8,9,3/Yakuza -I- (GxG)

By RQMorrigan

9.1K 2.1K 2K

Şiddet ve vahşet içerikli bölümler vardır. Midesi ve psikolojisi hassas olanlar lütfen okumasın. Uyarıya rağm... More

Kurye (I)
Kurye (II)
Kurye (III)
Kurye (IV)
Kurye (V)
Sadece Bir Efsane (I)
Sadece Bir Efsane (III)
Sadece Bir Efsane (IV)
Sadece Bir Efsane (V)
Hesaplanmayan Aksaklık (I)
Hesaplanmayan Aksaklık (II)
Hesaplanmayan Aksaklık (III)
Hesaplanmayan Aksaklık (IV)
Hesaplanmayan Aksaklık (V)
Ufak Detaylar (I)
Ufak Detaylar (II)
Ufak Detaylar (III)
Ufak Detaylar (IV)
Ufak Detaylar (V)
Değişim (I)
Değişim (II)
Değişim (III)
Değişim (IV)
Sadece Biz Varız (I)
Sadece Biz Varız (II)
Sadece Biz Varız (III)
Sadece Biz Varız (IV)
Sadece Biz Varız (V)
Arı Kovanı ve Çomak (I)
Arı Kovanı ve Çomak (II)
Arı Kovanı ve Çomak (III)
Arı Kovanı ve Çomak (IV)
Arı Kovanı ve Çomak (V)
Titanyum, Roket ve Kül (I)
Titanyum, Roket ve Kül (II)
Titanyum, Roket ve Kül (III)
Titanyum, Roket ve Kül (IV)
Titanyum, Roket ve Kül (V)
Titanyum, Roket ve Kül (VI)
Kodo-mei*: Oni (I)
Kodo-mei: Oni (II)
Kodo-mei: Oni (III)
Kodo-mei: Oni (IV)
Kodo-mei Oni (V)
Kodo-mei: Oni (VI)
Kodo-mei: Oni (VII)
Tepkisiz Esirler (I)
Tepkisiz Esirler (II)
Tepkisiz Esirler (III)
Tepkisiz Esirler (IV)
Tepkisiz Esirler (V)
10, 10, 1* (I)
10,10,1 (II)
10,10,1 (III)
10,10,1 (IV)
10,10,1(V)
10,10,1 (VI Final)

Sadece Bir Efsane (II)

177 42 32
By RQMorrigan

Nova şoku atlatınca, arabasına yaslanmış, ölü gibi kıpırtısız duran kadına yaklaştı.  Kolundan ve vücudunun farklı bölgelerinden akan kan, ıslak zeminde birikmiş suyla karışıyordu. 

         "Hey," diye fısıldadı Nova, kadının yanına çöktü ve çekinerek omuzuna dokundu. Herhangi bir tepki alamayınca hafifçe sıktı ve bıraktı. "Ölmek için başka bir yer bulamadın mı? Lanet olsun!" Gözleri tekrar irileşti ve kadının ıslak gömleği üzerinde duran eline baktı. Ona dokunmuştu. "Lanet..." Elini hemen çekti ve başını tutup geriye doğru adımladı. Saçlarının beyazına bulaşan sulu kandan habersizdi. Ona bir kere dokunmuştu ve cesedi burada bırakması imkânsızdı. 

            Ceplerini yoklayıp telefonunu çıkarttı ve titreyen parmaklarıyla rehberi açmaya çalıştı. Son aramalar kısmından abisinin numarasına tıklamak üzereyken, ekrana damlayan su damlası Aylin'i aramasını sağladı. Çağrıyı aceleyle sonlandırıp tekrar rehbere girdi ve bu kez abisini aramayı başardı. Fakat telefonu açmıyordu. Ufak mırıltılarla lanetler okumaya devam ederken, ne yapabileceğini düşündü. Cesede bir kez dokunduğu için burada bırakamayacağına karar verdi. Aceleyle yaptığı planı önce ölüyü bagaja atıp oradan uzaklaşmak, sonrada abisinden yardım almaktı.  9'un kolunu tuttu ve çekmeye çalıştı. 

