8,9,3/Yakuza -I- (GxG)

Od RQMorrigan

9.1K 2.1K 2K

Şiddet ve vahşet içerikli bölümler vardır. Midesi ve psikolojisi hassas olanlar lütfen okumasın. Uyarıya rağm... Viac

Kurye (I)
Kurye (II)
Kurye (III)
Kurye (IV)
Kurye (V)
Sadece Bir Efsane (I)
Sadece Bir Efsane (II)
Sadece Bir Efsane (III)
Sadece Bir Efsane (IV)
Sadece Bir Efsane (V)
Hesaplanmayan Aksaklık (I)
Hesaplanmayan Aksaklık (II)
Hesaplanmayan Aksaklık (III)
Hesaplanmayan Aksaklık (IV)
Hesaplanmayan Aksaklık (V)
Ufak Detaylar (I)
Ufak Detaylar (II)
Ufak Detaylar (III)
Ufak Detaylar (IV)
Ufak Detaylar (V)
Değişim (I)
Değişim (II)
Değişim (III)
Değişim (IV)
Sadece Biz Varız (I)
Sadece Biz Varız (II)
Sadece Biz Varız (III)
Sadece Biz Varız (IV)
Sadece Biz Varız (V)
Arı Kovanı ve Çomak (I)
Arı Kovanı ve Çomak (II)
Arı Kovanı ve Çomak (III)
Arı Kovanı ve Çomak (IV)
Arı Kovanı ve Çomak (V)
Titanyum, Roket ve Kül (I)
Titanyum, Roket ve Kül (II)
Titanyum, Roket ve Kül (III)
Titanyum, Roket ve Kül (IV)
Titanyum, Roket ve Kül (V)
Titanyum, Roket ve Kül (VI)
Kodo-mei*: Oni (I)
Kodo-mei: Oni (II)
Kodo-mei: Oni (III)
Kodo-mei: Oni (IV)
Kodo-mei Oni (V)
Kodo-mei: Oni (VI)
Tepkisiz Esirler (I)
Tepkisiz Esirler (II)
Tepkisiz Esirler (III)
Tepkisiz Esirler (IV)
Tepkisiz Esirler (V)
10, 10, 1* (I)
10,10,1 (II)
10,10,1 (III)
10,10,1 (IV)
10,10,1(V)
10,10,1 (VI Final)

Kodo-mei: Oni (VII)

120 31 13
Od RQMorrigan

Aradan geçen üç günün sonunda limandaki patlama haberi üzerine kurulan komplo teorileri ve varsayımlar, patlamadan daha çok anılır olmuştu. Patlama ya da terörle ilgili bilgisi dahi olmayan sabah kuşağı programcıları ve ününü elden düşürmemek için her türlü kalıba girebilecek omurgasız eski ünlüler dahi, birer terör şube çalışanı ve patlayıcı uzmanı olmuşlardı. Hatta toplumun akıl sağlığı için oldukça tehlikeli olan, çocukluklarında yaşadıkları eziklikleri hatırladıkça ağızları kuduz hastası gibi köpürerek, destekledikleri siyasilere karşıt görüş bildiren herkese saldıran eski manken ve sinema oyuncuları ve şarkıcılar da bunu bir şekilde yalakalık yolu olarak kullanmış, asıl hedefin gemi yerine başka bir kişi olduğunu iddia etmişlerdi. Kurabilecekleri senaryolar yalakalarıyla sınırlı olan bu insanlar gündemi değiştiriyor, okları ve soru işaretlerini ilgili makam ve kişilerden alıp güzelce başka yönlere çeviriyorlardı.

         Gündem tam da tahmin ettiği gibi şekillenen Nova, ikizlerin iki ayrı monitörde açtığı farklı haber programını izlerken bir yandan da saçma teorilerini izleyicilerinin aklına sokup farklı algılar yaratmak için canla başla çalışan yüzlere teker teker, kindar bakışlar attı. Bir süre sonra konu değişti ve toplum ahlakını bozduğu iddia edilenler eleştirilip, yayın ekranındaki bölünmüş karelerde beliren el ele tutuşan çiftler, birbirlerine sarılan ve aşklarını çekinmeden yaşamak isteyen insanlar günah keçisi ilan edilmeye başlandı. En kötüsü de her önüne geleni tutup öpen ya da her gün işlenen ve haberlere konu olan taciz, tecavüz ve şiddet suçlusu gibi muamele görüp en büyük günahkârlar olarak anılan eşcinsellere olan ön yargının kurdurduğu klasik, kokuşmuş, nefret ve cehalet dolu cümlelerdi. Oysa insanlar kendine aykırı diye eleştirdiği şeyleri bırakıp gözü önünde olan biten iğrençliklere ses çıkarsa, toplumdaki ahlaksızlık zaten yok olup gidecekti. 

