU -FİNALE 2 KALA!
Benim yüzümden! -FİNALE 1 KALA..
''benim kadınım..'' FİNAL
ŞAH & MAT
ŞAH VE MAT - TANITIM
Yeniden...
Benim tek işim seni sevmek Zeynep!

"Sevdik, sevdalandık, seviştik."

7.3K 353 61
By npysncnms

Giyeceğim şeyleri sonunda seçtiğimde, giyip aşağı iniyorum ve anahtarları girişteki dolabın üzerinden alıp dışarı çıkıyorum.

Arabaya atlayıp hızla okula gitmek istiyorum. Sanki Zeynep'e ihtiyacım varmış gibi, ya da Zeynep'in bana... Öyle hissediyorum.

Arabayı otoparka bıraktığımda uzun süre sonra telefona bakmak geliyor aklıma. Zeynepleyken zaman ve yer kavramını unuttuğumdan dolayı,  onunla beraber olduğum süre içinde hiçbir şeyin anlamı kalmıyor.

Ne oturup kitap okuyorum, ne telefonu elime alıp karıştırıyorum, ne başka bir şey.. Hiçbir şey. Sadece Zeyneple olmak istiyorum.

Telefonun bir kaç tuşuna üst üste basmama rağmen ekran açılmıyor ve o zaman kapandığını anlayıp cebime tekrar geri koyuyorum. Büyük ihtimalle şarjı bitti derste şarja takayım diye de aklımın bir köşesine not ediyorum.

Asansörden indiğimde herkesin gözü üzerimde duruyor her zaman ki gibi. Alışık olduğumdan pek önemsemeyerek tüm özgüvenimle geçiyorum yanlarından.

Zeynep'in dersinin olduğu sınıfa doğru belki daha girmemiştir veya moladadır diye ümit ederek gidiyorum. Kapının girişinde Selenle beraber olduğunu görünce gülümsüyorum.

Arkası bana dönük olan Zeynep'i tabi ki de hemen tanıyorum. Her halükarda alışık olduğum vücudunun gözlerimin önünden gitmesinin mümkünatı yok çünkü.

Çokta anlaşılmamak adına sanki hem Selene hem Zeynepe bir şey soracakmışçasına konuşuyorum.

''Kızlar naber?'' diyorum hızla Selenin yanına gidip Zeynep'in yüzüne bakarak.

Selen beni gördüğünde irkiliyor önce ama ben Zeynep'i yerden kaldırıp yüzüme baktığı yüzünden başka bir şey görmüyorum o an.

Gözyaşları yanaklarını kaplamış olan halini gördüğümde içim acıyor. Kimseyi umursamayarak sarılmak istiyorum sımsıkı. Kendimi kasarak bu isteğimi engellemek adına sımsıkı tutuyorum bedenimi olduğu yerde.

''Zeynep?'' diyebiliyorum sadece.

Selenin yanında da belki bir şey bilmiyordur diye çaktırmak istemiyorum.

''Ne oldu?'' diyorum.

Cevap vermeyip eliyle göz yaşını silerek omzuyla omzuma vurarak çekip gidiyor yanımdan.

Arkasından bakarken herkesin Zeyneple beni izleyip birbirlerine bir şeyler fısıldadığını duyduğumda,  olayın bu benim öğrencilerin ağzından düşmeyen ''yakışıklılık'' mevzusu olmadığını anlıyorum.

Zeynep'in peşinden gitmek yerine olayın aslını öğrenip öyle yanına gidip, onu ağlatacak kadar neyin üzdüğünü öğrenmek istiyorum.

''Selen?'' diyorum.

Selen bir elindeki telefona bir de bana bakarak kekeleyerek cevap veriyor.

''Ho-hocam'' diyor.

''Neler oluyor?'' diyorum.

Gözlerime boş boş bakarak biraz da korktuğunu hissederek titreye titreye beni izlemeye devam ettiğini gördüğümde, Zeynepi ağlarken görmemle vücuduma yüklenen sinir katsayısı son seviyesine ulaşıyor.

''Cevap verin!'' diyorum herkes hala bana bakıp konuşmaya devam ederken.

''Ne oluyor bu lanet olası okulda!''

