8,9,3/Yakuza -I- (GxG)

Bởi RQMorrigan

9.1K 2.1K 2K

Şiddet ve vahşet içerikli bölümler vardır. Midesi ve psikolojisi hassas olanlar lütfen okumasın. Uyarıya rağm... Xem Thêm

Kurye (I)
Kurye (II)
Kurye (III)
Kurye (IV)
Kurye (V)
Sadece Bir Efsane (I)
Sadece Bir Efsane (II)
Sadece Bir Efsane (III)
Sadece Bir Efsane (IV)
Sadece Bir Efsane (V)
Hesaplanmayan Aksaklık (I)
Hesaplanmayan Aksaklık (II)
Hesaplanmayan Aksaklık (III)
Hesaplanmayan Aksaklık (IV)
Hesaplanmayan Aksaklık (V)
Ufak Detaylar (I)
Ufak Detaylar (II)
Ufak Detaylar (III)
Ufak Detaylar (V)
Değişim (I)
Değişim (II)
Değişim (III)
Değişim (IV)
Sadece Biz Varız (I)
Sadece Biz Varız (II)
Sadece Biz Varız (III)
Sadece Biz Varız (IV)
Sadece Biz Varız (V)
Arı Kovanı ve Çomak (I)
Arı Kovanı ve Çomak (II)
Arı Kovanı ve Çomak (III)
Arı Kovanı ve Çomak (IV)
Arı Kovanı ve Çomak (V)
Titanyum, Roket ve Kül (I)
Titanyum, Roket ve Kül (II)
Titanyum, Roket ve Kül (III)
Titanyum, Roket ve Kül (IV)
Titanyum, Roket ve Kül (V)
Titanyum, Roket ve Kül (VI)
Kodo-mei*: Oni (I)
Kodo-mei: Oni (II)
Kodo-mei: Oni (III)
Kodo-mei: Oni (IV)
Kodo-mei Oni (V)
Kodo-mei: Oni (VI)
Kodo-mei: Oni (VII)
Tepkisiz Esirler (I)
Tepkisiz Esirler (II)
Tepkisiz Esirler (III)
Tepkisiz Esirler (IV)
Tepkisiz Esirler (V)
10, 10, 1* (I)
10,10,1 (II)
10,10,1 (III)
10,10,1 (IV)
10,10,1(V)
10,10,1 (VI Final)

Ufak Detaylar (IV)

129 45 34
Bởi RQMorrigan

9 ve Nova, taş ocağının merkezinde son bulan spiral yoldan indiler ve depolama alanının karşısına, çalışanlar için kalacak bir yer ve ofis amacıyla inşa edilmiş binanın önünde durdular.

           "Saklanmak için oldukça güzel bir yer; fakat fazla ürkütücü." dedi Nova. Eskimiş ve yırtılmış perdelerle örtülü karanlık camlara göz gezdirdi. Bakışlarını yanından sessizce geçen 9'a sabitledi ve konuşmaya devam etti. "Hey! Karanlık fobim var," etrafa attığı ürkek bakışların ardından hızlı adımlarla 9'un arkasına takıldı. "Beni duydun mu? Karalık fobim," 9, aniden durup arkasını dönünce irkildi ve sustu. Karanlık yüzünden fark etmedi ama 9'un yüzüne her zamanki hissizlik ifadesi hakimdi. "Fobinin ne olduğunu biliyor musun?" diye söylenmeye devam eden Nova, attığı son adımın hemen ardından bir de çığlık attı. "Siktir!" Ceplerini yokladı ve telefonunu çıkartıp feneri açtı. Ayağı altında ezilip büzülen fare ya da herhangi başka bir hayvanın cesedi olduğunu düşündüğü şeyin aslında eskimiş, basit bir kazak olduğunu görünce rahat bir nefes aldı. Telefonu koridora doğru tuttu ve hızla yolu ortalamış 9'a doğru yürüdü. "Her şeyden önce elektrik panosunu bulsak ne yapacaksak sonra yapsak?"

          9, Nova'ya döndü. "Işık dikkat çeker."

          "Tek bir lamba dikkat çekmez."

           "Işık dikkat çeker." diye tekrarladı 9, keskin bir ses tonuyla.

          "Korkuyorum diyorum!" diye diretti Nova.

          "Gidebilirsin."

           Nova, telefonu 9'un yüzüne tuttu. 9'un gözleri ışıktan kısılırken, "Gidebilir miyim? Bu kadar mı?" diye sordu.

