8,9,3/Yakuza -I- (GxG)

By RQMorrigan

9.1K 2.1K 2K

Şiddet ve vahşet içerikli bölümler vardır. Midesi ve psikolojisi hassas olanlar lütfen okumasın. Uyarıya rağm... More

Kurye (I)
Kurye (II)
Kurye (III)
Kurye (IV)
Kurye (V)
Sadece Bir Efsane (I)
Sadece Bir Efsane (II)
Sadece Bir Efsane (III)
Sadece Bir Efsane (IV)
Sadece Bir Efsane (V)
Hesaplanmayan Aksaklık (I)
Hesaplanmayan Aksaklık (II)
Hesaplanmayan Aksaklık (III)
Hesaplanmayan Aksaklık (IV)
Hesaplanmayan Aksaklık (V)
Ufak Detaylar (I)
Ufak Detaylar (II)
Ufak Detaylar (III)
Ufak Detaylar (IV)
Ufak Detaylar (V)
Değişim (II)
Değişim (III)
Değişim (IV)
Sadece Biz Varız (I)
Sadece Biz Varız (II)
Sadece Biz Varız (III)
Sadece Biz Varız (IV)
Sadece Biz Varız (V)
Arı Kovanı ve Çomak (I)
Arı Kovanı ve Çomak (II)
Arı Kovanı ve Çomak (III)
Arı Kovanı ve Çomak (IV)
Arı Kovanı ve Çomak (V)
Titanyum, Roket ve Kül (I)
Titanyum, Roket ve Kül (II)
Titanyum, Roket ve Kül (III)
Titanyum, Roket ve Kül (IV)
Titanyum, Roket ve Kül (V)
Titanyum, Roket ve Kül (VI)
Kodo-mei*: Oni (I)
Kodo-mei: Oni (II)
Kodo-mei: Oni (III)
Kodo-mei: Oni (IV)
Kodo-mei Oni (V)
Kodo-mei: Oni (VI)
Kodo-mei: Oni (VII)
Tepkisiz Esirler (I)
Tepkisiz Esirler (II)
Tepkisiz Esirler (III)
Tepkisiz Esirler (IV)
Tepkisiz Esirler (V)
10, 10, 1* (I)
10,10,1 (II)
10,10,1 (III)
10,10,1 (IV)
10,10,1(V)
10,10,1 (VI Final)

Değişim (I)

146 40 56
By RQMorrigan

İlk adres Beşiktaş'ta terk edilmiş bir binanın adresiydi. Arabayı dar sokağın kaldırımına park eden Nova, 9'un ardından binaya girdi. Merdivenler her adımda gıcırdıyor, her an yıkılacakmış gibi duruyordu. Sokaktan geçen araçların sarsıntılarını dahi zeminde hissedebiliyordu. 

                   9, neredeyse zemininin yarısı alt kata çökmüş odanın kapısının önünde durdu. Hemen ardında bekleyen Nova'ya bakmadan, "Ben demeden içeri girmeye çalışma." dedi. Bu sırada gözleri yerde boş kovan arıyordu. Odaya kimsenin girmediğinden emin olunca adımını kaldırdı ve görünmez bir engelin üstünden atlarmış gibi içeri girdi. Hemen ardından girişin sağ tarafında kalan boşluğa sabitlediği silahın tetiğine bağlı misinayı kravat iğnesinin keskin tarafıyla kesti ve siyah bantların bir kısmını kaldırıp silahın emniyet pimini indirdi.  "Girebilirsin." 

                    Nova, içeri doğru bir adım attı. Eşikte duran kesik misinaya, 9'un duvardan söktüğü silahı görene kadar anlam verememişti.  

                     9 silahı beline koydu ve odanın ortasında kalan tahta yığınlarının üstünden zorlanmadan atladı, duvara yaslı duran pislikten renk değiştirmiş eski bir kanepeye doğru yöneldi. Kanepeyi ileri doğru itelerken, Nova tahta yığınından atlıyordu. 