         "Şunlara bak," dedi Sinem alaycı bir ses tonuyla. "Sanki kendileri bunları yapmıyor." 

          "Daha fazlasını yaptıklarını biliyoruz," dedi Nildem ve iç geçirdi. "Ama onlar korkakça ve gizli yapıyorlar her şeyi." 

           Sinem omuz silkti. "Her konuda böyleler zaten." 

           Gözlerini ekrana dikmiş 8 bile o an insanların ne kadar iki yüzlü olduklarına hayret ettiğini yüz ifadesiyle belli ediyordu. 

           "Toplum neden buna izin veriyor?" diye aniden sordu 3. Bütün gözler şaşkınca üzerine dönerken, merakla cevabı bekledi. 

        "İzin vermiyorlar," diye yanıtladı Nova. Başka kimseden ses çıkmamıştı. "Yönetilmek ve boyun eğmek arasındaki farkı bilmiyorlar. Yeni nesil Goebbels'ler medyayı satın aldı ve halk yalana bağımlı hale getirildi. Onları asıl ilgilendiren konuları yalan bir gündemle örtüyorlar. Zayıf noktaları olan dini inançları yanlış ellerde oyuncak oldu ve onların en büyük düşmanı biçimini aldı. İnançların tehlikede olduğunu bağıranlarla, kargaşa arkasında başka işler çevirenler, aslında aynı kişiler." 

            "Yalanı gerçekten ayıramıyorlar mı?" diye yeni bir soru ekledi 9. 

            Nova, bilinçli olarak bakışlarını başka yöne çevirdi ve 9'a bakmamaya çalıştı. "Beyinleri fethedildi ve hüküm altına alındılar; yönetilmelerine gerek kalmadı." diye cevapladı ve ekledi: "Fethetmek her zaman yönetmekten daha caziptir. İnsanların çoğu da özgür olmaktansa köle olmaya razı olur; çünkü özgürlüğün kazanıldığını unutup sunulana tamah etmeye yöneltildiler. Onlara yalanla gerçeği ayırt etmeleri değil, yalanı gerçeğe tercih etmek emredildi." 

             "Bu düzen doğru değil." dedi 8. Kırpmadığı gözlerini bir saniye dahi ekrandan çekmemişti. "İnfaz edilmeliler."

              "Sorgulamayı bilseler başkasına gerek kalmazdı." diye mırıldandı Nova. "Ama öğreteceğiz; insanlara işin gerçek yüzünü ve sorgulamanın değerini göstereceğiz." 

              "Daha önce birçoğu bunu yapmaya çalıştı zaten." dedi Tuna. "Boşuna çabalıyorsun. Akari'den koparacağın en büyük parçayı kopar, iyice çiğne ve tükür. Sonra da buradan defolup gidelim." Kollarını göğsünde birleştirip Nova'nın yanına doğru adımladı. "Bazı inanmışlara Tanrı dahi doğru yolu gösteremez," 

               "Çünkü tanrıları, para ve gücü elinde tutan bilindik yüzler oldu, farkındayım." diye karşılık verdi Nova. "Yine de içlerinde bizim gibi olanlar var biliyorum; umudu olan milyonlar var.  Biz defalarca düşsek de tekrar kalkmanın ve mücadele inancının bir yolunu buluruz; ama onlar bir kere düştü mü, bu sonları olur," Çenesini dikleştirdi ve ekranda sürekli dönüp duran yüzlere katı bir ifadeyle baktı. "Ve ben, umutsuzluğu reddediyorum." 

               Tuna, kollarını göğsünde birleştirdi ve omuzlarını silti. "Plan senin, seçim senin. Sonuna kadar yanındayız." 

