8,9,3/Yakuza -I- (GxG)

By RQMorrigan

9.1K 2.1K 2K

Şiddet ve vahşet içerikli bölümler vardır. Midesi ve psikolojisi hassas olanlar lütfen okumasın. Uyarıya rağm... More

Kurye (I)
Kurye (II)
Kurye (III)
Kurye (IV)
Kurye (V)
Sadece Bir Efsane (I)
Sadece Bir Efsane (II)
Sadece Bir Efsane (III)
Sadece Bir Efsane (IV)
Sadece Bir Efsane (V)
Hesaplanmayan Aksaklık (I)
Hesaplanmayan Aksaklık (II)
Hesaplanmayan Aksaklık (III)
Hesaplanmayan Aksaklık (IV)
Hesaplanmayan Aksaklık (V)
Ufak Detaylar (I)
Ufak Detaylar (II)
Ufak Detaylar (III)
Ufak Detaylar (IV)
Ufak Detaylar (V)
Değişim (I)
Değişim (II)
Değişim (III)
Değişim (IV)
Sadece Biz Varız (I)
Sadece Biz Varız (II)
Sadece Biz Varız (III)
Sadece Biz Varız (IV)
Arı Kovanı ve Çomak (I)
Arı Kovanı ve Çomak (II)
Arı Kovanı ve Çomak (III)
Arı Kovanı ve Çomak (IV)
Arı Kovanı ve Çomak (V)
Titanyum, Roket ve Kül (I)
Titanyum, Roket ve Kül (II)
Titanyum, Roket ve Kül (III)
Titanyum, Roket ve Kül (IV)
Titanyum, Roket ve Kül (V)
Titanyum, Roket ve Kül (VI)
Kodo-mei*: Oni (I)
Kodo-mei: Oni (II)
Kodo-mei: Oni (III)
Kodo-mei: Oni (IV)
Kodo-mei Oni (V)
Kodo-mei: Oni (VI)
Kodo-mei: Oni (VII)
Tepkisiz Esirler (I)
Tepkisiz Esirler (II)
Tepkisiz Esirler (III)
Tepkisiz Esirler (IV)
Tepkisiz Esirler (V)
10, 10, 1* (I)
10,10,1 (II)
10,10,1 (III)
10,10,1 (IV)
10,10,1(V)
10,10,1 (VI Final)

Sadece Biz Varız (V)

133 42 37
By RQMorrigan

Bölümde ithaf edilmiş suçlamalardan hiçbiri kurum ya da kuruluşlarla, kişilerle ve gerçekle alakası olmayıp, tamamen hayal ürünüdür. 


İkizlerin arkasında duran Tuna hafifçe eğildi ve ekranında harita benzeri bir uygulamanın açık olduğu monitöre yakınlaştı. "Üç yol var," dedi, parmağının ucu mevzubahis yolları gösterirken. "Buradaki evi biliyorum." 

           Uzun saatler boyu ikiziyle Akari'den bir iz bulmak için çalışan Nildem kollarını yukarı kaldırdı ve sırtını esnetti. "Akari'nin evden çıkmasını bekler,"                

           "Yolu kapatmak için de yine çöp kamyonlarını kullanırız," diye tamamladı, Sinem. İkizinin lafını ağzından almıştı.  

            İkizler ve Tuna arasındaki konuşmayı dikkatle dinleyen 8, bir yandan da Nova ve 9'u gözlemliyordu: Nova içeri girdiklerinden beri tek bir kelime etmemiş, göğsünde birleştirdiği kollarını bir kez dahi kıpırdatmadan omuzuyla kenarına yaslandığı camdan dışarıyı izlemişti. 9 ise oda kapısının yanında Doragonkurōlara has dik ve donuk bir duruşla bekliyordu. Bakışlarını ara sıra Nova'ya denk getirmesi, 8'in gözünden kaçmamıştı. 

             "Peki," dedi Sinem oturduğu tekerlekli sandalyeyi topuklarıyla geriye doğru sürüp Nova'ya dönerken. "Senin bir fikrin var mı bu konuda, Nova?" 

             Nova hafifçe kıpırdandı ve omuzunu duvardan çekti. Konuşulanların hepsini işitmişti. "Akari'nin bu kadar aptal olacağını düşünmüyorum." 