                   "Nezih bir mekân," dedi Nova etrafına bakarken. Ellerini birbirine sürttü ve toza bulanmış avuçlarını temizlemeye çalıştı. Odadaki küf ve toz kokusu ciğerlerini sıkıştırıyor gibi hissetti. "Burda mı uyudun, gerçekten?" Çöken zeminin kenarından bir alt kata baktı ve eski bez parçaları üstünde, uyuduğunu umduğu, insana benzettiği bir kabartı gördü.  Yüzünü buruşturup geri çekildi ve camları kırılmış kare çerçeveden dışarı baktı. Attığı her adımda gıcırtılar yükseliyor, kırık zeminin ucundan alt kata tozlar dökülüyordu.

                      9, Nova'ya hiçbir cevap vermeden koltuğun arkasına sakladığı iki çantayı çıkarttı. Önde duran çantanın çift taraflı fermuarını açıp içini kontrol etti; silahı ve mührü bıraktığı gibi duruyordu. Kıyafetlerinin olduğu çantayı açtı ve takım elbisesini çıkartıp çantanın üstüne bıraktı. 

                      Nova, bir süre camdan dışarı bakıp arkasını döndü. 9'a tam da yeni bir soru yöneltecekti ki, aralık dudaklarıyla bakakaldı: sırtı ona dönük duran 9 gömleğini ve sütyenini çıkartmış, çantadan aldığı yeni bir sütyeni takmaktaydı. Yutkundu ve gözlerini kırpıştırdı. Yaptığının etik olmadığının yine bilincindeydi. Ama 9, kaslarıyla ve muhteşem detaylarla şekillendirilmiş dövmesiyle, oldukça ilgi çekici bir vücuda sahipti. Pencereden yansıyan ışığın açısıyla gölgelenen sırt ortası çizgisi nefes kesiciydi. Nova'nın yerinde kim olursa olsun, kolları hareket ettikçe kıpırdanan ve gölgelenen parçalı sırt kaslarına bakarken iç geçirmemesi imkânsızdı. Nova, yanaklarına hücum eden kanı ve ısıyı hissetti. Belki de kızarmıştı ama umurunda değildi. 9 pantolonunu indirip çantadan çıkarttığı yenisini giyerken nefessiz izledi. Omuzlarından geçirdiği siyah pantolon askısının kıskaçlarını beline sabitleyen 9 arkasını döndü ve Nova'nın nefesi -sanki imkânı varmış gibi, daha da kesildi. 9, siyah takım elbise içinde nefes kesici görünüyordu. 

                    Son olarak çantadan çıkarttığı bir çift deri eldiveni giyinen 9, Nova'ya sorunun ne olduğunu anlamaya çalışarak bakmaya devam etti. Yüzündeki kırmızılığı ve titreyen nefesini fark etmemek mümkün değildi. Panik atak ya da şok belirtileri yoktu. "Diğer adrese." dedi sadece. Çantaların kulpunu kavradı ve odadan çıktı. 

                  Nova, yanaklarını şişiren derin bir nefes verip durumu anlamadığı için 9'a sessiz bir teşekkür etti ve ardından ilerledi.  

İkinci adres bir alışveriş merkezine aitti. Binaların ortasında kalan boşluğa yerleştirilmiş küçük bahçe ve alt katı gösteren camekanın ortasından geçerlerken, 9 başını kaldırıp gökyüzüne baktı: Birkaç saat önce güneşin ışıldadığı gökyüzünü saran gri bulutların altında kalan binalar camlarında yağmur damlaları izleri taşıyordu. Birkaç damla da yüzüne düştü.

                    Gösterişli bir Japon restoranının önüne gelince durdular ve 9 tabelaya baktı. Tapınak kayıtlarına göre, Doragonkurō'ya Türkiye'de hizmet vermekle görevli olan ve silahlarını Japonya'dan oldukça titiz bir hassasiyetle Türkiye'ye getirip taş ocağına gömen insanların paravan işi bu restorandı.

             "Karnın mı acıktı?" diye sordu Nova, restoranın içine bakarken. 9 hiçbir cevap vermeden yürümeye devam edince, omuzlarını silkti ve peşine takıldı. 