Ulaş'ın yanında daha önce bir kaç kere gördüğüm bir çocuk pişkin pişkin sırıtarak elindeki telefona sallıyor.



''Valla onu siz anlatcanız Hocam. Neler olduğu ortada ama detaylı anlatmak isterseniz dinleriz. Zevkli bir işe benziyor'' diyor ardına kahkaha atarak.

Büyük adımlarla yanına gidip yakasına yapışıyorum.

''Seni ezerim.'' diyorum.

Üzerine basa basa tekrar ederek daha açıklamalı devam ediyorum.

''İnan bana seni ezerim çocuk. O gevşek ağzını kırar, o güldüğünde gösterdiğin sarı dişlerini ağzından sökerim.''

Yüzü bembeyaz olan ismini dahi hafızama kazımadığım çocuğun suratı bembeyaz oluyor. Yutkunmaya çalışarak korka korka duruyor karşımda.

''İsmin ne senin?'' diyorum korkudan titreyen beyaz surata.

''Doğan Hocam'' diyor hala korkarak cevap verirken.

''Şimdi anlat Doğan. Bana bu üslupla konuşma cesaretini sana ne verdi?''

Elindeki telefonu hala titreyen elleriyle bana uzatıyor.

İlk sıradaki videonun oynat tuşuna basıyorum.

Ve o an başımdan aşağı kaynar sular dökülüyor.

Gözlerim yerinden çıkacakmışçasına büyüyor ve sanki yaşayan ben değilmişim gibi izlemeye devam ediyorum.

Şoktan olsa gerek ne elimi ne kolumu oynatıp aptal telefondaki şeyi kapatıp silmeye mecalim yokmuş gibi kalakalıyorum.

Ne yapacağımı bilmez bir halde telefondan kafamı kaldırıp etrafa baktığımda hala beni izlediklerini görüyorum.

''Dağılın!'' diyorum sinirle.

Hala bana bakmaya devam ettiklerini gördüğümde sesimi en yüksek seviyeye çıkararak bir kere daha bağırıyorum.

''Dağılın dedim!!!'' diye fazlasıyla yüksek sesle bağırdığımda etrafımda sadece hala yakasını tutmakta olduğum Doğanın olduğunu görüyorum.

Yakasını yırttığım gömleğini bırakmadan önce, elimle sımsıkı tuttuğum telefonu önümdeki duvara son hızımla vurup parçalıyorum.

''Bütün telefonlarda, tek bir video dahi, KALMAYACAK!'' diyorum. Tane tane ve son kelimesini yüksek sesle söylediğim cümleyi Doğana yedirecekmişim gibi söylerken.

''Taa-aamam'' diyor kendini benden çekmeye çalışırken.

Vücudunu geriye doğru ittirerek bırakıyorum ellerimin arasından.

Bunu onun yaptığını bile bile bırakıyorum. Zeynepi bulup sakinleştirdikten sonra onunda hesabını soracağımı aklımın bir köşesine yazıyorum.

Tökezleyerek ve koşarak yanımdan ayrıldığında etrafımda kimsenin olmadığını görünce rahat bir nefes alıyorum. Merdivenlerden koşarak aşağı indiğim sırada Ayazın odasından çıkıp peşimden geldiğini görüyorum.

''Kereeem!!'' diye bağırıyor benim kadar olamasa da koşarak peşimden gelirken.

''Sonra Ayaz, sonra!'' diyorum bende daha da hızlanıp koşarken.



Koşarak merdivenlerden indiğimde etrafta Zeynep'i arıyorum ama görebildiğim tek şey korku ve şaşkınlıkla bana bakan gözler oluyor.

''Zeynep nerede?'' diye bağırıyorum sesimin son kırıntılarıyla.

Kimseden ses soluk çıkmayınca bir kat daha yükseltip kükrüyorum adeta deyim yerindeyse.

''Zeynep nerede dedim haaa?!!''

''Hocam'' diyor biri elini kaldırıp bana bağırırken.

''Otoparka indiğini gördüm ben en son.'' diyor titreyen sesiyle.

Cevap vermeden koşarak okula geri giriyorum ve en alt kattaki otoparka asansör falan beklemeden inen ilk insan oluyorum. Belki de iki, çünkü Zeynep'in de o halde asansörü kullanmanın aklına geleceğini düşünmüyorum.