            İkizlerin ve Tuna'nın kaşları aynı anda şüphe ve şaşkınlıkla bitişti. 

           "İstanbul gibi bir şehirde büyük bir kargaşaya sebep oluyorsun, kameralar korumalarının yüzlerini ve araçlarının plakalarını kayıt altına alıyor," diye devam etti Nova ve arkasını dönüp Sinem'e baktı. "Ve sen gidip en güvendiğin kişinin kredi kartıyla alışveriş yapıyorsun. Hem de manevi kızlarının senin bütün elektronik bağlantılı hareketlerini takip ettiğini bilerek." Gözlerini 9'dan uzak tutmak için büyük bir çaba harcasa da sonunda pes etti. Neyse ki 9, yere bakıyordu. "Destekçileri olduğunu, her suçunun ört pas edildiğini biliyoruz fakat şu an topluma bir isim lazım. Akari'yi temize çıkartmaları için daha fazla zamana ihtiyaçları olacak." 

              9, Nova ile aynı düşündüğüne sevindi, sevindiğini fark edince kaşlarını çattı. Aniden gelen yutkunma isteğini bastıramadı. Başını gururlu bir edayla kaldırınca, bakışları kontrolü dışında Nova'nın yüzüne sabitlendi. Neyse ki Nova, Sinem'e bakıyordu. 

               "Dediğin gibi: en güvendiği kişinin kredi kartı. Bu bir aldatmaca. Kendi kartıyla alışveriş yapacak hali yoktu." dedi Tuna ve tekrar ekrana döndü. 

              Nova gözlerini devirdi. "Kesinlikle!" Elini başının hizasında kaldırdı ve parmaklarını birkaç kez şıklattı. "O harcamayı yapan zaten Akari değil. Sadece o olduğunun düşünülmesini istiyor." 

              "Bir harcama daha yapıldı," dedi Sinem ve ekranın alt sağında görünen bildirimi açtı. 

               Gözleri hâlâ ekranda olan Tuna parmak uçlarıyla masaya tıklattı. "Bunca gün nakit parası olmadan idare etti. Ama şimdi en yakınından başka çaresi kalmadı." 

               Nova bıkkınca nefes aldı. Uyuşuk adımlarla yürüdü ve İkizlerin koltuklarının ortasından ekrana uzandı. Parmakları dokunmatik ekranda gezindi ve harita ölçeğini küçülttü. Ekranı kaydırıp görüntüyü tekrar yakınlaştırdı. Vücudunu doğrultup Tuna'ya başıyla ekranı işaret etti. 

              "Erdek mi?" diye şaşkınca sordu Tunahan. Aklına dank eden düşünceyle bir anda yüz hatları gevşedi ve alnı gerildi.  

               "Hı-hım. Devasa bir kasanın ve çatısında helikopter pistinin olduğu bir evin olsa, yakınında tuttuğun birinin kartına ihtiyacın olur mu?" 

               "Fakat uçuşu bildirmesi," 

                "Tabii ki uçuşu bildirdi." Diye Tuna'nın sözünü kesti Nova. "Bildirmemesi aptallık olurdu. Nasıl sorunsuz bir uçuş yapabilirdi ki başka türlü?" Başını hafifçe yana yatırdı ve Tuna'nın memnuniyetsizlikle buruşan yüzünü inceledi. "Biz bunu kaçırdık çünkü Akari'nin kaçış planı biz daha küçükken hazırdı. Tehlikeye girdiği ilk an bu uçuşu bildirdi." Gözleri bir şey düşünüyormuş gibi kısılıp boşluğa baktı. "Dediğim gibi, Akari'nin bağlantılarını ve bu bağlantıların makamları gereği neler yapabileceklerini biliyoruz. Onlar için taşıdığımız kargoları unuttun mu yoksa?" 

              Tuna başını hafifçe iki yana salladı. İçlerinde emniyette sözü gecen insanlara dahi akla hayale sığmaz sevkiyatlar yapmışlardı. 

              "Güzel." dedi Nova. 

              "Anlaşılan, bize Balıkesir yolu görünüyor." 