               Nova, anlık olarak kendine dönen yüzlerde kararlılık, inanç ve umut gördü. En belirginiyse sağ çaprazında duran 9'un yüzündeki belirsiz gülümsemeydi. Nova oralı olmadı ve ikizlere baktı. "Savcıya verilecek dosyayı tamamlayınca bana haber verin." 

              9, Nova'nın inadında ve inancında kendini görmüştü. Hırsın ve mantıklı inancın olduğu yerde imkânsıza yer olmadığını çok iyi biliyordu; hayatı bunun üstüne kurulmuştu. Nova hakkındaki düşünceler aklından geçerken, bilinçli bir hareketle ona sırtını dönen Nova'nın hızlı adımlarla odadan çıkışını izledi. Bacakları Nova'nın arkasından koşmasını ve onu durdurup sorunun ne olduğunu sormasını istiyordu fakat mantığının katı yanı tam tersini, olduğu yerde kalmasını ve Nova'yı kendi haline bırakmasını emretti. Mantığını dinledi. Çünkü üç gündür Nova onu görmezden geliyordu. Aniden dikkatini dağıtan dalgınlıktan uzaklaşınca, 8'in ona ilgiyle baktığını gördü. Sanki ne yapacağını o da merak ediyor gibiydi. Bitişen kaşları tekrar gerildi ve yüzü hissiz ifadesine geri döndü. 

              Kardeşinin tuhaflığının farkında olan Tuna'da bir süre 9'a bakmıştı. Fakat genelde ilgisiz olan 8'in 9'a olan ilgisinin o da farkındaydı. Farkında olduğu bir diğer şey ise, 3'ün sürekli bir şeylere hazır gibi davranıyor oluşuydu. Gözlerini 9 ve 8'in üzerinden ayırmıyor, sanki bir şeylerden şüpheleniyor gibi her harekelerini izliyordu. 

              9 ve 8, kısa bir süre daha bakıştıktan sonra, 9 göz temasını bozdu ve kapıya yöneldi. Odadan çıkıp müzik sesinin boğuk olarak yankılandığı koridorda adımladı. Önünden geçtiği kapısı açık ofisten içeri bakınca, bacaklarını masaya uzatmış telefonuyla uğraşan Nova'yı gördü. Nova'da onu görmüştü ama hemen başını eğip telefonla ilgilenmeye devam etmişti. Bu durum 9'un sinirini bozdu. Duran bacakları tekrar hareketlendi ve bu sefer daha güçlü adımlarla lobiye açılan kapıya doğru yürüdü.  

            Nova gözlerini sıkıca yumup lanet okudu.  Bacaklarını masadan çektiği gibi koltuktan fırladı ve ofis kapısının önünde durdu. "Dokuz," 

            9 lobi kapısının kolunu tutup bekledi, döndü ve omuzunun üzerinden Nova'ya baktı. 

            "Eğer San'ı görürsen benim için ona dosyayı beraber götürmemizi rica ettiğimi söyler misin?" 

              9 şaşkınca arkasını döndü ve Nova'ya baktı. "San ile mi?" 

          "Evet," dedi Nova. Sesini hissiz tutmayı başarmıştı. "İletirsen, sevinirim." tekrar odaya girdi ve kapıyı arkasından örttü. Yaptığının ne gibi sonuçları olacağını bilmiyordu fakat 8'i dikkate alması gerektiğini çok iyi biliyordu. 9'un ona fazla kızmamasını, her şeyi açıklayana kadar ondan nefret etmemesini diledi ve tekrar masaya yöneldi. 

           Gözleri hâlâ kapanan ofis kapısına dikili olan 9, Nova'nın amacını anlamamıştı. Aralarındaki her şey iyiyken bir anda darmadağın olmuştu yine. Tıpkı Nova'ya yaklaştığında ve kendini olabildiğince açmaya karar verdiğindeki diğer seferlerde olduğu gibi. Avucunun içinde farkında olmadan sıktığı yuvarlak kapı kolunu sinirle çevirdi ve kapının titremesine sebep olacak kadar hızla çekip ardından kapattı. 3'e hiçbir şey söylemeyecekti. Madem Nova'nın istediğini buydu, gidip kendisi söyleyecekti. 

