8,9,3/Yakuza -I- (GxG)

By RQMorrigan

9.1K 2.1K 2K

Şiddet ve vahşet içerikli bölümler vardır. Midesi ve psikolojisi hassas olanlar lütfen okumasın. Uyarıya rağm... More

Kurye (I)
Kurye (II)
Kurye (III)
Kurye (IV)
Kurye (V)
Sadece Bir Efsane (I)
Sadece Bir Efsane (II)
Sadece Bir Efsane (III)
Sadece Bir Efsane (V)
Hesaplanmayan Aksaklık (I)
Hesaplanmayan Aksaklık (II)
Hesaplanmayan Aksaklık (III)
Hesaplanmayan Aksaklık (IV)
Hesaplanmayan Aksaklık (V)
Ufak Detaylar (I)
Ufak Detaylar (II)
Ufak Detaylar (III)
Ufak Detaylar (IV)
Ufak Detaylar (V)
Değişim (I)
Değişim (II)
Değişim (III)
Değişim (IV)
Sadece Biz Varız (I)
Sadece Biz Varız (II)
Sadece Biz Varız (III)
Sadece Biz Varız (IV)
Sadece Biz Varız (V)
Arı Kovanı ve Çomak (I)
Arı Kovanı ve Çomak (II)
Arı Kovanı ve Çomak (III)
Arı Kovanı ve Çomak (IV)
Arı Kovanı ve Çomak (V)
Titanyum, Roket ve Kül (I)
Titanyum, Roket ve Kül (II)
Titanyum, Roket ve Kül (III)
Titanyum, Roket ve Kül (IV)
Titanyum, Roket ve Kül (V)
Titanyum, Roket ve Kül (VI)
Kodo-mei*: Oni (I)
Kodo-mei: Oni (II)
Kodo-mei: Oni (III)
Kodo-mei: Oni (IV)
Kodo-mei Oni (V)
Kodo-mei: Oni (VI)
Kodo-mei: Oni (VII)
Tepkisiz Esirler (I)
Tepkisiz Esirler (II)
Tepkisiz Esirler (III)
Tepkisiz Esirler (IV)
Tepkisiz Esirler (V)
10, 10, 1* (I)
10,10,1 (II)
10,10,1 (III)
10,10,1 (IV)
10,10,1(V)
10,10,1 (VI Final)

Sadece Bir Efsane (IV)

177 38 107
By RQMorrigan

9, beyninden yayılan müthiş ağrıyı hissedince gözlerini sıkıca yumdu. Başını sağa sola salladı ve ağrıdan kurtulmaya çalıştı. Hemen ardından, beynindeki ağrıya, vücudunda hissettiği ağrıların çığlıkları da eşlik etti. Elleri ve bacakları uzun süredir bağlı olması yüzünden hareketlenmeyi reddediyordu. Gözlerini aralayıp etrafına bakınmaya çalıştı, bir evin ortasında, bir sandalyeye bağlanmıştı. Ellerini ve bacaklarını kıpırdatıp ipin sıklığını kontrol etti. 

            "Uyanmışsın," yeşil gözler üzerine dikilen Elif, orada olduğunu belli etmenin iyi bir fikir mi yoksa kötü bir fikir mi olduğunu sorguladı. "Nova gelene kadar... You must wait quietly until the woman who brought you here returns (Seni buraya getiren kadın dönene kadar sessizce beklemelisin.)." 

              9, gözünü kırpmadan, Elif'e sessizce bakmaya devam etti. 

              "Was I clear enough (Yeterince anlaşılır mıydım)?" Elif, 9'un bir şekilde bağlı olduğu sandalyeden kurtulmasındansa, tepkisizliğinden ve yüzüne diktiği bakışlardan daha çok koktu. Bakışlarını kaçırdı fakat kendini güvenini toplayamadı. Soğukkanlılığın tarifi olabilecek en uygun bakışları hâlâ üzerinde hissedebiliyordu. Koltuktan kalktı ve Tuna'nın çıkmadan önce ona bıraktığı silahı almak için, giriş kapısının yanındaki ayakkabı dolabına yöneldi. Silahı parmakları arasına alınca, avucuna ve parmak içlerinde hissettiği soğuktan ürperdi. Hızla bir nefes aldı ve gözlerini yumup, "Ben ne yapıyorum böyle?" diye fısıldadı. 