              O sıra ekrandaki haritanın ölçeğini biraz daha büyültmüş olan Sinem, ikizinin ardından konuşmaya dahil oldu. "O ev kale gibi korunuyor, farkında mısınız?" 

              Nova, tam da tahmin ettiği cümleyi duyunca az da olsa gülümsedi. "Bu detay önemli değil çünkü saldırmayacağız. İkinizin yardımıyla Akari'yi oradan çıkmaya zorlayacağız fakat buna cesaret edemeyecek. İhtiyacımız olan tek şey Akari'nin paniklemesi, kızlar," 

            9, Nova'nın kendini kaptırmış bir şekilde heyecanla anlattıklarını dinlerken mest olmuş gibiydi. Bu halini sevdiğini fark etti ve ikinci kez kendine sinirlendi. Kaşlarını yine çatmıştı. 

            Tuna'nın düşünceli bir halde çenesine vuran işaret parmağı durdu. "Tam olarak nasıl olacak bu?" 

             "Akari'nin sevkiyat ağını patlatacağız." 

             Birbirlerine irice açtıkları gözlerle bakan Nildem ve Sinem aynı anda Nova'ya döndü.  

             "Tabii bunu yaparken takip edilmememiz gerekiyor." Nova sırayla ikizlere baktı. Kafasında kaba taslağı oluşmaya başlayan planın gerisi bu sorunun cevabına bağlıydı. 

             "Bu işi eski yöntemle halledeceğiz. Bize donanımlı bir karavan lazım." 

             "Karavan bulmak kolay." dedi Tuna. "Serhan ve Eylem'e verdiğini kısa bir süre için ödünç alırız." 

             "Planın geri kalan kısmı oldukça basit: sevkiyat ağının buradaki sorumlularından birini zaten biliyoruz. Eğer ilk denememize elimiz boş kalırsa, diğerlerini de öğreneceğiz. Siz ve yanınıza alacağınız iki kişi, Erdek'e gidecek." 

             "Fakat bir sorun var, eski yöntemle halletmek biraz riskli. Sinyal bölücüyü elle yerleştirmemiz gerek ve Akari hepimizi tanıyor." 

             Nova'nın dudakları aralansa da tekrar kapandı. 

              "Onu tanımıyor." dedi 9, kısa süren sessizliği bozarak. 8'e bakıyordu.

              8'i tepeden tırnağa süzen ikizler birbirlerine bakıp onayladılar. "Sekiz'in yetenekleri işimize yarar." 

             8 öne doğru bir adım atıp Sinem'in yüzüne donuk bir ifadeyle bakarken, "Hachi," dedi. "Adım, Hachi." Bakışları Nova'da sabitlendi ve yüz ifadesiyle uyumlu olan ses tonuyla konuşmaya başladı. "Akari'yi öldürürüm ve bu iş biter." 

             "Öldürmek yok," diye itiraz etti Nova. "Akari'ye bir şey olursa Aylin aklanamaz." 

            8 yüz ifadesini bozmadan 9'a döndü. Bu bakış çok şey anlatıyordu. 9'un anlaması için kelimelere ihtiyacı yoktu. 

            "Ayrıca Akari'yi öldürmek dikkatleri üzerimize," 

            8, Tuna'nın konuşmasına aldırmadan sözünü kesti. "Eski sevgilinin aklanması için uzun yolu tercih etmeyeceğim." 

             "Yardım etmek zorunda değilsin." dedi Nova, bastırmaya çalıştığı öfkesinin sesini çatallaştırmamasına özen göstererek. 

              "Yardım etmek mi? Ben bir Doragonkurōyum; önümdeki sorunu yok ederim. Yardım etmem." Yüzüne ürkmüş bir ifadeyle bakan ikizlere döndü, ceketinin cebinden uydu telefonunu çıkarttı ve masaya bıraktı. "Konumu bu telefona yükleyin." 

                "Kızlar," dedi Nova, gözlerini 8'den ayırmadan. "Hiçbir şey yapmayın." 

                8, Nova'ya ilgisizce baktı. İkizlere dönüp oturdukları sandalyelerin sırt kısımlarını kavradı ve iki ayrı yöne itti. İkizler aynı anda aynı küfürleri mırıldanırken, önü boşalan ekrana doğru eğilip ölçeği küçülttü ve Akari'nin evinin konumunu aklına kazıdı. Masadan uzaklaşıp kapıya yaklaşırken, 9'un elini omuzuna koymasıyla durdu. 