              9, restorana girdi ve yeni müşterileri karşılamak için hareketlenen görevlinin sözlerine tepkisiz kaldı. Mekânın içine aralıklarla yerleştirilmiş, dikdörtgen bölmeli aynalarla kaplı kalın kolonların arasında durup etrafa bakındı. Tavana asılmış gösterişli avizelerden yansıyan loş sarı ışıklar, kahverengi tonların hâkim olduğu mekânı daha da gösterişli kılıyordu. Ortasında kalan boşluğa Japon tasarımlarının genelinde rastlanan yeşillik alanı bırakılmış, alanın etrafı oval kıvrımlı ve gri, dört koltukla sarılarak hem şık hem de verimli bir alana çevrilmişti. Koltukların karşılarına ise kahverenginin açık bir tonuna sahip iki sandalye konulmuş, ortalarına cam bir masa yerleştirilmişti. 

               "Hoş geldiniz," dedi görevli ve kibarca sol tarafta kalan alanı gösterdi. "Lütfen, buyurun." 

               Nova, zaman geçtikçe oldukları yöne ilgi ve merakla bakan müşterileri fark edince, 9'un koluna dokundu. "Restoranların genelinde boş bir masaya oturur ve siparişinin alınmasını beklersin,"

                9, mutfak kapısında beliren, takım elbiseli yaşlı adama baktı. Adam Asyalıydı. Hareketlendi ve arkasından itirazlarla ilerleyen görevliye aldırmadı. Yaşlı adamın şüpheli bakışları altında ilerlemeye devam etti ve önünde durdu. Ceketinin iç cebinden üzerinde numarasının basılı olduğu mührü çıkarttı ve iki parmağı arasında adama uzattı. 

                  Yaşlı adamın gözleri metal mührü görür görmez irileşti ve ellerini diz kapakları üstüne koyup anında eğildi. 

                   Nova ve garson bu kısa anda tartışmaya ara verip 9 ve yaşlı adama şaşkınca baktılar. 

                    Yaşlı adam garsona bakıp başıyla uzaklaşması için işaret verdi ve kolunu koridora doğru uzattı. 9, gösterdiği yöne ilerlerken, Nova'ya döndü. "Lütfen siz de takip edin, efendim." 

                    Nova şaşkınca adımladı ve 9'un ardından ilerledi. Koridorun sonuna vardıklarında yaşlı adam cebinden bir kart çıkarttı ve kapının yanındaki ekrana doğru tuttu. Kapı açılınca aceleyle içeri girip kapıyı ardına kadar açtı ve tekrar saygıyla eğildi. 9 önde, Nova ve yaşlı adam arkada merdivenleri indiler. Merdiven, ikinci katta son buldu. Başka bir kapı aynı kartla açıldı ve sırasıyla uçtan sona doğru birbiri ardına yanan ışıklar ortamı aydınlattı. Yaşlı adam, silah asılı raflarla dolu odaya girdi ve kapıyı 9 için tutarak eğilip bekledi. 

                     9, yaşlı adama bakmadan, "Sakana to gohan (Balık ve pirinç)" dedi ve içeri girdi. 

                      "Ima watashi wa motte kimasu, Kyū-Sama (hemen getiriyorum, Dokuz-Sama)" diye karşılık verdi yaşlı adam ve Nova'ya döndü. "Sizin bir isteğiniz var mı, genç hanım?" 

                     "O, bir şey mi istedi?" 

                       "Yiyecek," 

                       "Onunkinin aynısından." dedi Nova ve aceleyle içeri girdi. Hemen ardından yaşlı adam kapıyı kapatmış, ikisini silah dolu bu yerde yalnız bırakmıştı. 

                     "Hass..." Nova, uzunca bir ıslık çaldı. Burası, Akari'nin  dolabındakilere nazaran, koca bir orduya yetecek kadar silah ve ne için kullanıldıklarını anlamadığı aletlerle ağzına kadar dolu bir cephanelikti. 

                       9, odanın ortasında duran cam kapaklı dolaba yöneldi. Birbiri ardına ve aynı yöne bakacak şekilde özenle dizilmiş metal mühürleri saydı; anlaşmada olduğu gibi iki mühür alınmış, geriye on sekiz tane kalmıştı. Kapağı kaldırdı ve iki mühür daha aldı. 