            9, elindeki silahla salona geri dönen Elif'i dikkatle izledi. Koltuğa otururken ki kaygılı yüz halini ve silahı tutuşundaki tedirginliği gözden kaçırmak için kör olmak lazımdı. Daha önce kullanmak bir yana, bir silahı bile tutmadığı açıkça ortadaydı. Neyse ki emniyet pimi kapalıydı. Yine de 9, endişelenecek tek şeyin kazara sıkılan bir kurşuna denk gelmek olduğuna karar verdi. 

Elif bir elindeki silaha bir 9'a bakarken, sessiz ve uzun dakikalar geçti. En sonunda silahın kabzasını tutan elleri gevşemiş, namlusunu yere bakar bir halde bacaklarının arasında tutmuştu. Geçen dakikalarda ara sıra 9'a sorular sormayı da denemişti fakat aldığı cevap hissiz bakışların eşliğinde koca bir sessizlikti. Derken kapı zilini duyduğu gibi irkilmesi ve yerinden sıçraması bir oldu. Silah elinden düştü ve parke zeminde tok bir ses çıkartıp koltuğun altına sürüklendi. Elif, korkuyla bacaklarını kendine doğru çekti ve yerle olan temasını kesti. 

            9 önce silaha sonra Elif'e baktı. 

            "Şey b-ben.. Pardon." diyen Elif'in kendisine, "Pardon mu?"  diye sorması da gecikmedi.

            Elif kapıyı açmak için salondan çıkarken, 9'un bakışları koltuğun altında duran silahtaydı. Loş ışık yüzünden az da olsa seçilebilen metal gövdesini görebiliyordu. Kapının önünden yükselen adım ve soluk sesleriyle bakışları o yöne döndü. Platin beyaz saçlarının önünde iki tutam siyah saç olan kadını, anıları sayesinde hatırlamıştı. 8'in üflediği tozun da etkisi geçince, hatlarını rahatlıkla ayırt eder bakışlarla Nova'yı inceledi ve yüzünü hafızasına kazıdı. 

             "Sorun çıkarttı mı?" dedi Nova, salon kapısından 9'a bakarken, yanında bekleyen Elif'e.

               "Oldukça sakindi. Hatta o kadar sakindi ki, sanırım bu daha korkutucuydu." 

               "Güzel. Silah nerede?" 

                "Ee, zil çalınca irkildim de..." Elif, daha fazla açıklama yapmanın yersiz olduğunu düşündü. "Sanırım koltuğun altında." 

                Nova bitişen kaşlarıyla Elif'e baktı. "Koltuğun altında, derken?"

               Elif, parmağını Nova'nın yüzüne doğrulttu ve parmak ucu havada hızlıca daireler çizdi. "Şu küçümseme tavrını yüzünden silip atarsan çok iyi olur. Tıp öğrencisiyim ben, neşter tutmakla silah tutmak arasında büyük bir fark var." 

                "Ne demezsin," diye mırıldandı Nova, salona girerken. "İkisinin de tutarken elinin ayarını bir milim kaçırınca, başına boktan işler açıyor sonuçta." Koltuğun önünde durdu ve dizleri üzerine çöküp elini boşluktan içeri soktu. 

                "Onu öldürecek misiniz?" 

                  "Ne?" dedi Nova, dizleri üzerinden doğrulurken. Sonunda silahı bulmuştu. Elif, parmaklarını ağzının üzerine koymuş, yüzünde umutsuz bir ifadeyle arkasına doğru bakıyordu. "Hayır. Akari'ye teslim edeceğiz. Tabii borcumuzu silmesi karşılığında."

                  "Peki, ya bunu kabul etmezse?" 

