Çıkmaz

By gunesisteya

164K 8.9K 4.8K

Ortaya çıkan bir çok gerçek... Geçmişte kalan birinin yaşattığı travma... Adel'i zorla isteyen ve tehdit ede... More

~1~
~2~
~3~
~4~
~5~
~6~
~7~
~8~
~9~
~10~
~11~
~12~
~13~
~14~
~15~
~16~
~17~
~18~
~20~
~21~
~22~
~23~
~24~
~25~
~26~
~27~
~28~
~29~
~30~
~31~
~32~
~33~
~34~
~35~
~36~
~37~
Final

~19~

3.9K 226 95
By gunesisteya

Medya: Çağlar

Bir hafta sonrasından...

Okul günleri kadar berbat bir gün yoktur şu dünyada. Tamam kabul etmeliyim belki habire okul değiştirip durmasaydım ve kendime ait güzel bir arkadaş grubum olsaydı bu böyle olmazdı. Belki çok güzel anlar biriktirirdim.

Kitaplardaki dostluklara her zaman imrendim. Çünkü o kadar güzellerdi ki... Ama hiç bir zaman öyle bir dostluğa sahip olamamıştım. Bundan sonra olur muydum? Yine hiç bir fikrim yoktu ama umarım olurdum.

Geçen hafta sabah normalde hastaneye gidecektik ama Alper'in hastaneden ayrıldığını Bora haber verince Yamaç beni evime bırakmıştı.

Eve geldiğimde sabah beni odamda görmeyince endişelenmişlerdi. Bora bir şekilde bir yalan uydurmuştu annemlere. O yüzden üzerime gelip nerede olduğumu soran yoktu.

Bir hafta önce annemden aldığım izinden dolayı bir hafta okula gitmemiştim ama daha sonra nasıl kurtulacaktım bilmiyordum. Yatağımda uzanırken kapının yavaşça açılması ile bende yerimde toparlandım.

Gelenin çağlar olduğunu görünce oturduğum yerden biraz daha dikleştim.

"Kalk hazırlan seni okula bırakacağım." Ne?

"Okula bugün gitmeyeceğimi anneme söyledim zaten haberi var."

"Keyfi okula gitmemezlik yapamazsın. Bir hafta oldu. Bir haftadır okula keyfi gitmiyorsun Adel. " Bir kaşımı havaya kaldırarak ciddi olup olmadığını yüz hareketlerimle sordum.

"Buna karışmaya hakkın olduğunu düşünmüyorum."

"Ne zaman bırakacaksın bu tavırlarını."

"Siz benim hayatıma karışmamaya başlayana kadar." Alayla güldü.

"Ben senin öz abinim." Sinirle yüzüne baktım.

"Yok ben senin abinim demekle abilik yapılmıyor yalnız. İlk önce bana düzgünce abilik yap ondan sonra bu lafları bana dersin." İfadesini anlamak için yüzüne baktım ama herhangi bir ifadesi yoktu.

"Hepimizin hakkını yiyorsun Adel." Başımla onu onaylamadım.

"Hiç birinizin hakkını yemiyorum bunu sen de biliyorsun." Gözlerini devirdi.

"İyi bugünlük de gitme bakalım ama yarın kaçışın yok." O odadan çıkınca Alper'i bir kez daha aradım. Bir haftadır mesajlarıma veya aramalarıma cevap vermiyordu. Sadece nasıl olduğunu öğrenmek istiyordum. İki gün önce dayanamayıp İdil'e mesaj atmıştım. O iyi olduğunu söylemişti ama benim yine de iyi olduğunu ondan duymaya ihtiyacım vardı. Başka bir yolu mümkün değildi çünkü hâlâ kendimi suçluyordum.

Artık evde olmaktan da bıkmıştım. Bora da okula gitmiyordu o da evdeydi iki gündür. Ama tabii ki o evde kalmak yerine Yamaçlarla buluşuyordu. Arada sırada nasıl olduğuma bakmak için odama gelip geri gidiyordu. Bizim max abi kardeş ilişkisi de böyleydi işte.