Sinem -içinde koca bir koğuşu ağzına kadar insan dolduracak kanıtı barındıran- kanıt dosyalarını, masada duran şifreli metal çantaya yerleştirdi ve kapağını kapattı. Çantayı masa da sürütüp tok bir ses çıkarttıktan sonra eline alıp Nova'ya uzattı. 

                Nova başıyla teşekkür etti ve gözlerini diktiği çantayı Sinem'in elinden aldı. "Daha fazlasına ihtiyacımız olduğunu hatırlatıp sizi sıkmak istemiyorum," 

           "Biliyoruz," diye araya girdi Nildem. Kalçasını masaya yaslamış, kahvesini yudumluyordu. Fincanı Nova'ya doğru kaldırdı ve "Ama bir kahve molasını hak ettik." 

           "Daha fazlasını hak ettiniz, kızlar. Her şey için teşekkür ederim." dedi Nova samimiyetle. "Bu işin en önemli adımlarından birini sizin sayesinde attık ve yürümeye devam etmek için ikinize de ihtiyacımız var."  

          "Aynı yerdeyiz, Nova; bu işte beraberiz" dedi Sinem ve gülümsedi. "Şimdi git ve son ayak bağlarını ortadan kaldır," kalçasıyla tekerlekli sandalyeyi çevirip oturdu, "Çuvaldızın Akari'ye batması için sabırsızlanıyorum." dedi ve klavye üzerinde gezinen parmakları mekanik sesler çıkarttı. 

           Nova arkasını döndü ve 3'e bakıp ilerlemeye başladı. 3'ün tam yanında duran 9'a bakmamak için üstün bir mücadele sergiliyordu. "Haydi," dedi gözleri 3'e sabitliyken. "Gidelim." 

           3 olduğu yerde kaldı. 

           Nova'nın gözleri kısıldı ve başı hafifçe yana eğildi. Bu kez 9'a bakmaması imkânsızdı. "Söylemedin mi?" 

           "Ben istek iletmem." 

             Nova burnundan soludu ve 3'e döndü. "Dosyayı savcıya vermem için bana eşlik eder misin, Üç?" 

             3, sadece, "San." dedi ve kıpırdamadı. 

             Olan biteni sessizce takip eden 8, o an bir adım öne çıktı ve "Ben gelirim." dedi. 

             "Hayır," 3, 9'a döndü ve Japonca, "Sen gitmelisin." dedi. 

            "Lanet olsun, hiçbiriniz gelmeyin." diye çıkıştı Nova ve odadan çıktı. 

             3, 9'a başıyla Nova'yı işaret etti. "Git." 9'un odadan çıkmasını bekleyip 8'e döndü ve "Kızı işaretlediğinin farkındayım." diye ekledi. 

             8'in yüz hatları katı bir hâl aldı. Burun delikleri genişledi ve başını hafifçe öne eğdi. "Doragonkurō kimseye yardım-" 

             "Kız yardım istemedi," diye 8'in sözünü kesti 3. "Kendi inisiyatifimle, kızın korumam altında olduğunu bil, Hachi-Sama." 

              "Kanunlarımıza bağlı kalacağımı bil." dedi 8 ve aralarındaki soğuk sohbete tanık olan ikizlere ters bir bakış atıp eski yerine döndü. 

               Bu sırada lobiye çıkan koridorda peş peşe yürüyen Nova ve 9 arasında hiçbir konuşma geçmedi. Nova önde 9 arkada, Rulsomnia'nın garajına indiler ve dikkat çekmemek için Nova'nın seçtiği fiat 500L'ye yöneldiler. Adımlarını hızlandırıp arabaya önce binen ve kapıları kilitleyen Nova, 9'u umursamadan emniyet kemerini taktı. 9 ise kapı kolunu yoklayıp gözlerini Nova'ya dikti. 

              Aracı çalıştıran Nova, sağ ön camı hafifçe araladı ve "Hiçbirinize ihtiyacım yok, geri dön." dedi. 

               9 kapı kolunu bıraktı ve sinirle soludu. Aracın ön kısmına doğru yürüyüp durdu ve ceket kolunun içindeki ejder dilini elini aldı.

               "Hey!" diye bağırdı Nova ve kornaya bastı. 