                 Nova, birkaç saniyelik suskunluktan sonra omuzlarını silkti. "Bilmiyorum. O zaman belki," Silahı, omuz askılarını bacaklarının yanında bıraktığı bahçıvan pantolonun beline yerleştirdi ve sweatini indirdi. "Nasıl olsa Tanrı'nın sevmediklerini gönderdiği yere gideceğimiz kesin," Kapı zili ikinci kez çalınca, Nova susmaya karar verdi. 

                Hızlı adımlarla kapıya yönelen Elif kapı dürbününden bakıp Tuna ile Dinçer'i görünce kapıyı açtı. Kapı önünden çekilmesiyle Tuna ve hemen arkasından içeri giren Dinçer, salona yöneldi.  

                 "Kargomuz bu mu?" dedi Dinçer, 9'a bakarken. "Çin'den bir paket mi?" Tuna'nın arkasından sıyrılıp salona girdi ve 9'a doğru ilerledi. 

                   "Japonya'dan," diye düzeltti Nova. Kollarını göğsünde birleştirdi ve Dinçer'in ne yapacağını merakla izledi. 

                   "Yerinde olsam ona fazla yaklaşmazdım, Dinçer." dedi Elif, yüzünde büyük bir sırıtışla 9'a doğru ilerleyen Dinçer'i izlerken. 

                    Dinçer kollarını hafifçe iki yana açtı. "Hadi ama, sadece bir anime kızı. En fazla ne olabilir ki?" Her adımını soğuk kanlı bir ifadesizlikle izleyen 9'un önüne gelince durdu ve yüzünü inceledi. "Dur bakayım," hafifçe eğilirken konuşmaya devam etti, "gözlerin yeşil mi? Tıpkı bir anime kızı gi-" cümlesini tamamlayamadan burnunda hissettiği soğuk sancıyla dengesini kaybetti ve kalçalarının üzerine düştü. 

                   Nova duyduğu çıtırtının ardından kısa sürede olup biten olayı kavrayınca, birkaç adım uzağındaki Dinçer'in yanına koştu.  Onu kolsuz, beyaz şişme yeleğinin ensesinden yakaladığı gibi kapıya doğru çekiştirdi. 

                  "Burnum," diye inledi Dinçer, Nova'nın çekiştirmesiyle kaygan parke zeminde, kalçaları üzerinde ilerlerken. Parmak aralarından kan sızan ellerini yüzünden çekip avuçlarına bakınca bu kez "Burnumu kırdı! BURNUMU KIRDI!" diye bağırdı. 

                  "Kendin kaşındın." dedi Tuna, katı bir ses tonuyla. Elini Elif'in beline sardı ve "Şu salağın burnuna bir bak, gerçekten kırılmış mı." diye fısıldadı. 

                 "Artık gerçekten yeter," diye sızlandı Elif, Dinçer'e doğru adımlarken. "Kafayı yiyeceğim! Daha mezun olmadan bir araba çetesinin yeminli doktoru oldum resmen." diye söylenmeye devam etti. 

                 "JDM çetesi." diye bu kez Elif'i düzeltti, Nova. 

                   Elif, Dinçer'in burnuna baktı; burun bölgesi şişmeye başlamış, anatomik yapısı bozulmuştu. "Acile gitmesi gerek." dedi bıkkınca. 

                    "Hay böyle işin!" Tuna, telefonunu çıkarttı ve kapı önünde bekleyen Sinem'i aradı. "Buraya gelsen iyi olur, sevgilinin burnu kırıldı." Ahizesinden çağrı sonlanma sesi yükselen telefonu kulağından çekti ve parmakları mesaj ekranında gezindi. 

                       Birkaç saniye sonra kapı zili üçüncü kez duyuldu ve daha aralık haldeyken vücudunun yarısını içeri sokmayı başaran Sinem, antrede bitiverdi. "Nerede o, salak?" 

                     Tuna, gözlerini telefon ekranından kaldırmadan başıyla salonu işaret etti. "Sen onu hastaneye götür. Gerisini Nova ile ben hallederim."