               "Sadece istediklerini yap ve planladıkları gibi sevkiyatlarını çökertsinler. Akari bizim sorunumuz değil." 

                8 başını eğdi ve bakışlarını dikleştirdi. "Akari sorunumuz olmadığı için..." Bir anda fark etti ki 9'un da sorunu zaten Akari değildi. Konu, Nova'ydı. Başını doğrulttu ve bakışlarındaki dikliği yok etti. "İkinizin arasındaki şey asla sana iyi gelmeyecek. Böyle devam edersen öleceksin." dedi ve dışarı çıkmak için hareketlendi fakat omuzundaki baskıyla durdu. 

                 "San gelene kadar." dedi 9, hissiz tutmaya çalıştığı ses tonuyla ve ekledi: "Sonra Nihon'a döneceğiz." 

                 Nova merakla ikisinin arasında konuştuklarını duymaya çabalıyordu fakat Japoncası bunun için yetersiz kaldı. Bu sıra 8, birkaç saniye süren bakışmalarının ardından başıyla onayladı ve 9 omuzunu bırakınca odadan çıktı 

                "Anlaştığınızı var sayıyorum," dedi Nova, 9'a bakmadan. 

                9' da Nova'ya bakmadan genzinden kısa ve onaylar tonda bir ses çıkarttı. 

               Nova'nın bakışları 9'un yüzündeki morluklara ve beyaz gömleğini lekeleyen kan izlerinde gezindi. "Yüzüne pansuman yapılmalı." 9'un tepkisizliğinden bunalıp yanaklarını şişiren bir nefes verdi. "Kıyafetlerini de değişsen iyi olur. Böyle durdukça dikkatimi dağıtıyorsun." 9'un sessizce odadan çıkışını büyük bir sinir ve buruklukla izledi. Sinirinin 9'a olmadığını biliyor, yaptığına rağmen hâlâ ondan ne gibi bir beklentisi olduğunu kendine soruyordu. Fakat bu hiçbir şeyin çözümü olmuyordu. Ondan kopmasının kolay olmayacağının bilincindeydi ve korktuğu olmuştu; kalbinde çoktan bir yara açılmıştı. Gözlerini yavaşça yumdu ve 9'un ardından koşup ona sarılmamak için, bir akıl hastası gibi görünmemek için kendini dizginlemeye odaklandı. 

Mutfak tezgahında duran ses bombasından yükselen Charlotte Cardin - Drive'a doğrama tahtasındaki sebzeleri bölen bıçağın tok takırtıları eşlik ediyordu. Bir yandan da ocaktaki buhar tüten tencerenin içindekileri karıştıran Aylin arada şarkıya eşlik ediyor, başı ve vücudu yavaş bir ritimle sallanıyordu. 

          Doğrama tahtasının kenarına bıraktığı yarısından fazlası içilmiş vodka şişesini aldı ve birkaç yudum daha içti. İşten uzak kaldığı süre boyunca hayatı elinde olan dosyalar, alkol ve kafasını dağıtmak için girdiği mutfak arasında dönüp duruyordu. Birkaç günde bütün apartmana yetecek kadar yemek yapmıştı. Yine de paylaşma tercihini sokak hayvanlarından yana kullanmış, evinin bulunduğu apartmanın bahçesi, mahalledeki kedilerin ve köpeklerin uğrak noktası olmuştu. Hatta en alt katta oturan yaşlı amca hariç kimsenin görmediği dört kişilik bir kirpi ailesi bile apartman bahçesine uğramaktaydı. 

          Küp şeklinde doğradığı domatesleri sos tenceresine aktardığı sırada kapının çalmasıyla durdu ve mutfak kapısına doğru baktı. Birini beklemediğinden emindi fakat kapı ikinci kez ısrarla çalınca açmaya karar verdi. Tahtayı ve bıçağı tezgâha bırakıp ellerini yıkadı ve omuzundaki havluya kurularken dış kapıya doğru yürümeye başladı. 