                Kapalı alanda kulakları sağır edercesine yankılanan korna sesi yüzünden 9, anlık olarak avuçlarıyla kulaklarını kapatmak zorunda kalsa da geri adım atmadı. Nova camı yarısına kadar indirince, "Kilidi aç." dedi. 

                "Önümden çekil." diye ayak diredi Nova. 

                 "Ya ben de binerim ya da kaputu paramparça ederim." 

                  "Edebilirsin." dedi Nova ve camı kapatıp geri vitese taktı. 

                 9, Nova'nın arabayı umursamadığını fark edince Supra'sına yöneldi. Garajda gözden çıkartamayacağı tek araba oydu. Aracın önünde durdu ve ejder dilini havaya kaldırdı.

                 El frenini çeken Nova araçtan dışarı fırladı. "Ne halt yediğini sanıyorsun sen?" 

                 "Kararını ver." dedi 9. 

                 "Derhal çek o bıçağı arabamdan!" attığı ilk adımla beraber 9'un kolu bir nebze aşağı indi, vücudu sıkılan ıslak bir bez parçası gibi kasılan Nova resmen kriz geçirdi. "Dur!" 

                9, kolunu havada tutmaya devam etti. 

                "Lanet olsun!" diye yeri tekmeledi Nova ve başıyla arkasındaki aracı işaret etti. "Atla." 

                9, ejder dilinin ucunu kıvırdı ve ceket kolundaki yerine gizledi. Nova'nın ters bakışları altında sabit adımlarla ilerleyip arabaya bindi ve kapıyı kapattı. 

               "Buna nasıl cüret edersin?" diye sordu Nova. "Tek bir çiziğe dahi sebep olursan yemin ederim seni... seni..." Cümlesini tamamlamak yerine sinirli bir ses çıkarttı ve el frenini indirdi. 

               9 el frenini kavradı ve Nova gaz vermeden hemen önce tekrar çekti. "Bana neden farklı davranıyorsun?" 

                Ön camdan dışarı bakan Nova yutkundu. Omuzları düştü ve ne açıklama yapması gerektiğini düşündü. Çenesi aşağı düşünce, at kuyruğu bağladığı saçının dışında bıraktığı iki siyah perçemi de alnından aşağı sarktı. 

                9 uzanıp Nova'nın çenesini kavradı ve yüzünü kendine çevirdi. "Eğer insanlar konuşurken yüzlerine bakmazsan onları ciddiye almadığını düşünürler." 

               Nova'nın dudakları aralandı. Gerçeği söylemek istiyordu fakat 9 ve 8 arasında bir gerilime de neden olmak istemiyordu. Çenesini 9'un elinden çekti ve yüzünü ön cama çevirdi. "Şimdilik, senin yanlış hiçbir şey yapmadığını bilmekle yetinmelisin. İlerleyen zamanında bunun nedenini açıklayacağım," 9 itiraz etmek üzereyken elini kaldırdı ve susturmak için konuşmaya devam etti. "Lütfen. Zorlama. Sadece şunu bil: sana olan hislerim değişmedi ve güzel bir hayat sunmak istiyorum." 

               9'un aralık dudakları kapandı ve önüne döndü. Yukarıdayken 3 ve 8'in tuhaflığını fark etmişti. Geçmişle ilgili ayrıntılar aklından teker teker geçerken, Nova'nın bu davranışlarına neden olan ihtimaller de birer birer netlik kazanmaktaydı. Garajdan çıkıp Hilal'in evine doğru yola koyuldular. 

Yaklaşık bir saat içinde, Nova'nın telefon navigasyonuna girdiği konum yönlendirmesiyle, merkeze uzak müstakil evlerin bulunduğu sokağa ulaşmışlardı. Site güvenliğini geçmek için Hilal'in bilgilerini eksiksiz veren Nova, Hilal'in evinin önüne park etti ve siyah demirden koruma çitlerinin ardında yükselen, bahçesi ve duvarları sarı loş ışıkla aydınlatılmış eve göz attı. Bahçede ve görünürde kimse yoktu. Sayabildiği kadarıyla sadece bahçeyi gösteren kameraların sayısı -biri kapı dibindeydi- üç adetti.