Yamaç'ın attığı hiç bir mesaja da bakmamıştım. Sessizdeydi zaten.

Pijamalarımdan kurtulup üzerime gündelik şeyler giyince aşağı indim. Çok harika kokular geliyordu. Sanırım poğaça tarzı şeyler yapıyorlardı mutfakta.

Ve tabii ki de atladığım bir şey vardı. Evdeki yardımcılarla da çok sohbet etmiştim. Ve işin güzel tarafı da neydi biliyor musunuz? Evdeki kimse onlara çalışan veya yardımcı gözüyle bakmıyordu. Sanırım en güzel tarafı da buydu.

Selma teyze ile Bilge abla. Selma teyze 45 yaşında, Bilge abla da 23 yaşındaydı. Bilge abla Selma teyzenin kızıydı ve iyi anlaşıyorlardı. İki tane daha çalışan vardı da onlar sadece özel bir şey olunca geliyorlardı.

Ama Selma teyze ile Büge ablayla iyi anlaşmıştık.

Mutfağa girince annemi, Selma teyzeyi ve Bilge ablayı görünce hepsine günaydın diyip mutfaktaki küçük masaya oturdum.

"Kuzum sen yine mi okula gitmedin?" Selma teyzeye döndüm.

"Şey yarın gideceğim." Kafasıyla beni onaylamadı ama yapacak bir şey yoktu. Bir anda mutfağın kapısı açılınca o tarafa baktım.

"Herkese günaydın ve merhaba anne! Ben şimdi çıkıyorum haberiniz olsun kahvaltıyı bizimkilerle edeceğiz. Adel de gelsin diyeceğim ama o bize karşı bir kin beslediği için kabuk etmesini beklemiyorum. O yüzden görüşürüz." O kadar hızlı konuşmuştu ki çoğu kelimesini zar zor anlamıştım. Sonraki cümlesini söylerken ona göz devirmiştim ama o sadece omuz silkti.

Annem bir şey diyemeden çıktı. Bu aralar annemle Bora'nın arası anladığım kadarıyla kötüydü. Nedenini bilmiyordum.

Biz de kahvaltı edince ben yürümek istediğimi söyleyip çıktım. Elimdeki telefonun titremesiyle gözlerimi telefona çevirdim. Alper mi?

Alper mi arıyordu şu an ciddi ciddi?

Ne?

Daha fazla bekletmeden telefonu açtım.

"Bir hafta da 75 cevapsız arama nedir kızım ya?" Sesinden de duyduğum üzere iyiydi bence bu kadar yeterli.

"İyi misin? Nasıl oldun?" Arkadan İdil'in sesini duymamla onun da orada olduğunu anladım. Alper'e söyleniyordu. Bir süre sonra Alper'in verdiği cevap bir tık beni şaşırttı.

"Gel kendin gör bakalım." Delirmiş miydi bu?

"Delirdin mi? Tamam bence gayet iyisin." Tam telefonu yüzüne kapatacakken yeniden konuştu.

"Gelip kendi gözlerinle görmeni beklerdim,   sonuca hasta ziyareti diye bir şey var değil mi sarışın?" Bu suçluluk duygusunun önüne geçemiyordum ama yine de gitmezdim. Bu sefer cidden bizimkilerin elinde kalırdım. Bir dakika ya ne alaka? Onları ne ilgilendirirdi ki? Bence gidip görmemde bir sakınca yoktu.

"Adel?" Hiç düşünmeden ağzımı araladım ve ben bile söylediğime inanmadığım o cümleyi kurdum.

"Konum at."

...

Bir önümdeki binaya bir de bulunduğum siteye bakıyordum. Aptalca bir fikirdi. Belki hataydı ama fazla da umrumda değildi. Zaten yaptığım çok hata vardı. Bu sefer de bir tane yapmamdan bir şey olmazdı.

Burası büyük bir siteydi. Zor da olsa kapıyı çaldım. Kapı yavaşça açıldı.