           Kapı merceğinden bakınca kaşları şaşkınlıkla bitişti ve geri çekildi. İçkiyi fazla kaçırdığını düşünüp tekrar merceğe yaklaştı: gözlerini merceğe dikmiş Hilal, kapının tam önünde duruyordu. Geri çekildi ve bitişen kaşları gerildi. Arkasını dönüp omuzunun üstünden hızlıca salona göz attı, Akari ile ilgili topladığı bütün kanıtlar koltuklara ve yerlere saçılmıştı. Dosyaları ve kağıtları toplamasının ne kadar zaman alacağını düşünürken, zil sesi bir kez daha yükseldi. Kapıdan uzaklaştı ve açmamaya karar verdi. Mutfağa döneceği sırada aklına çalan müzik geldi ve yüzü buruştu. Şarkı kesinlikle dışarıdan duyuluyor olmalıydı. Saçlarını üstün körü düzeltti ve kıyafetine baktı. Mükemmel olmasa da idare ederdi. Hızlı adımlarla salona yönelip kapıyı çekti, tekrar dış kapının önüne dönüp derin bir nefes aldı ve kapıyı açtı. 

        Tek koluyla göğsüne bastırdığı pembe dosyaları tutan Hilal, "Merhaba. Umarım rahatsız etmiyorumdur." dedi. 

         Elini ensesine çıkartan Aylin gergince boynunu okşadı. "Aslında... Hayır, pek sayılmaz." Hilal'in beklentiyle yüzünde sabit duran bakışlarını fark etti. "İçeri girmek istersen," 

          "Sorun olmayacaksa," dedi Hilal ve bekledi. Aylin kapının önünden çekilince içeri girdi. Mutfaktan burnuna gelen güzel kokuları içine çekerken gözlerini kapattı. "Tam zamanında gelmişim sanırım." Diğer elinde tuttuğu kâğıt torbayı Aylin'e uzattı. 

            Kapıyı kapatan Aylin, Hilal'in elindeki torbayı aldı ve içindeki şarap şişesini çıkarttı. Şarap, 1970'den di. "Güzel seçim." dedi ve şişeyi tekrar torbaya koydu. "Biraz beklemen gerek." 

             Hilal kucağındaki dosyaları ayakkabılığın üzerine koydu. "Yardım edebilirim. Zamandan kazanmış oluruz."

           Aylin gönülsüz de olsa başını salladı. Mutfakta işine karışılmamasını tercih ediyordu ama bu fırsatı salonu toparlamak için kullanabilirdi. "Önlükler alt çekmecede." dedi ve Hilal'in çıkarttığı kabanını aldı. Hilal mutfağa yönelirken, kabanı hızla askıya astı ve salona koştu. Dosyaların hepsini üst üste koyup koltuğun altına sürdü. Salona son bir bakış atıp ortada bir şey bırakmadığından emin oldu.  Salondan çıkıp mutfağa yürürken, Hilal'in getirdiği dosyalardan en üstte olanında yarısı görünen fotoğrafa gözü takıldı. Dosyayı eline aldı ve yarım kapağı açtı, Akari'nin sağ kolu olan Osman'ın fotoğrafı, bilgilerinin yazılı olduğu kâğıda ataşla tutturulmuş bir halde karşısında duruyordu. 

           "İşe geçmeden önce, yemeği mi tamamlasak?" 

           Aylin, mutfak kapısının kasasına yaslanmış ona bakan Hilal'e döndü. Elinde vodka şişesini tutuyordu. Dosyanın kapağını istemeyerek de olsa kapattı ve diğerlerinin üstüne koydu. Adımları mutfağa yönelse de aklı dosyalardaydı. Ve Hilal'in neden bu dosyaları evine getirdiğinde.     

             Yemeği tamamlayıp Hilal'in getirdiği şarap eşliğinde bitirene kadar aralarındaki sohbet sıradan konulardan oldu. Şarap şişesini ve dosyaları alıp salona geçtiklerinde, Aylin koltuğun altına sakladığı dosyaları çıkarttı ve tekrar eski düzenlerine göre titizlikle dizdi. Bu süre boyunca Hilal yuvarlak çerçeveli gözlüklerini takmış, kendi getirdiği dosyaların düzenini kontrol ediyordu. 