              Arabanın arka tekerine kadar kan izi bırakarak sürüklenen 9 aniden kıpırdandı ve Nova'nın elleri arasından elini çekti. 

              Nova, ufak bir kalp krizinin ardından olduğu yerde sıçradı ve dengesini kaybedip kalçaları üstünde yere düştü. "Hay senin!" Avuçlarıyla yerden destek alıp hızla doğruldu ve birkaç adım geriledi. Elleri ve dizleri üzerinde ona doğru ilerlemeye çalışan kadının bakışlarından korkmuştu. İki elini havaya kaldırdı ve "Hey, hey! Sakin ol! Arayabileceğim bir yakının var mı?" diye sordu.

                Beyaz gömleğinden süzülen kanlı yağmur damlaları yere damlarken, 9 sırtını arabaya yasladı ve karnındaki cam parçasını çıkarttı. Karşısındaki beyaz saçlı ve siyah boynuzlu kadının sırtından yavaşça uzanan pembe kelebek kanatlarına, kıstığı gözleriyle baktı. Hızlanan nefesleri yavaşlarken, gözleri tekrar kapandı. 

             "Harika." diye mırıldandı Nova. Temkinli adımları tekrar beti benzi atmış 9'a yöneldi. Dokunuşlarına tepki vermeyince bunun anlamsız bir çaba olduğunu anladı. Onu tekrar sürüklemeye çalışırken ara ara kendine gelen 9'un kolunu omuzlarına sarmayı başarmıştı. 

             Bu sırada 9 kendine geldi ve Nova'nın onu kaldırmasına izin verdi.  

             "Buradan gitmemiz gerek," dedi Nova, arabanın sol kapısına doğru ilerlerken. "Şimdi seni hastaneye bırakacağım. Orada istediğin kadar ölebilirsin," 

             Hastane lafını duyan 9, aniden durakladı ve Nova'nın yüzüne baktı. O an Nova, 9'un yüzünü sokak lambası sayesinde daha net görmüş, göz yapısından Asyalı olduğunu ve muhtemelen onun tek kelimesini dahi anlamadığını fark etmişti. Zorla da olsa 9'u sol koltuğa oturtmayı başaran Nova, bacaklarını içeri koyarken, "Do you speak English?" diye sordu. Başını kaldırıp 9'un yüzüne bakınca tekrar bayıldığını fark etti. "Güzel. Ben de fazla bilmiyordum zaten," dedi ve kapıyı kapattı. Avuçlarını arabanın tavanına yaslayıp soluklanmayı, heyecanını ve korkusunu bastırmayı denedi. O an avuçlarının altındaki eğriliği fark etti ve aracın tavanına baktı; koca bir çökük vardı. "Siktir!" diye bağırdı ve yumruklarını tavana geçirirken aynı anda tekrarladı: "Siktir! Siktir! Siktir!"  Fakat bundan hemen sonra pişman oldu ve hızlı adımlarla arabanın sağına yöneldi. 

             Şoför koltuğuna oturup kapıyı hızla kapattı ve titreyen elleriyle emniyet kemerini takmaya çalıştı. Başarılı olamayınca vaz geçip direksiyonu sıktı ve bıraktı. Panik atak geçirmenin hiç sırası değildi, ama hemen yan koltukta oturan ve muhtemelen biraz daha hastaneye geç kalırsa ölecek olan kadının varlığını bile bile paniklememek de kolay değildi. Aklına tekrar telefonu geldi ve ceplerini aradı, torpidoya bakındı. Sonunda başını yağmur damlalarının ufak nehirler halinde aşağıya süzüldüğü, 9'un kan izlerinin ufak lekeler bıraktığı cama doğru çevirdi. Kapıyı tekrar açıp etrafa bakınınca, kalçaları üstüne düştüğü sıra cebinden fırlamış, arka tekerin birkaç adım uzağındaki su dolu ufak çukura düşmüş telefonuyla göz göze geldi. Bugün resmen sınanıyordu. Dişlerini sıktı ve titrek, göğsünü sızlatan panik yüklü bir nefes soludu. 