            9, Nova'nın hâlâ yüzüne doğrulttuğu telefonu tuttu ve aşağı indirdi. Parmakları Nova'nın  parmaklarını da kavramıştı. "Yardım ettin, yardım ettim, ödeştik-"

            Nova, 9'un sözünü kesti. "Ve ardında onlarca ceset bıraktın ve biz de oradaydık ve büyük bir ihtimal Aylin'i kendime düşman ettim ve..." Nova'nın kaşları bir anda bitişti. Derin bir nefes verip cümlesini yarım bıraktı.

             9, koridorda ilerlemeye devam etti. Nova'nın elini önünden geçtikleri kapısı açık odalara doğru tutup içeriyi aydınlatıyor, en derli toplu olan odayı bulmaya çalışıyordu.

            "Böyle olmanı sağlayacak nasıl bir eğitim aldın?"

             "Sen hiç susmaz mısın?"

              "Kendimi güvende hissedecek kadar ışık bulamazsam, hayır." Nova, elini 9'un parmakları arsından kurtarmayı denese de başaramadı. "Ayrıca bu, normal bir şey. İnsanlar konuşurlar,"

              Çoğu da sadece konuşuyor olmak için boş konuşur, diye aklından geçirdi 9. Nova'nın dediklerine hiçbir tepki vermeden, önünde durduğu odanın içine baktı. Burası da toz ve kırık eşyalarla doluydu.

              "Burada normal olmayan tek varlık sensin, kütük gibi bir şeysin, insani hiçbir tepkin yok. Kanının aktığını görmesem zombi olduğunu düşünürdüm," diye konuşmaya devam etti Nova.

                Nova'yı duymuyormuş gibi yürümeye devam eden 9, diğerlerine nazaran en boş olan odanın önünde durdu ve Nova'yı içeri çekti.

                 "Bunu abim öğretti," diye devam etti Nova. 9 elini bırakınca parmaklarını ovuşturdu. Korkusu giderek artarken, nefeslerine odaklanmaya ve saymaya çalışıyordu. "Sürekli konuşacak yeni konular bulursan dikkatin dağılır ve karanlıktan korkmazsın," Gözleri bir ara oda duvarına takıldı; telefon fenerinin vurduğu nesnelerin duvara yansıyan gölgeleri hareketlenince kasıldı ve gözlerini kapatıp 9'un koluna sarılmak için adım attı. Attığı son adım boşluktaymış gibi hissetti ve yalpaladı. Kolları refleksle öne doğru uzanırken, parmakları 9'un kolunu buldu ve sıkıca tutundu. "Şimdi olmaz..." diye fısıldadı fakat panik atağı çoktan tetiklenmişti. Dizleri yere değmeden hemen önce belini kavrayan bir kol hissetti. Kapattığı gözlerini daha da yumdu.

                   9 boynunu geriye doğru gerdi ve yüzünü göğsüne yaslayan Nova'ya baktı. "Karanlıktan bu kadar korkacak bir şey yok. Daha önce defalarca karanlıkta kalmışsındır."

                   "Güvende hissettiğim alanlarda, evet." diye fısıldadı Nova. "Ama böyleyken..." birkaç saniye durakladı ve daralan nefesini kontrol etmeye çalıştı. "Böyleyken kasılmalar ve nefes," diye kekeledi.

                   9, Nova'nın titrediğini hissedebiliyordu. "Panik atak geçiriyorsun."

                 "Ah, cidden mi?" diye alay edercesine sordu Nova.

                 "İçeri gireli daha on dakika bile olmadı,"

                   Nova'dan zoraki ve kısa bir gülüş sesi yükseldi. "Çünkü çok daha önce başladı ve ben," parmakları, 9'un gömleğinin yakalarını sıkıca kavradı, "Şu an en yoğun," boğulma hissi, daha fazla konuşmasına izin vermedi. Odadaki karanlık ağzından girip kalbine yayılıyor, onu öldürüyor gibi hissediyordu. Başını kaldırmayı ve 9'dan uzaklaşmayı denedi fakat vücudu boşluktaymış gibi sallanıyordu. Başı tekrar 9'un göğsüne düştü. Kontrolünü kaybetme korkusu, onu daha da panikletti. "Bunu çözene kadar," diye kekeledi ve kasılan parmaklarının ağrısının yavaş yavaş artışını hissetti.