                "Son ulaştığım bilgilerin hepsi burada." dedi Hilal ve iki dosyayı Aylin'e uzattı. 

                Aylin dosyaların içindeki kağıtları ve fotoğrafları teker teker inceleyip ancak bir düzen hastasının yapacağı şekilde diğer ilgili dosyaların üzerlerine yerleştirdi. "Diğerlerinde ne var?" 

                 Hilal burun kemerinin altına kaymış gözlüğünün camları üstünden kuşkuyla Aylin'e baktı. Boğazını temizledi ve uzattığı bacakları üzerinde duran dört dosyayı Aylin'e uzattı. "Aslında bunları getirip getirmemekte kararsız kalmıştım. Arabada bırakmaktan son anda vazgeçtim." 

                "Hım..." dedi Aylin, elindeki dosyayı karıştırırken. En üstteki dosya Nova ile ilgiliydi ve içindekilerin hepsi hatta daha da fazlası zaten kendisinde de vardı. Sırasıyla Tuna ve Dinçer ile ilgili olan dosyalara da bakıp koltuğun üzerine koydu. Fakat sıra son dosyaya gelince kendi fotoğrafını görmesiyle donakaldı. Sorgular bir ifadeye bürünen bakışları anında Hilal'e döndü.

                Hilal omuzlarını silkti. "Başkomiserin isteği." Aylin tekrar başını çevirip dosyaya bakarken bir süre sessizce onu izledi. Sayfaları aceleyle karıştırıyor, kendiyle ilgili bilgilerini kontrol ediyordu. "Hakkında hiçbir şey yok. Polis kolejinden önceki geçmişin yok." 

                 Aylin, ciğerlerinde tuttuğu nefesi fark ettirmeden rahat bir tavırla dışarı bıraktı. "Bir yanlışlık olmalı." 

                 Hilal kollarını göğsünde birleştirdi ve sırtını koltuğa yasladı. "Yanlışlığı düzeltmek için bir açıklama yapacağını düşünmüyorum." 

                  "Tercih meselesi." 

                  "Öyle diyorsan..." 

                Aylin o an bundan sonraki hayatının artık karman çorman olacağını fark etti. Paniğe teslim olmuş düşünceleri beyninde yüksek ekolu yankılara sebep olurken, iç güdüleri ona kendi evindeki en yakın çıkış noktasına gitmesini emrediyordu. Alnındaki ter damlalarını alnını kaşıyormuş gibi yapıp silmeye çalıştı. Bu sırada Hilal'in silahı ya da tutuklamak için bir kelepçesi olmadığını hatırladı. Hemen sonra bu kadar basit düşündüğü için kendine kızdı ve bakışları Hilal'in kıyafeti içine gizlediği bir silahın izini aradı. 

                "Endişelenme," dedi Hilal. O sıra gömleğinin kollarını yukarı kıvırmakla meşguldü. "Seni sorgulamak ya da suçlamak için gelmedim." 

                 Aylin, belirli kartlarını açık oynamaya karar verdi. "Neden buradasın?" 

                Hilal omuzlarını silkti ve Aylin'in bacağı yanında duran dosyaya, Akari'in arabaya binerken uzaktan çekilmiş fotoğrafına baktı. Dosyaya uzanırken, "Tercih meselesi." dedi. 

Bölümü beğendiyseniz oy verip yorum yaparak ve kurguyu önererek destek olabilirsiniz. RQs Discord sunucusu davet linki ve Spotify/YouTube linkleri profil biomda mevcut. Herkese iyi okumalar dilerim.

Continue Reading

You'll Also Like

106K 5K 38
Ölmeye karar veren bir genç, bir gece yarısı eline telefonunu alır ve rastgele bir numara tuşlar. Son konuşmasını yapmak ve kendisine zarar veren ins...
44.7M 2M 84
Korkmuyordum, ne karanlıktan, ne gürleyen gök gürültüsünden, ne de bana zarar verebilecek bir insandan. Çünkü ben karanlıktım, ben gürleyen göktüm...
85.8K 3K 40
Siyahmısın, beyazmısın yoksa grimisin? O ise siyahtan beyaza, beyazdan siyaha gidiyordu hep. Sonunda dediki, ben griyim. Ama oda henüz farkında değil...