               "Ev boş gibi," dedi Nova. "Bekleyelim." 

                Derken, evin kapısı açıldı ve ellili yaşlarında bir kadın belirdi. Elinde tuttuğu tasmanın ucunda iki Smooth Dachshund ırkı köpek, merdivenleri hızlı inmesi için kadını zorluyordu. Merdivenleri inen kadın, bahçe duvarının ötesindeki aracı görünce durdu ve dikkatle araca baktı.

                "Annesi," diye mırıldandı Nova. O an aklına bir fikir verdi ve kemerini açtı, kontağı kapatıp farları söndürdü. "Benimle gel." arabadan indi ve bahçe çitlerine yöneldi. "Merhaba, Arzu Hanım," 

               İsmini duyan kadın şaşırdı ve köpekleri zapt etmeye çalışarak çite doğru ilerledi. İki demir arasından yüzünü sokmuş, tatlı bir gülümsemeyle sırıtan Nova'ya ve hemen dibindeki donukça, gözlerinin içine rahatsız edici bakışlar atan 9'u süzdü. "Merhaba, tanıyamadım ama siz beni tanıyor gibisiniz." 

               Nova hızla başını salladı. "Biz Hilal'in arkadaşlarıyız," 

              "Ah, öyle mi?" dedi kadın. Şüpheliydi fakat isminin söylenmesiyle bir tık şüphesi hafiflemişti. "Bana bugün birilerinin geleceğinden bahsetmemişti ama," kadın sözünü yarıda kesti ve 9'a baktı. "Kötü bir durum mu var?" Sesindeki endişenin fark edilmemesi imkânsızdı.  

               Nova, 9'a döndü ve hedefe kilitlenmiş bir robot gibi kadının her hareketini gözünü kırpmadan izlediğini fark etti. Bu hareketine alışkındı fakat 9'u yeni tanıyan insanlar bunu doğal olarak tuhaf karşılardı. Tekrar kadına dönüp aceleyle, "Hayır tabii ki, kötü hiçbir şey yok," ayak ucuyla 9'un ayağına hafif bir tekme indirdi. 9'un başı öne eğilirken, Nova sırıttı. "Siz arkadaşımın tuhaflığına bakmayın lütfen; Japonyalı da o... sadece dilimizi yeni öğrendiği için konuşmalarımızı dikkatli dinlemeye çalışıyor." 

                 "Buyurun içeride bekleyin," dedi kadın ve kapıya doğru yürümeye başladı. 

                 Parmaklıkları bırakan Nova, 9'un kolunu tuttu ve dirseğiyle kaburgasını dürttü. "İnsanlara şöyle bakmayı kes artık lütfen," 

                  "Konuşanın yüzüne bakılması gerektiğini söylemiştin," diye karşılık verdi 9. 

                "Evet, ama... Her neyse Kyū, dediğim şeyle ne kastettiğimi daha sonra konuşacağız. Şimdilik sadece göz teması kurma yeter." Kapıya yaklaşınca yüzüne geniş bir gülümseme yerleştirdi ve 9 ile bahçeye girdi. 

                Hilal'in annesi köpeklerin tasmalarını çıkartınca, köpeklerden biri kısa bacaklarıyla koşup 9'un ve Nova'nın karşısına dikildi ve hırlamaya başladı. Sahibinin uyarısıyla kuyruğunu bacakları arasına kıstırdı ama dişlerini göstermekten geri durmadı. 

                Tek dizi üzerine çöken 9, elini köpeğin kulakları arkasına uzattı ve kaşıdı. Böylece Nova'nın anlık geçirdiği panik atak krizi de son buldu. 9'un köpeğe zarar vermesinden çekinmişti. 

                 "Sizi sevdi. Genelde yabancılarla pek iyi anlaşamazlar." dedi kadın, 9'a bakarak. Herhangi bir karşılık almayınca arkasını döndü ve eve yöneldi. "Lütfen, içeri buyurun. Birazdan Hilal de gelmiş olur." 

                    Nova, 9'un omuzunu çekiştirdi. Beraber eve yönelirlerken, köpekler de etraflarında dönüyor, hızlarını birden arttırıp geçecekleri yolun kenarındaki çimlerde yuvarlanıyorlardı. İçinde sütlü kahve ve altın rengi çizgiler barındıran krem renkli mermer merdivenleri tırmanıp kadının ardından eve girdiler. Evin içi de dışı gibi gösterişliydi. Ve Nova, bu ihtişamın sebebini çok iyi biliyordu. 