                  9, nasıl bir tepki vereceğini bilemeden, birkaç saniye öylece durdu. Nova'nın durumu daha da kötüye giderken, ellerini Nova'nın sırtına koydu. "Bu sadece bir atak. Ölmüyorsun ya da kalp krizi geçirmiyorsun." diye fısıldadı. Keşişler, ona tek başına panik atağa karşı kontrolünü nasıl kazanacağını öğretmişti. Bu bilgilere bugüne kadar hiç ihtiyacı olmamıştı fakat Nova'nın durumu düzelmeden kendi durumunu da düzeltemezdi. Nova'yı olduğu gibi bırakıp yapması gerekenleri yapmak da bir seçenekti ama 9 bunu seçmedi. Nova'nın sırtını kısa aralıklarla okşamaya devam etti. "Yaşça nefes al ve alt karnına ver. Kalp atışını düzeltmenin en iyi yolu bu."

                 Nova, 9'un dediğini yaptı. İlk başta hiç umudu olmasa da işe yaramaya başlamıştı. Sırtının okşanması da dikkatinin dağılmasını sağlamış, güven duygunu tetiklemişti. 9'un gömlek yakalarını kavrayan parmakları gevşeyecek kadar sakinleşti. Ter yüzünden nemlenen vücudunun üşüdüğünü hissedip ürperdi ve geri çekildi. İlk kez bir atağı uzun dakikalar geçmeden, ilk tetiklenmede atlatmayı başarmıştı. Geri çekildi ve 9'un karanlıktaki yüzünü görmeye çalıştı.

                 9, bir adım geri çekildi ve Nova'dan uzaklaştı. Yere düşen telefonu eğilip aldı ve Nova'nın eline tutuşturdu. "Arabana bin ve güvende olacağın bir yere git." Yüzünde buruk bir ifade beliren Nova'nın yanından geçip odadan çıktı.

                "Hey!"

               9, Nova'nın hızla odadan çıkışını ve arkasından ilerlerken çıkarttığı adım seslerini duydu.

                "Beni burada yalnız bırakama!"

                9 durdu ve arkasını döndü. Nova'da aynı anda durmuş, yüzüne bakıyordu. "Elinde ışık var. Dışarı çık ve arabana binip,"

               "Peki, ya sen? Burada mı kalacaksın?"

               "Yapmam gerekenler var."

              "Yaralısın." Nova, 9'a doğru yavaşça adımladı. "Bir yere gitmiyorum; en azından iyi olduğuna emin olana kadar." 9 ile arasında bir adımlık mesafe kala durdu ve ekledi: "Ben de pek iyi sayılmam zaten."

                9, derin bir nefes aldı. Bugün ikinci kez birinin ve aynı kişinin karşısında insani tepkiler sergiliyordu. "İyi olduğumdan emin olunca buradan gidiyorsun." dedi, soğuk bir ses tonuyla ve koridor sonundaki aşağı inen merdivenlere doğru ilerledi.

               Nova, koşar adım 9'a yetişti. "Nereye gidiyorsun?" Telefonundan düşük şarj uyarısının bildirim sesi yükselince fısıltılarla söylendi.

              "Elektrik panosuna." diye yanıtladı 9, zemin kat merdivenlerini inerken.

Nova, arada bir sönecekmiş gibi olsa da tekrar güçlenen beyaz floresan lambanın aydınlattığı tuvalette, boy aynasının karşısına geçmiş omuzuna dikiş atan 9'u izliyordu. Gözlerini bir an olsun yarasından ayırmamıştı. İğne derisine her giriş çıkışta nasıl bu kadar tepkisiz kaldığını merak ediyordu.

                 "Acı hissetmiyor musun?"

                 9'un aynaya yansıyan omzuna bakan gözleri yukarı kaydı ve Nova ile göz göze geldiler. Bakışları tekrar omuzuna indi, başını hafifçe geri çekti ve dişleri arasındaki cerrahi dikiş ip gerilip sıyrığa attığı dikiş düğümünün sıkılaşmasını sağladı.

                 "Bu, hissetmiyorsun demek mi?"

                "Hissediyorum." dedi 9, sakin bir ses tonuyla. Çengel yapılı iğneyi sıyrığın uç tarafına son düğümü atmak için tekrar etinden geçirdi ve dikiş ipinin gövdesini dişleri arasına aldı.

                Nova'nın tek kaşı kalktı ve omuzunu duvara yasladı. "Kendine dikiş atmayı kimden öğrendin?" Gözleri, 9'un üst bedeninde gezindi. Kaburgasından başlayan kabarık izin bir kısmı siyah sütyeninin altında kayboluyordu. Diğer ucu ise kürek kemiğinin altına kadar uzanıyordu. İze dikkatli bakınca dikiş izlerini gördü. Huzursuz bir nefes aldı ve gözlerini kırpıştırdı. 9'un o anki hissettiği acıyı hayal dahi etmek istemedi. Vücudunda göze çarpan oldukça fazla iz vardı. "Çok fazla iz var," dedi. Sesi fısıldar gibi çıkmıştı. "Nasıl oldu bunlar?" Hemen sonra aklına birkaç saat önce yaşadıkları geldi. Arabasının üzerinde onu bulduğu gün de hali farksızdı. Hayatının her günü böyle mi diye merak etmeden yapamadı. 