Saçları dağınıktı ve üzerinde gri bir tshirt, altında da siyah gündelik bir şort vardı. Yani rengi biraz soluk olsa da bence gayet iyiydi.

"Girsene içeri." Tereddütle içeri girdim. Büyük bir evi vardı. Uzun koridorda o önde ben arkada yürümeye başladık. Aşırı garip gelmişti şu an. Arkasını dönüp beni inceledi.

"Endişelenmene gerek yok sarışın. Seni yemem." En sonunda salona geldiğimizde koltuğa oturunca o da karşıma oturdu. Telefona İdil'in de sesi gelmişti ama sanırım şu an yoktu. Bu sefer benim telefonda ona sorduğum soruyu o sordu.

"İyi misin?" Mırıldandım.

"Hı hı." Daha çok etrafı inceliyordum ona bakmamak için. 

"Bizimkiler benim için endişelendiğini söyledi." Ne anlam çıkarmıştı buradan?

"Bir tarafların kalkmasın Alper. Sadece benim yüzümden olduğunu bildiğim için..." Sözümü kesti.

"Tamamdır sarışın. Kızma ya." Alayla yüzüne baktım.

"Bu 'sarışın' lafı nerelerden çıktı?" Arkasına yaslandı.

"Bilmem içimden geldi." Bir süre aradaki sessizlik devam etti.

"Hiç bir şey senin suçun değil ki neden kendini suçladın anlamadım." Dediği şeye cevap vermeyip ayağa kalktım.

"Ben artık gitsem iyi olacak, geçmiş olsun." Hızlıca ayağa kalkınca o da kalkıp önüme geçti.

"Biraz erken oldu sanki."

"İyi olup olmadığını görmek istedim ve şimdi gördüm çekilir misin?" Sitemle gözlerini devirdi.

"Daha çok kalmanı arzulardım ama peki sarışın. Bari ben bırakayım seni evine." Kafamı olumsuzca sağa sola salladım.

"Taksi var zaten aşağıda, gerek yok." Dudaklarını büzdü.

"İyi hadi öyle olsun bu seferlik." Direkt kapıya yöneldim. Kapıyı kapatıp çıktım. Aşağıda beklemesini söylediğim taksici yerinde yoktu. Nereye gitmişti bu adam? Arkaya doğru çekilmemle sırtım duvara çarptı.

"Alper'in evinde ne işin var acaba öğrenebilir miyim?" Önümde sinirle konuşan bedene baktım.

"Sen iyi misin bir anda öyle insan geri çekilir mi Yamaç?" Önümdeki bedeni itmeye çalışsam da başarılı olamadım.

"Neden bize haber verilmiyor acaba?" Aynı onun gibi bende konuştum.

"Neden size haber verecektim acaba?" Bir anda önümüzde duran arabaya gözüm takıldı. İçerisi gözükmüyordu.

"Arabaya biner misin?" Bir dakika ne? Yamaç ilk defa 'misin' ekiyle bana emir vermeyip ricada bulunuyordu. Ne olmuştu bu çocuğa?

Benim için arka kapıyı açtı ama ilk binmedim.

"Otur eve bırakacağım." Onun dediğini yapıp oturdum. O da ön koltuğa oturdu. Sürücü koltuğundakinin Bora olduğunu görünce şaşırmadım. Bora dikiz aynasından bana bakarak konuşmaya başladı.

"Ne zaman bırakacaksın bu gereksiz saçma sapan suçluluk duygusunu?" Ona ne oluyordu?

"Sadece iyi olup olmadığına baktım abartılacak bir şey yok, büyütmeyin!" Şu an bu durum iki hafta önce filan gerçekleşseydi büyük ihtimalle ortalığı yıkarlardı ama şu an bir şey yapamazlardı.

"İyi hadi abartmayalım şimdilik." Bir süre sonra Yamaç Bora'ya bakıp konuştu.

"Bizimkilerin yanına sür." Bu çocuk bana beni eve bırakacaklarını söylememiş miydi neydi şimdi bu? Bora da onu kafasıyla onaylayınca sinirlendim.