                     Sinem salona girip önce 9'a baktı ve -bu olayın nasıl yaşandığını sormamaya, sorgulamamaya karar verip- hâlâ oturur halde sızlanan Dinçer'in yanında tek dizi üzerine çöktü. "Yanında temiz bir kimlik var mı?" 

                      Dinçer başını salladı. "Arabada, ah! Acıyor!" Sinem ve Nova'nın desteğiyle yerden kalktı. 

                      Sinem, Dinçer'in koluna girip onu salondan dışarı çıkartırken, tekrar 9'a baktı. "Umarım buna değersin, sürtük."  

                      9, boş bakışlarını Sinem'e hedefledi ve içinden, aptallar ordusu, diye geçirdi. 

                     Sinem, avucunda tuttuğu anahtarı Tuna'ya uzattı. "Raptor'ı siz alın. Nova'nın Suprası'nı biz getiririz." Tuna'nın uzattığı anahtarı alıp evden çıktılar. 

                        "Haydi Nova," dedi Tuna, salon kapısından içeri girerken. "Ne olur ne olmaz, sen sandalyenin arkasında kal." 

                     Nova, başıyla onayladı ve 9'a doğru birkaç çekingen adım attı. Elif'in haklı olduğunu tam da bu saniyelerde anladı; hareketsiz kalması daha korkutucuydu. Cesaretini topladı ve adımlarını sağlamlaştırdı. Kahverengi gözlerine dikilen yeşil gözlerin içine, tıpkı onun gibi, gözlerini kırpmadan bakmaya çalıştı. Fakat arkasına geçip göz temasları kesildiği an, derin bir nefes aldı. 9'un ellerinden güvenli bir uzaklıkta durmaya dikkat ederek eğildi ve sandalyenin arka ayaklarını tuttu.  

                      Tuna, kıstığı gözleriyle, 9'u süzdü. Sakin nefesleriyle yavaşça inip kalkan göğsü, göğsünün etkisiyle hareketlenen omuzları ve ara sıra kırptığı gözleri hariç bir robot gibiydi.  Nova ile kısa bir bakışmanın ardından, sandalyeye nasıl tutmaları gerektiğine karar verdiler. Tuna ön ayakları tutup ağırlığı hafifletecek, sandalyenin sırtlık kısmıysa Nova'nın sırtına dayanacaktı. 9'un ağzına Nova'nın bandanasını bağladılar ve üzerine Elif'in verdiği gri bir çarşaf örttüler. Taşıma planına göre merdivenleri indiler ve hemen kapıdan çıkmadan önce etrafı iyice kolaçan ettiler. Kimsenin olmadığına emin olunca, apartmandan çıktılar ve karşı kaldırıma park edilmiş araca yöneldiler. 

Bölümü beğendiyseniz oy verip yorum yaparak ve kurguyu önererek destek olabilirsiniz. RQs Discord sunucusu davet linki ve Spotify/YouTube linkleri profil biomda mevcut. Herkese iyi okumalar dilerim.

Continue Reading

You'll Also Like

156K 10.9K 39
Biz adımız gibi özgür bir timdik. Hür Timi. Kendi kurallarımızı koyardık. Bu askeriye işleyişine ters olduğu için de sürekli azar işitirdik. "Hangi...
53.4K 4K 36
"İnsanların yanında rol yapmaktan bıktım Mert. Hiç olmadığım biri gibi davranmaktan... Her gün aynı kostümü giyip dışarı çıkmaktan çok yoruldum. Daha...
106K 5K 38
Ölmeye karar veren bir genç, bir gece yarısı eline telefonunu alır ve rastgele bir numara tuşlar. Son konuşmasını yapmak ve kendisine zarar veren ins...
254K 10.8K 34
Kocam, bin adamın bir kurşunuyla öldürüldü. Ben ise, bin kurşunla tek bir kişiyi öldüreceğim. "AKSİYONUN EN ÇARPICI SERİSİ" Kocası, bir suikastte öl...