                9, hiçbir yanıt vermedi. Son attığı düğümü sıkıştırdı ve ipi kravat iğnesinin keskin tarafıyla kesti. Yaranın aynadaki yansımasına son kez bakıp pantolonunun düğmesini açtı.

               "Dışarı çıkmamı iste-" Nova, 9'un bacaklarından inen pantolona ağzı açık baktı. Bakışları kabarık izlerle dolu bacaklardan yukarı çıktı ve 9'un kalçalarını sarıp hatlarını ortaya çıraktan, siyah kadın boxerına bakakaldı. "-mezsin. Pekâlâ, bana uyar." Yanaklarındaki ısınmayı hissedebiliyordu. Bakmanın etik olmadığının bilinceydi fakat gözleri dönüp dolaşıp 9'a sabitleniyordu.

               9, yan durdu ve bacağındaki sıyrığın boyutunu kontrol etti. Çömelip duvar dibinde duran batikon şişesini kavradı ve doğruldu. Bacağında hissettiği serinlik sızıya dönüşürken, sıvının bütün yaraya yayılmasını sabırla bekledi. İğneyi tekrar etine geçirecekti ki, Nova'nın aynada hareketlenen görüntüsünü fark etti.

              "Bırak da yardım edeyim." Nova, 9'un önünde durdu.

              9, hiçbir tepki vermedi. Sessizce yaptığı işe devam etti.

               Nova, sabırsızca derin bir nefes aldı. "Tamamen ödeşelim ve ikimiz de yolumuza gidelim. Ver şu iğneyi."

               9, Nova'nın uzattığı eline baktı. "Bana borçlu değilsin." Tekrar aynaya döndü ve düğümü sıkıp ipi kesti.

               "Panik atağımı atlatmama yardım etmeseydin, evet, sana borçlu değildim." Nova, 9'un sessiz kaldığı her an çıldıracak gibi hissediyordu. En sonunda dayanamadı ve 9'un eline doğru hızlı bir hamle denedi. Elinin hangi ara engellenip yukarı kalktığını ve sırtıyla aynı anda duvara yapıştığını kavrayamadı; algılayabildiği tek şey tenindeki soğukluk oldu.

                  9, Nova'nın gözlerinin içine baktı. Kaşları bitişti ve göğsündeki -sıcak baskımı yoksa adrenalin mi, ne diyeceğini bilemediği- hisse bir açıklama aradı. Sakin bir nefes soludu. Nova, gerçekten güzel ve tatlı kokuyordu, tıpkı bir Hindistan cevizi gibi. Kaşları bitişti ve neden bunu düşündüğünü sorguladı.

                  "Sakin ol," dedi Nova, korkmuş bir ifadeyle. Yutkundu ve dudakları aralandı. Nefesleri titrekti. 9'a ilk kez bu kadar yaklaşmıştı. Ve bu an, birçok hissi aynı anlarda yaşadığı nadir anlardan biriydi. "Sadece yardım etmeye çalışıyorum." diye fısıldadı. Gözlerini kırpmadan, gözlerine dikilen yeşil gözlere bakıyordu. Durum ve kişi farklı olsaydı hiç düşünmeden dizini yukarıya çekebildiği kadar çeker, onu böylesine engelleyen kişinin yerde kıvranışını zevkle izlerdi. Şimdiyse kıvranan kendi hisleriydi. 9'a güvenemezdi; gerçekte ne olduğunu bizzat kendi tecrübesiyle öğrenmişti ve gerek gördüğünde gözünü kırpmadan onu da öldürürdü. Oysa farkındaydı ki, sadece gözleriyle gözlerine bakmaya devam ettikçe bunu zaten yapıyordu.

                    9, Nova'nın bileğini bırakıp geri çekildi. Kalbinin hızlanışı ve midesindeki uyuşukluğa hâlâ anlam veremiyordu. Boğazı ve göğsü yanıyor gibi hissetti. Kollarına, bileklerine; her yerine kalbinden fışkıran soğuk lavlar akıyordu. Dişlerini sıktı ve bu durumla nasıl başa çıkacağını hatırlamaya çalıştı. Eğitiminde böyle bir şey olmadığını biliyordu, onun herhangi bir insanla bağ kurması yasaktı. Sevmenin ya da değerin ne olduğunu bilmiyordu, bağlı olduğu tek şey öğretisiydi ama yine de bundan kurtulmak istiyordu. Kurtulmak zorundaydı. Nova'ya güvenemezdi; sağ gösterip sol vuracak bir yapıya sahip gibiydi. Sadece güçlü görünüyordu, üfleseler yerle bir olacak bir iskambil kâğıdı kulesinden farksızdı. Kalbinde, sırtında; soğuk lavın geçtiği her yerde şimdi soğuk bir ürperti vardı.