                 Derken, sol koltukta oturan 9 gözlerini araladı. Sağ elini karnındaki yaraya bastırınca, parmak aralarından kanlar sızdı. Hırıltılı ve kanlı birkaç öksürüğün ardından torpidoyu açtı ve yarasına bastırabileceği bir şeyler aradı. Bilinci tekrar ona oyunlar oynamadan önce hızlı olmalıydı.  

                Nova, 9'u gözünü kırpmadan izliyordu. Kurtulmaya çalıştığı donukluk şokuna tekrar yakalanmıştı. Düşünceleri ilk yardım bilgilerini tetikleyince, kapıdaki iç cebe koyduğu bez parçalarını hatırladı. Aceleyle kapı cebine uzandı ve el yordamıyla iki adet bezi çekip aldı. 9'un yarasına bastırmaya hazırlanıyordu ki, bileğini kavrayan parmaklar elini durdurdu. 9 parmakları arasından bezleri alırken, sessizce izledi. Aklına telefonu gelince hızla dışarı çıktı ve telefonunu yerden kaptığı gibi arabaya geri döndü. 9'a göz ucuyla bakıp yaşadığından emin olmaya çalıştı. "Seni hastaneye bırakacağım ama biraz yakınına," dedi arabayı çalıştırırken. Açılan farlar sicim gibi düşen yağmur damlalarını ve karşı duvarı aydınlatırken ekledi. "Gerisini kendi başına halletmen gerek." Hastaneye tam giremezdi çünkü arabası da kendisi de aranıyordu. Hastanenin yakınında olması bile riskliydi. Gazı hafifçe verirken 9'a döndü. "Beni anlıyor musun? I will take you to the hospital and,"  

                9, başını iki yana salladı ve hafifçe inledi. "Just find a... a pharmacy," 

               "Bu saatte mi? Saatin kaç olduğundan ve en yakın nöbetçi eczaneyi bilmediğimden haberin," 

                9'un gözleri kapandı ve yarasına bastırdığı eli kayıp kucağına düştü. 

                "Ah, lanet olsun!" Nova, 9'un avucunda duran kanlı bezleri aldı ve tekrar yarasına bastırdı. Arabaya yayılan demirimsi kan kokusunun genzini yeterince sızlattığı yetmiyormuş gibi, bir de parmakları arasındaki ıslaklığı hissetti. Öğürmemek için kendini zor tuttu ve cam açma tuşuna basıp aralanmasını sağladı. İçeri hücum eden oksijeni içine çekip döndü ve 9'a baktı. Kolundaki yaraya da tampon gerekiyordu fakat bunu şu an yapmasına imkân yoktu.  Direksiyonu tutan sağ eliyle vitesi bire taktı ve gaza yüklendi.

Gözleri yol boyunca eczane arayan Nova, çareyi tenha sokaklara girmekte buldu. Ara sokaklar boyunca farlarını kapatıp eczane aradı. Şans eseri denk geldiği küçük bir eczanenin önünde durdu ve vitesi boşa alıp el frenini çekti. Torpidoya koyduğu bandanasını aceleyle göz altlarından bağlayıp kapüşonunu başına çekti ve arabadan indi. Görünüşte burası varoş bir mahalleydi ve terk edilmiş gibi bakımsız duran eczanede güvenlik kamerası da yoktu.  

                9'a destek olup araçtan indirdi ve eczanenin önüne kadar taşıdı. Onu duvara yaslayıp hızla arabaya geri döndü. Bagajdan çıkarttığı demir makasıyla, eczanenin petek desenli koruma demirini sabitleyen kilidi kesti. Koşarak arabaya döndü ve demir makasını bagaja koyarken, 9'un yüksek sesli nefeslerini ve iniltilerini duymazdan gelmeye çalıştı. Kapıyı çekip emniyet kemerini takmıştı ki, duvardan kayarak kalçaları üzerine oturan ve hafifçe yana devrilen 9'u fark etti. Onu orada, öylece bırakmaya içi el vermedi. Tekrar araçtan inip, kendine küfürler ederken, 9'un kollarını kavradı. Çatlak izlerine yeşil bantla birer şerit çekilmiş camı dirseğiyle kırdı ve kapıyı içeriden açtı. 