                        Nova eğildi ve 9'un kapattığı cam dolabın içinde sergilenen mühürlere baktı. "Bunlar da ne?" dedi ve elini kapağa doğru uzattı. Bileğini kavrayan deri eldivenli elin ardından durdu ve 9'a baktı. 

                        "Dokunmak yok." dedi 9 ve Nova'nın elini camdan uzaklaştırdı. Elini kendine çekti ve avucunun içine dolaptan aldığı mühürlerden birini bıraktı. "Buna bak." 

                        Eli serbest klan Nova, avucundaki metale baktı. "Bu bir... Ejderha mı?" 

                        Tabancaların asılı olduğu rafa ilerleyen 9 tepki vermedi. 

                        Nova, mührü ilgiyle incelemeye devam etti. Ejderhanın oluşturduğu 9 rakamını fark edince, Akari'nin ve az önce ki yaşlı adamın sesleri kulaklarında yankılandı. Aynı anda dudakları aralandı ve "Kyū ," diye fısıldadı. "İsmin bu mu? Dokuz?" Kısılan gözleri 9'a döndü. 

                         Eğitiminde, her silahı ateşlemeden önce mekanizmasını kontrol etmesi öğretilen 9 o sıra söktüğü silahın parçalarını yerleştirdiği raftan toplayıp birleştirmekle meşguldü. Nova'nın sorusunu duyunca parmakları anlık olarak durdu. Başını salladıktan sonra parçaları birleştirmeye devam etti. Tabancayı, on saniyede söküp tekrar birleştirmişti. 

                          Nova, mührün diğer yüzünü çevirdi. "Diğer taraftaki kabartmanın anlamı ne?" 

                          "Higanbana." 

                          "Kırmızı Örümcek Zambağı." Nova mührü iki parmağı arasına aldı ve ışığa doğru tuttu. Mührün üzerinde beliren çizgiler halindeki ışık yansımasına baktı, içinde anlam veremediği bir hayranlık oluşmuştu.   

                          Oda kapısı açıldı ve elleri arasında iki koca kâse dolusu, üstü ince dilimler halinde doğranmış çiğ balık kaplı pişmiş pirinç, iki çift hashi (yemek çubukları) ve küçük kaplara konulmuş soslarla dolu bir tepsi tutan yaşlı adam içeri girdi. Tepsiyi, kapının yanındaki tel benzeri tuhaf -işi bilenlerin boğma teli dediği- iplerin sergilendiği cam tezgâhın üzerine bıraktı ve arkası dönük 9'a doğru saygıyla eğilip tekrar dışarı çıktı.  Raflar arasında gözden kaybolan 9, alacaklarını tamamlayınca üzerinde tepsi duran cam dolaba doğru yöneldi. Elindeki silah ve işine yarayacak başka şeylerle dolu çantayı raf ayaklığının dibine bıraktı. Burun deliklerini genişletti ve derince bir nefes aldı. Pişmiş pirinç kokusuyla karışmış çiğ yılan balığı kokusu ağzını sulandırmıştı. 

                           Nova, 9'un ardından ilerledi ve dolabın yanındaki boşlukta durdu. Tepsidekilere bakan gözlerinde hayal kırıklığı vardı. "Gerçekten böyle bir restorana geldin ve sadece çiğ balık ile lapa pirinç mi istedin?" 

                            9, Nova orada yokmuş gibi gözlerini kâseye dikti. Uç kısmında tutacak boşluk bırakana kadar gövdesine ejderha motifi oyulmuş gümüş yemek çubuklarını parmakları arasına yerleştirdi ve yıllardır yediği yemeği yemeye başladı. Tepsinin kenarında kalan soslara, susama ya da çörek otuna dokunmamıştı. 

                           Onun kasesinin önüne bırakılmış düz çubukları kavrayan Nova, pirinç üstüne tek lokmalık şeritler halinde yerleştirilmiş çiğ balıktan bir parça aldı ve önce sosa hemen ardından susama buladı. Çiğ balığı dişleri arasında memnuniyetsiz bir yüz ifadesiyle çiğneyip yuttu ve çubukları tepsiye bıraktı. Bir Japon'un manevi kızı olabildi fakat Akari'nin evinde pirinç lapası ve çiğ balık yeme zorunluluğu yoktu. Favorisi kake udon (et sulu erişte çorbası) ve okonomiyaki (Japon pankeki)idi.  Kâseyi eline almış büyük bir iştahla yiyen 9'a muzip bir bakış attı. Koca kâseyi şimdiden yarılamıştı. Ağzına kadar dolu olan kendi kasesini de 9'a doğru iteleyip, "İstersen bunu da ye." dedi. 