                   Nova, 9'un yüz hatlarında kısa bir an belirip kaybolan titremeyi fark etti. Yüzünde ilk kez bu kadar belirgin bir mimik görüyordu. Bu tepkinin sonucundan korktuğunu biliyordu ama 9'a bu kadar yakın olmanın verdiği farklı bir güven hisside vardı. 9'un sıkıca tuttuğu ve duvara bastırdığı bileğinde giderek artan bir baskı hissetti. 

                   9, hislerini toparladı ve Nova'nın bileğini bıraktı. Sol elini kaldırıp parmakları arasında tuttuğu iğneyi Nova'ya uzattı.

                  Nova'nın alnı şaşkınlıkla gerildi, bunu beklemiyordu. İğneyi alıp 9'un vücudu ve duvar arasından sıyrıldı. Dudaklarını aralayıp birkaç kısa soluk alıp verdi. Panik atak geçirmiyordu, sadece gözünü kırpmadan insan öldürebilen, insani hislerden yoksun bir kadına karşı bir şeyler hissettiğini fark etmişti. Şu aralar bayağı popüler olan sendromu da yaşamıyordu; 9 zorladığı için değil, istediği için buradaydı. "Şu pantolonu çıkart." dedi en sonunda, ortamdaki tuhaf ama tatlı gerginliği dağıtıp, utangaç ve tedirginlik altında eziliyormuş gibi hissinden kurtulmak için. 9'un başı yere eğilip ayak bileklerindeki pantolona bakınca kendini tutamadı ve gülümsemesi büyüdü. "Böyle çok komik görünüyorsun."

                   9'un boş bakışları Nova'nın yüzüne sabitlendi ve pantolonu bacaklarından çıkarttı.

                  "Evet," dedi Nova. Siyah ayakkabılarına ve baldırlarının yarısına kadar uzanan siyah çorapları tutan çorap kemerlerine kadar, 9'u baştan aşağı süzdü. "Böyle daha çok komik oldun"

                 "Yarayı dikmeyeceksen iğneyi ver."

                "Hemen mızmızlanma," dedi Nova. 9'un önünde dizleri üstüne çöktü ve baldırındaki sıyrığı inceledi. İğneyi dikkatle yaranın kenarındaki deriye geçirdi. Bakışları kısa bir an 9'un yüzüne çıktı ve canını acıtıp acıtmadığını merak etti fakat hiçbir şey anlayamadı. İlk dikişini düğümleyip ipi keserken "İnatçılığını geliştiren bir eğitimden de geçtin mi bari?" diye sordu.

               9, tam da kendinden bekleneni yapıp sessiz kaldı. Tamamen yarasına odaklanmış gibi duran Nova'nın yüzünü göremiyordu ama dudak kenarı hafifçe kıvrılmıştı.

Bölümü beğendiyseniz oy verip yorum yaparak ve kurguyu önererek destek olabilirsiniz. RQs Discord sunucusu davet linki ve Spotify/YouTube linkleri profil biomda mevcut. Herkese iyi okumalar dilerim.

Đọc tiếp

Bạn Cũng Sẽ Thích

38.8K 3.8K 17
Böyle gittiğim için üzgünüm ancak gerçekten artık oyun oynayacak zaman bulamıyorum. Oyun beni kötü etkiliyor ve gerçek hayattan uzaklaşıyorum. Seni a...
23.7K 1.9K 16
"Bana yardım et. Ben... Ben... ilacımı evde unutmuşum." Deniz kızın sıcak nefesini her kelimesinde boynunda hissetmişti ve bu durumda düşünmek onun i...
26.2K 2.9K 29
"O gözlerin, bin tane komünistin önünde diz çöktürür beni solcu." Seni korkutacak geçtiğin yollar, Arkandan gelecek hep ayak sesim. Sarıp vücudunu be...
100K 5.5K 47
Clarke Griffin, 17 yaşında harika arkadaşlara ve erkek arkadaşına sahip bir liseli. Lexa Woods 18 yaşında Clarke ile aynı senede okuyan kızlara ilgi...