               9, Nova'nın omuzuna sardığı kolunu kaldırdı ve tezgâhtan destek alıp ilaç kutularıyla dolu dolaplara yöneldi. İlaç dolu raflar bir ara küçük insanların ve minyatür araçların gezindiği bir şehrin yollarına, ilaç kutularıysa binalara dönüştü.9, gözlerini kırpıştırdı ve başını iki yana salladı. Bilincini tekrar kazanmıştı. Yine de aslında orada hiç olmayan irili ufaklı saksıları elinin tersiyle raftan aşağı iteledi ve ilaç kutularının önünü açtığını sandı. Yaraları için gerekli malzemeleri alırken, Nova'nın da -ağırlıklı olarak vitamin, şurup ve ağrı kesiciler- eczaneden bir şeyler aşırdığını fark etti. Derken, bir anda mahalleden yükselen sesler ve yanan lambaları fark edip birbirlerine baktılar. 

               "Al onları," dedi Nova, 9'un tezgâha bıraktığı pansuman malzemelerini işaret edip. "Gitmemiz gerek. Sana yardımcı olabilecek, güvenilir biri var." Cümlesi bitince karşısında bir yabancı olduğunu hatırladı ve konuşmaktan vaz geçip eliyle onu takip etmesini işaret etti. 

               9, dışarı baktı ve tezgahtakileri aldı. Nova'nın desteğiyle eczaneden çıkıp tekrar arabaya döndüler.  Nova, ara sokaklardan ana yola çıktı ve gidecekleri yere kadar 9'u uyanık tutmaya çalıştı. On katlı apartmanın önüne gelince durdu ve arabayı iki manevrada, iki aracın arasına ustalıkla park etti. Kapının açılması için şifreyi panele girdi ve asansörün olmamasına sinirlenmemeye çalışarak, üç kat boyunca 9'a destek oldu. 

                 Son merdiveni de çıkınca 9, Nova'nın üzerine yığıldı. Neyse ki tam da kapı önünde kendinden geçmişti. Nova, önünde durduğu kapıyı hızla yumrukladı, zile üst üste bastı. 

                Kapı aralanınca ardında, toz pembe uyku bandını alnına çekmiş, gözlerini ovuşturan bir kadın belirdi. "Nova?" dedi kadın şaşkınca. 

              "Elif... Yardımın gerek." 

               Elif yerde kanlar içinde yatan 9'a irileşen gözleri ve şaşkınlıkla ayrılan dudaklarıyla bakakaldı.  

Bölümü beğendiyseniz oy verip yorum yaparak ve kurguyu önererek destek olabilirsiniz. RQs Discord sunucusu davet linki ve Spotify/YouTube linkleri profil biomda mevcut. Herkese iyi okumalar dilerim.

Continue Reading

You'll Also Like

100K 5.5K 47
Clarke Griffin, 17 yaşında harika arkadaşlara ve erkek arkadaşına sahip bir liseli. Lexa Woods 18 yaşında Clarke ile aynı senede okuyan kızlara ilgi...
44.7M 2M 84
Korkmuyordum, ne karanlıktan, ne gürleyen gök gürültüsünden, ne de bana zarar verebilecek bir insandan. Çünkü ben karanlıktım, ben gürleyen göktüm...
6.3K 518 26
Sağ-sol davasının kazan kaynamaya başladığı bir zaman diliminde, babasının öğretmen olması dolayısıyla şehir şehir gezen bir genç kızın yolu Edirne'n...
233K 12.1K 44
Alya özer (asil ) küçük yaştan beri ailesinin intikamı için yanıp tututuşur tam herşey bitmişken gerçek ailesi ortaya çıkar.