                   "Oturun, lütfen," dedi kadın ve arka bahçeyi gören salona inmek için üç basamaklı merdivene yöneldi. 

                     Salondaki renk skalası da evin geri kalanıyla uyumluydu: krem ve kahverengi koltuk takımı altın parıltılı süs eşyalarıyla çevrelenmiş, duvarlara asılan tabloların ışığıyla hemen altlarına yerleştirilmiş gösterişli saksıların içindeki geniş yapraklı bitkiler de aydınlatılmıştı. İkinci kat merdivenlerinin başlangıcını gösteren parmaklıklı koridorun hemen önünden, yüksek tavandan sarkan avizeler ise doğru konumlandırılma sayesinde verebilecekleri ışığın en üst seviyesi ve açı ustalıkla yakalanmıştı. Evin iç tasarımını yapan mimar ortaya harika bir iş çıkartmıştı. 

                   Nova ve 9, geniş oturaklı koltuğa yan yana oturdular ve bir süre sonra elinde tepsiyle gelen ev çalışanının sunduğu kahveleri aldılar. Nova, elindeki fincana bakan 9'u yine dirseğiyle dürttü ve mimikleriyle içmesini işaret etti. 

                 "Bir sorun mu var?" diye merakla sordu Hilal'in annesi. 

                Nova başını iki yana salladı. "Japon ya o, bilmiyor." dedi ve gülümsedi. 

               "Ne zamandır Türkiye'de?" 

               "Pek fazla olmadı." diye yanıtladı Nova ve içinden Hilal'in bir an önce gelmesi için dua etti. 

               Kuşkulu sorulara geçiştirme cevapların verildiği yaklaşık on dakikalık bir zamanın ardından, ev kapısı açıldı ve Hilal içeri girdi. Kulağına dayadığı telefonun diğer ucundaki kişiyle hararetli bir tartışmada olduğu apaçık belliydi. 

               "... bunu kesinlikle kabul etmiyorum en geç iki gün içinde," Hilal elindeki kâğıt torbaları yanında bekleyen çalışana uzattı ve üst kata çıkan merdivenlere yöneldi, "bütün ifadeleri masamda istiyorum." Salondaki annesine el salladı ve tam karşısındaki koltukta oturan beyaz ve siyah saçlı kadına başıyla selam verdi. "Aksi taktirde gözüme dahi gözükme!" merdiveni ve salonu ayıran yarım duvarı geçince, attığı adım yarıda kesildi. Kaşları bitişti ve az önce evinin salonunda Nova'nın ve tuhaf Japon'un oturduğunu mu, yoksa bir hayal mi gördüğünü düşündü. Gerisin geri iki adım atıp duvarın arkasından çıktı ve Nova ile göz göze geldi. 

                 "Selam," dedi Nova, sırıtarak. 

                 Hilal'in dudakları şaşkınlıkla ayrıldı ve telefonun diğer ucundaki kişiye, "Ben seni sonra ararım," deyip çağrıyı sonlandırdı. 

Bölümü beğendiyseniz oy verip yorum yaparak ve kurguyu önererek destek olabilirsiniz. RQs Discord sunucusu davet linki ve Spotify/YouTube linkleri profil biomda mevcut. Herkese iyi okumalar dilerim.

Pokračovať v čítaní

You'll Also Like

1.9M 98.7K 78
"Çocukken yanağıma kondurduğun öpücük sayesinde tüm acılarım geçmişti. Şimdi ben senin kalbinden öpsem geçer mi? Tüm acıların diner mi?" İlk görüşte...
25.3K 1.7K 46
"Seni kurtaracağım" diye fısıldadı Adımı dahi bilmeyen kız, iplerimin Ailemin yönettiğini farkındayken..
256K 10.9K 34
Kocam, bin adamın bir kurşunuyla öldürüldü. Ben ise, bin kurşunla tek bir kişiyi öldüreceğim. "AKSİYONUN EN ÇARPICI SERİSİ" Kocası, bir suikastte öl...