"Beni eve bırakacağını söylemiştin." Arkasını dönüp bana baktı.

"Bırakacağım ama şu an değil." Çıldırtacaktı bu çocuk beni gerçekten çıldırtacaktı.

"Yamaç dalga mı geçiyorsun benimle? Bana eve bırakacağını söyledin!" Araba durunca buranın Yamaç'ın beni eskiden getirdiği bir mekân olduğunu anlamam uzun sürmedi. Kafa dağıtacağız diyip getirmişti beni. Sinirle arabadan dışarı çıkınca Yamaç da çıkıp önümde durdu.

"Tamam bak işte kafa dağıtacağız." Yine aynı şey... Onların kafa dağıtma anlayışı içmekti ama benim kafa dağıtma anlayışım tabii ki de böyle bir şey değildi.

"Bir kez daha girmeyeceğim buraya!" Yamaç da sessizliğini bozup benim gibi bağırmaya başladı.

"Ya senin sorunun ne? Sana destek olmaya çalışıyoruz işte. Neden bu kadar nefretle yaklaşıyorsun?" Başımı sağa sola salladım. 

"Bana yaptıklarını hatır-" Sözümü kesti.

"Her zaman böyle geçmişi deşip duracak mısın cidden? Bırak artık bu mevzuları her zaman aynı şeyleri söyleyip duruyorsun Adel!" Böyle bir tepki vermesini beklemiyordum. Bora'ya eliyle içeri girmesini söyleyince Bora bir bana bir Yamaç'a bakıp içeri girdi.

"Yapmasaydınız hiç birini o zaman!" Alay edercesine güldü.

"Ne yaptık Adel ya? Sanki adam öldürdük. Sanki sana işkence yaptık gibi konuşuyorsun ne yaptık Allah aşkına? Her şeyi o kadar abarttın ki..." Gözlerim dolmuştu. Bunu fark edince konuşmayı kesip beni kendine doğru çekip kollarını bana doladı.

"Bak gerçekten bu mevzu için senden bir kez defa yeninden özür diliyorum. Biliyorum yaşadığın şeyler kolay değil ama her zamanda bu mevzuları konuşmanın bir mantığı yok." Haklı mıydı? Ben mi her şeyi abartıyordum cidden? Benden ayrılıp yanağımdaki ıslaklıkları sildi. Alay edercesne konuştum.

"Gelmek zorunda mıyım şimdi?" Önüme gelen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdı ne diyeceğim veya ne tepki vereceğimi bilmiyordum bu olanlara.

"Gel hadi. Olmadı erken ayrılırız." Bilmiyorum der gibi omuz silkince yavaşça elimi kavrayınca içeriye doğru yürümeye başladık.

Yamaç benim elimi mi tutmuştu yani?
Ne?
Yamaç ciddi ciddi benim elimi tutmuştu.

Kendimi geri çekmek istesem de izin vermeyip elimi daha sıkı kavradı. Noluyordu şimdi? Ne tepki vermem gerektiğini bilmiyordum. Normal insanlar nasıl tepki veriyordu. Gerçi biz normal değildik değil mi?

Oy atarsanız mutlu olurum 💙

Continue Reading

You'll Also Like

132K 6.3K 17
jeonjk: fizik sergilemekten vazgeç, itici duruyorsun.
593 64 17
Kimdi ki bu bir şaka mıydı ya da ciddi bir şey mi?.Ciddi bir şey ise bu kimdi Yakınım da mı? Uzağım da mı? Bilemiyorum ama tek bildiğim şey korkuyor...
1K 106 17
Tuğba, zorbalık gördüğü eski okulundan, ikizi Talha'nın zorbalık gördüğünü fark etmesiyle ayrılır. Yeni bir liseye yazılır. Aktar lisesi. Ama Tuğba...
23.8K 2.2K 26
• Omegaverse [ "Gözlerindeki buzullar ve toz pembe kürkü." ] •bxb •mpreg •fluff •top!Mark bttm!Hyuck 🥇 #1 leedonghyuck #1 mpreg #1 haechan #1 markl...