                         9, son pirinç tanesine kadar kâseyi boşaltıp Nova'nın kasesine uzanırken şaşkın bakışlarla karşılaştı. 

                          "İğrenç olan şeyleri seviyor gibisin." dedi Nova. Dirseklerini dolaba yaslamış, gülerek 9'a bakıyordu. 

                            "Paketlenmiş kanserden daha iyiler." 

                             Nova, söyleyecek bir şey bulamadı, başını sallayıp iç geçirdi. O sıra kapı tekrar açıldı ve yaşlı adam eğilerek durdu. 9'a doğru uzattığı parmakları arasındaki krem rengi zarfın ağzı kırmızı bir mumla mühürlenmiş, mührün üstüneyse boynuzlu bir geyik başı kabartma halinde damgalanmıştı. 

                               9, hâlâ eğilmiş halde duran yaşlı adamın parmakları arasındaki zarfı aldı ve içindeki kartviziti çıkarttı. Nova, 9'un elinde tuttuğu beyaz kartvizitin üstünde mavi tükenmez kalemle düzgünce yazılmış Japonca harfleri rahatlıkla görebiliyordu. 9, kartvizitte yazanları okudu. Bir anlığına çiğnemeyi bıraktı ve emin olmak için yazıyı tekrar okudu. Adam dışarı çıkarken kartviziti zarfa koydu ve ceketinin iç cebine yerleştirdi. 

                             "Bilmem gereken bir şey var mı?" diye sordu Nova. 9'un yüzünde oluşan anlık şaşkınlığı yakalamıştı. 

                            9 ağzındakileri büyük bir iştahla yuttu ve kâsenin dibinde kalanını çubuklara toplarken, "Diğer Doragonkurō'lara hizmet vermekle görevli olan başka bir Sapuraiyā(Tedarikçi)'nın adresi." dedi.

                       " 'Diğer Doragonkurō'lara' mı?" Nova, dudaklarına dayayıp son taneleri çubuklar yardımıyla ağzına tıkan 9'un kâseyi indirmesini izledi. "Sizden kaç tane daha var ki?" 

                          9, çubukları düz bir hizayla ve eşit boyla tepsiye bıraktı. Kendisi de bu sorunun cevabını bilmiyordu. Ama emin olduğu bir şey varsa, kendisine öldürme görevi verilip zarf içinde fotoğrafları ulaştırılan kadın ve adam birer Doragonkurō'ydu. Raf ayaklığının dibine bıraktığı çantayı kavradı, "Öğreneceğiz." dedi ve kapıya yöneldi. Restoran katına ulaştıklarında kapıda bekleyen yaşlı adama iki metal mühür verdi. Biri yemek, hizmet ve bilgi, diğeri de silahlar içindi.

Bölümü beğendiyseniz oy verip yorum yaparak ve kurguyu önererek destek olabilirsiniz. RQs Discord sunucusu davet linki ve Spotify/YouTube linkleri profil biomda mevcut. Herkese iyi okumalar dilerim.

Continue Reading

You'll Also Like

100K 5.5K 47
Clarke Griffin, 17 yaşında harika arkadaşlara ve erkek arkadaşına sahip bir liseli. Lexa Woods 18 yaşında Clarke ile aynı senede okuyan kızlara ilgi...
23.7K 1.9K 16
"Bana yardım et. Ben... Ben... ilacımı evde unutmuşum." Deniz kızın sıcak nefesini her kelimesinde boynunda hissetmişti ve bu durumda düşünmek onun i...
105K 5K 38
Ölmeye karar veren bir genç, bir gece yarısı eline telefonunu alır ve rastgele bir numara tuşlar. Son konuşmasını yapmak ve kendisine zarar veren ins...
35.1K 2.5K 46
"Ateş ve Barut yan yana gelebilir mi?"