Nefes nefese kalıp en aşağı kata inip son merdivenleride bitirdiğimde hiç durmadan koşmaya devam ediyorum ve bağırıyorum.

''Zeynep neredesin?''

''Çık ortaya güzelim n'olur! Sana ihtiyacım var.'' diyorum nefesimin yettiği kadar.

''Senin de bana var biliyorum.Lütfen!'' diyorum.

Koşmaya devam edip her duva arkasını kontrol ederken.

Uzaktan bir yerden hıçkırık sesi duyduğumda bir an duraklayıp tam nereden geldiğini çözmeye çalışıyorum.

Biraz daha ilerleyip sese her adımda yaklaştığımda Zeynep'e ortaya çıkması için yalvarıyorum.

''Zeynep bunu bize yapma, lütfen. Lütfen izin ver. Yanında olayım. Kokuna ihtiyacım var.'' diyorum titreyen sesimle hıçkırık seslerinin arasında.

Hıçkırık sesleri yavaş yavaş kesilmeye başladığında herhangi bir ses duymak adına nefesimi tutup bekliyorum.

Zeynep'in aldığı derin nefesleri ve burnunu çekişlerini duyduğumda ben onu bulmadan o beni bulsun diye bekliyorum.

Son bir kere daha sesleniyorum.

''Zeynep lütfen...Beni seviyorsan.'' Dediğim an duvarlardan birinde gölgesini görüyorum ve yavaşça ayağa kalkıyor.

Hızlı adımlarla benim durduğum yere yöneldiğinde kollarımı kocaman açıp onu sarmak için hazırda bekliyorum.

Koşarak bana sarıldığında tüm gücümle kollarımın arasına alıp bedenini sımsıkı sarıyorum.

''Özür dilerim, çok özür dilerim..'' diyorum saçlarını okşayıp alnına öpücük kondururken.

O ise kafasını tamamen boynuma gömüp sanki bundan sonra orada yaşamak istercesine sarıyor elleriyle boynumu.

Orada nefes alıp veriyor ve orada hıçkırarak gözyaşlarını vücuduma akıtıyor.

Muhtaç olduğum kokusunu her solukta içime çekerken, ellerimin arasında titreyen vücudunu sakinleştirmeye çalışıyorum dokunuşlarımla.

Ellerim belini, sırtını, saçlarını ve yüzünü okşamaya devam ederken düzensiz olan nefesini azda olsa düzene sokarak sarılmaya devam ediyor bana.

Biraz daha kendine geldiğinde bedenlerimizi ayırmadan ne kadar oradan ayrılmak istemese de, onu boynumdan çekip yüz hizama getiriyorum.

Alnından öperken o doyamadığım saçlarının kokusunu içime çekerken huzura eriyorum.

''Sen benimsin tamam mı?'' diye tembihler gibi bastıra bastıra dudaklarım alnının üzerindeyken konuşuyorum.

''Ve bunu herkes öğrenecek. Benim olduğunu, sanat ait ne varsa aynı zamanda bana ait olduğunu. Bedeninin, gözlerinin ve kimsenin ulaşamayacağı bir çok yerinin benim olduğunu, herkes öğrenecek!''

''Sevdik, sevdalandık, seviştik.Biz utanacak bir şey yapmadık tamam mı? Bundan utanmayacaksın.Başını yere eğmeyeceksin.''




Continue Reading

You'll Also Like

121K 7.8K 32
'Bilinmeyen numara. Diyorum ki, o güzel kalçalarını biraz daha camının önünde sallaya sallaya odada tur atarsan boxer denen bir şey kalmaz üstünde. ...
95.7K 10K 25
Ve senin için memnuniyetle kalbimi kıracağım. By akina
263K 18.6K 13
Tek başına bebeğiyle Seule taşınan omega jeon jungkook ve komşusu safkan alfa kim taehyung . Omegaverse! SafkanAlfatae! Omegakook! Text&Düzyazı!
80.7K 6.6K 25
Üniversitesinin serseri çocuğu jungkook, kız arkadaşını rahatlatmak için kayda aldığı inlemelerini yanlışlıkla yeni atanan rektörü Kim Taehyung'a ata...